Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Savunma şirketleri anti-drone lazer silahları üretme yarışında

Yayınlanma

Dünyanın dört bir yanındaki ordular insansız hava araçları (İHA) gibi yeni ve ucuz füze tehditlerine karşı koymanın yollarını ararken savunma şirketleri de düşük maliyetli, yüksek enerjili lazer silahları geliştirme planlarını hızlandırıyor.

Financial Times’ın (FT) haberine göre aralarında ABD’li RTX, Avrupalı MBDA ve İngiliz QinetiQ’in de bulunduğu dünyanın en tanınmış şirketlerinden bazıları, uzun zamandır gerçeklikten çok bilim kurgu olarak görülen bu son teknolojiye büyük yatırımlar yapıyor.

Metali kesen ve elektronik aksamı yok eden lazer ışınlarını silahlara yerleştirme yarışı, hükümetlerin ucuz İHA’lar ve füzelerin yaygınlaşmasıyla mücadele etmek için daha uygun maliyetli yollar aramasıyla yeni bir aciliyet kazandı.

Bu yılın başlarında İngiliz ve Amerikan gemileri Kızıldeniz’de Yemen direnişi tarafından fırlatılan İHA’ları düşürmek için milyonlarca dolarlık füzeleri ateşlemek zorunda kaldı.

Rand Europe’un savunma araştırmacısı James Black, “100 ya da 1000 dolarlık bir insansız hava aracını 1 milyon doların üzerinde bir önleme füzesiyle vurmak iktisadi açıdan sürdürülebilir değil,” dedi. 

Ucuz İHA ve roketlere karşı maliyet azaltma ihtiyacı

ABD onlarca yıldır, özellikle Ronald Reagan’ın “Yıldız Savaşları” savunma girişimi kapsamında, lazerler ve yüksek güçlü mikrodalga sistemleri gibi “yönlendirilmiş enerji silahları” üzerine araştırmalar yürütüyor.

Lazerler menzil bulucu olarak ve savaş alanında pilotların gözlerini kamaştırmak için kullanılmış olsa da, bilgi işlem, optik teknolojiler ve fiber optikteki ilerlemelerle birlikte ülkeler ancak şimdi bu silahlardan etkili silahlar olarak faydalanmaya çalışıyor.

Sektör uzmanları insansız hava savaşlarındaki artışın, savunma maliyetinin saldırı maliyetini aştığı askeri planlamacıların karşı karşıya olduğu “maliyet asimetrisini” ortaya çıkardığını belirttiler.

Black, ABD yapımı Patriot sistemi tarafından fırlatılan karadan havaya füzeler gibi geleneksel önleyicilerin “son derece sofistike sistemler” haline geldiğini ve bunun da bir bedeli olduğunu söyledi.

Uzman, Ukrayna’da her gün binlerce düşük maliyetli İHA’nın konuşlandırılmasıyla birlikte bu durumun “maliyet asimetrisini savunmacıdan daha da uzaklaştırıp saldırganın lehine çevirme” tehdidini doğurduğunu da sözlerine ekledi.

ABD ordusu bu yıl Orta Doğu’da İHA’ları düşürmek için yüksek enerjili lazerler kullandı ve bu, gelişen endüstri için bir dönüm noktası olarak kabul edildi.

Aralarında Britanya, Fransa, Rusya, Güney Kore ve Çin’in de bulunduğu diğer ordular da yönlendirilmiş enerji silahlarının geliştirilmesine yatırım yapıyor.

Kraliyet Donanması planlarını 2027’ye çekti

Birleşik Krallık Savunma Bakanlığı nisan ayında DragonFire lazerinin geliştirilmesini hızlandıracağını açıklamıştı. Silah, planlanandan beş yıl önce, 2027 yılına kadar Kraliyet Donanması gemilerinde konuşlandırılacak.

