Diplomasi
Likud’un Avrupa sağı ile ilişkileri derinleşiyor

26-27 Mart tarihlerinde Kudüs’te İsrail Diaspora Bakanı Amichai Chikli öncülüğünde düzenlenecek “Antisemitizmle Savaş Üzerine Uluslararası Konferans” Avrupa’da tartışma yarattı.
Daha önce tartışmalı bazı figürlerle İsrail’in ve partisi Likud’un ilişkilerini geliştiren Chikli’nin davetli listesinde Fransız Ulusal Birlik (RN) partisinin başkanı Jordan Bardella, daha önce RN ve Reconquête! partisinde bulunan Fransız Avrupa Parlamentosu Üyesi Marion Marechal, İsveç Demokratları partisinden Avrupa Parlamentosu Üyesi Charlie Weimers, Bosna-Hersek’teki özerk Sırp Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Milorad Dodik ve İspanyol sağcı parti Vox’tan Avrupa Parlamentosu Üyesi Hermann Tertsch gibi isimler yer alıyor.
Davetli listesinin basına yansıması üzerine Avrupa’dan etkinliğe katılması beklenen bir dizi isim açıklama yaparak geri çekildi. İngiltere Hahambaşı Sir Ephraim Mirvis, İngiliz siyasetçi ve antisemitizm danışmanı Lord John Mann, Goldsmiths Üniversitesi profesörü David Hirsh, Fransız “filozof” Bernard-Henri Levy ve Alman antisemitizm komiseri Felix Klein daveti reddeden önemli isimler oldu.
Bernard-Henri Levy ve Alman ‘antisemitizm komiseri’ konferansa katılmayacağını duyurdu
Mann, The Jewish News’e verdiği demeçte, “Konuşan bazı muhalif politikacıların kalitesi beni rakip önceliklerden vazgeçirecek kadar yüksek değil,” dedi.
Hirsh de benzer bir açıklama yaparak , “Birleşik Krallık’ın antisemitizmle mücadele konusunda bu karakterlerden öğreneceği hiçbir şey yok. Gündemde kendilerini antidemokratik ve eşitlik karşıtı hareketlerle ilişkilendiren çok sayıda aşırı sağcı konuşmacı var,” dedi.
Hirsh, “antidemokratik düşüncenin antisemitizm için verimli bir zemin” olduğunu ve antisemitizmi baltalamanın en iyi yolunun “demokratik düşünceyi, hareketleri ve devletleri desteklemekten” geçtiğini savundu.
İsrail’in sadık savunucularından biri olan Levy’nin etkinlikte ana konuşmacı olması planlanıyordu. Fakat Fransız isim Le Monde gazetesine yaptığı açıklamada İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog’a “aşırı sağcı” konuklar nedeniyle katılmayacağını bildirdiğini söyledi.
Almanya’nın antisemitizm komiseri Felix Klein ise Haaretz’e yaptığı açıklamada katılımını teyit ettiğinde davetli listesinden haberi olmadığını ve etkinlikte kimlerin konuşacağını gördükten sonra iptal ettiğini söyledi.
Eski bir Federal Meclis üyesi olan Volker Beck de katılmayacağını açıkladı ve X’te yaptığı açıklamada, “Kendimizi aşırı sağcı güçlerle ilişkilendirirsek, ortak davamızı itibarsızlaştırırız; bu benim kişisel inançlarıma da aykırıdır ve toplumlarımızdaki antisemitizmle mücadelemizi olumsuz etkileyecektir,” dedi.
İsrail ile ‘milliyetçi-muhafazakâr enternasyonal’ arasındaki ilişki
Avrupa Yahudi Kongresi’nden Netanyahu hükümetine tepki: Sırtımızdan bıçaklanıyoruz
Avrupa Yahudi Kongresi (EJC) Başkanı Dr. Ariel Muzicant da salı günü Chikli’yi sert bir dille eleştirdi. Muzicant Jerusalem Post’a gönderdiği mektupta, “80 yıldır antisemitizm, Holokost inkârı ve Şoah’ın ardından yaşananlarla mücadele ediyoruz,” dedi.
Avrupa’daki aşırı sağcı partiler bu mücadelede en büyük rakipleri olduğuna dikkat çeken Muzicant, “Bu partilerin birçok yetkilisi ve lideri Holokost inkârını desteklemiş, antisemitik kod ve ifadeleri teşvik etmiş ve Nazi karşıtı yasalara karşı mücadele etmiştir,” dedi.
