Rusya
‘Sorunlu cumartesi’: Wagner’in darbe teşebbüsünün ardından Rus basınından küpürler

Çevirmenin notu: Rus paralı asker şirketi Wagner’in cuma gece saatlerinde Kremlin’e karşı Rostov oblastından başlattığı kalkışma Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun araya girmesiyle şimdilik son buldu. Prigojin Belarus’a gidiyor ve yargılamadan muaf olacak. Sıcağı sıcağına yapılan değerlendirmeler pek bilgilendirici ve detaylı değildi, ancak Rus basınında çıkan köşe yazılarında çarpıcı değerlendirmeler yer buldu.
‘Sorunlu Cumartesi’: Ülkenin modern tarihindeki en zorlu günden çıkan sonuçlar
Aleksandr Sıtnikov, Svobodnaya Pressa
Düşman bu “büyük fırsat penceresinden” istifade etmeye çalıştı ama ağzına tekmeyi yedi
“Müzisyenler” 24 Haziran akşamı geç saatlerde başkent Don’dan kent ahalisinin alkışları eşliğinde ayrıldılar, her ne kadar bu özel askeri şirketin milisleri bir önceki sabah darbeci ilan edilmiş olsalar da. Yerel internet kaynaklarına göre, Rostov’un Broadway’i Boliaya Sadovaya’dan ayrılan milisler ayrılırken havaya ateş açtılar.
Vali Vasiliy Golubev şunları söyledi: “Wagner konvoyu Rostov’dan ayrıldı ve saha kamplarına doğru yola çıktı. Bu olağanüstü koşullar altında başkent Don ve Rostov oblastı genelinde hayati sistemlerin sorunsuz çalışmasını sağlayan herkese minnettarım.”
Ülkemizin tarihine 24 Haziran 2023 günü, Wagner’in Moskova’ya giden konvoyunun Rusya Hava Kuvvetleri uçakları tarafından saldırıya uğradığı ve ardından Prigojin’in avcı uçaklarının Rus uçaklarını vurmaya başladığı “sorunlu bir cumartesi” olarak geçecektir.
Rybar Telegram kanalı, “Gün boyunca Wagner savaş uçakları beşi silah taşımayan yedi hava aracı düşürdü. Bunlar arasında üç adet Mi-8 helikopteri ve mürettebatlı bir İL-18 tabanlı hava kontrol merkezi de vardı,” diye yazıyor. Ruslar Rusları öldürdü. Pilotlar öldürüldü.
Banderistan’da gün boyu kutlama vardı, zira “kalkışma” aylardır karşı taarruza hazırlanan Zelenskiy ekibi için bunun “tam doğru” zaman olduğunu ispat etti. Bir CNN muhabirinin tahminine göre, “Ukrayna’da günün kelimesi: schadenfreude, yani başkasının talihsizliğinden zevk almak.”
Banderistan Devlet Başkanı’nın danışmanı Podolyak, “Rusya’nın tümüyle iç savaşa saplanmaması için çok sayıda askeri birliği cepheden uzaklaştırması gerekecek. Bunu yaparlarsa her şey darmadağın olur. Rusya’daki durum son derece moral bozucu, bu bizim için büyük bir fırsat penceresi,” diyerek, Bankova’nın resmi görüşünü dile getirdi.
Akşam saatlerinde, Lukaşenko’nun arabuluculuğu sayesinde kalkışmanın durması, gaza gelen Ukraynalıların keyfini nihayet kaçırmıştı. Şariy soyadlı bir İspanyol dolandırıcı sızlanmaya başladı: “Prigojin durduysa, işi bitmiştir. Bugün, yarın, yarından sonraki gün. Eğer durursa, sadece kendisini değil, binlerce Wagnerci ve onları destekleyen milyonlarca kişiyi de hedef haline getirir.”
Eğer bu hadise Ukrayna’da gerçekleşseydi, Tolik’in kehaneti yüzde yüz gerçekleşmiş olacaktı. Fakat Vladimir Putin sözünü tuttu ve bu sayede “sorunlu cumartesi” çok az sayıda Rus’un kanının akmasıyla sona erdi.
Batılı “Kremlin kuleleri” uzmanları ve Rus iç savaşının kışkırtıcıları, Rus düşmanları için esef verici bir sonuç çıkarmak zorunda kaldılar. Birincisi, tüm “müzisyenler” patronlarını desteklemedi ve ikincisi, “adalet yürüyüşü”nü destekleyen askerlerimizin “beklenen toplu firarı” nedeniyle Rus cephesinde bir çöküş yaşanmadı.
Bu arada, Rostov-on-Don’da pek çok yurttaş “müzisyenleri” ihanetle suçladı ve doğrudan yüzlerine karşı onları arkadan bıçakladıklarını söylediler. Milislerin tepkisine bakılırsa, cephe gerisindeki kamplara dönme emrinin gelmesiyle büyük ölçüde rahatlamışlardı.
Güney Askeri Bölgesi karargahının yakınındaki Astor alışveriş merkezinin önünde yaşanan göğüs göğüse çatışma görüntüleri 2 Mayıs 2014’te Odessa’da yaşanan trajediyi hatırlattı. Wagnerciler olmasaydı, Rostov’un merkezinde yumruk yumruğa kavgalar ve hatta pogromlar kolaylıkla patlak verebilirdi.
Sohbet odalarında Prigojin’in sadece “psikotik” ya da uzun süreli stres nedeniyle “aşırı hararetli” olduğu söyleniyor. Mesela Yevgeniy Viktoroviç’e kolayca “travma sonrası sendromu” teşhisi konulabilir, zira çalışma anlarında ya da daha doğrusu Savunma Bakanlığı ile yaşanan gerginliklerde tüm dünyanın ona ihanet ettiğini söylüyor. Bu, savaşçılarla yapılan görüşmelerden sonra bazı Rostovluların görüşü de bu yönde.
Vostok komutanı Aleksandr Hodakovskiy, şeflerini destekleyen “müzisyenler” için “Onları affet Tanrım, zira ne yaptıklarını haberleri yok,” diye yazdı. Ayrıca şunu da eklemişti: “Düşmanın durumdan faydalanmaması ve tüm kaynaklarını savaşa aktarmaması için Tanrı’ya dua ettik, aksi halde neredeyse hiç şansımız olmayacaktı. Zaten zor zamanlar geçiriyoruz ama dün her şey pamuk ipliğine bağlıydı. Neyin tehlikede olduğunu ve yenilgiye ne kadar yaklaştığımızı anlayanlar, birileri otoriteye meydan okuduğu için sevinerek Wagnerciler adına zafer çığlıkları atanları asla anlayamayacaklar.”
