Bizi Takip Edin

AVRUPA

İngiltere’de rekabet kurumu enflasyon nedeniyle süpermarketleri suçladı

Yayınlanma

Birleşik Krallık rekabet kurumu Pazartesi günü yaptığı açıklamada, benzin ve mazot fiyatlarındaki artıştan süpermarketleri sorumlu tuttu.

Rekabet ve Piyasalar Kurumu (CMA), marketlerin tüketicileri ezmediklerine dair kanıt sunmada ‘yeterince açık sözlü’ olamamaları üzerine süpermarket yöneticilerini resmi görüşmelere çağırdığını açıkladı.

Bulgular, CMA’nın geçen yıl perakendecilerin akaryakıt fiyatlarını gereksiz yere artırıp artırmadıklarını tespit etmek amacıyla perakende akaryakıt piyasasına yönelik bir soruşturma başlatmasının ardından geldi.

CMA, akaryakıt fiyatlarındaki baskının büyük ölçüde Ukrayna savaşı gibi küresel faktörlerden kaynaklandığını kabul etti fakat artışların yalnızca perakendecilerin kontrolü dışındaki güçlere atfedilemeyeceğini savundu.

CMA, “Süpermarketler hala en ucuz perakende akaryakıt tedarikçileri olma eğiliminde olsa da, şirket içi belgelerden elde edilen kanıtlar, en az bir süpermarketin bu süre zarfında ileriye dönük kâr marjı hedeflerini önemli ölçüde artırdığını gösteriyor. Diğer süpermarketler bu yaklaşım değişikliğinin farkına varmış ve fiyatlandırma davranışlarını buna göre ayarlamış olabilirler,” dedi.

Sektörden isimler, dört büyük süpermarket olarak adlandırılan Tesco, Sainsbury’s, Asda ve Morrisons’ın, Aldi ve Lidl gibi düşük fiyatlı rakiplerinin artan rekabeti nedeniyle pompa fiyatlarında daha az rekabetçi hale geldiğini söyledi.

AVRUPA

Handelsblatt: AB, Gazprom ile sözleşmeyi uzatabilir

Yayınlanma

Alman ekonomi gazetesi Handelsblatt, Avrupa Birliği (AB) makamlarının Rusya’nın enerji devi Gazprom ile Ukraynalı devlet şirketi Naftogaz arasındaki yakıt tedarik anlaşmasının 31 Aralık 2024 tarihinde sona ermesi nedeniyle Moskova ile yeni bir sözleşme imzalama ihtimalini değerlendirdiğini bildirdi.

Gazeteye konuşan kaynaklara göre Avusturya, Macaristan, Slovakya ve Çekya, Rusya’dan Ukrayna üzerinden gaz geçişinin yakında durdurulmasından endişe ediyor olabilir.

Bu çerçevede Brüksel, yakıt tedarikini genişletmenin yollarını arıyor.

İlk seçenek Gazprom Export ile Rusya-Ukrayna sınırından gaz satın alacak Avrupalı bir enerji şirketi arasında bir sözleşme imzalanması.

Gaz daha sonra AB ülkelerine gönderilecek ve transit ücretleri Ukrayna Gaz Transit Sistemi Operatörüne ödenecek. Bu seçenek üzerinde Ukrayna ile mutabakata varılması gerekiyor.

İkinci seçenek ise Trans-Anadolu Boru Hattı aracılığıyla Azerbaycan’dan gaz tedarikini artırmak. Aynı zamanda, Bakü’nün bu güzergah üzerinden şu anda olduğundan daha fazla yakıt pompalamak için yeterli kapasiteye sahip olmadığı belirtiliyor.

Dün Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak, ülkesinin 2024’ten sonra da Ukrayna üzerinden gaz tedarik etmeye devam edebileceğini, fakat bunun öncelikle Kiev’in transit geçişe devam etme isteğine bağlı olduğunu vurgulamıştı.

Bloomberg‘in geçen ayki haberine göre de Avrupalı yetkililerin Ukrayna üzerinden geçecek bir boru hattıyla gaz tedarikini sürdürmek için görüşmeler yürütüyor.

Ajansın kaynaklarına göre, halihazırda müzakere edilen seçeneklerden biri Avrupalı şirketlerin Azerbaycan’dan gaz satın alıp Avrupa’ya giden Rus boru hatlarına pompalaması.

Rusya’nın doğalgazı, Gazprom ile Naftogaz arasında 2019’un aralık ayının sonunda imzalanan transit anlaşması kapsamında Ukrayna’nın gaz taşıma sistemi üzerinden taşınıyor. Anlaşma, 31 Aralık 2024 tarihinde sona eriyor.

