Bizi Takip Edin

AMERİKA

Politico’dan ‘çip savaşı’ uyarısı: Washington durmazsa uçurumdan yuvarlanır

Yayınlanma

Washington yönetimi, Amerikan teknolojisine erişimlerini kısıtlamak amacıyla 36 Çinli şirketi kara listeye ekledi. Ülkenin en büyük flash bellek çip üreticisi YMTC ile yapay zeka ve çip endüstrisindeki 21 büyük Çinli firma da ABD’nin kara listeye eklediği şirketler arasında yer aldı.

ABD Ticaret Bakanlığı tarafından duyurulan karar, Washington’un  küresel yüksek teknoloji tedarik zincirinin yönünü değiştirerek, Çin’i engellemeye yönelik son çabasına işaret ediyor.

Ticaret Bakanlığı yetkilisi Alan Estevez konuyla ilgili açıklamasında, Çin’e yönelik kısıtlamaların ABD’nin ulusal güvenliğini korumaya yönelik adımlar olduğunu savundu.

Sözde ‘Varlık Listesi’ diye adlandırılan kara listeye alınanlar arasında en dikkat çeken ise, Çin flash bellek pazarının en büyük oyuncusu ve NAND flash bellek pazarının yüzde 5 ila 6’sını kontrol ettiği tahmin edilen Wuhan merkezli Yangtze Memory Technologies şirketi. Hatta Apple daha önce ürünleri için YMTC’nin çiplerini kullanmayı düşünüyordu. Ancak ‘ulusal güvenlik’ endişeleri nedeniyle bu engellendi. ABD ayrıca, dünyanın en büyük güvenlik kamerası tedarikçilerinden biri olan Tiandy’yi de listeye ekledi.

Ticaret kara listesine alınan şirketlere ABD merkezli şirketlerin teknoloji satmaları, alınması çok zor ihracat lisanslarına bağlanıyor. Ticaret Bakanlığı, listedeki 36 şirketten 21’ine, ABD menşeli teknolojileri başka ülkelerden almalarını engellemek için de doğrudan yabancı ürün kuralını uyguladı.

Çin savunma sanayii hedefte

Bu şirketlerden bazıları Çin’in savunma sanayisini destekleyen hükümet kuruluşlarıyla yakın bağları olan şirketler. Bu bağlamda kararın, Çin savunma sanayiini hedef aldığı yorumu da yapılıyor.

Bu yeni karar, Washington’un ekim ayında Pekin’in üst düzey ABD çip teknolojisi, ekipmanı edinme kabiliyetini kısıtlayan ve hatta ABD vatandaşlarının belirli firmalarda çalışmasını engelleyen ihracat kontrolleri güncellemesini takip etti.

Pekin: Çok taraflı ticaret sistemine geri dönün

Çin Ticaret Bakanlığı Sözcüsü, ABD’nin ihracat kısıtlamaları getirdiği varlık listesine 36 Çin şirketinin dâhil edilmesine tepki gösterdi.

Sözcü, son yıllarda ABD’nin iki ülkenin şirketleri arasındaki normal ticari işlemler ve temasları görmezden gelerek iki ülkenin ilgili çevrelerinin taleplerini dinlemeden ‘ulusal güvenlik’ kavramını genelleştirdiğini ve ihracat kısıtlamalarını rastgele uyguladığını savundu.

ABD’nin devlet gücüyle Çinli firma ve kuruluşlarını kuşatmasının, piyasadaki çarpıklık ve ekonomik hegemonya davranışını gösterdiğini dile getiren Sözcü, bu durumun ticari işbirliğinin yanı sıra piyasa kuralını ve uluslararası ticaret düzenini bozduğunu vurguladı.

Çin Ticaret Bakanlığı Sözcüsü, ABD’yi “bu yanlıştan geri dönüp”, “Dünya Ticaret Örgütü’nün başrol oynadığı çok taraflı ticaret sistemine geri dönmeye” çağırdı. Açıklamada ayrıca, ABD’nin girişimine karşı Çin’in gerekli tedbirler alarak Çin firmaları ve kuruluşlarının yasal ve rasyonel çıkarlarını koruyacağı vurgulandı.

