Bizi Takip Edin

Diplomasi

Ukrayna’nın stratejik lityum rezervleri Rusya’nın kontrolüne geçti

Yayınlanma

Rusya ordusu, Ukrayna’nın en umut verici lityum yataklarından biri olan Şevçenko sahasının kontrolünü ele geçirdi. Zaporijya oblastındaki Krutaya Balka yatağıyla birlikte Moskova, Kiev’in bilinen dört lityum yatağından ikisini kontrolü altına almış oldu.

Rusya ordusu, Ukrayna’nın en umut verici lityum yataklarından birinin bulunduğu Donetsk oblastındaki Şevçenko yerleşim birimini kontrol altına aldı.

Fransız Le Figaro gazetesinin dikkat çektiği bu gelişmeyle birlikte Moskova, Zaporijya oblastındaki Krutaya Balka yatağıyla beraber Ukrayna’nın bilinen dört lityum yatağından ikisini ele geçirmiş oldu.

Rusya Savunma Bakanlığı, “Doğu” birliklerine bağlı askerlerin Şevçenko yerleşim birimini 26 Haziran’da kontrol altına aldığını duyurmuştu.

Stratejik öneme sahip yataklar

1982 yılında keşfedilen ve yaklaşık 40 hektarlık bir alanı kaplayan Şevçenko yatağı, Ukrayna’nın eski sınırları içindeki en gelecek vadeden lityum sahası olarak kabul ediliyor.

Ukrayna Ulusal Bilimler Akademisi’ne göre bu yatak, lityum cevherinin bir türü olan ve metalin daha yaygın olan lepidolitten çok daha kolay ve ucuza çıkarılmasını sağlayan yüksek mineralli spodümen içeriyor.

Ukraynalı jeologların değerlendirmesine göre, bu bölgedeki spodümen içeriği yüzde 90’a ulaşıyor.

Şevçenko sahası, lityumun yanı sıra tantal, niyobyum, berilyum, sezyum ve rubidyum gibi nadir metal yataklarını da barındırıyor.

Bu durum, batarya ve elektronik üretimi için hammaddeye yönelik küresel talebin arttığı bir dönemde sahayı stratejik olarak daha da önemli kılıyor.

Ukrayna’nın lityum potansiyeli

Rusya’nın kontrolü altındaki Şevçenko ve Krutaya Balka yataklarının dışında, Kiev’in kontrolünde Kirovograd bölgesinde bulunan Dobra ve Porohivske adlı iki lityum yatağı daha bulunuyor.

Ukrayna’nın eski sınırlarındaki toplam lityum rezervlerinin 500 bin ton olduğu tahmin ediliyor. Bu miktar, yakın zamana kadar Avrupa’nın en büyük lityum rezervlerine sahip ülkesi olarak kabul edilen Portekiz’den daha fazla.

Fakat çatışmaların başladığı tarihte Ukrayna’daki lityum yataklarının hiçbiri endüstriyel ölçekte işletilmiyordu.

Kiev’den yatırım hamleleri

The New York Times gazetesinin haberine göre, Ukrayna hükümeti 16 Haziran’da ülkenin orta kesimindeki Dobra yatağında lityum çıkarılması için özel yatırımcıları çekme yolunda ilk adımları onayladı.

Daha önce, 30 Nisan’da Kiev ve Washington arasında maden kaynaklarına ilişkin bir anlaşma imzalanmıştı.

Anlaşma, Ukrayna’nın yeniden inşası için bir Amerikan-Ukrayna yatırım fonu oluşturulmasını öngörüyor.

Fonun, herhangi bir borç yükümlülüğü getirmeksizin projelere yatırım yapacağı ve “al ya da öde” koşullarıyla ticari ürün alımlarını garanti edeceği belirtilmişti.

Diplomasi

Trump, AB ve Meksika’ya yeni tarifeler getireceğini açıkladı

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, AB ve Meksika’ya yönelik gümrük vergisi tehditlerini yeniledi ve artırdı.

