Bizi Takip Edin

ASYA

IP4 savunma liderleri NATO toplantısına katılacak

Yayınlanma

Güney Kore, Japonya, Avustralya ve Yeni Zelanda’nın üst düzey savunma yetkililerinin, Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) bu haftaki savunma bakanları toplantısına katılacağı duyuruldu.

Toplantı, NATO’nun IP4 olarak adlandırılan dört Asya-Pasifik ortağının perşembe ve cuma günleri ilk kez NATO savunma bakanları toplantısına katılmasıyla gerçekleşiyor.

Kaynaklar, Avustralya’nın önerdiği toplantıda savunma yetkililerinin, Kuzey Kore ile Rusya arasında derinleşen askeri işbirliği karşısında NATO ile işbirliğini güçlendirmenin yollarını ele almalarının beklendiğini söyledi.

Güney Kore’den Savunma Bakanı Kim Yong-hyun adına Bakan Yardımcısı Kim Seon-ho’nun, toplantıya katılması bekleniyor.

IP4 üyeleri, temmuz ayında Washington’da düzenlenen NATO zirvesinde, Rusya ile Kuzey Kore arasındaki derinleşen askeri ilişkileri kınayan ortak bir bildiri yayınlayarak, işbirliğini artırma konusunda mutabakata varmıştı.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, bu ayın başlarında düzenlediği bir basın toplantısında, IP4’ün yaklaşan toplantıya katılacağını duyurarak, “Hint-Pasifik ortaklarıyla ortak zorluklara ortak bir yaklaşım geliştirmeyi” sabırsızlıkla beklediğini söylemişti.

ASYA

Japonya seçimler için start verdi: Ishiba’nın stratejisi test edilecek

Yayınlanma

Japonya’da İktidardaki Liberal Demokrat Parti (LDP) içinde bir örtülü ödenek skandalının ortaya çıkarılmasından bu yana ülke çapında yapılan ilk oylama olan 27 Ekim genel seçimleri, halihazırda kırılgan bir parti destek tabanı ve halkın şüpheciliğiyle boğuşan yeni Başbakan Shigeru Ishiba’nın liderliği için erken bir sınav niteliği taşıyor.

Seleflerinin izinden giden Ishiba, partinin kampanyasını Mart 2011’de meydana gelen Büyük Doğu Japonya Depremi ve sonrasında en çok etkilenen bölgelerden biri olan Fukushima Eyaleti’nin Iwaki kentinde başlatmayı tercih etti.

“Fukuşima’nın yeniden inşası olmadan Tohoku bölgesi toparlanamaz; Tohoku toparlanmadan Japonya yeniden canlanamaz” diyen Ishiba, örtülü ödenek skandalı için özür diledi. “Noto bölgesi ile birlikte yeni bir Japonya’nın doğuşu üzerine bahse girmek için buradayım” dedi.

Noto bölgesi hala, 1 Ocak’ta meydana gelen depremin ve eylül ayındaki şiddetli yağışların etkileriyle boğuşuyor.

12 gün sürecek seçim kampanyası sırasında Ishiba, bir yandan kendi liderliğini sağlamlaştırırken diğer yandan da son skandalın yol açtığı itibar zedelenmesini hafifletmek ve halkı LDP’nin hala ülkeyi yönetmek için en iyi parti olduğuna ikna etmek gibi zorlu görevlerle karşı karşıya.

Skandalı geride bırakmak isteyen LDP yönetimi, skandala karışan 12 parti üyesinin desteklerini geri çekti.

Bu milletvekillerinin çoğunluğu bir zamanlar Ishiba’nın en azılı siyasi rakibi olan merhum eski Başbakan Shinzo Abe’nin liderliğindeki bir gruba mensuptu. Geçen ay yapılan LDP başkanlık seçimlerinde bu milletvekillerinin çoğu, Ishiba ile arası pek de iyi olmayan eski ekonomik güvenlik bakanı Sanae Takaichi’yi açıkça desteklemişti.

Zayıf destek tabanının bir işareti olarak Ishiba başkanlık seçimini parlamento üyeleri arasında çok az bir farkla kazandı. İlk tur oylamada Takaichi, uzun süredir Ishiba’nın sadık destekçileri olarak görülen partinin yerel birimleri arasında bile şaşırtıcı bir şekilde Ishiba’dan daha güçlü bir performans sergiledi.

