Bizi Takip Edin

Avrupa

Kendi partisi, Schröder’i ‘istenmeyen adam’ ilan etti

Yayınlanma

Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD), eski şansölye ve parti başkanı Gerhard Schröder’i yaklaşan parti kongresinde istenmeyen adam ilan etti.

SPD’nin eski başkanları geleneksel olarak parti kongrelerine konuşmacı olarak davet edilirken, geçmişte sık sık kongrelerde konuşma yapan Schröder, Aralık ayında yapılacak kongre için ‘istenmeyen konuk’ oldu. Schröder geçen hafta SPD’nin 160. kuruluş yıldönümüne de davet edilmemişti.

SPD Genel Başkanı Saskia Esken Deutsche Presse-Agentur’a (dpa) yaptığı açıklamada, “Gerhard Schröder’de artık eski şansölye ve eski parti liderini göremiyorum. Onu ticari çıkarlarının peşinde koşan bir işadamı olarak görüyorum,” dedi.

Schröder’in Rusya ve Rusya lideri Vladimir Putin ile ilişkilerini gerekçe gösteren SPD Genel Sekreteri Kevin Kühnert davet edilmeme konusunda, “Savaş kışkırtıcısı ve saldırganla bu yakınlığı olduğu sürece, şu anda iletişim kuracak hiçbir şeyimiz yok,” dedi.

Schröder 1998-2005 yılları arasında Almanya Şansölyesi olarak görev yapmış ve 1999-2004 yılları arasında SPD liderliğini üstlenmişti. Schröder görevden ayrıldığından Rusya-Ukrayna savaşının başlangıcına kadar Rus enerji şirketleri için çalışmıştı.

Schröder hakkında parti içinde başlatılan ihraç soruşturması ise eski başkanın partide kalması ile sonuçlanmıştı.

Avrupa

AB, Rus petrolüne tavan fiyatı düşürüyor ve Kuzey Akım’ı yasaklıyor

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Rusya’ya karşı 18. yaptırım paketini hazırlıyor. Bu paketle Rus petrolüne uygulanan tavan fiyatın 60 dolardan 45 dolara düşürülmesi ve Kuzey Akım boru hatları dahil Rus enerji altyapısının işletilmesinin yasaklanması planlanıyor.

Avrupa Birliği (AB), Rusya’ya karşı hazırladığı 18. yaptırım paketinin ana maddeleri olarak, ülkenin petrol gelirlerini sınırlamayı ve Kuzey Akım boru hatlarının yeniden faaliyete geçmesini engellemeyi hedefliyor.

Avrupa Komisyonu ayrıca, 190 milyar avro Rus döviz rezervinin dondurulduğu Belçika’yı Moskova’dan gelebilecek olası davalara karşı korumaya çalışacak.

Ukrayna’daki barış sürecinin duraksaması zemininde hazırlanan yeni yaptırım önerilerini Avrupa Komisyonu’nun Salı günü sunmayı planladığı belirtildi.

Financial Times gazetesine konuşan ve konuya yakın üç kişinin aktardığına göre, pakette Rus petrolüne uygulanan tavan fiyatın mevcut 60 dolardan 45 dolara düşürülmesi yer alıyor.

Ayrıca, Kuzey Akım boru hatları da dahil olmak üzere Rus enerji altyapısının işletilmesine yasak getirilmesi öngörülüyor.

Almanya’dan Kuzey Akım’a tam yasak

Kuzey Akım boru hatlarının yasaklanması konusunda Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Almanya’nın yeni Şansölyesi Friedrich Merz daha önce anlaşmaya varmıştı.

Şansölye Merz, Rus ve Amerikalı iş insanlarının Kuzey Akım-2’nin kalan hattını faaliyete geçirme olasılığını görüştüğü ve Almanya’nın doğu eyaletlerindeki bazı siyasetçi ve sanayicilerin Ukrayna’da barış sağlanması halinde Gazprom’dan alımlara geri dönmekten bahsettiği yönündeki haberler üzerine, Moskova ile potansiyel gaz işbirliğinin faydalarına ilişkin her türlü tartışmayı bastırmayı amaçlıyor.

ABD’nin çelişkili tutumu

AB ve ABD, Rusya’yı barış müzakerelerine zorlamak amacıyla ek ekonomik baskı uygulamak istiyor. Ancak Washington’ın bu konuda çelişkili bir tutum sergilediği görülüyor.

