Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Netanyahu yolsuzluktan hâkim karşısında: Duruşmada “ulusal güvenlik” tiyatrosu

Yayınlanma

Netanyahu yolsuzluk suçlamasıyla yargılandığı davadan ilk kez hâkim karşısına çıktı. Suriye’deki gelişmeler ve “7 cephede verdikleri savaşa” odaklanması gerektiğini savunarak, mahkemeye çağrılmasına sitem etti. İfadesi sırasında kendisine iletilen bir notun üzerine “ulusal güvenlik” meselesiyle ilgilenmek için mahkeme salonundan çıktı.

Görevdeyken yargılanan ilk İsrail başbakanı olan Binyamin Netanyahu, yaptığı tüm erteleme başvurularının reddedilmesi nedeniyle hakkındaki yolsuzluk davasında ifade vermek üzere ilk kez Tel Aviv Bölge Mahkemesi’nde hâkim karşısına çıktı.

The Times of Israel gazetesinin haberine göre, yolsuzluk davasında ilk kez ifade vermek üzere hakim karşısına çıkan Netanyahu, “Hatırladığım kadarıyla gerçeği söylemek için bu anı 8 yıldır bekliyordum” dedi.

Hâkim karşısında ifade vermesinin kendisine yöneltilen iddiaları ortadan kaldırma fırsatı sunduğunu öne süren Netanyahu, “Suçlamalarda büyük bir saçmalık ve büyük bir adaletsizlik var” ifadesini kullandı.

Başbakan Netanyahu’nun avukatı Amit Hadad ise, başbakanın ifadesi sırasında mola almasına ve notlar tutmasına izin verilmesini istedi.

Netanyahu’ya destek vermek için mahkeme salonunda çok sayıda milletvekili ve bakanın da hazır bulunduğu belirtildi.

Mahkeme önünde toplanan Netanyahu karşıtları gösteri düzenledi. 

“7 cephede savaş verirken…”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Suriye’deki gelişmeler ve “7 cephede verdikleri savaşa” odaklanması gerektiğini savunarak, mahkemede ifade vermesinin bunu zorlaştırdığını öne sürdü.

“İsrail’i ve devleti yedi (savaş) cephesinde yönetiyorum ve tüm bunları aynı anda yapabileceğimi düşündüm ve hala düşünüyorum” diyen Netanyahu sözlerini şöyle sürdürdü: “Birkaç gün önce bölgemizde bir deprem oldu. Orta Doğu’nun çehresini çoktan değiştirdik ve bunun küresel etkileri var. Dikkatimi gerektiriyor. Ülkenin ihtiyaçları ile davanın ihtiyaçları arasında bir denge bulmak mümkün.”

Suçlamalara “tamamen saçma” dedi

Netanyahu, makamını şahsi menfaati için kullandığı yönündeki iddiaların “tamamen saçma” olduğunu öne sürerek, “Gece gündüz çalışıyorum, gece 1 veya 2’de yatağa giriyorum, ailemi ve çocuklarımı görmeye neredeyse hiç vaktim olmuyor, bu da ödenmesi gereken büyük bir bedel” dedi.

Rüşvet ve görevi kötüye kullanma kapsamında ele alınan dosyada İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer’dan hediye adı altında 283 bin dolar değerinde şampanya, puro, mücevher ve uçak bileti aldığı iddialarına ilişkin Netanyahu şunları söyledi: “Bazen bir puroyla oturuyorum ve hepsini içemiyorum çünkü toplantılar arasında içiyorum. Şampanyadan nefret ediyorum, içemiyorum.”

Basını hedef aldı

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, kendisi kritik ulusal meselelerle uğraşırken basının olumsuz haberler yaydığını öne sürdü.

Eşi Sara’nın da benzer şekilde basın tarafından itibar suikastına uğradığını öne süren Netanyahu, “(Sara) kanser hastalarını, yalnız askerleri ziyarete gider” dedi.

Netanyahu, ifadesi sırasında kendisine iletilen bir notun ardından “ulusal güvenlik” çerçevesinde olduğu bildirilen bir meseleyle ilgilenmek için mahkeme salonundan çıktı.

İddianamede “çok sayıda boşluk” olduğunu öne sürdü

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun baş avukatı Amit Hadad, Başbakanın ifadesinden önce mahkemede yolsuzluk davasına ilişkin konuşma yaptı.

Hadad, Netanyahu’ya karşı açılan üç davada da iddianamede “çok sayıda boşluk ve alışılmadık yön” olduğunu ileri sürdü.

Shaul Elovitch’in sahibi olduğu “Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin bünyesinde yer alan “Walla News” adlı internet sitesinde, Netanyahu ailesinin lehine haberler yapılması karşılığında şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamak suçlamasına ilişkin Hadad, Netanyahu ile Elovitch arasında “böyle bir anlaşmaya vardıkları resmi bir anlaşma veya diyalog olmadığını” iddia etti.

