Bizi Takip Edin

Ortadoğu

İsrail’in Refah’ı işgal planı

Yayınlanma

Refah göç

İsrail ordusu, Gazze’nin güneyindeki “tampon bölgeyi” genişletme bahanesiyle Mısır sınırındaki Refah kentini işgal etmeyi planlıyor.

Haaretz’in haberine göre, İsrail ordusu, Gazze’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini birbirinden ayıran Morag Koridoru ile Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru arasında 75 kilometrekarelik bir alanda “tampon bölge” kurmayı planlıyor. İsrail ordusunun kurmayı planladığı “tampon bölgeyle” Refah kentinin tamamı İsrail işgali altında kalmış oluyor.

Söz konusu “tampon bölgeyle” yüz ölçümü ortalama 360 kilometrekare olan Gazze Şeridi’nin 5’te biri ve daha önce yardımların ulaştırıldığı Mısır sınırının Gazze tarafı İsrail ordusunun kontrolüne girmiş oluyor.

İsrail’in “tampon bölge” olarak isimlendirdiği alanlara Filistinlilerin girişine izin verilmiyor.

İsrail ordusu söz konusu bölgeyi işgal ederek “Refah’tan zorla göç ettirilen Filistinlilerin kente geri dönüşüne izin vermemeyi ve bölgedeki binaları yıkmayı” planlıyor.

Söz konusu planın “Refah kentinin yok edilmesi anlamına geldiği” belirtiliyor.

Refah kentinin işgal edilerek “tampon bölgeye” dahil edilmesi Gazze’nin Mısır sınırını kaybetmesine ve “sadece İsrail içinde bir yerleşim birimi” haline gelmesine yol açacağı belirtiliyor.

Kentin “tampon bölgeye” dahil edilmesi konusu, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun İsrail’in “Gazze’de geniş alanları kontrol edeceği” yönündeki açıklamasının ardından, siyasi kesimin geçen ay Gazze’ye saldırıları yeniden başlatma kararı alması sonrası ortaya çıktı.

Haaretz’in askeri kaynaklara dayandırdığı haberinde, Refah ve çevresi için hazırlanan planın “Gazze’nin kuzeyinde yapılanların tekrarı” olduğu ifade edildi.

Haberde, “İsrail ordusu, Gazze Şeridi’nde uzun süreli bir faaliyet için ABD dahil uluslararası destek almasının pek mümkün olmadığını anladı. Hükümet üyelerinin insani yardımları engelleme yönündeki tehditlerinin fiili bir politikaya dönüşmesi pek mümkün görünmüyor. Bu nedenle İsrail ordusu, Hamas’a baskı uygulayacağına inandığı yerlere yönelik operasyonlarını yoğunlaştırmaya hazırlanıyor” ifadeleri kullanıldı.

Netanyahu, Gazze’nin güneyindeki Refah ve Han Yunus kentlerini birbirinden ayıran “Morag” isimli yeni bir koridor inşa edilmeye başlandığını açıklamıştı.

Refah’ı yok etme planı

İsrail ordusunun Refah’ı Han Yunus’tan ayırma hazırlıkları kapsamında “Morag Koridoru’nu genişletmek ve koridor boyunca binaları yıkmak için halihazırda çalıştığı” belirtilen haberde, koridorun bazı bölgelerinin bir kilometreden daha geniş olacağı kaydedildi.

İsrail güvenlik teşkilatından kaynaklara dayandırılan haberde, Refah’ın tamamının diğer tampon bölgeler gibi Filistinlilerin girmesinin engellendiği bir yer mi olacağı yoksa tüm binaların yıkılarak kentin “fiilen ortadan kaldırılmasının” planlandığı bir yer haline mi getirileceğinin henüz kararlaştırılmadığı ileri sürüldü.

İsrail ordusunun bölgede yürüttüğü faaliyetlerin Morag ve Philadelphi koridorları arasında sınırlı kalmadığına işaret edilen haberde, konuya ilişkin fazla ayrıntı verilmedi.

Haberde ayrıca İsrail askerlerinin yakın zamanda Refah çevresinde konuşlanmaya başladığı ve bunun Refah’ı Gazze’den tamamen ayırmaya yönelik “ön adım” olduğu savunuldu.

Ölüm bölgeleri

Gazze’nin Mısır sınırındaki Philadelphi Koridoru’nun yanı sıra İsrail’in, 7 Ekim 2023’te şiddetli saldırılarını başlatmasının ardından Gazze Şeridi içinde İsrail sınırı boyunca tampon bölgeler oluşturduğu belirtildi.