Nisan başında AB’den gelen tüm ithalata yüzde 20 gümrük vergisi uyguladıktan sonra, bu vergileri geçici olarak yüzde 10’a indiren Trump, şimdi 1 Ağustos’tan itibaren yüzde 30 gümrük vergisi uygulamak istiyor.

Neredeyse tüm mallar bu vergiden etkilenecek. İstisnalar, otomobiller ve otomobil parçaları ile çelik ve alüminyum. Otomobiller halihazırda yüzde 27,5 gümrük vergisine tabi.

Çelik ve alüminyum da bir süredir Trump tarafından uygulanan yüzde 50’lik gümrük vergisine tabi ve her ikisi de yürürlükte kalacak.

Öte yandan Meksika’dan ABD’ye yapılan ithalata uygulanan gümrük vergileri –otomobiller ve otomobil parçaları için halihazırda yüzde 25 olan ve 1 Ağustos’tan itibaren diğer tüm mallara yüzde 30’a yükselecek olan– başta Alman şirketleri olmak üzere Avrupalı şirketleri de etkileyecek.

Bunun nedeni, özellikle otomotiv sektöründe olmak üzere çok sayıda Alman şirketinin Meksika’daki düşük ücretlerden yararlanarak ABD pazarına buradan tedarik sağlaması.

ABD şirketleri arasında da çok yaygın olan bu uygulama, Trump’ın Meksika’dan ithalata uyguladığı gümrük vergileriyle uzun vadede tehlikeye girmiş gibi görünüyor.

AB şimdilik misilleme yapmayacak

Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in dün açıkladığı gibi, AB gümrük vergisi saldırısına karşı önlemlerle yanıt vermeyecek ve böylece mevcut politikasını sürdürecek.

Nisan ayında AB üye ülkeleri, ABD’den yapılan ithalata 21 milyar avro tutarında karşı gümrük vergisi uygulamaya karar vermişti fakat Komisyon daha sonra bu önlemi erteledi ve 15 Temmuz’a kadar askıya aldı.

Şu anda AB’nin ABD’ye ihracatı yüzde 10 gümrük vergisine tabi iken, ABD şirketleri geleneksel koşullar altında AB’ye tedariklerine devam edebiliyor ve AB’nin misilleme gümrük vergileriyle karşı karşıya kalmıyor.

Trump’ın 1 Ağustos’tan itibaren AB’den ithalata yüzde 30 gümrük vergisi uygulayacağını açıklamasına yanıt olarak von der Leyen, bunun “önemli transatlantik tedarik zincirlerini bozacağını” ve dolayısıyla “Atlantik’in her iki yakasındaki şirketlere, tüketicilere ve hastalara zarar vereceğini” belirtti.

Avrupa Komisyonu, ABD ile gümrük vergisi anlaşmazlığının müzakere yoluyla çözülmesini hâlâ umut ediyor. Von der Leyen pazar günü yaptığı açıklamada, “Bu nedenle, karşı önlemlerimizin askıya alınmasını ağustos ayı başına kadar uzatacağız,” dedi.

Müzakere talebi Berlin’den; Paris misilleme istiyor

Brüksel böylece Alman hükümetinin taleplerini dikkate alıyor ve diğer AB ülkelerinin taleplerini göz ardı ediyor.

Örneğin Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron cumartesi günü yeni yüzde 30’luk gümrük vergilerine “çok güçlü bir şekilde karşı olduğunu” ifade etti ve “Avrupa çıkarlarının kararlı bir şekilde savunulması” çağrısında bulundu ve bunun için “inandırıcı karşı önlemler” alınması ve “mevcut tüm araçların” kullanılması gerektiğini savundu.

Paris’in yanı sıra Madrid de, ABD’nin gümrük vergilerine karşı aktif adımlar atılması için büyük baskı yapmıştı.

Dahası Avrupa Parlamentosu’nun (AP) Alman üyeleri bile artık seslerini yükseltmeye başladılar. AP’deki CDU/CSU grubunun başkanı Daniel Caspary cumartesi günü, Avrupa Komisyonu’nun “şimdi yavaş yavaş uygun karşı önlemleri almaya başlamasını” istediğini söylerken, AP Ticaret Komitesi Başkanı Bernd Lange (SPD) “ilk telafi tedbirleri listesinin… artık nihayet yürürlüğe konması gerektiğini” belirtti.

