Bizi Takip Edin

RUSYA

Putin: Zelenskiy meşru değil, barış anlaşması imzalama hakkı yok

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in “meşru olmadığını” ve Rusya ile barış anlaşması imzalama hakkı bulunmadığını belirtti. Ancak, Zelenskiy ile müzakere olasılığını da tamamen reddetmedi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, gazeteci Pavel Zarubin’e verdiği mülakatta, Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy’in “meşru olmadığını” ve Rusya ile barış anlaşması imzalama hakkı bulunmadığını ifade etti.

Bununla birlikte Putin, Zelenskiy ile Ukrayna krizinin çözümü kapsamında müzakere olasılığını da tamamen reddetmedi. Putin, “Eğer (Zelenskiy) müzakerelere katılmak istiyorsa, bu müzakereleri yürütecek kişileri belirlerim, buyursunlar,” dedi.

Putin, nihai bir belgenin imzalanmasının mutlak hukuki kesinlik gerektirdiğini vurguladı.

Bu durumun hem Ukrayna hem de Rusya’nın uzun vadeli güvenliğini garanti altına alması gereken bir konu olduğunu belirten Putin, “Burada tek bir hata veya pürüz bile olamaz: Her şey kusursuz olmalı,” diye ekledi.

Putin, Ukrayna Anayasası’na göre, ülkenin devlet başkanının savaş hali koşullarında görev süresini uzatma hakkı olmadığını kaydetti.

Devlet Başkanı, “Görev süresi dolduğunda yetkiler Meclis Başkanı’na devredilir. Eğer müzakere etmek ve uzlaşmacı bir çözüm bulmak isteniyorsa, bu müzakereleri kim yürütürse yürütsün,” şeklinde konuştu.

Rusya lideri, müzakerelerde kendi lehine koşullar elde etmeyi hedeflediklerini ve Kiev tarafından barış anlaşmalarını imzalamakla yetkilendirilecek kişilerin meşruiyetinin Moskova’ya hukuken kanıtlanması gerektiğini söyledi.

Vladimir Zelenskiy’in görev süresi 20 Mayıs 2024’te sona ermiş olsa da Ukrayna Anayasası savaş hali sırasında seçim yapılmasını yasaklıyor.

Daha önce Putin, Ukrayna Meclis Başkanı Ruslan Stefançuk’u Ukrayna’nın meşru lideri olarak nitelendirmişti.

Stefançuk ise buna yanıt olarak, Ukrayna Anayasası’na göre devlet başkanının, yeni seçilen başkan göreve başlayana kadar görevine devam ettiğini dile getirmişti.

Stefançuk, “Meraklı okurlara, Anayasamızın metnini seçerek değil, bütün olarak incelemelerini ve 108. maddenin 1. fıkrasına dikkat etmelerini tavsiye ederim: ‘Ukrayna Devlet Başkanı, yeni seçilen devlet başkanı göreve başlayana kadar görevini sürdürür.’ Demokratik toplumlarda buna iktidarın sürekliliği denir,” demişti.

Ayrıca Stefançuk, Ukrayna Anayasası’na göre devlet başkanının Vladimir Zelenskiy olduğunu savunmuştu.

RUSYA

Rusya’da faiz indirimi beklentisi: Piyasalar ne öngörüyor?

Yayınlanma

Rusya Merkez Bankası, yılın başında enflasyonun yüzde 10’a yükselmesine rağmen baz faiz oranını değiştirmedi. Fiyatlardaki yavaşlamayı görmek için beklemeyi tercih eden kurum, faiz artırımını da göz ardı etmiyor. Uzmanlar, bu senaryonun gerçekleşme olasılığını ve beklenen parasal dönüşün ne zaman olabileceğini değerlendiriyor.

14 Şubat’ta Rusya Merkez Bankası, baz faiz oranını yüzde 16’da sabit tuttu. Toplantı sonrası basın toplantısında konuşan Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, faiz indirimini değerlendirmediklerini, aksine faiz artırımının makul olup olmadığını tartıştıklarını belirtti.