İsrail’in, Filistinlilerin bu bölgelere girmesini engellediği ve bu bölgeleri, İsrail askerlerinin kendilerine yaklaşan herkese ateş ettiği bir “ölüm bölgesi” olarak tanımladığı kaydedildi.

İsrail ordusunun uzunluğu 800 metre ila 1,5 kilometreyi bulan, işgal ettiği bu “tampon bölgelerle” Gazze sınırı yakınında yer alan yerleşimleri korumayı hedeflediği savunuldu.

Gazze Şeridi’nin dünyaya açılan tek kapısı olan ve Mayıs 2024’ten bu yana İsrail işgali altında bulunan Refah Sınır Kapısı da bu kentte yer alıyor.

Refah Sınır Kapısı’ndan Gazze Şeridi’ne insani ve tıbbi yardımlar, ticari ürünler getiriliyordu ve yaralıların tahliyesi de bu kapı üzerinden yapılıyordu.

İsrail ordusu 2 Mart’tan bu yana Gazze’ye insani yardımların girişini engelliyor.

Ortadoğu

Netanyahu’nun oğlu, adını değiştirerek İngiltere’ye gitti

Yayınlanma

Netanyahu’nun oğlu Avner’in, 2022 yılında eğitim için gittiği İngiltere’de “Netanyahu” soyadını taşımanın kendisi için tehdit oluşturduğunu düşündüğü ve bu nedenle ismini “Avi Segal” olarak değiştirdiği ortaya çıktı. Yerel basına göre Avner, İngiltere’de hem üniversite kaydını hem de bir daire alımını bu isimle yaptı.

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun oğlu Avner Netanyahu’nun 2022’de eğitimi için İngiltere’ye gitmeden önce korktuğu için adını değiştirdiği ortaya çıktı.

Yerel basındaki haberlere göre, Avner Netanyahu ismini Avi Segal olarak değiştirdi, bu isimle İngiltere’de üniversite kaydını yaptırdı ve bir daire satın aldı.

Netanyahu’nun muhalefette bulunduğu 2022’de eğitimi için İngiltere’ye giden oğlu Avner’in, yoğun Müslüman nüfusun olduğu bölgede “Netanyahu” soyadıyla tanınma korkusuyla ismini değiştirerek Avi Segal’i kullanmaya başladığı ortaya çıktı.

Müslümanların yaşadığı ülkede korkuyormuş

İsrail kimliğindeki ismini babaannesinin soyadını kullanarak Avi Segal şeklinde değiştiren Avner, ismini ehliyet ve pasaportunda da değiştirdiğini belirterek, Müslümanların yaşadığı bir ülkede o isimle dolaşmaktan korktuğunu söyledi.

İngiltere’den Avi Segal adıyla 502 bin sterline daire aldığı ortaya çıkan Avner’in satın alım işlemini nakit olarak yaptığı, daha sonra Oxford Üniversitesinde yüksek lisans eğitimine babasıyla olan bağlantısını gizleyerek başladığı ve okuldaki kayıtlarda da isminin Avi Segal olarak geçtiği ifade edildi.

İsrail yasalarına göre, yurt dışından alınan ve değeri 2 milyon İsrail şekelinin altında olan mülkler için vergi dairesine bildirim yapılmasına gerek olmadığı belirtilen haberde, Avner’in sterlinin şekele karşı en zayıf olduğu dönemde aldığı dairenin fiyatının 1,97 milyon şekele tekabül etmesi nedeniyle bildiriminin yapılmadığı vurgulandı.

Daireyi aldığı kaynak kendisine sorulan Avner’in kaynağın ailesi olduğunu söylediği aktarıldı.

Avner’in, 7 Ekim 2023’ten sonra İngiltere’den İsrail’e döndüğü kaydedildi.

İsrail basını, Netanyahu ailesinin çok sayıda mülkünün bulunduğunu belirterek, Avner’in İngiltere’den aldığı dairenin de bunlardan biri olduğunu yazdı.

Yair Netanyahu ifadeye çağırıldı

Öte yandan Netanyahu’nun diğer oğlu Yair’in hak sahibi olmayan kişilere diplomatik pasaport verilmesiyle ilgili devam eden soruşturma kapsamında İsrail polis teşkilatının yolsuzluk suçlarıyla mücadele birimi “Lahav 433” tarafından ifadeye çağırıldığı bildirildi.