Muzicant, bazı aşırı sağcı politikacıların şimdi İsrail’i desteklediklerini iddia etmelerine rağmen, “Aşırı sağcı politikacıların bu konferansa gelme motivasyonu İsrail sevgisi ya da Yahudileri korumak değil, esas olarak koşer haham sertifikası almaktır. Ve biz, Yahudiler ya da İsrailliler, haham sertifikası olarak kullanılmamalıyız,” diye yazdı.
Chikli’nin düzenlediği konferansı Avrupa’daki Yahudi cemaatleri için büyük bir sorun olarak nitelendiren EJC Başkanı, bunun diasporadaki Yahudi varlığına zarar verdiğini, “sanki İsrail hükümetinin üyelerinin kendilerini sırtlarından bıçakladığını” öne sürdü.
Muzicant, Avrupa’daki aşırı sağcı hareketlerin genellikle liberal demokrasiye, hukukun üstünlüğüne, insan haklarına ve basın özgürlüğüne karşı çıktığını vurguladı.
CPAC zirvesinde “milli muhafazakâr enternasyonal” bir aradaydı
Avrupa sağının katılacağı konferans Knesset’in de gündeminde
Knesset Aliyah [Filistin’e Yahudi göçüne verilen isim] ve Uyum Komitesi Başkanı Gilad Kariv (Demokratlar) pazartesi günü yaptığı açıklamada hükümetin “kesin antisemitik kökleri” olan partilerden politikacıların davet edilmesi olarak tanımladığı uygulamadan vazgeçmesi çağrısında bulundu.
Chikli, Başbakan Binyamin Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Gideon Sa’ar’a yazdığı mektupta Kariv, davetin “İsrail hükümetlerinin ve Dışişleri Bakanlığının uzun süredir devam eden politikasından bir sapma teşkil ettiğini ve bu ülkelerdeki ve uluslararası sahnedeki Yahudi topluluklarının temsilci örgütlerinin pozisyonları ve politikalarıyla doğrudan çeliştiğini” yazdı.
Kariv, “Bu temsilcilerin davet edilmesi, antisemitizmle mücadele konusunda cumhurbaşkanı ve başbakanın himayesinde gerçekleştirilmesi gereken uluslararası bir konferansla ilgili olduğu düşünüldüğünde özellikle sarsıcıdır,” iddiasında bulundu.
“Antisemitik kökleri olan aşırılık yanlısı partilerin temsilcilerinin davet edilmesinin İsrail, Yahudi ve uluslararası antisemitizmle mücadelenin temellerini sarstığını” savunan Kariv, bunun için, “İsrail Devleti ile diasporadaki Yahudi toplulukları arasındaki ilişkilerin dokusuna zarar vermektedir ve İsrail’in Batılı müttefikleri ve önde gelen siyasi partilerle stratejik ilişkilerine zarar verebilir,” diye ekledi.
Kariv, “Bu adım, İsrail’in antisemitizme karşı küresel mücadeledeki öncü rolünü zayıflatmakta ve Yahudi halkının yanı sıra dünya genelindeki birçok Yahudi toplumunun mevcut ve gelecekteki zorluklarına yönelik rahatsız edici ve tehlikeli bir geri dönüşü temsil etmektedir,” diye ekledi.
Kariv, söz konusu partilerin İsrail’e destek verdiklerini dile getirmelerine rağmen, yine de onlara “uluslararası bir onay damgası” verilmemesi gerektiğini savundu.
Batının milli-muhafazakârlarına erişim Chikli’nin önceliği
Chikli’nin Avrupa “aşırı sağına” verdiği açık destek Avrupa ülkelerinden kınama alıyor.
Aralık ayında Romanya’nın İsrail Büyükelçisi, Holokost sırasında 280.000 Yahudi’nin ölümüne göz yuman Rumen liderleri öven cumhurbaşkanı adayı Calin Georgescu ile telefon görüşmesi yaptığı için Chikli’yi kınamıştı.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da, son seçimlerde Ulusal Birlik’ten Marine Le Pen’in cumhurbaşkanlığı adaylığını açıkça desteklemesinin ardından Başbakan Netanyahu’ya Chikli’yi şikayet etmişti.
Chikli, geçen haftalarda da İspanyol Vox’un öncülüğünde Madrid’de düzenlenen “Avrupa’yı Yeniden Büyük Yap” konferansına katılmıştı.
Chikli’nin partisi Likud da, Batıdaki milli muhafazakâr akımın en önemli platformlarından Muhafazakâr Siyasi Eylem Komitesi’nin (CPAC) son toplantısında, birliğe “gözlemci üye” olarak katıldı.