Öte yandan Alman hükümeti fren yapmaya devam ediyor. Federal Ekonomi Bakanı Katherina Reiche, “ABD ile pragmatik bir çözümün müzakere edilmesi” talebinde bulundu.

Brüksel’in tavizleri sürüyor

Son haftalarda ve aylarda Avrupa Komisyonu Başkanı, Brüksel’in ABD’ye misilleme yapma fırsatlarını geri çeviren bir dizi karar aldı. 

Örneğin Politico’nun haberine göre, von der Leyen, AB dijital vergisi getirme ve Apple ve Google gibi ABD’li internet devlerinden vergi alma planlarını rafa kaldırdı.

Dijital vergi, teknoloji şirketlerinin aşırı kârlarının en azından bir kısmını geri kazanmanın yanı sıra, Covid-19 pandemisinin sonuçlarıyla mücadele için borçlanarak oluşan devasa borcu azaltmaya da yardımcı olacaktı.

Politico, von der Leyen’in planı sessizce geri çekmesinin “Trump’ın zaferi” olduğunu yorumluyor. Bunun yerine Brüksel, gelecekte elektronik atık ve tütüne yeni vergiler getirmeyi ve cirosu 50 milyon avroyu aşan şirketlerden vergi almayı planlıyor. 

Von der Leyen, Çin ile ilişkileri de geriyor

Buna ek olarak von der Leyen, nisan ayında başlatılan ve Çin Halk Cumhuriyeti ile ticareti genişleterek ABD ile yaşanması muhtemel ticari kayıpları telafi etmeyi amaçlayan Pekin ile yakınlaşma girişimini de torpilledi.

Haziran ortasında Kanada’nın Kananaskis kentinde düzenlenen G7 zirvesi sırasında Pekin hakkında sert açıklamalar yapan Komisyon Başkanı, Çin hükümetini “baskıcı davranış” ve “şantaj” ile suçlamıştı.

Von der Leyen aynı zamanda Trump’a, AB’den ithalata uygulanan gümrük vergilerini kaldırmasını ve Çin’e karşı Brüksel ile güçlerini birleştirmesini önermişti.

AB dışişleri şefi Kaja Kallas da, Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi’nin Brüksel ziyareti sırasında da benzer bir yaklaşım sergilemişti.

Von der Leyen, geçen hafta salı günü Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada suçlamalarını daha da sertleştirdi. Pekin’in bu suçlamalara yanıt olarak, iki gün (24-25 Temmuz) olarak planlanan AB-Çin zirvesini bir güne kısalttığı, zirve öncesinde genellikle yapılan Avrupa-Çin ticaretinin genişletilmesine ilişkin diyaloğun da yapılmayacağını duyurduğu belirtiliyor.

Von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı António Costa, muhtemelen planlandığı gibi Cumhurbaşkanı Xi Jinping tarafından kabul edilmeyecek. Brüksel’de zirvenin tamamen iptal edilmesi yönündeki çağrılar artıyor.

AB, Asya ile anlaşma yapmayı değerlendirecek

Öte yandan AB rekabet komiseri Teresa Ribera bugün (14 Temmuz) Bloomberg’e verdiği demeçte, “Pasifik bölgesinde diğer ülkelerle ne kadar ileri gidebileceğimizi, ne kadar derinlemesine ilerleyebileceğimizi araştırmamız gerekiyor,” dedi.

Ribera, Hindistan ile devam eden görüşmelerin oldukça önemli olduğunu söyledi. Bu görüşmelerin yıl sonuna kadar tamamlanması bekleniyor.

Bloomberg’in haberine göre, AB, Trump’ın bloğa ve diğer ABD ticaret ortaklarına yönelik bir dizi yeni tehdidin ardından, ABD’nin gümrük vergilerinden etkilenen diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye hazırlanıyor.

