Amerika
JPMorgan CEO’su Dimon: Bitcoin değil, mermi, tank ve füze stoklamalıyız

JPMorgan Chase Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Jamie Dimon, Reagan Ulusal Ekonomi Forumu’nda yaptığı konuşmada ABD ekonomisi, borçlanma, tahvil piyasalarındaki olası kırılmalar ve ulusal güvenlik konularında değerlendirmelerde bulundu. Dimon, büyüme odaklı politikaların ve vergi kesintilerinin devamının önemine dikkat çekerken, ‘ulusal güvenliğin her şeyden önce geldiğini’ savundu.
Uluslararası yatırım bankası JPMorgan Chase Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Jamie Dimon, geçen hafta düzenlenen Reagan Ulusal Ekonomi Forumu’nda Fox Business‘a verdiği mülakatta, ABD ekonomisinden ulusal güvenliğe, teknolojik gelişmelerden liderliğe kadar geniş bir yelpazede çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Dimon, özellikle Senato’daki harcama kesintileri ve vergi oranlarının devamlılığı hakkındaki yasa tasarısına değinerek, büyüme için işletmelerin yatırım yapmasını sağlayacak istikrarın önemine dikkat çekti.
‘Tasarıyı geçirmelerinden dolayı heyecanlıyım’
Senato’da görüşülen ve bazı senatörlerin harcama kesintilerinin yetersiz olduğu yönünde eleştiriler yönelttiği yasa tasarısı hakkında konuşan Dimon, “Öncelikle tasarıyı geçirmelerinden dolayı heyecanlıyım,” dedi.
Temsilciler Meclisi Başkanı Mike Johnson’ın bu konuda “inanılmaz bir iş çıkardığını” belirten Dimon, Senato’nun da tasarıyı tamamlaması gerektiğini ifade etti.
Dimon, “İstikrarın artırılması, vergi oranlarının devam etmesi, küçük ve büyük işletmelerin yatırım yapmasına olanak tanıması büyüme için gerçekten önemli. 2017’deki tasarıya dönersek, ABD’ye trilyonlarca dolar geri getirdi, birçok iş ve büyüme yarattı. Bu rakamlara bakanlar aslında bunların ne olduğunu söylemiyorlar. Yani işe yarayacak,” değerlendirmesinde bulundu.
Dimon, daha sonra Medicare, Medicaid ve Sosyal Güvenlik gibi alanlarda kesinti yapmak yerine verimliliği artırmaya odaklanılması gerektiğini belirterek, “Bence bu işi olabildiğince iyi bitirmeleri daha iyi. Açık ne kadar küçük olursa o kadar iyi,” diye ekledi.
Vergi kesintilerinin uzatılmasına güvenip güvenmediği sorusuna ise Dimon, “JPMorgan için o kadar değil. Ancak yüzde 28 mi yoksa yüzde 40 mı olacağını bilmeyen küçük işletmelerle konuşursanız, buna ihtiyaçları var. Çok fazla Ar-Ge yapan veya çok fazla ekipman harcaması yapan birçok şirketle konuşursanız, kesinliğe ihtiyaçları var,” yanıtını verdi.
Yatırımların ertelenmemesi için belirsizliğin bir an önce ortadan kalkması gerektiğini vurguladı.
‘Tahvil piyasaları zor bir dönem geçirecek’
Borç ve bütçe açıkları konusundaki endişelere de değinen Dimon, bunun “büyük bir mesele” ve “gerçek bir sorun” olduğunu ifade etti.
Dimon, “Bir gün tahvil piyasaları zor bir dönem geçirecek. Bunun altı ay mı yoksa altı yıl mı olacağını bilmiyorum. Bu yüzden buna odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum,” uyarısında bulundu.
Asıl odaklanılması gerekenin büyüme, iş dünyası yanlısı politikalar, uygun düzenlemeler, izin reformları ve bürokrasinin azaltılması olduğunu belirten Dimon, “Bu büyümeyi sağlayın. En iyi yol bu. Sonra herkesin düzgün bir şekilde reform yapılabileceğini bildiği bazı programlarda reform yapın,” dedi.
