Bizi Takip Edin

AMERİKA

Kendini yakan ABD’li asker ülkesinin soykırıma dahline dair belgeler görmüş

Yayınlanma

İsrail’in Gazze’ye saldırılarına tepki olarak kendini ateşe veren ve hayatını kaybeden ABD askeri Aaron Bushnell’in arkadaşı, Bushnell’in kendisine “Filistin’deki soykırıma ABD ordusunun dahil olduğuna” ilişkin belgeler gördüğünü söylediğini öne sürdü.

The New York Post’un haberine göre, Bushnell’in arkadaşı olduğu belirtilen bir kişi, hayatını kaybeden askerin, ABD ordusuna dair “gizli bilgileri” öğrenmesinin ardından 24 Şubat’ta kendisini aradığını iddia etti.

Ölen askerin arkadaşı, Bushnell’in telefon konuşması sırasında gördüğü bilgilere ilişkin “söylendiğini ve sesinin korkulu olduğunu” savundu.

Bushnell’in Hava Kuvvetlerinde istihbarat verilerini işleme sürecinde görev aldığını belirten arkadaşı, söz konusu verilerden bazılarının İsrail’in Gazze’yi işgaliyle ilgili olduğunu ileri sürdü.

Bushnell’in arkadaşı, hayatını kaybeden askerin, “ABD ordusunun Filistin’deki soykırıma dahil olduğuna ve tünellerde askerler olduğuna” ilişkin gördüğü belgeleri kendisine anlattığını iddia ederek, “Bana bölgede birliklerimizin olduğunu ve orada birçok Filistinliyi öldürdüklerini söyledi.” ifadesini kullandı.

Bushnell’in söz konusu gizli bilgileri kendisiyle neden paylaştığını bilmediğini belirten arkadaşı, hayatını kaybeden askerin daha önce böyle bir şey yapmadığını savundu.

Arkadaşı, “İntihar, Aaron’ın yapacağı bir şey değildi” dedi.

İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe vermişti

CNN’in haberine göre, ABD Hava Kuvvetleri, Bushnell’in 70. istihbarat, gözlem ve keşif kanadında siber savunma operasyonları uzmanı olarak görev yaptığını doğrulamıştı.

ABD Hava Kuvvetlerinin muvazzaf üyesi olan Aaron Bushnell, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki sivillere yönelik yoğun bombardımanını ve ABD’nin saldırıya verdiği desteği protesto etmek için 25 Şubat’ta başkent Washington’daki İsrail Büyükelçiliği önünde kendini ateşe vermişti.

Yüzlerce kişi hayatını kaybeden Bushnell’i anmak için İsrail Büyükelçiliğinin önünde toplanarak yas tutmuştu.

AMERİKA

Pentagon: Ukrayna, Washington’un açıkladığı yardımların yüzde 10 ila 20’sini henüz almadı

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı’ndan bir yetkili, Ukrayna’ya sağlanan askeri yardımların 126 milyar doları geçtiğini açıkladı. Yetkili, Ukrayna’nın ABD yardımlarının yüzde 10 ila 20’sini henüz almadığını belirtirken, Washington’un Ukrayna için yeni bir yardım paketi hazırlığında olduğunu duyurdu.

ABD Savunma Bakanlığı’ndan (Pentagon) üst düzey bir yetkili, yaptığı açıklamada, Rusya’nın özel askeri operasyonunun başlamasından bu yana Ukrayna’ya sağlanan toplam askeri yardımın 126 milyar doları aştığını belirtti.

Yetkili, Washington ve müttefiklerinin, 24 Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’ya toplu olarak 126 milyar doları aşan güvenlik yardımı sağladığını ifade etti.

Ayrıca ABD’nin, yeni silah satın alma programı kapsamında Ukrayna’ya “son derece önemli” bir askeri yardım paketi açıklamayı planladığını söyledi.

