Rusya Devlet Başkanı Putin, çok kutuplu bir dünya düzenine geçiş sürecinin zorluklarını ve Batı’nın dayatmacı ideolojisini eleştirerek, önümüzdeki yıllarda karmaşık ve zorlu bir dönemin beklediğine işaret etti.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, çok kutuplu bir yeni dünya düzeninin doğum sancıları nedeniyle önümüzdeki on yılların, 21. yüzyılın ilk çeyreğinden bile daha zor geçebileceğini belirtti.
Valday Uluslararası Tartışma Kulübü’nün 21’incisi düzenlenen yıllık genel oturumunda konuşan Putin, “Son 20 yıla baktığımızda ve değişimlerin boyutunu göz önünde bulundurduğumuzda, bu değişimlerin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini söyleyebiliriz. Önümüzdeki yirmi yılın en az geçmiş kadar, hatta daha da zorlu olacağını öngörüyoruz” diyerek, “esaslı, temelde devrimci değişimlerin” ve günümüz dünyasının karşı karşıya olduğu karmaşık süreçlerin altını çizdi.
Valday Uluslararası Tartışma Kulübü, siyaset bilimi, ekonomi, tarih ve uluslararası ilişkiler alanlarında önde gelen yabancı ve Rus uzmanları bir araya getiren bir organizasyon. 2004 yılında kurulan kulüp, adını Valdai Gölü yakınlarındaki Velikiy Novgorod’da düzenlenen ilk konferansın yapıldığı yerden alıyor.
Putin, “Totaliter ideolojilerin dayatılması ve norm haline gelmesi bir tehdittir. Her türlü alternatife, egemen ve bağımsız düşünceye karşı aşırı hoşgörüsüzlük ve saldırganlıkla sonuçlanan ve neo-Nazizm, terör, ırkçılık ve hatta sivil halkın kitlesel imhasını meşrulaştıran günümüz Batı liberalizmi örneğiyle karşı karşıyayız,” değerlendirmesini yaptı.
Ayrıca Putin, günümüzde “demokrasinin bazı kesimlerce çoğunluğun değil, azınlığın iktidarı olarak yorumlandığını” belirterek, geleneksel demokrasi ve halk yönetiminin “demokratik usuller, çoğunluğun görüşü, ifade özgürlüğü ve medyada tarafsızlık” gibi temel değerlere dayandığını; ancak bugün soyut özgürlüklerle karşılaştırıldığını ifade etti.
Devlet Başkanı, “Bir ülkenin ya da insanlığın nispeten küçük bir kısmının yaşam modelinin evrensel bir norm gibi herkese dayatılması kabul edilemez,” diye ekledi.
‘Batılı ülkelerin ayrıcalıklı olduklarına duydukları bu körü körüne inanç, küresel bir trajediye dönüşebilir’
Diğer yandan Putin, ölümcül yeni silahların yarattığı tehlikelerden de bahsederek, “Uluslararası çatışmalar ve gerginlikler, karşılıklı güvenceli imha kapasitesiyle doludur. Ne de olsa buna imkân sağlayan silahlar mevcut ve teknoloji geliştikçe yeni formlar kazanarak sürekli geliştiriliyor. Bu tür silahlara sahip olanların sayısı da giderek artıyor. Tehditlerin çığ gibi büyümesi ve hukuki ile ahlaki normların tamamen yok olması halinde, bu silahların kullanılmayacağını kimse garanti edemez,” ifadelerini kullandı.
Batılı siyasetçilerin Rusya’yı stratejik olarak yenilgiye uğratma yönündeki çağrılarına dikkat çeken Putin, “En büyük nükleer silah cephaneliğine sahip Rusya’yı hedef almak, bazı Batılı siyasetçilerin son derece pervasız bir tutum sergilediğini gösteriyor. Kendi dokunulmazlıklarına ve ayrıcalıklı olduklarına duydukları bu körü körüne inanç, küresel bir trajediye dönüşebilir,” diye ekledi.
Putin, dünyada katı ideolojik dogmalar ve klişelerle ayakta kalan tek bir askeri blok kaldığını vurguladı: “Bugün dünyada katı ideolojik dogmalar ve klişeler tarafından bir arada tutulan tek bir askeri blok kaldı, o da Avrupa’nın doğusuna doğru genişlemesini durdurmaksızın, kendi yasal belgelerini ihlal ederek dünyanın diğer alanlarına da yaklaşmaya çalışan NATO’dur.”