Tahvil piyasasında bir “kırılma” olabileceği yönündeki sözlerinin ne anlama geldiği sorulduğunda Dimon, “Halkın anlaması gereken şey, her gün yaklaşık 30 trilyon dolarlık menkul kıymet işlemi yapılıyor. Bunlar dünyanın dört bir yanındaki yatırımcılar. Yabancılar 35 trilyon dolarlık Amerikan menkul kıymetine sahip. ABD’de yaklaşık 30 trilyon dolarlık özel yatırımları daha var. İnsanlar ayaklarıyla oy kullanıyor ve ülkeye, hukukun üstünlüğüne, enflasyon oranlarına, merkez bankası politikalarına, neyi riskten korumak istediklerine ve neyi istemediklerine bakacaklar,” açıklamasında bulundu.
Bu oranların merkez bankaları tarafından belirlenmediğini, ancak etkilenebileceğini söyleyen Dimon, “Eğer insanlar Amerikan dolarının olması gereken yer olmadığına karar verirse, evet, spreadlerin açıldığını, kredi spreadlerinin açıldığını görebilirsiniz. Ve bu bir sorun haline gelir,” diye konuştu.
Bu durumun daha önce Kovid döneminde, 2019’da ve 2020’de yaşandığını hatırlatan Dimon, “Tekrar olacak, size neredeyse garanti edebilirim. Sadece ne zaman veya tetikleyicinin ne olacağını tam olarak bilmiyorum,” dedi.
Dimon, bu tür bir volatilitenin büyük bankalardan ziyade para toplayan küçük işletmeleri ve kredi piyasalarını olumsuz etkileyeceğini kaaydetti.
Yılın ikinci yarısı için büyüme beklentisi
Yılın ikinci yarısı için büyüme beklentileri sorulduğunda Dimon, kendi ekonomistlerinin yüzde 1,5 gibi bir rakam öngördüğünü ancak kendisinin emin olmadığını belirtti.
Kevin Hassett’in yüzde 4’lük büyüme öngörüsüne katılmadığını söyleyen Dimon, “Umarım haklıdır. Sadece bilmiyorum,” diye konuştu.
JPMorgan’ın kendi büyüme rakamlarına da değinen Dimon, şirketin başarısının 15 yıllık sürekli yatırımların, yeni şubelerin, yeni bankacıların ve müşterilere hizmet sunmanın bir sonucu olduğunu belirtti.
Dimon, “Kârlar pek çok farklı nedenden dolayı dalgalanır ama biz bunu yapmaktan hoşlanıyoruz ve şirketimizi büyütebileceğimizden oldukça eminiz,” diye konuştu.
Fintech şirketleri ve yabancı bankalar da dahil olmak üzere ciddi bir rekabetle karşı karşıya olduklarını ifade eden Dimon, “Her zaman bizden daha iyisini yapanlara ve neden yaptıklarına bakarım, sadece ne kadar iyi yaptığımıza odaklanmam,” dedi.
‘Stabilcoinlerin, verilerin ve gerçek zamanlı ödemelerin geleceği var’
Stabilcoin mevzuatının bankalar üzerindeki etkisine ilişkin bir soruya Dimon, “Öncelikle, bir JPMorgan Coin’imiz var. Kripto derken stabilcoinleri, verileri taşımayı, gerçek zamanlı ödemeleri, verileri ve ödemeleri birlikte yapmayı kastediyorsanız, bu işler gerçek. Bunun ön saflarında olacağız,” yanıtını verdi.
JPMorgan Coin’in bugün para ve veri taşıyabildiğini ve gelecekte bunu dış kullanıma açacaklarını belirten Dimon, kara para aklamayla mücadele, banka gizlilik yasası (BSA) ve müşterini tanı (KYC) gibi yasal düzenlemelerin önemine dikkat çekti.
Dimon, “Zaten günde 10 trilyon dolar taşıyoruz ve bu dijital. Blockchain için çok iyi kullanım alanları olacak,” dedi.