Daha sonra partinin genel konsey başkanlığı görevi teklif edilen Takaichi’nin bunu reddettiği bildirildi.

Pek çok kişinin şeffaf olmadığını düşündüğü kriterlere dayanan onayların kaldırılmasına rağmen Ishiba , adayların seçimleri kazanması halinde LDP’nin bu milletvekillerini partiye yeniden entegre edebileceğini söyledi.

Ishiba eleştirilerle karşı karşıya

Ishiba’nın genel seçim ilanı konusunda aceleci davranması – seçim ilan etme niyetini belirttiğinden daha erken bir tarihte açıkladı – ve LDP başkanlık yarışı sırasında öne sürdüğü bazı öneriler konusunda ayak sürümesi kamuoyunda eleştirilere yol açtı.

Kariyeri boyunca halk arasında sahip olduğu geniş popülariteye rağmen, ilk onay oranları yeni hükümete karşı hala soğuk olduklarını gösterdi. Kyodo News’in hafta sonu gerçekleştirdiği bir ankete göre yeni yönetime yönelik kamuoyu onayı %42.0 ile ekim ayı başında yapılan anketin 8 puan altında kaldı.

İktidardaki LDP-Komeito koalisyonu seçim için düşük bir çıta belirleyerek parlamentoda salt çoğunluğu korumayı hedeflediğini gösterdi. Son dört Alt Meclis seçiminde LDP, küçük koalisyon ortağına güvenmeden tek başına rahat bir çoğunluk elde edebildi.

Deneyimli seçim stratejisti Hiroshi Miura, “Halkın tepkisini dinleyerek adresinden onaylanmayanları geçirmesi gerekirdi,” dedi. The Japan Times’a konuşan Miura, “Bunun yerine, sadece halkı şaşkın bırakmakla kalmadı, aynı zamanda bazı parti üyelerinin hıncını da davet etti” değerlendirmesini yaptı.

Seçim, Ishiba’nın oynadığı siyasi kumarın uzun vadede işe yarayıp yaramayacağına dair ipuçları da sunacak.

Kötü bir sonuç, gelecek yıl yapılacak Üst Meclis ve Tokyo Büyükşehir Meclisi seçimleri öncesinde endişeleri artırabilir ve Ishiba’nın parti içindeki istikrarsız konumunu daha da kötüleştirebilir. Öte yandan, olumlu bir sonuç Ishiba’ya çok ihtiyaç duyduğu siyasi sermayeyi sağlayabilir ve en azından kısa vadede liderliğini istikrara kavuşturmasına yardımcı olabilir.

Ishiba parlamentoda Japonya’nın yeni başbakanı olarak seçilirken protestolarla karşılandı

Okumaya Devam Et

ASYA

Kuzey Kore’yi kim neden kışkırtıyor?

Yayınlanma

“제발 따로 살자”

Bu Korece cümleyi Türkçe’ye tam olarak “Lütfen ayrı yaşayalım” diye tercüme edebiliriz. Bu cümle nezaket dolu bir istek gibi görünebilir ancak Kore yarımadasında, gerilim ve ayrışmayı ifade eden bir dildir. Özellikle Kuzey Kore ile Güney Kore arasındaki ayrışmaya işaret eden ve bölgedeki iç karışıklıkları dile getiren bir siyasi jargon olarak öne çıkıyor.

Güney Kore’ye ait insansız hava aracının (İHA) Kuzey Kore üzerinde tespit edilmesi ile birlikte 13 Ekim’den bugüne yarımadada gerilim tırmanıyor. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un  savunma-güvenlik istişare toplantısı düzenledi ancak bu toplantı, Kore Halk Ordusu Genelkurmay Başkanlığı’na “Savaş zamanı düzenine göre tamamen silahlandırılmış sekiz topçu tugayının, ayın 13’ünde saat 20:00’ye kadar tam ateşe hazır duruma getirilmesi” gerektiğini belirten ve ‘ön operasyonel emrini’ onaylayan bir toplantı olarak kayıtlara geçti.

Pyongyang sessizleşiyor

Üç gündür açıklama yapan Kore İşçi Partisi Merkez Komitesi başkan yardımcısı Kim Yo-jong, ayın 14’ünde, insansız hava aracı olayından Güney Kore ordusunun sorumlu olduğunu ve nükleer silahlara dair sorumlulukların silah devleti ABD’ye ait olduğunu söyleyen iki cümlelik kısa bir açıklama yaptı. Bu, olayın tekrarlanması durumunda ‘korkunç bir felaket’ uyarısında bulunan kız kardeş Kim Yo-jong kısa cümleler ile “eylem”in yaklaştığına işaret ediyor olabilir.

