Asya
Soğuk Savaş retoriğine sarılan Yoon, anti-komünist kampanyayı hızlandırdı

Güney Kore Devlet Başkanı Yoon Suk-yeol, Kuzey Kore ve Çin ile yaşanan gerginliklerin ortasında ülkeyi ABD ve Japonya’ya yakınlaştırırken, ülke içinde de rakiplerinin ‘devlet düşmanı’ olduğunu ima ederek agresif bir anti-komünist kampanyayı hızlandırdı.
Muhafazakâr lider son haftalarda komünizm karşıtı söylemleri öne çıkarırken, siyasi rakiplerini de “devlet karşıtı” aktörler olmakla suçladı ve kendi tabanını “mücadeleye” çağırdı. Yoon ayrıca Japonya’nın Fukuşima atık su salınımını eleştirenleri Kuzey Kore takipçileriyle karşılaştırdı.
Pazartesi günü üst düzey yardımcılarıyla bir araya gelen Yoon, “Liberal demokratik devleti sarsmaya ve yıkmaya çalışan devlet karşıtı eylemlerle, siyasi eğilimleri ne olursa olsun tüm vatandaşlarla birlikte kararlılıkla mücadele etmeliyiz” dedi.
Güney Kore’de, komünizmle bağlantılı bir terim olan “devlet karşıtı faaliyetlerin” failleri uzun yıllar hapis cezasına çarptırılabiliyor.
Yoon herhangi bir kişi ya da parti ismi vermezken, sözleri, Japonya’nın enkaz halindeki Fukuşima nükleer santralinden arıtılmış radyoaktif suyu boşaltmasına karşı ülke çapında bir kampanya başlatan muhalefetteki Kore Demokratik Partisi’ne (DKP) dolaylı bir saldırı olarak görüldü.
2022’deki başkanlık seçimlerinde Yoon’a karşı kıl payı kaybeden DKP lideri Lee Jae-myung, perşembe gününden bu yana konuyla ilgili olarak açlık grevi yapıyor.
Anketlerde düşüşte
Cuma günü yayınlanan Gallup anketine göre Yoon’un kamuoyu nezdindeki onayı yüzde 34’e geriledi. Ankete göre bu düşüşün ardındaki neden dış politika ve Fukuşima su meselesi oldu.
Yoon’un bu düşüş karşısında Soğuk Savaş dönemindeki çatışmaları anımsatan ani söylemi muhalif siyasetçiler arasında endişe yarattı.
South China Morning Post’un haberine göre, siyasi analist Park Sang-byung, Yoon’un sözlerinin nisan ayında yapılacak parlamento seçimleri öncesinde muhafazakar seçmenler için bir “toparlanma çağrısı” olduğunu söyledi.
İktidardaki Halkın Gücü Partisi kamuoyu yoklamalarında düşüşte.
Dış politikanın dost – düşman ayrımını kullanıyor
Chonnam Ulusal Üniversitesi’nde siyaset bilimi profesörü olan Yoon Sung-suk ise, eski savcıyken devlet başkanı olan Yoon’un büyük güçler arasındaki rekabette Güney Kore’nin konumunu belirlemek için “dost mu düşman mı” yaklaşımını benimsediğini söyledi.
Akademisyen, “Bir yanda Kuzey, Çin ve Rusya, diğer yanda Güney, ABD ve Japonya arasında derinleşen çatışma, Başkan Yoon’un dünya görüşüne uyuyor – ya bizdensiniz ya onlardan,” dedi.
ABD ile yakınlaşmaya tepki gösterenleri suçladı
En üst düzey bilim kurumu olan Kore Ulusal Akademisi’nin cuma günü düzenlenen 60. kuruluş yıldönümünde de Başkan Yoon, benzer vurguları yaparak liberal demokrasi ve piyasa ekonomisinin Güney Kore’nin barış ve refahını destekleyen iki güç olduğunu söyledi.
Yoon, “Ancak özgürlüğümüz şu anda sürekli tehdit altında. Hala, komünist totaliter güçler ve onların fırsatçı takipçileri ile devlet karşıtı güçler, Japonya karşıtı duyguları kışkırtıyor ve Camp David’de üretilen Güney Kore-ABD-Japonya işbirliği mekanizmalarının Güney Kore’yi ve halkını tehlikeye atacağı gibi yanlış yönlendirmelerde bulunuyorlar” dedi.
Güney Kore Devlet Başkanı, geçen ay Joe Biden’ın ABD’deki başkanlık resepsiyonunda Japonya Başbakanı Fumio Kishida ile birlikte kabul ettiği, güvenlik de dahil olmak üzere bir dizi işbirliği mekanizmasına atıfta bulunuyordu.