Enflasyonun yüksek seyretmesi nedeniyle bekle-gör politikası izleniyor. Ocak ayında enflasyon yüzde 10’a ulaştı ve Rusya Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon beklentisini en az yüzde 7-8 olarak belirledi.

Ekonomist Mihail Zadornov, Rossiya 24 televizyon kanalında yaptığı açıklamada, yüksek enflasyon değerlerine dikkat çekerek, tarifelerdeki artış ve bütçe harcamaları nedeniyle durumun şubat ayında da böyle olacağını ifade etti.

Zadornov, Rusya Merkez Bankası’nın faiz artırımı yapmasa da sözlü müdahalelerle enflasyonu dizginlemek zorunda kalabileceğini söyledi.

Rusya Merkez Bankası, enflasyonist baskının yüksek kalmaya devam ettiğini vurguluyor. İç talepteki büyüme, mal ve hizmet arzının önünde seyrediyor. Rublenin değer kaybetmesi de enflasyonu tetikliyor.

Kurumun temel beklentisi, kredi faaliyetlerinin soğuması ve tasarruf eğiliminin artması yönünde. Rublenin değer kazanması ve jeopolitik risklerin azalması da enflasyonu yavaşlatabilir.

Fakat Rusya Merkez Bankası, dış ticaretteki bozulma riskinin yüksek olması nedeniyle enflasyon yanlısı risklerin daha fazla olduğunu belirtiyor.

Petrol ihracatı ve yaptırımların etkisi

Ocak ayında Rusya’dan petrol ihracatı, yeni yaptırımlara rağmen düşmedi. Aksine, petrol ve petrol ürünleri ihracatından elde edilen gelir bir önceki yıla göre arttı.

Ancak yaptırımların tam olarak yürürlüğe girmesiyle bu durum değişebilir. Mart ayı verileri, ihracatın düşüp düşmeyeceğini gösterecek.

Batılı kaynaklar, bazı tankerlerin Çin, Rusya ve Singapur kıyılarında petrol satamadığını bildiriyor. Çin ve Hindistan’ın, artan navlun maliyetleri nedeniyle Rusya’dan petrol alımını durdurduğu iddia ediliyor.

Rusya Merkez Bankası, faiz oranı ve enflasyon tahminlerini revize etti. Sinara Yatırım Bankası ekonomisti Sergey Konıgin, Vzglyad gazetesine verdiği demeçete enflasyonu yıl sonu hedefine indirmek için aylık fiyat artış oranının yıl boyunca yüzde 1’in altında kalması gerektiğini, ancak bu seviyelerin yüksek olduğunu belirtiyor.

Konıgin, enflasyonun 2025’in dördüncü çeyreğinde yüzde 0,5’e yavaşlamasını ve yıllık enflasyonun yüzde 6 civarına düşmesini bekliyor.

Merkez Bankası’nın 2025 yılı için baz faiz oranı tahmin aralığı yüzde 19 ila 22. Konıgin, faiz oranının yüzde 22’ye yükseltilme olasılığının yüzde 50 olduğunu öngörüyor.

Öte yandan FG Finam’da makroekonomik analiz başkanı olan Olga Belenkaya, temel senaryoda faiz oranının mevcut değerinde kalabileceğini ve düşüşün yıl ortasına kadar başlamayacağını düşünüyor.

Belenkaya, nisan sonundaki toplantıda durumun netleşebileceğini ve Ukrayna ile ilgili müzakerelerin sonuçlarının da etkili olabileceğini ifade ediyor.

BKS Investment World borsa uzmanı Mihail Zeltser ise, yüzde 16’lık oranın yaz başına kadar korunacağını ve ardından parasal dönüşün başlayacağını tahmin ediyor.

Zeltser, dezenflasyonist faktörlerin etkisini koruması ve anlaşmazlıkların çözümünde ilerleme kaydedilmesi halinde ilkbaharda parasal dönüş olasılığının artacağını belirtiyor.

