Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Katar: Trump 20 Ocak’tan önce Gazze’de ateşkes istiyor

Yayınlanma

Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani, Donald Trump’ın danışmanlarının kendisine, Trump’ın 20 Ocak’ta göreve başlamadan önce Gazze’de esir takası anlaşmasına varılmasını istediğini söylediğini açıkladı.

Al Sani bu açıklamayı İngiliz Sky News kanalına verdiği röportajda, Trump’ın pazartesi günü yaptığı kendisi göreve başlayana kadar rehinelerin iade edilmemesi halinde “kıyametin kopacağı” yönündeki uyarısı sorulduğunda yaptı. Katar Başbakanı, “Bu açıklama umarız işe yarar ve her iki tarafa da iletilir” dedi. Katar Başbakanı, “Trump’ın ekibinden bunu duyduk… bunun (rehine anlaşmasının) hemen şimdi hatta bugün çözülmesini istediklerini belirttiler” diye ekledi.

Al Sani “Başkan göreve başlamadan önce durumu aşmayı umuyoruz çünkü Gazze’deki durumu istikrara kavuşturma ve bölgesel güvenliği yeniden tesis etme gibi önceliklerimiz var” diye ekledi.

Bununla birlikte, Katar Dışişleri Bakanlığı dün, geçen ay Doha’nın arabuluculuk çabalarını geçici olarak durdurduğunu ve bu duraklamanın hâlâ devam ettiğini açıkladı. Bu açıklama, ABD Başkanı Joe Biden’ın geçen hafta Katar, Mısır ve Türkiye’nin yeni bir rehine anlaşması için girişimde bulunacağını söylediği açıklamalarla çelişiyor gibi görünüyor.

BM Özel Komitesinden “Gazze” raporu: Soykırım tanımıyla uyuşuyor

Geçen hafta, Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham de Axios’a yaptığı açıklamada, Trump’ın Beyaz Saray’a dönmeden önce bir rehine anlaşmasının güvence altına alınmasını istediğini söylemişti.

The Times of Israel ise Ekim ayında, Trump’ın bu mesajı yaz aylarında Mar-a-Lago’da Netanyahu ile yaptığı görüşmede bizzat ilettiğini yazmıştı.

Al Sani, röportajda Hamas’ın, Katar’ın başkenti Doha’da bir ofisinin bulunmasıyla ilgili eleştirilere de yanıt verdi, “Hamas’ın Doha’daki varlığı tamamen şeffaf ve koordinelidir. İsrail ile ABD’nin müzakere platformu olarak kullanma isteğiyle ortaya çıkmıştır” diye konuştu.

Bu ofisin birçok ateşkese imza attığını, birçok olayda tansiyonu yükselmeden düşürdüğünü kaydeden Al Sani, Gazze’ye verilen tüm desteğin ABD, İsrail ve Birleşmiş Milletler koordinesiyle verildiğinin altını çizdi.

Al Sani, Katar’ın bu rolünün bölge için gerekli olduğunu belirterek, “Tüm dünyanın, 109 esirin ailelerine askeri güçle değil, bu ofis sayesinde, müzakereler sayesinde döneceğini anlamasını umuyorum” değerlendirmesinde bulundu.

İsrailli bakanlar: Ateşkes şansı yüksek

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz da dün yaptığı bir açıklamada, “Bu sefer Hamas ile gerçekten bir esir takası yapma şansımız var” dedi. İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar da benzer şekilde esir takası ve ateşkes anlaşması için yürütüldüğü belirtilen görüşmelere ilişkin “Şu anda daha fazla ayrıntı veremesem de bir esir takası anlaşmasına doğru ilerlendiğine dair işaretler var” açıklamasında bulundu.

Mısır Dışişleri Bakanı Abdulati de bu hafta başında Hamas ve Fetih heyetlerinin Gazze’deki esirlerin serbest bırakılması, ateşkes sağlanması ve ateşkes sonrası için istişarelerde bulunduklarını kaydetmişti.

Mısır, Gazze’de ateşkes için İsrail’e “Hamas’sız bir plan” sunacak

İsrail heyeti Mısır’a gidecek

İsrail’den bir heyetinin gelecek hafta Kahire’ye giderek Mısır’ın Hamas ile esir takası anlaşmasına ilişkin yeni teklifini görüşeceği iddia edildi.

