Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İran’dan “nükleer” uyarısı

Yayınlanma

Devrim Muhafızları, İsrail’in füze ve insansız hava aracı saldırısına misillemede bulunacağı uyarısında bulundu.

İran’ın geçen hafta sonu İsrail’in saldırısına misilleme olarak İsrail topraklarına düzenlediği saldırının ardından tansiyon yükselirken Tahran, nükleer tesislerinin tehdit edilmesi halinde nükleer tutumunu gözden geçirebileceği konusunda uyardı.

İran Devrim Muhafızları yaptığı açıklamada, Batılı güçlerin silah üretim kapasitesinin eşiğine geldiğinden endişe ettiği nükleer politikasını “yeniden gözden geçirebileceğini” söyledi.

Nükleer tesislerin güvenliğini denetleyen Tümgeneral Ahmed Hak Talab, “Sahte Siyonist rejim ülkemizin nükleer merkezlerine saldırma tehdidinde bulunursa, İran İslam Cumhuriyeti’nin, nükleer doktrinini ve politikalarını yeniden gözden geçirmesi olası ve düşünülebilir bir durumdur” dedi.

Talab ayrıca İran’ın nükleer tesislerine yönelik herhangi bir saldırıya, İsrail’in hiçbir zaman resmi olarak kabul etmediği nükleer tesislerini hedef alarak karşılık vereceği uyarısında bulundu.

İsrail geçen hafta sonu İran’ın 300’den fazla füze ve insansız hava aracıyla düzenlediği saldırıya yanıt vermeye hazırlanırken olası hedeflerden birinin İran’ın nükleer programı olduğu iddia ediliyor.

Tahran üç yıldır uranyumu silah üretim kapasitesine yakın seviyelerde zenginleştiriyor.

ORTADOĞU

ABD ve İsrail Filistinlileri Gazze’den sürmek için Afrika’dan yer bakıyor

Yayınlanma

Associated Press’in, (AP) ABD’li ve İsrailli yetkililere dayandırdığı haberine göre ABD ve İsrail, Trump’ın savaş sonrası için önerdiği plan çerçevesinde, Gazze’den sürülecek Filistinlilerin yeniden yerleştirilmesi için üç Doğu Afrika ülkesinin yetkilileriyle temas kurdu.

AP’ye göre Sudan, Somali ve Somali’den ayrılan Somaliland ile gerçekleştirilen görüşmeler, ABD ve İsrail’in, ciddi tepki ve tartışmalara yol açan bu planı uygulama konusundaki kararlılığını gösteriyor. Söz konusu ülkelerin yoksul ve bazı durumlarda şiddet olaylarıyla sarsılması ise AP’ye göre Trump’ın Filistinlileri “güzel bir bölgeye” yerleştirme hedefine gölge düşürüyor.

Sudan’dan yetkililer ABD’den gelen teklifleri reddettiklerini ifade ederken, Somali ve Somaliland’dan yetkililer AP’ye herhangi bir temastan haberdar olmadıklarını söyledi.

İki Sudanlı yetkili, Trump yönetiminin Filistinlileri kabul etme konusunda hükümete yaklaştığını doğruladı. Yetkililerden biri temasların Trump’ın göreve başlamasından önce, RSF’ye karşı askeri yardım, savaş sonrası yeniden yapılanma ve diğer teşviklerle başladığını söyledi. Her iki yetkili de Sudan hükümetinin bu fikri reddettiğini söyledi. Bir yetkili “Bu öneri derhal geri çevrildi. Kimse bu konuyu bir daha açmadı” dedi.

Trump’ın planına göre, Gazze’de yaşayan 2 milyondan fazla Filistinli kalıcı olarak başka bölgelere gönderilecek. Plan, ABD’nin Gazze üzerinde kontrol sahibi olmasını, kapsamlı bir temizlik süreci yürütmesini ve bölgeyi gayrimenkul projesi olarak geliştirmesini öngörüyor.

Daha önce İsrail’in aşırı sağ kanadının hayali olarak görülen bu fikir, Trump’ın geçen ay Beyaz Saray’da yaptığı bir toplantıda gündeme getirmesinin ardından, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tarafından “cesur bir vizyon” olarak nitelendirildi.

Gazze’deki Filistinliler öneriyi reddetti ve İsrail’in göçün gönüllü olacağı yönündeki iddialarını kabul etmedi. Arap ülkeleri de plana şiddetle karşı çıkarak Filistinlilerin bölgede kalmasını öngören alternatif bir yeniden inşa planı önerdi. İnsan hakları grupları da Filistinlileri göçe zorlamanın ya da baskı yapmanın potansiyel bir savaş suçu teşkil edebileceğini belirtiyor.