Okumaya Devam Et

RUSYA

Abhazya’da cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı

Yayınlanma

Abhazya’da yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadığı için seçimler ikinci tura kaldı. Eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Badra Gunba ve Kasım 2024 protestolarının liderlerinden Adgur Ardzınba, 1 Mart’ta yapılacak ikinci turda yarışacak.

Abhazya’da 15 Şubat’ta yapılan erken cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı.

Apsnypress‘in haberine göre, oyların tamamı sayıldıktan sonra eski Cumhurbaşkanı Yardımcısı Badra Gunba yüzde 46’nın biraz üzerinde oy alırken, Kasım 2024 protestolarının liderlerinden ve eski Başbakan Yardımcısı Adgur Ardzınba yüzde 36,9 oy aldı. Seçimlerin ikinci turu 1 Mart’ta yapılacak.

Abhazya Merkezi Seçim Komisyonu’na göre, bu yılki seçime katılım oranı 2020’deki ile benzer seviyede gerçekleşti ve seçmenlerin yaklaşık yüzde 69’u (99 bin kişi) oy kullandı.

Rusya’nın Çerkesk kentindeki sandıklarda ise Ardzınba, Gunba’nın yüzde 42’sine karşılık yüzde 47,9 oy alarak ilk turu önde tamamladı.

Diğer üç aday ise oyların yüzde 10’unu dahi alamadı. Abhazya Kontrol Odası eski başkanı yüzde 7,5, bölgenin Rusya’daki eski ticari temsilcisi Oleg Bartsits yüzde 4 ve Karadeniz Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Adgur Hurhumal yüzde 0,97 oyda kaldı.

Neden erken seçim gidildi?

Abhazya’da bir sonraki cumhurbaşkanlığı seçimi aslında Mart 2025’in sonunda yapılacaktı. Fakat, 19 Kasım 2024’te bölgenin önceki cumhurbaşkanı Aslan Bjanya’nın istifa etmesi üzerine seçimler erkene alındı.

Bjanya, Rusya ile imzalanan bir yatırım anlaşmasının parlamentoya sunulması üzerine başkent Sohum’da günlerce süren protestolar sonucu istifa etmek zorunda kalmıştı. Söz konusu anlaşma, parlamento tarafından reddedilmişti.

Bjanya’nın istifasının ardından, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Gunba başkanlık görevini üstlendi. Ancak, seçim yarışına katılması nedeniyle yetkilerini geçici olarak Başbakan Valeri Bganba’ya devretti.

Seçim kampanyası sürecinde Abhazya, sosyo-ekonomik bir krizle karşı karşıya kaldı. Kış aylarında ülke, çalışan tek enerji tesisi olan Inguri hidroelektrik santralindeki yetersiz su akışı nedeniyle elektrik sıkıntısı yaşadı.

Elektrik kesintileriyle ilgili sorun, ancak Rusya’dan gelen insani yardımlar sayesinde çözülebildi. Bundan önce, 1 Kasım – 23 Aralık 2024 tarihleri arasında Sohum ticari fiyattan elektrik satın almak zorunda kalmıştı.

Bu gelişmelerin ardından, Rusya Devlet Başkanlığı İdaresi Birinci Başkan Yardımcısı Sergey Kiriyenko, ocak ayı sonlarında Abhazya’ya üç günlük bir ziyaret gerçekleştirdi.

Kiriyenko, Gunba ile yaptığı görüşmelerde yerel havaalanının yeniden inşası konusunu ele aldı. Sohum Uluslararası Havaalanı, 1993 yılında Abhaz-Gürcü savaşının en şiddetli döneminde kapatılmıştı.

