Rusya
Rusya’da petrol krizi senaryoları

Rusya Maliye Bakanlığı bütçe harcamalarını dengelemişken, düşen petrol fiyatları nedeniyle gelirler tehlikeye girdi. ABD kaynaklı ticaret savaşlarının petrol fiyatlarını daha da düşürmesi ve bütçe açığının Varlık Fonu’ndan karşılanması riski bulunuyor.
Rusya Maliye Bakanlığı bütçe harcamalarını düzene sokmuşken, bu kez gelirler üzerinde bir tehdit belirdi.
Petrol fiyatlarındaki düşüş, bütçede gelir kaybına yol açarak bu açığın Varlık Fonu’ndan karşılanması riskini doğuruyor.
Uzmanlar fonun ne kadar dayanabileceğini hesaplamaya başladı.
Rusya Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina, ABD’nin başlattığı ticaret savaşlarının Rusya üzerindeki ana etkisinin petrol fiyatlarını düşürmek yoluyla olabileceğine dikkat çekti.
Nabiullina, “Bu tür gümrük vergisi savaşlarının tırmandığını görüyoruz. Eğer bu devam ederse, genellikle küresel ticarette ve ekonomide yavaşlamaya, dolayısıyla da enerji kaynaklarımıza olan talebin azalmasına yol açar. Burada riskler mevcut, durum henüz başlangıç aşamasında,” dedi.
Yılbaşından bu yana petrol fiyatları yüzde 20 gerileyerek çarşamba günü Brent petrolün varil fiyatı 60 doların altına düştü.
Bu düşüşün devam etmesi muhtemel. Goldman Sachs analistleri, “aşırı” bir senaryoda petrol fiyatlarının üçte bir oranında daha düşerek 40 dolara kadar gerileyebileceğini öngörüyor. Rus petrolünün önemli kısmı indirimli satılıyor.
Ana ihracat kalemi olan Ural petrolündeki iskonto son aylarda 10 ila 15 dolar arasında seyrediyor ve üst sınıra daha yakın. Bu hafta primli Rus petrolü ESPO’nun fiyatı bile 60 doların altındaydı.
Rusya bütçesi, Ural petrolünün varil başına ortalama 69,7 dolar olacağı varsayımıyla hazırlandı.
Bütçe kuralına göre, petrol fiyatı 60 doların (kesinti fiyatı) üzerine çıktığında elde edilen petrol ve doğalgaz gelirleri Varlık Fonu’na aktarılıyor.
Yıl sonunda bu ek gelirlerin 1,8 trilyon rubleye ulaşması bekleniyordu. Ancak fiyat 60 doların altına düşerse, eksik kısım fondan karşılanıyor.
1 Nisan itibarıyla fonda, gelir kayıplarını telafi etmek için kullanılabilecek yaklaşık 3,3 trilyon ruble likit varlık bulunuyordu.
Yatırım bankeri Yevgeniy Kogan, Telegram kanalından yaptığı paylaşımda, petrol fiyatındaki her 1 dolarlık düşüşün bütçeye yıllık maliyetinin yaklaşık 160 milyar ruble olduğunu tahmin ediyor.
Kogan, petrol fiyatının uzun süre 60 doların altında kalması durumunda Varlık Fonu’ndan düzenli kaynak aktarımı başlayacağını hatırlatarak, “Bu fonların ne kadar hızlı tükenebileceğini” hesaplıyor: Petrol 55 dolar olursa Varlık Fonu yaklaşık dört yıl, 50 dolar olursa yaklaşık iki yıl, 40 dolar olursa bir yıl yeterli olacak.
Kogan, “Küçük bir güvenlik marjımız var. Mevcut nahoş petrol fiyatlarında birkaç yıl dayanabiliriz. Ancak küresel bir kriz veya durgunluk başlarsa, bu para yaklaşık bir yıl yeterli olur. Bu yeterli olmayabilir, kriz daha uzun sürebilir. Borçlanmak zorunda kalacağız, neyse ki devlet borcumuzun seviyesi şimdilik düşük. Başlangıç noktamız var,” sonucuna varıyor.
Renaissance Capital ekonomistleri Oleg Kuzmin ve Andrey Melaşçenko ise, küresel ekonomide durgunluk olasılığının kayda değer ölçüde arttığını, bunun da Rusya ekonomisi için sert bir iniş olasılığını yükselttiğini yazıyor.
Ekonomistler, petrol fiyatlarındaki düşüşün devam etmesinin bütçe açığını genişleteceğini düşünüyor.
