İsrail’in, Gazze Şeridi’nde sürdürdüğü saldırılar devam ederken İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu birkaç farklı açıklamada, Philadelphia Koridoru’nu işgal etmeyi planladıklarını söyledi. Mısır, bu yönde bir hareketin, Mısır-İsrail ilişkilerini ciddi şekilde tehdit edeceğini belirtti. Aşağıda çevirisini okuyacağınız makale, söz konusu koridorun Mısır için neden önemli olduğunu açıklayarak koridor üzerindeki statükonun korunması için neler yapabileceğine odaklanıyor.
***
İsrail’in Philadelphia Koridorunu ele geçirme girişimi büyük risk taşıyor
İsrail’in Mısır’ın Gazze sınırını yeniden kontrol altına alma çağrıları Kahire’de sert bir şekilde reddedildi. İsrail tek başına hareket ederse Mısır’la olan barış anlaşması riske girebilir mi?
AMR EMAM
Mısır’ın İsrail’in Philadelphia Koridoru’nu (Selahaddin Koridoru) devralma önerisini reddetmeye devam etmesi için birçok geçerli neden var.
Mısır’ın tutumunun altında Kahire için son derece önemli olan bir dizi güvenlik, jeostratejik ve siyasi konu yatıyor. Bunlar, Mısır’ın bölgedeki konumunu etkilediği için basitçe takas edilemez ve edilmeyecektir.
Ayrıca analistler bu koridorun İsrail’in kontrolüne geçmesinin Gazze Şeridi’nin fiilen yeniden işgal edilmesi anlamına geleceğini ve bunun da Arap dünyasının büyük bir kısmının hoşuna gitmeyeceğini söylüyor.
Philadelphia Anlaşması
Gazze Şeridi ile Mısır’ın en kuzeydoğu bölgesi olan Sina arasında 14 km’lik bir kara şeridi olan koridor üzerinde Mısır’ın güvenlik denetimi, İsrail’in 2005 yılında Gazze’den tek taraflı olarak çekilmesiyle başladı.
Bu çekilmenin ardından Tel Aviv, Kahire ile sınırın Mısır tarafındaki bu dar toprak şeridi üzerinde Mısır’ın güvenlik denetimini sağlayan bir anlaşma imzaladı.
‘Philadelphia Anlaşması’ olarak bilinen anlaşma, Mısır’ın Gazze sınırının Mısır tarafında, koridor boyunca 750 sınır muhafızı konuşlandırmasına izin veriyor.
Anlaşma kapsamında İsrail, sözleşmenin Mısır ile olan 1979 Barış Anlaşması’nı değiştirmediğini veya düzenlemediğini belirten bir madde eklemek istedi; bu anlaşma Sina’da askerden arındırılmış bir bölge öngörüyordu.
Philadelphia Anlaşması, Mısır sınır muhafızlarının herhangi bir askeri amaç için değil, terörizmle ve sınırdan sızmalarla mücadele etmek için görev yaptığını belirtiyor.
Anlaşma aynı zamanda Filistin Yönetimi’ni koridorun ve dolayısıyla Gazze’nin Filistin tarafındaki Mısır sınırının idaresiyle görevlendirdi. Gazze’nin Mısır’la olan sınırının bu kısmının yönetimi, 2007’de El Fetih’i kovup Gazze’yi ele geçirdikten sonra Hamas’a geçmişti.
Tartışmaya açık
Koridor, Gazze’deki askeri operasyonunun yeni bir aşamasını hayata geçiren ve Filistin topraklarının Mısır’la olan güney sınırını kontrol etmek için harekete geçen Mısır ile İsrail arasında tartışmalı bir konu haline geldi.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu geçen yıl 11 Aralık’ta Knesset (İsrail parlamentosu) komitesine verdiği demeçte İsrail’in Philadelphia Koridorunu kontrol edeceğini ve Gazze Şeridi içinde bir tampon bölge oluşturacağını söyledi.
13 Ocak’ta gazetecilere verdiği demeçte ise İsrail’in savaşı ancak Gazze Şeridi’nin Mısır ile olan güney sınırını kapattıktan sonra bitirebileceğini söyledi ve bunu bir “delik” olarak tanımladı.
“Gazze’yi askerden arındıracağız ve daha sonra bu delikten başka ajanlar, başka askeri donanımlar, başka ölümcül ekipmanlar girecek, bu yüzden burayı kapatmamız gerektiği açık.”
İsrail, Hamas için bir silah kaçakçılığı merkezi olarak gördüğü koridorun kontrolünü ele geçirmeden Gazze’deki askeri zaferin eksik kalacağına inanıyor.
İsrail daha önce Mısır’la ortak devriyeler için Gazze sınırının Mısır tarafına İsrailli güvenlik personeli yerleştirmeyi önermişti.
Mısırlılar egemenliklerini ihlal ettiğini söyleyerek bunu reddetmişti.
Gazze ile Bağlantının Kesilmesi
Mısır hükümeti İsrail’in, koridorun Gazze tarafını kontrol etme önerilerini, özellikle de İsrail Gazze’nin Sina sınırını tamamen kontrol etmekte ısrar ederken, büyük olasılıkla reddetmeye devam edecek.
İsrail koridordaki varlığını kalıcı olarak tesis ederse Gazze’yi Mısır’dan koparmış olacak.
Bu, Filistin bölgesinin Mısır’dan koparılması Mısır için büyük güvenlik, siyasi ve jeostratejik sonuçları olacak büyük bir coğrafi değişiklik anlamına gelecek.