İsrail’in Kanal 12 televizyonunun haberinde, İsrail heyetinin, Mısır’ın ilk olarak 45 ile 60 gün arası geçici bir ateşkes öngören esir takasına ilişkin teklifini ele almak üzere gelecek haftanın başında Kahire’ye gideceği kaydedildi.

Teklifin ilk aşamasının esirlerin ve Filistinli tutukluların kademeli olarak serbest bırakılmasını içerdiği belirtilen haberde, Gazze Şeridi’nin güneyindeki Refah Sınır Kapısı’nın açılması ve buranın Filistin Yönetimi tarafından yönetilmesinin de öngörüldüğü aktarıldı.

Haberde, teklifin ilk aşamasında Gazze’ye büyük bir insani yardım akışının gerçekleştirilmesinin planlandığı ancak “ilk aşamanın tamamlanması konusunda İsrail ile Hamas arasındaki açığın nasıl kapatılacağının belirsiz olduğu” vurgulandı.

Ateşkes teklifinin sonraki aşamalarının neleri içereceğine ilişkin ise detay verilmedi.

Gazze’de 101 İsrailli esir olduğu belirtiliyor. Esir yakınları Netanyahu yönetiminin İsrail ile Hamas arasında esir takasına varılması için yeteri kadar çaba göstermediğini savunuyor.

Ortadoğu

“BAE, Somali’de İsrail radarı konuşlandırdı”

Yayınlanma

Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gizli bir anlaşma kapsamında Somali’nin Puntland özerk bölgesine İsrail radarı yerleştirdi. Mogadişu ve Puntland yönetimlerinin sessizliği, iddiaların doğruluğunu güçlendiriyor.

Middle East Eye’da (MEE) yer alan habere göre Puntland Özerk Yönetimi Başkanı Said Abdullah Deni, meclis onayı olmadan Bosaso Havalimanı’nı BAE’ye devretti. Konuyu bilen kaynaklar, bu yılın başlarında BAE’nin, Yemen’den gelebilecek Husi saldırılarına karşı havalimanını koruma gerekçesiyle radar konuşlandırdığını söyledi.

İsrail radarı mart başında tespit edildi

Mart ayı başlarında elde edilen uydu görüntülerine göre, İsrail yapımı ELM-2084 3D Aktif Elektronik Taramalı Çok Amaçlı Radar, Bosaso Havalimanı yakınlarına yerleştirildi. Radarın hava savunma amacıyla kullanıldığı, özellikle Yemen kaynaklı olası insansız hava aracı veya füze tehditlerini tespit etmeye yönelik olduğu ifade ediliyor.

BAE’nin Sudan bağlantısı

Kamuya açık uçuş verileri, BAE’nin Bosaso Havalimanı’nı Sudan’daki Hızlı Destek Kuvvetleri’ne (RSF) destek sağlamak için kullandığını gösteriyor. RSF, iki yıldır Sudan ordusuyla çatışıyor. Sudan hükümeti, BAE’yi RSF’ye askeri destek sağlamakla suçlayarak Uluslararası Adalet Divanı’na başvurmuştu. BAE bu suçlamaları reddediyor.

Hükümetler sessiz

Konuyla ilgili MEE’ye konuşan iki farklı kaynak, radarın geçen yılın sonunda yerleştirildiğini ve RSF’ye düzenli sevkiyatlar yapıldığını belirtti. Ancak radar konuşlandırılması konusunda ne Somali merkezi hükümeti ne de Puntland yetkilileri kamuoyuna açıklama yaptı.

Puntland Devlet Bakanı Abdifatah Abdinur, sorulara yanıt vermek yerine Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud ve Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la alay eden mesajlar gönderdi.

Puntland’ın fiilen bağımsız hareket etmesine rağmen, söz konusu radar konuşlandırmasının ne federal hükümetten ne de Puntland parlamentosundan onay alındığı belirtiliyor. Deni’nin, BAE’den aldığı siyasi ve mali destekle 2026’daki cumhurbaşkanlığı seçimlerine hazırlandığı öne sürülüyor.