Konuya yakın kaynaklara göre, AB, Donald Trump’ın gümrük vergileriyle vurulan diğer ülkelerle ilişkilerini güçlendirmeye hazırlanıyor. Bu karar, AB ve diğer ABD ticaret ortaklarına yönelik bir dizi yeni tehdidin ardından alındı.

Anonim kalmak koşuluyla konuşan kaynaklar, Kanada ve Japonya gibi ülkelerle yapılacak görüşmelerin koordinasyon olasılığını da içerebileceğini belirtti.

Bu adım, AB ile ABD arasındaki görüşmelerin uzaması ve otomobil ve tarım ürünlerine uygulanan gümrük vergileri gibi birçok konuda çıkmaza girmesinin ardından geldi.

Üye ülkelere Pazar günü görüşmelerin durumu hakkında bilgi verildi.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Almanya, ABD’den daha fazla F-35 savaş uçağı satın almayı planlıyor

Yayınlanma

Alman hükümeti 15 adet F-35 savaş uçağı daha satın almayı ve böylece Amerikan yapımı jetlerin planlanan filosunun 35’ten 50’ye çıkarmayı planlıyor.

POLITICO’ya göre Almanya ve ABD arasında kamuoyuna açıklanmayan görüşmeler, Avrupa savunma işbirliği açısından hassas bir dönemde gerçekleşiyor.

Sadece birkaç gün önce, Fransız sanayi temsilcilerinin uçağın merkezi bileşenlerinin yüzde 80’inin kendi ülkelerinde üretilmesini talep etmesiyle, Avrupa’nın amiral gemisi niteliğindeki yeni nesil savaş uçağı programı Geleceğin Savaş Hava Sistemi (FCAS) konusunda Berlin ve Paris arasında gerginlik tırmandı.

Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, Berlin’de NATO Genel Sekreteri Mark Rutte ile yaptığı görüşmede, “Bu konuyu önümüzdeki birkaç ay içinde kesin olarak netleştirmeye karar verdik. Bu konsorsiyumun yapısı konusunda farklı görüşler henüz çözüme kavuşmadı,” demişti.

Yeni F-35 anlaşmasıyla ilgili görüşmeler, Avrupa’nın egemenliğinin temel direği olarak FCAS’ı açıkça destekleyen Berlin için önemli bir dönüşüm anlamına geliyor.

Alman hükümeti, Ukrayna savaşının ardından 2022’de ABD yapımı 35 adet F-35 satın almaya karar verdi. Konuya yakın sektör ve hükümet kaynaklarına göre, bir yıl önce yapılan sekiz adet jet daha satın alınması konusundaki iç görüşmeler somut bir sonuç vermedi.

Şimdi, FCAS’ın giderek zorlanmaya başladığı ve Almanya’nın yaklaşan uçak sıkıntısını gidermesi gerektiği bir ortamda, 15 adet F-35 daha satın alma seçeneği, geçmişteki tekliflerden daha ciddi bir şekilde değerlendiriliyor.

F-35, Almanya’ya NATO’nun caydırıcılık stratejisi kapsamında Almanya’da depolanan ABD nükleer bombalarını taşıyabilecek, kanıtlanmış, nükleer kabiliyete sahip bir platform sunuyor ve 2027 yılına kadar operasyonel hale gelebilir.

Buna karşılık, FCAS hâlâ erken geliştirme aşamasında ve 2028 veya 2029’dan önce bir gösteri uçuşu yapılması beklenmiyor.

Merz, daha önce Avrupa’nın ABD’ye olan bağımlılığını azaltması gerektiğini savunarak savunma harcamalarının artırılması ve Avrupa’nın askeri kapasitesinin güçlendirilmesi için baskı yapmıştı.

Haziran ayında yaptığı konuşmada, “Biz Avrupalılar kendi başımıza daha güçlü olmalıyız” diyen Merz, “ABD’nin Avrupa’nın düşük savunma harcamalarına tolerans göstermeye devam etmeyeceği” uyarısında bulunmuştu.