Geçtiğimiz ay Halkın Gücü Partisi siyasetçileri için düzenlenen bir yemekte de Yoon, bir ülkenin siyasi olarak izlemesi gereken en önemli şeyin “ideoloji” olduğunu söyleyerek, pragmatik politikaların özgür bir demokrasi ve kapitalist bir ekonomiye sıkı sıkıya bağlı olmadıkça anlamsız olduğunu savundu.
Heykellerle ‘mücadele’
Anti-komünist ideolojinin iktidar partisinin siyasi söyleminde nasıl merkeze yerleştiğini gösteren bir olayda, Güney Kore Savunma Bakanlığı geçen hafta bağımsızlık yanlısı savaşçı Hong Beom-do’nun büstünü Rus Bolşeviklerle ilişkili olduğu gerekçesiyle Kore Askeri Akademisi’nin bahçesinden kaldırdı.
Bağımsızlık yanlısı Koreli gerillaların komutanı olan Hong, 1920 yılında Çin’in Mançurya bölgesindeki Fengwudong Savaşı da dahil olmak üzere Japon kuvvetlerine karşı birçok zafere öncülük etmişti.
Asya
Güney Kore’nin yeni başkanı Lee, ekonomik krize karşı işe koyuldu

Güney Kore’nin yeni başkanı Lee Jae-myung, perşembe günü ilk kabine toplantısını, durgun ekonomik büyümeyi ele almak ve hane halklarına yardım etmek için acil bir paket hazırlamaya odaklanarak gerçekleştirdi ve seçim kampanyasının en önemli vaatlerinden birini yerine getirmek için hızlı adımlar attı.
Devlet Başkanı Lee, Yoon Suk Yeol’un anayasaya aykırı olarak kısa süreli sıkıyönetim ilan etmesinin ardından görevden azledilmesi sonucu erken seçimlerden zaferle çıkarak çarşamba günü göreve başladı. Askeri yönetim girişimi, Yoon’un görevden alınmasına yol açtı ve Asya’nın dördüncü büyük ekonomisinde şok dalgaları yarattı.
Basın mensuplarına yaptığı kısa açıklamada Lee, aralık ayında Yoon’un görevden alınmasının ardından göreve gelen geçici hükümetin bıraktığı kabineye, halkın zor günler geçirdiği için işe koyulmak için kaybedecek zaman olmadığını söyledi.
Lee, yönetimde sürekliliği sağlamak için kabineyi ve ofis kadrosunu oluşturmak üzere acele ediyor.
Yeni lider, çarşamba günü cumhurbaşkanlığı ofisine girdikten sonra, bilgisayarların, yazıcıların ve hatta kalemlerin bile kaldırıldığını ve oranın “mezarlık” gibi sessiz olduğunu, oraya atanan hükümet yetkililerinin görev yerlerine geri gönderildiğini söyleyerek şaşkınlığını dile getirdi.
Lee, ekonomik toparlanmayı en önemli önceliklerinden biri haline getirdi ve büyümeyi desteklemek için en az 30 trilyon won (22 milyar dolar) tutarında mali harcamayı derhal başlatacağını taahhüt etti. Merkez bankası, mayıs ayında büyüme tahminini şubat ayındaki %1,5’ten bu yılın %0,8’ine düşürmüştü.
‘1997 Asya finansal krizinden daha zorlu bir dönem’
Lee, şu ana kadar sadece siyasi bir müttefiki ve deneyimli bir milletvekilini başbakan adayı olarak gösterdi. Başbakan olarak atanması parlamentonun onayını gerektiren Kim Min-seok çarşamba günü yaptığı açıklamada, ülkenin 1997 Asya finansal krizinden daha da zorlu bir ekonomik çalkantı ile karşı karşıya olduğunu ve bunun olumsuz dış faktörlerle daha da karmaşık hale geldiğini söyledi.
Kim, gazetecilere verdiği demeçte, “Bugün ekonomi düşüşe geçiyor ve durgunluk yaşıyor, bu yüzden durumun çok daha zor olduğunu düşünüyorum” dedi.
Önceki hükümet, otomobil, elektronik ve çelik gibi ülkenin ihracata bağımlı bazı önemli sektörlerini vuracak olan ABD’nin ağır gümrük vergilerini hafifletme konusunda çok az ilerleme kaydetmişti.