Onlara göre, böyle bir senaryoda bütçe teşvikinin enflasyon üzerindeki etkisi 2022–2024 dönemine göre çok daha ılımlı olacak: Gelir kayıplarını telafi etmek için Varlık Fonu’nun kullanılması ve borçlanmanın artırılması, bu fonların harcamaları artırmak için kullanılmasından daha az enflasyonist etki yaratır.
Raiffeisenbank analistleri, bütçe açığının plandan sapma olasılığının arttığını belirtiyor. Analistler, Ural petrolünün yıllık ortalama fiyatının 55 dolara düşmesi durumunda Varlık Fonu’ndan döviz satışı yoluyla telafi edilmesi gerekecek gelir kaybını 0,9 trilyon ruble olarak tahmin ediyor.
Ural fiyatı 50 dolara düşerse gelir kaybı 1,9 trilyon rubleye, 45 dolara düşerse 2,8 trilyona yükselecek. Fakat analistler, durumu iyileştirebilecek petrol dışı gelirlerin artmasını umuyor.
MMI analistleri ise bu konuda iyimser olmak için bir neden görmüyor ve ilk çeyrek sonuçlarını bütçe açısından “cesaret kırıcı” olarak nitelendiriyor. Analistler durumu şöyle özetliyor: Petrol dışı gelirler artıyor ancak sadece enflasyon düzeyinde (Ocak-Mart 2024’e kıyasla yüzde 10,6), petrol ve doğalgaz gelirleri ise çakıldı (yüzde -9,8).
Sonuç olarak toplam gelir artışı “neredeyse durdu” (yüzde +3,8), ancak harcamalar rekor seviyedeki geçen yılki hızında (yüzde 24,5) artmaya devam ediyor.
Analistler, “Çeyrek boyunca yıllık harcama planının yüzde 27’si harcandı – bu mutlak bir rekor,” diye ekliyor.
Merkez Bankası yetkilileri, mart ayındaki politika faizi toplantısında, “Küresel talepteki yavaşlama nedeniyle petrol fiyatlarının düşmesi ve rublenin güçlenmesi bütçenin gelir tarafı için riskler yaratabilir. Bu durum, sıfır yapısal birincil açık hedefine ulaşılmasını zorlaştırabilir,” diye belirtmişti.
Merkez Bankası, güçlü bir dış şok durumunda Varlık Fonu’nun tükenme riskine karşı düzenli olarak uyarıda bulunuyor.
Nabiullina, bu durum için “riskli” bir senaryoları olduğunu hatırlattı. Bu senaryo, para politikası ana hatlarında tanımlanmış olup, koşulları arasında küresel ekonominin hızlanan parçalanması, küresel finansal kriz ve petrol fiyatlarında baz senaryoya kıyasla önemli düşüş yer alıyor.
Baz senaryoda Brent petrolün bu yıl ortalama 80 dolar, 2026’da 75 dolar olması öngörülürken, riskli senaryoda bu rakamlar sırasıyla 55 dolar ve 45 dolar.
Merkez Bankası, bu senaryoda mevcut bütçe kuralı parametreleriyle petrol ve doğalgaz gelirlerindeki düşüşün, şoku nötralize etmek için Varlık Fonu’nun likit kısmının aktif kullanımına yol açacağını belirtiyor.
Bu durum, fonun 2025 yılı içinde tükenme riskini yaratıyor. Düşük petrol fiyatları, bütçe kuralının değiştirilmesini zorunlu kılacak ve 2027 yılına kadar kademeli olarak varil başına 40 dolarlık kesinti fiyatına geçişi gerektirecek.
Bu nedenle bütçe harcamalarının göreceli olarak azaltılması gerekecek.
Merkez Bankası’na göre, bu durumda GSYİH 2025’te yüzde 3 ila 4, 2026’da yüzde 1 ila 2 azalacak; hanehalkı tüketimi ise sırasıyla yüzde 2,5 ila 3,5 ve yüzde 1,5 ila 2,5 düşecek.
Yetkililer bütçe aracılığıyla ekonomiyi desteklemeye çalışacak ancak bunun için imkanlar pandemi veya savaşın başlangıcındaki 2022–2023 yıllarına göre daha kısıtlı olacak.
Enflasyon 2025’te yüzde 13 ila 15’e, politika faizi ise yıllık ortalama yüzde 22 ila 25’e (2026’da yüzde 16 ila 17) fırlayacak.
