Bizi Takip Edin

AVRUPA

Merkel’den Merz’e bir AfD eleştirisi daha

Yayınlanma

CDU’lu eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, partisinin şansölye adayı Friedrich Merz’in Almanya için Alternatif’i (AfD) ele alış biçimine yönelik eleştirilerini yineledi.

Merkel, Die Zeit’a verdiği mülakatta, bunun “temel öneme sahip bir mesele” olduğunu ve bu nedenle sessiz kalmamanın doğru olduğunu söyledi.

Merz’in, trafik lambası koalisyonunun bozulmasının ardından kasım ayında AfD ile Federal Meclis’te “tesadüfi çoğunlukları” bile göz ardı etmesini “devlet politikası açısından doğru” bulan Merkel, buna karşılık geçen haftaki rota değişikliğini yanlış buldu.

Merkel, AfD ile çoğunluktan “zor koşullar altında bile” kaçınılmaya devam edilmesi gerektiğini söyledi.

Merkel geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada da, “Alman Federal Meclisindeki bir oylamada ilk kez AfD’nin oylarıyla çoğunluğa körü körüne izin verilmesini” “yanlış” bulduğunu söylemişti.

Merz bu eleştiriyi reddetti ve CDU’nun o zamanki lideri Merkel döneminde mülteci krizi konusunda izlediği politikanın da AfD’nin yükselişine yol açtığını savundu.

AfD’nin Avro kriziyle bağlantılı olarak ortaya çıktığını ve 2013’te Federal Meclis seçimlerinde yüzde 4,8’lik bir oy oranına sahip olduğunu hatırlatan Merkel, “Şimdi şansölye olarak temel ilkelerimden vazgeçmek zorunda mıyım? Örneğin, bana göre avronun kurtarılması gerektiği ilkesinden. Avroyu kurtarmak için elimizden gelen her şeyi yapmamızın doğru olduğunu düşünüyordum,” dedi.

Göç meselesinin nihayetinde Almanya’nın iç sınırında değil, AB’nin dış sınırında çözülmesinin kendisi için her zaman önemli olduğunu belirten Merkel, “AfD, bana göre tamamen reddedilmesi gereken bir şey yapıyor. AfD halkın kim olduğunu tanımlıyor,” iddiasında bulundu.

Fakat Merkel, AfD’nin yükselişinden CDU ve CSU arasında mülteci krizi konusunda yaşanan anlaşmazlığı da sorumlu tuttu. Merkel, “Bu kadar çok tartışmamız doğru değildi,” dedi.

Eski şansölye, son on yıldaki mülteci politikasının yanlış yönlendirilmiş olduğunu düşünmediğini, bununla birlikte, “çalışmalarının sonuna gelmediklerini” ve “daha yapacak çok şey olduğunu” söyledi.

Merkel, “Göç, Avrupa’da önemli gerginliklere yol açma potansiyeli olan bir konudur. Ben de diyorum ki, küresel durum, önce Amerika’yı düşünen bir Amerikan Başkanı ve Ukrayna’daki savaş göz önünde bulundurulduğunda, Avrupa’nın bir arada kalması gerekir. Ve Almanya Avrupa’nın en büyük ülkesidir. Diğerleri her zaman mutabık kalınan her şeye uymasa bile, Almanya Şansölyesi olarak yaptığım gibi, Avrupa’yı bir arada tutmak için elimizden gelen her şeyi yapmamızın önemli olduğunu düşünüyorum.,” dedi.

Merkel, kendisi görevi bıraktığında AfD’nin yüzde 11’lerde olduğunu hatırlatarak, bu partinin şu anda yüzde 20’ye ulaşmış olmasının “artık kendi sorumluluğumda olmadığını” savundu.

Merkel, CDU için ise, “Bazen bana acı verse de bu benim partim,” dedi.

Federal seçimlere iki haftadan biraz fazla bir süre kala Merkel, partileri sert tartışmalar yerine diyalog aramaya da çağırdı. Merkel, seçimden sonra, “Daha sonra tekrar uzlaşmaya varılabilecek bir durum bulunmalıdır. Umarım bu mümkün olur,” diye konuştu.