Artık İHA olayında kimin sorumlu olduğunun önemi kalmadı. Çünkü Güney’in tutumu Kuzey’i daha da rahatsız ediyor. Kuzey Kore mevcut durumu ‘ciddi bir tehdit’ olarak kabul ederse kıvılcımların Güney’e sıçrama ihtimali giderek artıyor. Kim Yo-jong’un 13’ünde yaptığı açıklama bir “uyarı”dan ziyade “deklarasyon” ile sona erdi.

Güney, Kuzey Kore’nin uyarılarına ateşi körükleyecek açıklamalar ile cevap verdi. Güney Kore Genelkurmay Başkanlığı ayın 14’ünde yaptığı olağan brifingde “savaşın çıkabileceğine” dair endişeleri dile getirmişti ancak Güney Kore’de sağ muhafazakâr medyanın güçlenmesi ile bu açıklama sanki “Kuzey Kore’ye gereken cevap verildi” şeklinde satırlara geçti.

Tüm sorumluluk Kuzey Kore’ye mi ait?

Güney Kore Ulusal Güvenlik Başkanı Shin Won-sik, ayın 11’i akşamı, Güney Kore insansız hava araçlarının bu ay üç kez Pyongyang’ın Merkez Bölgesi semalarına sızdığını ve askeri saldırı ültimatomu ile ilgili broşürler dağıttığını söyledi. İster balonla ister insansız hava aracıyla taşınsın, Kuzey Kore yönetimi topraklarında bu broşürleri ölümcül bir tehdit olarak kabul ediyor. Herhangi bir yüksek performanslı bombadan daha tehditkâr çünkü Kim yönetimini devirmeye dair açık bir mesaj içeriyor. Güney Kore’ye verilen mesajın aciliyet duygusu taşımasının nedenlerinden birisi budur.

Kuzey Koreli sığınmacı grupların gönderdiği K-Pop ve K-dramalar da başka bir tehdit ve üst düzey bir psikolojik savaş. Kuzey Kore, gençlerin Seul lehçesini kullanmasını yasaklayan Pyongyang Kültürel Dil Koruma Yasasını ve Güney’den gelen kültürel etkiyi engellemek için Gerici İdeoloji ve Kültürel Reddetme Yasasını uyguluyor. Bunu herkesten daha iyi bilen Yoon Seok-yeol hükümetinin broşürleri ihmal etmemesi, dolaylı olarak Kim yönetimini devirmeye çalıştığının açık bir kanıtı olarak görülüyor.

Kuzey Kore artık sınamaları görmezden gelmek istemiyor mu?

Kim İl-sung ve Kim Jong-il döneminin aksine, Kim Jong-un’un Kuzey Kore’si sadece sistem rekabetinden değil Güney Kore hükümeti ile birleşmeden de vazgeçti. Kim Jong-un 7 Ekim’de Milli Savunma Üniversitesi’nde yaptığı bir konuşmada, “Dürüst olmak gerekirse, kesinlikle Kore Cumhuriyeti’ne saldırmak gibi bir niyetimiz yok ancak sorun şu ki, bize sürekli dokunuyorlar”dedi. Kim bu konuşmasında mevcut konjonktürden de biraz bahsetmiş olacak ki ekonomiyi toparlamakla, sel felaketini atlatmakla meşgul olduklarını anlatmaya çalışan üstü kapalı bir konuşma yaptı. Kim’e göre, tehdit algısı sınırını aştığında eyleme geçmekten başka çare kalmıyor.

Yoon Seok-yeol hükümetinin Kuzey Kore’ye yönelik mevcut tutumu bir tür kumardır. İşçi Partisi’nin Pyongyang’daki genel merkezine Kuzey Kore karşıtı bildiri atılması Kuzey tarafından bir ‘provokasyon’ olarak değerlendiriliyor. Seul’deki Gwanghwamun’a düşen bir parça tuvalet kağıdıydı, Pyongyang’a düşen ise rejimi tehdit eden bir “kağıttan bomba”ydı. Yoon Seok-yeol’ün Kuzey Kore’ye yönelik sert tutumu, Güney Kore kamu güvenliğini adeta rehin tutuyor. Kamu güvenliğini sağlamak yerine aksine kamuoyunda kaygı yaratıyor. “Lütfen ayrı yaşayın” diyerek Kuzey Kore’yi kışkırtma niyeti ise oldukça rahatsız edici.