Rusya
Kremlin: İran’ın uranyumunu depolama teklifimiz halen masada

Kremlin, Orta Doğu’da tırmanan krize rağmen Rusya’nın İran’a ait uranyumun kendi topraklarında depolanması yönündeki teklifinin geçerliliğini koruduğunu açıkladı. Sözcü Peskov, Umman arabuluculuğundaki dolaylı ABD-İran görüşmeleri öncesinde başlayan çatışmaların durumu ciddi şekilde kötüleştirdiğini belirtti.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, düzenlediği basın toplantısında, Rusya’nın İran’a ait uranyumun kendi topraklarında depolanmasına yönelik teklifinin “masada” olduğunu ve geçerliliğini koruduğunu bildirdi.
‘Durum ciddi şekilde kötüleşti’
Kremlin Sözcüsü, çatışmaların, Umman’ın arabuluculuğunda İran ve ABD arasında yapılması planlanan bir sonraki dolaylı müzakere turunun hemen öncesinde başlamasıyla durumun ciddi şekilde karmaşıklaştığını kaydetti.
Peskov, “Durum fazlasıyla ciddi bir şekilde tırmandı ve elbette tüm bunlar olayların gidişatını iyi yönde değiştirmedi,” ifadelerini kullandı.
Peskov ayrıca, Rusya’nın Orta Doğu’daki krizin temel nedenlerini ortadan kaldırmak için gerekeni yapmaya hazır olduğunu da sözlerine ekledi.
‘İsrail saldırıları İran toplumunu birleştirdi’
Öte yandan Peskov, İsrail’in İran’a yönelik saldırıları karşısında İran toplumunda önemli bir konsolidasyon yaşandığını açıkladı. Peskov, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun İran’da iktidar değişikliği olasılığına dair açıklamasını yorumlarken, Rusya’nın bölgedeki gerilimi tehlikeli bir boyuta taşıyan eylemleri kınadığını belirtti.
Netanyahu, daha önce Fox News‘e verdiği mülakatta, İsrail’in askeri harekatının Tahran’da rejim değişikliğiyle sonuçlanabileceği görüşünü dile getirmişti.
Sözcü Peskov bu açıklamanın yetkililer tarafından görüldüğünü ve duyulduğunu ifade etti.
Peskov, “İsrail tarafının şu anda gerçekleştirdiği bombardımanlar karşısında İran’da toplumun önemli ölçüde konsolide olduğunu da tespit ediyoruz. Söyleyebileceğim bu,” diye ekledi.
Putin ve Trump gerilimi görüştü
Diğer yandan Rusya Devlet Başkanı Yardımcısı Yuriy Uşakov, 13 Haziran’da yaptığı açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve ABD Başkanı Donald Trump’ın bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini bildirdi.
Görüşmede iki liderin Orta Doğu’daki durumun kötüleşmesini ele aldığını belirten Uşakov, Putin’in Trump’a İsrail Başbakanı Netanyahu ve İran Cumhurbaşkanı Masud Pezeşkiyan ile yaptığı görüşmeler hakkında bilgi verdiğini aktardı.
Rusya’dan arabuluculuk sinyali
Görüşmede Rus tarafının “olası arabuluculuk çabalarını” hayata geçirmeye hazır olduğu vurgulandı. Putin’in, gerilimin tırmanmasından önce Rusya’nın, “ABD ve İran temsilcileri arasında İran nükleer programı üzerine yürütülen müzakereler sırasında karşılıklı olarak kabul edilebilir anlaşmalara” ulaşmayı amaçlayan somut adımlar önerdiğini belirttiği kaydedildi.
Trump’ın ise Putin’in Orta Doğu’daki çatışmanın çözümünde olası arabuluculuğuna açık olduğunu ifade ettiği bildirildi.
Rusya
Çin, Rusya’nın kredi notunu ‘istikrarlı’ olarak teyit etti

Çinli kredi derecelendirme kuruluşu CSCI Pengyuan, Rusya’ya ulusal ve yabancı para cinsinden ‘A-i’ seviyesinde kredi notu verdi. Bu not, Rusya’nın borçlarını ödeme kabiliyetinin yüksek olduğunu ancak olumsuz ekonomik koşullara karşı hassasiyetinin bulunduğunu ifade ediyor. Kuruluş, jeopolitik gerilimler ve yaptırımların uzun vadeli belirsizlikler yarattığı uyarısında bulundu.
Çinli kredi derecelendirme kuruluşu CSCI Pengyuan, Rusya’ya bir ay içinde ikinci kez egemen kredi notu verdi.
Kuruluşun Vedomosti gazetesine yaptığı açıklamaya göre, Rusya’nın ulusal ve yabancı para cinsinden uzun vadeli uluslararası kredi notları ‘A-i’ olarak belirlendi. Not görünümü ise ‘istikrarlı’ olarak açıklandı.
