Bizi Takip Edin

ORTADOĞU

Suriye’de bölge ülkeleri diplomasi, ABD ve İsrail çatışma çizgisinde

Yayınlanma

Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile telefon görüşmesi yaptı. Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şükri Suriye’de dış müdahaleye son verilmesi çağrısında bulundu. İsrail ise Golan tepeleri üzerinden Suriye’yi hedef aldı. Fırat’ın doğusunda ABD-İran geriliminin devam ederken Pentagon Körfez’e nükleer tahrikli deniz altı yolladı.

Arap dünyasındaki diplomatik pozisyonunu yeniden kazanmaya çalışan Suriye, bölgesel inisiyatiflerin gelişmesiyle hareket alanı kazanıyor. Orta Doğu’daki yeni barış arayışının dışiında kalan ABD-İsrail ikilisi ise askeri eylemleriyle “biz buradayız” mesajı veriyor.

Suud-İran yumuşamasının Suriye ve Yemen’de olumlu sonuçlar vermesi beklenirken sürecin dışında kalan Amerikan yönetimi askeri gövde gösterisi yaptı. Pentagon 145 Tomahawk füze taşıma kapasitesi olan denizaltısını Orta Doğu’ya konuşlandırdı.

ABD donanmasına ait denizaltı dünya petrol ticaretinin can damarı olarak kabul edilen Hürmüz Boğazında devriye gezen 5. Filo’ya konuşlandırıldı. Fırat’ın doğusunda ABD-İran gerilimi devam ederken, Tahran’ın savunma stratejilerinde merkezi önemi olan Hürmüz boğazına güç takviye etmesi tansiyonu daha da tırmandırdı.

Orta Doğu’da ABD’siz çözüm arayışları güçleniyor

Gelişme, Tahran ile Riyad arasında Çin arabuluculuğunda normalleşme sürecinin hızlanmasına da bir yanıt olarak yorumlanıyor. İran’lı yetkililerin önümüzdeki hafta büyükelçiliğin yeniden açılması için ön görüşmeleri yapmak için Suudi Arabistan’a gideceği bildirildi. İki ülkenin dışişleri bakanları son olan Çin’de bir araya gelmiş ve normalleşme süreci hızlanmıştı. İran’ın katıldığı Şangay İş Birliği Örgütü’ne Suudi Arabistan’ın da katılacak olması iki devletin aynı güvenlik şemsiyesi altında ortaklık kurmaya başlaması bakımından da önem taşıyor.

Bütün bu süreci uzaktan izleyen Washington ise gelişmelerden rahatsız. Wall Street Journal gazetesi CIA Şefi William Burns’un geçtiğimiz hafta Riyad’a giderek ABD’nin duyduğu hayal kırıklığını Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’a ilettiğini yazmıştı.

Kaşıkçı davası nedeniyle başından beri Biden yönetimiyle sorun yaşayan Veliaht Prens Muhammed bin Selman ABD’nin petrol üretimini artırma taleplerine de onay vermemişti. Riyad’ın ABD’nin taleplerinin aksine petrol arzında Rusya ile anlaşarak kısıntıya gitmesi de Suudi Arabistan’ın ABD dış politikasından bağımsızlaşma eğilimi olarak yorumlanmıştı.

Suriye bir yandan Suudi Arabistan ile normalleşme diplomasisini yürütürken diğer yandan müttefiki İran ile de sıkı diyaloğunu sürdürüyor. Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad, İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ile telefon görüşmesi yaptı. İki cumhurbaşkanı arasındaki telefon görüşmesinde İsrail’in Mescid-i Aksa’ya yönelik eylemleri ele alındı.

Suriye resmi haber ajansı SANA’nın bildirdiğine göre görüşmede iki cumhurbaşkanı dünyada “tek kutuplu sistemin yok olma yolunda olduğu” görüşünde birleşti.

Bölge devletleri arasındaki “normalleşme” trafiği devam ederken devlet krizi yaşayan İsrail’in Suriye topraklarına yönelik hava operasyonları da sıklaştı. Son günlerde İsrail saldırıları Golan tepeleri üzerinden yoğunlaştı. Suriye ordusundan bir kaynak SANA’ya yaptığı açıklamada “Suriye Arap Ordusunun hava savunması, güney bölgede bazı noktalara İsrail’in füzeli saldırganlığına karşı koydu, saldırganın füzelerinin bir kısmını düşürmüştür” dedi.

Mısır Dışişleri Bakanı Samih Şukri ise Suriye’deki her türlü terörizmi ortadan kaldırma ve buradaki dış müdahaleye son verme çağrısında bulundu.

Mısır Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Ahmed Ebu Zeyid,  “Şükri,  Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Geir Pedersen ile yaptığı telefon görüşmesinde, Mısır’ın kardeş Suriye’nin güvenlik ve istikrarını yeniden sağlamaya ve buradaki her türlü terörizmi ve yabancı müdahaleyi sona erdirmeye verdiği büyük önceliğin ışığında Mısır’ın, 2254 Sayılı Güvenlik Konseyi Kararı uyarınca Suriye mülkiyetinde kapsamlı bir siyasi çözüme ulaşmayı amaçlayan BM çabalarına tam desteğini ifade etti” ifadelerini kullandı.