Çin ile ilgili olarak ekonomiyi “çeşitlendirme” çabalarını şansölye iken defalarca vurguladığını savunan Merkel, bununla birlikte ekonomik ilişkilerden sorumlu kişinin Şansölye olmadığını vurguladı ve “Çin ile ticaret yapan şirketleri destekledik. Fakat geçen süre zarfında Çin’de işler değişti. Çin bir ölçüde rakibimiz haline geldi ve şimdi buna hazırlanmak zorundayız,” ifadelerini kullandı.

Kuzey Akım 2 boru hattı hakkında da konuşan CDU’lu siyasetçi, her zaman Ukrayna’yı aynı zamanda bir transit ülke olarak tutmak gerektiğini söylediğini, 2021 yılında Joe Biden ile varılanmutabakatın, Ukrayna’nın transit ülke olarak kabul edilmemesi halinde Kuzey Akım 2’ye karşı da siyasi adımlar atacakları yönünde olduğunu aktardı.

Merkel, “2013-2017 ve 2021 arasındaki dönemde, LNG terminalleri için finansman fırsatları sağlamak için de elimizden gelen her şeyi yaptık, çünkü Başkan Trump o zamanlar hep şunu söylüyordu: Daha fazla LNG satın alın. Ama hiçbir zaman gerçekten LNG ithal eden özel bir tedarikçi olmadı,” dedi.

Merkel ayrıca, geriye dönüp baktığında, 2008 yılında Bükreş’te Ukrayna’nın NATO üyeliğine yönelik son adımdan bahsetme kararının doğru bir karar olduğunu düşünmediğini de vurguladı.

AVRUPA

Merkel: Rusya’nın çıkarları tartışılmalı

Yayınlanma

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘a verdiği özel röportajda, savunma bütçesinden Washington’daki krize, Putin yanlıları ile Putin destekçileri arasındaki ayrımdan uyku düzenine kadar çeşitli konularda açıklamalarda bulundu. Merkel, Ukrayna’ya destek vermenin önemini vurgularken, Rusya’nın çıkarlarının da göz ardı edilmemesi gerektiğini belirtti. Ayrıca, AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını ifade etti.

Eski Almanya Şansölyesi Angela Merkel, Berliner Zeitung‘dan Anja Reich ve Tomasz Kurianowicz’e verdiği özel röportajda önemli değerlendirmelerde bulundu. Merkel, savunma bütçesi, Ukrayna ve Washington’daki kriz gibi çeşitli konulara değindi.

Röportajın başında, planlanan görüşmenin “dramatik gelişmeler” nedeniyle ertelenmesi konusu gündeme geldi.

Merkel, Washington’daki toplantı ve CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleri nedeniyle röportajı ertelediğini belirterek, “Görüşme, Washington’daki toplantıdan sonra ve Başkan Trump’ın ABD Kongresi’ndeki konuşmasından hemen önce planlanmıştı. Hem Trump’ın Ukrayna hakkında söyleyecekleri hem de CDU ile SPD arasındaki özel bütçe görüşmeleriyle ilgili olarak bazı gelişmeler olabileceğini düşündüm,” dedi.

Yüz milyarlarca avroluk özel bütçe konusuna da değinen Merkel, prensipte bu bütçeye destek vereceğini ifade etti.

Savunma için ayrılan bu özel bütçenin akıllıca seçildiğini düşünen Merkel, “Savunma için ayrılan ve büyüklüğü tam olarak belirlenmemiş olan bu özel bütçenin çok akıllıca seçildiğini düşünüyorum. Belli bir taban miktar normal bütçeye alınıyor ve NATO’daki tartışmaların nasıl geliştiği, NATO Konseyi’nde hangi kararların alındığı görülebiliyor. Böylece belli bir hareket alanı bırakılıyor,” diye konuştu.

Ek özel bütçenin, bir amaca yönelik olması ve paranın sosyal harcamalar veya diğer tüketim harcamaları için kullanılamaması gibi büyük bir avantajı olacağını savunan Merkel, bütçe disiplininden yana olduğunu ancak olağanüstü durumlarda gerekli adımların atılması gerektiğini vurguladı.

Trump ile Zelenskiy’nin Washington’daki görüşmesinin “her şeyi tetikleyen an” olduğunu belirten Merkel, bu görüşmenin Amerikalıların artık Ukrayna Devlet Başkanı’nın yanında olmadığının bir ifadesi olduğunu söyledi.