JPMorgan’ın teknolojiye yaklaşık 20 milyar dolar harcadığını belirten Dimon, bu harcamanın ağlar, büyük veri merkezleri, yapay zeka politikaları (sadece yapay zekaya şimdiden milyarlarca dolar harcandığını belirtti) ve siber güvenlik (müşterileri korumak için milyarlarca dolar) gibi alanları kapsadığını söyledi.
Çin gözlemleri ve ABD’nin iç sorunları
Yakın zamanda Çin’e yaptığı ziyarete ilişkin gözlemlerini paylaşan Dimon, siber saldırıların büyük bir sorun olduğunu kabul etmekle birlikte, “Onlardan korkmuyorum,” dedi.
Çin’in kendi yolunda ilerlediğini, yapay zeka, otomobil ve robotik gibi alanlara büyük yatırımlar yaptığını belirten
Dimon, “Kısa bir süre içinde yeni ilaçların yüzde 30 veya 40’ına sahip olacaklar. Kendi yollarında gidiyorlar. Ancak zayıf yönleri de var. Hala çok fazla yoksullukları var. Çok zorlu bir komşulukları var. Komşularının çoğu yeniden silahlanıyor. Bizimle uğraşmak zorundalar. Biz hala gezegendeki en müreffeh ekonomiyiz,” ifadelerini kullandı.
Asıl endişesinin Çin değil, ABD’nin “kendi iç sorunlarını çözememesi” olduğunu vurgulayan Dimon, “Eğer Amerika kendi işlerini doğru yaparsa —deregülasyon, izinler, eğitim, iş dünyası yanlısı politikalar, ekonomiyi büyütme, düşük gelirli insanlara ekonomiyi büyüterek yardım etme, göçmenliği düzeltme— harika bir durumda olacağız. 30 ya da 40 yıl sonra önde gelen askeri ve ekonomik güç olacağız. Eğer olmazsak, dünya bugün yaşadığımızdan çok farklı bir dünya olur,” dedi.
‘Bitcoin değil, mermi, tank ve füze stoklamalıyız’
Ulusal güvenlik politikaları hakkında da konuşan Dimon, dünyanın ABD’nin askeri şemsiyesine güvendiğini ve bunun önemli olduğunu belirtti.
“Ülkeler ulusal güvenlikleri için başka yerlere bakmaya başlarsa bu bir sorun haline gelir. Bu, doğrudan ekonomik güvenlikleriyle ilgilidir,” diyen Dimon, ticaretin yanı sıra yatırım, kalkınma finansmanı ve Amerikan değerlerinin eğitimi gibi konuların da önemine işaret etti.
Daha önceki bir ifadesine atıfta bulunularak stoklanması gerekenler sorulduğunda Dimon, “Bitcoin değil, mermi, tank ve füze stoklamalıyız demiştim,” yanıtını verdi.
Ulusal güvenlik için en önemli şeyin dayanıklı tedarik zincirleri olduğunu vurgulayan Dimon, “Tıbbi malzemelerden F-35’lerimize giren her şeye, nadir toprak elementlerine ve ilgili şeylere kadar. İki nano santimetrelik yapay zeka çipleri gibi şeyler. Evet, bu Amerikan ulusal güvenliği için önemli diyoruz. Dayanıklı tedarik zincirlerine ihtiyacımız var,” dedi.
Askeriyenin daha fazla esnekliğe ve çok yıllı bütçelemeye ihtiyacı olduğunu da sözlerine ekledi.
‘Piyasalar rehavet içinde’
Piyasaların mevcut durumu hakkındaki son bir soruya ise Dimon, “Rehavet içinde. Fiyatlar yüksek, işler yolunda gidiyor gibi görünüyor. Fiyatlar bir nevi yumuşak inişe işaret ediyor. Umarım bu doğrudur. Sadece insanlara bunun olma olasılığının diğerlerinin düşündüğünden daha düşük olduğunu ve sürpriz olacağını söylüyorum. Açıklardan jeopolitiğe ve ticarete kadar pek çok şey hareket hâlinde. Karmaşık ve bir şeyler ters gidebilir. Ve işler ters gittiğinde genellikle sürpriz olur,” yanıtını verdi.
