Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Maden Bakanı: Trump’ın açıklamaları Grönland yatırımcılarını ürkütme riski taşıyor

Yayınlanma

Grönland Madencilik Bakanı Naaja Nathanielsen, Donald Trump’ın Kuzey Kutbu adasını satın alma önerisinin, uluslararası yatırımcılara maden pazarlaması için “yıkıcı” olabileceği konusunda uyardı. 

Nathanielsen Financial Times’a (FT) verdiği demeçte, ABD’nin seçilmiş başkanının söyleminin ve özellikle de adayı ele geçirmek için güç kullanabileceğini ima etmesinin istikrarlı, kaynak zengini bir demokrasi olarak imajına zarar verme riski taşıdığını söyledi.

Nathanielsen, “Grönland’da askeri kullanımı dışlamamaktan bahsettiğinde, yatırımcıların Grönland’ı nasıl algılayacağı konusunda oldukça endişelendim; belki de istikrarsız veya istila edilmek üzere olan bir demokrasi olarak [görecekler]” dedi.

Bakan, bunun Grönland maden sektörü için yıkıcı olacağını çünkü yatırımcıların “istikrarsızlığı sevmediğini” savundu.

Maden yatırımcılarının kafası karışık

Konuyla ilgili bilgi sahibi bir kişi, bazı maden şirketlerinin ada hükümetinden “Grönland’ın ABD tarafından işgal edilmesi halinde” ruhsatlarının geçerliliğini koruyacağına dair bir garanti istediğini söyledi.

Fakat Nathanielsen, ABD’nin yeni başkanının sözlerini yorumlamanın doğru yolunun bu olmadığına inandığını söyledi ve “Söylemleri bir kenara bırakırsanız, Trump’ın Grönland’daki doğal kaynakların kullanılması gerektiğini düşündüğünü duyuyorum ve biz de bu konuda onunla tamamen hemfikiriz,” dedi.

Bakanlık portföyünde iş, ticaret, adalet ve cinsiyet eşitliği konuları bulunan Nathanielsen, Grönland’da faaliyet gösteren madencilik şirketlerinin de benzer bir görüşe sahip olduğunu ve aslında endişeli olmaktan çok kafalarının karışık olduğunu söyledi.

Bakan, “Herkes nefesini tutmuş, ‘Buradaki asıl mesaj nedir? Her şey nereye varacak?’ diye bekliyor,” dedi.

“Batının Grönland madenlerine yatırım yapmaması jeopolitik bir hata”

Grönland, Çin’in hakim olduğu bir sektör olan pek çok nadir toprak ve mineral için kendisini batılı bir madencilik alternatifi olarak sunarak Pekin ve Moskova’yı dışarıda tutmak isteyen ABD’li yetkililerin dikkatini çekti.

Nathanielsen, batılı başkentlerin tedarik zincirlerini çeşitlendirme ve savunma üretiminde kullanılan mineraller için Çin ya da Rusya’ya bağımlı olmama ihtiyacını giderek daha fazla kabul ettiklerini söyledi. 

Fakat bunun madencilik şirketlerinin Grönland gibi zorlu bir bölgede proje başlatmak için ihtiyaç duydukları finansman ve yatırıma dönüşmediğini söyleyen Nathanielsen, bunu “jeopolitik bir hata” olarak nitelendirdi.

Nathanielsen, “Bence herkes uyuyor ve uyanmaları gerekiyor,” dedi.

Grönlandlılar, Trump’ın üslubunu yadırgasa da Adanın gündeme gelmesinden memnun

Madencilik sektörü de Grönland’ın artan bağımsızlık talebinin merkezinde yer alıyor. Turizmle birlikte bu sektör, adanın ekonomisini canlandırmanın en iyi yolu olarak görülüyor ve böylece bölgeyi kontrol eden Danimarka’dan gelen yıllık 4 milyar Danimarka kronu (550 milyon dolar) hibeye artık ihtiyaç duymayacağı düşünülüyor.

