Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

İsrail’in İsfahan saldırısı strateji değişikliğine işaret

Yayınlanma

İsfahan’daki İran askeri tesisine düzenlenen insansız hava aracı (İHA) saldırısı İsrail’in İran’ı çevreleme stratejisinde önemli bir değişikliğin sinyalini veriyor. Bu değişiklik dikkatini Asya Pasifik’e odaklayan ancak Orta Doğu’da bıraktığı boşluğu Çin ve Rusya’nın doldurması tehlikesiyle karşı karşıya olan Washington’da zımnen onay görüyor.

İran, İsfahan kentindeki bir askeri tesisine 28 Ocak’ta düzenlenen İHA saldırısından İsrail’i resmen sorumlu tuttu. İran’ın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Said İrevani, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e hitaben yazdığı mektubunda saldırıya ilişkin ön incelemelerin, saldırının arkasında İsrail’in olduğunu gösterdiğini belirtti. Mektupta, “İran, ulusal güvenliğini savunma ve Siyonist rejimin herhangi bir tehdidine veya hatalı girişimine gerekli gördüğü yerde ve zamanda kararlı bir şekilde yanıt verme konusundaki meşru ve doğal hakkını saklı tutmaktadır” ifadelerine yer verildi.

Saldırıya ilişkin bilinenler

  • İran devlet televizyonu 28 Ocak gecesi Savunma Bakanlığı’na ait mühimmat üretim tesisinde mikro insansız hava araçlarıyla saldırı düzenlendiğini açıklamıştı.
  • The Wall Street Journal gazetesi, 29 Ocak’ta ismi açıklanmayan Amerikalı yetkililere ve olayla ilgili bilgi sahibi kişilere dayandırdığı haberde, saldırıyı İsrail’in gerçekleştirdiğini yazmıştı.
  • İsrail Kamu Yayın Kuruluşu (KAN) ismi belirtilmeyen bir Amerikalı yetkilinin “İsfahan saldırısında Washington’un parmağı yok” ifadelerine yer vermişti.
  • Anadolu Ajansı’nın görüştüğü bir İsrail Ordu Sözcüsü de saldırıyla ilişiğinin olduğuna dair yayımlanan haberlerle ilgili “Yorum yapmıyoruz” demişti.
  • İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyine yakınlığıyla bilinen “Nournews” haber sitesi ise saldırıda kullanılan hava araçlarının yabancı bir istihbarat teşkilatının yönlendirmesiyle Irak’ın kuzeyindeki ayrılıkçı Kürt gruplar tarafından ülkeye sokulduğunu açıklamıştı.

ABD ve İsrail’in “İran’a gözdağı” tatbikatı başladı

İsrail’in strateji değişikliği

Bugüne kadar İsrail, İran’ın nükleer çalışmaları ve İran toprakları dışındaki milis güçleri ile mücadeleyi önceleyen bir strateji üzerinden hareket etti. Bu strateji çerçevesinde, İsrail, Tahran’ın nükleer programında görev alan bilim adamlarına yönelik suikastlar ve nükleer tesislerini hedef alan saldırılar düzenledi. İkincisi, İran’ın milis güçlerine ve onun desteklediği silahlı örgütlere veya onların mühimmat sevkiyatlarına yönelik hava operasyonları yaptı. Bu noktada Suriye’deki “İran destekli milislere” yönelik hava saldırılarına Rusya’nın “göz yumduğunun” altını özellikle çizmek gerekiyor. Tel Aviv’in düne kadar Ukrayna’ya stratejik silah sevkiyatını reddetmesinin önemli nedenlerinden birinin de işte Rusya ile bu üstü kapalı anlaşma olduğu biliniyor.

Şimdi İsrail, İsfahan saldırısıyla bu stratejisine üçüncü bir ayak eklemiş oldu: İran’ın füze ve İHA teknolojisini, doğrudan İran topraklarında hedef almak.

Değişikliğinin amacı

Peki İsrail bu strateji değişikliğine neden ihtiyaç duydu ve amacı ne?

