Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

“İsrail Lübnan sınırında kontrolü kaybediyor”

Yayınlanma

Hizbullah ile İsrail ordusu arasında sınırda yürüyen kontrollü çatışma son dönemde iyice şiddetlenmiş durumda. Hizbullah’ın saldırılarını İsrail’in iç kısımlara taşıması ve kullandığı yeni silahlar İsrail’in üzerindeki baskıyı artırıyor.

İsrail Eğitim Bakanı Yoav Kisch, ordu radyosuna yaptığı açıklamada İsrail ile Hizbullah arasında yaşanan gerilime ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Lübnan’a saldırı çağrısı yapan Kisch, Hizbullah’ın yanı sıra bölge halkının da ülkenin güneyinden Litani nehrinin kuzeyine zorla sürülmesini istedi.

Başbakan Binyamin Netanyahu’nun partisi Likud’dan kabineye giren Kisch, Gazze Şeridi’ndeki saldırılara rağmen İsrail ordusunun Lübnan’da da savaşmak için yeterli askeri olduğunu ileri sürdü.

İsrail ile Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana yaşanan çatışmalarda resmi rakamlara göre 325 Hizbullah mensubu, 63 Lübnanlı sivil, 19 Emel Hareketi, 13 Hamas, 15 İslami Cihad mensubu ile 14 İsrail askeri ve 10 İsrailli sivilin öldü.

Haaretz’den Amos Harel, İsrail ordusunun Gazze cephesinde yaşadığı savaşın “ilerleme” sıkıntısının Lübnan cephesindeki durumu daha da kötüleştirdiğini yazdı. Harel, ABD’nin Gazze’deki olası bir ateşkesin İsrail ile Hizbullah arasında uzun vadeli bir ateşkese yol açacak yoğun müzakereler için bir başlangıç olacağını varsaydığını hatırlattı. “Ancak bu arada çatışmalar da devam ediyor” diyen Harel, özetle şunları kaydetti:

“Sıradan İsraillilerin tecrübe ettiği şekliyle Hizbullah ile çatışma, Lübnan sınırındaki askeri üslere ve topluluklara, roket ve tanksavar füze ateşi ve insansız hava araçları nedeniyle kapsamlı ve sistematik hasar verilmesini içeriyor. Çatışmaların boyutu göz önüne alındığında İsraillilerin kayıpları yüksek değil, ancak psikolojik hasar çok büyük.”

“Pek çok İsrailliye göre devlet kuzey sınırını Hizbullah’a terk etmiş durumda. Sadece 50,000 kadar sivilin tahliye edilmesi değil; örgüt İsrail’in içlerine doğru top atışlarına devam ediyor (son birkaç gün içinde Akka bölgesinin yanı sıra Yukarı ve Batı Celile ile Golan Tepeleri’nde siren sesleri duyuldu). Şu anda İsrail Savunma Kuvvetleri’nin yaptığı hiçbir şeyin örgütü caydırmaya yetmediği görünüyor.”

“Pazar günü, Lübnan’dan yapılan bir başka bombardımanın ardından Golan’ın merkezindeki Katzrin’de büyük yangınlar çıktı.”

“Kuzeydeki çatışmalarda Lübnan tarafındaki kayıplar çok daha fazla (Hizbullah’ın kendisi 330 üyesinin öldüğünü söylüyor), tahliye edilen sivillerin sayısı İsrail’in iki katı ve örgütün sınırdaki askeri personelinin çoğu, hafta sonu ağır bir Burkan füzesiyle vurulan 769. Bölge Tugayı’nın karargahından gelen yıkım görüntüleriyle şok oldu. Aynı gün Moshav Zer’it’in karşısındaki Şii köyü Ayta ash Shab’dan bir video internette yayınlandı. IDF’nin burada yol açtığı yıkım bize Gazze’de yaşananları hatırlatmaya başladı.”

“Pratikte Lübnan’ın Bekaa Vadisi bölgesinin derinliklerine saldıranlar genellikle İsrail oluyor. Bazı durumlarda Hizbullah’ın ağır bombardımanı, IDF’nin güney Lübnan’da sivilleri öldürdüğü olaylara bir cevap niteliği taşıyor. Her iki taraf da genellikle sivilleri öldürmemek için büyük çaba sarf ediyor ve bunun yerine askeri hedeflere odaklanıyor. Ancak her zaman başarılı olamıyorlar ve topyekûn bir savaş durumunda hedefler daha az seçici ve yıkım çok daha büyük olacaktır.”