Yair’in hak sahibi olmadığı halde diplomatik pasaport aldığından şüphelenildiği ve İsrail iç istihbarat teşkilatı Şin-Bet’in (Şabak) bunun gerekli olmadığına inandığı belirtildi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Reuters: İran, Hürmüz Boğazı’nı mayınlamak için hazırlıklar yaptı

Yayınlanma

İki ABD’li yetkiliye göre, İran ordusu geçen ay Basra Körfezi’ndeki gemilere deniz mayınları yükledi. Bu hamle, İsrail’in İran’ın çeşitli bölgelerindeki saldırılarının ardından Tahran’ın Hürmüz Boğazı’nı ablukaya almaya hazırlandığına dair Washington’daki endişeleri artırdı.

Hassas istihbarat konularını tartışmak için isminin açıklanmamasını isteyen yetkililer, Reuters’a, ABD istihbaratı tarafından tespit edilen ve daha önce bildirilmemiş olan bu hazırlıkların, İsrail’in 13 Haziran’da İran’a ilk füze saldırısını gerçekleştirmesinden bir süre sonra yapıldığını söyledi.

Henüz boğaza yerleştirilmemiş olan mayınların yüklenmesi, Tahran’ın dünyanın en yoğun deniz ticaret yollarından birini kapatma konusunda ciddi olabileceğini gösteriyor. Böyle bir hamlenin küresel ticareti ciddi şekilde sekteye uğratacağından endişe ediliyor.

Küresel petrol ve doğalgaz sevkiyatlarının yaklaşık beşte biri Hürmüz Boğazı’ndan geçiyor ve boğazın kapatılması dünya enerji fiyatlarında ani bir artışa neden olabilir.

Öte yandan, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarından bu yana, küresel referans petrol fiyatları %10’dan fazla düştü. Bu düşüşün nedenlerinden biri, çatışmanın petrol ticaretinde önemli kesintilere yol açmamasıydı.

22 Haziran’da, ABD’nin Tahran’ın nükleer programını durdurmak amacıyla İran’ın üç önemli nükleer tesisini bombalamasından kısa bir süre sonra, İran parlamentosunun boğazı kapatma kararını desteklediği bildirildi.

İran Press TV’nin o sırada verdiği habere göre, bu karar bağlayıcı değildi ve boğazın kapatılmasına ilişkin nihai kararı İran Yüksek Ulusal Güvenlik Konseyi’ne aitti. İran zaman zaman boğazı kapatmakla tehdit etse de, bunu hiçbir zaman yerine getirmedi.

Reuters, İsrail-İran hava savaşı sırasında Tahran’ın mayınları ne zaman yüklediğini kesin olarak belirleyemedi. Mayınlar kullanılırsa, gemilerin bu önemli geçiş yolundan geçmesini etkili bir şekilde engelleyecekti.

Mayınların o zamandan beri boşaltılıp boşaltılmadığı da belirsiz.

Kaynaklar, ABD’nin mayınların İran gemilerine yerleştirildiğini nasıl belirlediğini açıklamadı, ancak bu tür istihbarat genellikle uydu görüntüleri, gizli insan kaynakları veya her iki yöntemin bir kombinasyonu ile toplanır.

İran’ın hazırlıklarıyla ilgili yorum istenen bir Beyaz Saray yetkilisi, “Başkan’ın Gece Yarısı Çekici Operasyonu’nu ustaca yürütmesi, Husi’lere karşı başarılı kampanya ve maksimum baskı kampanyası sayesinde Hürmüz Boğazı açık kalmaya devam ediyor, seyir özgürlüğü yeniden sağlandı ve İran önemli ölçüde zayıflatıldı” dedi.

Pentagon, yorum talebine hemen yanıt vermedi. İran’ın Birleşmiş Milletler nezdindeki misyonu da yorum taleplerine yanıt vermedi.

İki yetkili, ABD hükümetinin mayınların yüklenmesinin bir hile olabileceği ihtimalini dışlamadığını söyledi. Yetkililer, İranlıların, Tahran’ın boğazı kapatma konusunda ciddi olduğunu Washington’a ikna etmek için mayınları hazırlamış olabileceğini, ancak bunu yapma niyetinde olmadığını belirtti.

Hürmüz Boğazı, Umman ve İran arasında yer alır ve Basra Körfezi’ni güneydeki Umman Körfezi ve ötesindeki Umman Denizi’ne bağlar.

En dar noktasında 21 mil (34 km) genişliğinde olan boğazın her iki yönündeki deniz yolu ise sadece 2 mil genişliğindedir.

