Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail savunması neden çöktü?

Yayınlanma

İsrail Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi, daha bir hafta önce “Hamas çok ama çok itidalli ve daha fazla meydan okumanın sonuçlarının farkında” demişti.

İsrail, Hamas’ın Gazze’den başlattığı şimdiye kadarki en iddialı operasyon karşısında şaşkına döndü.

Hamas, cumartesi sabahın ilk ışıklarında Gazze’yi İsrail’den ayıran duvarı birçok noktadan aşarak ciddi bir sınır ötesi operasyon düzenledi. Hemen öncesindeki roket yağmurunun büyüklüğü, motorlu paraşütçülerin sınırı aşarak ciddi sayıda İsrailliyi esir alması Hamas’ın ciddi bir taktik değişimine gittiğine işaret ediyor.

Tüm dünyada olduğu gibi İsrail’de de en önemli tartışma konularından biri, Hamas’ın İsrail savunmasını dakikalar içinde nasıl çökerttiği. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, işte bu soruya yanıt vermeye çalışıyor. İsrail’in en köklü gazetelerinden Haaretz’de yayınlanan makale, istihbarat sıkıntısının yanı sıra Hamas’ın operasyonunun büyüklüğü ortaya çıktığında bile IDF’nin toparlanma ve karşı saldırıya geçmede ciddi zaafları olduğunu ortaya koyuyor.

Küçük bir not: Hamas, İsrail’de terör örgütü olarak kabul ediliyor. Yazar da Hamas için aynı ifadeyi kullanıyor. Çeviride metnin orijinaline sadık kaldık.

***

Hamas’ın Saldırısı Karşısında İsrail Savunması Neden Çöktü?

İsrail tamamen hazırlıksız yakalandı ve saldırı altındaki bölgeleri savunmak için kuvvetlerini sahaya nakletmesi uzun saatler aldı. Bunlar, savaştaki gelişmeleri belirleyen ana başarısızlıklar.

Yaniv Kubovich ve Jonathan Lis

Hamas teröristlerinin cumartesi günü sabah saat 6:30’da başlayan İsrail’e saldırısı güvenlik kurumlarını hazırlıksız yakaladı. Ordu ve güvenlik kurumlarının başarısızlıkları hem saldırı hazırlıkları hem de saldırıya verilen karşılıkla ilgili.

İsrail’in saldırıya ilişkin önceden hiçbir istihbarat uyarısı yoktu ve saldırı başladıktan sonra bile sahada saldırı altındaki bölgelere ulaşabilecek yeterli sayıda kuvvet bulunmuyordu. Kuvvetlerin bölgeye akın etmesinden sonra bile, elit kuvvetler de dahil birliklerin çoğu bölgeye gönderilmek yerine toplanma noktalarında uzun saatler boyunca bekledi. Ana başarısızlıklar şunlar:

İstihbarat yok

IDF ve Şin Bet, Hamas’ın İsrail’i kalabalık gruplar halinde işgal etme niyetinde olduğuna dair hiçbir istihbarata sahip değildi. Hatta Güney Komutanlığı, tatil boyunca bölgedeki birlikleri takviye etmek amacıyla bölgede faaliyet gösteren üç taburun Batı Şeria’ya nakledilmesine izin verdi. Bu karar, diğer nedenlerin yanı sıra, Huvara’da yerleşimciler tarafından düzenlenen dua etkinliği gibi son zamanlarda Batı Şeria’da güvenlik gerilimini artıran birçok olay nedeniyle alındı.

IDF’nin olayın büyüklüğünü fark etmesi uzun zaman aldı

Önceden bilgi eksikliğine ek olarak, IDF’nin olayın büyüklüğünü fark etmesi, olay başladıktan sonra bile uzun zaman aldı. Ordu ilk başta çok sayıda bölgede, düzinelerce terörist olduğunu fark etmedi. Hamas’ın İsrailli askerleri ve sivilleri kaçırmayı başardığını fark ettiklerinde, Gazze’den görüntüler ve videolar sosyal medyada dönmeye başladı bile. Teröristlerin denizden saldırması da IDF’nin saldırının geç bir aşamasında öğrendiği bir şeydi.

Bölgede yeterli asker yok

Güney Komutanlığı ve Gazze Alayı’nın savunma düzeni cumartesi sabahı tamamen çöktü. IDF’nin bölgede kısa sürede konuşlandırabileceği yeterli sayıda askeri yoktu. Çevre bölgesi sakinlerinin evlerinden yaptıkları yardım çağrıları cevapsız kaldı. Bazıları askeri yetkililere ulaşmayı ve yardım talep etmeyi başardı, ancak çoğu durumda yardım edecek kimse yoktu.

Hatalı askeri nakil hazırlıkları

Belli bir noktadan sonra IDF teröristlerin yerini tespit etmek ve öldürmek için taburlar ve seçkin birlikler göndermeye başladı ancak asker nakli konusunda uygun bir hazırlık yapmadı. Binlerce düzenli ve yedek kuvvetin acilen çağrılmasına rağmen ordu, askerleri toplanma noktalarına götürecek otobüsler hazırlamadı. Bu nedenle askerler uzun saatler boyunca kendilerini Gazze çeperine ve birliklerine götürecek araçları beklediler. Çoğu durumda bunu başarabilmek için ailelerinin ya da arkadaşlarının yardımına başvurmak zorunda kaldılar.