“Milli muhfazakârlar” konferansı: Elektrikli testere ve “Roma selamı”nın ötesinde
Diplomasi
Trump’tan Merz’e: Kuzey Akım 2’yi ben durdurdum

Beyaz Saray’da Alman Şansölyesi Friedrich Merz’i ağırlayan ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Akım 2 boru hattını kendisinin engellediğini öne sürdü.
Projeyi durdurması nedeniyle artık “ölü” olduğunu savunan Trump, Almanya ile Rusya’yı enerji transferi ile birbirine bağlayan bu projeyi engellemesine rağmen kendisini hâlâ “Putin’in dostu” dediklerini söyledi.
Trump devam ederek, önceki yönetimin boru hattını inşa eden şirkete yaptırımları kaldırma kararını kastederek, boru hattını Joe Biden’ın “inşa edilmesine izin verdiğini” ileri sürdü.
Trump, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile iki saat süren bir görüşme yaptığını ve bu görüşmede muhatabına “parkta kavga eden iki çocuk” benzetmesi yaptığını söyledi.
Başkan, “Bazen onların bir süre kavga etmelerine izin vermek daha iyidir,” dedi.
Trump, iki ülke arasında “çok fazla husumet” ve Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy arasında büyük bir nefret olduğu için savaşı durdurmanın zor olduğunu söyledi.
Trump’a Rusya’ya yeni yaptırımlar uygulayıp uygulamayacağı sorulduğunda, “Anlaşma yapmayacağımız anı, bu durumun durmayacağı anı gördüğümde,” yanıtını verdi.
Başkan, bu konuda bir son tarih olup olmadığı sorusunu ise, “Kafamda var. Durmayacağı anı gördüğümde çok sert davranacağız. Bu her iki ülke için de geçerli olabilir. Tango iki kişiyle yapılır,” diye cevapladı.
O dönemde başkan olsaydı savaşın asla çıkmayacağını söyleyen Trump, Merz’e “Hiç şans yok, sıfır,” dedi.
Trump, “savaşta ölenlerin sayısı”nın haberlerde bildirilenden “çok daha fazla” olduğunu söylerken Merz, “Hepimiz bu korkunç savaşı sona erdirmek için önlemler arıyoruz,” dedi.
“Amerika, bu savaşı sona erdirmek için bir kez daha çok güçlü bir konumda,” diye ekleyen Merz, Ukrayna’yı birlikte desteklemeleri ve Rusya’ya baskı yapmaları gerektiğini söyledi.
Trump, eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel’i ülkesini mültecilere açtığı için eleştirerek, halefine “Bunun olmaması gerektiğini söyledim,” dedi.
Trump, önceki gün açıkladığı 19 ülkeye yönelik kapsamlı seyahat kısıtlamaları hakkında da soru aldı. Trump, Merz’e, Almanya’da mültecilerin karıştığı bir dizi saldırıya atıfta bulunarak, “Kötü insanları ülkemizden uzak tutmak istiyoruz… Tabii ki, sizin de ülkenize kabul edilen bazı kişilerle ilgili küçük bir sorununuz var,” dedi ve Merz, “Evet, var” diye yanıtladı.
Trump devamında, “Bu sizin suçunuz değil… Böyle olmamalıydı. Ona [Merkel’e] böyle olmaması gerektiğini söyledim, ama oldu. Ama bu konuda sizin de kendi zorluklarınız var, bizim de var,” dedi.
Trump, Washington’un yıllardır talep ettiği savunma harcamalarını GSYİH’nin %5’ine çıkarmayı kabul eden Almanya’yı övdü. Bir Alman gazetecinin Berlin’in “savunma konusunda yeterince çaba gösterip göstermediğini” sorması üzerine Trump, “Şu anda savunmaya daha fazla para harcadığınızı biliyorum. Oldukça fazla para. Bu olumlu bir gelişme,” dedi.
Öte yandan salonda gergin kahkahalar atılmasına neden olacak şekilde Trump, “MacArthur’un bunu olumlu bulup bulmayacağından emin değilim,” diye espri yaptı. Bu sözleriyle, İkinci Dünya Savaşı sonrası silahsızlanma konusuna odaklanan müttefik güçlerin başkomutanı General MacArthur’a atıfta bulundu.
Merz’in Normandiya Çıkarmasının yıl dönümüne (6 Haziran, “D-Day”) atıf yapmasına ve ABD’nin buradaki rolüne atıf yapmasının ardından Trump, bu günün şansölye için “hoş bir gün olmadığını” ileri sürdü.
Merz ise cevaben, “Uzun vadede, Sayın Başkan, bu, ülkemin Nazi diktatörlüğünden kurtuluşuydu,” diye düzeltti.
