Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

Seçimler ‘Camp David’ işbirliğinin geleceğini etkileyebilir

Yayınlanma

ABD, Japonya, Güney Kore liderleri Camp David’de bir araya gelerek üçlü işbirliğinde “yeni bir dönemi” ilan ettiler. Ancak bu yeni dönemin ne kadar uzun süreciği bilinmiyor.

Çin’in Doğu ve Güney Çin Denizlerinde artan etkisi ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze atılımlarının hızından duyulan endişe gibi faktörlerin bir araya gelmesi, Japonya ve Güney Kore’nin bu işbirliğini kalıcı hale getirme arzusunda etkili olurken, Washington ikiliyi askeri işbirliğini derinleştirme doğrultusunda her geçen gün daha da zorluyor.

Zirvenin diplomasi, teknoloji eğitimi ve güvenlik gibi çeşitli alanlarda üçlü işbirliğinin derinleştirilmesi ve genişletilmesi yönünde başarılı olduğu söylense de, Japan Times’a konuşan Tokyo Üniversitesi’nden yardımcı doçent Ryo Hinata-Yamaguchi’ye göre, “üçlü çerçevenin başarısı sadece bir dizi gündemle başa çıkma kapasitesine değil, aynı zamanda tutarlılığına, güvenilirliğine ve sürdürülebilirliğine de bağlıdır.”

Geleneksel olarak tarihi diplomatik duyurular için ayrılan Maryland’deki sembolik mekanda cuma günü yapılan üçlü zirvede Başbakan Fumio Kishida, Güney Kore lideri Yoon Suk-yeol ve ABD Başkanı Joe Biden yılda en az bir kez yüz yüze görüşmeyi kabul ederken, savunma şefleri, üst düzey diplomatlar ve üst düzey ekonomi yetkilileri de dahil olmak üzere Kabine üyeleri yıllık üçlü toplantılar düzenleyecekler.

Beyaz Saray’a göre liderler ayrıca, yıl sonuna kadar gerçek zamanlı füze uyarı verilerini paylaşma planıyla birlikte, “üçlü savunma işbirliğinin eşi benzeri görülmemiş bir seviyesini oluşturacak” yıllık, adlandırılmış, çok alanlı ortak askeri tatbikatları içeren bir çerçeve üzerinde anlaştılar.

Tek seferlik değil, sürekli işbirliği hedefi

Ancak Biden ve diğer liderler, güçlendirilen işbirliğinin tek seferlik bağlantıların çok ötesine geçtiğini belirtmekte gecikmediler.

Kishida ve Yoon ile ortak basın toplantısında konuşan ABD lideri, “Bugünü farklı kılan şey, aslında birbirimizle olan ilişkilerimizde – güvenlik işbirliği, ekonomik işbirliği, teknoloji işbirliği, kalkınma işbirliği, istişare, tatbikatlar – kurumsal değişiklikler olan bir dizi girişimi başlatmasıdır” dedi ve ekledi: “Ve inanıyorum ki tüm bunlar, ilişkinin daha güçlü ve daha kesin bir şekilde devam etmesi için yıldan yıla, aydan aya bir ivme yaratacaktır.”

Biden iki Asyalı lidere Tokyo ve Seul arasındaki ikili ilişkiyi onararak, yıllar süren soğuk ilişkilerin ardından yeni bir zirveye taşıyan ve üç liderin “tarihi zirvede” üçlü ilişkiyi sağlamlaştırmasına zemin hazırlayan “siyasi cesaretleri” için övgü yağdırdı.

Tokyo ve Seul’ün, Japonya’nın 1910-1945 yılları arasında Kore Yarımadası’nı sömürgeleştirmesiyle ilgili çetrefilli savaş zamanı tarihi meseleleri yüzünden uzun süredir devam eden ve ticaret arenasına da sıçrayan düşmanlığı böylece sona eriyor gibi görünüyor.