Kuzey Kore güneye giden yolları havaya uçurdu

Okumaya Devam Et

ASYA

Hindistan, Rusya’dan kömür alımını keskin şekilde azalttı

Yayınlanma

Hindistan, 2024’ün ilk dokuz ayında Rusya’dan kömür ithalatını yüzde 26 oranında azaltarak, Rusya’nın kömür ihracatında önemli bir daralmaya yol açtı.

Dünya pazarında Rus kömürünün en büyük ikinci alıcısı olan Hindistan, Rusya’dan kömür ithalatını kayda değer bir şekilde azalttı.

2024’ün ocak-eylül döneminde, Hindistan’ın Rusya’dan satın aldığı termal kömür miktarı, geçen yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 26 azalarak 6,1 milyon tona düştü.

Hint analitik ajansı Bigmint tarafından sağlanan bilgilerle Vedomosti gazetesi tarafından yapılan hesaplamalara göre aynı dönemde, Hindistan’ın toplam kömür ithalatı yıllık yüzde 12 artarak 137,8 milyon tona yükseldi.

Ülkenin başlıca kömür tedarikçileri Endonezya, Güney Afrika ve ABD olurken, Rusya bu listede Avustralya, Mozambik ve Kolombiya’nın ardından dördüncü sıraya geriledi.

Ayrıca, Rusya’nın Hindistan’a yaptığı termal kömür ithalatındaki payı, yüzde 3’e kadar düştü. Ocak-Eylül 2023’te bu oran yüzde 7 civarındaydı.

2022 ağustos ayında Avrupa Birliği’ne (AB) kömür tedarikini yasaklayan ambargonun yürürlüğe girmesinin ardından, Rus kömür madencileri yeni pazarlar aramaya başladı. Bu doğrultuda, ihracatın büyük kısmı Çin ve Hindistan’a yönlendirildi.

Rusya Enerji Bakanlığı’nın verilerine göre, 2023 yılında termik ve koklaşabilir taş kömürü ihracatı toplamda yaklaşık yüzde 4 azalarak 212,5 milyon tona geriledi.

Aynı yıl Çin, Rusya’dan 100,9 milyon ton kömür satın aldı; bu, 2022’ye kıyasla yüzde 50’lik bir artışı temsil ediyor. Hindistan ise Rusya’dan 26 milyon ton kömür ithal ederek yüzde 31’lik bir artış gösterdi. Hindistan, Rusya’nın toplam kömür ihracatının yüzde 12’sini oluşturdu.

Bu yıl, azalan karlılık nedeniyle Rusya’nın kömür ihracatında düşüş yaşanıyor. Sektör temsilcileri, Vedomosti‘ye yaptıkları açıklamalarda, düşen ihracat fiyatları ve artan nakliye maliyetleri nedeniyle uluslararası tedariklerin ekonomik olarak sürdürülemez hale geldiğini belirttiler.

Ayrıca, kömürün Hindistan’a ulaştırılacağı güney ve kuzeybatı limanlarına taşınmasında da lojistik sorunlar yaşanıyor. Bankacılık işlemlerindeki zorluklar da bu durumu daha karmaşık hale getiriyor.

Neft Research danışmanlık şirketi başkanı Aleksandr Kotov’a göre, 2024 sonunda Rusya’nın Hindistan’a kömür ihracatının 18 ila 20 milyon tona, yani yıllık yüzde 23 ila 31 oranında düşmesi bekleniyor.

İhracat sorunlarının ortasında, Rus kömür şirketleri üretimi azaltıyor. Rosstat’ın verilerine göre, temmuz ayında kömür üretimi yıllık bazda yüzde 6,7 düşüşle 31,5 milyon tona geriledi; bu, 2020’deki koronavirüs pandemisinden bu yana kaydedilen en düşük seviye.

FT: Rusya, Hindistan ile gizli ticaret kanalı kurdu

2022 aralık ayındaki zirveye kıyasla, kömür şirketlerinin aylık üretimi yaklaşık 12 milyon ton, yani yüzde 27 azaldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English