Merz, Trump’a 1885 yılında Almanya’dan göç eden dedesi Friedrich Trump’ın altın çerçeveli doğum belgesini ve ABD’deki Alman göçmenlerin Almanya’daki ailelerine yazdıkları mektupların derlendiği “Özgürlük Ülkesi’nden Haberler – Alman Göçmenler Evlerine Yazıyor” adlı kitabı hediye etti.
Merz, “Bu, ona ailesini hatırlatması için küçük bir hediye,” dedi. Ayrıca Trump’ı, büyükbabasının doğduğu köyü ziyaret etmek üzere Almanya’ya davet etti.
Diplomasi
NATO, Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını onayladı

NATO, Soğuk Savaş döneminden bu yana en kapsamlı silahlanma programını kabul etti. Brüksel’de savunma bakanları tarafından alınan kararla, ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin önümüzdeki yıllarda büyük ölçüde artırılması hedefleniyor. Program, özellikle uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasitelere öncelik veriyor.
NATO, Rusya’ya karşı Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük silahlanma programını yürürlüğe koydu. dpa ve AFP haber ajanslarının Brüksel’deki müzakere çevrelerinden edindiği bilgilere göre, program önümüzdeki yıllarda ittifakın caydırıcılık ve savunma kabiliyetlerinin olağanüstü düzeyde artırılmasını öngörüyor.
Uzun menzilli silah sistemleri, hava savunma ve mobil kara kuvvetleri gibi kapasiteler bu programda en üst düzey önceliğe sahip bulunuyor.
Silahlanma programına ilişkin karar, ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlarının Brüksel’de gerçekleştirdiği bir toplantıda alındı. NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, sabah saatlerinde paketi “tarihi” olarak nitelendirmişti.
Yeni askeri hedefler ve gizlilik politikası
Ayrıntılı olarak bakıldığında, silahlanma programı askeri kabiliyetler için yeni hedef belirtimlerinden oluşuyor.
Bu hedeflerle, her bir müttefikin gelecekte ortak caydırıcılık ve savunmaya ne katkıda bulunması gerektiği kesin bir şekilde tanımlanıyor.
Gerekli kabiliyetler, yeni savunma planları temel alınarak belirlendi. NATO‘yu “Rusya için mümkün olduğunca öngörülemez bir rakip” haline getirmek amacıyla, somut yeni planlama hedefleri “çok gizli” olarak sınıflandırıldı.
Ancak dpa‘nın edindiği bilgilere göre, askeri kabiliyetler için şimdiye kadar geçerli olan hedefler yaklaşık yüzde 30 oranında artırıldı.
Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius’un açıklamalarına göre, Alman ordusunun (Bundeswehr) yeni NATO hedeflerini karşılayabilmesi için 60 bin ek aktif askere ihtiyacı olacak.
Mevcut açıklar ve artan harcama taahhütleri
Yeni hedeflerin özellikle büyük bir zorluk teşkil etmesinin nedeni, mevcut hedeflere henüz ulaşılamamış olması. Üst düzey askeri yetkililer son olarak yüzde 30’luk bir açıktan bahsetmişti.
Mevcut eksiklikler ve yeni planlama hedefleri, savunma harcamaları için planlanan yeni hedefi de beraberinde getiriyor.
Buna göre, tüm NATO üyelerinin ay sonunda yapılacak zirve toplantısında, gelecekte ulusal Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) en az yüzde 3,5’i kadar bir meblağı savunmaya yatırmayı taahhüt etmeleri bekleniyor.
Buna ek olarak, altyapı gibi savunmayla ilgili harcamalar için GSYİH’nın yüzde 1,5’i daha eklenebilir, böylece ABD Başkanı Donald Trump’ın talep ettiği yüzde beşlik orana ulaşılabilir.
Almanya’da ise savunma harcamalarının Alman ekonomik üretimine oranının beş ila yedi yıllık bir süre içinde yılda yüzde 0,2 puan artırılması planlanıyor.
Geçen yılki yüzde 2,1’lik orandan hesaplandığında, 2032 yılına kadar yüzde 3,5’lik bir orana ulaşılabileceği öngörülüyor.
Şansölye Friedrich Merz’e göre, Almanya için her bir yüzdelik puan artışı, mevcut durumda yaklaşık 45 milyar avro ek savunma harcaması anlamına geliyor.
Diplomasi
Pentagon, Ukrayna’ya verilecek dron savar füzelerini Orta Doğu’daki ABD birliklerine yönlendirdi

Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla mücadelesinde kullandığı füzelere takılan kritik tapa teknolojisini kendi birliklerine yönlendirdi. Pentagon, bu adımı “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” ile gerekçelendirdi.
