Bizi Takip Edin

Avrupa

Portnov suikastı, ‘Zelenskiy için tehlikeli bilgileri’ gündeme getirdi

Yayınlanma

Eski Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in danışmanı Andrey Portnov, bugün İspanya’nın başkenti Madrid’in banliyösünde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. Cinayetin Rusya-Ukrayna çatışmasıyla bağlantılı olabileceği ya da bir hesaplaşma olabileceği değerlendirilirken, Portnov’un geçmişte tartışmalı bir figür olduğu biliniyordu.

Eski Ukrayna Devlet Başkanı Viktor Yanukoviç’in danışmanı Andrey Portnov, bugün Madrid’in Posuelo de Alarcón belediyesindeki özel bir Amerikan okulunun yakınında uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.

Portnov’a Mercedes marka aracına bindiği sırada en az dört el ateş edildiği ve saldırganların olay yerinden kaçtığı bildirildi.

İspanyol polisi, cinayetin Rusya-Ukrayna çatışmasıyla bağlantılı olabileceği veya bir hesaplaşma olabileceği ihtimalleri üzerinde duruyor.

El Pais gazetesinin aktardığına göre, saldırıyı iki ya da üç kişi gerçekleştirdi ve toplamda beş el ateş edildi.

20 Minutos gazetesi ise soruşturmanın Portnov cinayetini Rusya-Ukrayna çatışmasıyla ilişkilendirdiğini ancak bir hesaplaşma olabileceği ihtimalini de dışlamadığını belirtti.

İspanyol radyo istasyonu Cadena SER, Portnov’un daha önce Ukrayna’da kamu fonlarını zimmetine geçirdiği ve insan hakları ihlallerinde bulunduğu iddiasıyla Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırım listelerinde yer aldığını kaydetti.

AB yaptırımları Mart 2015’te kaldırılmış, ancak Portnov bir ay sonra Ukrayna’nın Mirotvorets adlı kayıt sistemine “vatan haini” olarak dahil edilmişti.

Burada Portnov, Ukrayna’nın egemenliğine ve toprak bütünlüğüne tecavüz etmekle suçlanıyordu. Portnov ayrıca Ukrayna gizli servislerinin de radarındaydı ve Rusya ile bağlantıları olduğundan şüpheleniliyordu.

Rusya Dışişleri Bakanlığı özel yetkili büyükelçisi Rodion Miroşnik, Portnov’un “Yanukoviç dönemi etkili bir yetkili” olduğunu anımsattı ve Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’nin çevresi için tehlikeli bilgilere sahip olabileceğini ifade etti.

Gazeteci Anatoliy Şariy de Portnov’un “Zelenskiy hakkında elindeki belgeleri yayınlamadan hemen önce” öldürüldüğünü kaydetti.

2014 yılının baharında Portnov’u Moskova’dan kaçırma girişiminde bulunulmuştu.

Kiev polis teşkilatı güvenlik daire başkan yardımcısı Yuriy Spasskih, bu davada sanık olarak yargılanmıştı.

Bir sonraki yılın mart ayında Moskova oblastındaki Hımki Mahkemesi tarafından 3,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Spasskih’in, Portnov’u Moskova’da kaçırıp Kiev’e götürmeye çalıştığı tespit edilmişti.

Kaçırma olayının azmettiricisinin ise Kiev Belediye Başkanı Vitaliy Kliçko olduğu iddia edilmişti.

Kaçırma girişimine rağmen Portnov Ukrayna’ya dönmüştü. Ukrayinska Pravda gazetesi, Portnov’un 2019’da ülkesine döndüğünü ancak Şubat 2022’de Rusya’nın askeri müdahaleye başlamasının ardından Ukrayna’yı terk ettiğini yazdı.

Portnov, 2010 yılında Yanukoviç’in Ukrayna’da devlet başkanlığı seçimlerini kazanmasının ardından devlet başkanlığı idaresi başkan yardımcılığı ve yargı reformu ile yargı teşkilatı konularından sorumlu ana daire başkanlığı görevine getirilmişti.

Portnov bu göreve, kararını “önceden hazırlanmış bir ihanet” olarak nitelendiren Yuliya Timoşenko Bloku’ndan geçmişti.