Savunma Bakanlığına göre DragonFire, havada görülebilen herhangi bir hedefe atış başına yaklaşık 10 sterline ve bir kilometre öteden bir pound parayı vurmaya eşdeğer bir isabetle ateş edebilecek.

Ocak ayında çığır açan bir test sırasında lazer silahı hava hedeflerine başarıyla ateşlendi.

Arkasında MBDA’nın bulunduğu ve QinetiQ ve Leonardo’nun da dahil olduğu endüstri ekibi, yedi yıl önce bir prototip lazer geliştirmek için ilk sözleşmeyi aldıklarında başarı garantisi olmadığını itiraf ediyorlar.

MBDA’nın taktik saldırı direktörü Mike Mew, “Bu Ay’a roket fırlatmak gibi bir şeydi… oraya ulaşıp ulaşamayacağımızı bilmiyorduk,” dedi.

Bu yıl ocak ayında yapılan testin “bu güç sınıfında ve kapasitede bir lazer sisteminin çalışır hale getirilmesi açısından Avrupa’da bir ilk” olduğunu da sözlerine ekledi.

Yeni İşçi Partisi hükümeti tarafından başlatılan savunma incelemesine bağlı olarak, Savunma Bakanlığı Nisan 2027’ye kadar hızlandırılmış programa 350 milyon sterlin yatırım yapacak.

Mew, üç şirkette DragonFire üzerinde çalışan 150 kişilik mühendis ve bilim insanı ekibinin şu anda güvenilirliğini ve sağlamlığını geliştirmeye odaklandığını söyledi. Ekibin ayrıca bir gemiye nasıl entegre edileceğini de bulması gerekiyor.

Lazer silahlarındaki teknik zorluklar

Bir lazerin gönderilmesinde karşılaşılan en önemli teknik zorluk, ışının etkisini gösterecek kadar uzun süre doğruluğunu korumasını sağlamak.

Uzmanlara göre DragonFire’ın prototipi 50kw’lık bir güç çıkışına sahip ve bu geliştirilmekte olan diğer sistemlerden önemli ölçüde daha fazla.

QinetiQ’te gelişmiş silahlar iş geliştirme başkanı Paul Gray, “Dünyanın en iyi lazerini üretebilirsiniz ama [asıl zorluk] onu hedef noktasına yerleştirebilmek ve orada birkaç saniye tutabilmektir,” dedi.

Son gelişmelere rağmen, sektör uzmanları lazer silahlarının yakın vadede kullanımının muhtemelen sınırlı kalacağını söyledi.

Lazerler doğrudan görüş hattında çalışıyor ve güçleri ve menzilleri atmosferdeki duman veya diğer kirleticiler tarafından önemli ölçüde azaltılabilir.

Rand’dan Black, silahların “uygun bir güç kaynağına erişimi olan sabit bir platformdan ve nispeten iyi hava koşullarında” çalıştırılması gerektiğini söyledi.

Lazer sistemlerinin yapımı da pahalı. Birleşik Krallık merkezli düşünce kuruluşu RUSI’de araştırma analisti Noah Sylvia, düşük fiyat etiketine rağmen hükümetlerin geliştirme maliyetlerini hesaba katması gerektiğini söyledi ve “Eğer geliştirmek için milyonlarca pound harcıyorsanız, o zaman ne kadar tasarruf ediyorsunuz?” dedi.

Teknoloji tamamen geliştirildiğinde bile uzmanlar lazer silahlarının ve diğer yönlendirilmiş enerji silahlarının “sihirli bir değnekten” ziyade savaş alanında “tamamlayıcı bir yetenek” olarak görülmesi gerektiğini söyledi.

Black’e göre bunlar “alet çantasındaki bir başka araç” ve “belirli hedefleri vurmanın düşük maliyetli bir yolu ve böylece diğer savunma sistemlerini ulaşamayacakları diğer yüksek değerli hedefler için serbest bırakıyor.”

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English