Bizi Takip Edin

ASYA

Rusya ile Hindistan arasındaki petrol pazarlığını kim kazanacak?

Yayınlanma

Hindistan, iki aydır Rusya’dan birinci sınıf petrol (ESPO ve Sokol cinsi) almıyor. Batı, Rusya’nın ihracatının çökmesini bekliyor ama gerçekte böyle bir şey olmuyor. Rus petrolündeki indirim azaldığı için Hindistan sadece Rusya’dan ek tercihler konusunda pazarlık yapıyor.

Hindistan iki aydır Kozmino limanından Rus ESPO premium sınıf petrol almıyor. Bu, Doğu Sibirya-Pasifik Okyanusu (ESPO) boru hattı için tasarlanan kalite olarak biliniyor. Normalde ESPO petrolü, 2023’te ortalama 800 bin varil tüketen Çin’de popülerdi. Ancak 2022’den bu yana Hindistan da ESPO petrolü satın almaya başladı. 2023 yılında alımlar günlük 60 bin varilden 95 bin varile çıktı.

Ancak Kommersant’ın haberine göre, ESPO derecesinin reddedilmesiyle birlikte Hindistan, Sahalin merkezli Sokol petrolünün alımını da askıya aldı. Batı basını, Aralık 2023’ten bu yana Hindistan’ın Rus petrolü alımlarında bir düşüş olduğunu belirtiyor. Hindistan neden bazı sınıflarda Rus petrolü alımını durdurması, ABD yaptırımlarından duyulan korkuyla açıklandı.

Rusya Finans Üniversitesi ve Ulusal Enerji Güvenliği Fonu uzmanı İgor Yuşkov, Vzglyad gazetesine verdiği mülakatta Hindistan’ın, ABD’nin bazı tankerlere karşı uyguladığı yeni yaptırımları müzakerelerde bir argüman olarak kullanarak Rusya’dan ek indirim alma konusunda pazarlık yaptığını belirtti.

‘ABD, Rusya ile pazarlıklarında Hindistan ile birlikte hareket etmeye çalışıyor’

Yuşkov şunları söyledi: “ABD yeni yaptırımlar uyguladığında, yaptırım uygulanan bir tankerin artık çalışmayacağını ya da tavan fiyatın derhal çalışacağını beklemez. Amaçları Rus petrolünün arzını durdurmak değil, zira bu dünya pazarında bir kıtlığa ve daha yüksek fiyatlara yol açar ve net bir petrol ithalatçısı olarak ABD’nin kendisi de bundan zarar görür. ABD’nin maksadı Rus petrolünü ihraç etmenin maliyetini artırmak. Buna alıcılara daha uygun fiyatlar için pazarlık yapma bahanesi vermek ya da tanker sahiplerine, gölge filodaki bir tankerin sahibi olsa bile, navlun maliyetini yükseltme bahanesi vermek de dahil. ABD bunu Hindistan ile müzakere etmiyor ama bir yerlerde ABD, Rusya ile pazarlıklarında Hindistan ile birlikte hareket etmeye çalışıyor.”

Uzmanlar, Hindistan’ın ek tercihler için pazarlık yapmasının pek mümkün olmadığını söylüyor.

Rus kredi derecelendirme kuruluşu NRA’nın genel müdürü Sergey Grişunin, “2022 sonunda yüzde 17 ila 20 olan indirimler şu anda yüzde 7 ila 10 seviyesinde. Çünkü ürünlerin tadı kaçtı ve yaptırımları aşmak için giderek daha fazla yöntem ortaya çıkıyor,” yorumunu yaptı.

Freedom Finance Global analisti Vladimir Çernov ise, “Hindistan’ın Rusya’yı birinci sınıf ham petrol fiyatlarını varil başına 60 dolar olan tavan fiyatın altına düşürmeye zorlaması pek mümkün görünmüyor. Bu kaliteler hiçbir zaman tavan fiyatın altında işlem görmedi ve Asya-Pasifik bölgesinde yüksek talep görüyor. ESPO’nun kükürt oranı yüzde 0,6’nın altındayken, Ural petrolünün kükürt oranı, yüzde 1,2 ila 1,4’le bunun iki katı,” diye konuştu.