Merkel, görüşmeyi izlerken yaşadığı duyguları, “Böyle bir şeyi bir daha görmek istemem. Çok üzücü,” sözleriyle ifade etti.

Trump’ın muhataplarına suçluluk duygusu yaşatmak istediğini ve Amerika’nın tüm dünya tarafından kullanıldığı görüşünde olduğunu belirten Merkel, “Evet, Başkan Trump, Amerika’nın tüm dünya tarafından bir şekilde kullanıldığı görüşünde. ABD’nin sebepsiz yere diğer ülkelere yardım ettiğini veya onları koruduğunu düşünüyor,” ifadelerini kullandı.

Ukrayna’ya destek verilmesinin ABD ve Avrupa’nın kendi çıkarları için olduğunu vurgulayan Merkel, bir ülkenin işgal edilmesine ve toprak bütünlüğünün sorgulanmasına izin verilemeyeceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile sık sık görüşen bir siyasetçi olarak, Rusya liderinin olaylara bakış açısının dikkate alınmamasının büyük bir ihmal olduğunu belirten Merkel, “Rusya’nın çıkarları hakkında tartışmaya izin vermek gerekir,” dedi.

Ancak Merkel, Putin’in Baltık ülkelerine, Polonya’ya ve Almanya’ya saldırmasını mümkün görmediğini ifade etti.

Kuzey Akım-2 projesinin bir hata olup olmadığı sorusuna ise Merkel, “Sanırım, şimdi biraz kibirli konuşacak olursam, Putin hakkında çok az yanılsaması olanlardan biriyim. Gürcistan’ı işgal ettiğini, Kırım’ı ilhak ettiğini biliyordum, o zamanlar bana yalan söylemişti. Yine de böyle bir savaşı önlemek için her şeyi denemeyi doğru buluyorum,” şeklinde yanıt verdi.

AfD’nin yükselişine de değinen Merkel, bu durumun sadece Doğu Almanya’ya özgü olmadığını, ancak Doğu’da daha belirgin olduğunu ifade etti. AfD’nin ideolojik üst yapısının Doğu Almanya’da büyümediğini belirten Merkel, “AfD, ‘Biz halkız’ sloganıyla, devrim zamanının bu harika sloganını yeniden tanımlamaya çalışıyor. Memnun olmayan insanlara ‘Siz halksınız’ diyor. Ve memnun olmayan herkes elit kesime ait. Böylece toplumu bölüyorlar ve çeşitli şeylerden memnun olmayan insanlardan oluşan bir yankı odasıyla karşılaşıyorlar,” yorumunu yaptı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Alman partilerinin ‘savaş’ anlaşması borsayı uçurdu

Yayınlanma

Almanya’da CDU/CSU, SPD ve Yeşiller arasında bir borç paketi için varılan milyar avroluk anlaşma borsada “sevinç çığlıklarına” yol verdi.

Spiegel’in aktardığına göre özellikle savunma ve altyapı hisseleri yükseldi.

Almanya’nın önde gelen endeksi Dax, bir ara 23.000 puanın üzerine çıktı ve öğleden sonra erken saatlerde yüzde 1,7 artışla 22.907 puana ulaştı.

Dax’ın liderleri, öğleden önce yaklaşık yüzde 5,7 oranında yükselen savunma şirketi Rheinmetall’in hisseleri oldu. Yapı malzemeleri üreticisi Heidelberg Materials ve enerji teknolojileri grubu Siemens Energy’nin hisseleri de talep gördü.

MDax’ta listelenen zırhlı şanzıman üreticisi Renk bile yaklaşık yüzde on oranında yükseldi. Yaklaşık yüzde 5,5 oranında yükselen savunma şirketi Hensoldt’un hisselerine de güçlü bir talep vardı.

Almanya’da Merz, borç konusunda Yeşiller ile anlaştı

Finansal hizmet sunan Helaba’da uzman olarak çalışan Ulf Krauss, “Donald Trump’ın giderek daha kaotik ve tehditkar olarak algılanan ekonomi politikası ABD’de ekonomik karamsarlığa yol açarken, Almanya’nın borç frenini gevşetme girişimi Avro bölgesinde büyüme için iyimserlik yaratıyor,” diyerek piyasalardaki durumu özetledi.

