Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Netanyahu’nun ‘bataklık’ korkusu

Yayınlanma

Gazze harekatının gecikme sebeplerinden biri Netanyahu’nun Gazze’ye karadan girmenin bataklığa dönüşmesinden duyduğu korku. “ABD’liler, İsrail’in kara harekâtından sonrasına ilişkin planı olmadığını duyunca çılgına döndüler.”

Hamas’ın Aksa Tufanı’na Demir Kılıçlar ile yanıt veren İsrail, 7 Ekim’den bu yana abluka altındaki Gazze’ye karadan girmeye hazırlanıyor. 7 Ekim’deki şok baskında savunmasıyla birlikte tüm stratejisi de çöken İsrail, caydırıcılığını yeniden tesis etmek için kara harekâtını zorunlu görüyor. Ancak hem harekât sonrasına dair net bir strateji belirleyememiş olması hem de harekatın getireceği büyük kayıplar özellikle İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu nezdinde operasyonun gerekliliğine dair soru işaretleri yaratmış durumda.

Haaretz’den Amos Harel, kara harekatının gecikmeli de olsa yapılacağını ancak bu operasyonun “televizyon stüdyolarındaki uzmanların hayal ettiği gibi olmayacağını” “İsrail birlikleri Gazze’nin bazı bölgelerine gireceğini” yazdı. Gazze harekatının kapsamı, zamanı ve niteliğini ABD yönetimi, İsrail savaş kabinesi ve IDF üst düzey yöneticilerinin birlikte belirleyeceğini hatırlatan Harel, harekatın birkaç gün değil daha uzun süre gecikebileceğine dikkat çekti.

Harel, beklenen harekatın zamanlaması alanı ve yöntem seçiminde rehinelerin durumu ikinci cephe açılma ihtimali kadar “Netanyahu’nun kara harekatının bir bataklığa dönüşebileceği yönündeki korkularının da” belirleyici olduğunu belirtti.

Harel, söz konusu harekatın daha önceki Gazze operasyonlarından farkının “ABD’nin dahli” olduğuna işaret etti. ABD ve İsrailli yetkililerin uzun ve kapsamlı değerlendirmeler yaptığını belirten Harel, şunları kaydetti: “Amerikalılar operasyonun hedeflerinin neler olduğunu, İsrailli meslektaşlarının hangi gelişmeleri öngördüğünü, savaşı sona erdirmek için hangi mekanizmaların düşünüldüğünü ve İsrail’in Gazze’de, daha geniş Filistin sahasında ve bir bütün olarak bölgede arzuladığı nihai oyunun ne olduğunu detaylı bir şekilde öğrenmek istiyorlar. Amerikalılar konuşmalarında benim de burada bahsettiğim bir konuda uyarıda bulundular: Resmi olarak siyasi ve askeri liderler Hamas’ın Gazze üzerindeki kontrolünü yok etmek gibi çok iddialı bir hedef ortaya koydular. Ancak Amerikalılara göre bugüne kadar hazırlanan planlar bu hedefe ulaşılmasını sağlamıyor ve İsrail’in harekete geçmek için sınırsız zamanı olduğu varsayımına dayanıyor.”

Harel, Amerikalı yetkililerin toplantılarda İsrailli mevkidaşlarına kendi deneyimlerini aktardığını ve kapsamlı bir operasyon yerine hava saldırılarına ek daha küçük kara harekatları ve Hamas’ın üst düzey isimlerine yönelik suikastlar düzenlemeyi önerdiklerini aktardı: “Tüm bunlar, amacı Hamas saflarında ölüm ve yıkım tohumları ekmek olan uzun bir savaşın parçası olacak.”

“Plan üzerine çalışılıyor”

Financial Times’da yer alan bir haberde de Gazze için henüz ayrıntılı bir plan üzerinde uzlaşmaya varılamadığına dikkat çekildi: “Müzakereler hakkında bilgi sahibi olan bazı kişiler İsrail’in beklenen kara saldırısı sonrasında Gazze’ye yönelik bir strateji geliştirmek üzere çok sayıda İsrail askeri kurumu ve dışarıdan analistlerin katılımıyla geniş kapsamlı ve süregelen bir çaba içine girdiğini belirtiyor.”