Rusya Başbakan Yardımcısı Novak: Avrupa’ya farklı güzergahlardan doğalgaz tedarik etmeye hazırız

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Avrupa kamuoyu, Ukrayna’nın savaşı kazanacağına inanmıyor

Yayınlanma

Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR) tarafından yapılan yeni bir araştırmaya göre, Ukraynalıların çoğunluğu Kiev’in Moskova ile savaşında galip geleceğine inanırken, Avrupalılar daha şüpheci.

9-11 Temmuz’da Washington’da yapılacak NATO zirvesine günler kala yayınlanan araştırma, Ukrayna ve 14 AB ülkesindeki çatışmaya yönelik tutumları haritalandırdı. Saha çalışması mayıs ayında gerçekleştirildi.

Avrupalıların Ukrayna’nın Rusya’yı savaş alanında yenemeyeceğine inanma eğiliminde olduğu, ankete katılanların yaklaşık üçte biri ila yarısının savaşın müzakere edilmiş bir çözümle sona ereceğine inandığı ve yüzde 31’e kadarının (Yunanistan) bir Rus zaferini en olası gördüğü ortaya çıktı. Ankete katılan AB ülkeleri arasında sadece Estonya’da Ukrayna’nın zafer kazanacağı görüşü hakim (yüzde 38).

Bunun tersine, Ukraynalıların çoğunluğu (yüzde 58) birliklerinin kazanabileceğinden ve uluslararası müttefiklerinin desteğine güvenmeye devam edebileceklerinden emin. Ukraynalıların sadece yüzde 1’i Rusya’nın savaşı kazanacağına inanırken, yüzde 30’u müzakere edilmiş bir çözümü en olası sonuç olarak görüyor.

Bulgular, NATO liderlerinin üye ülke halkları arasında “asker konuşlandırılması için yerel destek bulmalarının pek olası olmadığını” ortaya koyuyor. Ülke sonuçları yüzde 4 ile yüzde 22 arasında değişiyor.

Savunma harcamaları konusunda, veriler çoğu ülkenin katkılarının artırılmasına karşı olduğunu gösterdi. İstisnalar Polonya (yüzde 53’ü savunma harcamalarının artırılmasını destekliyor), Estonya (yüzde 45), İsveç (yüzde 41) ve Almanya (yüzde 40).

Bununla birlikte, Avrupalıların çoğu savaşa teknik yardım sağlamak ve silah ve mühimmat tedarikini artırmak gibi başka şekillerde dahil olmayı destekliyor.

Sadece Bulgaristan, Yunanistan ve İtalya’da nüfusun çoğunluğu (sırasıyla yüzde 63, yüzde 54 ve yüzde 53) Ukrayna’ya mühimmat ve silah tedarikini artırmanın “kötü bir fikir” olduğunu düşünüyor.

Avrupalılar Ukrayna’yı AB’ye kabul etmenin faydaları konusunda da bölünmüş durumda. En fazla destek veren ülkeler Portekiz, Estonya, İsveç, İspanya ve Polonya iken en şüpheci ülkeler Almanya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Fransa.

Ukraynalıların neredeyse üçte ikisi (yüzde 64) AB üyeliğinin ülkelerinin geleceği için NATO üyeliği kadar önemli olduğuna inanıyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Fransa’da kim, kime oy verdi?

Yayınlanma

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un AP seçimlerindeki yenilginin ardından çağrısını yaptığı erken Ulusal Meclis seçimlerinin ilk turu Marine Le Pen’in Ulusal Birlik (RN) partisibnin zaferiyle sonuçlanmıştı.

Fransa’daki 49,5 milyon seçmenin yaklaşık %67’si oy kullanınca seçimlere katılım oranı 1990’ların sonundan bu yana görülmemiş bir seviyeye ulaştı.

RN oyların %33’ünü alırken, ikinci sırada %29 oy ile Yeni Halk Cephesi (NFP) yer aldı. Macron’un Ensemble ittifakı %22, muhafazakâr Les Républicains (LR) %10 ile üçüncü ve dördüncü sıralarda yer aldı. 

İlk turun öncesinde ve sonrasında yapılan kamuoyu araştırmaları, Fransa’da hangi toplumsal grupların hangi partilere oy verdiğine dair bazı ipuçları sunuyor.

Örneğin ilk turdan önceki günlerde 10.200’den fazla seçmenle anket yaparak oy pusulasının demografik yapısını ortaya koyan Ipsos’a göre RN, 34 yaş altı ve 70 yaş üstü hariç tüm yaş gruplarında en fazla oyu aldı.

Yaşlıların en yüksek oyu (%32) Macron’un Ensemble koalisyonuna gitti. Gençler arasında ise NFP önde görünüyor: Ipsos anketine göre 18-24 yaş arası oyların %48’i sol koalisyona gitti. NFP, 25-34 yaş grubunda da %38 ile birinci sırada yer alıyor.