Öte yandan FT’ye göre Trump’ın üslubunu yadırgayan pek çok Grönlandlı, yeni başkanın anavatanlarına olan ilgisini olumlu karşılıyor, zira bu durum bölgenin Danimarka’dan bağımsızlığı konusunu gündeme getirdi. 

Fakat Nathanielsen, Grönland’ın ekonomisi konusunda hâlâ yapması gereken çok iş olduğunu söyledi. Pek çok şirket Kuzey Kutbu adası topraklarında çok çeşitli kaynakların madenciliğini yapmak için lisans sahibi olsa da, hiçbir büyük ölçekli maden faaliyette değil ve Grönlandlı yetkililer ve maden patronları ilerleme olmamasının hayal kırıklığı yarattığını kabul ediyor.

Grönland’daki altyapı sorunları ve işçi eksikliği yatırımların önündeki en büyük engeller

Grönland’ın uzaklığı, altyapı eksikliği ve madencilik için kısa sezon şimdiye kadar birçok projenin hayata geçmesini engelledi. Nathanielsen, Trump’ın 2019’da Grönland’a gösterdiği ilk ilginin, Arktik bölgesi ile ABD Dışişleri Bakanlığı arasında madencilik sektöründe bir işbirliği telaşına yol açtığını ve son yorumlarının bu çalışmanın genişleyeceğinin bir göstergesi olduğunu umduğunu söyledi.

Nathanielsen, “Grönland’dan bu madenleri almak için sadece ‘biz bunu istiyoruz’ demek yeterli değil. Şirketlere, finansman bulmalarının çok ama çok hayati olduğu ilk aşamalarda da yardımcı olmanız gerekiyor,” dedi.

Londra borsasında işlem gören madencilik şirketi Anglo American, Grönland’da bu yıl sona erecek olan ancak yenilenebilir olan çok erken aşamadaki arama ruhsatlarına sahip en büyük şirket. Diğer şirketler bakır, petrol ve galyum gibi minerallerde umut verici kaynaklar buldular ama bazı durumlarda onlarca yıl uğraşmalarına rağmen mali destek alamadılar.

Başkent Nuuk’taki hükümet, Grönland’ın güneyinde Çinli bir şirketin azınlık hissedarı olduğu tartışmalı Kvanefjeld projesini durdurdu çünkü toprak sadece nadir toprak değil uranyum da içeriyordu.

“Grönland inanılmaz fırsatların ülkesi”

Yasal zorlukların yanı sıra lojistik engeller de var. Grönland’ın bırakın maden yataklarını, şehirlerini birbirine bağlayan yolları bile yok. Kvanefjeld projesinin geliştiricisi Energy Transition Minerals’den Svend Hardenberg, “Madenin yanı sıra destekleyici altyapı da inşa etmeniz gerekiyor. Ayrıca henüz olgunlaşmamış bir endüstri olduğu için kalifiye işçi eksikliği de var,” dedi.

Hardenberg, Çin’in fiili bir tekeli olduğu için ABD ve Avrupa’nın nadir toprak elementlerine erişime ihtiyacı bulunduğunun da altını çizdi.

Grönland’da üç projesi bulunan ve Birleşik Krallık’ta listelenmiş bir maden şirketi olan 80 Mile’ın yönetici direktörü Roderick McIllree, Trump’ın durumun önündeki engeli kaldırabileceğini umduğunu söyledi.

McIllree, “İnsanlar Grönland’ın çok ama çok zor olduğunu düşünüyor. Sonra Donald Trump ortaya çıkıyor ve Grönland’ın belki de dünyadaki en değerli gayrimenkul olduğunu söylüyor ve birden herkes yatırım yapmak istiyor. Bu bir paradigma değişikliği. Grönland artık gündemde. Burası inanılmaz fırsatların ülkesi,” iddiasında bulundu.