ABD’li şirketler rahatsız

Biden yönetiminin Çin çip endüstrisine yönelik kısıtlamalarından doğrudan etkilenecek olan ABD’li şirketler ise durumunda rahatsız.

Fierce Electronics’e ismini vermeden konuşan çip sektörü yöneticileri, Çin’e satılan yarı iletken ürünlere yönelik sert önlemlerin fikri mülkiyete ve yeteneklere erişim kaybına yol açabileceği ve hatta önümüzdeki yıllarda daha acımasız bir ticaret savaşının temeli haline gelebileceği endişesini dile getirdiler.

Diğer bir çip endüstrisi yetkilisi ise “1,2 milyar nüfuslu bir ülkeyi düşmanımız haline getirmenin hiçbir yararı olmaz” dedi.

Uzmanlar, Biden’ın 52 milyar dolarlık teşvik paketinin yerel üretimi teşvik etse de, Çin’e daha az çip ve çip yapım ekipmanı satışıyla gelirlerin kaybedilmesinin yanı sıra Çin’deki araştırmacılarla serbest fikir alışverişinin yavaş yavaş azalacağına dair uzun vadeli endişelerini dile getirdiler.

Böyle bir içe dönüşün Doğu-Batı ayrılığını artırırken, küresel teknoloji ekosisteminin avantajlarının da kaybolmasına yol açacağı ifade ediliyor.

Global Semiconductor Alliance’ın CEO’su Jodi Shelton da, Çin’den ayrışmanın tehlikeli olduğuna işaret ederek, “Hepimiz bu işte birlikteyiz” dedi.

Ağustos ayında ilk duyurulan kısıtlamalardan sonra BBC’ye konuşan Wedbush Securities yatırım şirketi analistlerinden Dan Ives de, kısıtlamaları ABD teknoloji devlerinden Nvidia için “mideye atılan bir yumruk” olarak nitelendirmiş ve bu durumun Çin ile jeopolitik gerginlikleri körükleyeceğini kaydetmişti.

Politico: Bu hamle geri teper

Politico’da yayınlanan bir analizde ise, Washington’ın Çin ile onlarca yıllık teknolojik bütünleşmeyi tersine çevirmek gibi zorlu bir işe giriştiği ve bu hamlenin geri tepmesinin muhtemel olduğu vurgulandı.

Yazıda, Washinton’ın Çin’e karşı teknoloji hamleleri kastedilerek, Amerika’nın Soğuk Savaş’tan bu yana “en zor ve tehlikeli” uluslararası meydan okumalarından birine giriştiği söyleniyor.

Birbirine onlarca yıldır bağlı olan teknolojilerin ayrışması politikasının ise, çok ileri gittiği takdirde, “ABD ekonomisini aşağı çekeceği, müttefikleri uzaklaştıracağı, iklim değişikliği gibi küresel krizleri ele alma çabalarını engelleyeceği ve yıkıcı bir savaş olasılığını artıracağı” kaydediliyor.

ABD liderlerinin politikalarının aşırılığa kaçmaya başladığı vurgulanan yazıda, hararetle Çin ile ayrışmayı savunan Şahinlerin ülkenin mevcut yaklaşımına öncülük ettiği kaydediliyor.

Çin teknolojisine getirilen kısıtlamaların, belirli ölçülere uyduğu ve Amerika’nın kendi teknolojisini güçlendirmeye hizmet ettiği zaman anlamlı olduğu söylenen analizde, ancak bugün Washington’ın bu unsurları pek de dikkate almadan, büyük riskler alarak “büyük bir haçlı seferine niyetli olduğu” yorumu yapılıyor.

