Bizi Takip Edin

RUSYA

‘Sorunlu cumartesi’: Wagner’in darbe teşebbüsünün ardından Rus basınından küpürler

Yayınlanma

Çevirmenin notu: Rus paralı asker şirketi Wagner’in cuma gece saatlerinde Kremlin’e karşı Rostov oblastından başlattığı kalkışma Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko’nun araya girmesiyle şimdilik son buldu. Prigojin Belarus’a gidiyor ve yargılamadan muaf olacak. Sıcağı sıcağına yapılan değerlendirmeler pek bilgilendirici ve detaylı değildi, ancak Rus basınında çıkan köşe yazılarında çarpıcı değerlendirmeler yer buldu.

‘Sorunlu Cumartesi’: Ülkenin modern tarihindeki en zorlu günden çıkan sonuçlar

Aleksandr Sıtnikov, Svobodnaya Pressa

Düşman bu “büyük fırsat penceresinden” istifade etmeye çalıştı ama ağzına tekmeyi yedi

“Müzisyenler” 24 Haziran akşamı geç saatlerde başkent Don’dan kent ahalisinin alkışları eşliğinde ayrıldılar, her ne kadar bu özel askeri şirketin milisleri bir önceki sabah darbeci ilan edilmiş olsalar da. Yerel internet kaynaklarına göre, Rostov’un Broadway’i Boliaya Sadovaya’dan ayrılan milisler ayrılırken havaya ateş açtılar.

Vali Vasiliy Golubev şunları söyledi: “Wagner konvoyu Rostov’dan ayrıldı ve saha kamplarına doğru yola çıktı. Bu olağanüstü koşullar altında başkent Don ve Rostov oblastı genelinde hayati sistemlerin sorunsuz çalışmasını sağlayan herkese minnettarım.”

Ülkemizin tarihine 24 Haziran 2023 günü, Wagner’in Moskova’ya giden konvoyunun Rusya Hava Kuvvetleri uçakları tarafından saldırıya uğradığı ve ardından Prigojin’in avcı uçaklarının Rus uçaklarını vurmaya başladığı “sorunlu bir cumartesi” olarak geçecektir.

Rybar Telegram kanalı, “Gün boyunca Wagner savaş uçakları beşi silah taşımayan yedi hava aracı düşürdü. Bunlar arasında üç adet Mi-8 helikopteri ve mürettebatlı bir İL-18 tabanlı hava kontrol merkezi de vardı,” diye yazıyor. Ruslar Rusları öldürdü. Pilotlar öldürüldü.

Banderistan’da gün boyu kutlama vardı, zira “kalkışma” aylardır karşı taarruza hazırlanan Zelenskiy ekibi için bunun “tam doğru” zaman olduğunu ispat etti. Bir CNN muhabirinin tahminine göre, “Ukrayna’da günün kelimesi: schadenfreude, yani başkasının talihsizliğinden zevk almak.”

Banderistan Devlet Başkanı’nın danışmanı Podolyak, “Rusya’nın tümüyle iç savaşa saplanmaması için çok sayıda askeri birliği cepheden uzaklaştırması gerekecek. Bunu yaparlarsa her şey darmadağın olur. Rusya’daki durum son derece moral bozucu, bu bizim için büyük bir fırsat penceresi,” diyerek, Bankova’nın resmi görüşünü dile getirdi.

Akşam saatlerinde, Lukaşenko’nun arabuluculuğu sayesinde kalkışmanın durması, gaza gelen Ukraynalıların keyfini nihayet kaçırmıştı. Şariy soyadlı bir İspanyol dolandırıcı sızlanmaya başladı: “Prigojin durduysa, işi bitmiştir. Bugün, yarın, yarından sonraki gün. Eğer durursa, sadece kendisini değil, binlerce Wagnerci ve onları destekleyen milyonlarca kişiyi de hedef haline getirir.”

Eğer bu hadise Ukrayna’da gerçekleşseydi, Tolik’in kehaneti yüzde yüz gerçekleşmiş olacaktı. Fakat Vladimir Putin sözünü tuttu ve bu sayede “sorunlu cumartesi” çok az sayıda Rus’un kanının akmasıyla sona erdi.

Batılı “Kremlin kuleleri” uzmanları ve Rus iç savaşının kışkırtıcıları, Rus düşmanları için esef verici bir sonuç çıkarmak zorunda kaldılar. Birincisi, tüm “müzisyenler” patronlarını desteklemedi ve ikincisi, “adalet yürüyüşü”nü destekleyen askerlerimizin “beklenen toplu firarı” nedeniyle Rus cephesinde bir çöküş yaşanmadı.

Bu arada, Rostov-on-Don’da pek çok yurttaş “müzisyenleri” ihanetle suçladı ve doğrudan yüzlerine karşı onları arkadan bıçakladıklarını söylediler. Milislerin tepkisine bakılırsa, cephe gerisindeki kamplara dönme emrinin gelmesiyle büyük ölçüde rahatlamışlardı.

Güney Askeri Bölgesi karargahının yakınındaki Astor alışveriş merkezinin önünde yaşanan göğüs göğüse çatışma görüntüleri 2 Mayıs 2014’te Odessa’da yaşanan trajediyi hatırlattı. Wagnerciler olmasaydı, Rostov’un merkezinde yumruk yumruğa kavgalar ve hatta pogromlar kolaylıkla patlak verebilirdi.

Sohbet odalarında Prigojin’in sadece “psikotik” ya da uzun süreli stres nedeniyle “aşırı hararetli” olduğu söyleniyor. Mesela Yevgeniy Viktoroviç’e kolayca “travma sonrası sendromu” teşhisi konulabilir, zira çalışma anlarında ya da daha doğrusu Savunma Bakanlığı ile yaşanan gerginliklerde tüm dünyanın ona ihanet ettiğini söylüyor. Bu, savaşçılarla yapılan görüşmelerden sonra bazı Rostovluların görüşü de bu yönde.

Vostok komutanı Aleksandr Hodakovskiy, şeflerini destekleyen “müzisyenler” için “Onları affet Tanrım, zira ne yaptıklarını haberleri yok,” diye yazdı. Ayrıca şunu da eklemişti: “Düşmanın durumdan faydalanmaması ve tüm kaynaklarını savaşa aktarmaması için Tanrı’ya dua ettik, aksi halde neredeyse hiç şansımız olmayacaktı. Zaten zor zamanlar geçiriyoruz ama dün her şey pamuk ipliğine bağlıydı. Neyin tehlikede olduğunu ve yenilgiye ne kadar yaklaştığımızı anlayanlar, birileri otoriteye meydan okuduğu için sevinerek Wagnerciler adına zafer çığlıkları atanları asla anlayamayacaklar.”