Öncelikle, Tel Aviv yönetimi, İran’ın nükleer silaha sahip olmasını varoluşsal bir tehdit olarak görüyor. Dolayısıyla Demokratların yönetimindeki ABD’nin, İran’la masaya oturmasına en başından beri karşı çıkıyor. Washington’un, Trump döneminde olduğu gibi İran’a karşı daha “şahin” bir politika izlemesini istiyor. Nükleer müzakerelerden umudun kesildiği bir dönemde gelen bu saldırıyla İsrail, Tahran’la daha sert mücadeleye girişmekten çekinmediği mesajını veriyor. Böylece hem İran konusunda pozisyonları uyuşmayan ABD’ye kararlılık mesajı veriyor hem “İran tehlikesinden” mustarip Arap ülkeleriyle “normalleşme”nin taşlarını döşüyor. Hem de ülkedeki aşırı sağcı hükümetin yargı reformu gibi İsraillilerin de tepkisini çeken “aşırı” uygulamalara yükselen itirazları “dış düşmanla” hafifletmeye çalışıyor. Nitekim, İsrail’in hem Batı Şeria’da Filistinlilere karşı bir süredir sertleştirdiği politika nedeniyle alevlenen çatışma hem de İsfahan’daki saldırı, hükümete karşı yürütülen protestoları daha şimdiden gölgede bırakmış durumda.

Zamanlama dikkat çekici

  • Saldırı, ABD ve İsrail’in “bugüne kadarki önemli ortak askeri tatbikat” olarak nitelenen ve İran’a yönelik saldırı planın da tatbik edildiği iddia edilen “Juniper Oak (Ardıç Meşe)” tatbikatının tamamlanmasından sadece bir gün sonra yapıldı.
  • Saldırıdan 10 gün önce Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan Tel Aviv’deydi. Ayrıca saldırı, CIA Direktörü William Burns, “sürpriz” bir şekilde İsrail’i ziyaret ettiği sırada düzenlendi. Netanyahu’nun iktidara gelmesinden sonra ABD’den İsrail’e yapılan en yüksek profilli (ABD Dışişleri Bakanı) ziyaretin de saldırıdan sadece üç gün sonraya denk gelmesi dikkat çekiciydi.

Tüm bu “tesadüfler” saldırının planlaması ve düzenlenmesinde ABD’nin doğrudan payı olmasa bile bilgisi ve onayı dahilinde yapıldığını gösteriyor.

Saldırının İran açısından zamanlaması da İsrail’in “siyasi hesaplarına” dair ip uçları veriyor.

  • Mahsa Amini’nin hayatını kaybetmesiyle başlayan protestolar ve bu protestoların bastırılma biçimi ile sonrasında verilen idam cezaları nedeniyle İran’a özellikle Avrupa’dan eleştiriler yükseliyor.
  • Kapalı kapılar ardında devam eden görüşmelere rağmen Nükleer Anlaşma’ya geri dönüleceğine dair çok az umut var.
  • Ayrıca saldırı, Tahran’ın Ukrayna savaşında Rusya’ya İHA temin ettiği gerekçesiyle Atlantik’in tepkisine maruz kaldığı bir döneme “denk” geldi.
  • Saldırıdan önce Ukrayna’ya ileri teknoloji silahları vermediği için eleştirilen Tel Aviv’in saldırıdan kısa bir süre sonra Kiev’e bu silahları temin etmeyi değerlendirdiğine dair en yüksek perdeden açıklama yaptığını da not etmek lazım.

Özetle İsrail, Rusya’ya temin ettiği İHA’lar nedeniyle eleştirilen Tahran’ın füze ve İHA üretim merkezini vururken kuşkusuz siyasi bir “manevra” yaparak bir yandan Batı’ya mesaj veriyor diğer yandan Orta Doğu’da devam eden Çin-Rusya-ABD etki savaşında safını netleştirmekten çekinmeyeceğini gösteriyor.

İran ne yanıt verecek?