DİPLOMASİ

Trump’ın özel temsilcisi savaşın 180 günde biteceğini öne sürdü

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, Ukrayna’daki savaşın 180 gün içinde sona erebileceğini belirtti. Kellogg, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, ABD’nin arabulucu rolü üstleneceğini ve müzakerelere Avrupa’nın katılmayacağını ifade etti.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Ukrayna’daki savaşın sona ermesi için yeni bir zaman çizelgesi belirledi.

Daha önce Beyaz Saray’ın 2024 sonuna kadar savaşı durdurabileceğini ve göreve başladıktan sonra yüz gün içinde barışı sağlayabileceğini iddia eden Başkan Trump’ın özel temsilcisi Keith Kellogg, şimdi ise bir barış anlaşması sağlamak için altı aya ihtiyacı olduğunu söyledi.

Kellogg, cumartesi günü Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, “Tüm taraflarla görüşmek için kamuoyu önünde 180 gün süre istiyorum,” dedi.

Ukrayna’daki savaşın bu yıl içinde sona erebileceğini belirten Kellogg, ABD’nin savaşan taraflar arasında arabulucu olarak hareket edeceğini, Avrupa’nın ise müzakerelere katılmayacağını vurguladı.

Kellogg, “Önemli bilgiler toplamak için buradayım. Ben bir diplomatım. Masada Ukraynalılar ve Ruslar olacak ve Amerikalılar da arabulucu olarak yer alacak,” diye konuştu.

Washington’ın Kiev’e mali desteği sürdüreceğini ancak artık çatışmaları derhal durdurmanın gerekli olduğunu ekleyen Kellogg, verilerine göre Ukrayna’nın Rusya’ya karşı savaşta verdiği kayıpların, ABD’nin Vietnam ve Kore savaşlarında toplam kayıplarından üç kat daha fazla olduğunu (yaklaşık 94 bin ölü) belirtti.

Özel temsilci, “Trump buna bir son vermek istiyor,” dedi ve Trump’ın Ukrayna’nın çıkarlarını göz ardı etmeyeceğini, bu nedenle “zayıf bir anlaşma” olmayacağını da sözlerine ekledi.

RBK-Ukrayna gazetesinin aktardığına göre, Trump’ın özel temsilcisi, Rus saldırganlığının sona ermesine yönelik müzakerelerin süreci hızlandırmak için iki ayrı hatta —Rusya hattı ve Ukrayna-müttefikler hattı— yürütüldüğünü açıkladı.

Kellogg, ABD-Ukrayna-müttefikler hattı üzerinde çalıştığını belirtirken, Rusya hattının ise ABD Başkanı’nın Orta Doğu özel temsilcisi Steve Witkoff tarafından yönetildiğini ifade etti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ise, Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “ancak Trump ve Avrupa ile ortak bir planımız olduktan sonra” görüşeceğini söyledi.

Zelenskiy bir gün önce yaptığı açıklamada, “Putin ile oturup savaşı durduracağız. Sadece bu durumda görüşmeye hazırım,” ifadelerini kullandı.

Aralık ayında Kellogg, Trump’ın 2024 sonuna kadar savaşı durdurmaya çalışabileceğini söylemişti. Fox Business kanalına konuşan diplomat, “Şimdi bunu yapmak için mükemmel zaman. Kampanyası sırasında bu sözü (savaşı sona erdirme) veren Başkan Trump’ın bunu yerine getireceğine ve bunun gerçekleşeceğine inanıyorum. Bence bu yıl olacak. Bunun için gerekli yeteneklere ve fırsatlara sahip,” demişti.

Şubat ayı başlarında Kellogg, Ukrayna’daki savaşı sona erdirmenin ABD’nin ve dünyanın çıkarına olduğunu belirterek, önümüzdeki 100 gün içinde barışçıl bir çözüme ulaşılabileceğine olan güvenini dile getirmişti.

Kellogg, “Müzakereleri başlatmak ve bu yönde çalışmak için güvenilir bir planımız olduğunu düşünüyorum,” demiş ve Trump’ın “hem Ukraynalılar hem de Ruslar üzerinde etkili bir baskı oluşturacağını” kaydetmişti.

