Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail saldırdıkça Netanyahu’ya destek artıyor

Yayınlanma

7 Ekim’de Hamas’ın İsrail’e sürpriz baskını sonrası anketlerde dip seviyeleri gören İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya verilen destek Beyrut ve Tahran’daki suikastlar ve Lübnan’daki agresif saldırılar sonrası hızla toparlandı.

Financial Times’da (FT) yer alan habere göre Netanyahu’nun partisi Likud’a verilen destek bu yılın başlarında toparlanmaya başladı ancak İsrail’in 24 saat içinde Beyrut ve Tahran’daki üst düzey Hizbullah ve Hamas liderlerine suikast düzenlediği Temmuz sonundan bu yana daha belirgin hale geldi. Destekteki artış Son haftalarda İsrail’in Lübnan’a yönelik yoğun saldırılarının artmasıyla devam etti.

Buna rağmen anket sonuçlarına göre Netanyahu’nun aşırı dinci ve sağcı partilerle kurduğu koalisyon yeni seçimlerde yine de çoğunluğu sağlayamayacak. Ancak son iki hafta içinde yapılan anketler, Likud’un, 120 sandalyeli parlamento için yapılacak seçimlerde kazanabileceği sandalye sayısını 7 Ekim sonrası düştüğü 16’dan 20’lerin ortalarına kadar yükselttiğini gösteriyor.

Anketçi ve siyasi analist Dahlia Scheindlin, “Netanyahu savaş sonrası çöküşten kesinlikle kurtuldu” dedi ve İsrail’in “bölgesel düzeyde” giderek artan agresif eylemlerinin bu toparlanmada rol oynadığını savundu. Scheindlin, “Görünüşe göre İsrail inisiyatifi ele alıyor. Herkesin sonuçları konusunda dehşete düştüğü doğru. Ancak her seferinde sonuçlar birçok kişinin endişe ettiği kıyamet senaryoları gibi olmadı. Ve pek çok insan Netanyahu’nun İsrail’i yeniden ayağa kaldırdığını düşünüyor” dedi.

İsrail’in Hizbullah ile mücadelesindeki yoğunlaşma ve bunun bölgesel bir çatışmaya dönüşme riski dikkatleri son 11 ayın büyük bölümünde baskın tema olan Gazze’den Lübnan’a kaydırdı.

Scheindlin bu değişimin Netanyahu’nun işine yaradığını çünkü İsrail’in Gazze’de Hamas’ı yok etmek ve hala orada tutulan yaklaşık 100 İsrailli rehineyi kurtarmak gibi savaş hedeflerine ulaşmaktan hala çok uzak olduğunu söyledi. Buna karşın, Hizbullah ve İran’ın “direniş ekseni” olarak adlandırılan diğer düşmanlarıyla mücadelenin daha büyük bir kenetlenme etkisi yarattığını ekledi.

Son anketler İsraillilerin çoğunluğunun Hizbullah’a karşı askerî harekâtı desteklediğini gösterse de bölgesel bir savaşın fitilini ateşleyebilecek adımlar konusundaki duruşları farklı.

Scheindlin, “Netanyahu [Gazze konusunda] inandırıcılığını kaybediyor çünkü ‘tam zafer’ vaat ediyor ve … peş peşe yapılan anketler, insanların onun kararlarını İsrail’in çıkarından ziyade siyasi ihtiyaçlarının yönlendirdiğini düşündüğünü gösteriyor. Hizbullah ve bölgesel bir gerilim tehdidi söz konusu olduğunda bayrağın etrafında toplanma duygusu çok daha güçlü” dedi.

Daha önce Netanyahu ile çalışmış bir siyasi stratejist olan Nadav Strauchler, başbakana muhalefetin zayıflığının da yardımcı olduğunu, parlamentodaki rakiplerinin ona dokunamadığını ve sokak protestolarının onu tehdit edecek boyutlara ulaşmadığını söyledi.