İran, İsrail’in İsfahan saldırısına sert yanıt vereceğini birkaç kez ilan etti. Tahran’ın daha önceki saldırılara yanıtı ya İsrail’e ait gemileri İHA’larla hedef almak ya da İsrail alt yapısına yönelik siber saldırılar düzenlemek olmuştu. Ayrıca, geçen yıl Erbil’de İsrail’e ait olduğunu iddia ettiği bir tesise balistik füzelerle saldırı da düzenlemişti. Ancak Tahran bu düşük yoğunluklu savaş ve çatışmalarla kan kaybederken ve ülke içinde yaşanan protestolar ile ekonomik yaptırımların ağır faturasını öderken yeni bir cephe açmak istemeyebilir. Tahran’ın Tel Aviv’le savaşını mevcut cephelerde ve düşük yoğunlukla sürdürmeyi tercih etme olasılığı yüksek.

Ancak Tahran’ın bu sıkışmışlığından İsrail’in pek de hoşnut olmayacağı bir çözümle kurtulma olasılığı, düşük de olsa ihtimal dahilinde. Tahran, nükleer anlaşma masasına Rusya’ya sağladığı İHA’ları koz olarak koyup belli tavizler koparabilir. Çünkü ABD ve özellikle Avrupa’nın önceliği İran değil Rusya. Ayrıca Rus gazına muhtaç Avrupa, İran’la ne kadar çabuk anlaşırsa Rus gazına bir alternatif daha yaratma imkanına da kavuşmuş olacak.

ABD’nin çıkarı

İlgisi bir süredir Asya Pasifik’te olan ve Çin’le mücadeleye hazırlanan Biden yönetimi, Orta Doğu’da İsrail’in merkezinde olduğu bir gerilim istemiyor. Ancak Washington bölgede bıraktığı boşluğu Çin ve Rusya’nın doldurmasından da rahatsızlık duyuyor. Bölgedeki kadim müttefikleri de ABD’nin güvenlik şemsiyesi dışında kaldıkları endişesiyle bir yandan Orta Doğu’da ağırlığını hissettiren ABD’nin “düşmanları” Çin ve Rusya ile ilişkileri geliştirmeye çalışıyor diğer yandan bölgedeki “düşmanları” İran’a karşı yeni ittifaklar inşa ediyorlar. Böyle bir ortamda ABD, kendisini yeni bir maceraya sürüklememesi umuduyla İsrail’in İran’a karşı el yükselten yeni pozisyonuna zımni onay vermiş gibi duruyor. İsrail’in bu onayı alırken ABD’ye hangi güvenceyi verdiği muamma. Ancak İsfahan saldırısından kısa bir süre sonra Netanyahu’nun CNN televizyonuna Ukrayna’ya silah gönderebileceklerini açıklaması güvencenin ne olabileceği konusunda ip ucu veriyor. İsrail, Rusya’ya rağmen Ukrayna’ya silah gönderecek mi net bir şey söylemek için erken ancak net olan şey, İsrail’in adını bölgede daha “şahin” politikalarla ve giderek daha sık duyacağımız bir döneme girmiş bulunuyoruz.

ORTADOĞU

Blinken’ın ziyaretine “füze saldırısı” rötarı

Yayınlanma

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Orta Doğu turu kapsamında geldiği Tel Aviv’de İsrail yönetimine “esir takası mutabakatına varılması ve Gazze Şeridi’ne saldırıların sonlandırılması” çağrısı yaptı.

ABD Dışişleri Bakanı Blinken 7 Ekim 2023’ten bu yana 11. Kez ziyaret ettiği İsrail’de temaslarını tamamladı. Suudi Arabistan’a hareket etmek üzere olan Blinken’ın programında kentte çalan sirenler nedeniyle kısa süreli bir gecikme yaşandığı bildirildi.

CNN’nin aktardığına göre Tel Aviv’de füze saldırıları nedeniyle sirenler çaldığı için Blinken’ın ülkeden ayrılması kısa bir süre gecikti. İsrail ordusu, sirenlerin Lübnan’dan atılan 2 uzun menzilli roket nedeniyle çaldığını ve bunların havada imha edildiğini açıkladı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Matthew Miller, Blinken’in Suudi Arabistan ziyaretinden sonra yarın Katar’a gideceğini Cuma günü ise Londra’da Arap dışişleri bakanlarıyla bir araya geleceğini açıkladı.