Parçalanan bir ekonomik düzene yol açar

Washington’daki panik havası ise şöyle tasvir ediliyor: “Pek çok ABD’li yetkili ve analist, her Çinli firmanın başka bir ‘Huawei’ olduğunu, her Çin teknolojisinin Amerika’nın kalbine doğrultulmuş dolu bir silah olduğunu ve Washington’un elindeki her kısıtlayıcı aracın hala yeterince kullanılmadığını düşünüyor.”

 Gittikçe sertleşen bu hamleler sonucunda, Amerikalıların ve müttefiklerinin yakında kendilerini “dikkatsizce kırılan tedarik zincirleri ve parçalanan bir ekonomik düzen” içinde bulabileceği uyarısı yapılıyor.

“Daha yavaş inovasyon, daha yüksek enflasyon, dost ülkeler arasında daha zorlu ticaret ve gelişmekte olan bir Asya süper gücüyle artan istikrarsızlıkla karşı karşıya kalabilirler. Ayrışma ne kadar hızlanırsa, kontrol edilmesi o kadar zorlaşır. Girdaptan nasıl bir dünyanın çıkacağını bildiğine inanan biri varsa, kendini kandırıyor demektir.”

‘Çin’in çığır açan başarıları yol açtı’

Washington’un küresel teknoloji ticaretindeki politikasını değiştirerek Silikon Vadisi’nden tekno-milliyetçiliği – teknolojinin küresel piyasa güçleri yerine devlet tarafından yönlendirilmesi ve kullanılması gerektiği fikri – benimsemeye kaydığı belirtilirken, Çin’in 5G ve yapay zeka gibi gelişmekte olan stratejik sektörlerdeki “çığır açan başarısının” bu sonuca yol açtığı kaydediliyor.

ABD’li politika yapıcıların mevcut gidişatı sorgulaması gerektiği vurgulanırken, Washington’ın Çin’den ayrışma konusunda “bir durma noktası olmalı” ifadesi kullanılıyor. Her yeni kısıtlayıcı önlemin aşırıya kaçma riskini yükselttiği ve ABD kısıtlamalarının yavaşlamak yerine giderek hızlandığı belirtilen yazı şu uyarı ile son buluyor: “Washington bir nefes alıp dengesini sağlamazsa uçurumdan yuvarlanabilir.”

Çip Savaşı

Küresel hegemonyasının en önemli araçlarından biri olan teknoloji üstünlüğünü Çin’e kaptıran ABD, özellikle de yapay zeka ve yarı iletkenler alanında Çin ile rekabeti esas alan bir dizi yaptırımı devreye soktu.

ABD şu anda, otomobillerden cep telefonlarına kadar her şeyin anahtarı olan küresel yarı iletken üretiminde yaklaşık yüzde 10’luk paya sahip. Bu pay 1990’larda yüzde 40 civarında idi. Küresel üretimin yaklaşık 4’te 3’ü ise coğrafi olarak Tayvan, Güney Kore ve Çin’de yoğunlaşmış durumda.

ABD’li şirketler, küresel bir mikroçip sıkıntısı ile karşı karşıyalar ve bu durum üretimi de yavaşlatıyor. Biden yönetimi yarı iletkenlerin üretiminde Çin’e olan bağımlılığının azaltmak ve yerel yarı iletken endüstrisini geliştirmek için yaklaşık 52 milyar dolarlık desteğin yanı sıra ‘Çip ve Bilim Yasası’nı yürürlüğe soktu.

Washington yönetimi, ağustosta onaylanarak yürürlüğe giren bu yasayla, ülkede yarı iletkenlerin üretimini geliştirmek amacıyla üretim tesisi kuracak şirketlere mali destek ve vergi indirimi sağlayacağını duyurmuştu.

Ancak yasa, teşviklerden yararlanmak isteyen şirketlere, Çin’deki üretim tesislerinin teknolojik kapasitesini geliştirmeme şartı getiriyor. ABD Ticaret Bakanlığı da Amerikan şirketlerine çip üretimi için gereken malzeme, makine ve donanımın Çin’e ihracatı için lisans şartı getirmişti.