Ayrıca Putin, NATO’nun doğuya genişlememe taahhüdünü yerine getirmediğini ve Rusya’nın çıkarlarını göz ardı ettiğini ifade etti.
Rusya lideri, “Tüm bu gelişmeler, abartmadan söylemek gerekirse, bir tür aşağılamayı ya da NATO için ülkenin içeriden veya dışarıdan yok edilmesini amaçlayan sürünerek ilerleyen bir müdahale gibi görünmeye başladı,” diye konuştu.
Yeni dünya düzeninin doğum sancıları
Putin’e göre, dünyada yeni bir dünya düzeni oluşturma çabaları sürecinde “ciddi ve uzlaşmaz bir mücadele” yaşanıyor. Putin bu çatışmayı, “sadece güç ya da jeopolitik nüfuz için değil, tarihin bir sonraki aşamasında ülkeler ve halklar arasındaki ilişkilerin temeline yerleşecek ilkelerle ilgili” olarak nitelendirdi.
Putin’e göre bu çatışmanın sonucu, tüm kültür ve medeniyetlere karşılıklı saygı temelinde, zorlamasız ve güç kullanmadan bir dünya inşa edip edemeyeceğimizi gösterecek.
Devlet Başkanı, “Bir anlamda, hakikat anı yaklaşıyor. Eski dünya düzeni ebediyen sona eriyor; hatta bu düzenin çoktan yok olduğunu bile söyleyebiliriz,” ifadelerini kullandı.
Aynı zamanda Putin, Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra Batı’nın kurduğu tekeli tehdit altında görüyor:
“Sovyetler Birliği’nin çöküşünden sonra ortaya çıkan ve 20. yüzyılın sonunda elde edilen Batı’nın tekeli tehdit altında. Tarihten de bildiğimiz gibi her tekel er ya da geç sona erer. Tekellerin, tekelcilerin kendileri için bile her zaman zararlı olduğuna dair hiçbir yanılsama yok.”
Putin ayrıca, Soğuk Savaş’ın sona ermesinin ardından “dünyayı adil ilkeler üzerine yeniden inşa etme şansı” varken Batı’nın bunu kendi zaferi ve “Rusya’nın teslim olması” olarak gördüğünü belirtti ve Batı’nın bu durumu, kazananın haklarına dayanarak mutlak bir hakimiyet kurma fırsatı olarak yorumladığına işaret etti.
Putin, bazı çevrelerin hâlâ Rusya’nın yokluğunda dünyanın daha iyi olacağı düşüncesine kapıldıklarını, bu sebeple SSCB’nin çöküşünden kalan her şeyi yok etmeye çalıştıklarını söyledi:
“Yine, bazı insanlar dünyanın Rusya olmadan daha iyi olacağı fikrine kapıldılar ve onu bitirmeye, SSCB’nin çöküşünden sonra kalan her şeyi yok etmeye çalıştılar ve şimdi, öyle görünüyor ki, birileri bunun hayalini kuruyor, dünyanın daha itaatkâr olacağını, daha iyi yönetileceğini düşünüyor. Fakat Rusya, dünya hakimiyeti için çabalayanları birden fazla kez durdurdu. Rusya’nın olmadığı bir dünya daha iyi olmayacaktır ve bunu başarmaya çalışanlar nihayet bunu anlamaları gerekiyor.”
Rusya Devlet Başkanı, ortaya çıkmakta olan çok kutuplu dünya düzeninin, “hiçbir ülke ya da halkın kaybeden olarak hissetmediği” bir düzen olması gerektiğini belirtti. Bu şekilde, tüm ülkeler için adil ve güvenli bir kalkınma sağlanabileceğini vurguladı.
Putin, “Yeni uluslararası ortamda herhangi bir hegemonyadan söz edilemez. Washington ve diğer Batı başkentleri bu kaçınılmaz gerçeği kabul ettiklerinde, geleceğin zorluklarına cevap verecek bir dünya sistemi kurma süreci gerçek anlamda başlayacaktır,” dedi ve bu değişimin kısa sürede gerçekleşmesi temennisinde bulundu.
BRICS’in, bu yeni uluslararası ortamda gerçekten yapıcı bir işbirliği sunduğuna inandığını ifade eden Putin, “NATO üyeleri arasında bile BRICS ile yakın çalışmak isteyenler var,” diyerek uluslararası işbirliğine olan talebin arttığını belirtti.