Bununla beraber Hindistan’ın ESPO petrolü için aslında Çin ile rekabet ettiği değerlendirmesini yapan Yuşkov, “Hindistan ezici bir çoğunlukla Rus Ural petrolünü, yani eskiden Avrupa pazarına giden miktarları satın aldı ve almaya devam ediyor. Ve ESPO petrolü esasen Çin için tasarlanmıştı. Fakat Çin’in koronavirüs kısıtlamalarını henüz kaldırmadığı ve daha az aktif olduğu 2022’de Hindistan da periyodik olarak ESPO almaya başladı. Ancak 2023’ün başlarında Pekin kısıtlamaları kaldırdı,” dedi.

‘Hindistan alımlarını azalttı diye petrol ihracatımızı azaltmadık’

Yeni Delhi’nin Moskova ile yaptığı fiyat pazarlığının bir noktasında Pekin’in ortaya çıktığına dikkat çeken Yuşkov, şu ifadeleri kullandı: “Şimdi Hindistan’ın ESPO ve Sokol petrol alımları azaldı ama bu Rusya için kesinlikle bir felaket değil. Hindistan alımlarını azalttı diye petrol ihracatımızı azaltmadık. Biz sadece bu hacimleri başka pazarlara yönlendirdik, hepsi bu. Her petrol eninde sonunda alıcısını bulur. Bir noktada Hindistan’ın da yakıt alımlarını artıracağını göreceğimizi düşünüyorum.”

Batı basının Rusya’nın petrol ihracatının çöktüğünü gösterme beklentisiyle felaket tellallığı yaptığını belirten Yuşkov, “Bu doğru olsaydı, fiyatlar 2022 baharında belirsizlik döneminde olduğu gibi varil başına 100 ila 120 dolara fırlardı,” diye anımsattı.

S&P Global’e göre ocak ayında Hindistan, deniz yoluyla taşınan Rus petrolünün en büyük alıcısıydı. Fakat şubat ayında en büyük alıcı Çin oldu ve Hindistan’ı az da olsa geride bıraktı.

‘Hindistan’ın Rus petrolünü almayı reddetmesi gibi bir durum söz konusu değil’

Yuşkov, “Böyle bir yer değişimi gerçekleşiyor ve bu normal. İki ülke şu anda yaklaşık aynı hacimde petrol alıyor. Yani Hindistan’ın Rus petrolünü almayı reddetmesi gibi bir durum söz konusu değil. Hindistan bizim için hala birinci ya da ikinci sırada ve petrol sektöründe hala birbirimizin önemli ticaret ortaklarıyız. Ancak hacimler ve fiyatlar pazarlık sürecinin bir parçası olarak dalgalanıyor,” yorumunu yaptı.

Hindistan’ın indirim pazarlığı yapma girişimlerini zorlaştıran bir başka faktör daha olduğunu dile getiren Yuşkov, “Şu anda petrol fiyatları yükseliyor, dolayısıyla Hindistan için pazarlık yapmak daha zor. Daha ziyade, ek bir indirim bile almak değil, en azından sahip olduğu indirimi korumak istiyor. Şu anda petrol zaten varil başına 8 ila 10 dolar. Petrol fiyatlarında küresel bir artış Hindistan’ı Rusya’ya daha uyumlu hale getirecektir,” diye ekledi.

Rusya ile Hindistan arasındaki ticaret dengesizliğine bakış

AMERİKA

ABD, Filipinler’e Pekin’e karşı kullanması için insansız deniz aracı veriyor

Yayınlanma

Analistler, Washington’ın Manila’ya gelişmiş insansız hava araçları sağlamasının Filipin Donanması için bir “güç çarpanı” görevi göreceğini ve ABD’nin müttefikinin Güney Çin Denizi’nde Çin’e karşı gözetleme ve operasyonel kabiliyetlerini artıracağını söylüyor.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin salı günü Filipinler’e yaptığı iki günlük ziyaret sırasında ABD hükümetinin Filipin Donanmasına Batı Filipin Denizi’ndeki operasyonları için açıklanmayan sayıda insansız deniz aracı (USV) verdiğini açıkladı.

Biden yönetimi sona ermeden önce “çok daha fazlasının” teslim edileceği sözünü verdi.