Başkan Donald Trump geçen hafta Merz ile yaptığı görüşmede Rusya ve Ukrayna’yı, ayrılmadan önce kavga etmelerine izin verilmesi gereken çocuklara benzetmişti.

Öte yandan, Senato’da Rus enerji kaynaklarını satın alan ülkelere karşı yüzde 500’lük gümrük vergisi getirilmesini öngören yasa tasarısı hazırlandı.

Ancak yönetimin yaptırımları sıkılaştırma konusundaki isteksizliği nedeniyle senatörler, yasa tasarısının onay sürecini başlatma çabalarını son günlerde zayıflattı.

Financial Times’ın haberine göre, yeni yaptırım paketi kapsamında ek Rus bankaları ve tankerlerinin kara listeye alınması ile Belçika’ya ikili yatırım anlaşması çerçevesinde koruma garantisi verilmesi de öngörülüyor.

İsviçre, Rusya’nın ‘gölge filosuna’ yönelik AB yaptırımlarına resmen katıldı

Okumaya Devam Et

Avrupa

‘Avrupa için Vatanseverler’ Fransa’da gövde gösterisi yaptı

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu’ndaki (AP) Avrupa için Vatanseverler (PfE) grubunun liderleri Fransa’nın Fontainebleau kentinde bir araya gelerek, Avrupa’nın gücünün, barışının ve özgürlüğünün yeniden tesis edilmesi için birlikte çalışacaklarını açıkladılar.

Ortak bildiride taraflar, birçok ülke politikasını milli çıkarlarını savunmaya dayandırırken, AB’nin “eski ideolojik çerçevelere” bağlı kalmaya devam etmesinden duydukları endişeyi dile getirdiler.

PfE liderleri bu tutumun, Avrupa’yı ve Avrupa ülkelerini “küresel önemin kenarına itme” tehlikesi yarattığını savundular.

Toplantıya Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, İspanyol Vox’un lideri ve PfE Başkanı Santiago Abascal, Fransız Ulusal Birlik’in (RN) tarihsel lideri Marine Le Pen, RN ve PfE grubunun eş başkanı Jordan Bardella, PfE birinci başkan yardımcısı ve Fidesz’in başkan yardımcısı Kinga Gál ve Yunan Mantığı Partisi’nin AP milletvekili ve PfE grubunun üyesi Afroditi Latinopoulou katıldı.

Bildiride, Avrupa uluslarının savunma kabiliyeti, iktisadi gücü ve bağımsızlığıyla güvence altına alınmış kalıcı barış, iktisadi refah ve özgürlüğe kavuşması için AB ve üye devletlerinin stratejik bir güç politikası benimsemesi gerektiği vurgulandı.

‘Milli-muhafazakâr’ CPAC Budapeşte’de toplanıyor

‘Yeşil Mutabakat’ hedefte

PfE’ye göre, özellikle Avrupa Komisyonu önderliğindeki mevcut AB liderliği, tüm bu alanlarda başarısız oluyor. Sert eleştiri yöneltilen politikalar arasında, grubun iktisadi olarak zararlı ve “ideolojik güdümlü” olarak nitelendirdiği, kıtadaki çiftçilere, işletmelere ve sanayiye zarar veren Yeşil Mutabakat’a yöneltildi.

PfE liderleri buna karşılık, sanayi kalkınması, iktisadi rekabet gücü ve enerji egemenliğini destekleyen politikalar çağrısında bulundular.

2022 Şubatından bu yana devam eden Ukrayna savaşı, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan barışın ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatan bir örnek olarak gösterildi. 

PfE, “jeopolitik gerçekliğin ideolojik varsayımlarla” yer değiştirdiği durumlarda bu barışın tehdit altında olduğunu uyardı.

Vatanseverler, Avrupa’nın kendi güvenliğini sağlaması gerektiğini kabul ederken, savaşa geri dönme veya Ukrayna’ya asker gönderme fikrini kesin bir şekilde reddettiler.

Bunun yerine, barışın kıtanın en önemli önceliği olmaya devam etmesi gerektiğini vurgulayarak, Avrupa’nın bölgesel çatışmaların çözümünde arabulucu ve destekçi rolünü üstlenmesi gerektiğini savundular.

PfE, askeri yetkilerin AB kurumlarına devredilmesi fikrini de reddetti.

Avrupa sağı İsrail hükümetinin etkinliğinde bir araya geldi

Avrupalı sağcılar ‘antisemitizmin yükselişinden’ endişeli

Grup, Avrupa’da “radikal sol”un söylemleriyle giderek körüklendiğini iddia ettikleri “antisemitizmin yeniden canlanması”ndan da endişe duyduklarını ifade etti.