Zelenskiy’in ekibi doğal olarak “büyük fırsat penceresinden” istifade etti. Ukrayna Savunma Bakan Yardımcısı Anna Malyar, halka sevinçle “Bugün Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin Doğu birlikleri, Orehovo-Vasilyevka, Bahmut, Bogdanovka, Yagodnoye, Kleşçeyevka ve Kurdyumovka’ya doğru eşzamanlı olarak birkaç yönde taarruz başlattı,” konuşmasını yaptı. Tabii ki otomatik olarak ağzından şunu kaçırdı: “Tüm bu yönlerde ilerleme var.”

Ancak Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujnıy’ın kulaklarını tıkadığı savaş muhabirleri bu “iddiaları” yalanladı: “Prigojin’in kalkışmasının cephede pek bir etkisi olmadı. Fakat Ukrayna Silahlı Kuvvetleri kendilerine şans vaat eden bu durumdan yararlanmaya çalıştı ve Bahmut civarında geniş çaplı bir karşı saldırı başlattı.”

Artyomovsk’a yapılan atılım, “sallanan Rus gemisine” ek bir hamle olarak tasarlanmıştı. Zelenskiy’in ekibi, Prigojin’in “kaleyi” aldığını ve Savunma Bakanlığı’nın zaferini boşa çıkardığını söyleyerek paralı askerlerin şeflerini daha da kızdırmayı umuyordu. Hiçbir şey çıkmadı, savaşçılarımız direndi ve Ukrayna Silahlı Kuvvetleri kuzey kanadında öyle kayıplar verdi ki Bankova’dakilerin “kara cumartesi” ilan etme zamanı geldi.

Rabotino civarındaki bir saldırı başarısız oldu. Rus askerleri, Ukraynalıların mevzilerimize yürüdüğü tüm Amerikan Bradley’lerini imha etti. Ama hepsi bu kadar da değil. Telegram kanalı Starşe Edda, “Tüm bu gelişmelerin ardında gerçekten önemli bir haber geldi. Kupiansk yakınlarındaki füze ve keşif personelimiz çok sayıda [düşmanı] katletti. Ve bu katliam iki gün boyunca devam etti,” diye bildirdi.

Yazar Boris Rojin’in, kanalından “2. Kolordu piyadeleri Spornoye yakınındaki Ukrayna Silahlı Kuvvetleri mevzilerine saldırıyor ve kaledeki Ukrayna piyadeleriyle sıcak çatışmaya giriyor. Son günlerde Spornoye bölgesindeki ilerleme 2 kilometreye kadar ulaştı,” bilgisini paylaştı.

Prigojin’in kalkışması Putin’in ifşasıdır

Maksim Trudolyubov, Meduza

Prigojin ve “ordusunun” Putin’in şahsi projesi olduğuna şüphe yok. Aksi takdirde paralı askerlerin Afrika’daki çatışmalara, Suriye savaşına ve Ukrayna’ya karşı savaşa katılımı söz konusu olmazdı. Sömürgelere erişimi olmazdı. Rusya’nın her yerinde paralı askerlerin reklamları, Rus politikacıların ellerinde balyozlarla çekilmiş fotoğrafları ve “gönüllüleri” itibarsızlaştırmaya karşı bir yasa olmazdı. Devlet Başkanı’nın Prigojin’e yönelik stratejik kararsızlığını terk etmek zorunda kaldığı ve onu alenen “hain” olarak nitelendirdiği 24 Haziran 2023 sabahına kadar paralı askerlerin Putin’in projesi olarak kaldığı söylenebilir.

Putin’in siyaset teorisi

Göstermelik bir komutanı olan paralı asker ordusu Putinizmin organik bir unsurudur. Bu, özünde ülkenin üst yönetiminin emirlerini yerine getiren, ancak gri bir alanda, yasaların dışında ve onun gölge ekonomisinin kuralları altında var olan bir yapıdır. Putin’in yönetilebilirliğin ve verimliliğin tacı olarak gördüğü tam da bu yaklaşımdır. Normal devlet kurumlarına ve profesyonel memurlara güvenmeyen Putin, 23 yıllık iktidarı boyunca arkadaşları ve eski meslektaşları adına kayıtlı yarı-şirketler ve hatta Donetsk ve Lugansk halk cumhuriyetleri gibi tümüyle yarı-devletler yarattı. Bu kara delikler onun zenginleşmesini sağlarken, aynı zamanda teorik olarak her an kopabilirdi.

Bu tür bir siyasi strateji tek bir varsayıma dayanır; tüm insanların öznellikten yoksun olduğu varsayımı. Onlar her zaman “birilerinin birileridir”; eğer bir efendi onlara ödeme yapmayı keserse, başka bir efendi aramaya başlarlar. Ve eğer ödemeyi tamamen keserlerse, bağlantısı kesilmiş bir cihaz gibi çalışmayı bırakırlar. Putin’in muhalefet ve bağımsız medya hakkındaki tüm konuşmaları bu inancın gücünün bir kanıtıdır. “Yabancı acentalar”, “istenmeyen” ve “aşırılık yanlısı” örgütlerle ilgili yasalar, Putin’in birey özerkliğinin temelden yoksun olduğuna dair inancını yasal olarak tanımlama girişimidir; muhalifleri ancak başkasının çıkarları doğrultusunda hareket eden başkasının “casusları” olabilir.

Prigojin, pek çoğu bilinmeyen çeşitli nedenlerle, “fişi çekildikten” sonra çalışmayı bırakmadı. Belki de “şefin” köşeye sıkıştırılmış olmasından öyleydi. Uzun zamandır durdurulmak isteniyordu ve sahneyi terk etmenin kendisi için iyiye işaret olmadığını anlamıştı. Güçlü bir kaynak olmadan o sadece bir hiç değil, aynı zamanda bir suçludur, hem Rusya’da hem de yurt dışında.

Prigojin’in siyasi programı

Bunun farkına varan Prigojin, yaklaşık altı ay önce, sonunda siyasi bir faaliyete dönüşen bir kamuoyu stratejisi oluşturmaya başladı. Prigojin’in “programı” radikal bir popülist hareketin tüm unsurlarına sahip. Böyle bir hareketin genel ilkeleri, bu konunun önde gelen uzmanı Hollandalı siyaset bilimci Cas Mudde tarafından tanımlanmıştır; toplumun “iyi insanlar” ve “kötü elitler” olarak mutlak bir şekilde bölünmesi, ulusları kurtarma talebi (ve vaadi) ve bu sloganları uygulamak için otoriter yöntemler.

Prigojin’in popülist, yani elit karşıtı pozisyonu açıktır; generaller şişmanlıyor ve mühimmat vermiyor, elitlerin çocukları BAE’de ve sosyal medyada eğleniyor. Elit kesim ordunun çürümesinin sebebidir, ordu onun retoriğinde en parlak örnek rolünü oynamaktadır ve tüm toplumun başı derttedir. Ulusu bundan kurtarmak için seçkinler yargılanmalıdır. Prigojin’in bakış açısına göre otoriter yöntem işe yarayan tek yöntemdir, bu nedenle Rusya’da genel bir seferberlik ve planlı bir ekonomi ilan edilmelidir.