Bu not, Rusya’nın borçlarını ödeme kabiliyetinin yüksek ve temerrüt riskinin düşük olduğu, ancak olumsuz ekonomik ortama karşı hassasiyetinin de bulunduğu anlamına geliyor.
Gazetenin incelediği açıklamada, Rusya’nın CSCI Pengyuan’dan bir not talep etmediği ancak derecelendirme sürecinde kuruluşla işbirliği yaptığı belirtildi.
Çin’den ikinci ‘istikrarlı’ not
Rusya, mayıs ayında da bir başka Çinli kuruluş olan China Chengxin International Credit Rating’den (CCXI) ‘istikrarlı’ görünümlü ‘BBB+g’ notu almıştı.
Bu not, orta düzeyde ekonomik ve finansal istikrar ile aynı seviyede temerrüt riskine işaret ediyordu.
Rusya’nın CCXI’deki bu yeni notu, 2022 öncesindeki ‘BBB-g’ seviyesindeki notundan daha yüksek bir seviyede bulunuyor.
CCXI, 2022’deki olayların ardından Rusya’nın notunu önce ‘BBg’ye düşürmüş, ardından 2022 yazında tamamen geri çekmişti.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları Fitch, Moody’s ve S&P, 2022’de başlayan süreç sonrası Rusya’nın ve Rus şirketlerinin notlarını önce düşürmüş, daha sonra ise geri çekmişti.
ABD merkezli bu üç büyük kuruluş, Avrupa Birliği’nin (AB) yaptırımlarını gerekçe göstermişti.
Mart 2022’den itibaren AB merkezli kuruluşların Rusya ve yerel şirketleri derecelendirmesi yasaklanmıştı.
Ekonomik dayanıklılık ve riskler
CSCI Pengyuan, not kararının gerekçesinde Rusya’nın önemli bir uluslararası statüye, büyük bir ekonomiye, bol enerji kaynaklarına ve ileri bir kalkınma aşamasında olduğuna dikkat çekti.
Kuruluş, jeopolitik gerilimler ve Batı yaptırımlarının yarattığı baskıya rağmen Rus ekonomisinin dayanıklılığını koruduğunu belirtti.
Açıklamada, Rusya’nın maliye politikasının ihtiyatlı olduğu, cari işlemler pozisyonunun ve dış borç yapısının sağlam olduğu vurgulandı.
Enflasyonun etkin yönetimi ve rublenin istikrara kavuşmasının, ekonominin gücünü ve olumsuz koşullarda bile istikrarlı kalkınma yeteneğini teyit ettiği ifade edildi.
Ayrıca, de-dolarizasyon stratejisinin sadece rezerv yapısını iyileştirmekle kalmayıp, Rusya’nın uluslararası yatırım pozisyonunun çeşitliliğini de artırdığı kaydedildi.
Ancak kuruluş, jeopolitik durum ve yaptırımların ülkenin uzun vadeli ekonomik beklentileri üzerinde önemli bir belirsizlik yarattığı uyarısında bulundu.
Dış borcun önemli bir kısmının yurt dışı altyapıya bağımlı kalmaya devam ettiği ve Batılı ülkelerin bunu Rusya’ya karşı kullanmak için araçlara ve teşviklere sahip olduğu belirtildi.
Enerjiye bağımlılığın mali gelirleri petrol fiyatlarındaki dalgalanmalara ve yaptırım rejimlerindeki değişikliklere karşı savunmasız bıraktığı, jeopolitik gerilimlerin ise ekonomik beklentileri gölgelediği ifade edildi.
Not artışı ve düşüşü için senaryolar
CSCI Pengyuan, Rusya’nın Ukrayna ile olan çatışmasının tırmanması, yeni yaptırımlar, rublede keskin bir devalüasyon ve bütçe açığında belirgin bir artış yaşanması durumunda ülkenin kredi notunun düşebileceği uyarısında bulundu.
Kuruluş, not artışı için ise jeopolitik risklerin ve yaptırımların önemli ölçüde hafiflemesi, ekonominin beklentilerin üzerinde büyümesi, çeşitliliğinin artması ve enflasyonun kontrol altında tutulması gibi koşulların sağlanması gerektiğini belirtti.
