Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Rusya ve İran arasındaki kapsamlı stratejik ortaklık anlaşması ne anlama geliyor?

Yayınlanma

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Andrey Rudenko, dün TASS‘a verdiği demeçte, Moskova’nın Tahran ile kapsamlı bir stratejik ortaklık anlaşması metni üzerinde uzlaşmayı tamamladığını belirtti.

Tarafların yakın gelecekte ‘tarihi bir anlaşma’ imzalayacaklarını duyuran Rudenko’ya göre belgenin metni, 21 Temmuz’da Moskova’da Rusya ve İran dışişleri bakanlıklarının hukuk ve toprak birimlerinden uzmanlar arasında yapılan ‘verimli istişarelerde’ tamamlandı.

Tahran ile Moskova arasındaki ilişkilerin statüsünü yükseltmek üzere tasarlanan belgenin taslak çalışmaları iki buçuk yıl önce, Ocak 2022’de, mayıs ayında hayatını kaybeden İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi döneminde başlamıştı.

Rusya’nın Moğolistan, Vietnam ve Kuzey Kore ile de benzer anlaşmaları bulunuyor. İran ile anlaşmanın nihai hali her iki tarafça da defalarca ‘yakın gelecekte’ olarak duyuruldu, ancak sürekli ertelendi.

Bu ayın başında Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, yeni seçilen İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan’ı seçimlerin ikinci turundaki zaferinden dolayı tebrik etti.

Telefon görüşmesinde iki taraf karşılıklı yarar sağlayacak işbirliğini geliştirmek için çalışmaya devam etme konusunda mutabık kaldı.

Pezeşkiyan, Rusya’yı değerli bir stratejik müttefik olarak nitelendirdi ve yönetiminin Moskova ile etkileşimi derinleştireceğini sde özlerine ekledi.

IRNA, kapsamlı bir stratejik ortaklık anlaşmasının imzalanmasının bu yıl ekim ayında Kazan’da yapılacak BRICS zirvesinde gerçekleşmesinin planlandığını bildirdi.

Rudenko’nun açıklamasından önce 22 Temmuz’da Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma’nın Birinci Başkan Yardımcısı Aleksandr Jukov ile İran İslam Cumhuriyeti Uzmanlar Konseyi Başkan Yardımcısı Ali Rıza Arafi arasında bir görüşme gerçekleşti.

Taraflar, ‘Rusya-İran ilişkilerinde karşılıklı güven ve siyasi etkileşimin güçlenmesiyle karakterize edilen yeni bir aşamaya gelindiğini’ kaydederek, uluslararası ilişkiler sisteminde ‘adil bir dünya düzeni’ kurulması ihtiyacını bir kez daha teyit etti.

Devlet Dumasının açıklamasına göre Arafi, “Dünyada birkaç güç merkezi olması gerektiğine ve bu merkezlerden birinin de Rusya olduğuna derinden inanıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Geçen yılın sonunda Rusya ve İran arasındaki ticaret hacmi 2022’ye (4,9 milyar dolar) kıyasla yüzde 17 azalarak 4 milyar doların biraz üzerine düştü.

Rusya Başbakan Yardımcısı Aleksandr Novak’a göre bunun başlıca nedeni ‘o dönemde bir rekor olan’ tarım ürünleri ticaretindeki büyük hacimdi.

Novak, “Ticaret hacmini arttırmak için kesinlikle potansiyelimiz var. Mal ve hizmetlerin neredeyse her alanında. Çalışmalar devam ediyor, engeller kaldırılıyor,” diye ekledi.

Rusya-İran Hükümetlerarası Komisyonuna göre Rusya, 2023 yılında İran’a yüzde 27,1 düşüşle 2,7 milyar dolar değerinde mal ihraç etti ve bu ihracatın büyük kısmını gıda ve tarım ürünleri, makine, ekipman ve taşıtlar oluşturdu. İran’dan yapılan ithalat ise yüzde 15,8 artışla 1,29 milyar dolar oldu.

Rusya Bilimler Akademisi Doğu Çalışmaları Enstitüsü’nde kıdemli araştırmacı olan Vladimir Sajin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte, Kapsamlı Stratejik Ortaklık Anlaşması’nın iki ülke arasındaki ticari ve iktisadi işbirliğinin genişletilmesinin önündeki engelleri kaldırmak üzere tasarlandığını vurguladı.

İki ülke arasındaki ilişkileri düzenleyen 2001 tarihli belgenin eskimiş olduğunu kaydeden Sajin, “O tarihten bu yana iki ülkedeki iç siyasi durum ve uluslararası arka plan önemli ölçüde değişti. Dolayısıyla işbirliğini yoğunlaştırmak için yeni kaldıraçlara ihtiyaç var,” değerlendirmesini yaptı.

Bununla birlikte Sajin, İran’daki iç siyasi durum nedeniyle anlaşmanın imzalanmasının zorluklarla karşılaşabileceğini belirtti.