Rusya lideri, “Bu arada, adil ve kalıcı bir barış yaratmakla ilgilenenler, düşmanlarımızın tekelleri uğruna giriştikleri yıkıcı eylemlerin üstesinden gelmek için çok fazla çaba harcamak zorunda kalıyorlar. Bunun böyle olduğu son derece bariz; bunu herkes görüyor, Batı’da, Doğu’da, Güney’de, hepsi görüyor,” yorumunu yaptı.
Putin, Rusya’nın Batı medeniyetini bir düşman olarak görmediğini, “biz ya da onlar” sorusunu ortaya atmadığını ve kendi iradesini kimseye dayatmaya çalışmadığını söyledi.
ABD ve müttefiklerinin son yıllardaki politikasının bu olduğunu ve bunun bir felaket formülü olduğunu kaydeden Putin, “Akut, temel, duygusal olarak yüklü çatışmalar elbette küresel kalkınmayı önemli ölçüde zorlaştırır, ancak kesintiye uğratmaz. Siyasi kararlar ve hatta askeri araçlarla yok edilen etkileşim zincirlerinin yerine başkaları ortaya çıkıyor. Evet, çok daha karmaşık, bazen kafa karıştırıcı ama iktisadi ve sosyal bağları koruyan çatışmalar. Bunu son yıllarda gördük,” diyerek Batı’nın kolektif olarak ‘Rusya’yı hem iktisadi hem de siyasi olarak dünya sisteminden dışlama’ konusundaki başarısızlığının altını çizdi.
Trump’ı seçim zaferi için tebrik etti
Bununla beraber Putin, Donald Trump’ı yeniden seçilmesinden dolayı tebrik etti. Putin, “Bu vesileyle kendisini [Trump’ı] Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçildiği için tebrik etmek istiyorum. Her şeyden önce, hayatına kastedilmesi sırasındaki davranışının beni etkilediğini söyleyebilirim. Cesur bir insan olduğu ortaya çıktı” dedi.
Devlet Başkanı, Trump’a övgüde bulunarak “Bir insan olağanüstü koşullarda kendini ispat eder. Bu, bir insanın kendini ispat ettiği bir örnektir ve bence o kendini çok doğru bir şekilde, cesurca, bir erkek gibi kanıtladı,” ifadesini kullandı.
Siyaset söz konusu olduğunda ise Putin, Trump’ın ilk döneminde ABD liderinin köşeye sıkıştığı izlenimini edindiğini söyledi: “Her taraftan sıkıştırılıyordu, hareket etmesine izin vermiyorlardı. Sola ya da sağa bir adım atmaktan korkuyordu. Şimdi ne olacağını bilmiyorum, hiçbir fikrim yok. Trump için bu görevdeki son dönemi olacak, dolayısıyla ne yapacağı onun için soru işareti.”
Moskova’nın Trump ile temaslarını sürdürmeye hazır olduğunu dile getiren Putin, “Amerikan halkının güven duyduğu her devlet başkanıyla çalışacağımızı daha önce de söylemiştim. Bu pratikte de böyle olacaktır,” diye konuştu.
Putin sözlerini şöyle sürdürdü:
“Trump’ın Rusya ile ilişkileri düzeltme ve Ukrayna krizinin çözümüne yardımcı olma arzusuna ilişkin söyledikleri bana öyle geliyor ki en azından bizim ilgimizi hak ediyor. Onu aramamın benim için utanç verici olacağını düşünmüyorum. Bunu yapmadım, zira bir noktada Batılı liderler beni neredeyse her hafta arıyordu ve sonra aniden bıraktılar. Eğer istemiyorlarsa, gerek yok. Gördüğünüz üzere hayattayız ve iyiyiz, gelişiyoruz, ilerliyoruz. Eğer herhangi biri temaslara devam etmek isterse, her zaman söyledim ve tekrar söylemek istiyorum ki buna karşı değiliz, temaslara devam edeceğiz ve görüşmeleri yürüteceğiz.”
Suriye’de silahlı gruplar, Rus üslerinin bulunduğu Lazkiye’ye girdi. Eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile varılan anlaşma kapsamında Suriye’de kalıcı olarak iki Rus askeri üssü bulunuyor: Hmeymim’de bir hava üssü ve Tartus’ta bir deniz üssü.
Basında yer bulan haberlere göre, silahlı muhalifler henüz yüksek alarm durumuna geçirilen Rus askeri tesislerine yaklaşmadı.
Rusya ordusu, 2015 yılından bu yana Suriye topraklarında bulunuyor. Resmi olarak, varlıkları ve bölge dışılıkları, Rusya ve Suriye arasında 2066 yılına kadar geçerli olan üç anlaşmada yer alıyor.
