Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail ve Hamas’a ateşkes baskısı

Yayınlanma

AB liderleri bir ilke imza atarak Gazze’de ateşkes çağrısında bulunurken ABD’nin Gazze’de tüm esirlerin serbest bırakılmasıyla bağlantılı olarak acilen ateşkes sağlanması talep edilen karar tasarısı, BMGK’da bugün oylamaya sunulacak. Orta Doğu turundaki ABD Dışişleri Bakanı Blinken’la Kahire’de bir araya gelen Arap bakanlar Gazze’de ateşkese varılması, sonra da iki devletli formül üzerinden siyasi çözümü hedefleyen somut eylemler aşamasına geçilmesi gerektiğini anlattı. Blinken’ın ise Katar’ı, esir takası yapmazsa Hamas’ı Doha’dan kovmakla tehdit etmeye çağırdığı iddia edildi.

Avrupa Birliği (AB) liderleri, Brüksel’de süren zirvenin Orta Doğu oturumunda beş ay süren derin görüş ayrılığını sonlandırarak Gazze konusunda hazırlanan ortak bildiriyi kabul etti.

Gazze’de eşi benzeri görülmemiş sivil can kayıpları ve kritik insani durum karşısında dehşete düşüldüğü belirtilen bildiride, “AB Konseyi, sürdürülebilir bir ateşkese, tüm esirlerin koşulsuz serbest bırakılmasına ve insani yardım sağlanmasına imkan verecek şekilde acil bir ‘insani ara’ çağrısında bulunur” ifadesi kullanıldı.

Bildiride, “AB Konseyi, Gazze’deki felaket niteliğindeki insani durum ve bu durumun başta çocuklar olmak üzere siviller üzerindeki orantısız etkisi ve yaklaşan kıtlık riski konusunda derin kaygı duyuyor” denildi.

Gazze’ye tüm yollardan tam, hızlı, güvenli ve engelsiz insani erişimin, sivil nüfusa hayat kurtarıcı yardım ve temel hizmetlerin geniş ölçekte sağlanması açısından hayati önem taşıdığı vurgulanan bildiride, “Sivillerin her zaman korunmasını sağlamak için nüfusun daha fazla yer değiştirmesini önlemek ve nüfusa güvenli barınak sağlamak için acil önlemler alınmalıdır” değerlendirmesi yapıldı.

Refah’a saldırıdan kaçınılması çağrısı

Bildiride, İsrail’in, Refah’ta zaten felaket durumda olan insani durumu daha da kötüleştirecek, acil ihtiyaç duyulan temel hizmetlerin ve insani yardımın sağlanmasını engelleyecek kara saldırısı yapmaktan kaçınması istendi.

Uluslararası Adalet Divanının hukuki açıdan bağlayıcı olan 26 Ocak tarihli kararına saygı gösterilmesinin ve uygulanmasının önemi vurgulanan bildiride, uluslararası insancıl hukuk ihlallerinin kapsamlı ve bağımsız şekilde soruşturulması ve hesap verebilirliğin sağlanması gerektiği ifade edildi.

Bildiride, Birleşmiş Milletler Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansının (UNRWA) hayati rol oynadığı kaydedildi.

Batı Şeria ve Doğu Kudüs

Bildiride ayrıca, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki duruma da değinilerek “AB, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki şiddetin derhal durdurulması ve kutsal mekanlara güvenli erişimin sağlanması çağrısında bulunuyor. AB Konseyi, aşırılıkçı yerleşimcilerin uyguladığı şiddeti, şiddetle kınıyor.” ifadeleri kullanıldı.

İsrail’in işgal altındaki Batı Şeria’daki yasa dışı yerleşimleri daha da genişletme yönündeki kararları kınanırken, bu karardan geri dönülmesi istendi.

Öte yandan Arap bakanlar, Orta Doğu turu kapsamında Mısır’ı ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’a Gazze’de ateşkes ve siyasi çözüme dair görüşlerini iletti.

Mısır Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre, Blinken, Kahire’de Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri, Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan, Katar Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman, Ürdün Dışişleri Bakanı Eymen es-Safedi, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Uluslararası İşbirliği İşlerinden Sorumlu Devlet Bakanı Rim el-Haşimi’nin yanı sıra Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) İcra Komitesi Genel Sekreteri Hüseyin eş-Şeyh ile bir araya geldi.