ABD’nin kara harekâtından sonrası için herhangi bir planı olmayan İsrailli yetkililere endişelerini ilettikleri kaydedilen haberde ABD’li kaynaklara atıf yapılarak şunlar kaydedildi: “İsrail’in düşünce yapısını bilen bir kişi ‘Ertesi gün için bir plan yok. İsrail sistemi henüz karar vermedi’ diyor: ‘Amerikalılar ortada bir plan olmadığını anladıklarında çılgına döndüler.”

Haberde şu ifadelere yer verildi: “Filistin yerleşim bölgesine yönelik herhangi bir plan, İsrail’in Hamas’ı askeri ve idari bir güç olarak yok etme hedefine ulaşmasının ‘ertesi günü’ Gazze’yi kimin kontrol edeceğini ve ayakta tutacağını belirlemeyi amaçlıyor. Hamas, 2007 yılında Batı destekli daha ılımlı Filistin Yönetimi’ni şiddet kullanarak devirdiğinden bu yana kıyı bölgesini yönetiyor. Hükümetin bazı üst düzey bakanları Gazze’de geniş tampon bölgeler oluşturulmasını ve bölgenin İsrail ve Batı Şeria ile bağlarını koparacak ‘tamamen ayrılmasını’ öngören planlar hazırladı. Ancak savaş kabinesi içinde henüz bir uzlaşma sağlanamadı. İsrail’in planlama sürecine yakın birkaç kişi, net savaş hedefleri belirlemek, gerçekçi çatışma sonrası senaryoları geliştirmek ve bunları askeri ve sivil liderlik arasında kabul ettirmek için çılgınca bir çaba harcandığını anlattı.”

“İsrail Savunma Kuvvetleri bünyesindeki Planlama Müdürlüğü’ne resmi olarak savaş sonrası stratejiyi koordine etme görevi verildi. Birçok emekli üst düzey subay ve dışarıdan analist bu çabaya yardımcı olmak üzere yedek göreve çağrıldı. İsrail güvenlik teşkilatı içindeki diğer kuruluşlar da çalışmalara destek veriyor. Bunlar arasında Filistin topraklarındaki sivil yaşamdan sorumlu askeri bir birim olan Topraklardaki Hükümet Faaliyetlerinin Koordinasyonu (COGAT) ve Savunma Bakanlığı’nda komşu Arap devletleriyle irtibat kuran çeşitli ofisler yer alıyor. İsrail’in düşüncelerini bilen ikinci bir kişi ‘Herkes kendi kulvarında bu konu üzerinde çalışıyor’ dedi.”

ORTADOĞU

İsrail’den Suriye ve Gazze’de uzun süreli işgal sinyali

Yayınlanma

Suriye’de Baas yönetiminin devrilmesinden saatler sonra Suriye topraklarındaki tampon bölgeye giren İsrail ordusu, bölgede uzun sürece kalacağının işaretlerini veriyor. Ayrıca ateşkes müzakerelerinin hızlandığı bir dönemde İsrail Savunma Bakanı, İsrail’in Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi.

İsrail basını, Başbakan Binyamin Netanyahu’nun Baas rejiminin devrilmesinin ardından Suriye’nin Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede başlattığı işgalin gelecek yılın sonuna kadar devam ettirilmesi talimatını verdiğini yazdı. İsrailli yetkililer daha önce bu bölgedeki işgalinin geçici olduğunu iddia etmiş daha sonra kış ayları boyunca işgalin süreceğini söylemişti.

Kanal 12 televizyonunda yer alan haberde, Netanyahu’nun dün gittiği Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede İsrail ordusuna işgalin 2025 sonuna kadar sürdürülmesi talimatı verdiği ifade edildi.