“İnanın bana, eğer Netanyahu muhalefette olsaydı, muhalefet farklı görünürdü. En son muhalefetteyken nasıl olduğunu gördünüz. Her gün çalıştı ve [hükümeti] çıldırttı” diyen Strauchler, Netanyahu ve müttefiklerinin 2021-22’de kısa süreyle muhalefetteyken başlattığı amansız saldırılara atıfta bulundu.

Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın Hamas’la Gazze’deki rehineleri kurtaracak bir ateşkes konusunda anlaşmaya varamaması da dahil giderek daha fazla eleştirdiği Netanyahu, son aylarda kendi hükümeti içinden gelen saldırılarla daha fazla karşı karşıya kaldı.

Netanyahu Gallant’ın yerine eski bir müttefiki iken rakibi haline gelen Gideon Sa’ar’ı getirmeyi düşünüyor. Sa’ar cumartesi günü yaptığı açıklamada Hizbullah’la yaşanan gerilimin ortasında savunma bakanının değişmesinin gereksiz bir dikkat dağıtma olacağını söyleyerek bu görevi üstlenmeyeceğini açıkladı.

Ancak 2000’li yılların başında Netanyahu’nun özel kalem müdürü olarak görev yapan siyasi analist Aviv Bushinsky, Sa’ar hükümete katılmamış olsa da bu olayın Netanyahu’ya eskisinden daha fazla siyasi seçenek sunduğunu söyledi. Bushinsky, “Artık kara bir günde Gideon Sa’ar’ı hükümete davet edebilir. Bir B planı seçeneği var. Koalisyonu sağlam” dedi.

Ancak Likud’un anketlerdeki yükselişine rağmen analistler, Ekim 2026’da yapılması gereken bir sonraki seçime kadar tablonun radikal bir şekilde değişebileceği konusunda uyarıda bulundu.

Şu anda siyaset dışında olan eski Başbakan Naftali Bennett gibi politikacılar mücadeleye geri dönebilir ve bu da seçim haritasını değiştirebilir. Ve savaşın gidişatı Netanyahu’nun kaderini belirlemede çok önemli bir rol oynayacak.

Bushinsky, “Yeniden seçilip seçilemeyeceğini soracak olursanız, bu kuzey ve güney olmak üzere her iki cephedeki sonuçlara bağlı” dedi.

ORTADOĞU

İsrail, Lübnan’a kara operasyonuna hazır değil

Yayınlanma

israil ordusu

İsrail ile Hizbullah arasında artan gerginlik, topyekûn savaş ihtimalini kuvvetlendirdi. Ancak İsrail’in henüz kuzeyde kara harekâtı için yeterli gücü yok.

İsrail, 8 Ekim’den bu yana devam eden Hizbullah’ın aralıksız roket atışları nedeniyle kuzeyindeki evlerini terk etmek zorunda kalan 60 bin İsraillinin güvenli bir biçimde evlerine dönmeleri için Lübnan sınırındaki durumu değiştirme hedefiyle harekete geçti. Önce Lübnan’da iletişim cihazları üzerinden onlarca kişinin hayatını kaybetmesine neden olan terör saldırıları düzenledi sonra Beyrut’un güneyinde aralarında Hizbullah’ın üst düzey komutanlarından İbrahim Akil’in de olduğu 3’ü çocuk 7’si kadın 37 kişi hayatını kaybetmesine yol açan hava operasyonlarına imza attı.

Hizbullah da cumartesi gecesi ve pazar sabah saatlerinde, sınırın 46 kilometre derinliğindeki Hayfa kenti çevresine saldırı düzenleyerek yanıt verdi. Hizbullah’ın Ramat David askeri hava üssü ile bölgedeki İsrailli savunma sanayi şirketi Rafael’in merkezini hedef aldığı saldırılar, Hizbullah’ın 8 Ekim 2023’ten bu yana sınırın en derin bölgesine ve Hayfa’ya düzenlediği “ilk saldırı” olarak kayıtlara geçti.