Görüşmede, Gazze’de yaşanan kriz ve ateşkes için yürütülen çalışmalar ele alınırken, Filistin meselesinin tasfiyesine ya da Filistinlilerin göçe zorlanmasına yönelik girişimler ile Refah’a saldırının reddedildiği vurgulandı. Görüşmede ayrıca iki devletli çözümün ve Filistin devletinin kurulmasının kaçınılmaz olduğu ifade edildi. Arap bakanlar, Blinken’a, Gazze’de ateşkese varılması, sonra da iki devletli formül üzerinden siyasi çözümü hedefleyen somut eylemler aşamasına geçilmesi gerektiğini anlattı.

Toplantıda, Gazze’deki insani krizin çözümüne yönelik somut ve koordineli adımların belirlenmesi amacıyla gelecek günlerde katılımcı ülkelerden uzmanların iştirakiyle acilen bir toplantı yapılması kararlaştırıldı.

Öte yandan CNN’de yer alan habere göre, ABD’li yetkililer, Blinken’ın, Hamas’a, Gazze’deki çatışmayı durduracak bir rehine takası ve ateşkes mutabakatı yapmaması halinde üst düzey üyelerinin bulunduğu Doha’dan atılma riskiyle karşı karşıya kalacağına yönelik mesaj verdiğini belirtti.

Yetkililer, mesajın, Blinken tarafından Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani’ye, 5 Mart’ta Washington’da yapılan toplantıda iletildiğini söyledi.

ABD’li yetkililer, ateşkes mutabakatı çabalarında Washington ile arabulucu rolü oynayan Katar’ın, “mesajı anladığını ve büyük bir tepki göstermediğini” ifade etti.

Katarlı yetkililerin, bu uyarıyı Hamas liderlerine iletip iletmediğinin ise bilinmediği kaydedildi.

ABD, Katar ve Mısır, Hamas ile İsrail arasında esir takası ve ateşkes mutabakatına varılması için arabulucu rolü oynuyor.

ABD tasarısı BMGK’de oylanacak

BM Güvenlik Konseyinde (BMGK) bugün yapılması planlanan oylamada, ABD’nin bir süredir müzakereye açtığı karar tasarısı görüşülecek.

AA’nın ulaştığı karar tasarısında, terörün her türlüsü kınanırken Mısır ve Katar tarafından yürütülen girişimler takdirle karşılanıyor.

Sağlanacak ateşkesin sürdürülebilir ateşkese çevrilmesinin önemine işaret edilen tasarıda, “Hamas ve diğer terörist ve aşırıcı grupların Filistin halkını temsil etmediği” ve Hamas’ın “bazı üye ülkelerce terör örgütü ilan edildiğine” dikkat çekiliyor.

Gazze’nin 1967’de işgal edilen toprakların bir parçası olduğu vurgulanan karar tasarısında, iki devletli çözüme destek veriliyor.

Karar tasarısında, “Tüm taraflarda sivilleri korumak için acil ve sürdürülebilir bir ateşkesin sağlanması, gerekli insani yardımın sevkiyatı, çekilen acının azaltılması ve söz konusu ateşkesin geri kalan tüm esirlerin serbest bırakılmasıyla birlikte sağlanması önem taşıyor” ifadeleri kullanıldı.

Söz konusu ateşkesin çatışmaları daha sürdürülebilir bir şekilde durdurmak için koşulların yaratılması bakımından fırsat olarak görülmesi gerektiği kaydedilen karar tasarısında, bu yönde diplomatik çabaların artırılması talep ediliyor.

Tüm taraflara uluslararası hukuk ve uluslararası insancıl hukuka uyma çağrısı yapılan tasarıda, siviller ve sivil altyapının korunması ile insani yardım erişiminin sağlanması isteniliyor.

Gazze’de sivil halkın zorla yerinden edilmesine karşı çıkılan karar tasarısında, bunun uluslararası hukuk, uluslararası insancıl hukuk ve uluslararası insan hakları hukukunu ihlal edeceği ifade ediliyor.

BMGK’nin seçilmiş üyeleri de tasarı hazırlığında

Gazze’deki durumla ilgili BMGK’nin seçilmiş 10 üyesinin de bir karar tasarısı hazırlığı bulunuyor.

“E-10″un karar tasarısı olarak bilinen metinde ise Gazze’de ramazanda acilen ateşkes sağlanması talep ediliyor. Tüm esirlerin acilen ve koşulsuz serbest bırakılması çağrısı yapılan karar tasarısında, aynı zamanda insani yardım dağıtımının genişletilmesi ve buna yönelik engellerin kaldırılması isteniliyor.

Diğer taraftan iki haftadır BMGK’yi Gazze için kapalı oturumla toplayan Fransa’nın da bir karar tasarısı hazırlığı mevcut.