ORTADOĞU

HTŞ yönetiminden Rusya’ya askeri üsler için Esad’ın iadesi şartı

Yayınlanma

Suriye’deki HTŞ yönetiminin Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, Rusya’nın Suriye’deki askeri üslerini korumasının, Moskova’da bulunan eski Cumhurbaşkanı Beşar Esad’ı iade etmesine bağlı olacağını ima etti. Ebu Kasra, Suriye’nin çıkarlarının öncelikli olduğunu ve Rusya ile ilişkilerin bu doğrultuda yeniden değerlendirilebileceğini belirtti.

Suriye’deki Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) yönetiminin Savunma Bakanı Murhef Ebu Kasra, The Washington Post gazetesine verdiği mülakatta, Suriye’deki Rus askeri üsleri konusundaki tutumlarının öncelikle kendi çıkarlarına dayalı olacağını belirtti.

Ebu Kasra, Rusya’nın bu üsleri koruma şansının, Suriye’nin “ihtiyaç duyduğu bir şeyi sunmasına bağlı olduğunu” ima etti.

“Bu şeyin”, Moskova’da bulunan eski Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad olabileceği belirtildi.

Gazete, Ebu Kasra’nın yeni yönetiminin pragmatik yaklaşımını vurguladığını, yeni ittifaklar kurduğunu ve eski yönetimde kurulanları gözden geçirdiğini aktardı.

Bakan, Rusya’nın HTŞ yönetimine yönelik tutumunun “kayda değer ölçüde iyileştiğini” ifade etti.

Esad döneminde Rus uçakları, kasım ayının sonlarında başlayan büyük şehirlere yönelik hızlı ilerleyişleri sırasında silahlı grupları bombalamıştı. Ancak Ebu Kasra, Rusya hakkında “Siyasette kalıcı düşmanlar yoktur,” dedi.

Bakan, Tartus’taki deniz üssü ve Hmeymim’deki hava üssünü korumalarına izin verilip verilmeyeceği sorusuna, “Eğer bu Suriye için bir fayda sağlarsa, evet,” yanıtını verdi.

Ebu Kasra, Moskova ile ilişkilerin yeniden kurulabileceğini, ancak bu ilişkilerin “öncelikle Suriye’nin çıkarlarına ve sonra onların [Rusya’nın] çıkarlarına hizmet etmesi gerektiğini” de sözlerine ekledi.

Suriye’nin fiili lideri Ahmet eş-Şaraa’nın, ocak ayı sonlarında Rus heyetiyle yaptığı görüşmede Esad’ın iadesini isteyip istemediğini doğrudan teyit etmeyi reddetti.

Ancak bakan, Esad’ın yargılanması konusunun gündeme geldiğini söyledi. Ebu Kasra, “Beşar Esad Rusya’ya gitmeye karar verdiğinde, bizim Ruslarla anlaşamayacağımızı düşünüyordu,” diye ekledi.

Daha önce The Times Of Israel ve Reuters, eş-Şaraa’nın, Şam’da Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Mihail Bogdanov ile yaptığı görüşmede Esad ve yakın yardımcılarının iadesini talep ettiğini bildirmişti.

Görüşmelerin somut bir sonuç vermediği, en azından açıklanmadığı belirtilmişti.

Bogdanov, görüşme sonrasında Rus üsleri hakkında “Şu an için hiçbir şey değişmiyor,” dedi ve ekledi: “Bu konu ek görüşmeler gerektiriyor. İşbirliğimizin her alanında daha derinlemesine istişarelere devam etme konusunda anlaştık.”

Suriye’deki yeni yönetim ve Rusya birbirinden ne istiyor?

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

İsrail’den Gazzelilere: Çadırda yaşa ya da git

Yayınlanma

Hamas ile İsrail arasında iki haftadan fazla bir süre önce yürürlüğe giren ateşkesin başlamasıyla birlikte, Gazze’de yerinden edilen aileler yollara düştü ve mahallelerine döndüklerinde harabelerle karşılaştı. The National’dan Nagham Mohanna’nın konuştuğu Gazzeliler, yaşadıkları tüm yıkıma rağmen bölgeyi terk etmeyi düşünmediklerini, aksine evlerini yeniden inşa etmekte kararlı olduklarını belirtti. Ancak bu çabalarının önündeki en büyük engel, İsrail’in enkaz kaldırma için gerekli ağır iş makineleri ve inşaat malzemelerinin girişine izin vermemesi.

Durum, bu hafta ABD Başkanı Donald Trump’ın ülkesinin Gazze’yi ele geçirip halkını tahliye ederek yeniden inşa edebileceği yönündeki açıklamalarıyla daha da karmaşık bir hâl aldı. Trump, bölgeyi kimin kontrol edeceği konusunda ise net bir bilgi vermedi.

Gazzeliler ise bu öneriyi hızla reddetti ve bölgede kalma haklarının olduğunu vurguladı. Yeniden inşa için tek ihtiyaçlarının gerekli malzemeler olduğunu söylediler.