Ticaret Bakanlığı ayrıca, ekim başında aralarında Çin’in en büyük hafıza çipi üreticisi Yangzte Memory Technologies ile en büyük yarı iletken donanım üreticisi Naura Technology Group’un bulunduğu 31 şirket ve kurumun İhracat Kontrol Listesi’ne alındığını bildirmişti.

Bu kısıtlamalar, Washington’ın Pekin’in bu alandaki etkisini sınırlama hedefiyle hareket ettiğine işaret ediyor. ABD, Çin ile rekabette en önemli silahlardan birini, yerli üretime dayalı yüksek teknoloji olarak görüyor.

Washington’ın, bu yorumu destekleyen bir diğer hamlesi de yakın zamanda yarı iletken yapımında kullanılan ekipmanların Çin’e ihracatını engellemek için Japonya ve Hollanda’ya baskı yapması oldu.

ABD’li yetkililer, ekim başından bu yana müttefiklerini yeni ihracat kontrol önlemlerine uymamaları halinde, en küçük miktarda dahi olsa ABD teknolojisi içeren yabancı ekipmanların Çin’e satışını yasaklamakla tehdit ediyor.

Çinli yetkililer ise ABD’nin bu hamlelerini tipik ‘Soğuk Savaş’ zihniyeti olarak yorumluyor.

AMERİKA

Amazon, Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyar dolar bağış yapacak

Yayınlanma

Büyük teknoloji şirketleri ABD’nin yeni başkanı ile ilişki kurmaya çalışırken, Amazon perşembe günü Donald Trump’ın yemin töreni fonuna 1 milyon dolar nakit bağışta bulunacağını doğruladı.

Amazon’un bu hamlesi, Facebook ve Instagram’ın ana şirketi Meta’nın da benzer şekilde fona 1 milyon dolar bağışta bulunmasının ardından geldi. Amazon ayrıca Trump’ın yemin törenini Prime Video hizmetinde yayınlayacak.

Trump uzun zamandır Büyük Teknoloji şirketlerini, muhafazakâr medyaya yönelik sansür de dahil olmak üzere bir dizi suistimalle suçluyor. Kasım ayındaki seçim zaferinin ardından, Büyük Teknoloji yöneticileri onu tebrik etmek için sıraya girmişti.

Amazon’un bağışını ilk haber yapan Wall Street Journal’a göre şirketin icra kurulu başkanı ve kurucusu Jeff Bezos da önümüzdeki hafta Trump’ın Mar-a-Lago tatil köyünü ziyaret etmeyi planlıyor.

Google ve Apple üst düzey yöneticileri Sundar Pichai ve Tim Cook da seçimlerin ardından Trump’ı tebrik etmekte gecikmemişlerdi.

The Information’ın haberine göre Pichai’nin perşembe günü Mar-a-Lago’da Trump’la bir araya gelmesi bekleniyordu ve Meta’nın CEO’su Mark Zuckerberg de seçimi kazanmasının ardından Trump ile birlikte yemek yedi.

Apple’ın, Trump’ın vaat ettiği kapsamlı gümrük vergisi planlarına maruz kalma potansiyeline sahip olduğu ve bunun da kritik Çin tedarik zincirlerini alt üst etme riski taşıdığı belirtiliyor.

Trump’ın ilk döneminde Cook, şirketin ürünleri için muafiyetler sağlamayı başarmıştı.

Yeni başkan ilk döneminde Amazon ile çatışmış, online perakende devini şirketleri iflas ettirmekle suçlamış ve vergi politikasını eleştirmişti. Ayrıca 2018’de ABD Posta Servisinin paket teslimatları için uyguladığı fiyatlandırmanın gözden geçirilmesini emretmiş ve kurumu Amazon’un “kuryesi” gibi davranmakla suçlamıştı.