OPEC üyeleri Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt ve Irak, ham petrolünün çoğunu bu boğazdan, özellikle Asya’ya ihraç etmektedir. Dünyanın en büyük sıvılaştırılmış doğal gaz ihracatçılarından biri olan Katar, LNG’sinin neredeyse tamamını bu boğazdan göndermektedir.

İran da ham petrolünün çoğunu bu geçitten ihraç etmektedir, bu da teorik olarak Tahran’ın boğazı kapatma isteğini sınırlamaktadır. Ancak Tahran, gerekli gördüğü takdirde bunu yapabilmek için önemli kaynaklar ayırdığını açıklamıştı.

2019 itibariyle İran, küçük, yüksek hızlı teknelerle hızla konuşlandırılabilen 5.000’den fazla deniz mayını bulunduruyor.

E. Koramiral Kadir Sağdıç: ‘Hürmüz’ü kapatmak ABD-İsrail’e yarar’

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail ordusu Kuneytra’da askeri üs kurdu

Yayınlanma

İsrail, Suriye ile normalleşme görüşmeleri sürerken Kuneytra’da askeri üs kurarak güneydeki işgalini derinleştiriyor; bölge halkı ilhak ve yerinden edilme korkusu yaşıyor.

İsrail, Suriye’nin güneyinde yer alan Kuneytra vilayetindeki Doğu el Ahmar tepesinde yeni bir askeri üs inşa etti. Al Ahbar gazetesine göre bu tepe, İsrail’in daha önce kurduğu bir üssün hemen yanında yer alıyor ve bölgeyi “önemli bir operasyon merkezi”ne dönüştürme hazırlığı sürüyor.

İsrail’in askeri faaliyetleri, bölgede yaşayan sivillerde ciddi tedirginliğe yol açıyor. 17 Haziran’da El Hamidiye köyünde 16 evin yıkılması sonrası, benzer yıkımların tekrarlanacağı endişesi artmış durumda. BM gözlem gücü UNDOF, yıkım sonrası bölgeye ancak 10 gün sonra ulaşabildi.

Yeni karakollar kuruluyor

İsrail ordusu, Birul-Acem köyü yakınlarında yeni bir karakol daha kuruyor ve Sayda Golan çevresindeki köylerdeki askeri devriyeleri artırıyor. Bölgedeki yolların tahrip edilmesi, İsrail’in fiili sınırlar oluşturmaya çalıştığı yönünde yorumlanıyor. Al Ahbar, bölge halkının “kaçmak ya da işgal altında yaşamak” arasında seçim yapmaya zorlandığını belirtiyor.

Gözaltına alınan Suriyelilerin durumu belirsiz

Öte yandan İsrail’in gözaltına aldığı 22 Suriyelinin nerede tutulduğu ve akıbeti hâlâ bilinmiyor. UNDOF’un yerel yetkililere, bu kişilerin ancak “daha geniş barış görüşmeleri” çerçevesinde serbest bırakılabileceğini söylediği bildiriliyor.

Tel Aviv: İşgalden geri adım yok

İsrail, Suriye ile olası normalleşme görüşmelerine rağmen işgal ettiği bölgelerden çekilmeyeceğini açıkça ilan ediyor. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, 30 Haziran’da yaptığı açıklamada Golan Tepeleri’nin Suriye tarafındaki Şeyh Dağı’ndan çekilmeyeceklerini söyledi.

İsrail-Suriye anlaşması gündemde

İsrail Kanal 12 televizyonuna göre, planlanan güvenlik anlaşmasında şu maddeler öne çıkıyor: 1974 Ayrıştırma Anlaşması’nın güncellenmesi, İran ve Hizbullah’a karşı istihbarat iş birliği, Şeba Çiftlikleri’nin Suriyeli kimliğinin tanınması ve Yermuk Nehri’nin paylaşımı konusunda Ürdün’ü de kapsayan bir düzenleme.

ABD yaptırımları kaldırdı, normalleşme tartışmaları alevlendi

Tüm bu gelişmeler, ABD Başkanı Donald Trump’ın Ahmed Şara (Ebu Muhammed Colani) liderliğindeki yeni Suriye hükümetinin “olumlu eylemleri”ni gerekçe göstererek Suriye’ye yönelik yaptırımları kaldırmasının ardından yaşanıyor. Yeni yönetimin hayatta kalmak için İsrail’le anlaşmaya ve ülkedeki Filistinli grupların sınır dışı edilmesine razı olabileceği belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English