Bu yılın başlarında televizyonda yaptığı bir konuşmada, “mutlak önceliği”nin Avrupa’yı güçlendirerek “ABD’den adım adım bağımsızlığını kazanması” olduğunu belirtmişti.

Merz ile Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un bu ayın sonunda Berlin’de yapacağı ikili görüşmede, FCAS’ın çıkmaza girmesi ve Avrupa savunma işbirliğinin genel yönü ele alınması bekleniyor.

Bu arada, Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius, önümüzdeki hafta ABD’li mevkidaşı Pete Hegseth ile görüşecek. F-35 görüşmelerinin o zaman sonuçlanıp sonuçlanmayacağı henüz belli değil.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

ABD ve Çin dışişleri bakanları görüştü: Trump-Xi buluşması olasılığı yüksek

Yayınlanma

Pekin’e göre, ABD ve Çin cuma günü üst düzey diplomatlar arasında yapılan “yapıcı” görüşmelerde “tüm düzeylerde” diyaloğu güçlendirme ve işbirliğini derinleştirme konusunda anlaştılar.

Çin Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Dışişleri Bakanı Wang Yi, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’ya Washington’un Çin’e “eşit, saygılı ve karşılıklı yarar temelinde” yaklaşmasını ve “Çin ile ABD’nin iyi geçinmesi için doğru yolu bulmasını” umduğunu söyledi.

Açıklamada, her iki tarafın cuma günü Kuala Lumpur’da düzenlenen Güneydoğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) toplantısı sırasında yapılan görüşmeleri “olumlu, pragmatik ve yapıcı” olarak nitelendirdiği belirtildi.

Açıklamada, “[İki taraf] çeşitli alanlarda her düzeyde diplomatik kanalları, iletişimi ve diyaloğu güçlendirmeyi ve farklılıkları yönetirken işbirliği alanlarının genişletilmesini araştırmayı kararlaştırdı” denildi.

Bu, Rubio’nun ocak ayında göreve gelmesinden bu yana iki diplomat arasında yapılan ilk yüz yüze görüşme oldu.

Görüşme sonrası konuşan Rubio, ABD ve Çin’in anlaşamadıkları konular olduğunu ancak görüşmelerin “birlikte çalışabileceğimiz bazı konular ortaya çıkardığını” söyledi.

“Elbette üzerinde çalışmamız gereken bazı konular var ve bu, bizim büyüklüğümüz, kapsamımız ve dünyadaki etkimiz göz önüne alındığında beklenen bir şey… ama toplantının çok yapıcı ve olumlu geçtiğini düşünüyorum” dedi.

Rubio, Wang’a verdiği ana mesajın, iki rakip gücün stratejik istikrarı sağlamak ve işbirliği yapabilecekleri alanları belirleyerek daha iyi iletişim ve güven inşa etmek için bir fırsat olduğu olduğunu söyledi.

Trump-Xi buluşması olasılığı yüksek

Bu yıl üst düzey liderler arasında bir toplantı olasılığı sorulan Rubio, “olasılık yüksek” ancak iki tarafın “doğru atmosferi ve doğru sonuçları oluşturması” gerektiğini söyledi.

“Her iki tarafta da bunu yapmak için güçlü bir istek var… Size bir tarih veremem ama bence bu olacak. Gerçekleşecek” dedi.

“Bir tarih üzerinde çalışacağımızdan ve her iki taraf için de kabul edilebilir bir tarih bulacağımızdan eminim ve bunun iyi bir toplantı olmasını istediğimize de oldukça eminim. O tarihe kadar, ziyaret gerçekleştiğinde mümkün olduğunca verimli geçmesi için çok çalışacağız.”

Amerikalı yetkili, Wang ile neyi görüştüğü konusunda ayrıntılara girmedi, ancak toplantının Tayvan gibi tartışmalı konular hakkında “müzakere” olmadığını, bunun yerine “çok sayıda konuda görüşmeye devam edebileceğimiz yapıcı bir temel oluşturmak” için yapıldığını söyledi.

“Birbirimizle etkileşim halinde olmalıyız ve ülkelerimizin dışişleri bakanlarının diyalog kurmaması imkansız” dedi.

“Bu yüzden bugün bu toplantıyı yaptığımız için memnunum. Yapılacak çok iş var. Kimse bunun kolay olduğunu söylemiyor, ancak ilişkilerimizde bir ivme kazanmak için üzerinde çalışabileceğimiz bazı konularda fırsatlarımız var” diye ekledi.

Çin’in açıklamasında ise iki diplomatın ABD-Çin ilişkileri ve diğer ortak ilgi alanları hakkında görüş alışverişinde bulundukları belirtildi.

ABD Dışişleri Bakanlığı‘na göre, iki taraf farklılıkları yönetmeye çalışırken potansiyel işbirliği alanlarını araştırma konusunda anlaştı.

Bakanlık açıklamasında, “Bakan, bir dizi ikili mesele hakkında görüşmelerin sürdürülmesi gerektiğini vurguladı. Bakan ayrıca bölgesel ve küresel öneme sahip diğer meseleleri de gündeme getirdi” denildi.

İkili müzakere süreci

Rubio ve Wang arasında cuma günü yapılan görüşme, Çin dışişleri bakanı ile ABD’nin önemli yetkilileri arasında konferans kapsamında yapılan önceki toplantılara paralel olarak yaklaşık bir saat sürdü.

Wang’ın geçen yıl Temmuz ayında, yine ASEAN toplantısı sırasında Laos’ta eski ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile yaptığı görüşme yaklaşık 90 dakika sürmüştü.

Görüşme, Pekin ve Washington’un son aylarda derinleşen ticaret anlaşmazlığıyla damgalanan karmaşık ilişkilerini istikrara kavuşturma çabaları sürerken gerçekleşti.

ABD Başkanı Donald Trump’ın nisan ayında “Kurtuluş Günü” tarifeleri kapsamında Çin mallarına ağır gümrük vergileri getirmesinin ardından ilişkiler önemli ölçüde bozuldu. Çin, misilleme olarak sert önlemler aldı ve karşılıklı gümrük vergileri uygulandı. Bir noktada Trump’ın Çin mallarına uyguladığı gümrük vergileri yüzde 145’e ulaştı.

O zamandan bu yana gerginlikler azalmış görünüyor ve iki taraf ihracat kontrolleri konusunda bir anlaşmaya vardı. Trump ayrıca haziran ayında Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ile bir telefon görüşmesi yaptı ve Xi, “yanlış anlamaları gidermek” için daha derin bir iletişim çağrısında bulundu.

Telefon görüşmesi sırasında Xi, Trump ve eşini Çin’e davet etti ve Trump da karşılıklı bir davet yaptı.

Aynı zamanda ABD ulusal güvenlik danışmanı olan ve Çin’e karşı şahin tutumuyla tanınan Rubio, Pekin tarafından iki kez yaptırım uygulandı ve bu yaptırımlara maruz kalan ilk görevdeki dışişleri bakanı oldu.

Analistler daha önce, Wang ve Rubio’nun Malezya’da yapacağı görüşmenin iki ülke arasında daha düzenli iletişimin önünü açabileceğini öne sürmüştü. Bu görüşme, iki diplomatın Trump’ın Pekin’e olası ziyaretine hazırlanmak için bir araya gelebileceği tarafsız bir ortam da olabilir.

Ocak ayında yaptıkları telefon görüşmesinde Wang, Rubio’ya iki ülkenin bir şekilde anlaşma yolu bulması gerektiğini ve Çin’in “hiçbir ülkeyi geçme veya yerini alma niyetinde olmadığını, ancak meşru kalkınma haklarını korumak zorunda olduğunu” söyledi.

Çin dışişleri bakanı ayrıca ABD’yi Tayvan meselesini ‘dikkatli’ bir şekilde ele almaya çağırdı ve Pekin’in “Tayvan’ın anavatanından ayrılmasına asla izin vermeyeceğini” vurguladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English