Katılımcılar, bir zamanlar “Nazi barbarlığıyla yıkıma uğramış” bir kıtanın mirasçıları olarak, “Avrupalıların sınırları içinde yeni biçimlerdeki dini şiddeti” tolere edemeyeceklerini savundular.

Vatanseverler, açıklamalarında temel demokratik hak ve özgürlüklerin kademeli olarak aşındığını ileri sürüyorlar. AB’yi, özellikle egemenlik ve göç politikası konusunda “liberal ana akımla” uyumlu olmayan siyasi güçlere çifte standart uyguladığı için eleştirdiler.

Avrupa Komisyonu’nun ideolojik ve müdahaleci gündemi nedeniyle birçok vatandaşın kendi ülkelerinin geleceğini belirleme hakkından mahrum bırakıldığını iddia ettiler.

“Bireysel hakları korumak, Avrupa halklarının toplumsal ve kültürel kimliğini savunmak anlamına da gelir,” diyen PfE’ye göre, mevcut AB göç politikaları üye ülkelerin hem güvenliğini hem de kimliğini tehlikeye atıyor ve bunun etkileri uzak kırsal bölgelerde bile görülüyor.

Meloni’den AP’de sağı birleştirme hamlesi

Sınırların açılmasına veya göçmenlerin Avrupa’da yeniden dağıtılmasına tepki

Avrupa’nın yenilenmesine yönelik vizyonları, demokrasiye, özgürlüğe ve AB ülkelerinin egemenliğine saygının yeniden tesis edilmesinin yanı sıra vatandaşların liderlerini özgürce seçme hakkının korunmasına odaklanıyor.

Ayrıca, muhalefet liderlerini cezalandırmak veya seçim sonuçlarını geçersiz kılmak için demokratik ilkeleri kötüye kullandığını iddia ettikleri “siyasallaşmış mahkemelere ve kurumlara” karşı güçlü bir muhalefet dile getirdiler.

Yeşil Mutabakat, değiştirilmesi gereken başarısız bir siyaset olarak vurgulanırken, yeniden sanayileşmeye bağlı “daha pragmatik ve maliyet etkin bir enerji stratejisi” çağrısında bulunuldu.

Göç konusunda, sınırların yeniden açılması veya göçmenlerin Avrupa’ya yeniden dağıtılmasına yönelik tüm öneriler reddedildi.

Ukrayna’nın AB üyeliği olasılığının ciddi endişelere yol açtığını savunan grup, bunun özellikle tarım, gıda güvenliği, işgücü piyasaları ve mevcut üye devletlerin güvenliği açısından öngörülemeyen sonuçlara yol açabileceğine inanıyor.

Zirveyi kapatırken liderler, milli çıkarları korumaya kararlı vatansever siyasi hareketler etrafında Avrupa’yı yeniden inşa etme hedeflerini vurguladılar. 

“Avrupa’yı Yeniden Büyük Yap” koalisyonu hızla ilerliyor

Orbán: Macaristan ‘Hristiyanlığın son kalesi’

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, 9 Haziran’da düzenlenen PfE mitinginde sert bir konuşma yaptı.

Orbán, Macaristan’ı Avrupa Birliği’nin “kara koyunu”, Brüksel’in “en kötü kabusu”, “Avrupalı vatanseverlerin umudu” ve “son Hıristiyan kalesi” olarak nitelendirdi.

Macar televizyonunda canlı olarak yayınlanan konuşmasında Orbán, milli egemenliği ve kültürel kimliği savundu ve AB liderliğini sert bir dille eleştirdi.

Orbán, Brüksel’i, Macarların aksine özgürlük, demokrasi ve vatan için savaşmanın ne anlama geldiğini anlamayan “yumurtalı kafalı bürokratlar” tarafından yönetilmekle suçladı ve “Sessiz olup çalışmaya başlamalılar,” dedi.

Macaristan’ın AB’nin baskısına boyun eğeceği yönündeki iddiaları kesin bir dille reddeden Orbán, “Biz Macarlar, Brüksel’in önünde diz çökmeyeceğiz” iddiasında bulundu.

Marine Le Pen’i sadık bir dost ve onurlu bir lider olarak öven Macar lider, “Fransa, Marine Le Pen’i cumhurbaşkanı olarak seçmeme lüksüne sahipse, zengin bir ülke olmalı,” diye ekledi.

