Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Mısır ve Somali’den Etiyopya’ya “gözdağı” tatbikatı

Yayınlanma

Etiyopya ile ayrı ayrı sorunlar yaşayan Mısır ve Somali arasındaki yakınlaşma dikkat çekiyor. Mısır Somali’ye silah ve asker gönderdikten sonra bu ay içinde iki ülkenin Etiyopya’da askeri tatbikat yapacağı ortaya çıktı.

The National’ın güvenlik yetkililerine dayandırdığı habere göre Mısır ve Somali, Etiyopya ile yaşadığı gerilimi artırabilecek bir adım gibi görünen bir adımla ortak askeri tatbikatlar düzenlemeye karar verdi.

Kahire’ye yakın bölgesel güvenlik kaynaklarına göre, bu ay yapılması beklenen tatbikatlara kara, hava ve deniz kuvvetlerini katılacak. Ancak kaynaklar tatbikatın başlangıç tarihi, süresi ya da katılan birliklerin sayısı hakkında bilgi vermekten kaçındılar. Yetkililerden biri “Tatbikatlar Somali’yi koruma ve işbirliği yapma konusundaki kararlılığımız hakkında net ve yüksek sesli bir mesaj gönderecek” dedi.

Ortak tatbikata ilişkin haberler, Etiyopya’nın Büyük Rönesans Barajı (Gerd) üzerindeki tek taraflı politikalarını protesto etmek için Mısır’ın BM Güvenlik Konseyi’ne yazdığını mektuptan bir gün sonra ortaya çıktı. Dışişleri Bakanı Badr Abdel Atty tarafından kaleme alınan mektupta Kahire, Etiyopya’nın baraj inşaatını tamamlama ve Mısır’a danışmadan rezervuarını doldurma politikalarını reddediyor. Bu politikaların bölgesel istikrarı tehdit ettiği de eklendi.

Mısır Etiyopya’nın Nil Nehri’nin kaynak suları üzerinde büyük bir baraj inşa etmesi nedeniyle Etiyopya ile yıllardır anlaşmazlık yaşıyor.

Mısır ‘kırmızı çizgi’ ilan ettiği su kaynağını nasıl savunacak?

Mısır mektupta, “[Mısır, Etiyopya ile] 13 yıl boyunca iyi niyetle müzakere etti. Müzakereler, Addis Ababa’nın sonsuza kadar sürdürmek istediği müzakereleri bir kılıf olarak kullanarak  sahada fiili bir durum yarattığının herkes tarafından açıkça anlaşılması üzerine durduruldu” ifadelerini kullandı.

Ayrıca tatbikat haberi Mısır’ın geçen ay imzalanan askeri işbirliği anlaşmasına uygun olarak Somali’ye asker ve silah göndermeye başlamasından kısa bir süre sonra geldi.

Etiyopya, Afrika Boynuzu bölgesini istikrarsızlaştıracağını iddia ettiği bu hamleyi eleştirdi.

Mısır ve Somali, Etiyopya’nın ayrılıkçı Somaliland bölgesi ile anlaşma imzalamasının ardından bu yıl birbirine daha da yaklaştı.

Mogadişu Hükümeti anlaşmayı egemenliğine yönelik bir saldırı olarak nitelendirdi ve gerekli tüm yollarla engelleyeceğini söyledi. Somali ayrıca anlaşmanın iptal edilmemesi halinde, barışı koruma misyonunun bir parçası olarak ve Eş-Şebab militanlarıyla savaşmak için ikili anlaşmalar kapsamında orada bulunan Etiyopya’nın yaklaşık 10 bin askerini kovmakla tehdit etti.

Somaliland, Etiyopya ile yaptığı liman anlaşmasını tarihi olarak nitelendirdi: Somali’nin endişeleri neden büyüyor?