“İsrail halkı IDF’nin üstünlüğü ele geçirdiğine ikna olmuş değil. Medyanın hükümet ve IDF Genelkurmay Başkanlığı üzerindeki ‘bir şeyler yapma’ baskısı giderek artıyor. Bunun nedeni anlaşılabilir. Bölgedeki siviller için durum daha da kötü- sekiz aydır sürgündeler ve şu anda Gazze’deki çatışmaların sona ermesinin Lübnan’la ateşkes ve diplomatik anlaşma getireceği yönündeki belirsiz umut dışında evlerine dönmeleri için bir belirli bir tarih yok.”

“Güney Lübnan’ın işgalini ve Hizbullah’ın yenilgiye uğratılmasını destekleyenler, uzun süreli çatışmalar nedeniyle zaten yıpranmış olan düzenli ve yedek kuvvetlerin üzerindeki yükü, büyük miktarlarda hassas silahlara duyulan ihtiyacı ve Hayfa bölgesi ve İsrail’in merkezi de dahil İsrail’in iç cephesinde meydana gelecek benzeri görülmemiş hasarı da hesaba katmalı.”

“IDF sözcüsü pazar günü yaptığı açıklamada ordunun kuzey cephesinde bir savaşa hazırlık durumunu gözden geçiren askeri tatbikatın tamamlandığını duyurdu. Böyle bir girişimin pratik gerekliliğiyle birlikte bu Hizbullah’a verilen bir başka sinyaldi. Ancak sürekli artan işaretler göz ardı edilemez: Sınır boyunca durumun kontrolünü kaybetmeye çok yakınız.”

ORTADOĞU

Irak’a sığınan iki bin Suriye askerinin iadesi bugün başlıyor

Yayınlanma

suriye ordusu

Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, Irak’a kaçan Suriye ordusu askerlerinin iadesine bugün başlanacağını açıkladı.

Irak resmi haber ajansı INA’ya göre Irak Güvenlik Medya Ağı Sözcüsü Mikdad Miri, konuya dair açıklama yaptı. Miri, Irak’a Esad yönetimi askerlerinin Suriye’ye iadesine bugün başlanacağını belirtti. İade işlemlerinin Irak’taki ilgili makamlar tarafından başlatılacağını aktaran Miri, sürecin Suriye tarafı ile koordineli yürütüleceğini ifade etti.

Suriye ordusuna bağlı yaklaşık 2 bin asker 7 Aralık’ta El-Kaim Sınırı Kapısı üzerinden Irak’a kaçmıştı. 9 Aralık’ta ise Heyet-i Tahrir Şam’a bağlı askeri operasyonlar komutanlığı, zorunlu askerlik yapanlara yönelik genel af kararı çıkarmıştı.

Irak’ın Anbar vilayetine bağlı Rutba ilçesinde bir kampa yerleştirilen askerler kötü koşullar nedeniyle ülkelerine geri gönderilmek için eylem yapmıştı.

Rutba ilçesi Kaymakamı İmat el-Duleymi, yaptığı açıklamada kaçan askerlerin çadırlarda barındığını ve bölgede elektrik, su ve ısınma imkanlarının yetersiz olduğunu ve yerleştirildikleri kampın internet erişiminden yoksun olduğundan dolayı aileleriyle iletişim kuramadıklarını söylemişti.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail tek kurşun sıkmadan Dera’ya ilerliyor: PYD, İsrail dahil herkesten yardım istiyor

Yayınlanma

Türkiye ve onun desteklediği Suriye Milli Ordusu (SMO) Ayn el Arap’a (Kobani) yönelik operasyona hazırlanırken HTŞ ile aradığı diyaloğu henüz kuramayan PYD, Türkiye’ye karşı İsrail dahil tüm ülkelerden yardım bekliyor. Bu arada Suriye topraklarına giren İsrail de Dera’ya doğru ilerliyor.

PKK’nın Suriye kolu Demokratik Birlik Partisi (PYD) Başkanlık Konseyi Üyesi Salih Müslim video konferans yöntemiyle düzenlenen toplantıda gazetecilerin sorularını yanıtladı.

