Bizi Takip Edin

AVRUPA

Leeds’teki isyan neden çıktı?

Yayınlanma

Birleşik Krallık’ın Leeds kentinde geçen hafta “göçmen isyanı” olarak nitelendirilen bir eylem dizisi başladı. Eylemlerde bazı polis arabaları da devrilirken, kimi dükkanlarda yangın çıktı, çok sayıda kişi gözaltına alındı.

Özellikle sosyal medyada, eylem görüntüleri ile birlikte “göçmenlerin İngiltere’yi ele geçirdiğine” yönelik iddialar da gündeme geldi.

Hafta sonu ile birlikte, Leeds’teki öfkenin kaynaklarına ilişkin daha net bilgiler gelmeye başladı. Mirror’da yer alan bir videoda, iki çocuğun polis marifetiyle ailelerinden zorla koparılarak evlerinden alındığı görülüyor.

Mirror, çocukların, çaresiz ebeveynleri onları tutmaya çalışırken evlerinden sürüklendiğini gösteren videonun Leeds ayaklanmalarına neden olabileceğini öne sürdü.

Leeds’in Harehills bölgesinde “çocuk koruma” biriminin eyleminin, bir devriye arabasının tavanı üzerine devrildiği ve bir otobüsün ateşe verildiği bölge sakinleri ve polis arasındaki şiddetli huzursuzluğu tetiklediğine inanılıyor.

Videoda futbol forması giyen ilkokul çağındaki bir çocuk, bir polis onu evden çıkarırken kıvrılarak kurtulmaya çalışırken görülüyor. Çocuk gözle görülür şekilde üzgün görünüyor ve bağırıyor ya da ağlıyor gibi görünüyor. Saniyeler önce genç bir kız da evden alınarak bekleyen bir polis minibüsüne götürülüyor.

Batı Yorkshire Polisi bölgedeki gerginliği yatıştırmaya yönelik bir açıklama yaptı. Emniyet Müdür Yardımcısı Pat Twiggs, “Leeds, Harehills’de gece boyunca yaşanan kargaşanın ardından anlaşılabilir bir şekilde çok sayıda spekülasyon, yorum ve endişe yaşanmıştır. Görevlilerimiz dün saat 17:00 sularında Çocuk Sosyal Hizmetlerinden gelen bir çağrıya yanıt vermiş, sosyal hizmet görevlileri bir çocuk koruma meselesiyle ilgilenirken düşmanca bir tavırla karşılaştıklarını bildirmişlerdir,” dedi.

Duruma müdahale eden memurların saldırıya uğradığını ve Çocuk Sosyal Bakım personelinin güvenli bir yere çekilmesine yardımcı olduklarını kaydeden polis şefi, “Olaylar tırmandıkça araçlara zarar verildi ve birkaç yangın çıkarıldı. Durumu sürekli olarak değerlendirdik ve uzman asayiş memurlarını görevlendirmeye karar verdik ve ardından büyük bir grup tarafından tuğla ve füze yağmuruna tutulduk,” iddiasında bulundu.

Twiggs, “tek hedefin” polis olduğu açıkça görüldüğü için memurların geçici olarak geri çekilmesine karar verildiğini aktardı. Polis şefi bunun ardından durumun yatıştırılması için “daha fazla toplumsal arabuluculuk” yapıldığını kaydetti.

Götürülen çocukların aileleriyle görüşen Mirror, ailenin “çocukların geri verilmesi için yalvardığını” ve babanın “Lütfen çocuklarımı geri getirin. Onları geri istiyorum. Çocuklarımı neden aldınız?” diye ağladığını yazdı.

Şiddet olaylarının ardından “dehşete düşen” bölge sakinleri yardım istedi. Miller Kadiri isimli bir dükkân sahibi, kapısının birkaç metre ötesinde bir otobüs ateşe verilirken yerel halkın dükkânını nasıl koruduğunu anlattı.

Daily Mail ise devlet tarafından götürülen çocukların ailesinin Roman olduğunu yazdı.

Çocukların babası, perşembe günü şehirde yaşanan isyan gecesinin ardından cuma gecesi Roman toplumu üyelerinin aileyle dayanışma için Leeds’te toplanmasının ardından gözyaşlarına hakim olamadı ve çocukların geri verilmesi için yalvardı.