İsrail Başbakanı, dün Savunma Bakanı Yisrael Katz ve Genelkurmay Başkanı Herzi Halevi’yle birlikte 7 Aralık sonrası işgal edilen Hermon Dağı’ndaki tampon bölgeye gitmişti. Başbakanlık Basın Ofisinden yapılan açıklamada, Netanyahu’nun burada İsrail ordusunun Hermon Dağı’nda tampon bölgedeki işgalinin “geleceğine yönelik yönergeleri belirlediği” belirtilmiş ancak detay verilmemişti. Netanyahu, Hermon Dağı’ndaki tampon bölgede yaptığı açıklamada, buradaki işgalin “İsrail’in güvenliğini sağlayacak düzenleme bulunana kadar” süreceğini belirtmişti.

İsrail Savunma Bakanı Katz da orduya tahkimat kurmalarını ve bölgede uzun süre kalmaya hazırlanmalarını söyledi. Katz, Hermon Dağı’nı “İsrail devletinin gözü” olarak nitelendirdi.

Esad yönetimini deviren saldırıyı yöneten HTŞ lideri Ebu Muhammed el-Colani pazartesi günü verdiği bir röportajda İsrail ordusunun Suriye’de asker bulundurması için hiçbir gerekçe olmadığını söyledi. Katz ise yönetimi deviren isyancıları radikal olarak nitelendirdi ve caydırılmaları gerektiğini söyledi.

İsrail’in 1974’te İsrail ve Suriye arasında imzalanan ve Birleşmiş Milletler barış güçlerinin burada konuşlanmasını öngören bir anlaşmayla oluşturulan tampon bölgeye girmesi BM ve Fransa, Türkiye, İran, Suudi Arabistan, Kuveyt, Mısır ve Ürdün gibi ülkeler tarafından kınandı ve Suriye’nin toprak bütünlüğünü tehdit eden bir uluslararası hukuk ihlali olarak nitelendirildi. İsrail ise Şam’daki yönetimin çökmesiyle birlikte Suriyeli askerlerin görev yerlerini terk etmelerinin ardından anlaşmanın geçersiz olduğunu iddia ediyor.

Bu arada İsrail’in Gazze Şeridi’nde süresiz işgale hazırlandığına dair işaretler artmaya devam ederken Katz, ordunun işgal altındaki Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze’de de güvenlik kontrolünü sürdüreceğini söyledi. Katz, X’te yaptığı bir paylaşımda “Gazze konusundaki tutumum net. Hamas’ın Gazze’deki askeri ve hükümet gücünü yendikten sonra İsrail, tıpkı Batı Şeria’da olduğu gibi Gazze üzerinde de tam hareket özgürlüğü ile güvenlik kontrolüne sahip olacaktır” dedi. Filistin Yönetimi Batı Şeria’daki bazı bölgeleri kısmen yönetirken İsrail bölgede sıkı güvenlik kontrolünü sürdürüyor ve düzenli olarak askeri baskınlar düzenliyor.

Katz’ın bu açıklamaları Gazze’de ateşkes için yürütülen diplomasinin hızlandığı bir dönemde geldi. İsrail’in Gazze’nin kritik bölgelerinde kuvvet bulundurma ısrarı konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle daha önceki ateşkes müzakereleri başarısızlıkla sonuçlanmıştı.

Wall Street Journal’a göre (WSJ) Filistinliler ve bazı İsrailliler  “güvenlik kontrolünün” bölgede uzun süreli askeri işgale yol açacağını düşünüyor.

Netanyahu’nun liderliğini yaptığı Likud partisi ve koalisyondaki diğer partilerin üyeleri, bölgede Yahudi yerleşimleri kurmak da dahil çok daha sıkı bir kontrolü desteklediklerini dile getiriyorlar.

Birleşmiş Milletler’in en yüksek mahkemesi olan Uluslararası Adalet Divanı Temmuz ayında verdiği bir kararda İsrail’in Gazze ve Batı Şeria da dahil Filistin topraklarını on yıllardır işgal altında tutarak çeşitli uluslararası yasaları ihlal ettiğini belirtti. Mahkeme, uluslararası hukuka göre işgalin geçici olması gerektiğini ve işgalci bir gücün işgal altındaki topraklarda yaşayanlara karşı yasal sorumlulukları olduğunu söyledi.

Mahkeme, İsrail’in Filistin topraklarındaki işgalinin geçici olmadığını gösteren eylemlerde bulunduğunu ve işgalci bir güç olarak bazı görevlerini ihmal ettiğini söyledi. İsrail mahkemenin görüşüne ve yargı yetkisine itiraz etti.