Blinken, Suudi Arabistan’a hareketinden önce beraberindeki gazetecilere yaptığı açıklamada İsrail’in Hamas’a karşı “taktiksel başarılar” elde ettiğini ileri sürdü. Blinken, “Şimdi bu başarıları kalıcı bir stratejik başarıya dönüştürme zamanı. Yapılacak iki şey kaldı, rehineleri (İsrailli esirleri) eve getirmek ve savaşı (İsrail’in Gazze’ye saldırılarını) sona erdirmek” ifadelerini kullandı.

Gazze’ye insani yardımların artırıldığını iddia eden Blinken, ama daha fazlasının yapılması gerektiğini belirtti.

“İran’a yanıt gerginliği tırmandırmasın” uyarısı

Blinken, İsrail’in İran’a olası saldırısına da değinerek, “İsrail’in daha büyük bir gerilim yaratmayacak şekilde (İsrail’in İran’a olası saldırısı) yanıt vermesi de çok önemli” dedi.

İsrail basınında dün çıkan haberde, ABD’nin İsrail’den İran’a vereceği yanıtı “yumuşatmasını istediği” iddia edilmişti.

“İran’ın nükleer tesisleri hala Netanyahu’nun hedefinde”

“ABD desteği önemli”

İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ise dün akşam Blinken ile yaptığı görüşmede, “İsrail’in İran’a saldırmasının ardından ABD’nin desteğinin son derece önemli” olduğunu söyledi.

İsrail Savunma Bakanlığından yapılan açıklamaya göre Gallant görüşmede, ülkesinin “İran’a saldırmasının ardından ABD ile İsrail’in ortak tutum sergilemesinin son derece önemli olduğunu ve bölgesel caydırıcılığı güçlendireceğini” savundu.

Gallant, Gazze’de esir tutulan İsraillilerin geri getirilmesi ve Gazze’de Hamas yönetiminin “diğer bölgesel ve yerel kuruluşlarla” değiştirilmesi gerektiğini ileri sürdü.

İsrail Savunma Bakanı, “İsrail’in kuzeyinden tahliye edilenler geri dönene ve Hizbullah Lübnan’ın güneyinden çekilene kadar, Lübnan’ın güneyindeki kara saldırıları sona erse bile sistematik bir şekilde Hizbullah’ın altyapısına yönelik saldırıların” sürdürüleceğine değindi.

Generallerin Planı’na karşı olduğu açıklamayı reddetti

Öte yandan Blinken’ın Netanyahu’dan Gazze’nin kuzeyini izole etmeye amaçlayan plana karşı olduğunu kamuoyu önünde açıklamasını istediği ancak Netanyahu’nun bunu kabul etmediği belirtildi.

Times of Israel gazetesinde yer alan haberde, Blinken’ın dün Netanyahu ile yaptıkları görüşmede, Gazze’nin kuzeyinin izole edilmesini ve bölgedeki halkın tehcir edilmesini amaçlayan planın gündeme geldiği belirtildi.

İsrail, “Gazze’nin kuzeyi” için planını Mısır’a iletti

Adı açıklanmayan ABD’li bir yetkiliye dayandırılan haberde, Blinken’ın daha önce İsrail basınına yansıyan ve Filistinlilerin Gazze Şeridi’nin kuzeyinden tehcir edilmesinin ardından bölgenin kuşatılmasıyla gıda, yakıt ve temiz su girmesine izin verilmemesini öngören “generallerin planını” sorguladığı ifade edildi.

Netanyahu’nun görüşmede “generallerin planını” uygulamadıklarını savunduğu kaydedildi. Bunun üzerine Blinken’ın Netanyahu’dan “generallerin planını” uygulamadıklarını kamuoyu önünde açıklamasını istediği belirtildi. Netanyahu’nun ABD Dışişleri Bakanı’nın isteğine olumlu yanıt vermediği aktarıldı.