Austin, Filipinler Savunma Bakanı Gilberto Teodoro Jnr ile birlikte Batı Filipin Denizi’ne bakan ve ABD-Filipin ortak askeri tesisine ev sahipliği yapan Puerto Princesa, Palawan’da düzenlediği basın toplantısında şunları söyledi: “Temmuz ayındaki ziyaretim sırasında açıkladığım 500 milyon ABD doları tutarındaki yabancı askeri finansmanla, Filipinler’in münhasır ekonomik bölgesi (MEB) boyunca haklarını ve egemenliğini savunacak yetenek ve araçlara sahip olmasını sağlamaya yardımcı olmak için bunun gibi daha birçok platformun teslim edilmesini bekliyoruz.”

Austin, ABD’nin “Filipinler’in savunmasına derinden bağlı olduğunu” ve Manila ile olan Karşılıklı Savunma Anlaşmasının “Güney Çin Denizi’nin herhangi bir yerinde, sahil güvenlik güçlerimiz de dahil olmak üzere silahlı kuvvetlerimize, uçaklarımıza veya kamu gemilerimize yönelik silahlı saldırılar için geçerli olduğunu” yineledi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji işbirliğini geliştirme konusunda anlaştı

Yayınlanma

İki Güneydoğu Asya ülkesinin liderleri perşembe günü Malezya’da bir araya gelirken, Malezya ve Vietnam yenilenebilir enerji ve diğer alanlarda ilişkilerini güçlendirme konusunda anlaştı.

Vietnam Komünist Partisi Genel Sekreteri To Lam, Malezya’ya üç günlük resmi bir ziyaret gerçekleştiriyor. Bu, ağustos ayında göreve gelmesinden bu yana Malezya’ya yaptığı ilk ziyaret.

Ortak basın toplantısında konuşan Malezya Başbakanı Anwar İbrahim, To Lam’ın ziyaretinin iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerin “kapsamlı stratejik ortaklık” düzeyine yükseltilmesi yolunda önemli bir adım olduğunu vurgulayarak, “Vietnam, ülkelerindeki 700 projeyle 13 milyar doları aşan iş girişimlerimize büyük destek veriyor” dedi.

Daha geniş kapsamlı bir anlaşmanın parçası olarak Malezya’nın devlet petrol grubu Petronas ve Vietnamlı mevkidaşı PetroVietnam, karbonsuzlaştırma ve sürdürülebilir enerji alanında çözümler geliştirme konularında işbirliğine ilişkin bir mutabakat zaptı teati etti.

Anwar, Malezya’nın Vietnam ile savunma, denizcilik ve dijital teknoloji dahil olmak üzere çeşitli diğer alanlarda işbirliğini kolaylaştıracağını da sözlerine ekledi.

To Lam ise Vietnam’ın helal endüstrinin geliştirilmesi, karşılıklı iş yatırımları, yeşil ekonomi inovasyonu, eğitim, spor ve turizm gibi alanlarda işbirliğini genişletme niyetini vurguladı.

“Özellikle ASEAN, BM, Bağlantısızlar Hareketi ve APEC gibi çok taraflı forumlarda barış, güvenlik ve istikrar başta olmak üzere bölgesel ve uluslararası konularda yakın bir şekilde çalışacağız. Mekong alt bölgesi de dâhil olmak üzere bölgesel entegrasyon alanındaki işbirliğini de güçlendireceğiz” dedi.

Genel sekreter ayrıca Vietnam’ın Güney Çin Denizi’nde “barış, güvenlik, istikrar, emniyet ve seyrüsefer ve uçuş özgürlüğünü” koruma taahhüdünü vurgulayarak, “Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi dahil olmak üzere evrensel olarak tanınan uluslararası hukuk doğrultusunda, tehdit veya güç kullanımı olmaksızın anlaşmazlıkların barışçıl çözümünü teşvik ediyoruz” dedi.

Okumaya Devam Et

ASYA

Trump’ın olası gümrük vergileri Güneydoğu Asya’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

Güneydoğu Asya, Donald Trump’ın evrensel gümrük vergileri tehdidine ve Çin ile yeni bir ticaret savaşına karşı endişeli görünüyor. Bölgenin en büyük altı ekonomisinden beşi ABD ile ticaret fazlası veriyor.