Kendi işinin geleceği tahmin etmek değil, gelecek ne olursa olsun müşterilerine hizmet vermeye hazır olmak olduğunu da sözlerine ekledi.
Amerika
‘Büyük, harika yasa’: Şirketlere vergi teşvikleri artacak

Senato Finans Komitesi Başkanı Mike Crapo, Cumhuriyetçilerin “büyük, harika yasa” tasarısında üç önemli işletme vergi hükmünün kalıcı hale getirileceğini söyledi.
Brifinge katılan senatörler, bireysel vergi mükellefleri için önemli bir indirimin ise azaltılacağını belirtti.
Araştırma ve geliştirme maliyetleri, işletme ekipmanı alımları ve borç faizleri için daha büyük vergi indirimlerini geri getirme taahhüdü, Crapo ve komite üyeleri için önemli bir öncelik. Bu indirimler, ekonomik büyümenin önemli bir itici gücü olarak görülüyor.
Ne var ki bu indirimleri kalıcı hale getirmek maliyetli ve Cumhuriyetçi liderlerinin önümüzdeki haftalarda tasarı üzerindeki çalışmaları tamamlamaya çalışırken siyasi sorunlara yol açabilecek tavizler gerektirecek.
Crapo, bu tür bir adımın, eyalet ve yerel vergi indirimlerine ilişkin Temsilciler Meclisi’nde uzlaşılan anlaşmanın geri çekilmesi olacağını söyledi.
İşletme vergisi kesintilerini destekleyen Montana Senatörü Steve Daines ve Kuzey Dakota Senatörü John Hoeven, Crapo’nun açıklamalarını doğruladı. Hoeven, “Evet, işletme vergilerinin kalıcı olacağını garanti etti. Başından beri kararlıydım ve o da başından beri kararlıydı,” dedi.
Temsilciler Meclisi’nden geçen yasa tasarısı, üç vergi teşvikini 2029’a kadar geri getiriyor; bunların kalıcı hale getirilmesi, tasarıya muhtemelen yüz milyarlarca dolarlık ek maliyet getirecek.
Kalıcılık, esas olarak Senato’nun önceliği. Başkan Donald Trump, işletme vergisi indirimlerinin kısa süreli uzatılmasına sıcak baktığını işaret etti. Ek maliyetleri dengelemek için Crapo, SALT indirimi konusunda Temsilciler Meclisi’nin öncelikli gündem maddelerinden birini hedef alıyor.
Cumhuriyetçi Parti senatörlerine, SALT’ı Meclis Başkanı Mike Johnson’ın kendi üyeleriyle yaptığı 40.000 dolarlık anlaşmadan daha düşük bir seviyede sınırlamayı planladığını söyledi.
“Mavi” rengiyle bilinen Demokrat eyaletlerdeki Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, Senato Çoğunluk Lideri John Thune’un POLITICO‘ya ilk kez özetlediği plan hakkında şimdiden uyarı sinyalleri veriyor.
Katılımcılar, Crapo’nun toplantıda SALT için kesin bir rakam vermediğini, fakat bazı Cumhuriyetçi senatörlerin 20.000 dolara düşürmeyi önerirken, diğerlerinin Johnson’ın başlangıçta direnen üyelerine teklif ettiği 30.000 doları Temsilciler Meclisi’ne de teklif etmeleri gerektiğini savunduğunu söyledi.
Hoeven, “Temsilciler Meclisi 40.000 dolar teklif etti; biz daha azını yapacağız. Orada 350 milyar dolarlık bir potansiyel olduğunu biliyoruz, ancak henüz bir rakam üzerinde karar vermedik,” dedi.
SALT ile ilgili bu hamle, Thune’dan Temsilciler Meclisi tasarısında mümkün olduğunca az değişiklik yapmasını isteyen Johnson ve diğer Cumhuriyetçi milletvekilleri için bir darbe oldu.