Daha sonra devlet başkanı danışmanı ve Ukrayna devlet başkanlığı idaresi yargı teşkilatı konularından sorumlu ana daire başkanı olarak görev yaptı.

Portnov, 2014 başlarında kabul edilen ve devam eden Maydan eylemlerini bastırmayı amaçlayan “16 Ocak yasaları” olarak bilinen yasa paketinin ortak yazarlarından biri olarak gösteriliyordu.

Yasalar, Ukrayna parlamentosu (Yüksek Rada) tarafından tek günde onaylanmış ve ertesi gün Yanukoviç tarafından imzalanmıştı.

2019 yılında Ukrayna Başsavcılığı, Portnov’u kolluk kuvvetlerinin görevi kötüye kullanması ve cinayetlerin organize edilmesi davasında tanık olarak sorgulamıştı.

Avrupa

Avusturya, Rusya’dan doğalgaz tedarikinin yeniden başlamasını istiyor

Yayınlanma

Avusturya, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından Rus gazı ithalatının yeniden başlaması ihtimaline karşı Avrupa Birliği’ne hazırlık yapma çağrısında bulundu. AB Enerji Komiseri ise Ukrayna’da barış sağlansa bile Rusya’dan gaz alımına yönelik yasağın devam etmesi gerektiğini savundu.

Avusturya, Ukrayna’daki çatışmanın sona ermesinin ardından Rusya’dan doğalgaz ithalatının yeniden başlaması ihtimaline karşı Avrupa Birliği’ne (AB) hazırlıklı olma çağrısında bulundu.

Financial Times gazetesine konuşan Avusturya Enerji Bakanlığı’ndan bir yetkili, Brüksel’in mevcut pozisyonunu askeri faaliyetler bittikten sonra gözden geçirme seçeneğini koruması gerektiğini belirtti.

Habere göre, Avusturya Enerji Bakanlığı Devlet Sekreteri Elisabeth Zechetner, bu konuyu 16 Haziran’da Lüksemburg’da AB’li mevkidaşlarıyla yaptığı toplantıda gündeme getirdi.

Bu çıkışla Avusturya, Macaristan ve Slovakya dışında, özel askeri operasyonun tamamlanmasının ardından Rus gazı alımına geri dönme gerekliliğini açıkça dile getiren ilk AB ülkelerinden biri oldu.

AB Komisyonu’ndan Viyana’ya ret

Avusturya’nın bu çağrısına karşılık, AB Enerji Komiseri Dan Jørgensen tam tersi bir görüş bildirdi. Jørgensen, 16 Haziran’da düzenlediği basın toplantısında, Rusya’dan gaz ithalatı yasağının Ukrayna krizinin çözümünden sonra bile devam etmesi gerektiğini vurguladı.

Jørgensen, “Ukrayna’da barış sağlansa bile bu durum, AB’nin yeniden Rusya’dan gaz almaya başlamasına yol açmamalıdır,” ifadelerini kullandı.

Komiser ayrıca, Avrupa Komisyonu’nun Rus gazından vazgeçme konusunda henüz nihai kararını vermemiş ülkelere yönelik herhangi bir zarar tazminatı planlamadığını da sözlerine ekledi.

Jørgensen’e göre, Moskova ile işbirliğini çoktan sonlandırmış olan diğer ülkeler, yeni koşullara uyum sağlarken önemli mali kayıplara uğradı ve ciddi zorluklarla karşılaştı.

AB, Rusya ile doğalgaz sözleşmelerini bedel ödemeden feshetmenin yollarını arıyor

Okumaya Devam Et

Avrupa

Avrupa’da doğalgaz fiyatları yükseliyor

Yayınlanma

Tüccarlar, İsrail-İran çatışmasının tırmanma olasılığı ve küresel enerji arzına yönelik risklere hazırlık yaparken, Avrupa doğalgaz fiyatları yükseldi.

Bloomberg’in haberine göre önceki seansta dalgalı bir seyir izleyen benchmark vadeli işlemler %1,8’e kadar yükseldi. ABD Başkanı Donald Trump, Tahran’ın tahliyesini istedi ve daha sonra Kanada’daki G7 zirvesinden erken ayrılmasının İsrail ile İran arasında ateşkes çalışmalarıyla “hiçbir ilgisi olmadığını” söyledi.