Netanyahu’nun yolsuzluk davaları

İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit, 21 Kasım 2019’da Netanyahu hakkında üç ayrı yolsuzluk dosyasında, “rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla dava açılmasını talep etmişti.

Görevdeyken yargılanan ilk İsrail Başbakanı olarak tarihe geçen Netanyahu’nun ilk duruşması 24 Mayıs 2020’de Kudüs Bölge Mahkemesinde görülmüştü.

Yolsuzluk soruşturması kapsamında, Shaul Elovitch’in sahibi olduğu “Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin bünyesinde yer alan “Walla News” adlı internet sitesinde, Netanyahu ailesinin lehine haberler yapılması karşılığında şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamak suçlaması dikkati çekiyor.

Netanyahu’ya yöneltilen suçlamalar arasında İletişim Bakanlığı Genel Müdürü Avi Berger yerine seçim kampanyalarını da yürüten Shlomo Filber’i getirmek suretiyle Shaul Elovitch lehine hukuka aykırı olarak hükümet politikası yürütmek yer alıyor.

Rüşvet ve görevi kötüye kullanma kapsamında ele alınan dosyada ise Netanyahu’nun İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer’dan hediye adı altında 283 bin dolar değerinde şampanya, puro, mücevher ve uçak bileti aldığı iddia ediliyor.

İddianamede hediyelerin Netanyahu’ya siyasi fayda temini karşılığında verildiği yönünde yeterli delil olduğu belirtiliyor.

Ayrıca, Yediot Ahronot gazetesinin sahibi Arnon Mozes ile Netanyahu’nun, gazetenin yayın politikasının Likud lideri lehine olması karşılığında rakip Israel Hayom gazetesinin rekabet gücünü azaltmaya yönelik yasal düzenlemelerin hükümet tarafından geçirilmesi konusunda anlaştığı iddia ediliyor.

Yargılama sonunda suçlu bulunması halinde 10 yıla varan hapis cezasına çarptırılması muhtemel olan Netanyahu, hakkındaki üç ayrı davadaki suçlamalar karşısında masumiyetinde ısrar ediyor ve iddiaları kabul etmiyor.

ORTADOĞU

SDG’den sonra ENKS de geçici Anayasa’ya itiraz etti

Yayınlanma

ahmet şara-mazlum abdi

Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) rakip olarak Türkiye’nin de desteği ile kurulan ve Erbil’e yakınlığıyla bilinen Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS), yeni Suriye anayasa taslağını eleştirdi.

Suriye’de Heyet Tahrir Şam (HTŞ) yönetiminin lideri Ahmed Şara dün geçici anayasanın temel hükümlerinin belirlendiği bildirgeye imza attı. “İslam hukuku yasaların temel kaynağıdır” maddesinin de bulunduğu yeni anayasaya HTŞ ile hafta başında el sıkışan SDG’den sonra ENKS de tepki gösterdi.

ENKS’den yapılan açıklamada “Bu bildiri, Suriye toplumunun gerçek çeşitliliğini yansıtan demokratik bir devlet inşa etme yönündeki beklentilerden uzak, hayal kırıklığı yaratan bir belgedir” denildi.

Taslağın, “Suriye’nin çeşitli siyasi, etnik ve dini bileşenlerini temsil etmeyen bir komisyon tarafından hazırlandığına” vurgu yapılan açıklamada, “Bu durum, belgenin kapsayıcılığını ve ulusal uzlaşıyı zayıflatmış, dışlama politikasını ve iktidarın tekelleşmesini pekiştirmiştir” ifadelerine yer verildi.

ENKS, geçici anayasanın “Suriye’nin çok uluslu ve çok dinli bir devlet olarak çoğulcu doğasını görmezden geldiği, ülkedeki etnik ve dini bileşenlerin haklarını güvence altına almadığı” eleştirisinde bulunduğu açıklamada, “Devletin isimlendirilmesinde tek bir etnik kimliği sabitleyerek diğer bileşenleri açıkça dışlamıştır. Ayrıca, cumhurbaşkanının dini konusundaki şartı koruyarak devletin dinler karşısında tarafsızlığı ilkesine aykırı davranmış, demokratik bir sistemin temeli olması gereken eşit vatandaşlık ilkelerine ters düşmüştür” ifadelerine yer verdi.

Rudaw’ın aktardığı açıklamada, şunlar kaydedildi: “Bunlara ek olarak bildiri, merkezi yönetim sistemini güçlendirmiş ve cumhurbaşkanına, güçler ayrılığı veya kurumsal denge için net garantiler sunmadan geniş yetkiler vermiştir. Bu durum, otokratik yönetimin yeni biçimlerde yeniden üretilmesi konusunda endişe yaratmaktadır. Bildiri ayrıca sivil ve bireysel özgürlüklere ek kısıtlamalar getirmiş, kadının rolünü sosyal statüsünü ve toplumsal rolünü korumakla sınırlandırmıştır. Bu yaklaşım, baskı ve toplum üzerindeki kısıtlamaların bir uzantısıdır.”