Analistler, Lee’nin, sıkıyönetim girişiminin ülkede bıraktığı derin izleri sarmaktan ABD’nin öngörülemeyen korumacı adımlarına karşı koymaya kadar, Güney Kore liderlerinin son on yılların en zorlu görevlerinden biriyle karşı karşıya olduğunu belirtiyor.
Lee, çarşamba günü ilk resmi etkinliği olarak ülkenin en üst düzey askeri yetkilisiyle görüştü.
Asya
Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları, Japonya’da Suzuki Swift üretimini durdurdu

Nikkei‘nin perşembe günü edindiği bilgiye göre, Japon Suzuki Motor, Çin’in nadir toprak elementleri ihracatına getirdiği kısıtlamalar nedeniyle parça sıkıntısı yaşandığı için Japonya’da kompakt Swift modelinin üretimini durdurdu.
Bu, Çin’in ihracat kontrollerinin bir Japon otomobil üreticisinin faaliyetlerini doğrudan etkilediği ilk vaka. Etkisi, Pekin’in vereceği tepkiye bağlı olarak diğer şirketlere de yayılabilir.
Elektrikli ve hibrit araçların motorları için hayati önem taşıyan nadir toprak metalleri, büyük ölçüde dünya üretiminin %70’ini karşılayan Çin’de üretiliyor.
Nisan ayında Çin hükümeti, ABD’nin Çin mallarına uyguladığı gümrük vergilerine misilleme olarak yedi tür nadir toprak metaline ihracat kısıtlamaları getirdi.
Suzuki, spor modeli hariç Swift modellerinin üretimini 26 Mayıs’tan 6 Haziran’a kadar askıya aldı. Şirket bunun nedenini açıklamadı. Çin’in ihracat lisanslarını geç vermesi nedeniyle parça tedariki gecikti.
Bazı Swift modellerinde yakıt tüketimini sınırlamak için basitleştirilmiş hibrit sistemler bulunuyor. Suzuki sadece hibrit sistemli modellerin üretimini durdurursa, üretim hattının verimliliği düşer. Bu nedenle şirket diğer modellerin üretimini de durdurmuş görünüyor.
Etkileri ABD ve Avrupa’da şimdiden hissedilmeye başladı. Mayıs sonunda, ABD’li otomobil üreticisi Ford Chicago’daki fabrikasında Explorer spor araçlarının üretimini geçici olarak durdurdu. Avrupa Otomotiv Tedarikçileri Birliği (CLEPA) de bazı otomotiv parça üreticilerinin fabrikalarını kapatmak zorunda kaldığını açıkladı.
Çin’in nadir toprak elementleri ihracat kısıtlamaları Avrupa otomotiv sektörünü vurdu
Asya
Japonya’da doğum sayısı yeni bir düşüş rekoru kırarak %5,7 azaldı

Sağlık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın çarşamba günü açıkladığı rakamlara göre, 2024 yılında ülkede ikamet eden Japon vatandaşlarının toplam doğum sayısı 686.061 olarak gerçekleşti ve bir önceki yıla göre %5,7 azaldı. Kayıtların tutulmaya başlandığı 1899 yılından bu yana yıllık doğum sayısının ilk kez 700.000’in altına düştüğü belirtildi.
Bu rakam, hükümetin tahminlerinden 14 yıl önce gerçekleşti ve keskin düşüş, Japonya’nın nüfus azalmasını daha da ağırlaştırarak ülke ekonomisi ve sosyal güvenlik sistemine ek baskı yaratıyor.
Toplam doğurganlık oranı, yani her kadının doğurganlık çağının sonuna kadar doğuracağı çocuk sayısı, bir önceki yılın 1,20’sinden 0,05 puan düşerek 1,15’e geriledi ve üst üste üçüncü yıl yeni bir rekor düşük seviyeye ulaştı. Bu oran, nüfusun korunması için gerekli olan 2,07’nin oldukça altında kaldı. Bu oran 2005’ten 2015’e kadar 1,26’dan 1,45’e yükselmişti, ancak 2016’dan bu yana düşüş eğiliminde.
Ulusal Nüfus ve Sosyal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsü’nün Nisan 2023’te hazırladığı orta vadeli tahminlere göre, Japonya 2024 için 755.000 doğum ve 1,27 doğum oranı öngörmüştü. Yıllık doğum sayısının 2038’de 700.000’in altına düşeceği tahmin ediliyor.