Mısır’ın Somali’de gelecek yıl başlatılacak yeni bir barışı koruma misyonuna asker katkısında bulunma teklifi, bu ayın başlarındaki Afrika Birliği bildirisiyle duyurulmuştu. Ancak halihazırda Somali’de bulunan Mısır birliklerinin bu barış gücü birliğinin çekirdeğini oluşturup oluşturmayacağı net değil. Mısır medyasında yer alan haberlerde Somali’ye 10 bin kadar asker gönderme planlarından söz ediliyor.

Kahire’den Somali’ye asker konuşlandırılması ve silah gönderilmesi konusunda resmi bir açıklama yapılmadı. Ancak güvenlik yetkilileri, birliklerin Somali savunmasını güçlendirmenin yanı sıra Somali güçlerini eğiteceğini ve devlet kurumları ile kilit siyasi figürlerin korunmasına yardımcı olacağını açıkladı.

Mısır birliklerinin Somali’de konuşlandırılması, onları Etiyopya’nın ülkedeki barış gücü askerlerinin yakınına ve Etiyopya sınırının karşısına yerleştirerek ikisi arasında çatışma olasılığını artıracak.

Güncel bir Etiyopya ve Somali karşılaştırması: Somaliland, Eş-Şebab ve Türkiye

ORTADOĞU

Suudi megakentinin Avustralyalı yöneticisine ırkçılık ve kadın düşmanlığı suçlamaları

Yayınlanma

Wall Street Journal’da (WSJ) geçen çarşamba yayınlanan bir habere göre Suudi Arabistan’ın “Neom” isimli megakent projesini yöneten üst düzey yöneticiler ırkçılık, kadın düşmanlığı ve yolsuzlukla suçlanıyor.

Organizatörlerin New York’un 33 katı büyüklüğünde olacağını iddia ettikleri 500 milyar dolarlık yeni Suudi megakentinin, diğer görkemli projelerin yanı sıra 170 km’lik düz bir şehir, su üzerinde yüzen sekiz kenarlı bir şehir ve bir kayak merkezi içermesi planlanıyor.

Haber, Neom’un medyadan sorumlu Avustralyalı genel müdürü Wayne Borg’un çok sayıda ayrımcı ve ırkçı yorumda bulunduğunu ortaya koyuyor.

Bir olayda, projede çalışan üç işçinin ölmesinin ardından Borg’un, “Bir sürü insan ölüyor, bu yüzden pazar gecesi bir toplantı yapmamız gerekiyor,” dediği aktarılıyor.

Borg başka bir örnekte de, Neom’daki Güney Asyalı göçmen işçiler için de “lanet olası moronlar” ifadesini kullanıyor ve “İşte bu yüzden beyazlar düzenin en tepesinde yer alıyor,” diye ekliyor.

Bu yorumların, WSJ tarafından ses kaydı elde edilen bir telefon görüşmesinde yapıldığı belirtiliyor.

İşçi ölümleriyle ilgili bir başka konuşmada Borg, “Aptallık için eğitim yapamazsınız” ve “Beyaz adamlar ağacın tepesinde” diyor.

İşçilerden birinin düşen bir boru nedeniyle öldüğü, diğerinin üzerine ise bir duvarın çöktüğü bildirildi. Raporda atıfta bulunulan mevcut ve eski çalışanlara göre, üçüncü işçi patlayıcıları yanlış kullanmaktan hayatını kaybetti.

Neom’daki eski çalışanlara göre, ayrı bir olayda Borg, siyahi bir kadın çalışana, “siyahi pislik” dedikten sonra insan kaynakları tarafından çağrıldı. Borg bu ifadeyi kullandığını reddetti.

Çalışanların şikayetlerinin bir özetine göre, Borg’un söz konusu çalışana gönderdiği mesajda, öpücük emojileriyle birlikte “seni özledim” ve “kıçın Beyonce’unkinden daha iyi” dediği bildirildi.

Olayla ilgili bir toplantıda Borg, WSJ tarafından yayınlanan bir ses kaydında duyulan bir yorumda, “o siyahi kaltakla yaşadığı o lanet olaydan” bahsediyor.

Diğer ses kayıtlarına göre Borg, Körfezli kadınlardan “travesti” olarak bahsediyor ve “İslam ve cinsel pozisyonlar hakkında müstehcen şakalar” yapıyor.

WSJ’ye yaptığı açıklamada Neom, “uygunsuz işyeri davranışlarına” karşı sıfır tolerans yaklaşımına sahip olduğunu ve yanlış davranış iddialarını kapsamlı bir şekilde araştıracağını söyledi. Borg’un bir temsilcisi yorum talebine yanıt vermedi.

Haberde, Neom’daki diğer üst düzey yöneticilerin yolsuzluk ve zimmete para geçirme dahil olmak üzere bir dizi konuda suçlandığı veya soruşturulduğu da yazıyor.

Bu Neom yöneticilerinden biri olan Antoni Vives, 2021 yılında bir İspanyol mahkemesi tarafından Barselona belediyesindeki önceki görevi sırasında yolsuzluk yapmaktan mahkum edilmişti. Bir arkadaşına dört yıl boyunca yaklaşık 165.000 dolar değerinde “göstermelik iş” vermekten suçlu bulunmuş ve iki yıl ertelenmiş hapis cezasını kabul etmişti.

Eski çalışanlara göre Vives Neom’dan istifa etti ancak geri dönmeye ikna edildi. Kaynaklar, Vives’in Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ile bir bağ kurduğunu ve Selman’ın Suudi Arabistan’da işlenmediği sürece Vives’in suçlarını umursamadığını söylediğini aktardı.

“Zor bir yönetici” olarak ün yapmış olan Neom’un CEO’su Nadhmi al-Nasr da WSJ tarafından elde edilen bir kayıtta, “Herkesi köle gibi çalıştırıyorum,” derken duyuluyor.

Neom megakenti, Muhammed bin Selman’ın Körfez krallığını petrole bağımlılıktan uzaklaştırma ve küresel sahnede itibarını artırma yönündeki Vizyon 2030 stratejisinin merkezini oluşturuyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail askerleri tarafından öldürülen Ayşenur Ezgi Eygi’nin cenazesi Türkiye’ye getirildi

Yayınlanma

İşgal altındaki Batı Şeria’da İsrail askerlerince katledilen Ayşenur Ezgi Eygi’nin naaşı, Azerbaycan’dan İstanbul’a getirildi.

Türk Hava Yolları’nın uçağıyla İstanbul Havalimanı’na getirilen Eygi’nin cenazesi, askeri manga tarafından alana getirildi. Eygi’nin naaşı VİP Terminali’nde düzenlenen törenin ardından Aydın’a defnedilmek üzere uçakla İzmir’e gönderildi.

İsrail askerleri, işgal altındaki Batı Şeria’da barışçıl bir gösteri sırasında katılımcıların üzerine ateş açmış, Filistinlilere destek amacıyla gösteriye katılan ve ABD vatandaşlığı da bulunan Eygi, başından vurularak ağır yaralanmıştı.
Filistinlilere ait bir hastaneye kaldırılan Eygi, 6 Eylül’de müdahalelere rağmen hayatını kaybetmişti.

Filistin topraklarının İsrail tarafından işgaline karşı barışçıl ve sivil yöntemlerle Filistinlilere destek veren Uluslararası Dayanışma Hareketi gönüllüsü insan hakları aktivisti olan Eygi, 2003’te İsrail buldozeri tarafından ezilerek öldürülen ABD vatandaşı Rachel Corrie ile aynı harekete mensuptu.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Netanyahu, UCM’nin tutuklama emrini engellemek için Başsavcıdan kendisini ve Gallant’ı soruşturmasını istedi

Yayınlanma

İsrail televizyonunda çarşamba günü yayınlanan bir habere göre Adalet Bakanı Yariv Levin, Başbakan Benjamin Netanyahu’nun emriyle hareket ederek Başsavcı Gali Baharav-Miara’dan başbakan ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında Gazze savaşıyla ilgili bir ceza soruşturması açmasını istedi. Böylece Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) ikili hakkında tutuklama emri çıkarması talebini bertaraf etmeyi amaçlıyor.