Mogadişu sessizliği koruyor

Puntland merkezli Sidra Enstitüsü Başkanı Salim Said Salim, sosyal medya ve uydu görüntülerine rağmen radar hakkında resmi açıklama yapılmamasının dikkat çekici olduğunu söyledi. “Bu sessizlik, iddiaların doğruluğunu teyit eder nitelikte” diyen Salim, Mogadişu’nun BAE ile ilişkileri bozmak istemediği için sessiz kaldığını savundu.

BAE’nin Somali’deki etkisi genişliyor

Birleşik Arap Emirlikleri, yıllardır Somali ordusunu eğitiyor ve El-Şebab’a karşı mücadelede destek sağlıyor. Özellikle Yemen’e coğrafi yakınlığı bulunan Puntland’da etkinliğini artıran BAE, korsanlıkla mücadele için de bölgede askeri varlık göstermişti.

Öte yandan BAE’nin, ayrılıkçı Somaliland bölgesine yaptığı yatırımlar ve bu bölgeye devlet başkanı muamelesi yapması Mogadişu yönetimini rahatsız ediyor. Somali Dışişleri Bakanı Ahmed Mo Fiqi, BAE’ye gönderilen bir mektupla bu uygulamaya son verilmesini talep ettiklerini açıkladı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

ABD: Suriye’yle normalleşme için şartlarımız net

Yayınlanma

Tim Lenderking

ABD’li üst düzey yetkili Tim Lenderking, Suriye’yle normalleşme süreci için tutuklular, yabancı savaşçılar ve kimyasal silahlar gibi alanlarda ilerleme şartı koydu. Yaptırımların kaldırılmasının ancak güven inşa edilmesiyle mümkün olabileceği vurgulandı.

ABD Dışişleri Bakanlığı Yakın Doğu İşleri Bürosu Kıdemli Görevlisi Tim Lenderking, Suriye’yle normalleşme konusunda Washington’ın tutumunu netleştirdi. ABD-Arap İlişkileri Ulusal Konseyi (NCUSAR) tarafından düzenlenen seminerde konuşan Lenderking, HTŞ liderliğindeki Şam yönetiminin bazı temel konularda somut adımlar atması halinde, ABD’nin yaptırımları hafifletmeye açık olduğunu söyledi.

ABD’den Şam’a normalleşme şartı: Filistinli gruplar sınır dışı edilsin

Trump yönetiminin Orta Doğu’daki üst düzey temsilcisi olan Lenderking, “Güven inşa edebileceğimiz bir fırsat arıyoruz. Ancak bunlar bir gecede düzeltilebilecek şeyler değil” diyerek sürecin zorluklarına dikkat çekti.

Suriye’yle normalleşme için şartlar masada

Lenderking, özellikle gazeteci Austin Tice başta olmak üzere Suriye’de kaybolan ya da alıkonulan ABD vatandaşlarının durumunun netleştirilmesinin, Suriye’yle normalleşme yolunda temel beklentileri arasında olduğunu belirtti.

Ocak ayında Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara’nın Tice’ın ailesiyle temas kurmasına dair memnuniyetini dile getiren Lenderking, “Kayıp Amerikalıların akıbeti açıklığa kavuşmalı” dedi.

İran ve Hizbullah etkisine karşı uyarı

Lenderking, İran ve Hizbullah’ın Suriye’de yeniden etkinlik kazanma çabalarına karşı net mesajlar verdi. “Bu oluşumların Suriye topraklarında yeniden yer edinmesini istemiyoruz” diyerek ABD’nin bu konuda güvence istediğini vurguladı.

ABD’den Suriye’ye “İran” baskısı: DMO terör örgütü ilan edilsin

Kimyasal silahlar ve terörle mücadele

ABD’li yetkili, kimyasal silahların tamamen imha edilmesini ve Şam’ın komşu ülkelere karşı saldırmazlık ilkesini benimsemesini istedi. Aynı zamanda IŞİD’e karşı mücadelenin sürdürülmesi ve PKK/YPG ile yapılan anlaşmaların, ülke bütünlüğünü koruyacak şekilde uygulanması gerektiğini belirtti.

Mart ayında Suriye Cumhurbaşkanı Şara ile SDG’nin sözde komutanı Ferhat Abdi Şahin arasında imzalanan entegrasyon anlaşmasını olumlu bulduklarını kaydeden Lenderking, “Bu anlaşmalar kolay uygulanmaz ama IŞİD’in tekrar ortaya çıkmaması için güçlü çözümler gerekiyor” dedi.