Bu kabaca bir araya getirilmiş şemanın, genel anlamda Putin’in etrafındaki diğer üyelerden çok az farklı olan yazarın gerçek görüşlerini ne kadar yansıttığı bilinmemektedir. Ancak Prigojin birkaç ay içinde, bu program temelinde kendisini federal ölçekte bir muhalif siyasi figür haline getirmeyi başardı (kalkışmadan önce belki de Aleksey Navalnıy ile karşılaştırılabilir bir destek bulmuştu). Bu ateşli tanıtım olmasaydı, Prigojin büyük olasılıkla çoktan “tasfiye edilmiş”, öldürülmüş ya da parmaklıklar ardına konulmuş olacaktı. Demek ki biraz öngörüsü var.

Putin’in hiçbir figüre güvenemeyeceğine dair inancını uzmanlar topluluğuna da bulaştırdığı doğrudur. Bu nedenle yorumcular uzun zamandır Prigojin’in hızlanan kopuşunun ne ölçüde sahneleneceğini merak ediyordu. Kremlin’deki bazı kaynaklar da benzer bir gerekçe öne sürdü. Pek çok kişi (muhtemelen haklı olarak) Prigojin’e bizzat Putin tarafından, rahatsız olan generalleri küçük düşürmek ve gözlerini korkutmak için ihtiyaç duyulduğuna inanıyordu.

Çıplak Kral’ın siyasi geleneği

Bu gösteriden doğan “paralı asker kalkışması” kısa sürmesine rağmen Putin’in iktidarına ciddi bir darbe vuracak gibi görünüyor. Kalkışma, Putin’in iktidar sisteminin, yani iktidar çekirdeğinin ne kadar kırılgan olduğunu gözler önüne serdi. Prigojin, Rusya’da tek bir kurşun atılmadan milyonlarca insanın yaşadığı bir kenti ele geçirmenin ve ardından direnişle karşılaşmadan Moskova’ya doğru ilerlemenin mümkün olduğunu kanıtladı. Bu, en azından pek çok güçlü şahsiyetin ve ordunun komutadan hoşlanmadığı ve bu komuta uğruna hayatlarını riske atmayacakları anlamına gelebilir. Çatışmanın berabere bitmesi bu açıdan hiçbir şeyi değiştirmez.

Ne yazık ki ya da şans eseri kalkışma, Prigojin’in radikal popülist fikirlerinin güvenlik güçleri arasında ne kadar kabul görmekte olduğunu ortaya çıkaracak kadar uzun sürmedi. Bu, paralı askerlerin tarafına geçen askeri personel sayısından da anlaşılabilirdi. Ama her halükârda “Prigojin’in programı” duyuldu ve toplumda şu ya da bu şekilde dolaşmaya devam edecek.

Prigojin’in kalkışması, kralın çıplak ilan edilmesiyle sonuçlanacak uzun bir sürecin halkası. Bu tür her hikâye Putin’i neredeyse kelimenin tam anlamıyla “ifşa” ediyor ve üzerindeki çok sayıdaki cübbeden birini çıkarıyor.

Putin’e karşı bir önceki saldırı Belgorod oblastında gerçekleşmişti. O zaman çok büyük olmayan askeri oluşumların sınırı geçebileceği, nüfusun yoğun olduğu bölgeleri ele geçirebileceği ve cezasız bir şekilde geri çekilebileceği ortaya çıktı. Böylece Putin, Rusların kendi “özel harekâtı” ile tehdit edilmediğini söyleme fırsatını kaybetti.

Bundan önce Rus Silahlı Kuvvetlerinin büyük ölçekli savaş misyonlarını yerine getirmedeki yetersizliği tüm dünyaya gösterildi; “dünyanın ikinci en büyük ordusu” efsanesi ve lideri büyük bir gürültüyle çöktü. Daha da öncesinde Putin’in itibarı, savaşın ilk günlerinde komşu ülkedeki durum hakkında sistematik olarak kandırıldığının ortaya çıkmasıyla sarsıldı ve tecrübeli bir siyasetçi ve istihbarat görevlii olarak yanlış bilgileri filtreleyemediği kanıtlandı.

Prigojin’in vurduğu darbenin en ağırı: Putin’in bir noktada herkes için tehdit haline gelebilecek “kendi” adamlarını bile kontrol etmekten aciz olduğu artık aşikâr.

Kremlin’in özel askeri şirketler gibi yarı-devlet yapıların kalıntılarından kurtulmaya çalışacağı açık. Fakat Prigojin’in Moskova’ya “yürüyüş” başlatması hakikati, Putin’in dünya hakkındaki fikirlerinin yetersizliğini ispat etti, bu çerçevede böyle bir şey basitçe gerçekleşemez gibi görülüyordu. Özel askeri şirketlerin yok edilmesi elbette burada hiçbir şeyi düzeltmeyecektir.

İlginç bir şekilde mevcut kargaşa, eski Senatör Ferhad Ahmedov ile bir diğer Prigojin -İosif- arasında sızdırılan bir konuşmada öngörülmüştü. Bu insanlar Putin’in eylemleri yüzünden para, güç ve kendilerini zenginleştirme fırsatlarını kaybediyorlar. Putin’in her şeyi kendi elleriyle yarattığı, yarattığı tüm sistemin krizde olduğu, çürüme tohumlarının çalışma mekanizmasında olduğu onlar açısından son derece bariz. Fakat kralın kıyafetini alenen övmeyi ve kazanabildikleri kadar çok para kazanmayı tercih ediyorlar. Bunun anlaşılabilir bir açıklaması var ve Putin’in sisteminin hala ayakta kalmasını sağlayan tek açıklama da bu: Kralın çıplak olduğu herkes tarafından kabul edildiği anda, saraydaki ikiyüzlüler de elbisesiz kalacak.

Devlet ve halk için kaostan daha korkunç bir şey yoktur

Konstantin Malofeev

Bugün yaşananlar sadece kaygı verici değil. Kendimizi en büyük tehditle karşı karşıya buluyoruz. Ne yazık ki, Rus tarihinde bir ilk değil. Şimdi, 20. yüzyılın başında olduğu gibi, ordumuz mutlak zaferlerin arifesinde durdurulmaya çalışılıyor.

Birinci Dünya Savaşı’nı da kazanmamız gerekirdi. Fakat 1917 bahar taarruzunun arifesinde Rusya’da daha sonra “Şubat Devrimi” olarak adlandırılacak olan bir askeri darbe oldu. Darbeyi düzenleyenler orduyu, ekonomiyi ve genel olarak devletin işleyişini meşru otoritelerden daha iyi yönetebileceklerini düşündüler.