İsrail ordusu, dün sabah saatlerinden itibaren Lübnan’ın güneyi ve doğusuna yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı. 24 saatte 500 kişinin hayatını kaybetmesine yol açan İsrail saldırılarına yanıt olarak Hizbullah da roket atışlarını sıklaştırdı.

Gelişmeler topyekûn bir savaşa doğru gidişi işaret etse de İsrailli bir askeri yetkili Times of Israel’e, İsrail’in hava operasyonlarına odaklandığını ve kara operasyonu için acil bir planı olmadığını söyledi. Yetkili, saldırıların Hizbullah’ın İsrail’e daha fazla saldırı düzenleme kabiliyetini engellemeyi amaçladığını ifade etti.

Economist’te konuyla ilgili yayınlanan bir haberde de “Tırmanışa rağmen bu henüz topyekûn bir savaş değil. Her iki taraf da tam ateş gücüne yakın bir şey ortaya koymadı” denildi. Haberde topyekûn savaşın Hizbullah açısından “…çok daha büyük füze saldırıları düzenlemek, uzun menzilli füzeleri İsrail’in merkezindeki önemli sivil ve askeri hedeflere yönlendirmek ve İsrail topraklarına birden fazla kara harekâtı başlatmak” anlamına geleceğine dikkat çekildi.

Haberde, “İsrail açısından ise, Hizbullah’ın füze ağına, özellikle sivil alanlardaki fırlatma noktalarına karşı çok daha geniş çaplı bir bombardıman düzenlemek ve son çare olarak Lübnan halkını örgüte karşı kışkırtma umuduyla sivil altyapıyı yok etmek demek” ifadelerine yer verildi.

Haberde şu noktalara dikkat çekildi: “Askeri kaynaklar İsrail’in ayrıca sınırın kuzeyindeki birkaç millik bölgeden oluşan bir tampon bölgenin ele geçirilmesini de içeren bir kara saldırısı planladığını söylüyor. IDF, yaklaşık bir ay öncesine kadar Gazze’de bulunan ikinci bir tümenin bu amaçla kuzeye konuşlandırıldığını duyurdu. Ancak hafta sonu sınıra yapılan bir ziyaret sırasında böyle bir işgal yakın görünmüyordu. Muharip birlikler Şabat günü kuzeydeki üslerde eğitim görüyordu ama henüz sınırdaki toplanma alanlarında toplanmaya başlamamışlardı. Hazırlıklara katılan bir yedek subay ‘Kara saldırısı için planlar hazır. Ancak bunları uygulamak için yeterli kuvvete sahip olmaktan hâlâ uzağız’ dedi.”

İsrail’in “tampon bölge” planı

ABD: Kara harekâtına karşıyız

Lübnan’a olası kara harekâtı ile ilgili ABD’li üst düzey bir yetkili Times of Israel’e, ABD’nin Hizbullah’ı hedef alacak herhangi bir kara harekâtına karşı olduğunu söyledi. Yetkili “Bu hafta müttefiklerimiz ve ortaklarımızla bu konuda nasıl bir yol izleyeceğimizi tartışacağımız bazı somut fikirlerimiz var. Her şeyden önce çatışmaların daha da tırmanmasını önleyecek bir çıkış yolu bulmak istiyoruz” dedi.  ABD’nin önerilerinin “gerilimi azaltacağı ve sınırın her iki tarafındaki toplulukların yakın gelecekte güvenli bir şekilde evlerine dönmelerine olanak tanıyacak diplomatik bir sürece geçileceği” umudunu dile getirdi. Yetkili, somut fikirleri ayrıntılı olarak açıklamaktan kaçındı ancak Dışişleri Bakanı Antony Blinken ve diğer üst düzey ABD yetkililerinin Genel Kurul’daki toplantıları sırasında bunları tartışacaklarını söyledi.