Çin’e karşı ortak hedefler

Center for a New American Security adlı düşünce kuruluşunun Hint-Pasifik Güvenlik Programı’nda kıdemli araştırmacı olarak görev yapan Duyeon Kim Japan Times’a verdiği demeçte, “Camp David zirvesi gerçekten tarihi bir zirve, şimdiye kadar hayal bile edilemezdi çünkü Seul-Tokyo ilişkisi her zaman üçgenin iki ayağını birbirine bağlayan tarihi anlaşmazlıklarla doluydu,” dedi.

Washington, Kishida ve Yoon’un güvenlik endişelerinin kendi güvenlik endişeleriyle örtüşmesini teşvik etti ve liderleri üçlü işbirliğini canlandırmanın kritik bir ihtiyaç olduğu konusunda ikna etti.

“Şu anda, hukukun üstünlüğüne dayalı özgür ve açık uluslararası düzen krizde” diyen Kishida, Rusya-Ukrayna savaşını, Pekin’in Doğu ve Güney Çin Denizlerinde artan etkisine ve Kuzey Kore’nin nükleer ve füze tehdidine dikkat çekti.

Japon Başbakan, “Bu koşullar altında, üçlü stratejik işbirliğimizin çiçek açması ve gelişmesi mantıklı ve neredeyse kaçınılmazdır ve bu çağda gereklidir” dedi.

İlk adım olarak üç lider, “birlikte yeni bir sayfa” açarken “gelecek yıllar boyunca” ortaklığa rehberlik edecek “ortak ilkeleri” taahhüt ettikleri geniş kapsamlı bir belge olan Camp David İlkelerini açıkladılar.

Bu ilkeler arasında ABD’nin Hint-Pasifik stratejisinin temel retoriği olan “uluslararası hukuka, ortak normlara ve ortak değerlere saygı temelinde özgür ve açık bir Hint-Pasifik’e odaklanılması” ve “statükoyu güç ya da zorlama yoluyla değiştirmeye yönelik tek taraflı girişimlere şiddetle karşı çıkılması” da yer aldı.

Üç liderin Kuzey Kore’yi caydırmaya yönelik tedbirler üzerinde anlaşmaya varma konusunda belirgin bir sorunları olmasa da, Çin’in artan iddiası ve askeri modernizasyonuna ilişkin endişelerle en iyi nasıl başa çıkılacağı konusundaki hassasiyetler daha belirgindi.

Denge arayışı devam ediyor

Çin-ABD ilişkileri son dönemde dibe vurmuş olsa da, Japonya ve Güney Kore, önemli bir ticaret ortağı olan Pekin ve ortak müttefikleri Washington ile bir denge kurmaya çalışıyor.

Japonya, Pekin’in askeri modernizasyonunda kullanılabilecek ileri teknolojiye erişimini engellemek amacıyla Çin’e kritik yarı iletkenlerin ihracatına kontroller getirme yönündeki ABD girişimlerinin ardından daha agresif bir tutum sergiledi. Ancak aynı zamanda Çin ile ilişkilerini istikrara kavuşturmak için Kishida cuma günü yaptığı açıklamada ikili ilişkileri geliştirmeye yönelik “olumlu ivmeyi sürdürme niyetini” vurguladı.

Dünyanın 2 numaralı çip üreticisi ve Çin’in sektördeki en büyük ortaklarından biri olan Güney Kore, Pekin’i kızdırmamak için ABD’nin ihracat kontrollerine katılmaktan büyük ölçüde kaçındı. Ancak ABD’nin “kurallara dayalı uluslararası düzeni koruma” vizyonuyla uyumlu ilk Hint-Pasifik Stratejisini de yayınlayan Yoon, “demokratik Tayvan konusunda artan gerilimin statükoyu güç kullanarak değiştirme girişimlerinden kaynaklandığını” vurgulayarak Pekin’in şiddetli tepkisine yol açtı.

Yine de liderler ABD’nin Çin konusundaki tutumuna bir adım daha yaklaştı ve üç lider ayrı bir ortak zirve bildirisi yayınlayarak Pekin’i Güney Çin Denizi’ndeki “yasadışı deniz iddialarını destekleyen tehlikeli ve saldırgan davranışları” ve Tayvan yakınlarındaki hareketleri konusunda uyardı.

