Bizi Takip Edin

AVRUPA

İsveç, Northvolt’un iflasından AB’nin “saflığını” sorumlu tutuyor

Yayınlanma

İsveçli batarya üreticisi Northvolt, geçen hafta iflas başvurusunda bulunarak Avrupa elektrikli araçlar sektörüne yönelik hedeflerini sona erdirdi ve AB’den aldığı önemli miktardaki krediyi ödenmemiş olarak bıraktı.

Northvolt’un iflası, AB’nin bütçesinde de 300 milyon avroluk potansiyel bir delik açtı.

Şirket, elinde sadece 30 milyon dolar (28,81 milyon avro) nakit kaldığı için geçen hafta ABD 11. Bölüm prosedürü kapsamında iflas koruma başvurusunda bulundu.

Şirketin 5,84 milyar dolarlık borcunun bir kısmı, yeşil dönüşümün anahtarı olarak görülen bir sektörde faaliyet yürütmeye çalışan AB’ye ait.

Avrupa Komisyonu sözcüsü Veerle Nuyts pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, “Avrupa Yatırım Bankası’nın Northvolt batarya fabrikasına verdiği birkaç krediyi destekledik,” dedi ve AB’nin riskinin “şu anda stratejik yatırımlar için Avrupa fonunun garantisi altında 313 milyon dolar tutarında olduğunu” sözlerine ekledi.

Avrupa Yatırım Bankası alacaklarını istiyor

Dönemin Komisyon Başkanı Jean-Claude Juncker’in öncü politikası olarak 2015 yılında kurulan bu fon, altyapı, inovasyon ve küçük işletmeler için 21 milyar avroluk finansman sağlamıştı.

AB sözcüsü Johanna Bernsel pazartesi günü gazetecilere yaptığı açıklamada, 2023 yılında toplam 167 gigawatt saatlik bir üretim kapasitesinin kurulduğunu belirterek, “Batarya ittifakı da dahil olmak üzere bataryalar konusunda yaptığımız çalışmalar başarılı oldu,” iddiasında bulundu.

Fakat Northvolt geçen haftaya kadar Avrupa pazarının en güvenilir oyuncusuydu ve çöküşü kreditörleri alacakları için savaşmaya itebilir.

Lüksemburg merkezli kamu kreditörü Avrupa Yatırım Bankasının (AYB) bir sözcüsü Euronews’e yaptığı açıklamada, “Avrupa Yatırım Bankası durumu yakından takip ediyor” dedi.

AYB sözcüsü, “AYB’nin ve AB’nin çıkarlarını koruyacak yapıcı bir çözüme ulaşmaya” kararlı olduklarını söyledi dedi ve “Net sıfır ekonomiye geçişi sağlayan stratejik endüstrileri desteklemeye devam edeceğiz,” diye ekledi.

Herhangi bir eksikliğin, esas olarak ulusal maliye bakanlıklarının katkılarıyla finanse edilen AB bütçesi tarafından karşılanması gerekebilir.

Pazartesi günü üye devletler tarafından resmen kabul edilen gelecek yılın AB bütçe taslağı, toplam taahhütleri 192,8 milyar avronun biraz üzerinde belirlerken, öngörülemeyen ihtiyaçların karşılanması için 800 milyon avroluk bir boşluk bırakıyor.

Avrupa Komisyonuna “Çin’e bel bağlamayın” çağrısı

Fransa, Almanya ve İsveç üçlüsü perşembe günü göreve gelen yeni Avrupa Komisyonuna, Avrupa’da batarya üretiminin geleceğini güvence altına alması ve yeşil dönüşüm ihtiyaçlarını karşılamak için Çin’e bel bağlamaktan kaçınması çağrısında bulundu.

Perşembe günü AB rekabet gücünü tartışmak üzere AB bakanları toplantısı öncesinde yayınlanan bir raporda üç AB üyesi, Avrupalı batarya şirketlerinin eşit olmayan bir küresel oyun alanında ölçek büyütme konusunda ortak zorluklarla karşı karşıya olduğunu söyledi.

İlgili ülkeler, AB’nin bürokrasiyi azaltması, onay süreçlerini hızlandırması, sektördeki yeni şirketler için finansman ve pazarlara daha iyi yollar yaratması ve batarya endüstrisi için daha fazla AB fonu tahsis etmesi gerektiğini savundular.