Avrupa şimdilik arz açısından iyi durumda görünse de, sıvılaştırılmış doğalgazın (LNG) küresel akışına olan yoğun bağımlılığı, jeopolitik gelişmelerin uluslararası enerji ticaretine risk oluşturması durumunda fiyatların keskin hareketlere maruz kalmasına neden oluyor.

Kıtanın, bu kış üç yılın en düşük seviyesine gerileyen doğalgaz stoklarını yenilemek için önümüzdeki aylarda daha fazla yakıta ihtiyacı var.

En önemli tehdit, savaşın tırmanması halinde İran’ın Hürmüz Boğazını kapatarak, en büyük LNG ihracatçısı Katar’ın sevkiyatlarını engelleyebilmesinden geliyor.

Boğaz, bölgeden petrol sevkiyatları için de önemli bir güzergâh olduğundan, tüccarlar tanker hareketlerini yakından takip ediyor.

Goldman Sachs analistleri Samantha Dart ve Frederik Witzemann’a göre, çatışmanın uluslararası gaz piyasaları üzerindeki etkisi şu ana kadar sınırlı kaldı.

Çin’in ithalatının mütevazı olması, İsrail’in akışı kesmesinin ardından alternatif tedarikçiler bulmak için acele eden Mısır gibi diğer alıcılar için daha fazla yakıtın mevcut olmasını sağladı.

Ayrıca, tüccarlar, Avrupa Birliği’nin 2027 sonuna kadar Rusya’dan gelen boru hattı gazı ve LNG tedarikine olan bağımlılığını kademeli olarak sona erdirme planlarını takip ediyor. Bu tedarik, şu anda bölgenin ithalatının yaklaşık %13’ünü oluşturuyor. Salı günü, Avrupa Komisyonu akışların yasaklanması ile ilgili ayrıntılı önerilerini açıklayacak.

Avrupa’nın doğalgaz referans fiyatı olan Hollanda ön ay vadeli işlemleri, Amsterdam’da saat 8:52’de megavat-saat başına %0,6 artışla 38,12 avroya yükseldi.

Okumaya Devam Et

Avrupa

Almanya, bir sonraki AB bütçesinin savunmaya odaklanmasını istiyor

Yayınlanma

Almanya bir sonraki AB bütçesinde savunma harcamalarına öncelik verirken, ortak bütçeye yapılan ulusal katkıların artırılmasına karşı çıkacak.

Financial Times’ın (FT) gördüğü bir pozisyon belgesinde, en büyük net katkı sağlayan ülke olan Berlin, AB bütçesinin ortak alımları finanse etmesini ve Avrupalı silah üreticilerinin siparişlerini artırmasına yardımcı olmasını istiyor.

Savunma harcamalarına odaklanması, “Rusya’nın Avrupa’ya yönelik tehdidinin devam etmesi” ve ABD Başkanı Donald Trump’ın kıtaya kendi güvenliği için daha fazla çaba gösterme çağrısı doğrultusunda, Berlin’in son dönemde iç askeri harcamalarını artırma ve silah endüstrisine yatırım yapma yönündeki politikasını yansıtıyor.

AB anlaşmaları, ortak bütçenin “askeri veya savunma ile ilgili faaliyetlerden kaynaklanan harcamalar” için kullanılmasını açıkça yasaklarken, blok, Ukrayna’nın Rusya’nın saldırılarını püskürtmesine ve savunma sektörünü büyütmesine yardımcı olmak için ortak borçlanmayı giderek daha fazla kullanıyor ve bazı fonları yeniden tahsis ediyor.

Alman belgesinde, hem sivil hem de askeri uygulamaları olan çift kullanımlı teknolojilerin ve askeri nakliye koridorlarının da AB desteğine hak kazanması gerektiği savunuluyor.

Fakat Berlin, önceliklerin değiştirilmesini finanse etmek için, özellikle idari maliyetlerin azaltılması yoluyla harcama kesintileri öneriyor.