“Tayvan Boğazı’nda barış ve istikrarın, uluslararası toplumda güvenlik ve refahın vazgeçilmez bir unsuru olduğu” belirtildi.

Atlantik Konseyi düşünce kuruluşunun Hint-Pasifik Güvenlik Girişimi’nde Güney Kore-Japonya-ABD ilişkileri uzmanı olan Lauren Gilbert, Çin’in adını açıkça anma konusundaki bazı tereddütlere rağmen, üç liderin nihayetinde “Pekin’in ekonomik ve denizcilik alanındaki saldırılarını aktif bir şekilde artırması halinde Güney Kore ve Japonya’nın boş durmayacağı” yönünde ince de olsa net bir mesaj verdiklerini söyledi.

Biden cuma günü yaptığı açıklamada, dünyanın iki numaralı ekonomisinin zirvede ele alınmasına rağmen, toplantının “Çin ile ilgili olmadığını” iddia etti.

Pekin ise, Zirveyi, Çin lideri Xi Jinping’in “Çin’in her yönden çevrelenmesi, kuşatılması ve bastırılması” olarak adlandırdığı sürecin bir parçası olarak değerlendiriyor.

Liaoning Sosyal Bilimler Akademisi’nde Kore Yarımadası konularında uzman olan Lu Chao, cuma günü Global Times gazetesine verdiği demeçte “Camp David zirvesinin muhtemelen yeni bir soğuk savaş için başlangıç atışı olduğunu söylemek yerinde olur” dedi.

Pekin ayrıca daha yakın ABD-Japonya-Güney Kore ilişkilerinin Asya’da bir “mini-NATO” kurulması anlamına geldiğini ifade etmişti.

‘Ortak tehdide ortak yanıt verme’

Biden’a Camp David’de eşlik eden ABD ulusal güvenlik danışmanı Jake Sullivan ise, cuma günü nihai hedefin resmi bir üçlü ittifak ve karşılıklı savunma paktı olup olmayacağı sorusuna Washington’un “bunu açık bir hedef olarak belirlemediğini” söyledi.

“Resmi üçlü ittifak için bir son nokta belirlemedik” diyen Sullivan, hem Japonya hem de Güney Kore ile “güçlü ve derin” ikili ittifaklara dikkat çekti.

Uzmanlara göre, daha derin üçlü işbirliği resmi bir ittifaktan çok uzak olsa da, zirve Tokyo, Seul ve Washington’un buna yaklaşması için açık kapı bırakıyor.

Buna göre, zirveden çıkan en önemli anlaşmalardan biri, üç liderin bilgi paylaşımı ve ülkelerinin “ortak çıkarlarını ve güvenliğini” etkileyen “bölgesel zorluklar, provokasyonlar ve tehditlere” verilecek yanıtları koordine etmek için bir telefon hattı oluşturma kararı oldu.

Biden cuma günkü basın toplantısında şunları söyledi: “Kritik bir şekilde, hangi kaynaktan gelirse gelsin ülkelerimizden herhangi birine yönelik tehditler karşısında birbirimize hızlı bir şekilde danışmayı taahhüt ettik. Bu, bölgede ya da ülkelerimizden herhangi birini etkileyen bir kriz olduğunda bilgi paylaşmak ve müdahalelerimizi koordine etmek için bir telefon hattına sahip olacağımız anlamına geliyor.”

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon ise, “Ülkelerimizden herhangi birine yönelik herhangi bir provokasyon ya da saldırı, bu üçlü çerçevenin karar alma sürecini tetikleyecek ve dayanışmamız daha da güçlenecektir” dedi.