“Geçiş döneminin adil katılım garantileri olmaksızın beş yıl olarak belirlenmesi, bu süreci gerçek bir siyasi dönüşümün hazırlığı olmak yerine mevcut durumu pekiştiren bir araca dönüştürmektedir. Bu durum, krizi çözmek yerine derinleştirmektedir.”

“Suriye Kürt Ulusal Konseyi, bu bildiriyi tekçiliği ve iktidarın tekelleşmesini pekiştiren bir adım olarak görmektedir. Bu durum, siyasi ve etnik çoğulculuğu sağlamak için bildirinin yeniden gözden geçirilmesi yönünde tüm ulusal demokratik ve etnik güçlerden sorumlu bir duruş gerektirmektedir.”

“Konsey ayrıca, Kürt meselesinin yerli bir halkın meselesi olarak adil ve demokratik çözümü için mücadele etme, tüm vatandaşlarının haklarını garanti altına alan ve aralarında adalet ve eşitliği sağlayan adem-i merkeziyetçi bir Suriye çerçevesinde mücadele etme kararlılığını vurgulamaktadır.”

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, Edan Alexander’ı serbest bırakacak

Yayınlanma

Edan Alexander

Hamas, ateşkese arabulucu ülkelerin sunduğu öneriye yanıt olarak Gazze’de esir tutulan biri hayatta 4’ü ölü, 5 ABD-İsrail vatandaşını teslim edeceğini duyurdu.

Hamas’tan yapılan açıklamada, dün arabulucu ülkeler Mısır ve Katar’dan müzakerelerin yeniden başlatılmasına ilişkin bir öneri alındığı ve olumlu şekilde değerlendirildiği belirtildi. Öneriye cevaben Hamas’ın ABD vatandaşlığı da bulunan hayattaki İsrail askeri Edan Alexander ile 4 ABD-İsrail vatandaşının naaşını teslim edeceği aktarıldı.

Hamas’ın ateşkes anlaşmasının ikinci aşamasına ilişkin müzakerelere başlamaya hazır olduğu vurgulanan açıklamada, İsrail’e ateşkes anlaşmasına tam uyma çağrısı yapıldı.

Gazze’de 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkes ve esir takası anlaşmasının 42 günlük birinci aşaması 2 Mart’ta sona ermişti. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve İsrail hükümeti, 3 Şubat’ta başlaması gereken ikinci aşama müzakerelerini engellemişti.

İsrail, 2 Mart’ta Gazze Şeridi’ne her türlü insani yardım malzemesinin girişini durdurmuş, 9 Mart’ta da Gazze Şeridi’ne elektrik tedarikini kesmişti.

İsrail müzakere heyetinin 10 Mart’ta “kalıcı ateşkesi görüşme” yetkisi olmaksızın Katar’ın başkenti Doha’ya ulaştığı bildirilmişti. ABD Başkanı Donald Trump’ın Orta Doğu Özel Temsilcisi Steve Witkoff da müzakerelere katılmıştı.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail, Suriye’den sonra Lübnan’da da kalıcı işgale hazırlanıyor

Yayınlanma

İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz, kara sınırını belirlemek için Lübnan’la yapılması planlanan müzakerelere rağmen İsrail ordusunun Lübnan’ın güneyindeki beş stratejik noktada “süresiz olarak” kalacağını söyledi.

Katz’ın ofisinden yapılan açıklamaya göre, dün Genelkurmay Başkanı Korgeneral Eyal Zamir ve diğer üst düzey askeri yetkililerle yaptığı değerlendirme toplantısında Katz, “Ordunun Lübnan’daki tampon bölgeyi kontrol eden beş noktada süresiz olarak kalacağını ve bunun, kuzeydeki İsrail vatandaşlarını korumak adına alınan bir karar olduğunu” net bir şekilde ifade etti. Ayrıca, bu durumun gelecekte, sınırdaki anlaşmazlık noktalarıyla ilgili olası müzakerelerle bağlantılı olmadığını açıkladı.

Times of Israel’de yer alan habere göre Katz, orduya bu beş stratejik noktadaki mevzilerini güçlendirmesi ve uzun süreli işgale hazırlanması talimatını verdi.

İsrail ve Lübnan; ABD ve Fransa arabuluculuğunda iki ülke arasındaki kara sınırı dahil sorunların çözümü için üç ortak çalışma grubunun kurulması konusunda anlaşmıştı. İsrail basınına göre Tel Aviv yönetimi bu sürecin sonunda Lübnan ile ilişkilerini normalleştirmeyi hedefliyor. Hizbullah’a yakın medyaya göre “yeni Lübnan yönetiminin ABD’nin çıkarlarına daha uygun bir pozisyonda olması, Hizbullah’ın bu sürece karşı koymasını zorlaştırıyor.” Ancak yine de “Lübnan içinde bu plana karşı ciddi bir direnç oluşacağı da kesin.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English