İsrail ordusu, 6 Ekim’de başta Cibaliya Mülteci Kampı olmak üzere Gazze’nin kuzeyine kara saldırısı başlattı. Saldırılar nedeniyle Cibaliya Mülteci Kampı başta olmak üzere Gazze’nin kuzeyindeki bölgelerde kalan Filistinliler zorla yerlerinden ediliyor.

Bu adımın, daha önce İsrail basınına yansıyan ve “generallerin planı” olarak bilinen, İsrailliler için yerleşim yeri hazırlığı yapmak amacıyla Filistinlilerin Gazze’nin kuzeyinden tahliye edilmesi adına atıldığı düşünülüyor.

“Generallerin Planı”nın mimarı: Ya teslim olacak ya açlıktan ölecekler

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’den BM üssüne beyaz fosfor saldırısı

Yayınlanma

Birleşmiş Milletler’in (BM) gizli bir raporuna göre, İsrail’in Lübnan’ın güneyindeki BM üssü yakınlarında beyaz fosfor kullandığından şüphelenilmesinin ardından on beş BM barış gücü askeri tedavi altına alındı.

Lübnan’ın güneyinde beyaz fosfor kullandığı bilinen İsrail’in aynı bölgedeki BM üslerine de beyaz fosfor saldırısı düzenlediği ortaya çıktı. Bu ay yapılan saldırıdan sonra 15 barış gücü askerinin hastanede tedavi görmek zorunda kaldığı BM raporlarına yansıdı.

The National tarafından elde edilen raporda, BM Lübnan Geçici Görev Gücü’ne (UNIFIL) bağlı üslerin İsrail güçleri tarafından kasten hedef alındığı ve aydınlatma kuleleri ile gözetleme kulelerine ateş açıldığı, barış gücü askerlerinin yaralandığı belirtildi.

Beyaz fosfor, solunduğunda solunum yollarında hasara ve organ yetmezliğine, ciltle temas ettiğinde ise ciddi yanıklara yol açabilen zehirli bir kimyasal olarak biliniyor. Oldukça yanıcı bir madde olan beyaz fosfor oksijenle temas ettiğinde haftalar sonra bile yeniden alevlenerek yangınlara, sivil yapılara ve tarım arazilerine zarar verebiliyor.

İsrail’in “zehirli savaşı”

13 Ekim’de UNIFIL, İsrail’e ait iki tankın bir üsse girerek bir güvenlik krizine yol açtığını bildirdi. Tankların geri çekilmesinden yaklaşık 45 dakika sonra barış gücü askerleri bir patlama duydu ve üssün kuzeyinden yoğun duman yükseldiğini gözlemledi.

Raporda, “Koruyucu maskeler takmalarına rağmen, dumandan etkilenen 15 barış gücü askeri cilt tahrişi ve gastrointestinal (sindirim sistemi ile ilgili) reaksiyonlar yaşadı” ifadeleri yer aldı.

Unifil’e asker katkısında bulunan 50 ülkeden biri tarafından paylaşılan raporda dumana “şüpheli beyaz fosforun” neden olduğu belirtildi.

Beyaz fosfor uluslararası hukuk kapsamında yasaklı bir madde değil ve ABD bunun askerî açıdan kullanımını meşru görüyor ancak insan hakları örgütleri bunun sivillere karşı kasıtlı kullanımının savaş suçu teşkil edebileceğini söylüyor.

HRW: İsrail, Lübnan’da 17 bölgede beyaz fosfor kullandı

Pentagon Basın Sekreteri Tümgeneral Pat Ryder rapor hakkında yorum yapmadı ancak beyaz fosforun “hedeflere odaklanmak için kullanabileceğiniz bir sinyal kabiliyeti olarak kullanıldığını … savaş operasyonlarında meşru bir kullanımı olduğunu” söyledi.

İsrail’in UNIFIL üslerinde beyaz fosfor kullandığı iddiası Kasım 2023’e kadar uzanıyor ve Mart ayında BM Güvenlik Konseyi’ne rapor edildi.