Makalede, “Öngörülebilir gelecekte, üye ülkelerin mali hareket alanı sınırlı kalacak,” deniyor ve şu anda AB’nin GSYİH’sinin yüzde 1’ini oluşturan blok bütçesine ulusal katkıların “artırılması için bir dayanak bulunmadığı” ekleniyor.

Bu belge, Avrupa Komisyonu’nun temmuz ortasında açıklaması beklenen ve bloğun artan harcama ihtiyaçlarını karşılamak için bütçe artışı talep etmesi beklenen çok beklenen önerinin öncesinde yayınlandı.

Ne var ki Berlin, ortak bütçenin gelirlerinin çoğunu oluşturan ve gayri safi milli gelire dayanan ulusal katkıların artırılmasına karşı çıkacağını açıkça belirtti.

Geri kalan kısım gümrük vergileri ve KDV gelirlerinden karşılanıyor. Blokun en büyük ekonomisi olan Almanya, tüm fonların neredeyse dörtte birini sağlıyor.

Alman hükümeti “adil yük paylaşımı” çağrısında bulunuyor ve üye ülkelerin katkı paylarındaki “sürekli orantısız net yüklerin” ele alınması gerektiğini vurguluyor.

Almanya, yedi yıllık bütçede kaynakları, özellikle Avrupa katma değeri olan alanlarda “gelecek, inovasyon ve dönüşüm odaklı harcamalara” yönlendirmek istiyor.

Bunlar arasında, AB’nin rekabet gücünü artırmak için gerekli görülen sınır ötesi altyapı, dijitalleşme, enerji güvenliği ve stratejik teknolojiler yer alıyor.

Para kaynağı yaratmak için Almanya, AB bütçesinin yapısının büyük ölçüde basitleştirilmesini istiyor. Program sayısının azaltılması, daha yalın idari çerçevelerin oluşturulması ve komisyonun ihtiyaçlara göre politika alanları arasında fonları aktarabilmesi için daha fazla esneklik sağlanmasını öneriyor.

Almanya, bütçenin mevcut harcamaların yarısından fazlasını oluşturan temel programları, yani tarım sübvansiyonlarını içeren Ortak Tarım Politikası (CAP) ve daha yoksul bölgelere fon aktaran blokun uyum politikasını desteklemeye devam etmesi gerektiği konusunda ısrarcı.

Komisyon daha önce bu iki politikayı hükümetler tarafından tahsis edilen ulusal fonlarda birleştirmeyi önermişti. Fakat Berlin, gıda güvenliğinin ve iklim değişikliğiyle mücadelede doğanın önemini vurgulayarak, CAP’nin “bağımsız bir politika alanı olarak kalması” gerektiğini söylüyor.

Alman hükümetine göre, uyum fonları korunmalı, ama reformları teşvik eden ve hedefli harcamaları iyileştiren performansa dayalı mekanizmalar aracılığıyla yeniden odaklanmalı. AB fonlarının hukukun üstünlüğüne saygı ile bağlantılandırılması hakkında ise “tutarlı bir şekilde uygulanmalı, daha da geliştirilmeli ve genişletilmelidir” diye ekledi.

Brüksel, bu koşulları ihlal ettiği için Macaristan’a milyarlarca avroyu şu anda ödemiyor ve geçmişte de Polonya hükümetine aynı uygulamayı yapmıştı.

Almanya, Covid-19 salgınına yanıt olarak başlatılan ortak borçlanma programının uzatılmasını da reddediyor. 800 milyar avroluk fonun geri ödemelerinin de planlandığı gibi 2028’de başlaması gerektiğini söylüyor. Belgede, “Uzatma yasal olarak mümkün değildir,” deniyor.

Komisyon, bu fonların geri ödemelerinin yıllık 30 milyar avroya, yani bütçenin beşte birine mal olacağını tahmin ediyor.

Yine de Berlin, borç geri ödemelerinin AB bütçesi üzerindeki etkisini en aza indirmek için yeni “kendi kaynakları” (asgari kurumlar vergisi ve karbon sınır vergisi gibi yeni AB düzeyinde gelirler) konusunda müzakereye açık olduğunu işaret etti.

Ne var ki AB liderleri, Brüksel’e gelir artırma yetkisi vermekten çekinerek AB vergileri konusunda ilerlemeyi durdurdu.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English