ABD stoklarında bulunan silahların Ukrayna’ya sevk edilmesine ilişkin konuşan yetkili, Ukrayna silahlı kuvvetlerinin Washington tarafından duyurulan toplam yardımların yüzde 10 ila 20’sini henüz almadığını kabul etti.

Batılı ülkeler, başta ABD olmak üzere, Rusya’nın Ukrayna’daki özel askeri operasyonunun başladığı 24 Şubat 2022’den bu yana Ukrayna’ya büyük miktarda mali ve askeri yardım sağladı.

Batılı ülkeler, Kiev’e sağladıkları mali, askeri ve siyasi destekle, Rusya’nın askeri operasyonunun hedeflerini engellemeye çalışıyor.

Fakat Moskova, Donbass bölgesindeki askeri operasyonların, hedeflerine ulaşılana kadar durmayacağını defalarca vurguladı.

Daha önce Ukraynalı bir yetkili, Kiev’in yalnızca 2025 yılı içinde Rus ordusuyla sahada mücadele edebilmek için yaklaşık 126 milyar dolarlık askeri yardıma ihtiyaç duyabileceğini belirtmişti. Yetkili, Rus ordusunun sahada hızlı bir şekilde finanse edildiğini de ifade etmişti.

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Trump ekibi, Meksikalı kartelleri terör örgütü ilan etmeyi planlıyor

Yayınlanma

Donald Trump’ın ekibi, Meksikalı uyuşturucu kartellerini terör örgütü ilan etmeyi tartışıyor. Bu hamle, ABD’nin Meksika topraklarında askeri operasyonlar düzenlemesinin önünü açabilir.

ABD’nin seçilmiş başkanı Donald Trump’ın ekibi, Meksikalı uyuşturucu kartellerini terör örgütü olarak sınıflandırmayı tartışıyor. CNN‘e konuşan üç farklı kaynağa göre bu plan, Trump’ın ilk başkanlık döneminde de gündeme gelmiş ancak uygulanamamıştı.

CNN’in haberine göre, Trump’ın Meksikalı kartelleri yabancı terör örgütleri listesine ekleme kararı alıp almayacağı henüz netlik kazanmadı.

Fakat, hangi kartellerin listeye alınacağı ve bu adımın ne zaman atılacağı gibi konular üzerinde tartışmalar sürüyor.

Trump, geçen aralık ayında Arizona eyaletinde yaptığı bir konuşmada, uyuşturucu kartellerini yabancı terör örgütleri olarak tanımlama planlarını yineledi. Bu adım, ABD’nin Meksika topraklarında askeri güç kullanmasının önünü açabilir.

Eski başkan, fentanil laboratuvarlarına bombalar atma ve özel kuvvetler göndererek kartel liderlerini ortadan kaldırma tehdidinde bulundu.

Fakat bu tür bir müdahalenin, Meksika’nın egemenliğini ihlal edeceği ve ABD’nin en büyük ticaret ortağı ile ilişkilerini bozacağı belirtiliyor.

Haberde, kartellerin yabancı terör örgütü olarak tanımlanmasının ABD içinde daha sert mali yaptırımlara ve hukuki sonuçlara yol açabileceği ifade ediliyor.

Ancak uzmanlar, bu adımın ABD ile Meksika arasındaki ilişkileri daha da germe riski taşıdığı konusunda uyarıyor.

CNN’e konuşan eski İç Güvenlik Bakanlığı yetkilileri ise ABD hükümetinin sınır ötesi suç örgütlerini hedef almak ve dağıtmak için yeterli araçlara zaten sahip olduğunu savundu.

Bir kaynak, bu tartışmaları “daha çok Meksika hükümetine baskı yapmakla ilgili” olarak değerlendirdi.

Meksika lideri Sheinbaum’dan Trump’a “gümrük” mektubu

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Meta, ‘teyitçiliğe’ son veriyor

Yayınlanma

Meta CEO’su Mark Zuckerberg dün sosyal medya şirketinin “ifade özgürlüğünü” yeniden tesis etmek amacıyla Facebook ve Instagram’daki “teyitleme” (fact-checking) kısıtlamalarına son verdiğini duyurdu.