Uzun yıllar boyunca -özellikle de İsrail’in Gazze’ye uyguladığı topyekûn ablukadan sonra- Mısır’ın siyasi öneminin ve bölgesel ağırlığının bir kısmı Gazze ile olan bağlantısından kaynaklanıyordu ve Mısır da Gazze’nin tek işlevsel çıkış noktasıydı.
Hamas’ın 2007’de yönetimi ele geçirmesinden bu yana İsrail, kıyı bölgesine yönelik kapsamlı kuşatmasının bir parçası olarak Gazze’yle olan dört geçiş noktasını kapattı.
Sina ile Gazze arasındaki sınırda biri insanların geçişi için (Refah), diğeri de gıda ve temel ihtiyaç malzemeleri dahil malların geçişi için (Karm Abu Salem) olmak üzere iki geçiş noktası daha var.
Güven ve nüfuz
İsrail’in Gazze’ye uyguladığı abluka Mısır’a Hamas üzerinde bir koz verdi. Bu sayede Kahire bir yandan Hamas’la diğer yandan İsrail’le arabulucu rolü oynadı. Ayrıca Mısır’ın Hamas ile işgal altındaki Batı Şeria’da faaliyet gösteren El Fetih gibi diğer Filistinli gruplar arasında arabuluculuk yapmasına da olanak sağladı.
Gazze’deki savaş Mısır’ın nüfuzunu keskin bir şekilde ortaya çıkardı. Mısır malların tek giriş noktası ve savaşın patlak vermesinin ardından mahsur kalan binlerce yabancı da insanların tek çıkış noktası.
Diplomatlar 7 Ekim saldırılarının ardından Kahire’ye koşarak vatandaşlarını İsrail’in cehenneme çevirdiği Gazze’den çıkarmak için Mısır’dan yardım istedi.
Al Majalla’ya konuşan Mısır’ın eski dışişleri bakanı Muhammed El Arabi, “Mısır tüm taraflarla dengeli olarak ilgileniyor ve Filistin halkının çıkarlarını birinci öncelik olarak görüyor” dedi: “Bu, Mısır’ın yıllardır izlediği açık bir politika.”
İsrail’in koridorun kontrolünü ele geçirme planlarını Mısır’a bildirdiği ancak Kahire’nin bunu reddederek bölgenin kendi kontrolünde olduğunu iddia ettiği söyleniyor. Bu durum iki taraf arasındaki güven eksikliğinden kaynaklanıyor.
Mali kaynaklar ve insan gücü
Geçen on yılda Mısır, Sina’nın güvenliğine hem mali hem de insan gücü açısından büyük yatırımlar yaptı.
Mısır ordusunun Sina’da İslam Devleti (IŞİD) ile mücadelesinin hem maddi hem de insani bir maliyeti oldu. Bazı IŞİD savaşçıları kaçakçılık için kullanılan tüneller aracılığıyla Gazze’den Sina’ya sızdı.
Gazze bir ölçüde İslamcıların kalesi, Selefiler ve cihatçılar da dahil bazıları IŞİD’i destekleyen İslamcı hareketlerden oluşan bir ağa sahip. Onlar için Mısır ordusu düşman.
Mısır’ın Hamas ile ilişkileri gergin. Kahire’de bazıları Hamas’ı 2012’de Mısır’ı yöneten ve bir yıl sonra Mısır ordusu tarafından devrilen Müslüman Kardeşler’in ideolojik bir uzantısı olarak görüyor.
Geçen on yıl içinde Mısır, Sina ile Gazze arasındaki düzinelerce kaçakçılık tünelini sular altında bırakarak imha etti.
Aynı şekilde Mısır ve İsrail Sina’da militanlığa karşı mücadelede istihbarat paylaşımı da dahil işbirliği yaptı.
Sina’nın barış anlaşması uyarınca askerden arındırılmış olmasına rağmen İsrail, Mısır’ın buraya asker ve askeri teçhizat yerleştirme taleplerini de onayladı.
Ancak bazı Mısırlı gözlemciler İsrail’in Gazze’de bitmek bilmeyen zulmünün yeni bir köktendincilik dalgasına yol açacağından korkuyor.
Al Majalla’ya konuşan bağımsız bir İslamcılık uzmanı olan Sameh Eid, “Bu durum Sina’da güvenliğe tehlike oluşturuyor” dedi: “Bu dalga Batılı devletler de dahil her yerde terörist saldırılara yol açacak.”
Her şey mümkün
Gazze’deki savaş, görünüşe göre İsrail’in kayda değer bir askeri başarısı olmadan devam ediyor. Hamas yenilmek bir yana, zayıflamaktan bile çok uzak. İsrail ordusunun artık kontrol ettiğini söylediği kuzey ve orta Gazze’den bile İsrail’e roket fırlatmaya devam ediyor.
Savaşın insani ve maddi maliyeti ise felaket ve skandal. Bu da İsrail’in Hamas’la değil Filistinli sivillerle mücadele ettiğini kanıtlıyor.
Savaş alanındaki bu tür başarısızlıklar İsrail hükümetini Mısır’ı Gazze sınırını kontrol etmemekle ve Hamas savaşçılarına silah akışına göz yummakla itham ederek suçlama oyunu oynamaya teşvik edebilir.
İsrail ayrıca Kahire’nin Philadelphia Koridoru’nun statüsünün değiştirilmemesi yönündeki uyarılarını dikkate almayarak bölgedeki askeri varlığını dayatmayı da seçebilir. Bu da Mısır’la olan barış anlaşmasının bozulmaya başlaması anlamına gelebilir ki bu da Mısır ordusuna Sina’daki asker varlığını artırmak için bir sebep verir.
Gelecek belirsiz. Önümüzdeki haftalarda alınacak kararlar ikili ilişkileri on yıllar boyunca etkileyebilir.