Raporda yer alan fotoğraflarda tankların BM üssünün kapılarını aştığı ve duvarlarına zarar verdiği, havada beyaz dumanların yükseldiği ve yaralı Endonezyalı barış gücü askerlerinin görüntüleri yer alıyordu. 10 sayfalık raporda İsrail ordusunun UNIFIL üslerine “kasıtlı olarak” saldırdığı belirtildi.

10 Ekim’de bir İsrail Merkava tankının UNIFIL’in Naqoura’daki merkezindeki bir gözlem kulesine ateş açması sonucu iki Endonezyalı barış gücü askeri yaralandı. Aynı gün İsrail güçleri Labbouneh’deki BM üssüne ateş açarak İtalyan barış gücü askerlerinin barındığı sığınağın girişini vurdu, araçlara ve iletişim sistemine zarar verdi.

İsrail’e BM askerini vurmak bile serbest

11 Ekim’de iki BM barış gücü askeri daha Lübnan’ın güneyindeki gözetleme kulelerinin yakınında İsrail’in saldırısı sonucu yaralandı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’in kuzeyinde İHA paniği

Yayınlanma

Lübnan’dan gönderilen bir insansız hava aracı (İHA), İsrail’de milyonlarca kişinin büyük panik yaşamasına ve sığınaklara girmesine neden oldu. Öte yandan Hizbullah Tel Aviv’e füze saldırısı düzenledi.

Lübnan’dan gönderilen bir İHA İsrail hava sahasında onlarca kilometre boyunca bir saatten fazla sürede serbestçe dolaştı. İsrail savaş uçakları ile helikopterlerinin karşı koymayı başaramadığı İHA daha sonra kayboldu. Ortadan kaybolan ve akıbeti henüz bilinmeyen İHA, İsrail’in kuzeyindeki onlarca yerleşim yerinde bir saatten fazla sirenlerin çalmasına neden oldu.

İsrail ordusunun X platformunda yaptığı yazılı açıklamada, “Ras Nakura bölgesinde bir İHA tespit edildi ve Hayfa’nın güneydoğusundaki Yokneam bölgesine doğru yöneldi ve Hava Kuvvetleri gözetimi altındaydı” ifadesine yer verildi.

Açıklamada, İHA’nın geçeceği tahmin edilen güzergâh dikkate alınarak vatandaşların güvenliğinin sağlanması amacıyla uyarı politikası doğrultusunda ilave alanlarda sirenlerin çalıştırıldığı aktarıldı.

Ordunun açıklamasında, açık bir alana düştüğü tahmin edilen İHA’nın yerini bulma çalışmalarının devam ettiğine işaret edildi.

İsrail’in Walla sitesinin haberinde de Lübnan’dan gönderilen İHA’nın milyonlarca İsraillinin sığınaklara girmesine neden olduğu ve o sırada Hayfa, Kiryat, Ha’emkim ve Zikhron Ya’akov yakınında sirenlerin durmadan çaldığı belirtildi.

Tel Aviv’deki askeri üsse füze saldırısı

Öte yandan Hizbullah’tan yapılan yazılı açıklamada, Tel Aviv çevresindeki İsrail Askeri İstihbarat Birimi 8200’e bağlı Glilot Üssü’nün füze salvosuyla bombalandığı belirtildi.

Açıklamada, söz konusu saldırının “Gazze Şeridi’ndeki kararlı Filistin halkına ve onurlu direnişine destek olmak, Lübnan’ı ve halkını savunmak, İsrail’in gerçekleştirdiği saldırı ve katliamlara yanıt vermek” için gerçekleştirildiği ifade edildi.

İsrail ordusundan yapılan açıklamada ise, Lübnan’dan atılan 2 füzeye karşı konulduğu, saldırı nedeniyle ülkenin orta ve kuzey bölgelerinde sirenlerin çaldığı belirtildi.

İsrail basınına göre, füze saldırıları sonrası Herzliya’da bir kadın şarapnel parçaları nedeniyle hafif şekilde yaralandı. Herzliya’da şarapnel parçaları nedeniyle park halindeki bazı araçlar da zarar gördü.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English