Gazze’nin işgalinin ilk günlerinden bu yana İsrail ordusu, adını Gazze’deki eski bir Yahudi yerleşiminden alan ve Netzarim olarak bilinen geniş bir güvenlik koridoru inşa ediyor. Askeri üsler, ileri karakollar, elektrik direkleri, baz istasyonları ve hatta bir sinagogdan oluşan koridor, Gazze’yi ikiye bölüyor. Kuzeye geçmek isteyenlerin koridordan geçen iki kontrol noktasından birinden geçmesi gerekiyor.

Filistin Kurtuluş Örgütü’nün eski hukuk danışmanı ve UAD davalarında çalışmış olan Diana Buttu, WSJ’ye Katz’ın yorumlarının ve İsrail’in Gazze’de askeri altyapı inşa etmesinin uzun vadede “Gazze’deki Filistinlilerin yaşamlarının sadece etkin kontrolü değil, düpedüz askeri kontrolü yönünde ilerlediğini” gösterdiğini söyledi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Hamas, rehine anlaşmasının savaşı sona erdirmesini istiyor

Yayınlanma

Gazze’de ateşkes ve esir takası için müzakereler sürerken İsrail basını Hamas’ın süreli bir ateşkese ikna olmadığını yazdı.

CIA Direktörü Bill Burns, Hamas ve İsrail heyetlerinin önceki iki gün Doha’da yaptığı görüşmelerin ardından Katar Başbakanı ile bir araya gelecek; Trump’ın elçisinin de Kahire ziyaretinin ardından Doha’ya gelmesi bekleniyor.

Axios haber sitesinin İsrailli bir yetkiliye dayandırdığı haberinde, CIA Direktörü Burns’un, Doha’da Katar Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Şeyh Muhammed bin Abdurrahman Al Sani ile bir araya geleceği belirtildi.

Haberde, Burns’un, Katar Başbakanı ile İsrail ve Hamas arasındaki dolaylı müzakerelere ilişkin son durumu ele alacağı kaydedildi.

İsrail devlet televizyonu KAN, 16 Aralık’ta, “kısıtlı yetkilere” sahip bir İsrail heyetinin, Gazze’de ateşkes ve esir takası müzakereleri için Katar’ın başkenti Doha’ya gittiğini aktarmıştı.

Hamas da yaptığı açıklamada “Katarlı ve Mısırlı kardeşlerimizin himayesinde Doha’da gerçekleşen ciddi ve olumlu görüşmeler ışığında, işgalin yeni koşullar dayatmaktan vazgeçmesi halinde ateşkes ve esir değişimi için bir anlaşmaya varmanın mümkün olduğunu teyit etmektedir” ifadelerini kullanmıştı.

Doha’daki görüşmelerin yanı sıra Kahire’de de müzakereler yürütülüyor ve toplantı hakkında bilgi sahibi olan kaynaklar Reuters’a önümüzdeki günlerde bir anlaşma imzalanabileceğini söyledi.

Hamas’ın müttefiki Filistin İslami Cihad’ın başkan yardımcısı Muhammed el-Hind’in de Mısırlı yetkililerle görüştüğü belirtildi.

Görevi henüz devralmayan ABD’nin yeni başkanı Trump’ın kısa süre önce rehineler için atadığı özel temsilci Adam Boehler’in de esir takası ve ateşkes müzakereleri çerçevesinde dün Mısırlı yetkililerle görüşmek üzere Kahire’de olduğu kaydedildi. Boehler’in pazartesi günü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile görüştüğü bugün de Doha’ya gitmesinin planlandığı belirtiliyor.

‘Daha önce de bu noktaya geldik’

ABD Başkanı Joe Biden’ın, Trump’ın ekibiyle birlikte çalışarak 20 Ocak’taki yemin töreninden önce Gazze için ateşkes anlaşmasını sonuçlandırmaya çalıştığını ifade ediliyor.