DW Türkçede yer alan habere göre Salih Müslim HTŞ ile PYD arasında PYD’nin işgalindeki toprakların geleceğine ilişkin henüz bir müzakere süreci başlamadığını söyledi.

Heyet-i Tahrir Şam (HTŞ) Suriye’nin başkentini ele geçirip Esad yönetimini devirdiğinde Salih Müslim HTŞ ile diyaloga açık olduklarını söylemiş, “HTŞ bize bir adım atarsa biz iki adım atarız” demişti. Ayrıca PYD liderliği kendine bağlı kurumlara HTŞ’nin tanıdığı yeni Suriye bayrağının asılması talimatını vermişti.

Şam’a gönderdikleri mesajlara “henüz yanıt alamadıklarını” söyleyen Müslim, yine de olası müzakereleri yürütmek üzere bir heyet hazırladıklarını ve umutlu olduklarını belirtti.

Müslim, MİT Başkanı İbrahim Kalın’ın “HTŞ ve Kürtler arasında bir diyaloğu önlemek için aceleyle ve erkenden” Şam’a gitmiş olabileceğini düşündüğünü de söyledi.

HTŞ ile müzakerelerden istedikleri sonucu alamamaları halinde Şam’la bir çatışma ihtimali görüp görmediğinin sorulması üzerine Müslim, “Bu olmazsa kendimizi siyasi olarak savunacağız. Her şey masada ancak iyi niyetle yaklaşıyoruz” dedi.

Hem HTŞ hem SMO için “cihatçı” nitelemesi yapan Müslim, yine de HTŞ’nin geçmişte kendilerine yönelik operasyonlara katılmadığına dikkat çekti. Fakat bu yapının da “Türkiye ile koordinasyon halinde olduğunun” farkında olduklarını kaydetti.

“İsrail desteğine açığız”

İsrail basınında son günlerde çıkan “İsrail’in Suriyeli Kürtleri Türkiye’ye karşı koruması gerektiği” şeklindeki yorumların sorulması üzerine Müslim, “Özellikle İsrail’den değil, herkesten destek istediklerini” söyledi. Salih Müslim, “İsraille iletişimimiz yok, eğer böyle bir (Kürtlere destek) açıklamaları varsa elbette takdirle karşılarız” dedi. Müslim, Türkiye’nin Ortadoğu’da izlediği tutumun “İsrail’i de rahatsız ettiğini” savundu.

Jerusalem Post gazetesi 9 Aralık tarihinde, “Suriye Kürtlerinin temsilcileri yardım ve koruma talebiyle İsrailli yetkililere başvurdu” diye yazmıştı.

İsrail’in Türkiye’ye karşı açık desteğinin SDG kontrolündeki bölgelerde yaşayan Arap halkları huzursuz edip etmeyeceği sorusu üzerine Müslim, “Mısır, Fas, Tunus, Körfez ülkeleri… tüm bu Arap ülkelerinin zaten İsraille ilişkisi var” ifadelerini kullandı. Arap aşiretlerinin sırf bu yüzden kendileri aleyhine tutum almasını beklemediğini söyledi.

İsrail ordusu Dera’ya ilerliyor

Türkiye’nin PYD’ye yönelik eylemlerinden rahatsızlığını dile getiren İsrail ise Esad yönetiminin devrilmesi üzerine girdiği Suriye topraklarındaki işgalini tek bir kurşun dahi sıkmadan derinleştiriyor.

İngiltere merkezli Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR), İsrail’in Dera kırsalında dokuz kilometre ilerleyerek bölgedeki Koya köyüne ve Vahdet barajı bölgesine girerek stratejik mevzilere konuşlandığını duyurdu.

SOHR’un bildirdiğine göre İsrail güçleri bölgeye girmeden önce bölge sakinlerinden silahlarını teslim etmelerini istedi.

SOHR, ayrıca İsrail güçlerinin İsrail – Suriye sınırındaki tampon bölge yakınlarındaki Kuneytra bölgesi ve Dera arasındaki sınırda yer alan Sayda köyü yakınlarındaki askeri bir bölge olan 74. Tugay bölgesine girdiğini aktardı.