Bu değişiklik, Meta’nın 2016’dan itibaren “zararlı ya da yanlış” içerikleri kaldırmak için üçüncü taraf teyitçileri kullanan önceki içerik denetleme politikasından büyük bir sapma anlamına geliyor.

Meta’nın web sitesinde yayınlanan bir videoda Zuckerberg, son seçimlerin “konuşmaya bir kez daha öncelik vermeye yönelik kültürel bir dönüm noktası” olduğunu söyledi.

Zuckerberg, “Köklerimize geri döneceğiz ve hataları azaltmaya, politikalarımızı basitleştirmeye ve platformlarımızda ifade özgürlüğünü yeniden tesis etmeye odaklanacağız,” dedi.

Bu kapsamda Meta, X’teki Topluluk Notlarına benzer bir kitle kaynaklı sistemle doğruluk denetleyicilerinin yerini alacak. Zuckerberg’in “ana akım söylemle teması yok” dediği LGBTQ bireylerle ilgili tartışmalardan bazı konuşma korumalarını da kaldıracak.

ABD’de içerik moderasyonundan sorumlu güven ve güvenlik ekipleri, “ekiplerin önyargıları konusunda daha az endişe duyulan” Kaliforniya’dan Teksas’a taşınacak.

Bununla birlikte Meta yasadışı faaliyetler ve çocuk istismarı, terörizm, uyuşturucu, dolandırıcılık ve sahtekarlık gibi ciddi ihlallere karşı tarama yapmaya devam edecek.

Zuckerberg ve Trump arasında yıllarca süren düşmanca tutumlara rağmen, CEO şimdi muhtemelen sosyal medya devinin daha lehine olan politika pozisyonlarını teşvik etmek amacıyla seçilmiş başkanla daha yakın bir ilişki kuruyor.

Trump, Meta platformlarından daha önce atılmış, yeni başkan da Zuckerberg’i ömür boyu hapisle tehdit etmişti.

Pazartesi günü Meta, önde gelen bir Trump destekçisi olan UFC Başkanı Dana White’ı yönetim kuruluna seçti. Geçtiğimiz hafta da eski bir George W. Bush yardımcısı ve önde gelen Cumhuriyetçi stratejist Joel Kaplan, Nick Clegg’in yerine Meta’nın küresel politika ekibinin başına getirildi.

Zuckerberg seçimlerden sonra Trump ile Mar-a-Lago’da yemek yedi ve yemin töreni fonuna 1 milyon dolar bağışta bulundu.

Öte yandan POLITICO’ya göre, Meta’nın kararı ilk bakışta görüldüğü gibi “Trump’a ve muhafazakârlara bir taviz” olmayabilir.

POLITICO’ya göre içerik cephesinde şirket, teknoloji endüstrisinin genelinde olduğu gibi, bir süredir liberallerin “yanlış bilgi” ile mücadele vizyonundan uzaklaşıyordu.

Bu kapsamda Meta 2023’te, 2020 seçimleriyle ilgili dezenformasyon iddialarının moderasyonunu geri almış, 2019’da da politikacıların reklamlarını kontrol etmeyeceğini ilan etmişti.

POLITICO, “İçerik moderasyonuna gösterilen tüm ilgi göz önüne alındığında, ekosistem için önemini abartmak kolaydır. Moderasyon kararları yüksek profilli kongre oturumları ve kültür savaşı tartışmaları için etkili bir yem oluştursa da, sosyal medya platformlarında gerçekte neyin görüleceğine hala algoritma düzeyinde, çoğunlukla siyasi tartışma alanının dışında karar veriliyor,” diye uyardı.

Eylül ayında, daha Trump seçilmeden önce, Zuckerberg popüler bir iş dünyası podcast’ine verdiği demeçte, dezenformasyon moderasyonunun yanında yer alma kararının “siyasi bir hesap hatası” ve büyük bir hata olduğunu söylemişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English