O zaman ne olduğunu herkes biliyor: Rusya devrim ve iç savaş kaosuna sürüklendi. Şubat darbesini takip eden hadiseler sırasında, diğer şeylerin yanı sıra, Rus halkının talihsizliğine yol açacak şekilde “bağımsız” Ukrayna kuruldu. Bu hadiselerin esef verici sonuçları bugün hala hissedilmektedir.

Bu gece gördük ki, günümüzün yeni Anayurt Savaşı, Birinci Dünya Savaşı’na sadece ön saflarda uzun süreli mevzi savaşları ve topçuların belirleyici rolü açısından benzemiyor. Rus devletinin kendisi bir kez daha yeni bir kaos tehlikesiyle karşı karşıya.

Bugün kardeşlerine karşı silah doğrultmuş olan herkese sesleniyorum. Devlet ve halk için kaos ve iç savaştan daha korkunç bir şey yoktur. Hiçbir yabancı düşman, birbirlerine ve devlet otoritelerine karşı silahlanan yurttaşlar kadar ülkeye zarar veremez.

Ülkeye doğrultulmuş bir süngü, düşman saldırısından daha korkutucudur

Yevgeniy Primakov

Bizim tek bir vatanımız var. Koltuk kavgalarından oluşmuyor, ofislerdeki evrak yığınlarında yatmıyor, kurbanların veya hataların sayısıyla bile ölçülmüyor. Bu onu bir vatandan ya da herhangi bir anavatandan daha az yapmaz. Wagner sıcak kanlarını döktü ve savaşçılar yenilmeden ayrıldı ve hepimiz (ve ben de) cenazelerine, cesaretlerine, becerilerine, şanslarına hayran kaldık. Gerçek kahramanlık.

Ama belki de filozofumuz Grigoriy Pomerantz’ın fikrini hatırlamak iyi olabilir: “Şeytan, kutsal ve haklı bir dava uğruna savaşan bir meleğin dudaklarındaki köpükle başlar. Hem insanlar hem de sistemler, her şey küle döner. Ancak haklı bir dava uğruna verilen mücadelede nefret ruhu ebedidir.”

Burada “melekler” Wagnerciler mi? Hayır, elbette kendilerine “zebani” diyorlardı. Ve gözlerimizi kapatarak, hayır, onlar devlete “karşı” değil, devletten “yana”; onlar sadece savaş ağalarını “cezalandırmak” istiyorlar diye birdenbire hemfikir olsak bile, bu sözlere inansak bile, işte, bakın, herkesin arkasında tarihimizin baş kahramanı var: Savaş.

Savaş sırasında, kişinin kendi süngüsünü içeri doğru çevirmesi, “karşı taarruz” ve düşman saldırısından kat kat daha korkunçtur. Kötü boyarlar, kötü komutanlar var ve onları dirgenlere, süngülere götürelim. Biz gerçekten böyle şeyler yaşadık. Ve “adalet için” yapılan her eylem ülkeye korkunç, ölümcül bir yara açar. Son yaramız bu oldu.

Sadece tehditlerle kalmadı kendi kanları da Rus topraklarına döküldü. Şeytan kıyma makinesinin kolunu çevirdi. Kanlı tarihimiz bizi yine bir seçimle karşı karşıya bırakıyor, her yüz yılda bir kendimizi kendimiz ve kendimiz için nefretle sınamak kaderimiz gibi görünüyor.

Cezai hataları ve yanlış hesaplamaları daha sonra kendimize soracağız, düzelteceğiz, temizleyeceğiz, onaracağız. Ama şimdilik asıl önemli olan insan ve yurttaş olarak kalmak. Anayurdumuzu ve devlet başkanımızı desteklemek.

Kalkışma ve iç savaş, düşmanlarımızın bizi yok etmesi için kolay bir yoldur. Kısa süre önce Şebekino’da sivillerimizi öldüren “gönüllü birlikler”den yaratıkların “adalet yürüyüşü”nden bu kadar mutlu olmaları boşuna değil; Polonyalıların, İngilizlerin ve Amerikalıların şu anda ellerinde demirle Rusya’ya girme şanslarını tartmaları boşuna değil. Rus halkı “adalet için” tutkuyla birbirini öldürürken, Ukraynalı kan emiciler ve işbirlikçilerin önlerinde kim duracak?

Wagnercilerin iktidarı ele geçirmesine imkân vermek iç savaşla eşdeğerdir, tıpkı Wagnercileri yok etmenin iç savaş ile eşdeğer olması gibi. Fakat kalkışma teşebbüsü çoktan gerçekleşmiş, çark dönmüştür: artık “geri döndürülemez” ve “hiçbir şey olmamış” gibi sayılamaz, bu çatışmada öldürülenler de öyle.

Devlet Başkanı, yemine kayıtsız şartsız sadık insanlar ve Tanrı’nın yardımı; bizi kurtaracak olan budur. İnanın bana, bu zaten fazlasıyla var.

Prigojin gitti, sorunlar devam ediyor: Başarısız darbenin sonuçları

Mihail Rostovskiy, Moskovskiy Komsomolets

Rusya hızla uçurumun kenarına yaklaştı ve aynı hızla geri çekildi. Teşekkürler, çok teşekkürler Aleksandr Lukaşenko! Onun arabuluculuğu sayesinde en kötü senaryoyu -silahlı bir iç çatışma, iktidar yapılarının tam anlamıyla bölünmesi, Moskova da dahil olmak üzere kentlerin sokaklarında çatışmalar- atlatmayı başardık. Fakat haziran ayındaki iki günün (ya da daha doğrusu bir gün ve biraz daha fazlasının) etkisi hala devam ediyordu ve bu ne büyük bir “mirastı”! Rusya ve siyasi sistemi, düşmanlarını sevindirecek, dostlarını ve tarafsızları hayrete düşürecek şekilde kırılganlığını gözler önüne serdi.

Her zaman olduğu gibi, yaşananların pek çok nedeni olabilir. Ama en önemlisi ve en bariz olanı; ülkedeki en üst düzey yetkililer “özel” ve “askeri” kavramlarının temel uyumsuzluğunu unuttular. Tekelcilik neredeyse her şekliyle kötüdür. Ancak iyi, hatta gerekli bir tekel vardır; yasal şiddet üzerindeki devlet tekeli. Eğer böyle bir tekel yoksa, hepimizin az önce gördüğü gibi, devletin varlığı tehdit altına girer. Bu kavramı geliştiren Alman siyaset bilimci Max Weber, kuralı söylemiştir. Haziran 2023’te Rusya’da yaşanan her şey, onun bir asırdan fazla bir süre önce formüle ettiği fikrin mutlak doğruluğunu ve evrenselliğini ispat ediyor.