Daily Mail’e konuşan bir aile dostu, babanın perşembe gecesi patlak veren ayaklanmaları durdurmaya çalıştığını ve “sükunet istediğini” söyledi.

Roman toplumu üyeleri cuma günü aileyle dayanışma amacıyla bir araya gelerek barışçıl bir protesto gösterisi düzenledi ve çocukların evden çıkarılması kararına karşı “Lütfen çocukları geri getirin!” sloganları attı.

Polisin çocukları perşembe günü öğleden sonra kırmızı tuğlalı teraslı bir evden çıkardığı, çünkü ebeveynlerinin cumartesi günü onlarla birlikte Romanya’ya uçacakları bildirildi.

Sosyal Hizmetlerin, nisan ayında dokuz aylık bir bebek olan başka bir çocuğun başından yaralandığı olaydan sonra çocukların refahı konusunda endişe duyduğu ileri sürüldü.

Babanın patronu 44 yaşındaki Neculai Tudorache, dokuz aylık bebeğin başka bir çocuk tarafından “yanlışlıkla” kafasının üzerine düşürülmesinin ardından sosyal hizmetlerin uyarıldığını iddia etti.

Baba, Mirror’a yaptığı açıklamada çocuklarına asla zarar vermediğini söylerken, onların geri dönmesini beklemek üzere “açlık grevine” başladı.

Görgü tanıkları, bir polis minibüsüne bindirildiği görülen bir çocuğun götürülmesinin perşembe gecesi isyanı başlatan olay olduğunu söyledi.

Daily Mail’e göre olay Leeds’teki Roman topluluğundan büyük ilgi ve destek gördü ve azınlık etnik gruba yönelik altta yatan önyargılara ilişkin endişeleri yeniden alevlendirdi.

Daily Mirror’a konuşan yerel toplum liderlerinden Stefania Banu, “Anne ve baba çocuklarını geri alana kadar yemek yemeyi reddediyor. Biz onlara tam destek veriyoruz,” dedi.

Banu, “Yetkililerin davayı gözden geçirmeleri halinde bunun düzeltilebilecek bir haksızlık olduğuna inanıyoruz. Ki bunu yapacaklarına söz verdiler,” dedi.

Banu, çocukların evlerinden alınma şeklinin aile için “travmatize edici” olduğunu da sözlerine ekledi.

Bir topluluk lideri Daily Mail’e verdiği demeçte, “Evimizde ve şimdi de burada zulüm görüyoruz. Polis çocukları götürmemeliydi, bu durum ebeveynler, aile ve çocuklar için üzücü,” ifadelerini kullandı.

Perşembe günkü isyandan bu yana Batı Yorkshire kenti sakinleri polis tarafından “zulme uğradıklarını” iddia ediyorlar.

AVRUPA

Stonehenge’in kökenine dair gizem büyüyor

Yayınlanma

Jeologların, devasa neolitik kaya dizisi Stonehenge’in İskoçya’nın en kuzeyinden Wiltshire’a yüzlerce kilometre taşınmış olduğunu sansasyonel bir şekilde ortaya çıkarmasından haftalar sonra sunak taşının gizemi daha da derinleşti.

The Guardian’da yer alan habere göre ilgili bilim adamlarından biri tarafından “dudak uçuklatan” olarak tanımlanan bu keşif, altı ton ağırlığındaki megalitin uzun süredir inanıldığı gibi Galler’den getirilmediğini, Orkney ve Shetland adaları ile kuzeydoğu İskoç anakarasındaki bir kıyı şeridini kapsayan bir bölgedeki kumtaşı yataklarından geldiğini kesin olarak ortaya koymuştu.

Pek çok uzman, adaların zengin neolitik kültürüne ve anıt inşa etme geleneğine dayanarak en olası çıkış yerinin Orkney olduğunu varsaymıştı.

Fakat şimdi ayrı bir akademik çalışma, Orkney’in aslında sunak taşının kaynağı olmadığını ortaya çıkardı; bu da Stonehenge’in çıkış yeri için tartışmanın devam ettiği anlamına geliyor.

Geçen ay Avustralya’da yayımlanan makaleden ayrı olarak yürütülen fakat aynı bilim insanlarının yer aldığı yeni çalışmada, Orkney’in iki büyük taş çemberindeki (Stenness Taşları ve Brodgar Halkası) taşların kimyasal ve mineralojik yapısının yanı sıra Orkney adalarındaki kaya birikintilerinden alınan saha örnekleri de incelendi.