Donald Trump yönetimi, Ukrayna’nın Rus insansız hava araçlarıyla (İHA) mücadelesinde kullandığı kilit bir teknolojiyi kendi birliklerine yönlendirdi.
The Wall Street Journal‘ın (WSJ) haberine göre, Pentagon’un bu adımı Ukrayna’ya yönelik askeri destekte bir zayıflamaya işaret ederken Kongre’de rahatsızlığa yol açtı.
Ukrayna, daha önce kendisi için satın alınmış olan ve Ukrayna ordusunun Rus İHA’larına karşı kullandığı füzelere takılan tapaları alamayacak.
Bu tapalar, füze İHA’ya yaklaştığında harp başlığını aktive ederek hedefi imha ediyor.
Habere göre, Savunma Bakanı Pete Hegseth, geçen ay yayımladığı iç genelgeyle, bakanlığın komutanlıkların silah ihtiyaçlarını karşılamakla görevli birimine, başlangıçta Ukrayna için tedarik edilmiş olmalarına rağmen tapaların ABD Hava Kuvvetleri’ne verilmesi talimatını verdi.
Geçen hafta ise Pentagon, Senato Silahlı Hizmetler Komitesi’ne bu tapaların artık Orta Doğu’daki birliklere tahsis edileceğini gizlice bildirdi.
Karar Kongre’de tepkiye yol açtı
Pentagon, bu kararın gerekliliğini “savunma bakanı tarafından tespit edilen acil bir sorun” olarak açıkladı. Ancak bu karar, Kongre’deki Ukrayna destekçileri arasında tepkiye neden oldu.
Destekçiler, Pentagon’un bu adımın Ukrayna savunması üzerindeki etkisini ve ABD Hava Kuvvetleri’nin tapalara olan ihtiyacının ne kadar acil olduğunu açıklamadığını savunuyor.
WSJ‘ye konuşan Demokrat bir senatörün yardımcısı, “Savaşın bu kritik anında Ukrayna’ya bu kadar gerekli bir silahı vermeyi reddetmek akıl almaz. Böyle bir adımın gerekliliğini açıklayamamak ise bunun bir ceza olarak değerlendirilebileceği düşüncesini akla getiriyor,” dedi.
Çarşamba günü Savunma Bakanı Hegseth, Ukrayna’ya askeri yardımı organize etmeyi amaçlayan Ramstein formatındaki toplantıya katılmadı. Bu, Pentagon şefinin savaşın başından bu yana 50 ülkeden oluşan koalisyonun toplantısını ilk kez kaçırması anlamına geliyor.
Ukrayna istihbaratına göre, Rusya şu anda günde 300 insansız hava aracı üretiyor ve mayıs ayında şehirlere ve altyapı tesislerine yönelik yüzlerce İHA kullanılarak gerçekleştirilen hava saldırıları savaşın başından bu yanaki en büyük çaplı saldırılar oldu.
Putin: Kiev terör eylemlerine geçti, müzakereler provokasyonlara gelinmeden sürmeli
Teknoloji hem Ukrayna hem ABD için hayati önemde
Joe Biden yönetiminde eski bir üst düzey Savunma Bakanlığı yetkilisi olan Celeste Wallander, bu teknolojinin şu anda Ukrayna’nın Rus saldırılarına karşı çok katmanlı hava savunması için hayati önem taşıdığını belirtti.
Wallander, “Ancak Amerikan personelini ve Orta Doğu’daki üsleri Husilerin ve muhtemelen İran’ın insansız hava aracı saldırılarından acilen korumak da gerekiyor,” diye ekledi.
Tapaların tedariki Biden yönetimi döneminde organize edilmişti ancak bu ve diğer askeri teçhizatın teslimatlarının bu yıl ve hatta gelecek yıl boyunca yapılması planlanıyordu. Ukrayna, bu tapaları birkaç yıldır alıyordu.
Ukrayna ordusu, bunları lazer güdümlü APKWS sistemiyle donatılmış karadan havaya füzelere takarak yüksek hassasiyetli mühimmata dönüştürüyordu.
-
Dünya Basını2 hafta önce
Çin’de üretilen güneş panelleri ve bataryalar neden bu kadar ucuz?
-
Görüş2 hafta önce
Çin-Afrika enerji işbirliği: Kurak bölgelerin temiz enerji vahalarına dönüşümü
-
Diplomasi2 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Görüş2 hafta önce
Rusya ile müzakerelerde aklıselimin galip gelme ihtimali
-
Söyleşi2 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu
-
Avrupa5 gün önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor