Bizi Takip Edin

ASYA

Modi yaklaşan seçimler öncesi rüzgarı arkasına almak üzere Ram Tapınağı’nı açtı

Yayınlanma

Hindistan Başbakanı Narendra Modi pazartesi günü, bir zamanlar Hindu-Müslüman çatışmasının parlama noktası olan bir bölgede inşa edilen geniş bir Hindu tapınağının şaşalı açılışına katıldı. Bu etkinlik Modi için yeniden seçilme yolunda bir kilometre taşı olarak görülürken, muhalefet hükümeti ‘dini siyasete alet etmekle’ suçladı.

Kuzeydeki Ayodhya kentinde bulunan Ram Mandir tapınağı, onlarca yıl süren anlaşmazlıkların ardından Kasım 2019’da Hindistan’ın en üst mahkemesi tarafından Hindulara verilen arazi üzerinde inşa edilmeye devam ediyor. Aynı bölgede bulunan 16. yüzyıldan kalma cami Babri Mescidi 1992 yılında bir Hindu çetesi tarafından yıkılmış ve yaklaşık 2.000 kişinin ölümüne neden olan toplumsal ayaklanmaları tetiklemişti.

Ayodhya’daki Ram Tapınağı’nın kanlı tarihi

Hindu milliyetçisi Bharatiya Janata Partisi’nin (BJP) 1990’lardan bu yana seçim platformlarının en önemli vaatlerinden biri haline getirdiği alana yeni bir tapınak inşa etmek için Modi, Ağustos 2020’de temel taşı attı.

Modi, nisan ve mayıs aylarında yapılacak genel seçimlerden sadece birkaç ay önce ise tapınağın kutsama törenine katıldı.

Başbakan, tapınağın adanmış olduğu Hindu tanrısı Lord Ram için sunular taşıyarak tapınak binasına girdi. Etkinlikten önce 11 gün boyunca oruç tutmuş ve ülkenin güneyinde Rama ile bağlantılı tapınakları gezmişti.

Modi’ye Hindu milliyetçisi ve aşırı sağcı Rashtriya Swayamsevak Sangh (RSS) başkanı Mohan Bhagwat ve Uttar Pradesh eyaleti başbakanı Yogi Adityanath gibi yüksek profilli isimler eşlik etti.

Üçüncü kez başbakanlık koltuğu için rüzgar yaratabilir

Uzmanlar tapınağın Modi’nin tabanının dini tutkularını harekete geçirerek seçimlerde güçlü bir rüzgar yaratabileceğini söylüyor.

Nikkei Asia’ya konuşan Yeni Delhi merkezli Gelişmekte olan Toplumlar Çalışmaları Merkezi’nde siyasi analist olan Praveen Rai, “Ram tapınağının açılışı Modi’nin siyasi statüsüne ve [BJP’nin] imajına kesinlikle büyük bir çekiş gücü sağlayacaktır” dedi. Rai, etkinliğin “Hindistan’daki çoğunluk toplumunun kaybettiği kültürel ihtişamını ve dini gururunu yeniden kazanmaya yönelik amansız arayışının doruk noktası” olduğunu söyledi.

Hindular, bölgenin en saygıdeğer tanrılarından biri olan Lord Ram’ın doğum yeri olduğuna ve Babri Mescidi’nin 1528 yılında Müslüman Babür hükümdarı Babur tarafından eski bir tapınağın yıkılmasının ardından inşa edildiğine inanıyor. 2019 mahkeme kararı, Hindistan Arkeoloji Araştırmaları Kurumu’nun yıkılan Babri Mescidi’nin altında İslami olmayan kalıntılar bulunduğuna dair kanıtlar sunmasının ardından geldi.

Birçok Müslüman karardan memnun olmasa da, Müslüman tarafın ana davacılarından biri olan Uttar Pradesh Sünni Merkezi Vakıf Kurulu kararı “alçakgönüllülükle kabul etti”. Mahkeme Babri Mescidi’nin yıkılmasını hukuka aykırı bulmuş ve Ayodhya’da Müslümanlara henüz inşa edilmemiş bir cami inşa etmeleri için ayrı bir parsel tahsis edilmesini emretmişti.

Maliyeti 180 milyon dolar

Ram Mandir’in pazartesi günü yapılan açılışı, Aralık 2025’te tamamlanması beklenen inşaatın çok öncesine denk geliyor. Mühendislik şirketi Larsen & Toubro, garbhagriha ya da kutsal alan ile zemin kattaki ana tapınak da dahil olmak üzere üç aşamadan ilkini tamamladı. Projenin tamamının 15 milyar rupiye (180 milyon dolar) mal olacağı tahmin ediliyor.

Bağımsız Shri Ramjanmabhoomi Tapınağı İnşaat Komitesi Başkanı Nripendra Misra, tapınağın hükümetten mali yardım alınmadan inşa edildiğini, bunun yerine yaklaşık 40 milyon Hintli’nin projeye bağışta bulunduğunu söyledi.

Her gün en az 100,000 kişinin ziyaret etmesi beklenen tapınak, 28.7 hektarlık bir kompleks içinde 1.12 hektarlık bir alanda yer alacak ve aynı zamanda bir hac merkezi ile bir müzeye de ev sahipliği yapacak. Kalabalığa daha iyi hizmet verebilmek için geçen ayın sonlarında Ayodhya’da yeni bir uluslararası havaalanı açıldı. Yeni oteller ve mağazalar açılırken, karayolları ve demiryolu hizmetleri de geliştiriliyor.

Muhalefet açılışa katılmayı reddetti

Kutsama törenindeki davetliler arasında Bollywood ünlüleri, politikacılar, sanayiciler ve spor yıldızlarının bulunduğu isimler yer aldı.

Hindistan’ın ana muhalefet partisi Kongre’den Mallikarjun Kharge, Sonia Gandhi ve Adhir Ranjan Chowdhury gibi üst düzey liderler de davet edildi ancak “saygıyla” katılmayı reddettiler.

Kongre, hükümeti resmi olarak laik olan ülkede tapınağı siyasileştirmekle suçladı.

“Lord Ram’a ülkemizde milyonlarca kişi tapıyor. Din kişisel bir meseledir. Ancak RSS/BJP uzun zamandır Ayodhya’daki tapınağı siyasi bir proje haline getirmiştir,” diyen Kongre’nin iletişimden sorumlu genel sekreteri Jairam Ramesh 10 Ocak’ta yaptığı açıklamada şunları vurguladı: “BJP ve RSS liderleri tarafından tamamlanmamış tapınağın açılışı açıkça seçim kazanımı için öne sürülmüştür.”

‘Laikliğin katledilmesi’

Müslüman toplumundan bazıları da benzer iddialarda bulundu.

Tüm Hindistan Müslüman Kişisel Hukuk Kurulu Başkanı Halid Seyfullah Rahmani 13 Ocak’ta sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada Modi’nin tapınağın açılışını yapmasının “adalet ve laikliğin katledilmesi” anlamına geldiğini söyledi.

Bir başka Müslüman kuruluş olan Jamaat-e-Islami Hind’in başkan yardımcısı Salim Engineer ise 6 Ocak’ta gazetecilere yaptığı açıklamada tapınak açılışının “siyasileştirilmemesi, himaye edilmemesi ve kutuplaştırmak için kullanılmaması gerektiğini” söyledi.

Örgütün internet sitesinde yer alan bir habere göre, “Ram Mandir açılışının siyasi propaganda ve seçim rantı elde etmek için bir araç haline geldiğini düşünüyoruz” dedi.

Alternatif alanda bir cami inşa etmekle görevlendirilen Hint-İslam Kültür Vakfı’nın sekreteri Athar Hussain ise, Müslümanların mahkeme kararını kabul ettiklerini söyledi. Times of India gazetesinin aktardığına göre Hussain, “Müslüman toplumunun kutsama törenine ya da tapınağa karşı olumsuz bir yaklaşımı yok” dedi.

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English