Zelenskiy’in ekibi doğal olarak “büyük fırsat penceresinden” istifade etti. Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı Anna Malyar, halka sevinçle “Bugün Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Doğu birlikleri, Orehovo-Vasilyevka, Bahmut, Bogdanovka, Yagodnoye, Kleşçeyevka ve Kurdyumovka’ya doğru eşzamanlı olarak birkaç yönde taarruz başlattı,” konuşmasını yaptı. Tabii ki otomatik olarak ağzından şunu kaçırdı: “Tüm bu yönlerde ilerleme var.”
Ancak Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy’ın kulaklarını tıkadığı savaş muhabirleri bu “iddiaları” yalanladı: “Prigojin’in kalkışmasının cephede pek bir etkisi olmadı. Fakat Ukrayna Silahlı Kuvvetleri kendilerine şans vaat eden bu durumdan yararlanmaya çalıştı ve Bahmut civarında geniş çaplı bir karşı saldırı başlattı.”
Artyomovsk’a yapılan atılım, “sallanan Rus gemisine” ek bir hamle olarak tasarlanmıştı. Zelenskiy’in ekibi, Prigojin’in “kaleyi” aldığını ve Savunma Bakanlığı’nın zaferini boşa çıkardığını söyleyerek paralı askerlerin şeflerini daha da kızdırmayı umuyordu. Hiçbir şey çıkmadı, savaşçılarımız direndi ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri kuzey kanadında öyle kayıplar verdi ki Bankova’dakilerin “kara cumartesi” ilan etme zamanı geldi.
Rabotino civarındaki bir saldırı başarısız oldu. Rus askerleri, Ukraynalıların mevzilerimize yürüdüğü tüm Amerikan Bradley’lerini imha etti. Ama hepsi bu kadar da değil. Telegram kanalı Starşe Edda, “Tüm bu gelişmelerin ardında gerçekten önemli bir haber geldi. Kupiansk yakınlarındaki füze ve keşif personelimiz çok sayıda [düşmanı] katletti. Ve bu katliam iki gün boyunca devam etti,” diye bildirdi.
Yazar Boris Rojin’in, kanalından “2. Kolordu piyadeleri Spornoye yakınındaki Ukrayna Silahlı Kuvvetleri mevzilerine saldırıyor ve kaledeki Ukrayna piyadeleriyle sıcak çatışmaya giriyor. Son günlerde Spornoye bölgesindeki ilerleme 2 kilometreye kadar ulaştı,” bilgisini paylaştı.
Prigojin’in kalkışması Putin’in ifşasıdır
Maksim Trudolyubov, Meduza
Prigojin ve “ordusunun” Putin’in şahsi projesi olduğuna şüphe yok. Aksi takdirde paralı askerlerin Afrika’daki çatışmalara, Suriye savaşına ve Ukrayna’ya karşı savaşa katılımı söz konusu olmazdı. Sömürgelere erişimi olmazdı. Rusya’nın her yerinde paralı askerlerin reklamları, Rus politikacıların ellerinde balyozlarla çekilmiş fotoğrafları ve “gönüllüleri” itibarsızlaştırmaya karşı bir yasa olmazdı. Devlet Başkanı’nın Prigojin’e yönelik stratejik kararsızlığını terk etmek zorunda kaldığı ve onu alenen “hain” olarak nitelendirdiği 24 Haziran 2023 sabahına kadar paralı askerlerin Putin’in projesi olarak kaldığı söylenebilir.
Putin’in siyaset teorisi
Göstermelik bir komutanı olan paralı asker ordusu Putinizmin organik bir unsurudur. Bu, özünde ülkenin üst yönetiminin emirlerini yerine getiren, ancak gri bir alanda, yasaların dışında ve onun gölge ekonomisinin kuralları altında var olan bir yapıdır. Putin’in yönetilebilirliğin ve verimliliğin tacı olarak gördüğü tam da bu yaklaşımdır. Normal devlet kurumlarına ve profesyonel memurlara güvenmeyen Putin, 23 yıllık iktidarı boyunca arkadaşları ve eski meslektaşları adına kayıtlı yarı-şirketler ve hatta Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri gibi tümüyle yarı-devletler yarattı. Bu kara delikler onun zenginleşmesini sağlarken, aynı zamanda teorik olarak her an kopabilirdi.
Bu tür bir siyasi strateji tek bir varsayıma dayanır; tüm insanların öznellikten yoksun olduğu varsayımı. Onlar her zaman “birilerinin birileridir”; eğer bir efendi onlara ödeme yapmayı keserse, başka bir efendi aramaya başlarlar. Ve eğer ödemeyi tamamen keserlerse, bağlantısı kesilmiş bir cihaz gibi çalışmayı bırakırlar. Putin’in muhalefet ve bağımsız medya hakkındaki tüm konuşmaları bu inancın gücünün bir kanıtıdır. “Yabancı acentalar”, “istenmeyen” ve “aşırılık yanlısı” örgütlerle ilgili yasalar, Putin’in birey özerkliğinin temelden yoksun olduğuna dair inancını yasal olarak tanımlama girişimidir; muhalifleri ancak başkasının çıkarları doğrultusunda hareket eden başkasının “casusları” olabilir.
Prigojin, pek çoğu bilinmeyen çeşitli nedenlerle, “fişi çekildikten” sonra çalışmayı bırakmadı. Belki de “şefin” köşeye sıkıştırılmış olmasından öyleydi. Uzun zamandır durdurulmak isteniyordu ve sahneyi terk etmenin kendisi için iyiye işaret olmadığını anlamıştı. Güçlü bir kaynak olmadan o sadece bir hiç değil, aynı zamanda bir suçludur, hem Rusya’da hem de yurt dışında.