Şubat 2025’te Moskova’dan ilk test uçuşunun yapılması planlanıyor. Kiriyenko, Moskova’nın yakın zamanda Rus-Abhaz kontrol noktası Psou’nun yeniden inşası için 10 milyar ruble tahsis edeceğini, Abhazya’da Rusya’nın Liderleri benzeri bir program oluşturulacağını ve başkentte bir çocuk hastanesinin inşasına yardım edileceğini açıkladı.

Dört gün sonra Gunba, Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak ile bir araya geldi. Novak, Abhazya ile yatırım anlaşmasının revize edilebileceğini ve Abhaz küçük ve orta ölçekli işletmeleri desteklemek için 100 milyon ruble tutarında özel bir fon oluşturulacağını belirtti.

Ayrıca, Rusya Ekonomik Kalkınma Bakanlığı, Abhaz kamu çalışanlarının maaşları için 343 milyon ruble tahsis edildiğini duyurdu.

‘Kasımda yaşanan olaylar tesadüfi değil’

Öte yandan Rusya Bilimler Akademisi (RAN) Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Post-Sovyet Araştırmalar Merkezi Kafkasya Bölümü Başkanı Vadim Muhanov, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarının tahmin edilebilir olduğunu ve adaylardan hiçbirinin siyasi bir ağırlığının olmadığını ifade etti.

Muhanov, seçim sonuçlarının Kasım olaylarının tesadüfi olmadığını ve Abhaz toplumundaki derin bölünmeyi gösterdiğini vurguladı.

Rus siyaset bilimci Andrey Areşev ise Abhaz elitleri arasındaki çatışmanın 2004 yılına kadar uzandığını ve Ardzınba’nın geleneksel olarak toplumun “milliyetçi yönelimli” kesimini temsil ettiğini belirtti.

Bunun yanı sıra Muhanov, Gunba’nın seçimi kazanma ihtimalinin daha yüksek olduğuna inanıyor. Uzman, Abhazya’da seçmenlerin çoğunlukla güç dikeyini temsil eden adaylara oy verdiğini söyledi.

Muhanov, “Moskova genel olarak Abhazya’da kimin cumhurbaşkanı olacağını umursamıyor. Rusya, sosyo-ekonomik ve siyasi istikrarı sağlayabilecek başkanla ilgileniyor ve Abhaz elitinde Rusya yanlısı bir fikir birliği var,” değerlendirmesini yaptı.

Herhangi bir adayın zaferinin Rus-Abhaz ilişkilerinde büyük değişikliklere yol açmayacağını ve taraflar ikili ilişkileri derinleştirmeye devam edeceklerini kaydeden uzman, “Abhaz siyasi eliti Rusya ile yüksek düzeyde ilişkiler sürdürmekle ilgileniyor, bu nedenle her durumda ikili ilişkilerde uzlaşma aramak zorunda kalacaklar,” diyerek sözlerini tamamladı.

Okumaya Devam Et

RUSYA

‘Batılı şirketlerin boşalttığı alanları Türk şirketler doldurdu’

Yayınlanma

Roscongress Başkanı Alexander Stuglev, Harici’ye konuştu: “Yaptırım rejiminin hafifletilmesi açısından, şu anda ulusal para birimleri kullanılıyor ve potansiyel olarak gelecekte BRICS tarafından geliştirilen dijital bir para birimi kullanılabilir.”

Moskova, Rusya-Ukrayna savaşı ile gelen Batı yaptırımlarının etkilerini azaltmak için stratejik araçlar olarak giderek daha fazla iş diplomasisine ve uluslararası ticaret işbirliğine yöneldi. Bu çabanın merkezinde, küresel ekonomik diyalog ve ortaklıkları teşvik etmek için Rusya’nın önde gelen vakıflarından Roscongress yer alıyor. Rusya’nın uluslararası alanda iş bağlarını güçlendirmek ve ülke kalkınmasına katkı sağlamak için kurulan Roscongress, St. Petersburg Uluslararası Ekonomik Forumu (SPIEF) ve Doğu Ekonomik Forumu (EEF) gibi yüksek profilli forumlar aracılığıyla Rus işletmelerini küresel pazarlarla bağlayan bir köprü görevi görüyor. Gelişmekte olan ekonomilerle işbirliğini vurgulayan vakıf, geleneksel ortaklarla bağları güçlendirerek ve Asya, Afrika ve Latin Amerika’daki yeni ticaret fırsatlarını keşfederek Rusya’nın ekonomik kalkınmasında önemli bir rol oynuyor.