2024 yılında evlilik sayısı bir önceki yıla göre %2,2 artarak 485.063’e yükseldi. Bu rakam, COVID-19 pandemisinin neden olduğu büyük düşüşün ardından iki yıl sonra ilk kez artış göstermiş olsa da, toparlanma zayıf kaldı. Toplam sayı, ikinci yıl üst üste 500.000’in altında kaldı ve savaş sonrası en düşük ikinci rakama ulaştı.
2024 yılında ölüm sayısı %1,9 artarak 1.605.298’e yükseldi. Doğumlar ile ölümlerin farkı olarak hesaplanan doğal azalma da 919.237 ile rekor seviyeye ulaştı. Bu rakam, bir önceki yıla göre yaklaşık 70.000 daha fazla olup, batı Japonya’daki Kagawa eyaletinin nüfusu olan yaklaşık 916.000 kişiye eşittir.
Hızlı nüfus azalması, Japonya’nın ekonomik geleceğine gölge düşürüyor. Çalışma çağındaki nüfus (15-64 yaş arası bireyler) azaldıkça işgücü sıkıntısı giderek daha ciddi hale geliyor. Son yıllarda daha fazla kadın ve yaşlı işgücüne katılmış olsa da, bu eğilim doğum oranındaki düşüşü telafi etmeye yetmeyecek.
Japonya’nın işgücü nüfusu 2023 yılında 69,25 milyondu. Tokyo merkezli Dai-ichi Life Research Institute’da ekonomist olan Takuya Hoshino’ya göre, işgücü sayısının 2035’ten itibaren azalmaya başlayarak 2050’de 62,87 milyona düşmesi bekleniyor. Hoshino, “İşgücü sıkıntısı daha da kötüleşecek ve sağlık hizmetleri, yaşlı bakımı ve lojistik gibi hizmetlerin sürdürülmesi son derece zor hale gelecek” dedi.
Nüfusun azalmasının, tüketici talebini zayıflatacağını ve şirketleri sermaye harcamalarını kısmaya zorlayacağını söyledi.
Ülkenin sosyal güvenlik sisteminin sürdürülebilirliği sorgulanıyor. Sosyal yardımların mevcut düzeyde sürdürülmesi için, bugünkü ve gelecekteki çalışanların daha fazla katkı yapması gerekecek. Genç nesillerin yükünü hafifletmek için, ülke sosyal yardım ve hizmetleri kısmak zorunda kalabilir.
Henüz yeni doğan sayısında herhangi bir tersine dönüşün işareti yok. Bu yılın Ocak-Mart döneminde, yabancılar da dahil olmak üzere doğum sayısı, bir önceki yılın aynı dönemine göre %4,6 düştü.
1990’larda Japonya’da yıllık yaklaşık 1,2 milyon doğum gerçekleşiyordu ve bu bebekler şu anda çocuk doğurma çağındadır. 2000’lerin ortalarında doğum sayısı 1,1 milyonun altına düştü ve sonraki on yılda 1 milyonun altına indi. Japon hükümeti, bu eğilimi tersine çevirmek için 2030’lara kadar zaman olduğu uyarısında bulundu.
Doğum oranlarının düşmesi, diğer ülkelerin de karşı karşıya olduğu bir sorun. Güney Kore, toplam doğurganlık oranının 1’in altına düştüğü tek OECD üyesi (2024’te 0,75). Bu oran 2023’e göre hafif bir artış göstermiş olsa da, hala dünyadaki en düşük oranlardan biridir. Ard arda gelen hükümetler, durumu iyileştirmek için yeterince çaba göstermedikleri için sık sık eleştirilmektedir.
-
Diplomasi2 hafta önce
Lavrov’un ziyareti ve Ermenistan’da son durum: Denge mi, savrulma mı?
-
Söyleşi2 hafta önce
Eski AP Türkiye Raportörü Kati Piri Harici’ye konuştu: AB’nin tutarlı bir Türkiye stratejisi yok
-
Görüş2 hafta önce
Trump’ın Rusya-Ukrayna barışını teşvik girişimi stratejik açmaza dönüştü
-
Dünya Basını2 hafta önce
Tantura katliamı: İsrail’in örtbas ettiği savaş suçu
-
Görüş2 hafta önce
Silahlar sustu, şimdi artılar eksiler hanesine bakma zamanı – 1
-
Avrupa1 hafta önce
Max Otte: Alman ekonomisinde bir gerileme değil, çöküş yaşanıyor
-
Görüş1 hafta önce
ABD Dışişleri’nin Avrupa eleştirisi ne anlama geliyor?
-
Rusya1 hafta önce
Ukrayna’dan Rus stratejik bombardıman üslerine kamyonlardan kalkan İHA’larla saldırı