Bir yandan Batı’nın yaptırımları iki ülke arasındaki ilişkilerin yakın bir şekilde gelişmesine katkıda bulunuyor. Öte yandan uzman, reformist Pezeşkiyan’ın zaferinden sonra İranlı yöneticilerin bir kısmının Batı ile daha fazla ilişki kurulmasını desteklediğini, muhafazakarların ise komşu ülkelerle işbirliğini desteklediğini kaydetti.

Sajin, “Ancak büyük ihtimalle İran’da bir koalisyon hükümeti kurulacak ve anlaşma imzalanacak,” ifadelerini kullandı.

Dünya Ekonomisi ve Uluslararası İlişkiler Enstitüsü (IMEMO) Orta Doğu Çalışmaları Merkezi’nden araştırmacı Stanislav Lazovskiy ise, yeni anlaşmanın Kuzey-Güney koridoru da dahil olmak üzere ortak altyapı ve lojistik projelerinin geliştirilmesinde parametreleri belirleyeceğini dile getirdi.

Lazovskiy, “Bu, tarafları pratik adımlar atmaya zorlayacaktır. Belki de İran’dan Rusya’ya işgücü kaynaklarının hareketini düzenleyecek ve kolaylaştıracaktır. Ve Orta Doğu’da Suriye’nin yeniden inşası için ortak projeler başlatacaktır,” diye konuştu.

Moskova ile Tahran’ın en çok yakıt ve enerji sektörü ile petrokimya alanındaki işbirliğine önem vereceğine işaret eden Lazovskiy, şöyle devam etti: “İki ülke yaptırımların etkilerini azaltabilir ve bu sektörlerin modernizasyonu için teknik ekipman konusundaki zorlukları birlikte aşabilir.”

DİPLOMASİ

Çin Ticaret Bakanı, elektrikli araçlara yönelik gümrük tarifelerini görüşmek üzere İtalya’da

Yayınlanma

İtalya Dışişleri Bakanı Antonio Tajani, Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao ile Roma’da bir araya gelmeden önce pazartesi günü yayınlanan röportajında, İtalya’nın Avrupa Komisyonu tarafından Çin’in elektrikli araç (EV) ihracatına yönelik olarak önerilen gümrük vergilerini desteklediğini söyledi.

Corriere della Sera gazetesine bir mülakat veren Tajani, “Şirketlerimizin rekabet gücünü korumak için AB Komisyonu’nun önerdiği vergileri destekliyoruz” dedi.

Bakan Wang Wentao, Avrupa Birliği’nin Çin yapımı elektrikli araçlara karşı açtığı sübvansiyon karşıtı davayla ilgili görüşmelerde bulunmak üzere Avrupa’yı ziyaret ediyor.

Pazartesi günü Roma’da Tajani ile görüştü ancak İtalyan dışişleri bakanlığından yapılan açıklamada elektrikli araçlara doğrudan atıfta bulunulmadı.

Açıklamada Tajani ve Wang’ın fikri mülkiyetin korunması, tarım-gıda sektöründe ticaret ve yatırım konularını ele aldıkları belirtildi.

İkili ayrıca Ukrayna’daki savaş ile Gazze ve Kızıldeniz’deki krizleri de ele alırken, İtalya Pekin’i Rusya’ya silah sevkiyatı ve Kızıldeniz’deki deniz taşımacılığının güvenliği konularının çözümüne yardımcı olmaya çağırdı.

Tajani, İtalya ile Çin arasındaki ilişkilerin yeniden canlanma aşamasından geçtiğini belirterek, şunları söyledi:

“Çin, Asya’daki ilk, AB üyesi olmayan ülkeler arasında ise ABD’den sonra ikinci ticaret ortağımızdır. Çin pazarına adil erişim ve şirketlerimiz, özellikle de KOBİ’ler ile tarım-gıda sektöründeki şirketler için eşit şartlara sahip olma ihtiyacını yinelemek istedim. Bu noktadan hareketle ekonomik işbirliğini güçlendirmek ve Roma ile Pekin arasındaki ticaret bilançosunu yeniden dengelemek için Çinli ortaklarımızla birlikte çalışmaya devam etmek istiyoruz.”

Wang Wentao, ayrıca İtalyan Otomotiv Endüstrisi Birliği Başkanı Roberto Vavassori ile görüşmelerde bulundu.

Görüşmelerde, görüşmelerde Çin elektrikli araçlarına yönelik tarifeler ve EV sektöründe Çin ile İtalya arasında geliştirilebilecek işbirliği potansiyeli üzerinde durulduğu kaydedildi.

Wang 19 Eylül’de Avrupa Komisyonu Başkan Yardımcısı ve Ticaretten Sorumlu Komisyon Üyesi Valdis Dombrovskis ile görüşecek.