Prigojin’in siyasi programı
Bunun farkına varan Prigojin, yaklaşık altı ay önce, sonunda siyasi bir faaliyete dönüşen bir kamuoyu stratejisi oluşturmaya başladı. Prigojin’in “programı” radikal bir popülist hareketin tüm unsurlarına sahip. Böyle bir hareketin genel ilkeleri, bu konunun önde gelen uzmanı Hollandalı siyaset bilimci Cas Mudde tarafından tanımlanmıştır; toplumun “iyi insanlar” ve “kötü elitler” olarak mutlak bir şekilde bölünmesi, ulusları kurtarma talebi (ve vaadi) ve bu sloganları uygulamak için otoriter yöntemler.
Prigojin’in popülist, yani elit karşıtı pozisyonu açıktır; generaller şişmanlıyor ve mühimmat vermiyor, elitlerin çocukları BAE’de ve sosyal medyada eğleniyor. Elit kesim ordunun çürümesinin sebebidir, ordu onun retoriğinde en parlak örnek rolünü oynamaktadır ve tüm toplumun başı derttedir. Ulusu bundan kurtarmak için seçkinler yargılanmalıdır. Prigojin’in bakış açısına göre otoriter yöntem işe yarayan tek yöntemdir, bu nedenle Rusya’da genel bir seferberlik ve planlı bir ekonomi ilan edilmelidir.
Bu kabaca bir araya getirilmiş şemanın, genel anlamda Putin’in etrafındaki diğer üyelerden çok az farklı olan yazarın gerçek görüşlerini ne kadar yansıttığı bilinmemektedir. Ancak Prigojin birkaç ay içinde, bu program temelinde kendisini federal ölçekte bir muhalif siyasi figür haline getirmeyi başardı (kalkışmadan önce belki de Aleksey Navalnıy ile karşılaştırılabilir bir destek bulmuştu). Bu ateşli tanıtım olmasaydı, Prigojin büyük olasılıkla çoktan “tasfiye edilmiş”, öldürülmüş ya da parmaklıklar ardına konulmuş olacaktı. Demek ki biraz öngörüsü var.
Putin’in hiçbir figüre güvenemeyeceğine dair inancını uzmanlar topluluğuna da bulaştırdığı doğrudur. Bu nedenle yorumcular uzun zamandır Prigojin’in hızlanan kopuşunun ne ölçüde sahneleneceğini merak ediyordu. Kremlin’deki bazı kaynaklar da benzer bir gerekçe öne sürdü. Pek çok kişi (muhtemelen haklı olarak) Prigojin’e bizzat Putin tarafından, rahatsız olan generalleri küçük düşürmek ve gözlerini korkutmak için ihtiyaç duyulduğuna inanıyordu.
Çıplak Kral’ın siyasi geleneği
Bu gösteriden doğan “paralı asker kalkışması” kısa sürmesine rağmen Putin’in iktidarına ciddi bir darbe vuracak gibi görünüyor. Kalkışma, Putin’in iktidar sisteminin, yani iktidar çekirdeğinin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Prigojin, Rusya’da tek bir kurşun atılmadan milyonlarca insanın yaşadığı bir kenti ele geçirmenin ve ardından direnişle karşılaşmadan Moskova’ya doğru ilerlemenin mümkün olduğunu kanıtladı. Bu, en azından pek çok güçlü şahsiyetin ve ordunun komutadan hoşlanmadığı ve bu komuta uğruna hayatlarını riske atmayacakları anlamına gelebilir. Çatışmanın berabere bitmesi bu açıdan hiçbir şeyi değiştirmez.
Ne yazık ki ya da şans eseri kalkışma, Prigojin’in radikal popülist fikirlerinin güvenlik güçleri arasında ne kadar kabul görmekte olduğunu ortaya çıkaracak kadar uzun sürmedi. Bu, paralı askerlerin tarafına geçen askeri personel sayısından da anlaşılabilirdi. Ama her halükârda “Prigojin’in programı” duyuldu ve toplumda şu ya da bu şekilde dolaşmaya devam edecek.
Prigojin’in kalkışması, kralın çıplak ilan edilmesiyle sonuçlanacak uzun bir sürecin halkası. Bu tür her hikâye Putin’i neredeyse kelimenin tam anlamıyla “ifşa” ediyor ve üzerindeki çok sayıdaki cübbeden birini çıkarıyor.
Putin’e karşı bir önceki saldırı Belgorod oblastında gerçekleşmişti. O zaman çok büyük olmayan askeri oluşumların sınırı geçebileceği, nüfusun yoğun olduğu bölgeleri ele geçirebileceği ve cezasız bir şekilde geri çekilebileceği ortaya çıktı. Böylece Putin, Rusların kendi “özel harekâtı” ile tehdit edilmediğini söyleme fırsatını kaybetti.
Bundan önce Rus Silahlı Kuvvetlerinin büyük ölçekli savaş misyonlarını yerine getirmedeki yetersizliği tüm dünyaya gösterildi; “dünyanın ikinci en büyük ordusu” efsanesi ve lideri büyük bir gürültüyle çöktü. Daha da öncesinde Putin’in itibarı, savaşın ilk günlerinde komşu ülkedeki durum hakkında sistematik olarak kandırıldığının ortaya çıkmasıyla sarsıldı ve tecrübeli bir siyasetçi ve istihbarat görevlii olarak yanlış bilgileri filtreleyemediği kanıtlandı.
Prigojin’in vurduğu darbenin en ağırı: Putin’in bir noktada herkes için tehdit haline gelebilecek “kendi” adamlarını bile kontrol etmekten aciz olduğu artık aşikâr.
Kremlin’in özel askeri şirketler gibi yarı-devlet yapıların kalıntılarından kurtulmaya çalışacağı açık. Fakat Prigojin’in Moskova’ya “yürüyüş” başlatması hakikati, Putin’in dünya hakkındaki fikirlerinin yetersizliğini ispat etti, bu çerçevede böyle bir şey basitçe gerçekleşemez gibi görülüyordu. Özel askeri şirketlerin yok edilmesi elbette burada hiçbir şeyi düzeltmeyecektir.
