Bizi Takip Edin

AMERİKA

Politico: Wall Street, Ron DeSantis’i zayıf buluyor

Yayınlanma

ABD’de 2024 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçilerin öne çıkan isimleri eski ABD Başkanı Donald Trump ve Florida Valisi Ron DeSantis.

Politico’ya göre ise, ‘Trump, Asla’ kampında yer alan Wall Street finans çevreleri, iş Cumhuriyetçiler arasından Trump’a karşı bir aday bulmaya gelince çıkmaza girmiş durumda.

Florida Valisi Ron DeSantis, eyaletlerdeki seçim kampanyalarına milyonlar akıtan finans devlerinin desteğini almak için en iyi seçim olarak görülüyordu.

Fakat Politico’ya konuşan bankacılar, avukatlar ve siyasi danışmanlara göre, kişisel tavrı ve Ukrayna konusundaki duruşu gibi konularda gaflar yaparak tökezlerken, Wall Street bağışçıları DeSantis’in rakiplerine kapıyı açık tutuyor.

Her iki Bush döneminde görev yapan kıdemli Cumhuriyetçi stratejist Dave Carney, “İnsanlar at değiştirir. Birisi için çok heyecanlanıp sonra birden ‘Eh, pek bana göre değil’ diyebilirsiniz,” diyor.

Wall Street’te simgelenen finans sektörü yöneticileri başkanlık seçimlerinde en büyük bağışçılar arasında yer alıyor. Bankacılar ve varlık yöneticileri genelde daha düşük vergiler ve daha hafif regülasyondan yana olsalar da, istikrar ve deneyime de değer verirler ve bu nedenle paralarını her iki partinin adaylarına dağıtırlar.

DeSantis’in, eleştirmenlerin ‘sakın gey deme’ yasası olarak adlandırdığı yasaya karşı çıkması nedeniyle Walt Disney ile arasındaki anlaşmazlığı tırmandırması bağışçılar arasında şüphe uyandırmış görünüyor.

Şirket 26 Nisan’da DeSantis’e Anayasanın Birinci Maddesinde yer alan haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle dava açtığını duyurmuştu.

New York’taki üst düzey bir Cumhuriyetçi Parti bağışçısının danışmanı, “Bekleyip göreceğiz. Bekleyip görme kararımızdan memnun olan sadece biz değiliz,” diyor.

Bir New York bankasının yöneticisi ise, DeSantis’in şu anda Trump’tan daha iyi bir seçenek olduğunu söylüyor ama onun ‘gerçekten zayıf bir seçenek’ olduğunu düşünüyor.

Yönetici, birçok kişinin Trump ile Biden arasında bir seçim rövanşı olasılığına giderek daha fazla boyun eğdiğini savunuyor.

İsmini vermeyen yönetici, “Muhtemelen çok yaşlı, vergilerimizi yükseltmek ve her şeyi yeniden düzenlemek isteyen bir adam ile hapisten kaçabilecek bir adam arasında bir seçim yapacağız,” ifadelerini kullanıyor.

Öte yandan Politico’ya göre DeSantis’e güvensizlik, eski Güney Carolina Valisi Nikki Haley ve Senatör Tim Scott gibi iş dünyasına sıcak mesajlar veren cumhuriyetçilerin Trump’a seçenek yaratmasına olanak tanıyabilir. 

Örneğin Scott, büyük bankalarla toplantılara katılıyor ve Goldman Sachs gibi firmalardan destek görmeye başladı. Bankacılar Scott’ın hem mütevazı bir başlangıçtan yükselişe giden kişisel hikayesini hem de Amerikan kapitalizminin gücüne dair olumlu mesajını takdir ettiklerini söylüyorlar.

Yine de Scott ve Haley’nin bağış toplamları, DeSantis’e bağlı gruplarınkine kıyasla mütevazı kalıyor. Eyalet düzeyindeki bir komite olan Ron DeSantis’in Dostları’nın elinde 85 milyon dolardan fazla para var. Halley, seçim kampanyası için şimdiye kadar 8,3 milyon dolar toplarken, Scott’ın elinde toplam 21,9 milyon dolar bulunuyor.

AMERİKA

ABD’li senatör: Musk’ın Çin bağlantıları ABD ulusal güvenliği için ‘derin bir tehdit’

Yayınlanma

Elon Musk’ın yeni Donald Trump yönetimine katılımı, olası çıkar çatışmaları nedeniyle incelemeye alınırken, bir senatör Tesla ve SpaceX CEO’sunun Çin ile olan iş bağlarının ABD ulusal güvenliğini tehlikeye atabileceği uyarısında bulundu.