Taşınabilir X-ışınlarında tanımlanan anahtar işaretleri sunak taşınınkilerle karşılaştırıldığında, çarpıcı bir şekilde farklı oldukları görüldü ve bu da yazarları Orkney’in kaynak olamayacağı sonucuna götürdü.

Raporun başyazarı, Aberystwyth Üniversitesi’nde coğrafya ve yer bilimleri fahri profesörü olan Richard Bevins, birkaç yıl önce yapılan ilk araştırmanın Galler’den kuzey Britanya’da bilinmeyen bir yere işaret etmesinin ardından Orkney’in “bakılması gereken bariz yer” olarak göründüğünü söyledi.

Orkney ile Stonehenge arasında M.Ö. 3000 yıllarında uzun mesafeli iletişim kurulduğuna dair kapsamlı kanıtlar mevcut ve teknoloji ve kültür alanındaki bir dizi önemli yeniliğin takımadalardan kaynaklandığına inanılıyor.

Bevins gibi Avustralya liderliğindeki araştırmada yer alan, University College London’da fahri kıdemli araştırma görevlisi olan Dr. Rob Ixer da, “[Stonehenge hakkında] ne kadar çok şey öğrenirsek, o kadar tuhaflaşıyor,” diye yazdı.

Orkney’in bu kadar çabuk elenmesinin, eski kırmızı kumtaşının bulunduğu diğer bölgelerdeki araştırmaların daraltılmasına yardımcı olabileceğini söyleyen Bevins, kayanın kaynağının bir gün belirleneceği konusunda “iyimser” olduğunu da sözlerine ekledi.

Araştırmada yer almayan İskoçya Ulusal Müzeleri (NMS) tarihöncesi eski baş küratörü Alison Sheridan, yeni bulguların “hikayede ilgi çekici ilave bir beklenmedik gelişme” olduğunu söyledi.

Sheridan, “Stonehenge’deki pek çok şeyde olduğu gibi, hiçbir şey net değildir,” diye ekledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da sanayi üretimi temmuz ayında düştü

Yayınlanma

Almanya’nın sanayi üretimi temmuz ayında beklentilerin üzerinde geriledi.

Sanayi üretimi haziran ayına kıyasla %2,4 azalarak Bloomberg anketine katılan analistlerin tahmininden daha kötü gerçekleşti. İstatistik ofisi, çoğu sektörde düşüş olmasına rağmen otomotivin ana etken olduğunu söyledi.

Almanya ekonomisi ikinci çeyrekte %0,1 oranında daralarak yıllardır süren durgunluğu nihayet geride bırakabileceğine dair umutları suya düşürdü. Volkswagen’in kendi pazarında eşi benzeri görülmemiş fabrika kapatma planları yapması da karamsarlığı artırıyor.

Perşembe günü Ifo Enstitüsü bu yıl ve gelecek yıl için tahminlerini önemli ölçüde düşürdü.

Enstitü daha önce %0,4 olan büyüme oranının 2024’te sıfıra inmesini, 2025’te ise %1,5 olan büyüme oranının sadece %0,9 olmasını bekliyor.

Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü ise daha da karamsar bir tablo çizerek bu hafta yaptığı açıklamada gayrisafi yurtiçi hasılanın 2023’teki %0,3’lük daralmanın ardından bu yıl %0,1 küçüleceğini öngördüğünü belirtti.

Avrupa Komisyonu mayıs ayında yayınladığı son ekonomik tahmininde, Almanya’nın şubat ayındaki%0,3’lük tahminine kıyasla sadece %0,1 oranında büyüyeceğini öngörmüştü.

Bu hafta başında açıklanan verilere göre Almanya’da fabrika siparişleri Temmuz ayında beklenmedik bir artış gösterdi. Yine de bu artış, büyük ölçekli siparişlerden kaynaklandı ve bu siparişler olmasaydı gösterge daha da düşecekti.

Bu arada, ticaret verileri temmuz ayında hem ihracat hem de ithalatta ekonomistlerin öngördüğü yönde bir artış olduğunu gösterdi.

Ifo’nun tahminler bölümü başkanı Timo Wollmershäuser yaptığı açıklamada, “Yapısal bir kriz yaşıyoruz. Özellikle imalat sektöründe çok az yatırım yapılıyor ve verimlilik yıllardır durgun seyrediyor,” dedi.