Roscongress, 10 Aralık 2024’te İstanbul’da, Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçiliği ve Ankara Ticaret Temsilciliği’nin desteğiyle ülkenin yatırım potansiyelini tanıtma toplantısı düzenlendi. Bu toplantıda Roscongress Başkanı Alexander Stuglev, Harici’nin sorularını yanıtladı.

Anladığımız kadarıyla Roscongress, iş diplomasisinin yanı sıra, Batı yaptırımlarının etkilerini ortadan kaldırmak için temel bir araç. Bize yapı hakkında daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Evet, haklısınız. Roscongress, Rusya Federasyonu’na yatırım çekmek ve Rusya Federasyonu ekonomisini geliştirmek amacıyla Rusya’da büyük uluslararası ekonomik ve politik etkinliklerin organizasyonu ve düzenlenmesiyle ilgilenen finansal olmayan bir kalkınma kuruluşu olarak 2007 yılında kuruldu.

Aynı zamanda, etkinlikleri düzenlerken, elbette, Rusya ile belirli bir ülkeden iş insanları arasındaki etkileşimin yanı sıra, üçüncü ülkelerle de doğrudan bağlantılar kurulabileceği gerçeğinden hareket ediyoruz, ki bunu da memnuniyetle karşılıyoruz.

İş sektöründe Türk-Rus ilişkilerinde gördüğünüz fırsatlar ve riskler hakkında bize daha fazla bilgi verebilir misiniz?

Kuşkusuz, yaptırımlar bir dereceye kadar Rusya-Türkiye ilişkilerinin ve genel olarak Rusya ile iş ilişkilerinin gelişimini etkiliyor.

Bununla birlikte, bugün, bu türbülansları pragmatik bir şekilde kullanarak Rusya’da iş projelerini inşa eden herkes kazanıyor, Batı ülkelerinden boşalan nişleri dolduruyor, kendi işlerini geliştiriyorlar. Ve yaptırım rejiminin hafifletilmesi açısından, şu anda ulusal para birimleri kullanılıyor ve potansiyel olarak gelecekte BRICS birliği (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) tarafından geliştirilen dijital bir para birimi kullanılabilir.

Öncelikle, her zaman riskler vardır, pazarlama riskleri de dahil. İkincisi, Türk şirketlerinin Batılı şirketlerin boşalttığı alanları doldurmasına ek olarak, Rusya ekonomisinin yapısında Rusya içinde ürün ve hizmet yaratmaya daha fazla odaklanan genel bir değişiklik görüyoruz.

Örneğin turizm; Rusya’da ortaya çıkan turistik gezi sayısı COVID öncesine göre çok daha fazla, Rus vatandaşları tarafından Rusya içinde yılda yaklaşık 83 milyon gezi yapılıyor. Ve bu da altyapı geliştirmeyi gerektiriyor.

Rus devletinin turizm altyapısı geliştiren şirketlere yönelik çok sayıda destek programı göz önüne alındığında, yabancı şirketler için de LTD statüsünde bir Rus tüzel kişiliği organize etmeleri ve projelerini geliştirme fırsatı yakalamaları durumunda büyük şanslar var. Bu olasılıklardan biri.

Yaratıcı endüstri, bilgi teknolojileri, bilgi teknolojileri güvenliği, yazılım ürünleri; tüm bu alanlarda tamamen özgürce işbirliği yapabiliriz. Bunlar, bence yaptırımlara tabi olmanın çok zor olduğu sınır ötesi endüstriler.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ikili ticaret hacmini 100 milyar dolara çıkarma hedefi koymuşlardı. 2025’te Türkiye-Rusya ticaret hacminde bir genişleme mi yoksa daralma mı görüyorsunuz?