İlginç bir şekilde mevcut kargaşa, eski Senatör Ferhad Ahmedov ile bir diğer Prigojin -İosif- arasında sızdırılan bir konuşmada öngörülmüştü. Bu insanlar Putin’in eylemleri yüzünden para, güç ve kendilerini zenginleştirme fırsatlarını kaybediyorlar. Putin’in her şeyi kendi elleriyle yarattığı, yarattığı tüm sistemin krizde olduğu, çürüme tohumlarının çalışma mekanizmasında olduğu onlar açısından son derece bariz. Fakat kralın kıyafetini alenen övmeyi ve kazanabildikleri kadar çok para kazanmayı tercih ediyorlar. Bunun anlaşılabilir bir açıklaması var ve Putin’in sisteminin hala ayakta kalmasını sağlayan tek açıklama da bu: Kralın çıplak olduğu herkes tarafından kabul edildiği anda, saraydaki ikiyüzlüler de elbisesiz kalacak.
Devlet ve halk için kaostan daha korkunç bir şey yoktur
Bugün yaşananlar sadece kaygı verici değil. Kendimizi en büyük tehditle karşı karşıya buluyoruz. Ne yazık ki, Rus tarihinde bir ilk değil. Şimdi, 20. yüzyılın başında olduğu gibi, ordumuz mutlak zaferlerin arifesinde durdurulmaya çalışılıyor.
Birinci Dünya Savaşı’nı da kazanmamız gerekirdi. Fakat 1917 bahar taarruzunun arifesinde Rusya’da daha sonra “Şubat Devrimi” olarak adlandırılacak olan bir askeri darbe oldu. Darbeyi düzenleyenler orduyu, ekonomiyi ve genel olarak devletin işleyişini meşru otoritelerden daha iyi yönetebileceklerini düşündüler.
O zaman ne olduğunu herkes biliyor: Rusya devrim ve iç savaş kaosuna sürüklendi. Şubat darbesini takip eden hadiseler sırasında, diğer şeylerin yanı sıra, Rus halkının talihsizliğine yol açacak şekilde “bağımsız” Ukrayna kuruldu. Bu hadiselerin esef verici sonuçları bugün hala hissedilmektedir.
Bu gece gördük ki, günümüzün yeni Anayurt Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’na sadece ön saflarda uzun süreli mevzi savaşları ve topçuların belirleyici rolü açısından benzemiyor. Rus devletinin kendisi bir kez daha yeni bir kaos tehlikesiyle karşı karşıya.
Bugün kardeşlerine karşı silah doğrultmuş olan herkese sesleniyorum. Devlet ve halk için kaos ve iç savaştan daha korkunç bir şey yoktur. Hiçbir yabancı düşman, birbirlerine ve devlet otoritelerine karşı silahlanan yurttaşlar kadar ülkeye zarar veremez.
Ülkeye doğrultulmuş bir süngü, düşman saldırısından daha korkutucudur
Bizim tek bir vatanımız var. Koltuk kavgalarından oluşmuyor, ofislerdeki evrak yığınlarında yatmıyor, kurbanların veya hataların sayısıyla bile ölçülmüyor. Bu onu bir vatandan ya da herhangi bir anavatandan daha az yapmaz. Wagner sıcak kanlarını döktü ve savaşçılar yenilmeden ayrıldı ve hepimiz (ve ben de) cenazelerine, cesaretlerine, becerilerine, şanslarına hayran kaldık. Gerçek kahramanlık.
Ama belki de filozofumuz Grigoriy Pomerantz’ın fikrini hatırlamak iyi olabilir: “Şeytan, kutsal ve haklı bir dava uğruna savaşan bir meleğin dudaklarındaki köpükle başlar. Hem insanlar hem de sistemler, her şey küle döner. Ancak haklı bir dava uğruna verilen mücadelede nefret ruhu ebedidir.”
Burada “melekler” Wagnerciler mi? Hayır, elbette kendilerine “zebani” diyorlardı. Ve gözlerimizi kapatarak, hayır, onlar devlete “karşı” değil, devletten “yana”; onlar sadece savaş ağalarını “cezalandırmak” istiyorlar diye birdenbire hemfikir olsak bile, bu sözlere inansak bile, işte, bakın, herkesin arkasında tarihimizin baş kahramanı var: Savaş.
Savaş sırasında, kişinin kendi süngüsünü içeri doğru çevirmesi, “karşı taarruz” ve düşman saldırısından kat kat daha korkunçtur. Kötü boyarlar, kötü komutanlar var ve onları dirgenlere, süngülere götürelim. Biz gerçekten böyle şeyler yaşadık. Ve “adalet için” yapılan her eylem ülkeye korkunç, ölümcül bir yara açar. Son yaramız bu oldu.
Sadece tehditlerle kalmadı kendi kanları da Rus topraklarına döküldü. Şeytan kıyma makinesinin kolunu çevirdi. Kanlı tarihimiz bizi yine bir seçimle karşı karşıya bırakıyor, her yüz yılda bir kendimizi kendimiz ve kendimiz için nefretle sınamak kaderimiz gibi görünüyor.
Cezai hataları ve yanlış hesaplamaları daha sonra kendimize soracağız, düzelteceğiz, temizleyeceğiz, onaracağız. Ama şimdilik asıl önemli olan insan ve yurttaş olarak kalmak. Anayurdumuzu ve devlet başkanımızı desteklemek.
Kalkışma ve iç savaş, düşmanlarımızın bizi yok etmesi için kolay bir yoldur. Kısa süre önce Şebekino’da sivillerimizi öldüren “gönüllü birlikler”den yaratıkların “adalet yürüyüşü”nden bu kadar mutlu olmaları boşuna değil; Polonyalıların, İngilizlerin ve Amerikalıların şu anda ellerinde demirle Rusya’ya girme şanslarını tartmaları boşuna değil. Rus halkı “adalet için” tutkuyla birbirini öldürürken, Ukraynalı kan emiciler ve işbirlikçilerin önlerinde kim duracak?
Wagnercilerin iktidarı ele geçirmesine imkân vermek iç savaşla eşdeğerdir, tıpkı Wagnercileri yok etmenin iç savaş ile eşdeğer olması gibi. Fakat kalkışma teşebbüsü çoktan gerçekleşmiş, çark dönmüştür: artık “geri döndürülemez” ve “hiçbir şey olmamış” gibi sayılamaz, bu çatışmada öldürülenler de öyle.
Devlet Başkanı, yemine kayıtsız şartsız sadık insanlar ve Tanrı’nın yardımı; bizi kurtaracak olan budur. İnanın bana, bu zaten fazlasıyla var.