Bu arada, bankacılık hisseleri Avrupa genelinde sektörün kazananları oldu. Sektör endeksi yüzde 2,2 oranında yükseldi. Commerzbank hisseleri yüzde üç artış gösterdi. Büyük İtalyan bankası UniCredit olası bir devralmaya bir adım daha yaklaştı.

Avrupa Merkez Bankası (ECB) Commerzbank’ın doğrudan hisselerinin yüzde 29,9’a çıkarılmasını onayladı.

Tahvil piyasası da milyarlarca avroluk harcama paketi için varılan anlaşmaya tepki gösterdi: Alman devlet tahvillerinin fiyatları düşerken, getirileri de önemli ölçüde yükseldi. On yıllık Alman devlet tahvillerinin getirisi yüzde 2,93’e çıktı.

Özel fonun duyurulmasından ve borç frenine istisna getirilmesinden bu yana Bund (Alman devlet tahvili) getirileri keskin bir şekilde yükseldi.

Diğer Avro bölgesi ülkelerinde de getiriler önemli ölçüde artarak ülkelerin borçlanmasını daha pahalı hale getirdi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da Siemens yöneticileri Kırım’a türbin sevkiyatı nedeniyle yargılanacak

Yayınlanma

Almanya’da Hamburg Bölge Mahkemesi, Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında, Rusya’ya bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırımları ihlal ettikleri gerekçesiyle dava açtı. Dava, 2024 baharında açıldı ve Siemens yetkilileri, konuyla ilgili soruşturmanın şirkete yönelik olmadığını ve suçlanan kişilerin artık şirkette çalışmadığını belirtti. Avrupa Birliği ve ABD yaptırımları, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesini yasaklıyor.

Hamburg Bölge Mahkemesi, 2014’te referandumla Rusya Federasyonu’na bağlanan Kırım’a gaz türbinlerinin ihracatına yardım ederek yaptırım rejimini ihlal etmekle suçlanan sanayi şirketi Siemens’in iki eski yöneticisi hakkında dava açtı.

Reuters ajansının haberine göre yaptırım ihlali davası 2024 baharında açıldı. Hamburg savcılığı, Almanya Federal Cumhuriyeti vatandaşı olan dört kişi ve Fransa-İsviçre vatandaşlığına sahip bir kişi hakkında suç duyurusunda bulundu.

Fakat daha sonra bölge mahkemesi, kovuşturma için yeterli gerekçe bulunmaması nedeniyle üç sanıkla ilgili soruşturmayı durdurdu. Mahkeme belgelerinde sanıkların isimleri açıklanmadı.

İsmi belirtilmeyen bir Siemens yetkilisi, şirketin devam eden davalar hakkında yorum yapamayacağını, ancak davanın şirkete yönelik olmadığını ve sanıkların artık orada çalışmadığını belirtti.

Türbin işinin sahibi olan Siemens Energy ise, iki sanığın artık şirket çalışanı olmaması nedeniyle yorum yapmadı.

Avrupa Birliği (AB) ve ABD yaptırımlarına göre, Batılı şirketlerin Kırım’a enerji veya enerji ekipmanı tedarik etmesi yasak.

Fakat kısıtlamalara rağmen, Siemens’in elektrik üretimi için türbinleri, 2017 yılında Rusya’nın yarımadada inşa ettiği iki elektrik santraline teslim edildi.

O dönemde Siemens, türbinleri Rus bir müşteriye sattığını, bunların Rusya’daki elektrik santrallerine kurulmasını beklediğini ve Kırım’a gönderilme planlarından haberdar olmadığını açıklamıştı.

Rusya’nın Ukrayna’ya Şubat 2022’de başlattığı askeri müdahalenin ardından Batılı ülkeler, Rusya’ya karşı askeri, havacılık, petrol ve doğalgaz ve diğer sektörler için teknoloji ve ekipman tedarikini yasaklayan geniş kapsamlı yaptırımlar uyguladı.

The New York Times gazetesi, tedariki sağlamak için “devasa bir paravan şirket ağı kurulduğunu” ve çiplerin önemli bir kısmı Hong Kong üzerinden geldiğini iddia etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English