Mekanizma, üç liderin görev süreleri ile sınırlı kalabilir

Ancak bu istişare mekanizması hayata geçirilmeden önce, çerçevenin üç liderin görev sürelerinin ötesine geçecek şekilde inşa edildiğini kanıtlaması gerekecek. Tokyo ve Seul arasındaki ilişkiler liderlik değişimleriyle birlikte inişli çıkışlı bir seyir izlerken, ABD ittifak sistemine şüpheyle yaklaşan eski ABD Başkanı Donald Trump’ın 2024 başkanlık seçimlerini kazanma ihtimali de zirvede varılan anlaşmalara bağlı kalıp kalmayacağını merak ettiriyor.

Center for a New American Security’den Kim, “En büyük zorluk, Güney Kore ve Japonya arasında diplomatik anlaşmazlıklar ortaya çıktığında bile ilgili hükümetlerin anlaşmaları proaktif bir şekilde uygulaması olacaktır” dedi.

Kim’e göre, “Eğer aşırı solcu bir Güney Kore başkanı ve aşırı sağcı bir Japon lider bir sonraki seçim dönemlerinde seçilirse, hatta ABD’de Trump ya da onun gibi biri kazanırsa, o zaman bunlardan herhangi biri üç ülkenin şu anda ortaya koyduğu tüm anlamlı ve sıkı çalışmaları rayından çıkarabilir.”

DİPLOMASİ

Peru Chancay Limanı, Çin’in Kuşak Yol’u için de yeni fırsatlar açacak

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Peru Devlet Başkanı Dina Boluarte perşembe günü Peru’nun Chancay kentinde dev bir limanın açılışını online olarak yaparak 3,6 milyar dolar yatırım çekmesi beklenen ve Çin’den Pasifik Okyanusu üzerinden Güney Amerika’ya doğrudan bir rota oluşturacak bir altyapı projesini kutladılar.

Asya-Pasifik Ekonomik İşbirliği forumu ve Xi’nin Başkan Joe Biden ile yapacağı son toplantı öncesinde gerçekleşen liman açılışı, bir zamanlar ekonomik fırsatlar için öncelikle ABD’ye bakan bir bölgede Çin’in artan etkisinin altını çiziyor.

Xi, Peru’ya varışından önce El Peruano gazetesinde yayınlanan başyazısında “Çin, Perulu dostlarımızla tek yürek ve aynı hedefle el ele çalışmaya ve dostluğumuzun gemisini daha da parlak bir geleceğe doğru yönlendirmeye hazırdır” diye yazdı .

Çin lideri mega limanın açılış töreninde yaptığı konuşmada projeyi “Kuşak ve Yol Girişimi himayesinde Çin-Peru işbirliğinin başarılı bir örneği” olarak övdü.

Xi, yatırımın Çin ve Latin Amerika arasında yeni bir deniz koridoru oluşturacağını, “büyük İnka yolu ile deniz İpek Yolu’nu birbirine bağlayarak Peru ve bölgedeki diğer uluslar için ortak refahın yolunu açacağını” söyledi.

Çin lideri, “2,000 yıldan daha uzun bir süre önce Çinli atalarımız Pasifik boyunca yelken açarak Deniz İpek Yolu’nu oluşturdular ve Doğu ile Batı’yı birbirine bağladılar. Perulu İnka halkı 500 yılı aşkın bir süre önce dağları ve vadileri korkusuzca aşarak And Dağlarını kuzeyden güneye kat eden İnka Yolu’nu inşa etti” dedi ve şöyle devam etti:

“Bugün Chancay Limanı modern İnka Yolu için yeni bir başlangıç noktası haline geliyor. Chancay’dan Şanghay’a, Peru’daki Kuşak ve Yol girişimi kapsamında sadece yeni bir gelişmeye değil, aynı zamanda yeni bir çağ için yeni bir kara-deniz geçidinin doğuşuna tanık oluyoruz.”

Çin lideri ayrıca proje ortaklarını ulaşım kapasitesini artırmaya, hizmetleri iyileştirmeye ve Güney Amerika ile Çin arasındaki bağlantıları güçlendirmeye çağırdı.