Trump’ın Ukrayna’da maden hamlesindeki gizli özne: Çin

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Ukrayna, ABD’nin nadir toprak minerallerinin yüzde 50’si teklifini reddetti

Yayınlanma

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD’nin ülkenin nadir toprak minerallerinin yüzde 50’sini alma teklifini daha iyi bir anlaşma müzakere etmek amacıyla reddetti. Zelenskiy, ABD ve Avrupa’nın sunacağı güvenlik garantilerinin mineral rezervleriyle ilgili olası bir anlaşmaya doğrudan bağlanmasını istiyor.

Financial Times gazetesinin haberine göre, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, ABD’nin ülkenin nadir toprak minerallerinin yüzde 50’sine sahip olma teklifini reddetti. Zelenskiy’nin daha iyi bir anlaşma müzakere etmeye çalıştığı belirtildi.

NBC kanalının kimliğini açıklamadığı sekiz ABD’li yetkiliye dayandırdığı haberine göre de ABD Hazine Bakanı Scott Bessent, çarşamba günkü toplantılarında Zelenskiy’e taslak bir sözleşme sunarak bu teklifi iletti.

ABD’li yetkililer, Zelenskiy’nin belgeyi imzalamadığını ve üzerinde çalışması ve başkalarına danışması gerektiğini söylediğini aktardı.

Financial Times‘a konuşan ve kimliği belirtilmeyen üç kaynağa göre, Zelenskiy, ABD ve Avrupa güvenlik garantilerinin mineral rezervleriyle ilgili herhangi bir anlaşmaya doğrudan bağlanmasını istiyor.

Gazeteye konuşan üst düzey bir Ukraynalı yetkili, Kiev’in “daha iyi bir anlaşma” arayışında olduğunu ifade etti.

Trump yönetimi, 2022’de başlayan Rusya’nın askeri müdahalesine karşı askeri ve iktisadi desteğinin karşılığında Kiev’in kritik mineraller de dâhil olmak üzere doğal kaynaklarına erişim izni vermesini ve ABD enerji ihracatını satın alma taahhüdünde bulunmasını beklediğini belirtmişti.

Pek çok kritik mineral gibi, nadir toprak elementleri de küresel olarak nispeten bol miktarda bulunuyor.

Fakat, ekonomik olarak çıkarılıp rafine edilmelerini sağlayacak konsantrasyonlarda bulunmuyorlar. ABD Jeolojik Araştırmalar Kurumu’nun (USGS) verilerine göre, Çin dışında en büyük rezervler Brezilya, Hindistan, Avustralya, Rusya, Vietnam ve ABD’de bulunuyor.

USGS verileri, Ukrayna’nın büyük bir nadir toprak rezervine sahip olmadığını gösteriyor.

Ancak ülkenin kendi jeoloji kurumu, bu elementlerin öncelikle ülkenin doğusunda, kısmen Rus kontrolü altında olan bölgelerdeki birkaç mineral yatağında bulunduğunu belirtiyor.

Ayrıca titanyum, lityum ve grafit de dâhil olmak üzere diğer bazı kritik minerallerin rezervlerini de tespit etti.

‘Nadir toprak elementleri karşılığı Ukrayna’ya askeri yardım’ ne kadar mümkün?

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

JD Vance AfD liderleri ile görüştü

Yayınlanma

ABD Başkan Yardımcısı JD Vance cuma günü Münih’te Almanya’nın sağcı partisi Almanya için Alternatif’in (AfD) lideriyle bir araya geldi ve Berlin’in “istenmeyen seçim müdahalesi” olarak nitelendirdiği görüşmede bu partiyi siyasi ortak olarak desteklediğini açıkladı.

Reuters’ta yer alan habere göre Vance’in ofisinden bir yetkili görüşmeyle ilgili daha fazla ayrıntı vermedi fakat başkan yardımcısının Almanya’daki tüm büyük siyasi partilerin liderleri ile görüştüğünü söyledi.