Müzakerelerde ilerleme kaydedilmiş olsa da bazı noktalardaki anlaşmazlıkların sürdüğünü belirten İsrail medyasına konuşan kaynaklar anlaşmanın sonuçlanması noktasında temkinli bir yaklaşım sergiliyor. Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby de Fox News’e verdiği röportajda “Daha önce de bu noktaya geldik, ancak sonuca ulaşamadık” dedi.

İsrailli kaynaklar ise daha şüpheci bir tavır sergileyerek anlaşmanın önünde hala büyük engeller olduğunu belirtiyor. Walla haber sitesi, üç üst düzey İsrailli kaynağa atıfta bulunarak, son haftalarda ilerleme kaydedilmiş olsa da taraflar arasında hala büyük farklar olduğunu bildirdi. Özellikle Hamas’ın, herhangi bir rehine anlaşmasının savaşın sona ermesini sağlaması gerektiği konusunda ısrar ettiği kaydedildi. İsrail, belli sayıda rehinenin serbest bırakılması karşılığında bir ya da iki ay sürecek bir ateşkes istiyor. Hamas ise savaş sonrası Gazze’nin yönetiminde yer almamayı bazı şartlar karşılığında kabul etti. Ancak olası bir anlaşmanın savaşı ve işgali sona erdirmesi konusunda geri adım atmıyor.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Colani: Suriye, İsrail’e yönelik saldırılar için üs olarak kullanılmayacak

Yayınlanma

HTŞ lideri Colani, Suriye topraklarının İsrail’e saldırı için kullanılmayacağını söylerken Esad yönetimini deviren örgütler güneyde Suriye ordusundan kalan silah ve mühimmatları İsrail ordusuna teslim ediyor.

Esad’ı yönetimini devirerek Şam’da yönetimi devralan El Kaide bağlantılı HTŞ’nin lideri Ahmed eş-Şara (Ebu Muhammed el-Colani) Şam’da aralarında The Times’ın da olduğu yabancı basına konuştu.

İsrail’in Suriye’ye saldırının son bulması gerektiğini söyleyen Şara, “İsrail’in gerekçesi Hizbullah ve İranlı milislerin varlığıydı, artık bu gerekçe ortadan kalktı” dedi.

Beşar Esad’ın ülkeden ayrılmasından sonra İsrail’in ele geçirdiği Suriye topraklardan da çıkması gerektiğini söyleyen Şara, şöyle devam etti: “1974 anlaşmasına bağlıyız ve BM gözlemcilerini yeniden kabul etmeye hazırız. Ne İsrail ne de başka bir ülkeyle çatışma istemiyoruz ve Suriye’nin saldırılar için bir üs olarak kullanılmasına izin vermeyeceğiz. Suriye halkının artık bir nefes alması gerekiyor, saldırılar sona ermeli ve İsrail önceki pozisyonlarına geri çekilmeli.”

İsrail, HTŞ liderliğindeki örgütlerin Şam’ı ele geçirmesinden saatler sonra Golan Tepeleri’nde Birleşmiş Milletler tarafından korunan tampon bölgeye girdi. Suriye topraklarında ilerleyen ve kış ayları boyunca çekilmeyi düşünmeyen İsrail, bunun geçici bir savunma hamlesi olduğunu iddia ediyor.

Öte yandan Suriye sınırında bulunan HTŞ ile birlikte Esad yönetiminin devrilmesi operasyonuna katılan örgütler Suriye ordusundan kalan silah toplayıp İsrail ordusuna teslim ediyor. Suriye içinden çekilen videoda kamyonlara yüklenen tonlarca silah ve mühimmat görülüyor. İsrail ordusu mühimmatlardan bazılarının ‘kimyasal savaş malzemesi’ içerdiğini söylüyor.

Kanal 12’nin yayınladığı görüntülerde içinde mühimmat ve silah bulunan yüzlerce kasanın toplandığı ve daha sonra kamyonlara yüklendiği görülüyor. Habere göre, geçen hafta Esad yönetimini deviren isyancılar da silah teslimine yardım ediyor. Habere göre silahlar Suriye ordusuna ait üs ve karakollardan geliyor ve aralarında genellikle göz yaşartıcı gaz olarak kullanılan CS gazı gibi kimyasal silahlar da bulunuyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English