Biden yönetimi altında Amazon, Lina Khan yönetimindeki ABD Federal Ticaret Komisyonu (FTC) ve birkaç eyaletin geçen yıl şirkete karşı tekel davası açmasıyla daha fazla baskıyla karşı karşıya kaldı.

FTC ayrıca Amazon da dahil olmak üzere büyük bulut hizmeti sağlayıcılarını, üretken yapay zeka alanındaki ortaklıkları konusunda soruşturuyor.

Yaz aylarında Trump’a yönelik ilk suikast girişiminin ardından Bezos X’te bir mesaj yayınlayarak Trump’ı “gerçek ateş altında gösterdiği muazzam zarafet ve cesaret” dolayısıyla tebrik etmişti.

Washington Post’un da sahibi olan Bezos, ekim ayında gazetenin Trump’ın Demokrat rakibi Kamala Harris’i desteklemesini de engellemişti.

Trump ile Bezos arasında zımni bir anlaşmanın olduğu, bu anlaşmanın da Elon Musk’ın SpaceX’i ile rekabet eden roket şirketi Blue Origin ile ilgili olduğu ileri sürülmüştü.

Okumaya Devam Et

AMERİKA

ABD, Ukrayna için 117 silah üretim hattına yatırım yapıyor

Yayınlanma

ABD, Ukrayna’ya verdiği destek kapsamında 117 silah üretim hattına yatırım yaparken Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’ne göre, 2023’te küresel silah satışları 632 milyar dolara ulaştı; ABD ve NATO şirketleri bu satışların büyük bölümünü oluşturdu.

Bloomberg’in haberine göre, ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Yönetim ve Kaynaklardan Sorumlu Müsteşarı Richard Verma, Ukrayna’ya verilen desteğin ABD’ye ekonomik olarak da katkı sağladığını belirtti.

Washington’daki Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nde gerçekleştirdiği mülakatta Verma, “31’den fazla ABD eyaletinde 117’den fazla üretim hattına yatırım yapıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bu yatırımlar arasında obüsler, Bradley piyade savaş araçları, mühimmat ve diğer silahların üretimi yer alıyor.

Rusya’dan tepki: Silah sevkiyatları meşru hedef

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, Ukrayna’ya silah taşıyan herhangi bir sevkiyatın Rusya için meşru bir hedef olduğunu ifade etti.

Lavrov, ABD ve NATO’nun yalnızca silah sağlayarak değil, aynı zamanda İngiltere, Almanya, İtalya ve diğer ülkelerdeki personeli eğiterek de çatışmaya doğrudan müdahil olduğunu savundu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da ABD’nin dondurulmuş Rus varlıklarından elde ettiği gelirle Ukrayna’ya kredi sağlamasını sert bir dille eleştirdi.

Bakanlık, “Bu sıradan bir hırsızlıktır,” diyerek durumu kınadı. Açıklamada, ABD’nin Kiev rejimine 20 milyar dolarlık yeni bir kredi sağlamak üzere harekete geçtiği belirtildi. Bu miktarın, G7 ülkelerinin Rusya’dan aldığı dondurulmuş devlet varlıklarından elde edilen gelir olduğu öne sürüldü.

Silah şirketlerinin gelirleri artıyor

Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) raporuna göre, 2023 yılında 41 ABD silah şirketi, başta Ukrayna olmak üzere çatışma bölgelerine yapılan satışlardan 317 milyar dolar gelir elde etti.

Bu şirketler, dünyadaki toplam silah satışlarının yüzde 78’ini gerçekleştirdi.

Raporda, 2023 yılı toplam küresel silah satışlarının 632 milyar dolara ulaştığı, bunun 494 milyar dolarlık kısmının ABD ve NATO şirketlerine ait olduğu belirtildi.

Beyaz Saray’dan Ukrayna’ya ‘askeri yardım yağdırma’ sözü

Okumaya Devam Et

AMERİKA

Elon Musk evsizlik için ‘yalan’ ve ‘propaganda’ dedi

Yayınlanma

Dünyanın en zengin insanı Elon Musk Amerikan hükümetinin, evsizliği sona erdirmek için çalışan kuruluşları zenginleştirmek amacıyla daha fazla insanı evsiz bırakmaya yönelik “küresel bir komplonun” arkasında.