“İsrail’in zamanlaması iç bölünmeleri maskeliyor”

Öte yandan Economist’te yayınlanan makalede İsrail’in neden şimdi Hizbullah’a karşı gerilimi yükselttiği ile ilgili şu değerlendirmeye yer verildi:

“İsrail’in son adımlarının zamanlaması, üst askeri ve siyasi kademelerindeki bölünmeleri maskeliyor. Bazıları İsrail’in Hizbullah içindeki kaostan yararlanarak örgütün kapasitesinin çok daha büyük bir bölümünü yok etmesi ve toprak ele geçirmesi gerektiğini savunarak çok daha hızlı bir tırmanış çağrısında bulunuyor. Aralarında Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın da bulunduğu daha temkinli generaller ise Hizbullah’a pozisyonunu yeniden gözden geçirip geri adım atması için alan açacağını umdukları mevcut, daha kademeli stratejiden yana.
Başbakan Binyamin Netanyahu kuzeyde yaşayanları güvenli bir şekilde evlerine geri döndürme sözü verdi. ‘Hedeflerimiz açık ve eylemlerimiz de bunu gösteriyor’ diye ısrar ediyor.”

“Netanyahu’nun en azından bir cephede başarıya ihtiyacı var”

“Aslında Netanyahu’nun önceliği, giderek daha eleştirel hale gelen İsrail kamuoyuna en azından bir cephede başarılı olabileceğini kanıtlamak. Gazze’deki sağlık yetkililerine göre İsrail güçleri kıyı şeridinin büyük bölümünü ve Hamas’ın askeri yapısını yok ederek 40.000’den fazla Filistinlinin ölümüne neden oldu. Ancak hala orada tutulan 101 rehineyi kurtarmayı ya da Hamas’ı İsrail’in şartlarına uygun bir ateşkesi kabul etmeye zorlamayı başaramadılar. Netanyahu odağı kuzeye kaydırmak ve iki cepheyi birbirinden ayırmak istiyor.
19 Eylül’de, Hizbullah’ın Genel Sekreteri Hasan Nasrallah, gözle görülür bir şekilde sarsılmış bir halde, üyelerine seslenmek üzere canlı yayına çıktı. Geçen yılın Ekim ayından bu yana olduğu gibi ‘Düşman Gazze’deki savaşını durdurmadığı sürece biz de saldırılarımızı durdurmayacağız’ diye ısrar etti.”

İsrail ve Hizbullah “açık hesap savaşı”nda

“Gazze’nin aksine, Lübnan’daki savaşın ateşkesle sonuçlanması için gerekli çerçeve Birleşmiş Milletler’in 1701 sayılı kararı ile zaten mevcut. Bu karar Hizbullah güçlerinin sınırdan yaklaşık 30 km uzaklıktaki Litani Nehri’ne çekilmesini öngörüyor. Ancak Nasrallah, İsrail Gazze’den çekilene kadar bunu yapmayı reddediyor. Şimdilik Netanyahu’nun sükûneti yeniden tesis edebileceği ya da İsrail vatandaşlarının kuzeye, evlerine dönmelerini sağlayabileceği kesin değil. Başbakan ne derse desin, ne hedefleri ne de stratejisi net. Yine de İsrail’in Hizbullah ile olan savaşında, bunların netleşmesini beklemeye niyetli olmadığı giderek daha belirgin hale geliyor.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Lübnan’da 24 saatte 500 kişiyi katletti

Yayınlanma

İsrail’in yoğun şekilde hava saldırısı düzenlediği Lübnan’ın güneyinden kuzeye doğru göç başladı. 2006’daki savaştan bu yana yaşanan en şiddetli saldırıda İsrail ordusu 1600 hedefi vurduğunu duyurdu; Hizbullah ise İsrail’e 200 roket fırlattı.