Prigojin gitti, sorunlar devam ediyor: Başarısız darbenin sonuçları
Mihail Rostovskiy, Moskovskiy Komsomolets
Rusya hızla uçurumun kenarına yaklaştı ve aynı hızla geri çekildi. Teşekkürler, çok teşekkürler Aleksandr Lukaşenko! Onun arabuluculuğu sayesinde en kötü senaryoyu -silahlı bir iç çatışma, iktidar yapılarının tam anlamıyla bölünmesi, Moskova da dahil olmak üzere kentlerin sokaklarında çatışmalar- atlatmayı başardık. Fakat haziran ayındaki iki günün (ya da daha doğrusu bir gün ve biraz daha fazlasının) etkisi hala devam ediyordu ve bu ne büyük bir “mirastı”! Rusya ve siyasi sistemi, düşmanlarını sevindirecek, dostlarını ve tarafsızları hayrete düşürecek şekilde kırılganlığını gözler önüne serdi.
Her zaman olduğu gibi, yaşananların pek çok nedeni olabilir. Ama en önemlisi ve en bariz olanı; ülkedeki en üst düzey yetkililer “özel” ve “askeri” kavramlarının temel uyumsuzluğunu unuttular. Tekelcilik neredeyse her şekliyle kötüdür. Ancak iyi, hatta gerekli bir tekel vardır; yasal şiddet üzerindeki devlet tekeli. Eğer böyle bir tekel yoksa, hepimizin az önce gördüğü gibi, devletin varlığı tehdit altına girer. Bu kavramı geliştiren Alman siyaset bilimci Max Weber, kuralı söylemiştir. Haziran 2023’te Rusya’da yaşanan her şey, onun bir asırdan fazla bir süre önce formüle ettiği fikrin mutlak doğruluğunu ve evrenselliğini ispat ediyor.
Vladimir Putin Rusya’daki iktidarına dikey hiyerarşi kavramını hayatımıza sokarak başladı. Bu, dikey hiyerarşinin olağanüstü siyasi başarısını ve yirmi yılı aşkın bir süredir Rus kamusal yaşamına hükmetme becerisini açıklıyor. Ve bu Prigojin’in darbesini de açıklıyor. Büyük bir iktidar dikeyinin yanında, kıyaslanamayacak kadar mütevazı boyutta da olsa bir diğeri inşa edildi. Bu durumda boyut önemli değil. Önemli olan tutku, iç uyum ve verimlilik. Ve bu açıdan Prigojin’in küçük dikey gücü, tüm Rusya’yı kapsayan büyük dikey güce “hızlı bir başlangıç” yaptı.
Buradan ders çıkarılabilirse çıkarılmalıdır. John Reid bir zamanlar Rusya’daki bir başka darbe hakkında (başarılı oldu ve bu nedenle tarihte 1917 Ekim devrimi olarak kaldı) Dünyayı Sarsan On Gün adlı bir kitap yazmıştı. Bu hadisede dünya -ya da en azından Rusya- sadece bir gün kadar sarsılmıştı. Elbette negatif enerji 23 Haziran 2023 akşamından çok önce birikmeye başlamıştı. Yevgeniy Prigojin’in faaliyetleri bir yıldır kafa karıştırıcı sorulara neden oluyordu.
Son aylarda ve haftalarda bu sorular gök gürültüsü gibi işitilmeye başlandı: Neden bu kadar silik bir adam Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’na en aleni şekilde ve cezasız bir şekilde saldırabiliyordu? Net bir cevap yoktu. Bu durum bir korku ve belirsizlik ortamı yarattı ve yetkililerin itibarını zedeledi. Manuel görmezden gelme sistemi uzun süre takılı kaldı ve ancak son anda tetiklendi.
Ve bu “son anın” uzun bir süre boyunca sonuçları olacaktır. “Susuzluk her şeydir, imaj hiçbir şey” eski bir reklam sloganı olarak hafızamda yer etti. Ancak siyasette imaj, imajdan çok daha fazlasıdır. Vladimir Putin bir keresinde haklı olarak “Zayıf olan dayak yer,” demişti. Peki dayak atanlar, kendi bakış açılarına göre dayak atılabilecek kişileri nasıl seçiyorlar? İmajlarına göre. Prigojin’in darbesinin uzun, acılı, neredeyse dayanılmaz saatlerinde Rusya dünyaya zayıflığını değilse bile, mutlak anlamda kırılganlığını (bu terimi kasıtlı olarak kullanıyorum) gösterdi. Gelişmiş ülkelerde darbe teşebbüslerinin yaşanmadığı iddiası bir şehir efsanesi.
Fransa’da son başarılı darbe 1958 gibi yakın bir tarihte gerçekleşti. ABD’de ise büyük kırılganlık anı (Kongre Binası’nın bir kalabalık tarafından basılması, hüsran yaratan seçim sonuçlarına rağmen görevdeki kişinin iktidarda kalmaya çalışması) oldukça yakın bir tarihte, Ocak 2021’de yaşandı.
Fakat “bazen onların da başına geliyor” demek zayıf bir mazeret ve küçük bir teselli. Kremlin’in jeopolitik mücadele ortakları (ve şu anda isim olarak lejyon durumundalar) çok açık bir şekilde bu kırılganlığı izlemiş oldular. Washington, Kiev, Varşova ve benzeri başkentlerden çıkan sonuç şu: Ruslara baskı yapılmalı, işe yarıyor! Yevgeniy Prigojin Belarus’a gidecek ama onun yarattığı sorunlar (hakkını verelim, sadece onun yarattıkları değil) devam edecek. Ve bunları çözmek kolay olmayacak.
Kalkışma savunmamızda zafiyete neden olabilirdi
Viktor Sokirko, Argumentı i Faktı
Rusya’da Yevgeny Prigojin tarafından tertip edilen silahlı kalkışma teşebbüsü FSB ve Başsavcılık tarafından hukuki olarak değerlendirilmeye alındı. Ancak vatana ihanetle ilgili bir maddeyi de çeken başka bir nüans daha var. Gerçek şu ki, Wagner’in konvoylarının konuşlandırılması tüm savunma sistemini harekete geçirdi. Ve NATO ülkeleri tarafından yakından izleniyor.