Buna rağmen Beyaz Saray, Trump’ın “vizyonunun arkasında durduğunu” açıkladı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

“Diplomatik çözümün” sonu İsrail-Lübnan normalleşmesi mi?

Yayınlanma

Washington; Lübnan ve İsrail arasında, kara sınırının belirlenmesi de dahil çeşitli anlaşmazlıkları diplomatik yollarla çözmek için görüşmelere aracılık ediyor. ABD ve İsrail bu sürecin sonunda İsrail’in Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Ancak Hizbullah’a yakın medyaya göre “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı kesin.”

İsrail, ABD, Fransa ve Lübnan’dan temsilcilerin katılımıyla 11 Mart Salı günü Lübnan’ın güneyindeki Ras el-Nakura’da Birleşmiş Milletler Barış Gücü karargâhında bir araya geldi.

İsrail Başbakanlık Ofisi’nin açıklamasına göre toplantıda bölgedeki istikrarı sağlamak amacıyla üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmaya varıldı. Bu gruplar şunlara odaklanacak: 1-İsrail’in Lübnan’ın güneyinde işgali sürdürdüğü 5 noktanın durumu, 2- Mavi Hat ve hala ihtilaflı olan noktalarla ilgili görüşmeler, 3- İsrail tarafından alıkoyulan Lübnanlı esirlerin bırakılması.

Açıklamada, “ABD ile koordinasyon içinde ve Lübnan’ın yeni cumhurbaşkanına bir jest olarak İsrail 5 Lübnanlı tutukluyu serbest bırakmayı kabul etti” denildi.

Nitekim İsrail’in Lübnan işgali sırasında alıkoyduğu 11 Lübnanlıdan dördünü aynı gün, birini de bugün Kızılhaç ekiplerine teslim etti.

Times of Israel’e konuşan İsrailli bir yetkili, önümüzdeki ay başlaması planlanan görüşmelerde İsrail’in Lübnan ile tam diplomatik ilişkiler kurmayı hedeflediğini söyledi, “Amaç normalleşmeye ulaşmak” dedi.

İsrail ve Lübnan 2022’de ABD’nin arabuluculuğunda “deniz sınırı” anlaşması imzaladı ancak iki ülkenin kabul ettiği resmi bir kara sınırı yok.

Salı günkü askerlerin katıldığı toplantıdan sonra bir sonraki toplantının siyasi düzeyde olacağını söyleyen İsrailli yetkili, “Bu, Lübnan içinde, resmi bir İsrail diplomasisi anlamına geliyor” dedi.

Lübnan ve İsrail, resmi olarak birbirini tanımıyor ancak iki ülke, “devletler düzeyinde” ilk kez 1983 yılında kısa ömürlü bir barış anlaşması imzalamıştı.

Ancak bir Lübnanlı kaynak, El Meyadin’e yaptığı açıklamada, İsrail ile normalleşmenin gündemde olmadığını söyledi. Lübnanlı kaynak, “Bu çalışma gruplarının normalleşme sürecinin bir ön hazırlığı olduğu yönündeki iddialar tamamen asılsızdır” dedi.

Kaynak, üç çalışma grubunun BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı Kararı kapsamında olduğunu ve Lübnan ile İsrail arasında doğrudan müzakereleri içermediğini belirtti.

İsrail ile Hizbullah arasındaki 2006’daki savaşı sona erdiren BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı Lübnan’ın güneyinin, yalnızca Lübnan devleti tarafından kontrol edilmesini öngörüyor.

Hizbullah’a yakın El-Ahbar ise konuyla ilgili İsrail basınında çıkan haberleri derlediği haberinde “İsrailli kaynaklara” atıfla şunları yazdı:

İsrail medyasında yer alan haberlere göre, sınır müzakereleri Washington ve Tel Aviv arasında daha geniş kapsamlı bir planın parçası. İsrailli siyasi bir kaynak, “Netanyahu’nun politikası Orta Doğu’yu değiştirdi ve biz bu ivmeyi sürdürerek Lübnan ile de normalleşmeye ulaşmak istiyoruz” dedi. Kaynak “Lübnan’ın sınır konusundaki talepleri olduğu gibi, İsrail’in de talepleri var. Bu konuları müzakere edeceğiz. Lübnan ile yapılan görüşmeler daha büyük ve kapsamlı bir planın parçası” ifadelerini kullandı.

İsrailli yetkiliye göre, Salı günü Lübnan’ın güneyinde yapılan toplantılarda askeri temsilciler yer aldı ancak bundan sonraki görüşmeler diplomatik düzeyde yürütülecek. Yetkili, “Bu, diplomatik açıdan dramatik bir gelişme. Lübnan’ın yeni cumhurbaşkanı açısından bunu siyasi olarak kabul ettirmek zor olacak. Bu yüzden 5 Lübnanlıyı serbest bıraktık. Amacımız, Hizbullah ve Emel Hareketi’ne karşı Cumhurbaşkanı Joseph Avn’ı desteklemek ve Lübnan’la normalleşme yolunu açmak” ifadelerini kullandı.