Vladimir Putin Rusya’daki iktidarına dikey hiyerarşi kavramını hayatımıza sokarak başladı. Bu, dikey hiyerarşinin olağanüstü siyasi başarısını ve yirmi yılı aşkın bir süredir Rus kamusal yaşamına hükmetme becerisini açıklıyor. Ve bu Prigojin’in darbesini de açıklıyor. Büyük bir iktidar dikeyinin yanında, kıyaslanamayacak kadar mütevazı boyutta da olsa bir diğeri inşa edildi. Bu durumda boyut önemli değil. Önemli olan tutku, iç uyum ve verimlilik. Ve bu açıdan Prigojin’in küçük dikey gücü, tüm Rusya’yı kapsayan büyük dikey güce “hızlı bir başlangıç” yaptı.

Buradan ders çıkarılabilirse çıkarılmalıdır. John Reid bir zamanlar Rusya’daki bir başka darbe hakkında (başarılı oldu ve bu nedenle tarihte 1917 Ekim devrimi olarak kaldı) Dünyayı Sarsan On Gün adlı bir kitap yazmıştı. Bu hadisede dünya -ya da en azından Rusya- sadece bir gün kadar sarsılmıştı. Elbette negatif enerji 23 Haziran 2023 akşamından çok önce birikmeye başlamıştı. Yevgeniy Prigojin’in faaliyetleri bir yıldır kafa karıştırıcı sorulara neden oluyordu.

Son aylarda ve haftalarda bu sorular gök gürültüsü gibi işitilmeye başlandı: Neden bu kadar silik bir adam Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’na en aleni şekilde ve cezasız bir şekilde saldırabiliyordu? Net bir cevap yoktu. Bu durum bir korku ve belirsizlik ortamı yarattı ve yetkililerin itibarını zedeledi. Manuel görmezden gelme sistemi uzun süre takılı kaldı ve ancak son anda tetiklendi.

Ve bu “son anın” uzun bir süre boyunca sonuçları olacaktır. “Susuzluk her şeydir, imaj hiçbir şey” eski bir reklam sloganı olarak hafızamda yer etti. Ancak siyasette imaj, imajdan çok daha fazlasıdır. Vladimir Putin bir keresinde haklı olarak “Zayıf olan dayak yer,” demişti. Peki dayak atanlar, kendi bakış açılarına göre dayak atılabilecek kişileri nasıl seçiyorlar? İmajlarına göre. Prigojin’in darbesinin uzun, acılı, neredeyse dayanılmaz saatlerinde Rusya dünyaya zayıflığını değilse bile, mutlak anlamda kırılganlığını (bu terimi kasıtlı olarak kullanıyorum) gösterdi. Gelişmiş ülkelerde darbe teşebbüslerinin yaşanmadığı iddiası bir şehir efsanesi.

Fransa’da son başarılı darbe 1958 gibi yakın bir tarihte gerçekleşti. ABD’de ise büyük kırılganlık anı (Kongre Binası’nın bir kalabalık tarafından basılması, hüsran yaratan seçim sonuçlarına rağmen görevdeki kişinin iktidarda kalmaya çalışması) oldukça yakın bir tarihte, Ocak 2021’de yaşandı.

Fakat “bazen onların da başına geliyor” demek zayıf bir mazeret ve küçük bir teselli. Kremlin’in jeopolitik mücadele ortakları (ve şu anda isim olarak lejyon durumundalar) çok açık bir şekilde bu kırılganlığı izlemiş oldular. Washington, Kiev, Varşova ve benzeri başkentlerden çıkan sonuç şu: Ruslara baskı yapılmalı, işe yarıyor! Yevgeniy Prigojin Belarus’a gidecek ama onun yarattığı sorunlar (hakkını verelim, sadece onun yarattıkları değil) devam edecek. Ve bunları çözmek kolay olmayacak.

Kalkışma savunmamızda zafiyete neden olabilirdi

Viktor Sokirko, Argumentı i Faktı

Rusya’da Yevgeny Prigojin tarafından tertip edilen silahlı kalkışma teşebbüsü FSB ve Başsavcılık tarafından hukuki olarak değerlendirilmeye alındı. Ancak vatana ihanetle ilgili bir maddeyi de çeken başka bir nüans daha var. Gerçek şu ki, Wagner’in konvoylarının konuşlandırılması tüm savunma sistemini harekete geçirdi. Ve NATO ülkeleri tarafından yakından izleniyor.

Prigojin, önce Rostov-on-Don’a girerek ve Moskova’ya ulaşma umuduyla Voronej yönünde paralel zırhlı araç kolları göndererek, aslında düşman birliklerinin Rusya’ya saldırısını simüle etti. Kuşkusuz bu durumda bir sürpriz unsuru vardı, zira hiç kimse Rus ordusuyla yan yana cesurca savaşan kendi “müzisyenlerinden” böyle bir şey beklemiyordu. Fakat sanki düşman ordusu aniden sınırı geçmiş ve sivillerin koruması altında ülkenin içlerine girmeye çalışmış gibiydi.

“Wagnerciler” bir şekilde aniden düşman haline geldiler. Hepsinin değil ama pek çoğunun “Führer’i” Prigojin’in niyetini tam olarak anlamadığını ve büyük olasılıkla daha dün savundukları ülkelerinin topraklarında kalkışmaya katılmayı reddedeceklerini belirtelim.

Ukraynalı Nazilerin nasıl sevindiğini görebilirsiniz. Hiçliğin derinliklerinden “yükselen” Ukrayna askeri istihbaratının başkanı bile bir anda meslektaşı haline gelen Prigojin’i destekledi. Tüm Ukraynalı politikacılar da mutlu bir şekilde homurdandılar; Rusya’da kötü olan şey, Kiev’in tekrar yükselmesini sağlayabilirdi.

Prigojin tarafından tertip edilen “gemi isyanının” Rusya’da iktidar değişikliği umudu olarak görüldüğü Batı’da da belli bir sevinç var. Aslında, aradıkları şeyin bu olduğu gerçeğini bilhassa gizlemediler.

Pentagon ise duruma çok farklı, askerî açıdan daha pratik bir perspektiften bakıyordu.

Askeri uzman ve yedek albay Gennadiy Alyohın, aif.ru’ya yaptığı açıklamada, şu ifadeleri kullandı:

“ABD, karşı taarruzun başlaması da dahil olmak üzere Ukrayna’daki özel harekatın tüm aşamalarını yakından izliyor. Rus ordusunun taktiklerini inceliyor, her türlü hareketini, savunma ve saldırı kabiliyetlerini göz önünde bulunduruyorlar. Bu, beyninin alt korteksinde bir yerlerde olası savaş senaryoları üzerinde çalışan Pentagon için paha biçilmez bir tecrübe. Kendisi için değilse bile Polonya ya da Avrupa’daki diğer NATO ülkeleri için öyle. Rus ordusunun şu ya da bu durumda nasıl hareket ettiğini görmek çok önemli bir bilgi.