Prigojin, önce Rostov-on-Don’a girerek ve Moskova’ya ulaşma umuduyla Voronej yönünde paralel zırhlı araç kolları göndererek, aslında düşman birliklerinin Rusya’ya saldırısını simüle etti. Kuşkusuz bu durumda bir sürpriz unsuru vardı, zira hiç kimse Rus ordusuyla yan yana cesurca savaşan kendi “müzisyenlerinden” böyle bir şey beklemiyordu. Fakat sanki düşman ordusu aniden sınırı geçmiş ve sivillerin koruması altında ülkenin içlerine girmeye çalışmış gibiydi.
“Wagnerciler” bir şekilde aniden düşman haline geldiler. Hepsinin değil ama pek çoğunun “Führer’i” Prigojin’in niyetini tam olarak anlamadığını ve büyük olasılıkla daha dün savundukları ülkelerinin topraklarında kalkışmaya katılmayı reddedeceklerini belirtelim.
Ukraynalı Nazilerin nasıl sevindiğini görebilirsiniz. Hiçliğin derinliklerinden “yükselen” Ukrayna askeri istihbaratının başkanı bile bir anda meslektaşı haline gelen Prigojin’i destekledi. Tüm Ukraynalı politikacılar da mutlu bir şekilde homurdandılar; Rusya’da kötü olan şey, Kiev’in tekrar yükselmesini sağlayabilirdi.
Prigojin tarafından tertip edilen “gemi isyanının” Rusya’da iktidar değişikliği umudu olarak görüldüğü Batı’da da belli bir sevinç var. Aslında, aradıkları şeyin bu olduğu gerçeğini bilhassa gizlemediler.
Pentagon ise duruma çok farklı, askerî açıdan daha pratik bir perspektiften bakıyordu.
Askeri uzman ve yedek albay Gennadiy Alyohın, aif.ru’ya yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:
“ABD, karşı taarruzun başlaması da dahil olmak üzere Ukrayna’daki özel harekatın tüm aşamalarını yakından izliyor. Rus ordusunun taktiklerini inceliyor, her türlü hareketini, savunma ve saldırı kabiliyetlerini göz önünde bulunduruyorlar. Bu, beyninin alt korteksinde bir yerlerde olası savaş senaryoları üzerinde çalışan Pentagon için paha biçilmez bir tecrübe. Kendisi için değilse bile Polonya ya da Avrupa’daki diğer NATO ülkeleri için öyle. Rus ordusunun şu ya da bu durumda nasıl hareket ettiğini görmek çok önemli bir bilgi.
Burada Prigojin bize güçlü bir koz verdi ve NATO, Rus ordusunun ortaya çıkan tehdit karşısındaki eylemlerine ilişkin bilgilerle bizi zenginleştirdi. Kuşkusuz Rus ordusunun pek çok birimi ve diğer güvenlik kurumları, örneğin Rosgvardiya, şu an harekete geçti. Caydırıcı güçler, potansiyel bir düşman hareketi olarak Wagner’in yöneldiği yerlerde konuşlandırıldı. Bu, görsel gözlem de dahil olmak üzere çok sayıda casus uydunun bulunduğu uzaydan gayet iyi görülebilir. Ve işte ABD ordusunun, Rus ordusunun hareket tarzını kısmen de olsa görebilmesi için hazır bir taslak.
Benzer bir durumda, özel askeri harekatta yer almaya devam eden Rus ordusu, Prigojin’in müfrezelerine karşı koymak için kısa sürede bir kuvvet hazırlamak zorundaydı. Hızlı hareket ettiler ve bu nedenle bazı gizlenme unsurları ihmal edilmiş olabilir. NATO istihbaratının da Rus ordusunun kuvvetlerini nasıl konuşlandırdığına dair genel tabloyu görmek için zamanı vardı. Rus ordusunda ve bazıları Sovyet ordusunda geniş tecrübe kazanmış olan Wagner subaylarının böylesine büyük çaplı bir provokasyona karışmalarından ne ölçüde sorumlu oldukları hakkında konuşmak zaman alacaktır. Fakat ülke ölçeğinde öneme sahip savunma sırlarını isteyerek ya da istemeyerek “sızdırdıkları” gerçeği kesinlikle nettir.
Düşmanın hava savunma bölgesinde uyumadığını ve belirleyici bir saldırı girişimi için yedeklerini getirme fırsatından yararlandığını da unutmamalıyız. Sanki o duyurulan “karşı taarruz” Prigojin ve “müzisyenleri” tarafından yapılacakmış gibi. Her ne kadar son zamanlarda Artyomovsk’ta her metre kare için kahramanca savaşmış ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin gerçek kâbusu olmuş olsalar da. Beyler, durun ve bugün Rusya’nın zaferi için her şeyi yapan ordumuzun yanına dönün.”
Rusya
Rostec başkanı Çemyozov: Geleceğimiz ithal ikamesi ve teknolojik egemenlik olmalı

Rus devlet teknoloji şirketi Rostec’in başkanı Sergey Çemyozov, Rusya’nın tarihinin en zorlu dönemlerinden geçtiğini belirtti. Çemyozov, Batı’yı mevcut teknolojilerde “yakalayıp geçme” hedefinden vazgeçilmesi ve bunun yerine yapay zeka gibi “yıkıcı inovasyonlara” odaklanılması gerektiğini vurguladı.
Rus devlet teknoloji şirketi Rostec’in başkanı Sergey Çemyozov, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı başlattığı savaşın ardından “insanlık tarihinin en zorlu” dönemlerinden birini yaşadığını ve “sonu görünmeyen” bir türbülansın içinde olduğunu ifade etti.
RBK gazetesi için kaleme aldığı yazıda Çemyozov, “Bu tür gerçekliklerde iyimser olmak zor. Ancak bu fırtınayı kendimizden emin bir şekilde, rotayı net bir şekilde anlayarak geçmek zorundayız. Ve biz bundan galip çıkmakla yükümlüyüz,” dedi.
Çemyozov, mevcut mücadelenin geleceğe yönelik olduğunu belirterek Rus yetkililerin “ufukta bizi neyin beklediği konusunda hayal kurmak yerine” somut hedefler belirlemesi gerektiğini vurguladı.
Rostec başkanına göre, Rusya’nın gelecek vizyonu “ithal ikamesi ve teknolojik egemenlik” üzerine kurulmalı.
‘Batı’yı yakalayıp geçme hedefi olmamalı’
Bununla birlikte Çemyozov, ülkenin mevcut teknolojilerde Batı’yı “yakalayıp geçme” gibi bir görevi olmaması gerektiğini savundu.