İsveç Sanayi Bakanı Ebba Busch Brüksel’deki toplantı öncesinde gazetecilere yaptığı açıklamada, “Yeşil dönüşümde başarılı olmak istiyorsak Avrupa batarya sektörünün uçuşa geçmesini ve pazardan uygun bir pay almasını sağlamalıyız,” dedi.

Busch, Brüksel’den Avrupa batarya üretiminin sağlam bir geleceği olduğuna dair güçlü bir mesajın Northvolt’un diğer kaynaklardan yeni sermaye sağlama şansını artıracağını söyledi.

İsveç hükümeti şirketi kurtarmak için yatırım yapmayacağını birkaç kez söylemişti.

Almanya’dan yeni hammadde pazarları talebi

Uluslararası Enerji Ajansı verilerine göre Çin, küresel batarya hücresi üretiminin %85’ini kontrol ederek elektrikli araçlara güç sağlama konusunda büyük bir liderlik elde etti.

Busch, Avrupa Birliği’nin daha önce Rus gazına olan bağımlılığından ders çıkarması ve yeniden iktisadi bir rakibe bağımlı hale gelmemesi gerektiğini söyledi. 

İsveçli yetkili, “Yeşil dönüşüm Avrupa’da bir Çin dönüşümüne dönüşebilir… Sadece güneş pili ya da rüzgar enerjisi sektörüne bakın, bunların çoğu üçüncü ülke yatırımları tarafından devralındı,” dedi.

Yetkili, AB’yi Çin konusunda “saf” olmakla da suçladı.

Busch, belgenin arkasındaki üç ülkenin yeni projeleri teşvik etmek için daha iyi düzenlemeler ve şirketlerin ölçek büyütmesine olanak tanıyacak koşullar talep ettiğini söyledi.

Almanya Devlet Sekreteri de AB’nin temel hammadde girdileri için Çin dışındaki kaynaklara da bakması gerektiğini savundu.

Kluttig, “Avustralya, Kanada ve hatta Avrupa gibi pek çok seçenek var, lityum projelerimiz var, dolayısıyla batarya malzemeleri için bu alternatif kaynaklara odaklanmamız da önemli,” dedi.

AVRUPA

Avrupa’dan savaşa hazırlık manzaraları

Yayınlanma

Avrupa’daki NATO ülkeleri, Rusya ile potansiyel bir savaşa hazırlık yaparken, işin silahlanma boyutu ile “sivil savunma” önerileri kol kola ilerliyor.

Kıta çapında bir beklenti var gibi görünüyor. Örneğin Almanya, Almanya, saldırı durumunda insanların en yakın sığınağı bulmasına yardımcı olacak bir uygulama geliştiriyor.

Ama savaşa hazırlık söz konusu olduğunda, “ileri cephe” ülkeleri olmaları beklenen Baltık ve İskandinav ülkeleri başı çekiyor.

İlgili ülkeler tahıl stoklamaya, ödeme sistemlerini test etmeye ve hanelerin acil durum erzaklarını depolamalarını sağlamaya şimdiden başlamış durumdalar.

Finlandiya vatandaşlarına soruyor: 72 saat hayatta kalabilir misiniz?

Örneğin Finlandiya 18 Kasım sabahı saat 9’da, insanlara bir kriz ya da çatışma durumunda 72 saat nasıl dayanabileceklerini gösteren yeni bir web sitesini kullanıma açtı.

“Olaylara ve Krizlere Hazırlık” adlı kapsamlı bir çevrimiçi rehber, sakinlere su kesintilerinden orman yangınlarına, internetin çökmesine veya “askeri çatışma gibi … uzun vadeli krizlere” kadar her konuda bilgi ve tavsiye sunuyor.

72tuntia.fi adlı ayrı bir web sitesinde ise, Finlere, “Bir dizi kriz durumunda 72 saat hayatta kalabilir misiniz?” diye soruluyor ve vatandaşlar hem becerilerini hem de malzemelerini bir dizi testten geçirmeye davet ediliyor.

The Guardian’a göre sitede “zor koşullarla başa çıkma beceriyi artırmak için” psikolojik dayanıklılığı güçlendirmeye, kişisel siber güvenliği artırmaya ve kapalı alanlarda korunmaya (“Kapıları ve pencereleri kapatın. Radyoyu açın. Talimatlar için sakince bekleyin”) ilişkin ipuçları yer alıyor.