Burada Prigojin bize güçlü bir koz verdi ve NATO, Rus ordusunun ortaya çıkan tehdit karşısındaki eylemlerine ilişkin bilgilerle bizi zenginleştirdi. Kuşkusuz Rus ordusunun pek çok birimi ve diğer güvenlik kurumları, örneğin Rosgvardiya, şu an harekete geçti. Caydırıcı güçler, potansiyel bir düşman hareketi olarak Wagner’in yöneldiği yerlerde konuşlandırıldı. Bu, görsel gözlem de dahil olmak üzere çok sayıda casus uydunun bulunduğu uzaydan gayet iyi görülebilir. Ve işte ABD ordusunun, Rus ordusunun hareket tarzını kısmen de olsa görebilmesi için hazır bir taslak.

Benzer bir durumda, özel askeri harekatta yer almaya devam eden Rus ordusu, Prigojin’in müfrezelerine karşı koymak için kısa sürede bir kuvvet hazırlamak zorundaydı. Hızlı hareket ettiler ve bu nedenle bazı gizlenme unsurları ihmal edilmiş olabilir. NATO istihbaratının da Rus ordusunun kuvvetlerini nasıl konuşlandırdığına dair genel tabloyu görmek için zamanı vardı. Rus ordusunda ve bazıları Sovyet ordusunda geniş tecrübe kazanmış olan Wagner subaylarının böylesine büyük çaplı bir provokasyona karışmalarından ne ölçüde sorumlu oldukları hakkında konuşmak zaman alacaktır. Fakat ülke ölçeğinde öneme sahip savunma sırlarını isteyerek ya da istemeyerek “sızdırdıkları” gerçeği kesinlikle nettir.

Düşmanın hava savunma bölgesinde uyumadığını ve belirleyici bir saldırı girişimi için yedeklerini getirme fırsatından yararlandığını da unutmamalıyız. Sanki o duyurulan “karşı taarruz” Prigojin ve “müzisyenleri” tarafından yapılacakmış gibi. Her ne kadar son zamanlarda Artyomovsk’ta her metre kare için kahramanca savaşmış ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin gerçek kâbusu olmuş olsalar da. Beyler, durun ve bugün Rusya’nın zaferi için her şeyi yapan ordumuzun yanına dönün.”

RUSYA

Putin, Gazprom’a on yıllık kalkınma planı hazırlama talimatı verdi

Yayınlanma

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Gazprom’a, hükümetle iş birliği içinde, şirketin sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacak ve tedarik coğrafyasını genişletecek on yıllık bir plan hazırlama talimatı verdi.

Vedomosti gazetesinin aktardığına göre Putin, Rusya Enerji Haftası’nda yaptığı konuşmada doğalgaz endüstrisinin şu anda büyük bir dönüşüm sürecinde olduğunu vurguladı.

Bu değişim yalnızca ihracatın Batı’dan Doğu’ya kaydırılmasını değil, aynı zamanda 2021 yılında başlatılan sosyal gazlaştırma programı kapsamında iç pazara yapılan arzın önemli ölçüde artırılmasını da içeriyor. Devlet Başkanı, programın iyi bir hızla ilerlediğine dikkat çekerek bu başarısı için Gazprom yönetimine teşekkür etti.

Putin, “Bu süreçte elbette doğalgaz sektöründeki en büyük şirketimiz olan Gazprom’a öncü bir rol düşüyor. Şirketten ve yönetimden, hükümetle birlikte çalışarak, şirketin sürdürülebilir kalkınmasını sağlayacak ve tedarik altyapısını Doğu’ya kaydıracak on yıllık bir plan hazırlamalarını istiyorum. Tekrar ediyorum, bu plan hem Rus bölgelerinin gazlaştırılmasına hem de ülke içinde gaz işleme kapasitesini artırmaya yönelik büyük ölçekli hedeflerimizi kapsamalıdır,” dedi.

Putin, 26 Eylül’de Rusya Enerji Haftası forumunun genel oturumunda yaptığı konuşmada ayrıca çok kutuplu dünya düzeni, yakıt ve enerji sektöründeki rekabet ve BRICS içinde bağımsız bir ödeme ve uzlaştırma sistemlerinin geliştirilmesi gibi konulara da değindi.

Gazprom’un hisseleri 2017’den bu yana en düşük seviyede

Avrupa pazarını kaybeden Gazprom, Rusya’nın en kârlı 100 şirketi arasından düştü

Öte yandan Forbes dergisi, Rus şirketlerinin net kâra göre yıllık sıralamasını yayımladı. Geçen yılın lideri olan Rusya’nın en büyük doğalgaz şirketi Gazprom, 2024’te sadece liderlik konumunu kaybetmekle kalmadı, aynı zamanda ilk 100’e de giremedi.

Gazprom, 25 yıl sonra ilk kez 2023 yılını 629 milyar rublelik zararla kapatırken, bir önceki yıl 1,23 trilyon ruble kâr etmişti. Şirket yönetimi için hazırlanan bir iç rapora göre, önümüzdeki on yıl içinde gaz ihracatını eski seviyelerine getirmek mümkün olmayacak.

2035 yılına kadar ihracatın yılda ortalama sadece 50 ila 75 milyar metreküp olması öngörülüyor ki bu da Rusya’nın Ukrayna’ya dönük askeri müdahalesinden önceki seviyenin yaklaşık üçte biri.

Gazprom’un kayıplarının temel nedeni, yaptırımların doğalgaz üretiminde ve Avrupa’ya tedarikte yol açtığı keskin düşüş. Şirketin gaz üretimi 2023 yılında 404 milyar metreküpe gerileyerek 1990’dan bu yana en düşük seviyeye indi. Denizaşırı teslimatlar ise 1985’ten bu yana en düşük seviye olan 69 milyar metreküpte kaldı.

Avrupa’ya sadece 28 milyar metreküp gaz ihraç edildi ki bu da 1970’lerin sonundaki rakamlara denk düşüyor. Gazprom’un Avrupa pazarındaki payı üç kat azalarak yüzde 45’ten yüzde 15’e düştü.

Rusya’nın arz miktarının azalması karşısında Azerbaycan, Avrupa’ya doğalgaz ihracatını hızla artırarak neredeyse yarım asırdır hâkim olduğu bir pazarda Rusya’nın yerini alıyor.

Hazar Denizi’ndeki Şahdeniz sahasından gelen Azerbaycan gazı 1 Ağustos’ta Slovenya’ya akmaya başladı. Azerbaycan daha önce de İtalya, Yunanistan, Bulgaristan, Romanya, Macaristan ve Sırbistan’a gaz sevkiyatına başlamıştı.