Bu tür geliştirmeler için on yıllar ve trilyonlarca dolarlık yatırım harcandığını hatırlatan Çemyozov, bu yolun Rusya’ya hiçbir rekabet avantajı sağlamayacağını ve ülkeyi asıl gelişimden alıkoyacağını kaydetti.
Çemyozov’a göre Rusya, mevcut endüstrileri ortadan kaldırıp yenilerini yaratmak için yapay zeka, kuantum teknolojileri ve yüksek teknolojiye dayalı işler gibi “yıkıcı inovasyonlarla” meşgul olmalı.
Rostec başkanı, ancak bu şekilde Rusya’nın, Batı’da yerleşmiş olan “benzin istasyonu” klişesini “kırabileceğini” vurguladı.
‘Pahalı krediler yatırımı engelliyor’
Ancak Çemyozov, hükümetin “yeni teknolojiler ve ürünler yaratmaya yatırım yapmak için uzun vadeli ve ucuz para” imkanı sağlamadığı takdirde bu hedeflere ulaşılamayacağını belirtti.
Pahalı krediler nedeniyle Rostec’e bağlı işletmelerin modernizasyon, geliştirme, bilim ve ürün imalatına yatırım yapamadığının altını çizdi.
Çemyozov, buna rağmen devlet şirketinin 2036 yılına kadar bir strateji benimsediğini ve bu stratejide ürün yelpazesinin “güçlü bir şekilde geliştirilmesi” ile savunma ve sivil segmentlerde uluslararası pazarlara açılma gibi “iddialı hedefler” belirlediğini ekledi.
‘Değerlerimizi gençlere aşılamalıyız’
Çemyozov’a göre, Rusya’nın önümüzdeki 15 yıl boyunca ayakta kalabilmesi için yüksek teknolojili üretimleri, yerli temel bileşen altyapısını, temel ve uygulamalı bilimi geliştirmesi ve yüksek nitelikli uzmanlar yetiştirmesi gerekiyor.
Tüm bu çalışmaların yurtseverlik, vatana hizmet, dayanışma ve adalet gibi “temel değerler” teşvik edilerek yapılması gerektiğini öne sürdü.
Çemyozov, “Değerlerimiz hakkında sadece konuşmak değil, onları bilince ve günlük hayata yerleştirmek, gençlere nasıl hareket etmeleri gerektiğini kendi örneğimizle göstermek önemlidir,” diyerek sözlerini tamamladı.
St. Petersburg’da ‘yeni dünya düzeni’ masaya yatırıldı: ‘Neoliberal modelin sonu geldi’
Rusya
Rusya: Sırbistan’ın silah ihracatını durdurma sözüne güveniyoruz

Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Sırbistan’ın silah ihracatını durdurma yönündeki açıklamalarına güvendiklerini ancak bu kararın fiili olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyeceklerini bildirdi. SVR daha önce, Sırbistan’da üretilen mühimmatın NATO ülkeleri üzerinden Ukrayna’ya ulaştırıldığını bildirmişti.
Rusya Dış İstihbarat Servisi (SVR) Direktörü Sergey Narışkin, Sırbistan’ın silah ihracatını durdurma yönündeki açıklamalarına güvendiklerini ancak bu kararın fiili olarak uygulanıp uygulanmadığını denetleyeceklerini belirtti.
Narışkin, TASS haber ajansına yaptığı açıklamada, Moskova’nın Belgrad’ın sözlerini yakından takip edeceğini vurguladı.
Narışkin, SVR’nin Sırbistan’ın Ukrayna’ya askeri ürünler tedarik ettiğine dair bilgileri sonrasında Belgrad’dan beklenen tepkiye ilişkin soruya yanıt verdi.
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić’in “Sırbistan’ın silah ihracatını durdurmuyorsa bile askıya aldığı” yönündeki açıklamasını hatırlatan Narışkin, “Kontrol edeceğiz,” ifadelerini kullandı.
Rusya’dan ‘dolaylı sevkiyat’ iddiası
Rusya Dış İstihbarat Servisi, 23 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, Sırbistan’ın Ukrayna’nın çıkarları doğrultusunda askeri ürün ihraç etmek için dolaylı yollar kullandığını iddia etmişti.
SVR’ye göre, Sırp savunma sanayii işletmelerinde üretilen mühimmat, montaj için parça setleri halinde NATO ülkelerine gönderiliyordu.
Açıklamada, Sırbistan’daki üreticilerin ürünlerinin nihai alıcısının kim olduğunu bildikleri de öne sürülmüştü.
Bu iddiaların ardından aynı gün Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova, Sırbistan’dan Kiev’e olası silah sevkiyatı hakkında net bir açıklama talep etmişti.
Rusya: Sırbistan, kâr hırsı için asırlık dostluğu hiçe sayıyor
Vučić’ten ‘üçüncü ülkeler’ vurgusu
Sırbistan Cumhurbaşkanı Aleksandr Vučić ise 13 Haziran’da yaptığı bir açıklamada, yerel yasalara göre Belgrad’ın Ukrayna’ya doğrudan silah ihraç etme hakkına sahip olmadığını belirtmişti.
Ancak Vučić, Sırp silahlarının üçüncü ülkeler aracılığıyla Ukrayna topraklarına ulaşabileceğini ifade etmişti.
Rusya
Kremlin, ABD’nin İran’a saldırısının sonuçlarını değerlendirdi

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin İran’daki nükleer tesislere yönelik saldırılarının sonuçlarını anlamak için henüz erken olduğunu belirtti. Peskov ayrıca, Putin ve Arakçi görüşmesinde Rusya’nın arabuluculuğunun gündeme gelmediğini ve Moskova’nın ateşkesten memnuniyet duyduğunu açıkladı.
Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, ABD’nin İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırılarının ardından durumun ilgili kanallar aracılığıyla takip edildiğini ancak hasarın boyutunu anlamak için henüz çok erken olduğunu söyledi.
Moskova’nın İran ile İsrail arasında sağlanan ateşkesten memnuniyet duyduğunu belirten Peskov, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi arasındaki görüşmede arabuluculuk konusunun gündeme gelmediğini açıkladı.
Peskov, düzenlediği basın toplantısında, “Henüz çok az zaman geçti, sahadaki durumu analiz ederek ne kadar ciddi bir zarar verildiğini anlamak gerekiyor. Şu anda kimsenin net bir anlayışa sahip olması pek mümkün değil,” ifadelerini kullandı.