Peru lideri Boluarte bu projeyi kıtayı Asya’ya bağlayan potansiyel bir “sinir merkezi ” olarak nitelendirdi ve bunun yılda 8,000 kişiye istihdam ve 4.5 milyar dolarlık ekonomik faaliyet yaratabileceğini söyledi.

Çinli şirketler derin su limanı projesinin neredeyse her aşamasında yer alıyor. Yüksek teknolojili lojistik merkezi, 2019 yılında projeye yüzde 60 hisse almak için 1,3 milyar dolar yatırım yapan Çinli nakliye devi Cosco tarafından işletilecek. Çin devlet medyası, tamamlanmış projenin toplam maliyetinin 3,6 milyar dolar kadar olduğunu tahmin ediyor.

Sadece küçük gemileri elleçleyecek bir liman inşa eden ilk aşamanın bu ay faaliyete geçmesi bekleniyor.

Otomatik kargo vinçleri Shanghai Zhenhua Heavy Industries tarafından tedarik ediliyor. Çinli şirketler tarafından üretilen elektrikli sürücüsüz kamyonlar ise konteyner ve kargoları taşımak için kullanılacak. Bu arada Kongre müfettişleri bu Çinli şirketin ABD limanları için güvenlik riski oluşturduğunu iddia etmişti.

ABD tedirgin

Çin’in bölgede artan etkisinden endişe duyan ABD, Peru’nun Çin askeri gemileri tarafından kıtada bir dayanak noktası olarak kullanılabileceğini öne sürdü.

Kısa bir süre önce emekli olan ABD Güney Komutanlığı eski başkanı General Laura J. Richardson, Financial Times’a verdiği bir röportajda Chancay’in Çin donanmasına ait savaş gemilerine ev sahipliği yapabileceğini söylemişti. Pekin yönetimi projenin ticari çıkarlar dışında bir amacı olduğunu reddetti.

Washington Post’a konuşan, Stratejik ve Uluslararası Çalışmalar Merkezi’nin Amerika Programı Direktörü Ryan Berg, “Çinliler ille de büyük bir gösteri yapmak ve orada bir savaş gemisi konuşlandırmakla ilgilenmiyorlar, ancak bunun bir seçenek olduğunu bilmek istiyorlar” dedi.

Liman, kıtanın Çin ile giderek güçlenen bağlarını vurguluyor.

Çin’in Latin Amerika’daki yatırımları, madencilik ve diğer maden çıkarma endüstrilerinin ötesine geçerek hızla gelişiyor.

Peru bölgesel merkez olabilir

Bu arada Peru kamuoyu, bölgeye yatırım çekecek bir yüksek teknoloji merkezi olasılığını memnuniyetle karşıladı.

Tamamlandığında limanın 15 rıhtımı, Güney Amerika’da Panama Kanalı’ndan geçemeyecek büyüklükteki taşıyıcı gemilere ev sahipliği yapabilecek ilk yer olacak.

Çinli araştırmacılar, bu rotanın maliyetleri düşüreceğini ve sefer sürelerini 10 ila 20 gün kısaltarak bölgedeki diğer merkezlerden iş çekeceğini söyledi.

Ayrıca Peru’yu yeni ihracat pazarları ve hatta kıtada fabrika kuracak yerler arayan Çinli şirketler için cazip bir yer haline getirebilir. Haziran ayında Çin’e yaptığı bir ziyarette Boluarte, Çinli elektrikli otomobil devi BYD’nin ülkede bir montaj tesisi kurmayı düşünmesinin nedeni olarak Chancay’i gösterdi.

Peru liman otoritesi bu yıl Cosco’nun yatırım anlaşmasının şartlarını değiştirmeye çalıştı ve Çinli firmaya liman üzerinde 30 yıl boyunca münhasır işletme hakkı vermeyi kabul ederken “idari bir hata ” yapıldığını öne sürdü. Dava, Boluarte’nin Xi ile görüşmek üzere Çin’e gitmesinden günler önce haziran ayında düştü.