Ancak uzmanlara göre, durum o kadar da kötü olmayabilir. Jeopolitik olarak tarafsız durmaya çalışan bölge, Trump’ın ilk başkanlığı döneminde 2017-2020 yılları arasında hem Çin hem de ABD ile brüt ticaretinde artış gördü. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve ABD’den şirketlerin ABD gümrük vergilerinden kaçınmak için Güneydoğu Asya’daki üretim üslerini çoğaltmasıyla Vietnam, Endonezya, Malezya ve Tayland büyük kazanç elde etti.

Uzmanlara göre, ihracat ve ekonomik büyüme kısa vadede darbe alacaktır ancak bölge ticaret sapması ve ikamesinden kazançlı çıkabilir.

Trump’ın gümrük vergisi tehdidi nedir?

Trump’ın ticaret politikasının amacı, imalat işlerini ABD’ye geri döndürmek ve tedarik zincirlerini Çin’den ayırmak. Trump ve danışmanları Çin’in ticari avantajının kur “manipülasyonu, fikri mülkiyet hırsızlığı ve zorla teknoloji transferinden” kaynaklandığını iddia ediyor.

İlk döneminde Trump, Çin’den ithal edilen 250 milyar dolar değerindeki elektronik, makine ve tüketim mallarına %25’e varan gümrük vergileri uygulamak için yürütme yetkilerini kullandı. Pekin de ABD’nin tarım, otomotiv ve teknoloji ihracatına karşı benzer önlemlerle misilleme yaptı.

Şimdi Trump, ABD’ye giren tüm Çin mallarına %60 vergi ve diğer her yerden yapılan ithalata %20’ye varan gümrük vergisi uygulanmasını önerdi.

Güneydoğu Asya için ne kadar kötü olabilir?

Oxford Economics’e göre Kamboçya’nın ihracatının yaklaşık %40’ı Amerika’ya gidiyor ve toplam ihracata oranla ASEAN’daki en büyük ihracatçı konumunda; onu %27,4 ile Vietnam ve %17 ile Tayland takip ediyor. Tayland Ticaret Odası Üniversitesi Başkanı Thanavath Phonvichai, Trump’ın vaatlerini yerine getirmesi halinde Tayland ekonomisinin 160,5 milyar baht (4,6 milyar dolar) darbe alabileceğini söyledi.

Vietnam, ABD ile dünyanın en büyük dördüncü ticaret fazlasına sahip. Çinli, Tayvanlı ve Güney Koreli firmaların Trump dönemi gümrük vergilerini aşmak için Vietnam’ı kullanmasıyla bu dengesizlik hızla büyüdü. Vietnam’ın talihi, özellikle de ABD’nin Vietnam’ı daha yüksek gümrük vergileri gerektiren “piyasa dışı ekonomi” olarak sınıflandırmaya devam etmesi halinde, aynı hızla dönebilir.

Trump’ın gümrük vergileriyle ilgili belirsizlik, firmaların Güneydoğu Asya’daki yatırım planlarını duraklatmalarına ya da durdurmalarına neden olabilir. Şehir devletinin Ekonomik Kalkınma Kurulu’na göre, ABD şirketleri geçen yıl Singapur’daki 9,5 milyar dolarlık sabit varlık yatırımının yaklaşık yarısını oluşturdu. Başbakan Lawrence Wong, Trump’a gönderdiği tebrik mektubunda ABD’nin Singapur ile “istikrarlı bir ticaret fazlası” verdiğini hatırlatmakta gecikmedi.

Çin ekonomisine vurulacak herhangi bir darbe, Çin tüketimine, ihracat talebine ve turizmine bağımlı olan ASEAN ülkelerine de yansıyacaktır. Çin mallarına yönelik iştahın azalması, Çinli üreticilere girdi sağlayan Güneydoğu Asyalı tedarikçileri de etkileyecektir. Güneydoğu Asya’nın en büyük ekonomisi olan Endonezya, Çin’e olan %24,2 oranındaki ihracatı ve ağırlıklı olarak emtia ihracatı nedeniyle bu durumdan en fazla zarar görecek ülke olacaktır.