Beşar Esad’ın, ülkedeki iktidarını gönüllü olarak bıraktığı göz önüne alındığında, Suriye’deki Rusya ordusu, onurlu bir şekilde ülkeden tahliye edilebilir ki bu, Rusya için Afganistan savaşının sona ermesinden bu yana en büyük askeri ve siyasi yenilgi olacak.
Dün Suriye Başbakanı Muhammed Gazi el-Celali, Al Arabiya televizyonuna verdiği demeçte Rusya’nın ülkedeki askeri varlığı konusunun yeni yetkililer tarafından karara bağlanacağını belirtmişti.
Rusya ordusu, 2015 yılında IŞİD, silahlı muhalefet ve iktidarı ele geçirmeye çalışan diğer silahlı gruplarla mücadelede doğrudan askeri yardıma ilişkin ilk anlaşmayı imzaladığı günden bu yana Suriye’de resmi olarak bulunuyor.
Moskova, Suriye ordusuna büyük çaplı silah tedarikinin yanı sıra, 2015 yılında Suriye’ye dönemsel olarak on binlerce asker gönderen bir askeri birlik bulunduruyor. Rusya ordusuna ek olarak, birkaç bin Wagner birliği Suriye ordusunun yanında savaştı.
IŞİD’in yenilgiye uğratılması ve Suriye’de çözüm için müzakere sürecinin başlamasının ardından, Rusya’nın askeri varlığı kademeli olarak azaltılırken, Rusya Savunma Bakanlığı’na devredilen askeri tesislerin –Hmeymim hava üssü ve Tartus deniz üssü– takviyesi artmaya devam etti.
Stratejik Savunma Kuvvetleri’nin faaliyete geçmesinden sonra, Suriye’deki Rus askeri varlığında kayda değer bir azalma meydana geldi. Batılı uzmanlara göre, bugün ülkede Rus Hava Kuvvetleri’nin uçuş ve teknik personeli ile Tartus’taki savaş gemilerinin mürettebatı dahil olmak üzere beş ila on bin arasında Rus askeri bulunuyor.
Rus grubu, savaş ve bombardıman uçakları, tanklar dahil zırhlı savaş araçları, hava savunma sistemleri ve İskender füze sistemleriyle silahlandırılmış durumda. Rusya Savunma Bakanlığı, Suriye’deki birliklerinin kuvvet ve araçlarının bileşimini resmi olarak açıklamıyor.
Dün itibariyle Tartus, Hmeymim ve Rus Büyükelçiliği’nin faaliyet gösterdiği Şam arasında güvenli bir kara koridoru yok ve yerel gazetecilere göre Rusya ordusunun sınırlı gıda tedariki var.
Aynı zamanda, deniz yoluyla güvenli ikmal sadece Tartus’taki üs için mümkünken, Hmeymim’e sadece hava ya da kara yoluyla ulaşılabiliyor.
Rusya’nın Suriye’deki askeri üslere neden ihtiyacı var?
Rus askeri hava üssü Hmeymim, Suriye’nin Lazkiye vilayetindeki sahil kasabası Ceble yakınlarında, Beşar Esad Uluslararası Havalimanı topraklarında yer alıyor.
Hava üssünün iki uzun pisti, stratejik bombardıman uçaklarını ve Il-76 ya da An-124 gibi ağır askeri nakliye uçaklarını barındırabiliyor. Rusya ordusu, üsse yerleştiği yaklaşık on yıl içinde havaalanı çevresinde hem savunma hem de ekonomik açıdan devasa bir altyapı inşa etti.
Üste bir konser salonu, bir Ortodoks kilisesi ve bir spor kompleksinin yanı sıra, Suriye’de hayatını kaybeden Rus askeri personel için anıtlar bile bulunuyor. Rusya ordusu, hava üssünü kendi dilinde “Hımki” olarak adlandırıyor.
Üs, sadece Suriyeli silahlı gruplara saldırmak için değil, aynı zamanda Suriye ve Doğu Akdeniz üzerindeki hava sahasını kontrol etmek ve Afrika’daki Rus birliklerine ikmal sağlamak için bir “merkez” olarak kullanılıyor.