Orbán, AB’nin göç politikasını reddetti ve bunu göç değil, Avrupa’nın kültürel temellerini yıkmayı amaçlayan “örgütlü nüfus değiştirme” olarak nitelendirdi.

AP’de yeni “kutsal ittifak”: Venezuela karşıtı sağcı çoğunluk

‘Brüksel, Avrupa’yı savaş ekonomisine itiyor’

Macaristan’ın uluslararası hukuku veya Brüksel’i suçlamak yerine harekete geçmeye devam edeceğini yineleyen Macar lider, “Halkın yanındayız ve onlar için mücadele ediyoruz,” diye konuştu.

Brüksel’in öncülüğündeki askerileşmeye ve Ukrayna çatışmasına daha fazla müdahil olmaya karşı uyarıda bulunan Orbán, “Oğullarımızın tabutlarla eve dönmesini istemiyoruz. Komşumuzda bir Afganistan istemiyoruz,” dedi.

Bunun yerine ateşkes, barış görüşmeleri ve diplomasiye dönüş çağrısında bulunan Orbán, Brüksel’in Avrupa’yı “savaş ekonomisine” ittiğini, devasa bir borç biriktirdiğini ve maliye üzerindeki milli kontrolü zayıflattığını iddia etti.

Orbán, Pentekost’a (Hamsin Yortusu) atıfta bulunarak, “egemenlik ve özgürlük” dilinde ortaya çıkan yeni bir Avrupa birliği ile paralellik kurdu. İspanya’dan Polonya’ya kadar tüm ulusların artık aynı dili, yani “Brüksel’in merkeziyetçiliğine direniş dilini” konuştuğunu iddia etti.

Orbán, Macaristan’ı vatanseverliğin başarı örneği olarak gösterdi: “küreselcilerin etkisine karşı direnen, Hristiyan kimliğini ve aile değerlerini anayasasına yazan ve yasadışı göçü durdurmak için sınır çiti inşa eden bir ülke.”

“Macaristan’da göçmen sayısı sıfır” diye vurgulayan Orbán, ülkesinde “antisemitizm, sokak şiddeti ve şehir ayaklanmalarının olmadığını” da ileri sürdü.

“Bu göç değil. Bu, Soros ve Brüksel tarafından yönetilen bir nüfus değişimi,” diten Orbán’a göre Macaristan, aileleri koruyor, çalışan annelere ömür boyu gelir vergisinden muafiyet tanıyor ve milli kimliğiyle gurur duyuyor.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Meloni bir darbe yedi, bir zafer kazandı

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni, bir hafta arayla önce bir darbe yedi, sonra da bir zafer kazandı.

Darbe, İsrail casus yazılımı Graphite hakkındaki bir parlamento soruşturmasından geldi. Parlamento komitesi, hükümetin göçmenlerle çalışan birkaç aktivistin akıllı telefonlarını hacklemek için saldırgan siber şirket Paragon tarafından geliştirilen İsrail yapımı casus yazılım Graphite’i kullandığını doğruladı

Komite, Paragon’un 2023’ten itibaren ülkenin dış istihbarat servisi de dahil olmak üzere iki İtalyan kurumuna Graphite sağladığını doğruladı. Rapora göre, sağlanan Graphite sürümü, telefonun mikrofonunu veya kamerasını etkinleştirme özelliğini içermiyordu. Bunun yerine, operatörlerin hacklenen cihazlardaki şifreli iletişimlere erişmesine izin veriyordu.

Raporda ayrıca, Graphite’in Meta’nın casus yazılımın faaliyetleri kamuoyuna açıklanmadan bir ay önce, Aralık 2024’te tespit edip düzelttiği WhatsApp’taki bir güvenlik açığını istismar ettiği de doğrulandı.

İsrail televizyonunda yayınlanan son habere göre, bu güvenlik açığının keşfi İsrail askeri istihbarat birimi 8200’de paniğe neden oldu.

Hükümetin İsrailli casus yazılımı kullandığı teyit edildi

İtalyan komitesi ayrıca, Meta’nın İtalya’da göçmen haklarıyla ilgilenen birkaç aktivistin telefonlarının hacklendiği iddiasını da doğruladı. Bu aktivistler arasında Luca Casarini, Giuseppe Caccia ve David Yambio da bulunuyor. 

Fakat Yambio’nun durumunda hackleme Graphite tarafından değil, başka bir isimsiz casus yazılım tarafından gerçekleştirildi.

