Bizi Takip Edin

AVRUPA

İngiltere’nin yeni başbakanı Liz Truss verdiği sözleri tutabilecek mi?

Yayınlanma

Boris Johnson’ın istifa kararının ardından 47 yaşındaki Liz Truss, İngiltere hükümetinin başına geçen tarihteki üçüncü kadın oldu. 5 Eylül’de Muhafazakar Parti (Tory) liderliğine seçilen Dışişleri Bakanı Truss, 6 Eylül’de görevi devraldı.

Truss, son birkaç ayda başbakanlık koltuğu için süren mücadelede Maliye Bakanı Rishi Sunak ile yarıştı. Fakat Sunak’ın kazanma şansı son derece düşüktü; ağustos ayının ortalarında İngiltere’nin önde gelen siyaset bilimcilerinden John Curtis, Truss’ın Downing Street 10 numaranın anahtarını almasına yalnızca bir mucizenin mani olabileceğini dile getirmişti.

Truss’ın şu anda zor bir görevle karşı karşıya olduğunu söylemek, hiçbir şey söylememekle eşdeğer. Yeni başbakanın çözmekle yükümlü olduğu sorunlar, zor olduğu kadar geniş ölçekli de.

Elektrik, akaryakıt ve gıda fiyatlarında yaşanan kozmik fiyat artışları, yaşam standartları ve reel gelirlerde yaşanan şiddetli düşüş nedeniyle ülkeyi zor günlerin beklediği görülebilir.

Buna ek olarak pound’un yaşadığı son altı yıl içindeki en büyük değer kaybı ve Rusya’nın Ukrayna’daki askeri harekat nedeniyle tepetaklak haldeki jeopolitik durumu da hesaba katmak gerekiyor.

Ayrıca pastanın üzerine konulan çilek gibi yıl sonunda beklenen ekonomik durgunluk ve 2024 genel seçimlerinde Muhafazakâr Parti’nin güç kaybedeceği yönündeki kehanetler Truss’ın belini bükecek başlıklar arasında yer alıyor.

Modern İngiliz tarihinin en zorlu dönemi

İngiliz sermayedarların öteden beri sözcüsü olan ve bu tarihsel misyona her zaman sadık kalan The Economist dergisinin Muhafazakâr Parti hükümetindeki görev değişimiyle ilgili 1 Eylül’de yayımladığı makale, söyledikleri ve söylemedikleri açısından önemli.

“Yeni İngiltere Başbakanı ıstırap dolu bir dünyaya yelken açıyor” başlıklı makalede, Boris Johnson’ın ardında bıraktığı siyasi ve ekonomik manzaranın, modern İngiliz tarihinin en zorlu dönemi olduğu değerlendirmesi yer alıyor.

Sadece elektrik fiyatlarından bahsetmek bile yeterli. 2019’da ülkedeki ortalama elektrik faturası yılda 1254 pound iken, 1 Ekim 2022’den itibaren bu miktarın yılda 3549 pound’a, yani üç yıl öncekinin üç katına çıkması bekleniyor.

Ayrıca fiyat artışlarındaki yükselişin burada duracağı hayal olarak görülüyor. Ek olarak İngiliz toplumunun üçte biri şu anda faturalarını ödemekte güçlük çekiyor. Uzmanlara göre fiyatlar 2023’ün nisan ayına kadar yaklaşık 7700 pound’a yükselebilir.

Hayır kurumları, gelecek yıl ocak ayına kadar ülkedeki tüm hanelerin yüzde 42’sinin evlerini gerektiği gibi ısıtamayacağı konusunda uyarıyor. Ve 2024’e kadar ülkedeki her beş aileden birinin birikimi tükenecek. Ülkeyi bekleyen sorunların listesi uzayabilir.

Johnson döneminde bile hükümet, en yoksul ailelere destek sözü vermişti. Ancak kamu bütçesiyle elektrik fiyatlarındaki artışı tazmin etmenin zorluğuna dikkat çekiliyor.

Truss, kampanya döneminde göreve başlayacağı ilk haftada enerji krizine ilişkin çözüm planı sunacağı sözünü vermişti.  Hem sıradan İngilizler hem de ekonomi uzmanları bunu büyük bir sabırsızlıkla bekliyor. Hükümetin sunacağı desteğin maliyeti tahminlere göre yalnızca bu sonbaharda 23 milyar pound, gelecek yılın tamamında ise 90 milyar pound olacak.