Ayrıca Azerbaycan gazı Gürcistan ve Türkiye’ye de ulaşıyor. 2024 yılında Avrupa’da sadece Macaristan, Slovakya ve Avusturya boru hatlarıyla Rus gazı almaya devam edecek.

13 Eylül’de Gazprom’un Avrupa Birliği’ndeki (AB) son büyük müşterilerinden biri olan Avusturyalı Wien Energy GmbH şirketinin 2025’ten itibaren Rus gazı alımını durduracağı açıklandı.

Viyana ve civarındaki 2 milyondan fazla tüketiciye gaz tedarik eden bu şirket, Kuzey Afrika ve Kuzey Denizi’nden gaz tedarikinin yanı sıra Avusturya’nın ihtiyacının yüzde 12’sini karşılayacak miktarda sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alımı için de anlaşmalar imzaladı.

Gazprom’un Avrupa’daki son büyük müşterilerden biri doğalgaz tedarikini durduracak

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya nükleer doktrinini neden değiştiriyor?

Yayınlanma

Rusya, nükleer doktrinini güncelleyerek Batı’ya karşı caydırıcılığını artırmayı hedefliyor. Yeni doktrin, nükleer olmayan devletlerin saldırılarını da kapsıyor ve Belarus’a yönelik tehditleri de içeriyor.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, 26 Eylül’de yaptığı açıklamada, Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Güvenlik Konseyi toplantısında duyurduğu Rusya’nın nükleer doktrinindeki düzenlemelerin Batılı ülkelere yönelik bir uyarı olarak algılanması gerektiğini belirtti.

Peskov, “Bu, söz konusu ülkeleri, ülkemize karşı herhangi bir saldırıya katılmaları halinde bunun sonuçları konusunda uyaran bir sinyaldir. Bu, mutlaka nükleer araçlarla sınırlı değildir,” dedi.

Değişikliklerin özellikle ‘ülke sınırlarındaki artan gerilim unsurları’ nedeniyle yapıldığını vurgulayan Peskov, daha önce de ‘sağduyulu devlet başkanlarının Putin’in açıklamalarının ciddiyetini kavradıklarından ve fark ettiklerinden’ emin olduğunu belirterek, “Özellikle de nükleer güçler dahil olmak üzere Batılı ülkelerin Ukrayna’daki çatışmaya doğrudan müdahil olmasıyla kışkırtılan bu eşi benzeri görülmemiş durum söz konusu olduğunda,” diye ekledi.

Peskov ayrıca, askeri doktrin ve ‘Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikasının Temelleri’ olmak üzere iki belgede düzenlemeler yapıldığını açıkladı.

Putin, 25 Eylül’de Güvenlik Konseyi çerçevesinde nükleer caydırıcılık konusunda ilk kez düzenlenen daimî bir toplantı gerçekleştirdi.

Bu toplantı, ‘Nükleer Caydırıcılık Alanında Devlet Politikasının Temelleri’nin güncellenmesine odaklandı.

Devlet Başkanı’nın ana hatlarıyla açıkladığı değişikliklerden biri, nükleer olmayan herhangi bir devlet tarafından, ancak nükleer bir devletin katılımı veya desteğiyle Rusya’ya yönelik saldırının artık ortak bir saldırı olarak kabul edileceği.

Güncellenen doktrin ayrıca Rusya’nın nükleer silah kullanımına geçiş koşullarını da belirliyor.

Putin, yetkililerin söz konusu senaryoyu ‘hava ve uzay saldırı araçlarının kitlesel olarak fırlatılması ve ülke sınırlarını geçmeleri konusunda güvenilir bilgi aldıklarında’ değerlendireceklerini belirtti.

Putin, “Stratejik ve taktik uçakları, seyir füzelerini, insansız hava araçlarını, hipersonik ve diğer hava araçlarını kastediyorum,” diye ekledi.

Son olarak, ‘Temel İlkeler’in güncel haline göre, Rusya sadece kendisine karşı değil, aynı zamanda Birlik Devleti üyesi olarak Belarus’a karşı da saldırganlık nedeniyle nükleer silah kullanma hakkına sahip olacak.

Mevcut belgeye göre Rusya, Rusya ve/veya müttefiklerinin topraklarına balistik füzelerin fırlatılması durumunda ve düşmanın topraklarında nükleer silahlar veya diğer kitle imha silahları kullanması halinde nükleer saldırı ile karşılık verebilir.

Ancak şimdi gerekçelerin genişletilmesi planlanıyor: Nükleer silahlar ‘düşmanın konvansiyonel silahlar kullanarak Rusya ve Belarus’un egemenliğine kritik bir tehdit oluşturması halinde de’ kullanılabilecek.

Siyaset bilimci ve Moskova Devlet Diplomasi Enstitüsünde kıdemli öğretim görevlisi Aleksey Zudin, Vedomosti gazetesine verdiği demeçte nükleer caydırıcılık doktrinindeki değişikliğin ana nedeninin Rusya’nın güvenliğine yönelik mevcut tehdit olduğunu söylüyor. Zudin, Ukrayna NATO’ya kabul edilmese bile ABD ve bazı Avrupa Birliği (AB) ülkelerinin Ukrayna’ya nükleer garanti verebileceğini ve bunun da Rus yönetiminin eylemlerinin nedenlerinden biri olduğunu ifade etti.

Rusya Bilimler Akademisi ABD ve Kanada Enstitüsü Politik-Askeri Çalışmalar Bölümü’nde araştırmacı olan Oleg Krivolapov ise, Ukrayna krizinin tırmanmaya devam etmesi nedeniyle nükleer doktrindeki değişikliklerin muhtemelen gerekli olduğunu söyledi.

Özellikle F-16 uçaklarının Ukrayna’ya gönderilmesi, Batı silahlarının Rusya topraklarının derinliklerine saldırmak için kullanılması tartışmaları ve ABD’nin Almanya’ya orta menzilli füzeler yerleştirme niyetleri söz konusu. Krivolapov’a göre, Rusya’nın nükleer doktrinindeki değişiklikler Batılı ülkeleri daha da tırmandırıcı adımlar atmaktan caydırabilir, fakat uzman Washington ve Brüksel’in Moskova yeni bir şey yapmıyormuş gibi davranıp gerilimi tırmandırmaya devam edebileceğini de kabul ediyor.

Krivolapov aynı zamanda, Rusya ordusunun halihazırdaki sürekli ilerleyişi göz önüne alındığında, Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmada nükleer silah kullanmaya ihtiyacı olmadığını vurguladı.

