Bizi Takip Edin

AMERİKA

Lagarde: AMB önümüzdeki birkaç çeyrekte faiz indirimine başlamayacak

Yayınlanma

Başkan Christine Lagarde, Avrupa Merkez Bankasının (AMB) en azından önümüzdeki birkaç çeyrek boyunca faiz oranlarını düşürmeye başlamayacağını söyledi.

Lagarde Cuma günü ‘Financial Times Global Boardroom’ konferansında yaptığı açıklamada, faiz oranlarının mevcut seviyelerinde ‘yeterince uzun süre’ tutulması halinde Avro bölgesi enflasyonunun yüzde 2 hedefine ineceğini söyledi.

Lagarde, “Bu, önümüzdeki birkaç çeyrekte bir değişiklik göreceğimiz bir şey değil. ‘Yeterince uzun’, yeterince uzun olmalı,” uyarısında bulundu.

AMB geçen ay gösterge mevduat faizini değiştirmeyerek, enflasyonu kontrol altına almak amacıyla geçen yıl yüzde eksi 0,5 ile rekor düşük seviyeden tüm zamanların en yüksek seviyesi olan yüzde 4’e çıkaran art arda 10 artış serisine son verdi.

Piyasalar şu anda AMB’nin Nisan ayına kadar faiz indirimine gitme olasılığını yüzde 75 olarak fiyatlıyor. Bu oran Ekim ayı başında yüzde 30’du.

Lagarde, özellikle enerji sektöründen başka bir arz şoku yaşanması halinde, Avro bölgesi enflasyonunun yükselebileceğini söyledi.

Lagarde, “Bu yüzde 2,9’luk saygın manşet oranın kesin olarak kabul edilebileceğini varsaymamalıyız. Enerji fiyatları olduğu yerde kalsa bile, ileride muhtemelen daha yüksek rakamlarda bir yeniden canlanma olacaktır ve bunu beklemeliyiz,” dedi.

Enflasyonda yaşanan en büyük artışla mücadelede çok yavaş kalmakla eleştirilen Lagarde, AMB tarihindeki en agresif faiz artışını yönetti. 

Financial Times’a (FT) göre Lagarde şimdi hassas bir dengeleme hareketini gerçekleştirmeye çalışıyor: borçlanma maliyetlerini, bölgede istikrarı bozucu bir durgunluğa ya da yeni bir borç krizine yol açmadan, fiyat baskılarının kontrol altına alındığından emin olacak kadar uzun bir süre yüksek bir seviyede tutmak.

Goldman Sachs: Sıfır faiz-düşük enflasyon dönemi bitti

Başlıca merkez bankalarının faiz artırma kampanyaları sona ermiş ya da sona yaklaşmış gibi görünse de, önceki hamleler küresel ekonomide dalgalanmaya devam ediyor.

Bu hafta, önde gelen bazı bankalar 2024 yılına ilişkin projeksiyonlarını açıkladı. Goldman Sachs ekonomistleri bankanın yeni tahminlerinde, “2024 yılı, küresel ekonominin [Büyük Finansal Kriz] sonrası düşük enflasyon, sıfır politika faizi ve negatif reel getiri ortamından kurtulduğu fikrini pekiştirmelidir,” diyor.

Goldman iyimser bir tahmin yürütüyor ve 2024’te resesyon ihtimalini yalnızca yüzde 15 olarak görüyor.

Wells Fargo ekonomistleri ise Perşembe sabahı yayınladıkları 2024 görünüm raporunda, ‘tam anlamıyla bir ekonomik fırtına yaşanmayabileceğini ancak öngörülebilir gelecekte ufukta fırtına bulutlarının hakim olacağını’ düşünüyorlar ve “ABD’nin önümüzdeki bir yıl içindeki ekonomik görünümü güneşli olmaktan uzak,” diye yazıyorlar.

Örneğin, geçmiş yıllarda çok düşük oranlarla borçlanan şirketler nihayet Fed’in hamleleriyle amaçlanan daha pahalı borcu görebilirler.

Moody’s’in başkan yardımcısı Madhavi Bokil yeni gönderdiği bir notta, “2024’e doğru ilerledikçe, tarihsel olarak düşük oranlarda alınan hane halkı, şirket ve devlet borçları kademeli olarak bugünün çok daha yüksek oranlarına dönmeye başlayacak,” diye yazdı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English