Fransa tasarısının ise daha sonra kalıcı ateşkese odaklanacağı belirtiliyor.

Müzakereler Doha’da sürüyor

Öte yandan Mossad Başkanı David Barnea liderliğindeki İsrail heyetini bugün Hamas ile İsrail arasında esir takası müzakerelerinin sürdüğü Katar’a gidecek.

İsrail Başbakanlık Basın Ofisi’nden yapılan açıklamaya göre, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Doha’ya gitmelerine onay verdiği Barnea öncülüğündeki İsrail heyeti, esirlerin serbest bırakılması için CIA Direktörü William (Bill) Burns, Katar Başbakanı Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ve Mısır İstihbarat Şefi Abbas Kamil ile görüşecek.

Ziyaretin ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken’ın Suudi Arabistan ve Mısır ziyaretlerinin ardından yarın İsrail’e gelmesiyle eş zamanlı gerçekleştirilmesi dikkati çekiyor.

Barnea liderliğindeki İsrail heyeti, esirlerin serbest bırakılmasına ilişkin müzakerelerin yeni turu için 18 Mart’ta Katar’ın başkenti Doha’ya gitmişti.

İsrail basını, Mossad Başkanı liderliğindeki İsrail heyetinin Doha’ya ulaşmasıyla birlikte Hamas ile Tel Aviv arasında esir takası müzakerelerinin resmen başladığını duyurmuştu.

İsrail heyetinde, İsrail ordusunda kaçırılan ve kayıp kişiler dosyasının sorumlusu Nitzan Alon’un de yer aldığı belirtilmişti.

İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberinde, müzakerelerin yaklaşık iki hafta sürebileceği kaydedilmişti.

İsrail basınında Tel Aviv heyetine başkanlık eden Mossad Başkanı Barnea’nın 19 Mart’ta ülkesine döndüğü, ertesi gün hükümet ve savaş kabinesiyle görüştüğü haberleri yer almıştı.

ORTADOĞU

ABD’nin ateşkes önerisinden sonra Hamaney’in danışmanı Lübnan’da

Yayınlanma

ABD’nin Hizbullah ile İsrail arasında ateşkes sağlanması için Lübnan’a anlaşma önerisini sunmasından saatler sonra İran lideri Ali Hamaney’in Başdanışmanı ve Lübnan Özel Temsilcisi Ali Laricani, Lübnan’da Başbakan Necib Mikati ve Meclis Başkanı Nebih Berri ile ayrı ayrı görüştü.

Lübnan medyası, ABD’nin Beyrut Büyükelçisi Lisa Johnson’ın, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri’ye, İsrail ordusu ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla bir anlaşma taslağı teslim ettiğini yazdı.

Trump’a “hediye” mi sahadaki gerçek mi?

El Cedid televizyonunun isimsiz kaynaklardan aktardığına göre Johnson, ABD elçisi Amos Hochstein adına Meclis Başkanı Berri’ye BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararına dayanan bir anlaşma taslağı veya çözüm önerisi sundu. Anlaşmanın ayrıntılarına değinmeyen El Cedid kanalı, “Berri’nin Hizbullah ile istişare ettikten sonra öneri hakkında yanıt vereceğini” aktardı.

Anlaşma önerisinin Lübnan’a sunulmasından saatler sonra Hamaney’in danışmanı Beyrut’a geldi.

Lübnan Başbakanı Mikati’nin ofisinden yapılan yazılı açıklamaya göre Laricani ve beraberindeki heyet, Mikati tarafından kabul edildi. Toplantıda Mikati, “1701 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) kararının uygulanması, ulusal birliğin desteklenmesi ve Lübnanlılar arasında hassasiyet oluşturacak ve bir tarafı diğerinin aleyhine olacak şekilde kayıracak pozisyonlar alınmaması bakımından Lübnan devletinin duruşunun desteklenmesi gerektiğini” vurguladı.

Katz’ın “Hizbullah” açıklaması Halevi’yi bile şaşırttı

Laricani ise ülkeye yönelik saldırıların durdurulması, ateşkes sağlanması ve 1701 sayılı BMGK kararının uygulanmasının Lübnan hükümetinin önceliği olduğunu bildiklerini, İran’ın Lübnan hükümeti tarafından alınan her türlü kararı ve Lübnanlıların üzerinde mutabık kaldığı bir cumhurbaşkanının seçilmesini desteklediğini ifade etti.

Lübnan Meclis Başkanı Berri’nin ofisinden yapılan açıklamada ise görüşmede bölgedeki genel durum, İsrail’in Lübnan’a yönelik devam eden saldırganlığı ve mülteciler meselelerinin ele alındığı aktarıldı.

“Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz”

Laricani, görüşme sonrasında basına yaptığı açıklamada, İsrail’in saldırganlığından kaynaklanan sorunların ortadan kaldırılması için Lübnanlı yetkililerle istişarelerde bulunduğunu belirtti.

İsrail ordusu Lübnan’da savaşmak istemiyor

ABD’nin, İsrail ile Hizbullah arasında ateşkes sağlanması amacıyla BMGK’nın 1701 sayılı kararına dayanan anlaşmanın taslağını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye sunmasının ardından İran’ın bu anlaşmayı bozmak isteyip istemediğinin sorulması üzerine Laricani, “Hiçbir şeyi bozmak istemiyoruz. Çözümler arıyoruz. Lübnan’ı her koşulda destekliyoruz. Durumu bozanlar Netanyahu ve çetesi. Dostlarınızı ve düşmanlarınızı tanıyın” dedi.

Laricani, Lübnanlı yetkililerin ve Hizbullah’ın kabul ettiği her anlaşmayı desteklediklerini belirterek İran lideri Hamaney’in mesajını Lübnan Meclis Başkanı Berri’ye ilettiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

7 bin Haredi’nin askere çağrılmasına onay: “Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etti”

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, ordunun 7 bin ultra-Ortodoks Yahudi’yi (Haredi) askere çağırma kararını onayladı. Netanyahu’nun Haredi partilerinden koalisyon ortakları öfkeli.

Savunma Bakanlığından yapılan açıklamada, Bakan Katz’ın, 7 bin Haredi’nin askere çağrılması kararını onayladığı belirtildi. Haredileri askerlik görevine çağıran emirlerin İsrail ordusunca 17 Kasım Pazar gününden itibaren kademeli olarak gönderileceği kaydedildi.

Gallant’ın kovulmasının perde arkası: Orduya “haddini bildirme” hamlesi

Eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın, görevden alınmadan bir gün önce imzaladığı bu kararın Başbakan Binyamin Netanyahu tarafından göreve getirilen Katz tarafından uygulamaya konulup konulmayacağı tartışılıyordu.

Yedioth Ahronoth gazetesinin 4 Kasım’da yayımlanan haberinde, Gazze Şeridi ve Lübnan’a saldırılarına devam eden İsrail ordusunun, 7 bin askeri göreve çağırmaya ihtiyacı olduğu aktarılmıştı.

İsrail’de Harediler, zorunlu askere alınmalarına karşı askerlik şubelerinin önünde sık sık protestolar düzenliyor.

Netanyahu’nun ultra-Ortodoks koalisyon ortakları, haziran ayında Yüksek Mahkeme’nin on yıllardır yürürlükte olan muafiyetleri kaldırmasının ardından, Yeşiva öğrencileri ve Haredi topluluğunun diğer üyeleri için askerlik muafiyetlerini düzenleyen bir yasanın çıkarılması için baskı yaptı.

Netanyahu hükümetinde “Haredi” krizinde yeni perde

Haredi partileri Birleşik Tevrat Yahudiliği ve Şas, bu uzun süredir devam eden askerlik muafiyetini yasalaştıracak bir tasarının önündeki en büyük engelin Savunma Bakanı Gallant ve Başsavcı Gali Baharav-Miara olduğunu iddia etti.

Katz’ın, Haredilere askerlik kararını uygulamaya koymasının ardından, Birleşik Tevrat Yahudiliği partisinden üst düzey bir yetkili, “Ortaya çıktı ki mesele başsavcı ya da Gallant değil, Likud, ultra-Ortodokslara savaş ilan etmeye karar verdi” dedi.

Harediler İsrail nüfusunun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor

Çoğu dini gerekçelerle askere gitmeyi reddeden Harediler, 9 milyonluk ülkede nüfusun yaklaşık yüzde 12’sini oluşturuyor. Ülkedeki Haredi Yahudilerinin büyük çoğunluğu Batı Kudüs’teki Meaşerim Mahallesi’nde ve başkent Tel Aviv yakınlarındaki Bney Brak kentinde yaşıyor. Haredi Yahudilerin çoğu, orduda dinlerinin gerektirdiği şekilde yaşayamayacakları gerekçesiyle askerlik yapmayı reddediyor. Kadın ve erkekler için İsrail’de 3 yıl zorunlu askerlik hizmeti bulunuyor.