Askeri nakliye uçakları, Rusya’dan Afrika’ya Hazar Denizi, İran ve Irak üzerinden bir hava koridoru boyunca uçuyor ve yakıt ikmali için Hmeymim’e iniyor. Bu, Rus kuvvetlerinin Afrika kıtasına uçması için mevcut tek güvenli hava koridoru. Son gelişmelerden önce Hmeymim’deki üs, üste kendi tesisleri bulunan Wagner birimleri tarafından da aktif olarak kullanılıyordu.
Askeri uzmanlara göre, Hmeymim’in kaybedilmesiyle birlikte Kuzey ve Orta Afrika’daki Rus Afrika Kolordusu birliklerinin ikmali neredeyse imkansız hale gelecek ya da Orta Doğu’da yeni bir hava üssü kurulması gerekecek.
Suriye’deki Rus deniz üssünün resmi adı olan Tartus Filo Gücü Lojistik Noktası, Akdeniz’deki tek Rus deniz üssü. Ukrayna’ya askeri müdahalenin başlamasından bu yana, Rus savaş gemilerinin Akdeniz’deki diğer limanlara uğraması yasaklanmıştı.
Tartus’un kaybedilmesiyle birlikte, Rusya donanması bölgedeki geniş çaplı varlığını sona erdirmek zorunda kalacak.
Tartus, savaş gemileri için bir üs olmanın yanı sıra, Rusya’nın Ukrayna savaşının önce Suriye’deki tüm gücünü tedarik etmek için kullandığı önemli bir kargo limanı. O dönemde medya, Karadeniz’deki Rus limanlarından her gün Karadeniz boğazlarını geçerek Suriye’ye gidip gelen gemilere atıfta bulunmak için “Suriye Ekspresi” terimini kullanıyordu.
Ukrayna savaşının başlamasından sonra Türkiye, Karadeniz boğazlarının uluslararası alanda tanınan statüsüne dayanarak İstanbul ve Çanakkale Boğazları’nı Rus filosuna kapattı. Bu yasak, üslerin tahliyesine karar verilmesi halinde sorun yaratabilir; gemilerin Avrupa’yı dolaşarak tüm Akdeniz ve Kuzey Atlantik üzerinden Rusya’ya gitmesi gerekecektir.
Rusya, Suriye’deki askeri üslerini ne zaman terk edecek?
Bugün itibariyle, Suriye’deki Rusya ordusu ile silahlı muhalif birlikler arasında silahlı bir çatışma yaşanması pek mümkün görünmüyor; ancak düne kadar Esad’ın düşeceğine inananların sayısı da oldukça azdı.
Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu sözcüsü, hükümetinin Rusya ile çatışmak gibi bir niyeti olmadığını söyledi.
“Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmek için çaba sarf ediyoruz. Bu bağlamda ortak çıkarlarımız her şeyden üstün tutulmalıdır,” diyen Koalisyonun siyasi komite üyesi Enes el-Abda’ya göre iktidarı ele geçiren gruplar Rusya ile iyi ilişkiler sürdürmeye çalışıyor.
Öte yandan, Suriye’de kimin tam güç sahibi olacağı ve bu yeni gücün, önceki gün Şam’a ilerleyen muhalif güçleri bombalayan Rus ordusuna nasıl davranacağı henüz bilinmiyor.
Her halükârda, yalnızca uluslararası alanda tanınan yeni Suriye hükümeti, Rusya’ya resmi olarak “kapıyı gösterebilecek”. Dolayısıyla, Rusya’nın bölgedeki üslerini sadece belirli bir durumda, Suriye topraklarında yeniden büyük bir iç savaş patlak verirse ve herkes herkese karşı savaşırsa tutabileceği görülüyor.
Suriye’de silahlı gruoplar, 7 Aralık akşamına kadar Halep, Hama, Deyrezzor, Dera ve Humus gibi pek çok büyük şehri ele geçirdi. Militanlar, pazar sabahı Şam’a girerken, Suriye ordu birlikleri kentten çekildi. Bu süreçte Suriye Başbakanı Muhammed Gazi el-Celali, iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesine hazır olduklarını açıkladı.
Rus senatör ve milletvekilleri, Suriye’de uluslararası insani gerekliliklere uyulması gerektiği mesajını verdi.
Federasyon Konseyi Tarım ve Gıda Politikası ve Doğa Yönetimi Komitesi Birinci Başkan Yardımcısı ve Hantı-Mansi Özerk Okrugu (Yugra) Senatörü Natalya Komarova, Suriye’deki gelişmelerin öncelikli olarak ülke vatandaşlarına ciddi zararlar verdiğini ve bu nedenle uluslararası insani gerekliliklere uyulmasının büyük önem taşıdığını belirtti.