Senato tasarısı Temsilciler Meclisi’nin tasarısının büyük bir bölümünü yansıtacak gibi görünse de, Crapo’nun sunumu, Senato’nun tasarıdaki en hassas siyasi alanlardan bazılarını değiştireceğine dair en önemli işaret.
Johnson, Senato toplantısının ardından gazetecilere verdiği demeçte, “SALT rakamı ve tasarıdaki bazı hükümler konusunda ne yapabilecekleri konusunda çok, çok endişeliyim. Umarım mümkün olduğunca az değişiklik yaparlar,” dedi.
Cumhuriyetçi Temsilci Nicole Malliotakois, Senato Cumhuriyetçilerinin Temsilciler Meclisi’nin SALT anlaşmasını değiştirirlerse “tüm tasarıyı çökertme riskiyle karşı karşıya olduklarını” söyledi ve “Amerikan halkına uygulanan en büyük vergi artışından sorumlu olacaklarını” savundu.
Crapo ve Thune, perşembe günü Beyaz Saray’da Trump ile bir araya gelerek vergi planını ona anlatacak. Crapo’nun önümüzdeki hafta başında Senato Cumhuriyetçilerine daha ayrıntılı bilgi vermesi bekleniyor.
Vergi diline ek olarak, Crapo tasarıdaki Medicaid hükümlerinin taslağını hazırlamaktan da sorumlu ve senatörler, bu konuda ne gibi değişiklikler düşündüğü konusunda çok daha az ayrıntı verdiğini söyledi. Tasarıda programın ele alınışından endişe duyan birçok Cumhuriyetçi senatör, Finans Komitesi’nde yer almıyor.
Eyaletindeki kırsal hastaneleri korumaya çalışan Maine Senatörü Susan Collins, toplantı sonrası gazetecilere Medicaid’de bazı değişiklikler önerdiğini ancak ayrıntılara girmeyeceğini söyledi. Kuzey Dakota Senatörü Kevin Cramer ise “Medicaid ile ilgili bazı hususların çıkarılması gerekecek” diyerek, bu konuda daha fazla değişiklik olabileceğini ima etti.
Amerika
Bezos, Washington Post’un görüş bölümünü yeniden yapılandırdı

Washington Post‘un (WP) sahibi Jeff Bezos tarafından istendiği şekliyle, görüş bölümünü yenilemesi kapsamında yeni görüş editörünü atadığını duyurdu.
Bezos şubat ayında, WP’nin geleneksel geniş görüş programını kaldırarak, “kişisel özgürlükler ve serbest piyasa” yanlısı başyazılara odaklanan bir bölüme geçeceğini duyurmuştu.
Bezos, haber yayıncılığının kamuoyundaki tartışmaların gündemini belirleme rolünün değiştiğini ileri sürmüştü.
Bezos, çalışanlarına yazdığı notta, “Bir zamanlar, özellikle yerel bir tekel olan gazeteler, her sabah okuyucuların kapısına tüm görüşleri kapsayan geniş bir köşe yazısı bölümü sunmayı bir hizmet olarak görebilirdi. Bugün ise bu işi internet yapıyor,” dedi.
The Economist’in Washington muhabiri ve The Dispatch’in eski genel yayın yönetmeni Adam O’Neal, yenilenen bölümün başına geçecek.
O’Neal, mesajında yeni patronunun hedeflerini yineledi ve “Felsefemiz, bu ülkenin geleceğine dair temel bir iyimserliğe dayanacak. İdeoloji hakkında ders veren veya politikalar hakkında belirli şekillerde düşünmenizi talep eden insanlar olmayacağız,” dedi.
Gazete çalışanları, Bezos’un gazetenin haber içeriğini değiştirmeye çalışmadığını vurguladı fakat bu ilk kez olmuyor.
Geçen ekim ayında Bezos, WP’nin başkan adaylarını destekleme uygulamasını durdurarak, genel seçimler öncesinde eski Başkan Yardımcısı Kamala Harris’e destek vermesini engellemişti.