İşçi Parti lideri Keir Starmer ise, fiyatların mevcut seviyelerde dondurulması teklifini sunmuştu ama bunun da bütçe üzerine 2023’ün ilk yarısında 40 milyar pound gibi bir yük bindirmesi söz konusu.

Truss’ın şimdiye dek sunduğu çözüm önerisi de tam olarak bu.

Azılı Rusya karşıtı

Truss, Downing Street’teki koltuğuna oturur oturmaz Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’i arayacağı sözünü verdi. Bu duyuru büyük bir sürpriz değildi.

Truss, Boris Johnson’ın kabinesindeki belki de en Rusya karşıtı ve savaş çığırtkanı isim. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde seçim kampanyası sırasında Rusya’ya en sert yaptırımları uygulama ve Kiev’e silah tedarikini artırma taahhüdü verdi.

Margaret Thatcher’a öykünerek Estonya sınırında tank üzerinde fotoğraf veren Truss, Batı’da Rusya ile müzakerelere en net şekilde karşı çıkan isimlerinde başında.

Bununla beraber Truss’ın seçim öncesi söylemlerinin pratikte ne kadarının gerçekleşeceği şüpheli. Daha önce Sunday Times gazetesine demeç veren İngiltere Savunma Bakanlığı’ndan ismi belirtilmeyen bir kaynak, Londra’nın Kiev yönetimine sunduğu askeri yardım vaatlerinin mali kapasitenin yetersizliği nedeniyle pek mümkün olmadığını belirtmişti. Kaynağa göre yardımlar yıl sonuna kadar tükenecek. Bununla beraber Londra’nın Kiev’e verebileceği silahlar da tükenmeye başlıyor.

Öte yandan Truss’ın on yıl içinde GSYİH’nin yüzde 3’ünü askeri harcamalara ayırma sözü de şaibeli. Londra merkezli Birleşik Kraliyet Hizmetleri Enstitüsü (RUSI) bu kampanya vaadini 2030 yılına kadar yerine getirmek için ülkenin ek 157 milyar pound’a ihtiyacı olacağı tahmininde bulunuyor. Enstitüye göre gelir vergisi ve KDV’yi artırmadan bu bütçeyi oluşturmak imkansız. Ancak Truss’a yakın kaynaklar, KDV’yi yüzde 20’den yüzde 15’e düşürme niyetlerinden de bahsetmişti.

Liz Truss için başka bir seçenek de sosyal yardımlara ayrılan bütçeyi kısmak olarak öne çıkıyor. Fakat RUSI, İngilizleri bu tür tedbirleri kabul etmeye ikna etmenin kolay olmayacağı görüşünde. Financial Times’ın hesaplamalarına göre Truss’ın söz konusu vaatleri, ülke bütçesinde 2030 yılına kadar 60 milyar pound’luk bir kayba neden olabilir.

Muhafazakar Parti’nin fazla zamanı kalmadı

Diğer yandan Muhafazakar Parti’nin 2024 genel seçimlerinden galip çıkmasının zor olduğu görüşleri dile getiriliyor.  Kamuoyu yoklamalarında İşçi Partisi, son aylarda Muhafazakarlardan önde gidiyor.

YouGov tarafından ağustos ayının sonunda yapılan bir araştırmaya göre İngiliz halkı, Truss’ın mevcut sorunlara çözüm getirebileceğine inanmıyor. Ankete katılanların yüzde 35’i Truss’ın “berbat” bir başbakan olacağına inanıyor. Sadece yüzde 12’lik bir kesim Truss’tan umutlu.

Tüm bunlar Truss’ın erken seçim çağrısı yapmasını zorlaştırıyor. Ondan önce hem Theresa May hem de Boris Johnson erken seçim çağrısında bulunmuş ve kazanmıştı.

Görünüşe göre Truss’ın böyle bir şansı olmayacak ve önümüzdeki kış ayları, İngiliz halkının vereceği karar konusunda şekillendirici olacak.

AVRUPA

İtalya’nın Kardeşleri ile Hukuk ve Adalet anlaştı

Yayınlanma

Polonya Basın Ajansı’nın (PAP) bildirdiğine göre Polonya’nın muhafazakâr Hukuk ve Adalet (PiS) partisi, İtalya Başbakanı Giorgia Meloni’nin Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri – FdI) partisi ile Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) siyasi ailesi olan Avrupa Muhafazakârları ve Reformistleri Grubu (ECR) içindeki görevlerin paylaşımı konusunda anlaşmaya vardı.