“Düşman ordusunda askerlik yapmayız” diyen Harediler polisle çatıştı

Ultra-Ortodoks Yahudilik inancına sahip Harediler ise 26 yaşına kadar Tevrat Kurslarında (Yeşiva) eğitim almaları halinde askerlikten muaf tutuluyor. İsrail’de koalisyon ortağı Haredi partiler, “Tevrat eğitiminin temel hak olduğu” yönünde bir kanunu geçirerek temsil ettikleri kesimin askerlikten muaf tutulmasını yasal güvence altına almak istiyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Komitesi’nin yayımladığı raporda, İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” belirtildi. Hamas da İsrail’in Gazze’nin kuzeyinde 41 günde 2 bin Filistinliyi öldürdüğünü duyurdu.

İsrail’in, işgali altındaki topraklarda, Filistinli ve diğer Arap halklarına yönelik insan haklarını etkileyen uygulamaları araştıran BM Özel Komitesi raporu yayımlandı.

Ekim 2023-Temmuz 2024 döneminde yapılan incelemelere dayanan raporda, Gazze’deki kitlesel sivil kayıplar ve Filistinlilere “kasıtlı” olarak dayatılan yaşamı tehdit eden koşullara dikkat çekildi. Raporda, söz konusu koşullar göz önüne alındığında İsrail’in Gazze’ye saldırılarının “soykırım tanımıyla uyuştuğu” kaydedildi.

İsrailli yetkililerin, Filistinlileri, yiyecek ve su gibi yaşamsal ihtiyaçlardan mahrum bırakan politikaları “açıkça” desteklediği belirtilerek şu ifade kullanıldı: “İnsani yardımın sistematik ve hukuksuz şekilde engellenmesi, İsrail’in, yardımları siyasi ve askeri kazanımlar için araçsallaştırma niyetini açıkça ortaya koymaktadır.”

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) bağlayıcı kararlarına rağmen insani yardımların engellendiğinin belirtildiği raporda, “İsrail kasıtlı olarak ölüme ve açlığa neden olmakta, açlığı bir savaş yöntemi olarak kullanmakta ve Filistin halkını toplu olarak cezalandırmaktadır” değerlendirmesi yer aldı.

İsrail’in hedefindeki UCM Başsavcısı’na “cinsel taciz” soruşturması

Raporda ayrıca, İsrail’in “kapsamlı bombalama” saldırılarının, Gazze’deki temel hizmetleri “yok ettiği” ve insan sağlığına kalıcı etkileri olacak “çevre felaketine” neden olduğu kaydedildi.

İsrail’in yapay zekâ destekli hedef sistemlerine ilişkin endişelerin de yer aldığı raporda, “(Bu durum), İsrail’in sivil ayrımı yapma ve sivil ölümlerini önlemek için yeterli önlemleri alma yükümlülüğünü göz ardı ettiğini göstermektedir” denildi.

İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze Şeridi’ne düzenlediği saldırılarda yaklaşık 17 bin 210’u çocuk, 11 bin 742’si kadın olmak üzere 43 bin 736 Filistinli öldü, 103 bin 370 kişi yaralandı.

Enkaz altında hala binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı da tahrip ediliyor.

“Generallerin Planı” kapsamında 41 günde 2 bin kişi katledildi

Öte yandan Hamas’tan yapılan açıklamada, İsrail ordusunun 41 gündür Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olan Cibaliya, Beyt Hanun ve Beyt Lahiya’ya sürdürdüğü kuşatmasına ilişkin bilgi verildi.

İsrail’in 41 gündür kuşatma uygulayıp kara ve hava saldırıları düzenlediği Gazze’nin kuzeyinde, 2 bin Filistinlinin yaşamını yitirdiği, 6 bin kişinin yaralandığı ve yüzlerce kişinin enkaz altında kaldığı bildirildi.

Gazze’nin kuzeyinde yaşayan 80 bin Filistinlinin kuşatma altında mahsur kaldığına dikkat çekilen açıklamada, İsrail’in bölgede soykırım ve etnik temizlik gerçekleştirdiği kaydedildi.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Açıklamada, “İsrail ordusu tüm barınma merkezlerini ve hastaneleri hedef aldı, sağlık personelini alıkoydu, ambulansları imha etti, tıbbi ve insani yardımların girişini engelledi” ifadesi kullanıldı.

Gazze Şeridi’nin kuzey bölgesi olarak bilinen Beyt Lahiya, Beyt Hanun ve Cibaliya’nın nüfusu 200 bin olarak tahmin edilirken, bunların yarısından fazlasının Gazze kentine göçe zorlandığı biliniyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “Generaller Planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English