Komitenin nihai raporuna göre, ülkenin iktidardaki partisini eleştirmesiyle tanınan araştırmacı gazeteci Francesco Cancellato’nun telefonu İtalyan istihbarat teşkilatları tarafından hacklenmedi.

Raporda, bu aktivistlerin yasal olarak izlendiği ve onlara karşı casus yazılımların kullanımının İtalya’daki ilgili yasal makamlarla koordineli olarak yapıldığı belirtildi.

Bununla birlikte, komite, ülkede casus yazılımların kullanımını düzenleyen denetim mekanizmalarının iyileştirilmesini tavsiye etti.

Ayrıca, Casarini ve Caccia’nın Giorgia Meloni’nin iktidara gelmesinden önce, önceki hükümetler tarafından başlatılan operasyonlarda hedef alındığını vurguladı.

İsrailli şirket, İtalyan istihbaratının sistemlerine erişimini durdurdu

Paragon, İsrail, Avrupa, ABD ve Singapur’daki istihbarat ve kolluk kuvvetlerine satılan Graphite casus yazılımını geliştirdi. Ocak ayında WhatsApp, Paragon’un casus yazılımı kullanılarak yaklaşık 100 kullanıcı hesabının hacklendiğini tespit ettiğini duyurmuştu.

Potansiyel hedefler listesinde sivil toplum aktivistleri ve Başbakan Giorgia Meloni’nin partisi ile neofaşist hareketler arasındaki bağları ortaya çıkaran bir İtalyan araştırmacı gazeteci de yer alıyordu.

İsrail’in daha ünlü casus yazılım üreticisi NSO’nun aksine, kendisini insan haklarına bağlı “temiz ve sorumlu” bir şirket olarak tanıtan Paragon, devletlerin şifreli cihazlara erişmesine olanak tanıyan casus yazılımının kötüye kullanıldığı iddialarıyla ilgili ilk kez tepkiyle karşı karşıya kaldı.

Meta, WhatsApp’ın hacklendiğini duyurduktan sonra, Paragon, Roma’da devam eden parlamento komisyonu incelemesinin sonuçları açıklanana kadar İtalya’nın istihbarat teşkilatının sistemlerine erişimini kesti.

İsrail televizyon programı Zman Emet (Real Time) tarafından yayınlanan son habere göre, İtalyan yetkililer Paragon’un kararından o kadar öfkelendi ki, İtalya başbakanının açıklama için Başbakan Binyamin Netanyahu’yu aradığı bildirildi.

Referandumlara boykot ses getirdi

İtalya’nın beş ulusal referandumla önemli iş ve vatandaşlık yasalarını iptal etme girişimi, katılımın %30’da kalmasıyla başarısız oldu.

Katılım oranı, sonuçların geçerli olması için gerekli olan %50’nin çok altında kaldı.

İtalya İçişleri Bakanlığına göre, göçmenlerin vatandaşlık başvurusunda bulunabilmeleri için İtalya’da yaşamaları gereken süreyi yarıya indirmeyi amaçlayan iki günlük referanduma, oy kullanma hakkına sahip seçmenlerin yaklaşık %30’u katıldı.

Oylama pazar ve pazartesi günleri (8-9 Haziran) saat 15:00’e kadar açık kalmasına rağmen, katılım anayasal eşiğe hiç yaklaşmadı. Referandumlar (dördü işçi haklarının korunmasına, biri ise İtalyan vatandaşlığı için başvuran AB vatandaşı olmayanların ikamet süresinin 10 yıldan 5 yıla indirilmesine ilişkin) yetersiz katılım nedeniyle geçersiz sayıldı.

Sol muhalefet ve aktivist grupların desteklediği referandum, AB dışından gelen yabancılar için 5 yıl olan ikamet süresini 10 yıla çıkaran 1992 tarihli bir yasayı yürürlükten kaldırmayı amaçlıyordu.

Referandum başarılı olsaydı, İtalya’da beş yıl veya daha uzun süredir yaşayan 2,5 milyon yabancı göçmen hemen vatandaşlık başvurusunda bulunma hakkına sahip olabilecekti.

Oy kullananlar arasında “Evet” kampanyasına destek ezici çoğunlukta oldu: Yaklaşık %80 iş kanunlarındaki değişiklikleri desteklerken, yaklaşık %65 vatandaşlık önerisini destekledi. Fakat yeter sayıya ulaşılamadığı için sonuçlar yasal bir geçerliliğe sahip değil.