PiS ve FdI, sırasıyla 20 ve 24 AP üyesi ile milli-muhafazakâr ECR grubunun en büyük iki ulusal partisi konumunda.

Yeni üyelerin katılımıyla ECR kısa bir süre önce Avrupa Parlamentosu’nun en büyük üçüncü grubu haline gelmişti.

Tahminler, üye partilerden herhangi birini, özellikle de PiS kadar büyük bir partiyi kaybetmemesi koşuluyla, bu durumun devam edeceğini gösteriyor.

Fakat düne kadar PiS’in ECR’nin bir parçası olarak kalması hiçbir şekilde kesin değildi.

Perşembe günü basında çıkan haberlerde, partinin Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Fidesz’i tarafından, eski Çekya başbakanı Andrej Babiš’in ANO hareketi ve Jansa’nın Slovenya Demokratik Partisi’nin (SDS) de yer alacağı yeni bir gruba katılmaya ikna edildiği öne sürüldü.

PiS, Le Pen ve Orban’ı da istemiş

PAP, PiS’in FdI ile uzlaşmaya vardığını ve gruptaki liderlik pozisyonlarını kendi aralarında paylaşarak uzlaşmanın yolunu açtığını bildirdi.

Grup resmi olarak oluşturulacak ve yeni başkan, son tarihten bir gün önce, önümüzdeki salı günü (3 Temmuz) seçilecek.

Euractiv’e konuşan çeşitli kaynaklar, çarşamba günü grubun oluşumuna ilişkin görüşmelerin önce kesintiye uğradığını ve ileri bir saate ertelendiğini, ardından da Polonya heyetinin boykotu nedeniyle iptal edildiğini söyledi.

PiS heyeti çarşamba günü (26 Haziran) toplantıya katılmış fakat ulusal partiler arasındaki gerginlik nedeniyle görüşmeler yapılamamıştı. Ayrıca PiS üyeleri liderlik pozisyonlarına kimin atanacağı konusunda da kendi içlerinde bölünmüş durumdaydı.

PiS, diğer hususların yanı sıra Fidesz ve Marine Le Pen’in Fransız Ulusal Birlik’inin ECR’ye kabul edilmesini talep etti.

“Meloni’nin dışlanması PiS’e cesaret verdi”

Toplantıya devam edilmemiş olsa da PiS nihayetinde FdI ile uzlaşmayı başardı ve Polonya grubun iki başkan yardımcılığı pozisyonundan birini aldı ve grubun genel sekreterliği de dahil olmak üzere halihazırda sahip olduğu diğer bazı pozisyonları korudu.

Fidesz’in üyeliği şu an için söz konusu değil ancak kaynaklar gelecekte bu konunun tekrar gündeme gelebileceğini söylüyor.

Euractiv Polonya’nın ulaştığı PiS, PAP’ın haberlerini ne doğruladı ne de yalanladı.

Bu arada İtalyan delegasyonu PAP’a yaptığı açıklamada PiS’in taleplerinin en başından beri grubun genişlemesiyle ilgili olmadığını, sadece Avrupa Konseyi’nin AB’nin üst düzey görevlerini müzakere ederken Meloni’yi dışlamasından cesaret alarak Polonya’nın gruptaki konumunu güçlendirmeye yönelik bir girişim olduğuna inandığını söyledi.

İtalyan bir AP üyesi, “Polonya delegasyonu Meloni’nin yenilgisinden bir şeyler kazanabileceğine karar verdi. Bu onun mezarı üzerinde bir dans,” dedi.

Yeni bir sağ AP grubu ihtimali artıyor

Öte yandan ANO hareketinin lideri, eski başbakan Andrej Babiš, geçen hafta Liberallerin saflarından ayrılan partisinin Avrupa Parlamentosu’nda yeni bir grup kuracağını söyledi fakat partinin kiminle işbirliği yapacağı henüz belli değil.

Babiš, 27 Haziran Perşembe günü Instagram hesabından yaptığı açıklamada, “Avrupa Parlamentosu’nda göçe karşı ve Yeşil Mutabakat’ta bir değişiklik için yeni bir grup kuracağız. Yakında daha fazlasını öğreneceksiniz,” dedi.
ANO hareketi geçen hafta liberal Renew grubundan ve ALDE partisinden ayrıldığını duyurmuş, Babiš ise hareketinin artık bu gruplarda kendi gündemini sürdüremeyeceğini savunmuştu.