35-49, 50-59 ve 60-69 yaş gruplarında ise Le Pen’in partisi en çok oy kazanan grup olarak öne çıkıyor. RN ayrıca hem 18-24 hem de 25-34 yaş gruplarında oyların yaklaşık üçte birini elde ederek gençlerin oylarında ikinci oldu.

RN Başkanı Jordan Bardella’nın sosyal medyada, özellikle de TikTok’ta güçlü bir takipçi kitlesi var.

Sınıfsal konum: RN ile NFP yoksul ve mavi yakalılar arasında yaygın

Ipsos’a göre, kendini “dezavantajlı” olarak tanımlayan kişilerin çoğunluğu (%54) ezici bir çoğunlukla RN’yi destekledi. Sağcı parti aynı zamanda “halk” sınıfları arasında en yüksek oranı (%38) alarak sol koalisyonun üç puan önünde yer aldı.

Ay sonunu zor getirdiğini ya da geçinmek için tasarruf ve/veya krediye güvendiğini söyleyen seçmenlerin çoğu da RN’yi solcu rakiplerinin önünde (sırasıyla %46 ve %41) destekledi.

Ayda 1.250 avronun altında kazanan seçimenlerin %35’i NFP’ye, %38’i RN’ye oy verirken, ayda 1.250 ila 2.000 avro arasında kazanan seçimenlerin %33’ü sol ittifaka, %36’sı RN’ye evet dedi.

Anketteki daha ilginç noktalardan biri, RN’nin üst segment gelir gruplarında da birinci parti olması. Aylık hanehalkı geliri 2.000 ila 3.000 arasında olan Fransızların %35’i, 3.000 avronun üzerinde olanların da %32’si RN’ye oy verdi.

Partinin uzun zamandır varlıklı kesimler, üniversite ve üzeri eğitim almış olanlar ve 60 yaş üstü kişiler arasında düşük bir performans sergilediği görülüyordu. Ayrıca daha az kadın seçmenin ilgisini çekerek cinsiyet ayrımından da muzdaripti.

İlk tur sonuçları bu verilerin artık doğru olmadığını gösteriyor. RN’nin tabanı şu anda Fransa’nın tüm ana partileri arasında en geniş tabanlardan biri haline gelmiş görünüyor.

Protesto oylarının dağılımı

Ipsos anketine göre, Macron’dan memnun veya çok memnun olduğunu beyan eden seçmenlerin çoğunluğunun Ensemble’ye oy vermeye devam etti.

Fakat Macron’dan memnun olmadığını söyleyenlerin üçte biri NFP’yi tercih ederken, hiç memnun olmayanların çoğunluğu (%53) RN’yi seçti.

Hem sağdan hem de soldan gelen “Macronizmin öldüğüne” dair tespitler şimdilik doğru görünüyor.

Hangi bölgelerde, kim üstün? Göçmenler Halk Cephesi dedi

RN’nin en güçlü kaleleri, Le Pen ve müttefiklerinin on yılı aşkın bir süredir yerleştiği endüstriyel kuzeyde ve güney sahillerinde bulunuyor. Le Pen pazar günü Hénin-Beaumont’ta %50’nin üzerinde oy alarak yeniden seçildi.

Fakat RN, Bordeaux yakınlarındaki Gironde ve Burgundy’deki Haute-Saône gibi seçmenlerin kamu hizmetlerinin gerilediğini düşündüğü kırsal alanlarda ve küçük kasabalarda da gücünü pekiştirdi.

NFP, Paris’in doğu bölgelerinde ve Seine St-Denis gibi Paris çevresindeki yoksul, göçmen banliyölerinde kendi kalelerine sahip. Aynı zamanda benzer demografik özelliklere sahip Rennes ve Nantes gibi küçük şehirlerin dışındaki düşük gelirli bölgelerde ve Marsilya’nın kuzeyinde de Halk Cephesi büyük bir zafer kazandı.

Bunun bir nedeni, başta Müslüman toplum olmak üzere göçmen kökenli Fransız vatandaşlarının, son yıllarda tek savunucuları olarak gördükleri La France Insoumise’e (Boyun Eğmeyen Fransa – LFI) kitlesel olarak oy vermeye başlamaları.

Örneğin LFI liderlerinden Mathilde Panot, Paris’in güneyindeki Val-de-Marne’de kolayca yeniden seçildi.

76 bölgede adaylar, kayıtlı seçmenlerin en az %25’i ile mutlak çoğunluğu sağlayarak ikinci tura kalmaktan kurtuldular. Bu zaferler 39 seçim bölgesi ile RN ve 31 seçim bölgesi ile NFP arasında neredeyse eşit olarak paylaşıldı.

Macron’un Ensemble’ı sadece iki, çok zayıflamış olan muhafazakâr Les Républicains ise bir seçim bölgesine sahip oldu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English