2018 yılının Nisan ayında o dönem Yugra Valisi olan Komarova, Suriye’yi ziyaret etmiş ve bu ziyaret sonrasında Yugra ile Suriye’nin Humus vilayeti arasında iktisadi ve insani işbirliğine yönelik bir anlaşma imzalanmıştı.
Komarova, Suriye halkına yapılan yardımlara dikkat çekerek, “Bölgemizin bu devletle, Humus vilayetiyle iş ve dostluk ilişkileri var. Gönüllülerimiz, Suriye halkına yardım sağladı. Şu anda Suriyelilerin yaşamını etkileyen olaylar, en çok bu ülkenin vatandaşlarına zarar veriyor. Bu bağlamda uluslararası kurallara ve insani gerekliliklere uyulması kritik bir öneme sahip,” ifadelerini kullandı.
Ayrıca Suriye’deki durumun iyileşmesi yönündeki umudunu dile getiren Komarova, ziyareti sırasında, farklı dinlere mensup yerel halkın uyum içinde yaşadığına tanık olduğunu paylaştı.
Slutskiy: Rusya, Suriye’nin toprak bütünlüğünü destekliyor
Öte yandan Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Uluslararası İlişkiler Komisyonu Başkanı ve Liberal Demokrat Parti lideri Leonid Slutskiy, Rusya’nın Suriye’nin toprak bütünlüğünden ve iktidarın barışçıl bir şekilde devredilmesinden yana olduğunu açıkladı.
TASS ajansının aktardığına göre Slutskiy, “Biz, Suriye’nin toprak bütünlüğünü ve kapsayıcı bir iç diyalog yoluyla iktidarın demokratik usullerle devredilmesini savunuyoruz. Ancak Suriye şu anda zorlu ve trajik bir süreçten geçiyor,” değerlendirmesini yaparak bu olayların Orta Doğu’daki istikrarsızlık faktörlerini daha da artıracağını ifade etti.
Kosaçev: Suriyeliler iç savaşı kendileri çözmek zorunda
Federasyon Konseyi Başkan Yardımcısı Konstantin Kosaçev de Rusya’nın gerekirse Suriye halkını destekleyeceğini, fakat geniş çaplı bir iç savaşla Suriyelilerin kendi başlarına mücadele etmek zorunda kalacaklarını söyledi.
Kosaçev, “Suriye halkı desteğimize ihtiyaç duyarsa bu sağlanacaktır, ancak tam ölçekli bir iç savaşta bu mümkün değil,” diye ekledi.
ABD’nin Gazprombank’a uyguladığı yeni yaptırımlar nedeniyle Rusya, yabancı alıcıların gaz ödemeleri için yeni prosedürler geliştirdi. Düzenleme, ruble üzerinden ödeme yapılmasını şart koşuyor.
Dün akşam yayımlanan devlet başkanı kararnamesine göre Rusya, Gazprombank’a yönelik yeni ABD yaptırımlarının ardından yabancı alıcılara yönelik doğalgaz ödeme prosedürünü güncelledi.
Kararnameye göre, Gazprombank’ın Mart 2022’de devreye aldığı özel hesaplar üzerinden yapılan doğalgaz ödemeleri, yaptırımlar kaldırılana kadar askıya alınacak.
Yetkili bankalar, artık tedarikçilere yapılacak ödemeler için yabancı alıcıların ruble hesabına kredi aktarabilecek veya ruble ya da sözleşme para birimi cinsinden alacakların mahsup edilmesi yoluyla borç tahsilatı gerçekleştirebilecek.
Değişiklikler kapsamında, doğalgaz tedariki için ödeme yükümlülükleri, Rus tedarikçinin talebi üzerine karşılıklı alacakların mahsup edilmesiyle de sona erdirilebilecek.
Yabancı alıcılar, Rus gazının bedelini ödemek için, tedarikçinin yetkili bir bankada bulunan ruble hesabına gerekli tutarı ruble cinsinden transfer etmek zorunda olacak.
Bu transfer için üçüncü taraflardan ruble cinsinden kredi alınmasına da izin veriliyor.
Gazprombank, kasım ayında ABD’nin yeni yaptırım paketi kapsamında listeye eklenmişti. Bu durum, yabancı alıcıların mevcut ödeme planını sürdürmesini imkânsız hale getirdi.
Kararnamede, Gazprombank dışında hangi bankaların doğalgaz ödemelerinde yetkilendirilebileceği ise belirtilmedi.