İsrail ordusu, dün sabah saatlerinden itibaren Lübnan’a güney kentlerinin yanı sıra Bekaa ve Baalbek bölgelerine yüzlerce hava saldırısı düzenledi. Lübnan Sağlık Bakanlığı, saldırılarda 35’i çocuk, 58’i kadın 492 kişinin öldüğünü, 1645 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Lübnan’ın güneyinde can pazarı

Ülkenin güney bölgelerinden başkent Beyrut ve kuzeyine göç dalgası devam ediyor.

Lübnan Eğitim Bakanlığı ülke genelinde eğitime ara verildiğini açıklarken, İçişleri Bakanlığı da ülkenin güneyindeki okulların, İsrail saldırıları sonucu yerinden edilen vatandaşların barınması için açıldığını duyurdu.

Hizbullah da misilleme olarak İsrail’e 200’den fazla roket fırlattı. İsrail’in kuzeyinde, Hayfa yakınlarında ve Tel Aviv yakınlarındaki bazı yerleşimlerde sirenler çalarken İsrailliler de sığınaklara sığındı. Hizbullah’ın bu saldırısı 8 Ekim’de çatışmaların başlamasından bu yana en ağır saldırılardan biri olarak kayıtlara geçti.

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant, İsrail ordusunun düzenlediği hava saldırılarıyla Hizbullah’ın Lübnan’da 20 yıl boyunca inşa ettiği altyapıyı “çökerttiğini” iddia etti. Gallant, Hizbullah Genel Sekreteri Hasan Nasrallah’ın “en tepede tek başına kaldığını” ve “Rıdvan Gücü’nün tüm birimlerinin hizmet dışı bırakıldığını” öne sürdü.

İsrail’in dün Beyrut’a düzenlediği saldırıda Hizbullah’ın üst düzey askeri komutanlarından İbrahim Akil’in yanı sıra “Rıdvan Gücü”nün eski komutanlarından Ahmed Mahmud Vehbi’nin de aralarında bulunduğu 15 Hizbullah mensubu ölmüştü.

Öte yandan Tel Aviv’deki askeri karargâhtaki bir sığınakta konuşan İsrail Başbakan Binyamin Netanyahu, İsrail’in Hizbullah ile güç dengesini değiştirdiğini ileri sürerek aylardır devam eden çatışmaların ardından İsrail’in artık savunmaya geçmeyeceğinin sinyalini verdi. Geçen Ekim ayından bu yana Hizbullah’ın aralıksız roket atışları nedeniyle on binlerce İsrailli, İsrail’in kuzeyindeki evlerini terk etmek zorunda kaldı. İsrail kabinesi geçen hafta vatandaşlarının güvenli bir şekilde evlerine dönmelerini mevcut çatışmanın amacı olarak belirledi.

Savunma Bakanı Yoav Gallant, IDF Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi ve Hava Kuvvetleri Komutanı Tomer Bar ile bir araya gelen Netanyahu, İsrail’in saldırılarının sadece üst düzey Hizbullah yetkililerini, teröristleri ve füze depolarını ortadan kaldırmayı amaçladığını iddia etti. Netanyahu, “Kim bize zarar vermeye çalışırsa, biz de ona daha fazla zarar veririz. Kuzeydeki güvenlik dengesini, güç dengesini değiştireceğimize söz vermiştim. Yaptığımız şey de tam olarak bu. İsrail şehirlerini ve İsrail vatandaşlarını hedef alan binlerce füze ve roketi imha ediyoruz” dedi.

Netanyahu’nun “İsrail’in sadece Hizbullah’ı hedef aldığı” iddiasına Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese tepki gösterdi, “Filistinliler gibi Lübnanlılar da sizin yalan söylediğinizi biliyor” ifadelerini kullandı.