Acil durum malzemeleri: Powerbank, el feneri, iyot tabletleri…

Bloomberg’in aktardığına göre ise Finlandiya’nın “acil durum” kitinde şunlar yer alıyor: Şişe su, bozulmayan yiyecekler, temiz kovalar, evcil hayvanlar için yiyecek, tuvalet kağıdı, powerbank, pille çalışan radyo, el feneri, pil, nakit, yangın battaniyesi, kamp sobası ve yakıtı, plastik torba, koli bandı, kibrit, el dezenfektanı, ıslak mendil, ilk yardım çantası, ilaç, iyot tabletleri.

Aynı pazartesi günü İsveç de 5,2 milyon haneye “savaşa hazırlık konusuna daha fazla önem verilmesi” çağrısında bulunan güncellenmiş broşürler postalamaya başladı.

İsveççe broşürün önsözünde, “Belirsiz zamanlarda yaşıyoruz. Şu anda dünyanın bizim bölgemizde silahlı çatışmalar yaşanıyor. Terör, siber saldırılar ve dezenformasyon kampanyaları bizi zayıflatmak ve etkilemek için kullanılıyor,” deniyor.

İngilizce olarak da mevcut olan broşür, kolektif direncin şart olduğunu ve İsveç’in saldırıya uğraması halinde “herkesin İsveç’in bağımsızlığını ve demokrasimizi savunmak için üzerine düşeni yapması gerektiğini… İsveç’in genel acil durum hazırlığının bir parçası olduğunuzu” ekliyor.

İsveç’te halka ‘savaşa hazırlık’ broşürü dağıtıldı: Sivillere ne öğretiliyor?

Savaşa hazırlıkta bile yoksullar ile zenginler ayrı mahallelerde

Öte yandan “savaşa hazırlık” her mahallede aynı şekilde ilerlemiyor. The Guardian’a konuşan Stockholm’de bir sağlık iletişimcisi Fatuma Mohamed, yoksul bölgelerdeki birçok ailenin bırakın stok yapmayı, günlük yaşam için bile yiyecekleri olmadığını, diğerlerinin ise yerel sığınakların nerede olduğunu öğrenmeye çalıştığını söyledi. 

Mohamed, insanlara sadece broşür yerine yüz yüze daha fazla bilgi verilmesini istediğini söyledi.

Norveç’in sivil savunma müdürlüğü DSB de ülkedeki 2,6 milyon haneye benzer bir kitapçık dağıttı. Kitapçıkta iklim değişikliği, dijital tehditler ve “en kötü durumda savaş eylemlerinden” etkilenen “giderek daha çalkantılı bir dünyada yaşıyoruz” deniyor.

Örneğin Norveç broşürü insanlara “gevrek ekmek, konserve bakliyat ve fasulye, konserve sandviç ezmesi, enerji barları, kuru meyve, çikolata, bal, bisküvi ve kuruyemiş” gibi en az bir haftalık bozulmayan gıda bulundurmalarını tavsiye ediyor.

Almanya ‘savaşa hazır olmak’ için Bundeswehr’de reforma başladı

Temel ihtiyaçları stoklama çağrısı

DSB de yurttaşlarına, nükleer bir kaza durumunda iyot tabletleri de dahil olmak üzere, temel ilaçları stoklamalarını tavsiye etmekte ve İsveç gibi, insanların birkaç banka kartına sahip olmalarını ve evde hazır nakit bulundurmalarını öneriyor.

Bölgedeki hükümetler, merkez bankaları ve şirketler acil tahıl ve tıbbi malzeme stoklama, mali sistemi daha dayanıklı hale getirme ve hanelerin konserve gıda ve iyot tabletleri depolamasına öncülük ediyor.

Finlandiya’nın güneyindeki Valkeakoski kasabasında yaşayan 31 yaşındaki yazar Lotta-Sofia Saahko Bloomberg’e yaptığı açıklamada, “Her şey bir yana, Finlandiya bu 72 saatlik hazırlıklı olma konusunu televizyonda, sosyal medyada, gazetelerde çokça işliyor; hatta okullarda çocuklara bu konuyu öğrettiklerini duydum. Yani, şu anda medyada çok fazla yer alıyor ve bu kesinlikle benim zihniyetimi değiştirdi,” diyor.

Büyükbabasıyla birlikte yaşayan Saahko, iki adet beş litrelik su bidonuna sahip olduklarını ve yeterli miktarda bezelye çorbası ve gevrek ekmek konservesi bulundurmak için farklı alışverişler yapmaya başladıklarını söyledi.

İskandinav ülkeleri tahıl biriktirmeye başladı

Senaryolarda sadece savaş değil, iklim değişikliğine bağlı doğal felaketler, enerji kaynaklarında kesintiler ve uluslararası siber saldırılar da yer alıyor.

İsveçli yetkililer de tahliye, kanamanın nasıl durdurulacağı ve çocuklarla savaş hakkında nasıl konuşulacağı konularında tavsiyelerde bulunuyor. 

Norveç ise tahıl rezervlerini yeniden devreye sokuyor ve depolama kapasitesini artırıyor.

Norveç haziran ayında yaptığı açıklamada, ülkenin “düşünülemez” olana hazırlanırken tahıl biriktirdiğini, İsveç’in ise tohum ve gübre ile birlikte rezervlerini yeniden inşa etmeyi planladığını söyledi.

Ulusal Acil Durum Tedarik Ajansı baş hazırlık uzmanı Miika Ilomaki, yetkililerin ve araştırmacıların bilgi birikimi için Finlandiya’ya geldiklerini söyledi.

Almanya kamu binalarını bomba sığınaklarına dönüştürmeyi planlıyor

Litvanya’nın en büyük perakendecisi Maxima, iletişimin kesilmesi durumunda süpermarketlerinin açık kalması için bir plan yaparken, depolarında da stoklanacak temel malların bir listesi bulunuyor.

Ülke ayrıca acil tıbbi malzemelere ev sahipliği yapmak için aktif olarak çaba sarf ediyor. Geçtiğimiz yıl 16 AB üye ülkesinde 22 stok bulundurma planının bir parçası olarak Avrupa Komisyonu’ndan bir depo için yeşil ışık almıştı.

Polonya Parlamentosu bu ay, yerel yetkililerin 72 saat yetecek kadar yiyecek ve su bulundurmalarını gerektiren bir yasa çıkardı. Diğer önlemler arasında bir tahliye sistemi ve sığınaklar inşa etmek de yer alıyor.

Danimarka’da hükümet bu yıl bir kriz bakanlığı kurdu ve insanlara 72 saatlik gıda ve su stoklamalarını tavsiye etmeye başladı. 

Finans kurumları savaşa dayanıklı ödeme sistemleri üzerinde çalışıyor

Fakat finans sistemi için bu süre yeterli değil. Merkez bankası, önümüzdeki yıldan itibaren Danimarkalıların elektrik kesintisi ya da internetin çökmesi durumunda bir hafta boyunca market alışverişi ve ilaç için kart kullanmaya devam edebilecekleri bir sisteme öncülük ediyor.

Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Ulrik Nordgaard, insanların çevrimdışı kart işlemleri yapabilecekleri süreyi üç günden yedi güne çıkarmak için perakendeciler, bankalar ve ödeme şirketleriyle birlikte çalıştıklarını söyledi.

Nordgaard, “Perakendeciler ve bankalar herhangi bir dolandırıcılık faaliyetinin maliyetini eşit olarak paylaşmayı kabul etti ve diğer ülkeler bunu bir model olarak kullanmaya ilgi gösterdi,” dedi.

Nodgaard geçen hafta Kopenhag’da verdiği bir röportajda, meselenin “en kötü senaryolara hazırlanmakla” ilgili olduğunu kaydetti.

Operationsplan Deutschland: Almanya’da “planlı ekonomi” tartışması

AB, Birleşik Krallık ile ortak savunma için çabalarını artırıyor

Avrupalı yetkililer kıtanın yeni bir gerçekliğe girdiğini söylüyor. Bloomberg’e göre, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ve nükleer saldırı tehdidinin üzerinden otuz yıldan fazla bir süre geçmesinin ardından Avrupa Birliği, barış ve güvenliği teşvik etmek üzere çatışmalardan doğan bir örgüt olarak köklerine geri dönüyor.

AB, Donald Trump’ın yeniden seçilmesiyle ABD’nin Ukrayna’ya desteğinin azalması ve “Rusya’yı cesaretlendirebilecek” bir barış anlaşması ihtimalinin ortaya çıkmasıyla birlikte Birleşik Krallık ile yeni bir savunma ve güvenlik anlaşması için görüşmeleri hızlandırmaya çalışıyor.

Avrupa Parlamentosu Başkanı Roberta Metsola 14 Kasım’da yaptığı açıklamada “Azalma emaresi göstermeyen jeopolitik gerilimlerle karşı karşıyayız ve her türlü olasılığa hazır olmalıyız. Tüm bunlar, birliğimizin bu yeni ve daha belirsiz geleceğe hazırlıklı olmasını her zamankinden daha önemli kılıyor,” demişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

İtalya, Meloni’nin bütçe planı nedeniyle genel greve hazırlanıyor

Yayınlanma

İtalya, sendikaların yetersiz buldukları bütçe planı nedeniyle 29 Kasım Cuma günü ülke çapında bir genel greve hazırlanıyor.

Fabrikalardan okullara, sağlık hizmetlerinden posta hizmetlerine, itfaiyecilerden devlet memurlarına ve Adalet Bakanlığı çalışanlarına kadar hem kamu hem de özel sektörden çok çeşitli sektörlerden işçiler greve gidecek.

İtalyan Genel İşçi Konfederasyonu (Cgil) ve İtalyan İşçi Sendikası (Uil) tarafından organize edilen grev, Meloni hükümetinin bütçe teklifine doğrudan bir yanıt niteliği taşıyor.

Hükümet ve sendikalar arasındaki yoğun müzakerelerin ardından, imalat, inşaat, tarım ve kimya sektörleri de dahil olmak üzere kamu ve özel sektör çalışanları için grev süresi sekiz saat olarak belirlendi. 

Lega lideri ve Başbakan Yardımcısı Salvini’den grev kırma baskısı

Fakat Başbakan Yardımcısı ve Ulaştırma Bakanı Matteo Salvini tarafından çıkarılan bir kararname nedeniyle uçuşlar, otobüsler, metrolar, tramvaylar, gemiler ve feribotlar gibi ulaşım hizmetleri sadece dört saat duracak.

Uil Genel Sekreteri Pierpaolo Bombardieri Euractiv’e verdiği mülakatta kararnameyi “ grev özgürlüğünü kısıtlayan kınanacak bir eylem” olarak eleştirdi.

Bombardieri ayrıca İtalya’daki grev komisyonunun bağımsızlığını da sorgulayarak, “Siyasetten özerk olması gereken komisyon bu olayda aksini göstermiştir,” dedi.

Sendikalar daha önce grev komisyonu ile demiryolu taşımacılığının sektördeki son grev nedeniyle kapsam dışında bırakılması için müzakere etmişti. Bombardieri, komisyonun grev sayısının aşırı olduğunu ve azaltılması gerektiğini savunduğunu açıkladı.

Bu kararı Salvini’nin grev karşıtı açıklamalarına bağlayan Bombardieri, Komisyonun siyasi baskıya boyun eğdiğini ve böylece tarafsız hakem rolünü tehlikeye attığını iddia etti.

Bombardieri, kararın grev yönetmeliğinin ihlal edilmesinden kaynaklanmadığını, Salvini tarafından “hareketliliğin korunması” bahanesiyle meşrulaştırıldığını vurguladı ve “Kimse bizi kuralları ya da yasaları çiğnemekle suçlayamaz,” diye vurguladı.

Temel talepler: Ücret artışı ve sosyal politikalar

Cgil ve Uil, hükümetin bütçe planında değişiklikler yapılması, ücretler ve emekli maaşları için satın alma gücünün artırılması ve sağlık, eğitim, kamu hizmetleri ve sanayi politikaları için daha fazla fon sağlanması için grev çağrısında bulunuyor.

Bombardieri, İtalya’da işçilerin özellikle ücretler, işyeri güvenliği ve sosyal hizmetler konusunda karşılaştıkları ciddi zorlukların altını çizdi.

Sendika lideri, “Hükümetten bu kritik meseleleri ele almasını istiyoruz. Ekonomik krizlerin, yeşil dönüşümün ve iklim sorunlarının yükünü işçiler çekiyor,” dedi.

Sendikanın başlıca şikayetleri arasında, yaklaşık altı milyon işçiyi etkileyen süresi dolmuş sözleşmeler konusunda harekete geçilmemesi de yer alıyor.