Musk, “‘Evsizleri kurtaran’ STK’lara genellikle sokaklarda kaç evsiz olduğuna göre ödeme yapılıyor, bu da evsizlerin sayısını en üst düzeye çıkarmaları ve sorunu asla çözmemeleri için güçlü bir mali teşvik yaratıyor!” diye yazdı.

Musk X’te yaptığı başka bir paylaşımda, “Çoğu durumda, ‘evsiz’ kelimesi bir yalandır. Genellikle ağır akıl hastalığı olan şiddet eğilimli uyuşturucu bağımlıları için kullanılan bir propaganda sözcüğüdür,” dedi.

Musk eylül ayında da, “Ne kadar çok evsiz varsa, bu kuruluşlar o kadar çok para alıyor, bu yüzden teşvikleri evsizliği azaltmak değil, artırmak!” demişti.

Trump da “tedavi, akıl hastanesi veya gözaltı” öneriyor

SpaceX ve Tesla CEO’su ekim ayında ise Tucker Carlson’a verdiği demeçte, “Evsiz kelimesi yanlış bir isimlendirme. Birinin ev kredisini biraz geciktirdiğini ve eğer ona bir iş verirseniz, kendi ayakları üzerinde durabileceğini ima ediyor,” demişti.

Musk’a göre “Aslında sahip olduğunuz şey, sokaklarda ölü gözleri, iğneleri ve insan dışkıları olan şiddet yanlısı, uyuşturucu zombileri.”

Musk, evsizlikle mücadele için ne kadar çok para harcanırsa “durumun o kadar kötüye gittiğini” söylemişti.

Bu arada Trump, evsiz kalan insanların tedaviye ya da akıl hastanelerine zorlanmaları ya da “gözaltına alınmaları” gerektiğini söylüyor.

Kampanyasında “tehlikeli derecede dengesiz” olanların “kâbusuna son verme” sözü veren Trump, “ucuz araziler açmayı, doktorlar, psikiyatristler, sosyal hizmet uzmanları ve uyuşturucu rehabilitasyon uzmanları getirmeyi ve evsizlerin yerleştirilebileceği ve sorunlarının tespit edilebileceği çadır kentler kurmayı” planladığını söylemişti.

Yeni başkan, “ciddi derecede akıl hastası veya tehlikeli derecede dengesiz” olanları “topluma yeniden kazandırmak” amacıyla barındırmak ve rehabilite etmek için akıl hastanelerini geri getirmek istiyor.

Trump yanlısı zenginler de evsizliği bir “hastalık” olarak göre eğiliminde

Musk ve Trump bu konuda yalnız değil. Ulusal Evsizlik Hukuk Merkezinin kampanya ve iletişim direktörü Jesse Rabinowitz’e göre, etkili milyarderler ve sağcı düşünce kuruluşları Kongrede ve Yüksek Mahkemede evsizliği suç sayan yasaları geçirmek istiyor ve “hepsi de insanları yeterince cezalandırırsak yoksul olmamayı seçecekleri şeklindeki bu geriye dönük, yanlış görüşü paylaşıyor.”

Tam verilerin mevcut olduğu son tarih olan Ocak 2023’te, ABD’de tek bir gecede 650.000’den fazla kişi evsizdi. Bu, 2022’ye göre yüzde 12’lik bir artışa işaret ediyor ve Konut ve Kentsel Gelişim Bakanlığı tarafından yaklaşık 20 yıldır kaydedilen en yüksek rakam.

Rapora göre, evsizlik yaşayan her 10 kişiden yaklaşık üçü çocuklu bir ailenin parçası ve tüm evsizlerin yüzde 17’si 18 yaşın altındaki çocuklardan oluşuyor.