Bu hamle, gazetenin birçok köşe yazarı ve eski baş editörü Marty Baron’un tepkisini çekmiş ve editörler kurulunun birkaç üyesi protesto için istifa etmişti.
Kararın ardından gazetenin okurları da isyan etmiş ve yaklaşık 250.000 kişinin aboneliklerini iptal ettiği bildirilmişti.
Amerika
Trump’ın Los Angeles hamlesi Demokratları böldü

ABD Başkanı Donald Trump’ın milyonlarca belgesiz göçmeni sınır dışı etme girişimi, protestoları bastırmak için Los Angeles kentinde ABD ordusunu görevlendirmesiyle Demokratları böldü.
Financial Times’a (FT) göre bu hamle Washington’da, başkanın seçmenler nezdindeki gücünü pekiştirirken, Demokrat rakipleri arasında göç, hukuk ve düzen konusunda bölünmeleri ortaya çıkaran “kurnaz” bir siyasi hesap olarak da görülüyor.
Cumhuriyetçi kamuoyu araştırma şirketi North Star Opinion Research’ün başkan yardımcısı Jon McHenry, “Başkan Trump birçok açıdan takdire şayan olmayabilir, ama elindeki kartları nasıl oynayacağını iyi biliyor,” dedi.
Trump, 2024 seçim kampanyasında, Joe Biden’ın başkanlığı döneminde ülkeye yasadışı olarak giren milyonlarca göçmeni sınır dışı etme sözü vermişti ve o günden bu yana göçmenlik konusundaki tutumu nedeniyle nispeten yüksek onay oranları elde etti.
Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza (ICE) görevlilerinin giderek sertleşen taktiklerine dair haberlere rağmen, son zamanlarda yapılan birkaç ankette, Amerikalıların çoğunluğunun Trump yönetiminin belgesiz göçmenleri sınır dışı etme çabalarını desteklediği ortaya çıktı.
Geçen hafta, Los Angeles şehrinde protestocular ile kolluk kuvvetleri arasında çıkan çatışmalar ve Ulusal Muhafızlar ile ABD Deniz Piyadeleri’nin görevlendirilme kararından önce yapılan bir CBS News anketine göre, Amerikalıların yüzde 54’ü yasadışı göçmenleri sınır dışı etme programını onaylarken, yüzde 46’sı desteklemiyor.
Beyaz Saray iletişim direktörü Steven Cheung, ankete yanıt olarak “Ulusal Muhafızların şiddeti bastırmak için Los Angeles’a gönderilmesinden sonra onay oranı daha da yükselecektir,” diye yazdı.
Trump daha da ileri giderek, bu hafta Beyaz Saray’da düzenlenen bir üst düzey yöneticiler toplantısında, Amerikalıların yüzde 95’inin kendisini desteklediğini düşündüğünü söyledi.
Trump, “Diğer birçok konu gibi, bunun da 95’e 5’lik bir konu olduğunu düşünüyorum. Demokratlar, konularda yanlış tarafta oldukları için seçimleri ezici bir çoğunlukla kaybettiler,” dedi.
Trump’ın Ulusal Muhafızları görevlendirmesinden bu yana çok az ulusal anket yapılmış olsa da, hafta sonu gerçekleştirilen ve çarşamba günü yayınlanan bir Quinnipiac anketi, başkanın hamlesine verilen desteğin değişiyor olabileceğini ortaya koydu.
Sadece %43’lük bir kesim Trump’ın göçmenlik meselesini ele alışını onaylarken, %54’lük bir kesim onaylamadı. %40’lık bir kesim ise yönetimin sınır dışı etme çabalarını onayladığını belirtti.
Yine de Beyaz Saray çarşamba günü sert bir tavır sergiledi. Trump’ı daha fazla sınır dışı etme kararından vazgeçirebilecek bir şey olup olmadığı sorulduğunda, Beyaz Saray basın sekreteri Karoline Leavitt, “Trump yönetimi, başkanın Amerikan halkına vaat ettiği toplu sınır dışı etme çabalarını sürdürecek,” yanıtını verdi.