AfD Eş Başkanı Alice Weidel’in sözcüsü görüşmeyi doğrulayarak ikilinin Vance’in otelinde yaklaşık 30 dakika görüştüklerini ve Ukrayna savaşı, Alman iç politikası ve ifade özgürlüğü konularını ele aldıklarını söyledi.

AfD, 23 Şubat’ta yapılacak genel seçimler öncesinde %20 civarında bir oy oranına sahip.

“Güvenlik duvarı” olarak adlandırılan bir politika çerçevesinde partiler, Alman iç istihbarat servisi tarafından izlenen AfD ile çalışmama konusunda hemfikir görünüyor.

Vance ise bu politikaya açık bir gönderme yaparak, “Demokrasi, halkın sesinin önemli olduğu kutsal ilkesine dayanır. Güvenlik duvarlarına yer yoktur,” dedi.

Vance, Münih Güvenlik Konferansı’nda Avrupalıları ‘göç’ ve ‘savunma harcamaları’ konusunda uyardı

Cuma günü Münih Güvenlik Konferansında konuşan Vance ayrıca, “Bu kıtadaki hiçbir seçmen, milyonlarca incelenmemiş göçmene kapıları açmak için sandığa gitmedi,” dedi.

Şansölye Olaf Scholz, Deutschlandfunk radyosuna verdiği ve pazar günü yayınlanacak olan mülakatta, Vance’in sözlerini “son derece olağandışı” olarak değerlendirdi ve Almanya’nın Nasyonal Sosyalizm geçmişine atıfta bulunarak, aşırı sağcı partilere karşı “iyi bir nedenden ötürü” güvenlik duvarı olduğunu sözlerine ekledi.

Almanya Savunma Bakanı Boris Pistorius ise cuma günü yaptığı açıklamada Vance’in Alman ve Avrupalı siyasi güçlere yönelik eleştirilerini kabul edilemez olarak niteledi.

Pistorius cuma günü Münih Güvenlik Konferansı’nda yaptığı açıklamada, “ABD Başkan Yardımcısı sadece Alman demokrasisini değil, tüm Avrupa’nın demokrasisini sorguladı,” dedi.

Vance’in, Avrupa’nın durumunu “bazı otoriter rejimlerdeki durumla” karşılaştırdığını savunan Pistorius, bunu “kabul edilemez” bulduğunu söyledi.

Cuma günü erken saatlerde bir Alman hükümet sözcüsü, Wall Street Journal’da yayınlanan ve Vance’in Alman siyasetçileri AfD dahil tüm partilerle çalışmaya teşvik edeceğini söylediği haberle ilgili bir soru üzerine Vance’in Almanya’daki seçimlere müdahale etmemesi gerektiğini söyledi.

Alman hükümet sözcüsü düzenlediği basın toplantısında, “Dost yabancı ülkelerden gelenler de dahil olmak üzere yabancıların seçim döneminin ortasında bir seçim kampanyasına bu kadar yoğun bir şekilde müdahale etmelerinin doğru olduğunu düşünmüyorum,” dedi.

Hıristiyan Demokrat (CDU) lider ve bir sonraki Alman şansölyesi olmak için favori olan Friedrich Merz, Trump yönetimini “seçime açıkça müdahale etmekle” suçladı.

Merz, Deutsche Welle‘ye yaptığı açıklamada Vance’in sözlerinden rahatsız olduğunu söyledi ve “Demokratik kurumlarımızı nasıl koruyacağımızı Almanya’da bize açıklamak Amerikan hükümetinin görevi değildir,” diye ekledi.

Başkan Donald Trump’ın seçim çalışmalarında en büyük bağışçı olan ve şu anda Trump’ın ABD hükümet harcamalarını kısma görev gücünün başında bulunan milyarder ABD’li işadamı Elon Musk da AfD’yi açıkça destekliyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English