Bizi Takip Edin

AMERİKA

Kenya polisi Haiti’deki limanı ele geçirdi

Yayınlanma

Kenya öncülüğündeki “Barış Misyonu”, uzun bir süredir silahlı çetelerin egemenliğinde olan başkent Port-au-Prince’teki ana limanı ele geçirdi.

Yetkililer, Çok Uluslu Güvenlik Desteği (MSS) misyonuna bağlı ekibin 17 Temmuz Çarşamba günü, 6 Mart 2024 tarihinde çetelerin eline geçen Auorite Portuaire Nationale (APN) limanını yeniden ele geçirmeyi başardığını söyledi.

Bu gelişme, Haiti Başbakanı Garry Conille’in çetelerin kontrolündeki 14 belediyede olağanüstü hal ilan etmesiyle birlikte yaşandı.

Haiti, “çete şiddetini bastırma” misyonundaki ilk Kenyalı subayları bekliyor

Conille, “Haiti Silahlı Kuvvetleri ve MSS’nin desteğiyle Haiti Ulusal Polisine, etkilenen bölgelerde kademeli olarak konuşlanma ve operasyon başlatma yetkisi veriyorum,” dedi.

Başbakan olağanüstü hal ilan ederek hükümete harekete geçmesi, çeteleri ortadan kaldırması ve devlet otoritesini yeniden tesis etmesi için ihtiyaç duyduğu araçları vermiş oldu.

Başbakan, “Size her zaman Haiti’nin yok olmayacağını ve bu savaşı kaybetmeyeceğini söylediğimi unutmayın,” dedi.

Haiti’ye fiili ABD müdahalesi başladı: Seçilmemiş Başbakan Henry istifa edecek

MSS ekibinin komutanı Godfrey Otunge, operasyon sırasında direnen bir çeteyle karşı karşıya kaldıklarını söyledi.

Çeteler limanda, insani yardım da dahil olmak üzere gıda, tıbbi ve diğer malzemelerin sorunlu Karayip ülkesine girmesini engelliyordu.

Liman, Birleşmiş Milletler tarafından çoğu kendi başının çaresine bakamayacak durumda olan halka insani yardım ulaştırmak için kullanılan Haiti’ye kalan giriş noktalarından biriydi.

Can kaybı olmadan sona eren çatışma, Toussaint Louverture Uluslararası Havaalanı’ndan Autorite Portuaire Nationale limanına giderken yaşanan ilk çatışmaydı.

Emperyalist müdahale zilleri Haiti için çalıyor

Otunge, “Çatışmalar devam ederken hem Kenyalı hem de Haitili ajanlar şehrin çeşitli noktalarında pozisyon aldılar ve mart ayından bu yana girilmesi yasak bölge olan limana erişim sağlamayı başardılar,” dedi.

Ekibin diğerlerinin yanı sıra limanı, ana havaalanını, başkanlık sarayını, ana hastaneleri ve ana otoyolları ele geçirmesi bekleniyor.

Limanın ele geçirilmesi, aynı güvenlik görevlilerinin Port-au-Prince’deki Üniversite Hastanesini ele geçirmeyi başarmasından sadece 10 gün sonra gerçekleşti. Hastane, çetelerin bölgenin kontrolünü ele geçirdiği mart ayından bu yana kapalıydı.

Operasyonda kullanılan MaxPro zırhlı araçları, ABD hükümeti tarafından tedarik edilen ve Pentagon’un stokunun bir parçası olan Mayınlara Dayanıklı Pusu Korumalı (MRAP) bir kamyon.

Haiti’de tekerrür eden tarih: Yine ‘barış gücü’ gidiyor

Otunge, 14 şehirde olağanüstü hal ilan edilmesiyle ilgili olarak, Haiti hükümetinin “cesur ve kararlı adımının” silahlı çetelerle mücadeleye yardımcı olacağını ve sonunda “devleti felç eden şiddeti” ortadan kaldıracağını savundu.

Otunge yaptığı açıklamada, “MSS olarak Haiti halkına ve Hükümetine, çetelerle mücadele etmek ve ülkeyi sonu gelmeyen suç batağından kurtarmak için gerekli çabayı gösterecekleri konusunda güvence veriyoruz. Haiti’ye giden MSS ekibi, Kenya’dan gelen ikinci birlikten bir ay sonra önemli başarılar ve kilometre taşları kaydetmeye devam ediyor. Ekip, çetelerin kontrolünde olan devlet hastanesini geri aldıktan sonra Haiti’deki operasyonlarını yürütmeye devam edecek,” dedi. 

Kenya’nın yanı sıra Haiti’ye memur gönderme taahhüdünde bulunan diğer ülkeler arasında Benin, Jamaika, Bahamalar, Belize, Barbados, Antigua ve Barbuda, Bangladeş, Cezayir, Kanada ve Fransa yer alıyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English