Bombardieri, hükümetin önerdiği vergi reformlarını, net maaşları %20 oranında artırabileceğini savunduğu ücret artışlarını muaf tutmadığı için eleştirdi.

Ülkede iş güvenliği alarm veriyor: Yılda 1.000’in üzerinde işçi ölümü

Sendikalar ayrıca, müzakere edilmiş hedefler yoluyla üretkenliği ve rekabet gücünü artırmaya yönelik bir strateji olarak, İtalyan şirketlerinin %26’sı için geçerli olan ikinci düzey toplu iş sözleşmelerinde vergi indirimi sağlanmasını savunuyor.

Bir diğer acil sorun ise işyeri güvenliği. Sendikalar, İtalya’nın yılda 1.000’den fazla işyeri ölümü ve 500.000 kaza gibi endişe verici istatistiklerini azaltmak için önleme tedbirleri, eğitim ve denetimlere yatırım yapılması çağrısında bulundu.

Bombardieri ayrıca ülkenin enerji dönüşümüne yaklaşımı, bunun otomotiv sektörü istihdamı üzerindeki etkisi ve İtalya’nın refah sisteminin yetersizliği konusundaki endişelerini de dile getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

⁠Alman hükümeti çip sektörüne 2 milyar avro teşvik verecek

Yayınlanma

Alman hükümeti, Intel şirketinin Magdeburg’da 30 milyar avroluk bir çip fabrikası kurma planlarını rafa kaldırmasından iki ay sonra, ülkenin yarı iletken endüstrisine milyarlarca avroluk yeni yatırımlar yapmaya hazırlanıyor.

Alman ekonomi bakanlığı sözcüsü Annika Einhorn perşembe günü yaptığı açıklamada, yeni fonların çip şirketlerine “mevcut teknolojiyi önemli ölçüde aşan modern üretim kapasiteleri” geliştirmeleri için sağlanacağını söyledi.

Bu hafta finansman planlarıyla ilgili resmi bir etkinliğe katılan ve görüşmeler kamuya açık olmadığı için isimlerinin açıklanmasını istemeyen iki kişinin Bloomberg’e aktardığına göre, sübvansiyonlar toplamda yaklaşık 2 milyar avro olacak.

Bakanlık sözcüsü Bloomberg’in sorusu üzerine bu miktarın “düşük tek haneli milyar avro aralığında” olacağını söyledi ve daha fazla ayrıntı vermekten kaçındı.

Ekonomi bakanlığı bu ayın başlarında çip şirketlerine yeni sübvansiyonlara başvurmaları için bir çağrı yayınlamıştı, fakat nihai rakamlar hâlâ belirsizliğini koruyor.

Almanya’nın yeni hükümeti şubat ayında seçilecek ve muhtemelen kendi bütçesini planlayacak, bu da şu anda sübvansiyonlar için başvuran çip şirketleri için belirsizlik yaratıyor.

2023’te kabul edilen Avrupa Çip Yasası, bloğun yarı iletken ekosistemini güçlendirmeyi ve 2030’a kadar pazar payını ikiye katlayarak küresel üretim kapasitesinin %20’sine çıkarmayı hedefliyor.

Almanya’nın çip sektörü iki büyük darbeyle karşı karşıya kaldı. Intel’in Magedeburg’daki 30 milyar avroluk çip fabrikası, AB’nin Çip Yasası kapsamında 10 milyar avroluk sübvansiyonla desteklenen en büyük proje olma yolunda ilerliyordu, fakat zor durumdaki ABD şirketi eylül ayında planlarını erteledi.

Wolfspeed ve ZF Friedrichshafen AG de Almanya’nın batısında planlanan bir çip girişimini geri çekti.

Avrupa Çip Yasası kapsamında Alman çip sübvansiyonlarının ilk turları Intel’e ve Dresden’de Infineon ve TSMC arasındaki bir ortak girişime verildi.

Almanya Ekonomi Bakanlığı yeni önerilen fonları, ham silikon devre levhası üretimi ve mikroçiplerin montajı da dahil olmak üzere bir dizi alanda 10 ila 15 projeyi sübvanse etmek için kullanmak istiyor.

Einhorn, “Finanse edilen projeler Almanya ve Avrupa’da güçlü ve sürdürülebilir bir mikroelektronik ekosistemine katkıda bulunmalıdır,” dedi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English