Demokratlar, geçen kasımdaki seçimlerden bu yana, Biden yönetiminin ABD-Meksika sınırındaki tutumu nedeniyle Beyaz Saray ve Kongredeki kontrolünü kaybetmesinden bu yana, göç konusunda tutarlı bir mesaj oluşturmakta zorlanıyor.
Şimdi, Los Angeles sokaklarında şiddet ve kaosu desteklediği izlenimi vermeden Trump’ın göçmenlik uygulamalarını ve protestoları bastırmak için ABD ordusunun konuşlandırılmasını kınamaya çalışmak gibi ek bir zorlukla karşı karşıyalar.
Zorluklar, parti liderliğinin üst düzey bir üyesinin çarşamba gecesi istifa ettiğini açıkladığı Demokratik Ulusal Konvansiyon (DNC) da dahil olmak üzere, parti yapısının iç çekişmelerle boğuştuğu bir dönemde ortaya çıktı.
Kaliforniya’daki Demokrat yetkililer protestoların büyük ölçüde barışçıl olduğunu ısrarla belirtirken, yağma ve vandalizm olayları ABD genelinde manşetlere taşındı ve Los Angeles’ın Demokrat belediye başkanı Karen Bass’ın yerel sıkıyönetim ilan edip sokağa çıkma yasağı getirmesine neden oldu.
Washington’da Demokratlar nasıl tepki verileceği konusunda bölündü. Senato azınlık lideri Chuck Schumer dahil olmak üzere önde gelen parti isimleri Trump’ın eylemlerini “endişe verici otoriterlik” olarak kınadı.
Fakat parti tabanı, partinin protestocuları kınaması gerekip gerekmediği konusunda sert tartışmalar yaşadı.
Pennsylvanialı Demokrat senatör John Fetterman, sosyal medya hesabında, partisinin “arabaları ateşe vermeyi, binaları tahrip etmeyi ve kolluk kuvvetlerine saldırmayı kınamayı” reddederek “ahlaki üstünlüğünü” kaybettiğini yazdı.
New Yorklu Demokrat Temsilci Alexandria Ocasio-Cortez, CNN’e verdiği demeçte, “Aileleri parçalamak, ICE’nin kanunları çiğnemek gibi şiddet eylemlerini kesinlikle kınamalıyız. Senatör Fetterman veya başka biri kanun ve düzenle ilgileniyorsa, ABD’de gördüğümüz en kanunsuz kurum ve yönetimlerden birine bakmalıyız,” yanıtını verdi.
Connecticut senatörü Chris Murphy, partisinin bu ikilemi çözebileceğini vurgulayarak, Kongrede gazetecilere, “Aynı anda iki şeyi yapabiliriz. Kontrolden çıkan protestoları kınayabiliriz ve Donald Trump’ın şiddet uygulayan protestoculara karşı durmakla ilgilenmediğini kabul edebiliriz,” dedi.
Murphy, “Gerçek şu ki: Donald Trump barış sağlamak istemiyor. Durumu yatıştırmak istemiyor. Kavga arıyor,” diye ekledi.
Öte yandan kavganın Trump’ın istediği gibi bitmeyebileceğine dair bazı işaretler var. Son günlerde bir grup Cumhuriyetçi Kongre üyeleri, yaygın baskınların ekonomiyi bozabileceği ve toplulukları altüst edebileceği uyarısında bulunarak, yönetimi sınır dışı etme operasyonlarını daraltmaya çağırdı.
Kaliforniya’dan Cumhuriyetçi Kongre üyesi David Valadao salı günü X’te yaptığı açıklamada, “Kaliforniya’da devam eden ICE operasyonları konusunda endişeliyim ve yönetimle görüşmelerime devam ederek, yıllardır Valley’de barış içinde yaşayan çalışkan insanlardan çok, bilinen suçluların sınır dışı edilmesine öncelik verilmesi gerektiğini vurgulayacağım,” dedi.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya3 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Dünya Basını5 gün önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 2
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Dünya Basını2 hafta önce
Savaş sonrası Suriye’yi dönüştüren ‘Sünni popülizm’