İtalya, temmuz ayında AB üyeleri arasında yapılan bağlayıcı olmayan bir oylamada gümrük vergilerini desteklemişti ancak Sanayi Bakanı Adolfo Urso geçen hafta Reuters’a yaptığı açıklamada müzakere edilmiş bir çözüm beklediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Sergio Mattarella’nın bu yıl içinde Çin’i ziyaret etmesi ve Tajani’nin de heyette yer alması planlanıyor.

Ek tarifeler

Avrupa Komisyonu, AB’nin standart %10’luk otomobil ithalat vergisine ek olarak Çin’de üretilen elektrikli araçlara %35.3’e varan nihai tarifeler önermenin eşiğinde.

İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ise çarşamba günü Çin’e yaptığı bir ziyaret sırasında AB üyeleri ve Avrupa Komisyonu’nun olası bir ticaret savaşını önlemek için pozisyonlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğini söyledi.

Önerilen nihai vergiler AB’nin 27 üyesi tarafından oylamaya tabi tutulacak. AB nüfusunun %65’ini temsil eden 15 AB üyesinin nitelikli çoğunluğunun karşı oy kullanmaması halinde ekim ayı sonuna kadar uygulamaya konulacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Almanya ile Özbekistan arasında göç anlaşması

Yayınlanma

Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev ile Almanya Şansölyesi Olaf Scholz, iki ülke arasında yeni bir göç anlaşmasına imza attı.

Özbek Cumhurbaşkanlığının açıklamasına göre, anlaşma dün (15 Eylül) Semerkant’ta gerçekleşen görüşmeler sırasında imzalandı.

Alman DPA ajansının haberine göre, bu anlaşma iki temel amaca hizmet ediyor: Birincisi, özellikle sağlık sektöründe olmak üzere nitelikli Özbek işçilerin Almanya’ya giriş sürecini kolaylaştırmak.

İkincisi ise, Almanya’da yasal kalma hakkı bulunmayan Özbek vatandaşlarının ülkelerine geri dönüşünü düzenlemek. Şu anda Almanya’da yaklaşık 13 bin 700 Özbek vatandaşı yaşıyor.

Scholz’un iki günlük Özbekistan ziyareti kapsamında, iki ülke arasında toplam sekiz farklı alanda iş birliği anlaşması imzalandı.

Bu anlaşmalar arasında veterinerlik ve hayvancılık, su kaynaklarının ve kritik madenlerin sürdürülebilir kullanımı ile ulaştırma alanlarında iş birliği yer alıyor.

Ayrıca, önde gelen Özbek ve Alman şirketleri arasında da bir dizi anlaşma yapıldı.

Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan, Rusya’ya yabancı işçi gönderen başlıca ülkeler arasında yer alıyor. Rusya’da çalışma amacıyla bulunan yabancıların yüzde 55 ila 60’ı Moskova ve St. Petersburg’da yaşıyor.

Scholz, Ukrayna’ya uzun menzilli silah verilmesine karşı çıktı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Kazakistan, Rusya ile Ukrayna arasında arabuluculuk yapmaya hazır

Yayınlanma

Kazakistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Roman Vasilenko, ülkesinin Moskova ile Kiev arasındaki barış görüşmelerinde arabuluculuk yapmaya veya bir müzakere mekânı sağlamaya hazır olduğunu belirtti.

Alman kamu yayın kurumu Deutsche Welle‘ye konuşan Vasilenko, “Kazakistan, başta olası bir arabulucu veya taraflar arasındaki görüşmeler için bir mekân olarak hizmet etmeye hazır olduğunu belirtmişti. Bu tutumumuz değişmedi,” dedi.

Ayrıca Vasilenko, Astana’nın ‘ölçülü bir tarafsızlık’ pozisyonu aldığını ve hem Rusya hem de Ukrayna ile ilişkilerini sürdürdüğünü vurguladı.

Ülke makamlarının Birleşmiş Milletler (BM) tüzüğüne ve devletlerin toprak bütünlüğüne saygı duyduğunu da ekleyen diplomat, “Zamanla hizmetlerimize ihtiyaç duyulacağını düşünüyoruz, bu nedenle ölçülü bir pozisyon alıyoruz,” ifadelerini kullandı.

Bunun yanı sıra yetkili, savaşın Ukrayna, Rusya ve Kazakistan açısından büyük bir trajedi olduğuna işaret etti.

Geçtiğimiz hafta Doğu Ekonomi Forumu’nda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova’nın 2022 baharında İstanbul’da varılan anlaşma temelinde Kiev ile müzakerelere dönmeye hazır olduğunu açıklamıştı.

Putin’e göre, o dönemde olası bir barış anlaşmasının neredeyse tüm parametreleri üzerinde uzlaşılmıştı, ancak İngiltere sürece müdahale etti ve Ukraynalı yetkililer ‘farklı bir yol izledi’. Putin, Çin, Hindistan veya Brezilya’nın barış görüşmelerinde arabulucu olabileceğini kabul etti.

Tokayev: Rusya’yı yenmek imkânsız, savaşın sürmesi insanlık için tehdit

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English