Brüksel’de basına yansıyan haberlere göre Babiš, Macaristan Başbakanı Viktor Orbán’ın Fidesz partisi, Slovenya’nın SDS partisi ve Polonya’nın PiS partisi ile güçlerini birleştirebilir, ancak bunların hiçbiri doğrulanmadı.
ANO’ya yakın kaynaklar geçtiğimiz günlerde yeni grupta Marine Le Pen’in RN ya da Geert Wilders’in Hollanda Özgürlük Partisi’nin yer alacağını öne sürmüştü.

Fakat her iki parti de halen AP2de sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) fraksiyonunun bir parçası ve bu iki partinin ilgilenip ilgilenmeyeceği şimdilik belirsiz.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Zelenskiy’in eski yardımcısı Kirill Timoşenko’ya yolsuzluk baskını

Yayınlanma

Ukrayna Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Bürosu (NABU) görevlileri, Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in eski yardımcısı, Savunma Bakan danışmanı ve Büyük İnşaat Projesi eski sorumlusu Kirill Timoşenko’nun evinde arama yaptı.

Ukrayinska Pravda gazetesinin haberine göre yayımlanan fotoğraflarda Timoşenko’nun NABU dedektifleri tarafından bir araca bindirildiği görüldü.

Telegram kanalından açıklamada bulunan NABU, Timoşenko’nun henüz gözaltına alınmadığını ve soruşturmanın devam ettiğini belirtti.

Daha sonra Timoşenko’nun kendisi de evinin arandığını doğruladı, ancak bunların ‘kendisinin hiçbir ilgisinin olmadığı bir davayla ilgili’ olduğunu belirtti.

Timoşenko, “Kanun uygulayıcıların sunduğu tüm gereklilikleri yerine getirdim, bana karşı hiçbir suçlama yok,” ifadesini kullandı.

‘Büyük İnşaat’, Zelenskiy yönetimi tarafından 2020 yılında başlatılan bir projeydi. Amacı sosyal, ulaşım ve spor altyapısını geliştirmekti. Zelenskiy, daha sonra beş yıl içinde 25 bin kilometrelik yolu yenileme ve düzinelerce inşaat projesini tamamlama sözü vermişti.

Timoşenko, devlet başkan yardımcısı olarak görev yaparken (Mayıs 2019’dan Ocak 2023’e kadar) projeye nezaret etti.

Fakat ‘Büyük İnşaat’, kartelcilik, şişirilmiş fiyatlar ve ihalelerin yerli şirketler yerine yabancı şirketlere verilmesi nedeniyle defalarca eleştirildi. Eski Maliye Bakanı İgor Umanskiy, Rusya’nın askeri müdahalesinin başlamasından önce bile proje bütçesinin yaklaşık yüzde 40’ının zimmete geçirildiğini söylemişti.

Ukrayinska Pravda, Timoşenko’nun evindeki aramalardan önce basın mensuplarının devlete ait enerji şirketi Naftogaz’ın eski başkanı ve eski Yerel İdareler Kalkınma Bakanı Aleksey Çernişev’in aranması yönünde emir alan NABU’nun, büro başkanı Semyon Krivonos’un kararıyla aramayı gerçekleştirmediğine dair bir soruşturma yürüttüğünü kaydetti.

Daha önce Krivonos, NABU’ya olası sızıntılarla ilgili soruşturmanın bir parçası olarak sorgulanması gereken Verhovna Rada’nın yolsuzlukla mücadele komisyonu toplantısına katılmamıştı.

Strana‘nın haberine göre dava mayıs ayından bu yana devam ediyor ve Büyük İnşaat projesindeki yolsuzlukla alakalı. Daha sonra NABU’nun üst düzey çalışanlarının yolsuzluk soruşturmasında şüphelilere bilgi aktardığı ve onları yaklaşan aramalar konusunda uyardığı ortaya çıktı.

Sızıntı iddiaları, müfettişlerin soruşturma altındaki işadamı Yuriy Golik’e ait bir telefonu ele geçirmelerinin ardından ortaya çıktı.