Chancay, Xi tarafından 2013 yılında başlatılan ulaşım ve teknoloji altyapısı inşa etmeye yönelik 1 trilyon dolarlık bir plan olan Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında 40’tan fazla limandan oluşan genişleyen bir küresel ağa katılacak.

Xi ve Boluarte’nin ayrıca genişletilmiş bir serbest ticaret anlaşması imzalaması bekleniyor. Çin on yıldır Peru’nun en büyük ticaret ortağı konumunda. İki ülke geçen yıl 36 milyar dolarlık mal ticareti yaparken, Peru’nun ABD ile ticareti 21 milyar dolardı.

Pekin için liman, Peru ve komşu ülkelerdeki bir dizi mevcut yatırımı bir araya getirmeyi vaat ediyor.

Çin, Chancay’ı Latin Amerika’daki en büyük ticaret ortağı olan Brezilya’ya bağlayan bir demiryolu hattı inşa etmeyi hedefliyor ve Çinli firmalar Lima’nın elektrik dağıtımını devralma sürecinde.

Peru madencilik sektöründeki Çin yatırımlarının toplamı 11.4 milyar dolar. Bunun büyük bir kısmı elektronik ve temiz enerji teknolojilerinin üretimi için gerekli olan bakıra erişimi güvence altına almaya odaklanmış durumda.

Dünyadaki bakır rafinasyonunun neredeyse tamamı Çin’de gerçekleştiğinden, Chancay limanı Pekin’in Güney Amerika’nın ikinci en büyük ham bakır üreticisindeki madenlere erişimini geliştirmesine yardımcı olacak.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Çin’in en büyük bankalarından biri, Rusya’ya yapılan yuan transferlerini engellemeye başladı

Yayınlanma

Çin’in dördüncü büyük bankası Bank of China, Rusya ile ticari ilişkileri bulunan ülkelerden yapılan yuan transferlerini engellemeye başladı.

RBK gazetesine konuşan iş insanları, avukatlar ve danışmanlar, varlıklarına göre Çin’in dördüncü büyük bankası olan Bank of China’nın, Rusya’nın mal alımı için kullandığı bazı ülkelerden yuan transferlerini engellemeye başladığını belirtti.

Örneğin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) merkezli bir şirket, kısa süre önce Kazakistan’daki Bank CentreCredit’ten Çin’in Chouzhou Commercial Bankası’na yuan transfer edemedi.

İhracatçılar ve İthalatçılar Birliği Hukuk Komitesi Başkan Yardımcısı Vladislav Donçenko, bu işlemin, Kazakistan bankasının muhabir bankası olarak görev yapan Bank of China tarafından bloke edildiğini açıkladı.

Donçenko, şirketin ne yöneticisinin ne de kurucusunun Rusya ile resmi bir bağı bulunmadığını vurguladı. Ayrıca, Chouzhou Bank’ın artık yalnızca doğrudan muhabir ilişkiye sahip olduğu bankalardan ödeme kabul ettiğini belirtti.

ITSWM Danışmanlık Şirketi kıdemli analisti Giorgiy Okromçedlişvili ise, benzer sorunların Gürcistan ve Ermenistan’daki bankalardan Çin’e para aktarırken de yaşandığını ifade etti.

Diğer yandan Rus-Asya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği Genel Konseyi Sekreteri Maksim Spasskiy, bu tür vakalardan haberdar olduğunu söyledi.

Bank of China’nın, Çin bankaları arasında en katı ve karmaşık uyumluluk prosedürlerine sahip olduğunu belirten Spasskiy, “Ufak bir risk şüphesi bile ödeme yapmayı reddetmelerine yol açabiliyor,” dedi.

Genel olarak, Çin’den yapılan mal alımları söz konusu olduğunda, sıradan ürünler için (örneğin tekstil ürünleri) ödemeler genelde küçük bölgesel bankalar aracılığıyla yapılabiliyor.

Fakat karmaşık ekipman veya elektronik ürünlerin teslimatı söz konusu olduğunda ve ödeme yapan şirket BAE, Kırgızistan veya Kazakistan merkezliyse, süreç daha da karmaşıklaşıyor.