Referandum kampanyası, geçen yıl İtalya’nın kadın voleybolunda Afrika göçmenlerinin kızlarından oluşan bir takımla Olimpiyat altın madalyası kazanmasının ardından yaşanan hararetli tartışmalarla başladı.

Muhalefetten iktidara suçlama: Hükümet zafer ilan etti

Referandumları büyük ölçüde destekleyen muhalefet partileri, hükümeti katılımı kasten düşürmek için oy kullanmama çağrısı yaparak seçmenleri sandığa gitmekten alıkoymakla suçladı.

Bu taktiği en çok Forza Italia kullandı ve seçmenleri sandık yerine “plaja gitmeye” çağıran bir sosyal medya paylaşımıyla tepki topladı.

Başarısızlık kesinleşir kesinleşmez, Başbakan Giorgia Meloni’nin partisi Fratelli d’Italia (İtalya’nın Kardeşleri) karşı saldırıya geçti.

Parti, muhalefet liderlerinin “Kaybettiniz” yazan bir resmini paylaşarak referandumların hükümeti zayıflatmak için üstü kapalı bir girişim olduğunu iddia etti.

Hükümet yetkilileri, sonucu statükonun daha geniş bir şekilde onaylanması olarak nitelendirdi. Başbakan Yardımcısı Giovanbattista Fazzolari, “Muhalefet, beş referandumu Meloni hükümetine karşı bir oylamaya dönüştürmeye çalıştı. Sonuç açık: hükümet daha güçlü, sol ise daha zayıf çıktı,” dedi.

Referandumun yeterli çoğunluğu sağlayamadığı anlaşılınca, Başbakan Yardımcısı Matteo Salvini, lideri olduğu Lega’nın vatandaşlığa kabulü daha da zorlaştırmak için yasaların sıkılaştırılmasını isteyeceğini söyledi.

Salvini yaptığı açıklamada, “Vatandaşlık bir hediye değildir. İtalyan vatandaşı olmak için daha katı ve daha sert kurallar istiyoruz. Birkaç yıl daha ikamet etmek yeterli değildir,” dedi.

Buna karşılık, Demokrat Parti milletvekili ve Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Pina Picierno, sonucu “derin, ciddi ve önlenebilir bir yenilgi” olarak nitelendirerek, kendi tarafını “siyasi miyopluğa” karşı uyardı ve “Bizim balonumuzun dışında, geçmişin hesaplarının kapatılmasını değil, bir gelecek isteyen bir ülke var,” dedi.

İtalya’nın devlet yayıncısı Rai ve diğer ana akım medya kanalları ve gazeteler, referandumla ilgili haberleri neredeyse tamamen sansürledi. Referandumun yapıldığı pazar günü, ulusal gazetelerin manşetlerinde referandumdan neredeyse hiç bahsedilmedi.

Her iki taraftan reform çağrıları

Oylama, İtalya’nın köklü siyasi bölünmelerini ortaya çıkarırken, nadir bir ortak nokta da ortaya çıktı: Mevcut referandum sistemi giderek daha fazla eleştiriliyor.

Hem hükümet hem de muhalefet temsilcileri, çok farklı nedenlerle olmakla birlikte, sistemin reformu için açıkça çağrıda bulunuyor.

Forza Italia lideri, Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, referanduma sunulacak konuların daha fazla imza toplaması gerektiğini ve mevcut sistemin maliyetini sorguladı.

Tajani, “Belki de yasayı revize etmenin zamanı geldi. Özellikle harcanan parayı düşünürsek, örneğin yurt dışına gönderilen ve boş olarak geri gelen yüz binlerce, hatta milyonlarca oy pusulası, imza eşiğinin yükseltilmesi gerekebilir,” dedi.

Bu açıklamalar referandum destekçilerinden şiddetli eleştiriler aldı. +Europa lideri ve vatandaşlık referandumu komitesi başkanı Riccardo Magi, Tajani’nin yorumlarını “kelimenin tam anlamıyla utanç verici” olarak nitelendirerek, hükümetin “Arnavutluk’taki çok daha pahalı ve skandallarla dolu gözaltı merkezleri” konusunda hiçbir endişe göstermediğini belirtti.

Magi, “Halkın hayal kırıklığıyla oynamak tehlikelidir” uyarısında bulunarak, katılım şartının kaldırılması için anayasa değişikliği önerisi sunacağını açıkladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English