Strana, NABU’ya yönelik saldırının Ukrayna’nın iki ana yolsuzlukla mücadele yapısı olan NABU ile Yolsuzlukla Mücadele Kovuşturma Teşkilatı (SAP) arasındaki çatışmayla alakalı olduğunu kaydetti.

Gazeteye göre, mevcut NABU yönetimi, ‘Batı’nın himayesindeki’ bir dizi yetkiliyi görevden almış, bu da SAP yönetimini ve Batı yanlılarını kızdırmıştı.

Ukrayna ordusunda dev yolsuzluk: Rusya ordusu neden bu kadar hızlı ilerliyor?

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Meloni, partisinin gençlik kollarına ait video nedeniyle zorda

Yayınlanma

İtalya’da Başbakan Giorgia Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia’nın (İtalya’nın Kardeşleri – FdI), partinin gençlik grubu üyelerinin toplantılarında faşist diktatör Benito Mussolini’yi ve sağcı bazı tartışmalı isimleri övdüklerini ortaya çıkaran bir soruşturma üzerine haftalar süren sessizliğinin ardından, Senato Başkanı Ignazio La Russa eylemlerini kınarken, Meloni henüz bir yorum yapmadı.

Senato Başkanı ve FdI’nın kurucularından La Russa, Facebook’ta yaptığı paylaşımda her türlü ırkçılık ve antisemitizmi “kesin bir dille kınadığını” ifade etti ve olayların partinin değerlerine aykırı olduğunu ekledi.

İtalyan medya kuruluşu Fanpage, FdI gençlik kanadına yönelik bir soruşturma başlatmış ve Roma selamı veren, Mussolini’yi öven ve faşist sloganlar atan gençlerin gizli çekilmiş görüntülerini ortaya çıkarmıştı.

La Russa’nın açıklaması, soruşturmanın ikinci bölümünde Gioventù Nazionale’nin (Milliyetçi Gençlik) üst düzey bir liderinin gizli bir kamerada FdI Senatörü ve Roma Yahudi Cemaati eski sözcüsü Ester Mieli hakkında antisemitik ifadeler kullanırken yakalanmasının ardından geldi.

La Russa, “Gioventù Nazionale’nin bazı üyelerinin kabul edilemez sözlerinin kurbanı olan Senatör ve dostum Ester Mieli’ye en içten ve sevgi dolu dayanışma duygularımı iletiyorum,” diye yazdı.

FdI tutumunu değiştirdi

Çarşamba günü, FdI’nın örgütlenme sorumlusu Giovanni Donzelli’den de bir ton değişikliği geldi.

Donzelli ilk başta, “Solcu militan basının önyargılı soruşturmalarına itibar etmiyorum. Fratelli d’Italia’yı aşırılık yanlısı ve nostaljik bir hareket olarak gösterme çabası acınası bir durumdur,” demişti.

Fakat akşam saatlerinde, soruşturmanın ikinci bölümünün tamamlanmasının ardından U dönüşü yapıldı, hatta disiplin tedbirleri alınacağı duyuruldu.

Donzelli, “Tekrar ediyoruz: Fratelli d’Italia’da ırkçılara, aşırılık yanlılarına ve antisemitlere yer yoktur. Bugün yayınlanan videolarda yer alan ifadeler, kaydedilme ve ifşa edilme şekline rağmen, kabul edilemez ve siyasi hareketimizin değerleriyle bağdaşmamaktadır… Fratelli d’Italia sorumlulara karşı büyük bir kararlılıkla hareket edecektir,” dedi.

Meloni’den açıklama bekleniyor

Muhalefet, Giorgia Meloni’den Fanpage soruşturması hakkında yorum yapmasını talep etmeye devam ediyor.

Birçok kişi ayrıca, kendileri dışındaki tüm kanal ve gazetelerde yer aldığı üzere, kamu yayıncısı Rai’nin soruşturmayı yayınlamasını talep ediyor.

Buna cevaben, çeşitli dernek ve partiler çarşamba akşamı Rai’nin Torino’daki merkezinin önünde, kısa bir süre önce ulusal kamu yayıncısının soruşturmaya yer vermemesinden şikayet eden RaiNews24’ün yayın komitesiyle dayanışma amacıyla bir gösterim düzenledi.

“Rai’de göremiyorsak, Rai’de izleyelim” sloganıyla yola çıkan girişim, soruşturmanın ikinci bölümünü büyük bir ekranda yayınladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English