Birincisi, bu şu an sahip olduğumuza göre neredeyse %100 büyüme demek. 2025-2026 tahminine gelince, asıl mesele, birincisi; bence, ulaştırma ve lojistik projelerinin inşası. Örneğin Karadeniz ve Hazar Denizi var. İkincisi; enerji alanındaki işbirliği. Üçüncüsü, tedarik edilen ham maddelerden, petrol ve gazdan kimya (kimyasal ürünlerin yaratılması) alanındaki işbirliğidir. Bu, Türkiye’de ilaç, tıbbi ekipman tedariki ve tıbbi hizmetler alanında gelecek vaat eden bir sektördür. Şüphesiz, turizmin gelişimi çok umut vericidir, ancak yaratıcı endüstri, BT endüstrisi, siber güvenlik de öyle. Bunlar, bence yakın gelecekte gelişecek alanlardır. Elbette, metalurji alanındaki geleneksel işbirliği, tarım ve gıda tedariki alanındaki geleneksel işbirliği de kesinlikle büyüyecektir.

Yaptırımlar ikili ilişkilere hangi zorlukları getiriyor?

Birincisi, ulusal para birimleriyle ödeme ve dijital para birimlerinin kullanımı da dahil olmak üzere yaptırım rejiminde bir eksen. İkincisi, iş dünyası, yetenekleri sayesinde, her türlü kısıtlamaya bir çözüm bulacaktır. Şimdi ayrıntılara girmek istemiyorum, şirketlerin normal bir ticaret dengesini korumak için kullanabilecekleri fırsatların ayrıntılarını ifşa etmek istemiyorum.

Afrika’daki sömürge karşıtı hareketler hem diplomatik hem de ticari açıdan Rusya’ya alan açmış gibi görünüyor. Oradaki durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu, yalnızca Fransa ile ilgili olarak değil, aynı zamanda diğer ülkelerle ilgili olarak da sömürge karşıtı bir harekettir. Bu, örneğin Afrika’ya haksızlık eden yeşil geçiş önerileriyle ilgili bir harekettir, çünkü Afrika işletmelerini yok edecek ve küresel şirketlere büyük avantajlar sağlayacaktır. Bence, Rusya’nın her zaman yaptığı gibi, Afrika ülkelerinin çıkarlarından hareket etmek gerekir. Bu, ekonomimizin ve politikamızın avantajıdır.

Biz ‘kazan-kazan’ ilkesiyle çalışıyoruz. Aynı şekilde, Türk tarafı da Afrika’da çalışabilir. Aynı şekilde Çinli yatırımcılar da bu pazarın beklentileri şeklinde bugüne kadar Afrika’da aktif olarak çalışmaktadır. Ancak ortak çıkarlara dayanarak, bir yandan karlı işletmelerin yaratılması söz konusudur. Diğer yandan yalnızca Afrika ekonomisinin geliştirilmesi karşılıklı büyümenin daha da ileriye gitmesi için bir fırsat sağlayacaktır. Sadece tüketici olarak sömürgelerden maddi kaynakları ihraç edersek ve karşılığında hiçbir şey vermezsek, kesinlikle iyi bir şey gelmeyecektir.

Esad yönetiminin düşmesinden sonra, Rusya’nın Suriye’nin yeniden inşasında iş yapmaya ilgisi var mı?

Rus şirketlerinin diğer uluslararası şirketler gibi bu sürece katılacağından eminim. Şimdi siyasi istikrar dönemi geçecek ve belirli bir büyüme dönemi başlayacak. Önemli olan, Suriye ve Suriye halkıyla ilgili aşırılıkçı hareketlerin ve yapıcı olmayan hareketlerin siyasette galip gelmemesidir. Yakın gelecekte siyasetin ve ekonominin düzeleceğine inanıyorum.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English