Rusya
Rusya ile Kuzey Kore arasındaki ticaret Sovyetler Birliği döneminden bu yana rekor kırdı

Rusya ve Kuzey Kore arasındaki ticaret hacmi, akaryakıt sevkiyatı ve gıda ihracatı sayesinde geçen yıl 34 milyon dolara ulaşarak Sovyetler Birliği döneminden bu yana en yüksek seviyesini gördü. BM yaptırımlarına rağmen gerçekleşen bu artış, Rusya’nın Kuzey Kore’den tütün ve bira gibi ürünleri ithal etmeye başlamasıyla da destekleniyor.
Rusya ile Kuzey Kore arasındaki ticaret hacmi, akaryakıt sevkiyatı ve gıda ihracatı sayesinde geçen yıl 34 milyon dolara ulaşarak Sovyetler Birliği döneminden bu yana en yüksek seviyesini kaydetti.
Rusya İhracatçılar ve İthalatçılar Birliği Uluslararası Lojistik Komitesi Başkanı Yevgeniy Nikiforov, Kuzey Kore: Kapalı Pazar – Açık Fırsatlar başlıklı etkinlikte yaptığı konuşmada, 2022’de 3,78 milyon dolar olan ticaretin yaklaşık on kat arttığını belirtti. Nikiforov, önceki yıllarda sürekli düşüş gösteren ikili ticaretin yeniden canlandığını vurguladı.
Kuzey Kore’ye yapılan ham madde sevkiyatı, gayri meşru Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımlarının ihlali anlamına geliyor.
Yaptırımlar, bu ülkeye yıllık 500 bin varili aşan petrol ürünü ithalatını yasaklıyor. Analistlerin tahminlerine göre, Kuzey Kore uzun yıllardır bu limiti aşıyor ve 2024’te Rusya’nın Vostoçniy limanından bir milyon varilden fazla petrol taşıdı. Pyongyang yönetiminin bu sevkiyatlar için kendi tanker filosunu kullandığı belirtiliyor.
Rusya, Kuzey Kore’ye direkt tren seferlerini yeniden başlatıyor
Silah ticareti rakamlara dahil değil
Kookmin Üniversitesi profesörü ve Korea Risk Group Direktörü Andrey Lankov, Nikiforov’un açıkladığı 34 milyon dolarlık rakamın, Rusya’dan barter usulüyle yapılan silah ve diğer mal sevkiyatını muhtemelen içermediğini ifade etti.
NK News‘e konuşan Lankov, “Bu rakam, sıradan geleneksel ticareti yansıtıyor,” dedi.
Seul yönetimi, Kuzey Kore’nin Ukrayna’daki savaş süresince Rusya ordusuna yaptığı mühimmat ve topçu sevkiyatından yaklaşık 20 milyar dolar kazandığını düşünüyor.
Kuzey Kore’den bira ve tütün ithalatı
Nikiforov’a göre, Rus girişimciler Kuzey Kore’de üretilen ürünleri de ithal etmeye başladı. Bu ürünler arasında tütün ve bira öne çıkıyor.
Rusya’ya Taedonggang ve Tumangang markalı biraların yanı sıra ginseng bazlı ilaçlar, kozmetik ürünleri ve giyim eşyaları da sevk ediliyor. Lankov, bu tür sevkiyatlarla “Rusya’nın, Kuzey Kore’nin ekonomisini canlandırması için basit yollar bulmaya çalıştığını” öne sürdü.
Lankov, “Tütün ve bira, yoksul ülkelerin kalkınması için klasik yöntemlerdir,” diye ekledi.
Dongseo Üniversitesi’nde Rus ekonomisi üzerine araştırmalar yapan Chris Munday ise NK News‘e yaptığı açıklamada, Rusya ile Kuzey Kore arasındaki mevcut alışveriş rejiminin, takasın ana mekanizma olduğu “modern öncesi” bir ticaret sistemini andırdığını belirtti.
İnternet ve mobil iletişimin bulunmadığı Kuzey Kore’de iş dünyasıyla iletişim kurmak, sabit bir telefon numarasından geri arama talebi içeren sıradan mektuplar aracılığıyla sağlanıyor.
-
Görüş2 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Asya6 gün önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Dünya Basını1 hafta önce
Trumpizmin gerici ideoloğu: Curtis Yarvin
-
Avrupa2 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Rusya2 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı
-
Dünya Basını2 hafta önce
Rusya ve Ukrayna heyetleri tekrar İstanbul’da: Masada neler var?
-
Görüş1 hafta önce
Avrupa’nın savunma özerkliği ve Almanya’nın askerî rolü dönüm noktasında
-
Dünya Basını2 hafta önce
Financial Times: Borç batağındaki ‘gelişmekte olan ülkeler’ için kayıp on yıl kapıda