İsrail ordusu bu ay Esad hükümetinin çöküşünün ardından, Suriye sınırında yer alan stratejik Hermon Dağı’nı işgal etmiş ve Suriye ile işgal altındaki Golan Tepeleri arasındaki silahtan arındırılmış bölgeye girmişti. İsrailli yetkililer, bu hareketi İsrail’in sınırlarının güvenliğini sağlamak için sınırlı ve geçici bir önlem olarak tanımlamasına rağmen en az 2025’in sonuna kadar işgali devam ettireceklerinin mesajlarını veriyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

ABD, Suriye’de eğittiği gruba Esad devrilmeden önce “Zamanınız geldi” demiş

Yayınlanma

“IŞİD’e karşı mücadele” kapsamında ABD ve Birleşik Krallık tarafından eğitilen “Devrimci Komando Ordusu” (RCA) isimli gruba, Esad devrilmeden önce ABD Özel Kuvvetleri tarafından verilen bir brifingde, “Sizin zamanınız geldi,” denildiği belirtiliyor.

İngiliz The Telegraph’ta yayınlanan habere göre, Washington’un saldırıdan önceden haberdar olduğuna dair ilk işaret olarak RCA, Esad yönetiminin sonunu getirebilecek bir saldırı için güçlerini artırmalarının ve “hazır olmalarının” söylendiğini açıkladı.

RCA komutanlarından Başar el-Maşadani, Palmira kentinin eteklerinde Rusya tarafından kullanılan eski bir Suriye ordusu hava üssünden The Telegraph’a yaptığı açıklamada “Bize bunun nasıl olacağını söylemediler. Bize sadece, ‘Her şey değişmek üzere. Bu sizin anınız. Ya Esad düşecek ya da siz düşeceksiniz’ [dediler]. Ama ne zaman ya da nerede olacağını söylemediler, sadece hazır olmamızı söylediler,” dedi.

Maşadani’ye göre, Irak sınırındaki ABD kontrolündeki Tanf hava üssündeki brifingden önceki haftalarda, RCA’nın safları, komutası altına aldığı kendisi gibi daha küçük serbest birliklerle dolduruldu.

HTŞ geçen ayın sonlarına doğru yıldırım harekatıyla güneye, Şam’a doğru ilerlerken, RCA da Tanf’tan ilerledi ve şu anda başkentin kuzeyindeki toprak parçaları da dahil olmak üzere ülkenin yaklaşık beşte birini işgal ediyor.

Üst düzey RCA yetkilileri, Suriye’deki ABD’li komutanların ilerleme emrini, 2019’daki yenilgisine kadar ülkenin kuzeydoğusunun büyük bölümünü işgal eden IŞİD’in kalıntılarının “Esad’ın düşmesi halinde oluşacak güç boşluğundan yararlanmasını önlemek için” verdiklerini söyledi.

The Telegraph’a göre bu durum Washington’un sadece 8 Aralık’ta Beşar Esad yönetimini deviren HTŞ öncülüğündeki saldırıdan haberdar olduğunu değil, aynı zamanda operasyonun boyutları hakkında da kesin istihbarata sahip olduğunu gösteriyor.

Geçen hafta kentin eteklerindeki Rus kontrolündeki Suriye hava üssünü ele geçiren RCA savaşçıları, saldırı başlamadan yaklaşık üç hafta önce, kasım ayı başında Esad’ın olası düşüşüne hazırlanmalarının söylendiğini belirttiler.

Ekim ayı başında Maşadani ve diğer komutanlar, Tanf’taki Amerikalı subayların Ebu Hatab tugayını ve diğer birlikleri RCA’nın ortak komutası altına soktuğunu söyledi.

Bunun sonucunda RCA’nın mevcudu yaklaşık 800’den 3.000’e çıktı. Kuvvetin tüm üyeleri ABD tarafından silahlandırılmaya ve şu anda feshedilmiş olan Suriye ordusundaki askerlere ödenen maaşın yaklaşık 12 katı olan ayda 400 dolar maaş almaya devam etti.

Saldırı başladığında RCA güçleri doğu çölü boyunca yayıldı ve kilit yolların kontrolünü ele geçirdi. Ayrıca güneydeki Dera kentinde HTŞ’den önce Şam’a ulaşan bir isyancı grupla birleştiler.

Yüzbaşı Maşadani, RCA ve Suriye’nin geçici lideri Muhammed el-Colani tarafından yönetilen HTŞ militanlarının işbirliği içinde olduğunu ve iki güç arasındaki iletişimin Tanf’taki Amerikalılar tarafından koordine edildiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English