Channel 12’de yer alan habere göre Netanyahu, devam eden savaş ve Hamas’a karşı yürütülen askeri harekatın nasıl yürütüldüğüne dair bir soruşturma açılıp ardından kapatılmasını ve UCM’ye suçlamaların İsrail tarafından soruşturulduğu ve dolayısıyla mahkemenin müdahalesini gerektirmediğine dair bir güncelleme yapılmasını istedi.

Habere göre Baharav-Miara bu talebi bariz bir hile olduğu ve UCM’yi tatmin etmeyeceği gerekçesiyle reddetti. Baharav-Miara’nın ayrıca Hamas’ın 7 Ekim’de düzenlediği saldırı ve ardından Gazze’de yaşanan savaşla ilgili olarak sadece İsrail’in en üst düzey soruşturması olan bir devlet soruşturma komisyonunun yeterli olacağını zaten kamuoyuna açıkladığını belirttiği bildirildi.

Netanyahu, 7 Ekim öncesi ve sırasındaki bir dizi başarısızlıkla ilgili olarak, bazı koalisyon üyeleri de dahil olmak üzere sık sık yapılan çağrılara rağmen, şimdiye kadar bir devlet soruşturma komisyonu kurmayı reddetti. Netanyahu bir hükümet soruşturmasını tercih ettiğini söylerken, Baharav-Miara daha bağımsız ve kapsamlı olacağını savunduğu bir devlet komisyonu kurulması için bastırıyor. İsrail savaş suçu işlediği suçlamalarıyla karşı karşıya kalırken, bir soruşturmanın bu konuları da ele alması bekleniyor.

Kanal 12’nin kaynaksız haberinde Netanyahu’nun devlet soruşturma komisyonunun kendisini görevden almak için yasal bir manevra olacağından korktuğu belirtildi. Netanyahu uzun süredir yargılandığı yolsuzluk suçlamalarıyla ilgili olarak da benzer bir iddiada bulunuyor.

Kanal, Baharav-Miara gibi bir devlet komisyonunu tercih eden Gallant’ın yine de başsavcıdan en azından bir hükümet soruşturmasını desteklemesini istediğini söyledi. Baharav-Miara’nın bu fikri reddettiği ve “soruşturulan soruşturmacıyı atayamayacağı için” bunun İsrail’in UCM’deki imajına yarardan çok zarar getireceğini söylediği belirtildi.

Netanyahu’nun Likud partisinden üst düzey müttefiki olan Levin’in talebi, UCM Savcısı Karim Khan’ın bu hafta mahkemeden mayıs ayında Netanyahu, Gallant ve Hamas’ın bazı üst düzey isimleri hakkında talep ettiği tutuklama kararlarını “son derece acil bir şekilde” çıkarmasını istemesinin ardından geldi.

Hafta sonu Kanal 12, Baharav-Miara’nın Netanyahu’yu, İsrailli üst düzey sivil ve askeri yetkililer hakkında uluslararası tutuklama emri çıkarılmasını önlemenin en iyi yolunun bir devlet soruşturma komisyonu kurulması olduğu konusunda uyardığını bildirdi.

Kanalın aktardığına göre Baharav-Miara bir mektupta, uluslararası kuruluşlar harekete geçmeden önce bir komisyon kurulması için fırsat penceresinin kapanmakta olduğu uyarısında bulundu.

Baharav-Miara, İsrail’in Lahey’deki Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi kurumların ancak ulusal hukuk sistemleri görevlerini yerine getiremediğinde devreye girebileceği ilkesi olan tamamlayıcılığı savunmasının “ancak bir devlet soruşturma komisyonu ile gerçekleştirilebileceğini” söyledi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English