New York’ta ekim ayında 45.000’den fazlası çocuk olmak üzere 130.000’den fazla kişi barınaklarda uyuyordu.

Özellikle aileler arasında evsizliğin başlıca nedeni, evlerden tahliye, aşırı kalabalık konutlar, aile içi şiddet ve iş kayıplarının evsiz aileleri barınaklara ve sokaklara göndermesiyle birlikte, uygun fiyatlı istikrarlı konut eksikliği.

ABD’nin hiçbir yerinde asgari ücretli bir işçi iki odalı bir ev kiralayamıyor

İstatistiklere göre asgari ücret alan tam zamanlı bir işçi, ülkenin herhangi bir yerinde piyasa fiyatından iki yatak odalı bir ev kiralayamıyor.

Saatlik ücretle çalışan bir işçinin, ülkenin herhangi bir yerinde adil piyasa kirasıyla ortalama bir yatak odalı bir ev kiralayabilmesi için haftada 104 saat çalışarak saatte en az 15 dolar kazanması gerekiyor.

Musk evsizlik yaşayan insanları “şiddet yanlısı” olarak tanımlasa da, bu kişilerin suç faili olmaktan ziyade suç mağduru olma olasılığı daha yüksek. 

San Francisco’daki Kaliforniya Üniversitesi Benioff Evsizlik ve Barınma Girişimi, her gece yarım milyondan fazla Amerikalıyı sokaklara iten bir dizi politika başarısızlığından kaynaklanan “gizli bir salgın” olarak adlandırıyor.

Musk ve Ramaswamy, beslenme yardımı programında kesintiye gidecek

Musk ve milyarder girişimci Vivek Ramaswamy, sağlık sigortası ve gıda programlarındaki kesintiler de dahil olmak üzere, trilyonlarca dolarlık federal harcamalarda yapılacak kesintileri belirlemek üzere Kongre ile birlikte çalışmak üzere yeni oluşturulan bir danışma grubunu yönetiyor. 

Ramaswamy, yoksul Amerikalılar ve aileler için en kritik güvenlik ağı programlarından biri olan Ek Beslenme Yardımı Programı ya da gıda pulları için 1 milyar dolarlık kesinti yapılmasını önerdi.

Yardım alanların yaklaşık yüzde 75’i yoksulluk içinde ve yüzde 20’den fazlası bu yardımlar dışında başka bir geliri olmadığını bildirmiş durumda. 

Musk ve Ramaswamy’nin ayrıca düşük gelirli Amerikalılar ve çocuklara yönelik federal sağlık programlarında (evsiz Amerikalıların da hak sahibi olduğu programlarda) kesintiye gitmeyi düşündükleri bildiriliyor.

Trump’ın ilk döneminde evsizlik artmıştı

Trump ilk yönetimi sırasında, evsizliğe yönelik federal müdahaleyi denetleyen kurumun başına, kendini “evsizlik danışmanı” olarak tanımlayan birini atamıştı.

ABD Kurumlar Arası Evsizlik Konseyini 2019-2021 yılları arasında yöneten Robert Marbut, yıllardır krizi ele alma politikalarının arkasındaki itici güç olan ve ülke çapında evsizlik ve barınma kurumları ve hizmetleri tarafından yaygın olarak desteklenen standart “önce barınma” çerçevesini terk etti. 

Fakat Marbut, “dördüncü konut” olarak adlandırdığı ya da insanların destekleyici hizmetlere kaydolmasını sağlamak için konutun bir teşvik olarak kullanılmasını onayladı.

Trump “evsizlik belasını sona erdirme” sözü vermişti. Başkanlığının son yılı olan 2020’de, evsizliği deneyimleyen insanların sayısı üst üste dördüncü yıl artmıştı.

Covid-19 salgınının ilan edilmesinden iki ay önce, Ocak 2020’de tek bir gecede, yaklaşık 580.000 kişi (ya da ülkedeki her 10.000 kişiden yaklaşık 18’i) evsizdi.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English