Toplanma noktalarında saatler süren bekleyişler

Toplanma noktalarına vardıktan sonra bile, teröristlerin bölgedeki bölgelere sızdığı bilinmesine rağmen, savaşçıların çoğu saatlerce orada (çoğunlukla otoparklarda veya benzin istasyonlarında) beklemişti. Çevredeki birçok noktada, aynı birliğe ait olmayan birlikler, mevcut bir komutanın altında, yerinde geçici bir kuvvet olarak örgütlendi. Böylece komutanlar, kendileriyle birlikte görev yapan askerleri tanımadan, yerleşim birimlerini savunmak üzere birlikleri savaşa soktu.

IDF’nin büyük ve seçkin kuvvetleri mümkün olan en kısa sürede olay yerine getirmek yerine neden saldırı altındaki bölgelerden uzak noktalarda saatlerce bırakmayı tercih ettiği açık değil.

Üst düzey güvenlik yetkililerinin tahminleri: Hamas savaşla ilgilenmiyor

IDF ve Savunma Bakanlığı’nın üst düzey yetkilileri geçen hafta düzenlenen bir güvenlik toplantısında Hamas’ın savaşla ilgilenmediğini ve savaşa hazırlanmadığını belirtti. Son haftalarda sınır boyunca yaşanan çatışmalar ışığında Gazze Şeridi’nde savaş olasılığının tartışıldığı oturumda üst düzey isimler Hamas’ın çatışmalarda alevlerin yüksekliğini kontrol ettiğini ancak İsrail ile dolaylı çözüm görüşmeleri kapsamında Gazze Şeridi sakinleri için elde ettiği kazanımlara zarar verecek bir savaş başlatmayacağını söyledi. Aynı zamanda, Hamas’ın güneydeki kasaba ve köylere girmesinden altı gün önce Ulusal Güvenlik Danışmanı Tzachi Hanegbi kendinden emin bir şekilde “Hamas çok ama çok itidalli” dedi.

Güvenlik-diplomasi toplantılarını yöneten Hanegbi geçen pazar günü IDF Radyosu’na verdiği mülakatta “bir sükûnet var ama bunun ne kadar süreceğini tahmin etmek zor” dedi ve terör örgütünün “daha fazla meydan okumanın sonuçlarını anladığını” sözlerine ekledi.

Hanegbi’nin yanı sıra son haftalarda diplomatik kaynaklar da Gazze’de Hamas ile yaşanan sürtüşmenin cumartesi günü yaşananlardan farklı olduğunu iddia etti. İsrailli üst düzey bir yetkili geçen günlerde Hamas’ın son haftalarda sınır duvarının yanında başlattığı şiddetli gösterilerin, örgütün İsrail’i, İsrail’de çalışan Gazzeli işçilerin çalışma izni kotasını önemli ölçüde artırmaya ikna etmeye çalıştığı ve Gazze Şeridi sakinlerine Katar’ın mali yardımını artırmaya çalıştığı bir “şantaj kampanyasının” parçası olduğunu tahmin ediyordu.

Hanegbi de benzer değerlendirmelerde bulundu. IDF Radyosu’na yaptığı açıklamada gösterilere atıfta bulunarak “Bu bizimle ilgili bir şey değil, daha çok ekonomik etkileri de olan bir iç sıkıntı” dedi: “İki yıl önce mayıs ayındaki çatışmalardan bu yana Hamas liderliği görülmemiş bir itidal ve hoşgörü sergileme kararı aldı. İki yılı aşkın bir süredir Hamas’ın inisiyatifiyle Gazze’den tek bir roket bile atılmadı. Hamas çok ama çok itidalli ve daha fazla meydan okumanın sonuçlarının farkında.”

Hanegbi ayrıca “Hamas son haftalarda sivil bütçelere yardım eden Katar’la yaşadığı anlaşmazlıklar nedeniyle mali sıkıntıya girdi. Görünüşe göre sınır bölgesinde gerginlik ve huzursuzluk yaratma girişimlerinin açık nedeni de bu” açıklamasında bulundu. Gazze’deki örgütle son günlerde yapılan temaslar hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar, Haaretz’e İsrail’in işçi giriş izinlerinin artırılmasını onaylamaya yakın olduğunu ancak uygulama için bir tarih belirlenmediğini, Katar’ın ise Gazze Şeridi sakinlerine yardım bütçesini artırma kararında ayak sürüdüğünü söyledi.

Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetini kurduğundan bu yana güvenlik-diplomasi kabinesini nadiren topladı ve kararları Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, Maliye Bakanı Bezalel Smotrich ve güvenlik ve diplomasi deneyimi olmayan diğer bakanların önüne getirmeden seçkin güvenlik toplantılarında almayı tercih etti. Kabine üyeleri Gazze’deki yığınakla ilgili bilgi almış olsalar bile hiçbiri son haftalarda -en azından kamuoyu önünde- IDF’nin ya da siyasi kademenin yetersiz hazırlıkları konusunda uyarıda bulunmadı.

Güvenlik-diplomasi kabinesinin gerçekleştirdiği son anlamlı oturum, bakanların dini bayramlar öncesindeki güvenlik hazırlıkları hakkında bir değerlendirme aldıkları geçen aydı. Geçen hafta Netanyahu, İsrail’in çeşitli cephelerde karşı karşıya olduğu tehditler hakkında kapsamlı bir güvenlik tartışması yapmak üzere çoğunluğu profesyonellerden oluşan bir başka toplantı yaptı. Ben-Gvir de dahil kabine üyelerinin çoğu bu toplantıya davet edilmedi. Toplantı sona erdikten sonra Netanyahu’nun çevresindeki kişiler toplantının İran tehdidine odaklandığını vurguladılar ve Gazze’de acil ve dramatik bir çatışma yaşanmasından endişe duymadıklarını dile getirdiler.

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English