Senato’nun gizlilik, teknoloji ve hukuk alt komitesi başkanı Richard Blumenthal, “Bunun tehlikeli olmanın ötesinde olduğunu düşünüyorum. Bay Musk ve SpaceX’in bu pozisyonda olmasının ulusal güvenliğimiz için derin bir tehdit olduğunu düşünüyorum,” dedi.

Cumhuriyetçi Trump, Musk’ın federal kurumlarda potansiyel olarak büyük kesintilerin yanı sıra düzenlemelerde yapılacak değişiklikleri denetlemeyi amaçlayan bir hükümet verimlilik komisyonuna eş başkanlık edeceğini söyledi.

Tesla araçlarının yarısını, satışlarının da üçte birini gerçekleştirdiği Çin’de üretirken, ABD Savunma Bakanlığı ve diğer devlet kurumları da SpaceX’e giderek daha fazla bağımlı hale geliyor.

Musk’ın Çin ve Başbakan Li Qiang da dahil olmak üzere bazı üst düzey yetkilileriyle olan yakın iş ilişkileri, Pekin tarafından özellikle geçiş döneminin ilk günlerinde Trump’a bir arka kanal olarak değerlendirilebileceğine dair haberlere yol açtı.

Salı günü ABD’li teknoloji şirketleri ve bu şirketlerin Çin ile olan ilişkilerinin ele alındığı bir oturumda konuşan ve 2011 yılından bu yana Connecticut’ta Demokrat senatör olarak görev yapan Blumenthal, Musk’ın Pekin ile olan bağlarının istismar edilebileceğini savundu.

ABD’de Musk ve Ramaswamy “hükümet verimliliğini” denetleyecek

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD’nin nükleer modernizasyon planı: Pentagon’dan kritik açıklama

Yayınlanma

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon), ülkenin nükleer cephaneliğini artırma ve modernize etmeyi planlandığını açıkladı. Bu adımın, caydırıcılık kabiliyetini güçlendirmek amacıyla hayata geçirileceği ifade edildi.

Nükleer politikalardan sorumlu savunma bakan yardımcısı Richard Johnson, bu hedefin gerekirse nükleer kuvvetlerdeki stratejik ayarlamaları da içereceğini belirtti.

Johnson, Washington merkezli Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde (CSIS) düzenlenen konferansta yaptığı konuşmada, “Bugün mevcut ABD kuvvetlerine ve doktrinine güveniyoruz. Fakat, eğer caydırıcılık kabiliyeti yetersiz kalırsa, bu eksikliği zamanında gidermeye hazır olmalıyız,” dedi.

Johnson, ABD’nin nükleer doktrinini, silahların modernizasyon programını ve kuvvetlerin hazır olma durumunu gerektiğinde yeniden değerlendireceğini vurguladı.

Yetkili, “Caydırıcılık başarısız olsa bile Washington, belirlediği hedeflere ulaşabilecek kapasitededir,” ifadesini kullandı.

20 Kasım’da, ABD Silahlı Kuvvetleri Stratejik Komutanı (STRATCOM) General Anthony Cotton, ABD’nin, Rusya ve Çin’e ek olarak “üçüncü taraf” tehditlerine karşı yeterli güçlere sahip olup olmadığını inceleyeceğini bildirmişti.

Cotton, günümüz tehditlerinin, nükleer modernizasyonun başladığı dönemden çok daha karmaşık hale geldiğini belirterek, “Stratejik planlama artık Rusya ve Çin’in giderek artan agresif tavırlarına uygun şekilde yeniden şekillendirilmelidir,” değerlendirmesini yapmıştı.

STRATCOM temsilcisi Tuğamiral Thomas Buchanan ise ABD’nin, potansiyel düşmanlara karşı caydırıcılık sağlayacak bir cephaneliğe sahip olması gerektiğini, aksi takdirde nükleer saldırı senaryolarının devreye girebileceğini söylemişti.

Öte yandan, 19 Kasım’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya’nın nükleer doktrininde önemli değişiklikler içeren güncellemeleri onayladı.

Yeni doktrine göre, insansız hava araçları veya nükleer olmayan seyir füzeleri ile yapılan saldırılarda ya da toprak kaybetme tehdidi karşısında nükleer silah kullanımının mümkün olduğu açıklandı.

Ayrıca, diğer nükleer güçlerin dolaylı olarak çatışmaya dahil olması, Moskova tarafından “saldırı” olarak değerlendirilecek.

Bu kapsamda, yalnızca Rusya’nın değil, müttefiki Belarus’un toprak bütünlüğüne yönelik tehditler de agresif bir tutumla karşılanacak.

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne (SIPRI) göre, Ocak 2023 itibarıyla Rusya’nın 4 bin 500, ABD’nin ise 3 bin 700 nükleer savaş başlığı bulunuyor.

Rusya’nın nükleer doktrinini güncellemesi ne anlama geliyor?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English