‘Putin-Arakçi görüşmesinde arabuluculuk gündeme gelmedi’
Gazetecilerin, Putin ve Arakçi görüşmesinde Rusya’nın ABD ile İran arasındaki çatışmada arabuluculuk yapmasının ele alınıp alınmadığı yönündeki sorusuna Peskov, “Hayır, bu konu gündeme gelmedi,” yanıtını verdi.
Arakçi’nin Amerikan tarafına iletilmek üzere bir talepte bulunup bulunmadığı veya çatışmanın çözümüne yönelik bir teklif gelip gelmediği sorularını da yanıtlayan Peskov, bu yönde bir gelişme olmadığını belirtti.
Peskov ayrıca, İran Dışişleri Bakanı’nın Putin’e, İran’ın dini lideri Ali Hamaney’den yazılı bir mesaj getirmediğini, ancak “İran yönetiminden belirli mesajların” iletildiğini doğruladı.
23 Haziran’da gerçekleşen görüşmede Putin, ABD’nin İran’a yönelik saldırılarını “hiçbir gerekçesi olmayan, kışkırtılmamış bir saldırganlık” olarak nitelendirmişti.
Arakçi ise Rusya’ya “İsrail ve ABD’nin eylemlerini kararlılıkla kınadığı için” teşekkür etmişti.
‘Ateşkesi memnuniyetle karşılıyoruz’
Peskov, İran ve İsrail arasında 24 Haziran sabahı yürürlüğe giren ateşkese ilişkin, “Eğer gerçekten bir ateşkes sağlanabildiyse, bu ancak memnuniyetle karşılanabilir. Bu, Rusya Federasyonu’nun çatışmanın en başından beri çağrıda bulunduğu bir şeydi. Bunun sürdürülebilir bir ateşkes olmasını umuyoruz,” yorumunu yaptı.
Ancak ateşkesin yürürlüğe girmesinden kısa bir süre sonra İsrail, İran topraklarından yeni füzeler atıldığını ve bunların hava savunma sistemlerince engellendiğini duyurdu.
İsrail Savunma Bakanı İsrael Katz, Tahran’daki hedeflere “güçlü misilleme saldırıları” yapılması talimatı verdi. Tahran ise saldırı iddialarını yalanlayarak ateşkes rejiminin devam ettiğini bildirdi.
Trump ateşkes ilan etti, İran ateşkes öncesi İsrail’e füze saldırısı düzenledi
İran-İsrail gerilimi, 13 Haziran’da İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine saldırması ve üst düzey askeri yetkilileri öldürmesiyle tırmanmıştı. 22 Haziran’da çatışmaya dahil olan ABD, İran’ın Fordo, İsfahan ve Natanz’daki üç büyük nükleer kompleksini vurdu.
İran ise 23 Haziran’da Katar ve Irak’taki Amerikan askeri üslerine saldırarak karşılık verdi.
Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) Genel Direktörü Rafael Grossi, ABD saldırısı sonucunda Natanz’daki nükleer tesiste uranyum zenginleştirme ünitesinin hasar gördüğünü bildirdi.
Ajans ayrıca, Fordo’daki tesiste delici mühimmatların açtığı kraterler tespit ederken, İsfahan’da nükleer materyallerin işlendiği binaların zarar gördüğünü açıkladı.
‘Medvedev’in görüşü bizim için tüm görüşlerden daha önemli’
Peskov, eski ABD Başkanı Donald Trump’ın, Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dmitriy Medvedev’in açıklamalarına verdiği tepki üzerine sorulan bir soruya da yanıt verdi. Peskov, “Dmitriy Anatolyeviç, görüşlerini sağlam ve tutarlı bir şekilde ifade ediyor. Elbette onun görüşü bizim için diğer tüm görüşlerden daha önemlidir,” dedi.
Trump, 22 Haziran’da sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Medvedev’in “bazı ülkelerin İran’a nükleer silah vermeye hazır olabileceği” yönündeki sözlerine atıfta bulunmuştu.
Medvedev ise daha sonra yaptığı açıklamada, Rusya’nın Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması’nı (NPT) imzaladığını ve İran’a silah tedarik etme gibi bir planı olmadığını, ancak İsrail’in bu anlaşmaya taraf olmadığını belirtmişti.
‘NATO azgın bir militarizasyon yolunda’
Diğer yandan Kremlin Sözcüsü Peskov, Avrupa ve NATO’nun “azgın bir militarizasyon” yolunda ilerlediğini de söyledi. Peskov, bu ifadeleri, NATO Genel Sekreteri Mark Rutte’nin, Rusya’nın neden beş yıl içinde bir NATO ülkesine saldırabileceğini düşündüğüne dair net bir yanıt verememesi üzerine kullandı.
Peskov, NATO’nun, 24-25 Haziran’da Lahey’de yapılacak zirvede üye ülkelerin savunma harcamalarını GSYİH’nin yüzde 5’ine çıkarma kararını kabul ettirebilmek için Rusya’yı bir saldırgan olarak göstermeye çalıştığını savundu.
Peskov, “Yüzde 5’lik kararı geçirmek için ne yapmaları gerekiyor? Bunun için bir cehennem zebanisi, bir canavar yaratmaları gerekiyor. NATO’daki bu yetkililerin bakış açısına göre, canavar rolü için en uygun ülke doğal olarak bizim ülkemizdir,” diye ekledi.
-
Görüş1 hafta önce
Çin, İsrail’i Kınamaktan Daha Fazlasını Yapabilir mi?
-
Asya2 hafta önce
Huawei kurucusu: Çiplerimiz ABD’nin bir nesil gerisinde
-
Ortadoğu7 gün önce
İsrail’de hangi ‘halk’ yaşıyor?
-
Diplomasi1 hafta önce
Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip
-
Avrupa7 gün önce
Merz: İsrail hepimizin kirli işlerini yapıyor
-
Amerika2 hafta önce
ABD’de göçmen isyanı büyüyor: Deniz piyadeleri Los Angeles’ta
-
Görüş1 hafta önce
İsrail’in ‘Bildiği Şeytan” ile İşi Bitti mi?
-
Dünya Basını2 hafta önce
İran’la savaş kapıda mı?