NSP Hukuk Bürosu ortaklarından Aram Grigoryan, Çin bankalarının, aynı müşterinin hesapları arasında bile para transferi seçeneklerini giderek daha fazla daralttığını ve bu durumun kötüleşeceğini söyledi.

Grigoryan, “Bazı durumlarda, Çin bankaları yabancı bir banka hesabından Çin’deki bir banka hesabına ödeme yapılması için özel izinler talep ediyor,” ifadelerini kullandı.

BGP Litigation avukatı Kseniya Mudrik, Bank of China’nın, Rusya ile bağlantılı tarafların doğrudan veya dolaylı katılımıyla gerçekleşen sınır ötesi ödemelerde muhafazakâr bir politika izlediğini belirtti.

Nordic Star hukuk firmasının yönetici ortağı Andrey Gusev de Bank of China’nın bu tedbirleri yalnızca uluslararası baskılar nedeniyle değil, aynı zamanda iç düzenlemeler doğrultusunda aldığını ifade etti.

Rusya’dan yapılan ödemelerle ilgili sorunlar, Ukrayna’daki savaş nedeniyle 2022’de başlayan yaptırımların bir sonucu olarak ortaya çıktı. Aralık 2023’ten itibaren, “dost” ülkelerden bazı bankalar, ABD Başkanı Joe Biden’ın kararnamesi nedeniyle Rus şirketleriyle çalışma politikalarını daha da sıkılaştırdı.

Söz konusu kararnamede, yabancı bankaların, Rusya’dan yaptırım altındaki kişilere yönelik işlemleri kolaylaştırmaları veya Rusya’nın savunma sanayiine tedarik sağlamaları durumunda cezai yaptırımlara maruz kalabileceği belirtiliyor.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Hırvatistan, 91 milyon dolarlık Bayraktar TB2 alacak

Yayınlanma

Hırvatistan hükümeti perşembe günü yaptığı açıklamada, parlamento komitesinin ABD yapımı roket sistemlerinin alımını desteklemesinden birkaç gün sonra, 86 milyon avroluk (91 milyon dolar) bir anlaşmayla Türkiye’den insansız hava araçları satın alacağını söyledi.

Hükümetten yapılan açıklamada, Bayraktar TB2 SİHA’larının 2026 yılına kadar satın alınmasının onaylandığı belirtildi.

Altı insansız hava aracının yanı sıra çeşitli ekipman ve uzmanların eğitimini de içeren anlaşmanın Hırvatistan ordusunun “çağdaş tehditlere başarılı bir şekilde yanıt vermesini” sağlayacağı belirtildi.

Salı günü ayrıca parlamentonun savunma komitesi ABD’den yaklaşık 290 milyon dolar değerinde sekiz adet HIMARS füze sisteminin satın alınmasını onaylamıştı.

Genelkurmay Başkanı Tihomir Kundid bunun ülkede “topçu füze birliklerinde yeni bir dönem” anlamına geleceğini söyledi.

Perşembe günü hükümet ayrıca Almanya’dan 50 adede kadar Leopard tankı satın almak için hazırlıklara başladı; bu işlem eski tanklarının ve diğer askeri ekipmanlarının bir kısmının Ukrayna’ya gönderilmesini de içeriyor.

Hırvatistan Savunma Bakanı Ivan Anusic ve Alman mevkidaşı Boris Pistorius tarafından ekim ayı sonunda imzalanan niyet mektubu, Zagreb’in Kiev’e 30 tank, 30 savaş aracı, mühimmat ve ekipman teslim etmesini ve bunların değerinin yeni Leopard 2A8’lerin toplam fiyatından düşülmesini öngörüyor.

Hem Avrupa Birliği hem de NATO üyesi olan Hırvatistan, nisan ayında Fransa’dan satın aldığı 12 savaş uçağının ilk partisi olan altı Rafale savaş uçağını teslim aldı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English