Yabancı savaşçılar beklentisi

Suriye’yle normalleşme için önemli bir diğer koşulun, “yabancı savaşçıların” ordu ve güvenlik teşkilatlarından uzaklaştırılması olduğunu vurgulayan Lenderking, bu alanda ilerleme sağlanması durumunda ABD’nin yeniden angajmana açık olduğunu ifade etti.

“Suriye ikinci bir şansı hak ediyor”

Lenderking açıklamasının sonunda şu ifadeleri kullandı: “Geçici otorite, dile getirdiğimiz doğrultuda kanıtlanabilir adımlar attığı takdirde, yaptırımların hafifletilmesini değerlendireceğiz. Suriye’nin ikinci bir şansa sahip olmasını istiyoruz.”

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Trump yönetimi Yemen’i altı haftadır vuruyor

Yayınlanma

ABD ordusu haftalardır Yemen’i bombalıyor ve sadece bu ay yüzlerce saldırı düzenledi.

ABD güçleri ile Yemen direnişi arasındaki çatışma, neredeyse tamamen havadan ve çoğu zaman insansız hava araçlarının yardımıyla yürütülüyor.

Mart ortasında yeniden başlayan operasyonlar o günden bu yana aralıksız devam ediyor. Orta Doğu’daki askeri operasyonları yöneten ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM), “7/24” operasyon yürüttüğünü övünerek duyurdu.

Amerika Ulusal Güvenlik Yahudi Enstitüsü’nün verilerine göre mart ve nisan aylarında en az 680 hava saldırısı düzenlendi.

Yemen’in batı kıyısındaki Ras Isa petrol limanı, en son hedefler arasındaydı. Associated Press’in haberine göre, saldırıda 74 kişi öldü, çok daha fazlası yaralandı. Uydu görüntüleri, yıkılmış altyapı ve patlama izlerini gösterdi.

Yemen direnişi ve öncüsü Husiler (Ensarullah), ABD ve Birleşik Krallık’ın desteklediği Suudi Arabistan önderliğindeki koalisyonun yıllardır süren saldırılarına karşı direnişe devam ediyor.

Yemen Veri Projesi, 2015’ten bu yana yedi yıl içinde 25.000’den fazla hava saldırısı kaydetti.

Danışmanlık kuruluşu Basha Report’tan Mohammad Al-Basha, Axios’a verdiği demeçte, Husi milislerinin “sivil kayıplara ilişkin haberleri abartarak bunları yeni militanlar kazanmak ve iç desteği artırmak için bir slogan olarak kullandığını” ileri sürdü.

Al-Basha, “Husi kontrolündeki toprakları geri almak için sürdürülebilir kara operasyonları” yapılmazsa, grubun “nihayetinde mevcut kayıplarını telafi edebilecek, saflarını yenileyebilecek, yeniden toparlanabilecek ve kapasitelerini yeniden inşa edebilecek” durumda olacağını ekledi.

CENTCOM bölgesinde şu anda iki ABD uçak gemisi, Harry S. Truman ve Carl Vinson bulunuyor.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde Super Hornet, Growler ve Hawkeye savaş uçaklarının eylemde olduğu görülüyor.

Gizli B-2 bombardıman uçakları da Hint Okyanusu’ndaki Diego Garcia adasında görüldü.

Fox News ve The War Zone’a göre, Husiler mart ayı başından bu yana birkaç MQ-9 Reaper insansız hava aracını düşürdü. Her birinin maliyeti on milyonlarca dolar.

İsyancılar ayrıca Kızıldeniz ve Aden Körfezi’ni füzeler ve patlayıcı insansız araçlarla ablukaya aldı. O dönem Pentagon’un silah alım sorumlusu olan Bill LaPlante, kasım ayında Axios’a Husilerin silah cephanesinin giderek daha sofistike hale geldiğini söylemişti.

Pentagon’un operasyonla ilgili daha fazla ayrıntı vermek için bir basın toplantısı düzenleyip düzenlemeyeceği henüz belli değil. Yetkililer en son 17 Mart’ta basın karşısına çıkmıştı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English