Diğer yandan Rusya Uluslararası İlişkiler Konseyi’nde askeri uzman olan Aleksandr Yermakov, Batı’ya potansiyelini hatırlatmak için nükleer doktrinde değişiklik yapılması gerektiğini dile getirdi. Ayrıca doktrinde bir dizi açıklama yapılması da gerekliydi: Örneğin daha önce balistik füzelerle saldırı durumunda karşı saldırıdan söz ediliyordu, ancak seyir füzeleri ve bombardıman uçaklarıyla saldırıların da bir yanıt nedeni olarak kabul edildiğini belirtmek mantıklı.

Nükleer silaha sahip olmayan ancak böyle bir ülkenin desteğine sahip olan bir devletin Rusya’ya saldırması halinde karşılık verileceğine dair bir maddenin ortaya çıkması, Batılı ülkelere Ukrayna’ya verdikleri desteği çok fazla genişletmemeleri gerektiğini hatırlatıyor.

Yermakov’a göre yeni doktrinde bir devletin varlığına yönelik tehdit gibi bir dizi formülasyonun egemenliğe yönelik tehditle değiştirilmesi oldukça mantıklı: önceki formülasyonlar çok fazla yorumlama serbestisine sahipti. Bununla birlikte, hem o zaman hem de şimdi, konvansiyonel bir çatışmada büyük ölçekli askeri yenilgi tehdidinden önce nükleer silahların kullanılmasının mümkün olacağı kastediliyor.

Ancak uzman, büyük ölçekli bir askeri yenilginin ‘1941 sonbaharında Moskova yakınlarındaki Wehrmacht’ gibi gerçekten feci bir durum anlamına geldiğinin anlaşılması gerektiğini belirtti. Yermakov’a göre Ukrayna ordusu, en çılgın rüyalarında bile Rusya için böyle bir varoluşsal tehdit yaratabilecek kapasitede değil.

Putin’den Rusya’nın uzun menzilli yabancı füzelerle vurulması halinde Ukrayna’ya nükleer saldırı uyarısı

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rusya Maliye Bakanlığı: Blockchain teknolojisi bankaların iş modellerini değiştirebilir

Yayınlanma

Rusya Maliye Bakan Yardımcısı İvan Çebeskov, blockchain teknolojisinin Rus bankalarının iş modellerini değiştireceğini ve maliyetlerin düşmesine katkı sağlayacağını belirtti.

Çebeskov, Rusya Bankalar Birliği’nin düzenlediği forumda yaptığı açıklamada, “Bu teknolojinin kullanılmasıyla finans sektörünün iş modeli değişebilir. Blockchain ve merkeziyetsiz finans, aracıları ortadan kaldırarak finans sektöründe yaptığımız her şeyi yapmamıza olanak tanıyor,” ifadelerini kullandı.

Geçmişte sadece bankalar ve finans şirketlerinin, bireylerin ve kurumların finansal işlemler yapmasını sağladığını ve büyük, güvenli ofisler aracılığıyla tüketici güveni inşa ettiğini kaydeden Çebeskov, “Bugün, bankaların ve finansal aracıların iş modelinin dönüşebileceği bir yol ayrımındayız. Zira finansal altyapıda güven sağlayan yeni teknolojiler ortaya çıktı. Bu güven, finansal sistemin aynı anda hem kimseye hem de herkese ait olmasından kaynaklanıyor,” dedi.

Çebeskov, dünya çapında popüler olan kripto para birimleri Bitcoin ve Ethereum’a da atıfta bulunarak, “Bankaların bu teknolojileri sindirip sindiremeyeceğini söylemek zor. Ancak pek çok bankamızın en azından bu teknolojilerin geliştirilmesinde aktif rol aldığını görüyoruz,” diye konuştu.

Yetkili, “Finans piyasamızın ve mevcut katılımcılarımızın bu teknolojiye adapte olabileceğine ve hatta iyi bir şekilde entegre olup finansal altyapının bir parçası haline geleceğine dair umutluyuz,” diye ekledi.

Bununla beraber bankaların hâlihazırda yapay zekâyı aktif olarak kullandığını ve bu teknolojinin büyük bankaların iş modellerini değiştirdiğini de kaydeden Çebeskov, şöyle devam etti:

“Bu teknoloji yalnızca aracıları ortadan kaldırmakla kalmaz, birçok işlemde insan müdahalesine de gerek bırakmaz. Finansal danışmanlık, planlama gibi alanlarda şimdiden değişimler görüyoruz. Bana öyle geliyor ki, önümüzdeki 10 yıl içinde bu sektörlerde büyük ilerlemeler olacak, hatta buna bir devrim bile diyebiliriz. Çünkü finansal danışmanların yerini, finans şirketlerinde oluşturulacak GPT sohbet robotları alabilir.”

Ayrıca Çebeskov, finansal olmayan şirketlerin de bu tür hizmetleri kullanabileceğini kabul ederek “Merkez Bankası’ndaki meslektaşlarım ve ben, açık arayüzler konusunu tartışıyoruz. Merkez Bankası bu konuda birkaç yıldır çalışmalar yürütüyor. Bu, teknolojik aracılara izin vermeye yönelik bir adım olabilir,” değerlendirmesini yaptı.

Önümüzdeki dönemde teknoloji şirketlerinin büyük finansal kuruluşlardan ne kadar pazar payı alabileceğini görmenin ilginç olacağını dile getiren yetkili, “Piyasa ya payını yeni aktörlere ve yeni teknolojilere verecek ya da bu teknolojileri sindirecek. Ancak her durumda, bu teknolojilerin daha fazla benimsenmesiyle birlikte düzenleyici yaklaşımların da değişmesi gerekecek,” diye konuştu.

Rusya, akıllı sözleşmelerin ve yapay zekânın nasıl çalışacağını ve hangi ilkelere göre finansal hizmetler sağlayacağını düzenlemeyi hedefliyor. Maliye Bakanlığı, doğrudan finansal aracıları — bankalar, brokerler ve diğer menkul kıymet piyasası oyuncularını — düzenlemekten, teknolojiye odaklanan bir düzenleme modeline geçmenin mümkün olduğuna dikkat çekiyor.

Çebeskov, “Yani, blockchain üzerindeki bir akıllı sözleşmenin nasıl işleyeceğini, yapay zekâyla çalışan bir asistanın hangi kriterlere göre kararlar alacağını ve doğru finansal hizmetlerin sağlanması için hangi kuralların geçerli olacağını düzenlemek zorunda kalacağız. Bu, bizim için büyük bir zorluk olacak,” yorumunu yaptı.

Rusya Merkez Bankası’nın eski birinci başkan yardımcısı ve şu anda Moskova Borsası’nın denetim kurulu başkanı olan Sergey Şvetsov ise bu sürecin, Merkez Bankası ve Maliye Bakanlığı’nın daha yakın iş birliğini gerektireceğini ekledi.

Aksakov: Kripto borsalarının oluşturulması ve işleyişi için hala yasal bir mekanizma yok

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English