Analist, Almanya’nın ekonomik rahatsızlığının zayıf tüketici talebiyle daha da kötüleştiğini ve ülkenin mevcut %11,3’lük tasarruf oranının COVID-19 pandemisinden önceki on yıldaki %10,1’lik ortalamanın çok üzerinde olduğunu belirtti.

Wollmershäuser ayrıca yaşlanan nüfus, yavaşlayan dış talep ve Çin’in artan rekabeti gibi Alman ekonomisinin karşı karşıya olduğu diğer uzun vadeli zorluklara da işaret etti.

Bundesbank Başkanı Joachim Nagel salı günü yaptığı açıklamada ilkbahardaki daralmanın bir “uyandırma çağrısı” olması gerektiğini ve “mevcut şirket raporlarının belirli sektörlerin baskı altında olduğunu açıkça ortaya koyduğunu” söyledi.

İmalat sektöründeki toparlanma Almanya ekonomisini canlandırmak için kilit önem taşıyor, fakat şu ana kadar gerçek bir geri dönüş belirtisi yok. Bu da sorunlarının geçici olmaktan çok yapısal olduğu endişelerini artırıyor.

Üçüncü çeyreğin başında sıkıntı yaşayan tek ülke Almanya değildi. Bugün yayınlanan Fransız sanayi üretim rakamları da ekonomistlerin beklediği %0,3’ten daha kötü bir şekilde %0,5’lik bir daralma gösterdi. Burada da otomotiv sektöründeki üretimin keskin bir şekilde azalması etkili oldu.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Telegram kurucusu Durov, tutuklanmasıyla ilgili ilk kez konuştu: ‘Fransa’dan ayrılmaya hazırız’

Yayınlanma

Popüler mesajlaşma uygulaması Telegram’ın kurucusu Pavel Durov, Fransa’da yaşadığı tutuklanma olayıyla ilgili ilk kez açıklamalarda bulundu ve Telegram’ın Fransa’dan çekilmeye hazır olduğunu belirtti.

Durov, Paris’e varışının ardından dört gün boyunca polis tarafından sorgulandığını ve Fransız yetkililerin iddialarını ‘şaşırtıcı’ bulduğunu ifade etti.

Durov, Telegram’ın Avrupa Birliği (AB) yasalarına uyduğunu ve AB’deki taleplere yanıt veren bir temsilcisi bulunduğunu vurguladı.

Paris’te kendisiyle temas kurmanın pek çok yolu olduğunu belirten Durov, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki (BAE) Fransız konsolosluğunu da defalarca ziyaret ettiğini söyledi.

Durov, “Bir süre önce, Fransa’daki terör tehdidiyle mücadele etmek için Telegram ile bir yardım hattı oluşturmalarına şahsen yardımcı oldum,” diye ekledi.

Bir ülkenin bir internet hizmetinden memnun olmadığı durumlarda, hizmetin CEO’sunu üçüncü şahıslar tarafından işlenen suçlarla suçlamak yerine, hizmeti hukuki yollarla dava etmesi gerektiğini savunan Durov, “Bazen bir ülkenin düzenleyici kurumu ile gizlilik ve güvenlik arasındaki doğru denge konusunda anlaşamayabiliyoruz. Böyle durumlarda o ülkeyi terk etmeye hazır oluruz,” değerlendirmesini yaptı.

Durov, daha önce de benzer durumlarla karşılaştıklarını belirterek, “Rusya, gözetimi mümkün kılmak için ‘şifreleme anahtarlarını’ teslim etmemizi talep ettiğinde, bunu reddettik ve Telegram Rusya’da yasaklandı. İran, barışçıl protestocuların kanallarını engellememizi talep ettiğinde de aynı şekilde reddettik ve Telegram İran’da yasaklandı,” ifadelerini kullandı.

Telegram’ın ilkeleriyle bağdaşmayan pazarlardan çekilmeye hazır olduğunu vurgulayan Durov, “Bunu para için yapmıyoruz,” diyerek sözlerini tamamladı.

Politico‘nun haberine göre, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da dahil olmak üzere ülkenin siyasi elitinin Telegram’ı aktif olarak kullandığı belirtiliyor.

Telegram’ın kurucusu Durov, gözaltına alınmadan önce Fransız istihbaratı ile temas kurmuş

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English