Mallarını ABD’ye gönderemeyen Çinli ihracatçılar, hükümetlerin metal, tekstil ve tüketim mallarındaki dampingden zarar gören yerel üreticilerin şikayetleriyle karşılaştığı Güneydoğu Asya’ya yönlendirebilir.

Güneydoğu Asya’nın avantajı nedir?

Güneydoğu Asya’nın mevcut üretim patlaması ticaret savaşı nedeniyle başladı. Analistler zaman içinde ticari ikame ve sapmanın büyümeye vurulan darbeden daha ağır basacağını düşünüyor.

Macquarie Capital ASEAN araştırma müdürü Jayden Vantarakis, “Çin’e yönelik daha büyük bir baskının, Çinli işletmelerin Asya’da daha fazla ticaret ve yatırım yapmasıyla tedarik zincirinde daha fazla sapmaya yol açabileceğini düşünüyoruz” dedi.

Bazı Güneydoğu Asya hükümetlerinin agresif bir şekilde başvurduğu elektrikli araç fabrikaları ekonomik bir tampon sağlayabilir. “ABD dışında da elektrikli araç talebi artıyor, bu nedenle Endonezya’ya net bir fayda sağlayabileceğini düşünüyorum. Özellikle benzin fiyatları giderek pahalılaştığı için karbon nötr olmaya çalışan daha küçük ülkeler arzı devralmaya çalışacak ve daha fazla elektrikli otomobil satın alacaklar,” diyor Singapur Ulusal Üniversitesi İşletme Fakültesi profesörü Sumit Agarwal.

Trump’ın vaat ettiği gümrük vergileri, Tayland’ın bu yıl haddelenmiş çelikte yaptığı gibi, ASEAN hükümetlerine Çin mallarına antidamping tarifeleri uygulama konusunda itici güç sağlayabilir. Daha sıkı ABD menşe kuralları da hükümetlere daha fazla yüksek değerli parça üretimi ve montajının yerel olarak yapılmasını sağlama fırsatı verebilir.

Güneydoğu Asya para birimleri ve piyasaları nasıl etkilenecek?

Trump’ın gümrük vergileri Güneydoğu Asya merkez bankaları üzerindeki para politikasını daha da gevşetme baskısını hafifletebilir.

İngiltere merkezli Pantheon Macroeconomics’in gelişmekte olan Asya baş ekonomisti Miguel Chanco, “Esasen Trump’ın zaferi, planladığı gümrük tarifeleri nedeniyle dünya için enflasyonisttir, bu nedenle küresel parasal normalleşme veya gevşeme döngüsü muhtemelen Filipinler de dahil olmak üzere daha önce düşünüldüğü kadar keskin olmayacaktır” dedi.

Nikkei Asia’ya konuşan Chanco, Güneydoğu Asya para birimlerinin daha önce beklendiği gibi güçlenmeyeceğini, bunun kısmen piyasaların ABD Merkez Bankası’nın gevşeme hızını yeniden fiyatlandırmasından ve dolayısıyla doların güçlenmeye devam etmesinden kaynaklandığını söyledi.

Altı büyük Güneydoğu Asya ekonomisi arasında Tayland bahtı ve Malezya ringgiti, Trump’ın zaferinden bu yana en kötü performans gösteren para birimleri oldu ve çarşamba gününe kadar ABD doları karşısında sırasıyla %3,2 ve %2,9 değer kaybetti.

Taylandlı menkul kıymetler şirketi InnovestX, güçlü dolar ve zayıf bahttan faydalanacak hisse senetleri önerdi. Bunlar arasında CP Foods ve Delta Electronics gibi önemli ihracat gelirleri olan ya da Tayland Havalimanları, emlak geliştiricileri ve otelciler gibi turizmle ilgili şirketler yer alıyor.

Hükümetler, diğer ülke ve bölgelerle ilişkilerini derinleştirerek ve tarafsızlıklarını vurgulayarak ABD ya da Çin’e olan aşırı bağımlılıklarını azaltmak için şimdiden adımlar atıyor.

Özellikle Güneydoğu Asya ekonomilerinin de ASEAN içi ticareti güçlendirerek direnç oluşturmaya odaklanması bekleniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English