İsrail ordusundan emekli Albay Moşe Alad da bir İsrail televizyon programında yaptığı açıklamada, “Cumhurbaşkanı Avn, Lübnan ile İsrail arasındaki ilişkilerde yeni bir aşama başlatmak istiyor” dedi.

El-Ahbar’a göre tüm bu gelişmeler “Washington ve Tel Aviv’in Lübnan’a yönelik stratejik bir planı olduğunu ortaya koyuyor. Bu planın temel hedeflerinden biri de ABD’ye bağlı bir yönetim oluşturarak Lübnan’ı İbrahim Anlaşmaları’na dahil etmek.”

El-Ahbar konuyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor: “Bazı siyasi çevrelere göre, ABD ve İsrail’in Lübnan’a yönelik bu girişimi, savaşın Lübnan’daki direniş güçlerini zayıflatmasını fırsat bilerek gerçekleştiriliyor. Özellikle, yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.”

“Bu noktada ABD ve İsrail, Lübnan’ın güneyindeki mevcut durumu kendi çıkarları doğrultusunda kullanarak diplomatik süreci hızlandırmayı hedefliyor. ABD’nin değerlendirmelerine göre, Hizbullah zayıflamış durumda ve bu durum, Washington’un Lübnan’daki siyasi süreci daha derinlemesine yönlendirmesine olanak tanıyor.”

“Şu ana kadar Lübnan’ın resmi makamlarından herhangi bir açıklama gelmedi. Lübnan hükümeti, yalnızca bazı kaynaklar aracılığıyla İsrail’in normalleşme iddialarını yalanlayan açıklamalar yaptı. Ancak Lübnan yönetimi, İsrail’in bu planı uzun süredir hazırladığının farkında ve dengeler nasıl değişirse değişsin bu planın kolayca uygulanamayacağını biliyor.

Özetle, ABD ve İsrail’in Lübnan’ı normalleşme sürecine dahil etmek ve kendi çıkarlarına uygun bir yönetim oluşturmak amacıyla diplomatik ve siyasi baskıyı artırdığı görülüyor. Ancak, Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İran, ABD ile dolaylı müzakerelere kapıyı araladı

Yayınlanma

Abbas Irakçi

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, nükleer meselede Avrupa ile müzakerelere devam ettiklerini buna paralel olarak Rusya ve Çin ile de yakın istişarelerin sürdüğünü belirterek ABD ile Umman aracılığında dolaylı müzakere ihtimalinin bulunduğunu ifade etti.

İran resmi ajansı IRNA’ya bağlı yayın yapan “İran” gazetesine konuşan Dışişleri Bakanı Irakçi, ABD’nin müzakere çağrısını ve tehditleri ile dış politikadaki gelişmeleri değerlendirdi.

ABD Başkanı Donald Trump’ın “azami baskı” politikasına dair Irakçi, “Eğer diğer tarafın azami baskı uyguladığı bir durumda müzakerelere girersek müzakerelere düşük bir pozisyondan başlamış oluruz ve hiçbir şey elde edemeyiz. Dolayısıyla bu, inatçılık veya idealizm meselesi değil, uzmanlık meselesidir. Karşı tarafa baskı siyasetinin etkisiz olduğunun ispatlanması lazım ki eşit şartlarda masaya oturabilelim” dedi.

Müzakerelerin Avrupa ülkeleri ile sürdüğünü aktaran İranlı Bakan, şöyle devam etti: “Avrupalılar geçen turda iyi bir arabuluculuk rolü oynadılar ve şimdi de aynı rolü oynayabilirler. Avrupalılarla bu müzakereleri sürdürüyoruz ve buna paralel olarak Rusya ve Çin ile de yakın istişarelerimiz devam ediyor.”

Irakçi, ABD’nin tek taraflı yaptırımlarının kaldırılmasını hedeflediklerini belirterek “Biz eşit şartlarda, baskı ve tehditlerden uzak olduğumuzda, halkımızın ulusal çıkarlarının güvence altına alınacağından emin olunduğunda (ABD ile) doğrudan müzakerelere gireceğiz.” değerlendirmesinde bulundu.

Daha önceki dönemlerde Umman üzerinden ABD ile dolaylı müzakereler yapıldığının ve bunun yeniden olup olmayacağının sorulması üzerine Irakçi, “Evet, bu garip bir yöntem değil ve tarih boyunca defalarca yaşandı. Birbirleriyle doğrudan konuşmak istemeyen ülkeler dolaylı olarak konuştular. Dolayısıyla dolaylı müzakere imkânı bulunmaktadır” ifadelerini kullandı. ​​​​​​​

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English