Bizi Takip Edin

AMERİKA

Milei’den kararname: Büyük özelleştirme dalgası başlıyor, sübvansiyonlar kesiliyor

Yayınlanma

Arjantin’in liberteryen yeni başkanı Javier Milei, çarşamba gecesi ülke ekonomisini ‘deregüle etmek’ amacıyla 300’den fazla önlemi zorunlu kılan kapsamlı bir acil durum kararnamesi açıkladı.

Kararname, Arjantin’in konut kiralama piyasasını, ihracat gümrük düzenlemelerini, arazi sahipliğini, gıda perakendecilerini ve daha fazlasını kapsayan önemli regülasyonları ortadan kaldırıyor.

Ayrıca ‘rekabeti teşvik etmek’ amacıyla havayolu, sağlık, ilaç ve turizm sektörlerindeki kuralları değiştirdi. Bunun yanı sıra emekçilerin kıdem tazminatı paketleri kesilecek ve yeni çalışanlar için deneme süresi uzatılacak.

Yeni kararname aynı zamanda bir havayolu, medya şirketleri ve enerji grubu YPF’yi içeren ülkenin devlete ait şirketlerinin yasal statülerini de değiştirerek özelleştirilmelerine izin veriyor.

Milei televizyonda yayınlanan mesajında, “Bugün Arjantin’in gerileme modelini sona erdirmek için ilk adımımızı atıyoruz. Ülkemizi mahveden baskıcı kurumsal ve yasal çerçeveyi kaldırmaya başlamak için bir acil durum kararnamesi imzaladım,” dedi.

Milei, “Devlet şirketlerinin özelleştirilmesini engelleyen kuralları yürürlükten kaldırın,” dedi ve özelleştirmeye giden yolu tamamen açmak için tüm devlet işletmelerinin yasal yapılarının değiştirileceğini de sözlerine ekledi.

Milei, ulusal havayolu Aerolineas Argentinas SA, demiryolu ağları, devlet medya şirketleri ve su ve kanalizasyon şirketi AySA’dan özel şirketlere satılacak varlıklar olarak bahsederek bu mesaj üzerine bir kampanya yürütmüştü. Yeni başkan ayrıca, bir ‘geçiş’ döneminden sonra devlet tarafından işletilen petrol sondajcısı ve rafineri YPF SA ve enerji şirketi Enarsa’yı da hedef alacağını söyledi.

Milei’nin duyurusunda diğerlerinden ayrı tuttuğu tek şirket, hükümetin desteklemek için yılda yüz milyonlarca dolar harcadığı Aerolineas’tı. Çalışanlara hisse devri yetkisi verdiğini ve aynı zamanda Arjantin’in havayolu endüstrisini ‘serbest bırakacağını’ söyledi.

Milei, başkanlık kararnamesiyle şirketleri özelleştirmeye çalışsa da, yine de partisinin azınlık olduğu kongrede tepkiyle karşı karşıya kalması muhtemel ve özelleştirmeleri geçirmek için yeterli oy almakta zorlanabilir.

Milei, özelleştirme hamlesiyle, bir hiperenflasyon döneminden sonra devleti küçültmek amacıyla devlete ait stratejik varlıkları satan, 1990’ların piyasa dostu lideri eski Cumhurbaşkanı Carlos Menem’in izlediğine benzer bir politikayı takip ediyor.

2001’in sonlarında zirveye ulaşan krizden sonra, Arjantin sosyal demokrat/solcu liderler döneminde bazı şirketleri yeniden devletleştirmeyi seçip 2006’da AySa’yı, 2008’de Aerolineas’ı ve 2012’de YPF’yi geri aldılar. Kamu harcamalarını ve sübvansiyonları kısma niyetinde olan Milei, tüm bunları geri almak istiyor.

Milei’nin ekonomi bakanı Luis Caputo geçen hafta enerji sübvansiyonlarında kesintiler yapılacağını, yeni işe alınan kamu sektörü çalışanlarının işten çıkarılacağını ve önemli bir sosyal programın bütçesinin reel olarak azaltılacağını duyurmuştu.

Milei’nin açıklamasından sonra, Buenos Aires’te bazı kişiler balkonlarına çıkarak tencere ve tava ile protestoya başladı. Yüzlerce protestocu ise Arjantin’in kongre binasının dışındaki bir gösteriye katıldı ve “Ülkemiz satılık değil!” sloganını attı.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English