Albanese, “Filistinliler gibi Lübnanlılar da İsrail liderliğinin, iktidarını devam ettirmek ve yerleşimci-sömürgeci gündemini ileriye götürmek için soykırım şiddetini bölgeye yayma noktasında istekli olduğu kadar vicdansız olduğunu biliyor” dedi. Albanese, Filistinliler gibi Lübnanlıların da İsrail toplumunun çoğunun sürekli bir savaş halinde yaşamaktan başka alternatifleri göremeyecek kadar incinmiş, travmatize olmuş veya beyinlerinin yıkanmış olabileceğini kaydederken, “Filistinliler gibi Lübnanlılar da sizin neden henüz Lahey’de olmadığınızı (yargılanmak üzere) merak ediyor olabilir” değerlendirmesinde bulundu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Gazze’de “generallerin planı” gündemde

Yayınlanma

İsrail Meclisi Dışişleri ve Güvenlik Komisyonu, kuzeyde Hizbullah ile yaşanan gerilimi tartışmak üzere toplandı. Basına kapalı yapılan oturumda İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, emekli üst düzey İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) subayları tarafından önerilen ve kuzey Gazze’yi kuşatmayı içeren “generallerin planı” olarak adlandırılan öneriyi değerlendirdiklerini açıkladı. Netanyahu, ayrıca Hizbullah’a baskı uygulanmasının Hamas lideri Yahya Sinvar’ı müzakere masasına çekebileceğini savundu.

Netanyahu, oturumda Hamas’ın geride kalan güçleriyle nasıl mücadele edileceğine ilişkin eski İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı emekli General Giora Eiland’ın sunduğu plan dahil seçeneklerin tartışıldığını söyledi.

Yedioth Ahronot gazetesine göre, Eiland’ın ortaya attığı ve ordudaki onlarca üst düzey subay tarafından desteklenen plan, İsrail’in, Gazze’nin kuzeyini ablukaya alıp halkını tehcir ederek insani yardımları kontrol altına almayı amaçlıyor.

Plan çerçevesinde kuzey ile güneyi birbirinden ayıran Netzarim Koridoru’nun kuzeyinde yer alan bölgenin tamamının (Gazze, Kuzey Gazze, Beyt Hanun, Beyt Lahiya ve Cibaliya) kapalı askeri bölge ilan edilmesi, bölgede yaşayan yaklaşık 300 bin kişinin ordunun “güvenli” koridorları aracılığıyla derhal burayı terk etmesi öngörülüyor.

Halkın burayı boşaltması için verilecek 1 haftalık mühletin ardından bölgeye tam bir askeri abluka uygulanması ve Gazze’deki direnişçilerin teslim olma ya da ölüm seçeneğinden birini seçmek zorunda kalması hedefleniyor.

Ayrıca Netanyahu, Gazze’deki savaşın kazanılabilmesi için insani yardımların dağıtımını kontrol etmenin kilit önemde olduğunu ve aşiretleri bu süreçte devreye sokma çabalarının başarısız olduğunu itiraf etti. Bu nedenle, bölgedeki yönetimi geçici olarak askeri bir rejim altında yürütmenin gerekli olabileceğini ileri sürdü.

Likud Milletvekili Amit Halevi, Eiland’ın planını memnuniyetle karşılayarak, bunun Gazze politikasında “doğru bir rota” olduğunu iddia etti. Halevi, Hamas’ı yenmek için alan ve nüfus üzerinde kontrol sağlanması gerektiğini savunarak, bu yaklaşımın aynı zamanda rehinelerin serbest bırakılma şansını da artıracağını söyledi.

“Hizbullah’a baskı Hamas’ı masaya oturtabilir”

Oturumda Hizbullah’a karşı süren çatışmalara değinen Netanyahu, Hizbullah’ı sınırdan uzaklaştırmak ve yeteneklerini zayıflatmak için operasyonların süreceğini, ayrıca Hizbullah’a baskının Hamas lideri Sinvar’ı müzakere masasına çekebileceğini ancak tam ölçekli bir savaşa girmenin istenmeyen bir durum olduğunu söyledi.

Öte yandan Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) yakında Gallant ve kendisi için tutuklama emri çıkarabileceğini öngördüğünü aktardı. Netanyahu milletvekillerine UCM Başsavcısı Kerim Han’ın, “siyasi bir güdümlü füze” olduğunu söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English