Filistinli bir siyasetçi The National’a yaptığı açıklamada “Gazzeliler baskı altında, ancak bundan daha fazlası yaşanıyor: Şantaja maruz kalıyorlar. Çadırda yaşa ya da git’ deniliyor. Evlerini yeniden inşa etme hakları ellerinden alınıyor. Bu, etnik temizliğin en açık göstergesidir” dedi.

Gazze’nin Mısır’a açılan tek sınır kapısı Refah, mayıs ayında kapatılmasından bu yana ilk kez 19 Ocak’ta yürürlüğe giren ateşkesten birkaç gün sonra yaralıların sevki ve insani yardımların girişi için açıldı. Ancak bölgeye geri dönmek isteyenler için kapı hâlâ kapalı.

Filistinliler, kaldıkları derme çatma çadırlarda bölgede etkili olan kötü hava koşullarıyla da mücadele ediyor. Fotoğraf: Ali Jadallah / AA

Gazze Hükümet Medya Ofisi Direktörü İsmail Sevvabta, “Anlaşmaya göre ateşkes sağlandıktan sonra insani yardımların yani çadırlar, konteynerler ve insani operasyonları destekleyecek tüm temel malzemeleri içeren yardımların girişine izin verilmesi gerekiyordu. Ancak İsrail işgali bu süreci engelledi” dedi. Sevvabta, birkaç gün önce Mısır’dan sadece dört buldozerin girişine izin verildiğini, ancak bunun yetersiz olduğunu vurguladı.

“Durum son derece zor” diyen Sevvabta, “Gazze’yi eski hâline getirmeye çalışıyoruz, ancak sınır kapılarının kapalı olması ve ağır iş makineleri ile inşaat malzemelerinin girişine yönelik yasağın devam etmesi nedeniyle ciddi engellerle karşı karşıyayız” diye konuştu.

Koşullar dayanılmaz boyutlarda

İnşaat ekipmanlarının girişinin engellenmesi, binlerce yerinden edilmiş aileyi sert kış koşullarında savunmasız bıraktı. Bu hafta şiddetli fırtınaların bölgeyi vurmasıyla birlikte, durum daha da kötüleşti. Fırtınalar çadırları sökerek halihazırda zor olan yaşam koşullarını daha da dayanılmaz hâle getirdi.

Fırtınadan etkilenenlerden biri olan 45 yaşındaki Beyt Lahiya sakini Mahmud Gaban, ateşkes sonrası evine döndüğünde yalnızca enkazla karşılaştığını anlattı: “Başka çaremiz yoktu, bu yüzden komşumuzun arazisine bir çadır kurduk. Evimiz tamamen yıkılmıştı.”

Küçük çadırın içinde toplam 23 kişi yaşam mücadelesi veriyor: “On kişilik ailem, anne-babam, iki kardeşim ve onların aileleriyle birlikte tek bir çadırın içinde yaşıyoruz. Zaten dayanılmaz olan koşullar, fırtına sonrası daha da kötüleşti. Sert rüzgarlar çadırımızı parçaladı ve bizi açıkta bıraktı.”

37 yaşındaki Muhammed Ebu Şurh da ateşkes sonrası Gazze’nin kuzeyindeki Safatawi mahallesinde bulunan beş katlı evine döndüğünde sadece enkaz bulduğunu söyledi. Ancak onu daha da yıkan, ailesinin altı üyesinin hâlâ enkaz altında olmasıydı: “Eve döner dönmez iki sebepten dolayı enkazın yanında bir çadır kurdum: Birincisi, burası benim evim, benim toprağım, benim yerim olduğu için. İkincisi ise kardeşlerim ve çocuklarının hâlâ enkaz altında olduğu için.”

Gazzeliler evlerinin enkazı üzerine kurdukları derme çatma çadırlarda yaşamını sürdürüyor. Fotoğraf: Doaa Albaz / AA

Bu hafta Trump, Gazze’deki iki milyondan fazla Filistinlinin Ürdün ve Mısır gibi ülkelere yerleştirilmesi gerektiğini öne sürdü. Trump ayrıca, ABD’nin Gazze’yi kontrol edebileceğini ve burayı “Orta Doğu’nun Rivierası” yapabileceklerini söyledi.

Öte yandan İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, ordunun Gazze’den ayrılmak isteyenler için “gönüllü çıkış” planı hazırlaması talimatını verdi. İsrail basını, bu planın uygulanması için orduya emir verildiğini aktardı. Ancak Gazze’de yaşayan pek çok kişi için bölgeyi terk etmek, gerçekleşmeyecek bir ABD-İsrail “fantezisi”nden ibaret.

Altı çocuğuyla birlikte hâlâ çadırda yaşam mücadelesi veren Ebu Şurh, “Ateşkesin ilanı üzerinden 15 günü geçti ama hâlâ yeniden inşa süreci başlamadı. Enkaz kaldırılmadı, barınma sağlanmadı. Dünya bu duruma müdahale etmeli” dedi.

Okumaya Devam Et

ORTADOĞU

Katz, Askeri İstihbarat Başkanı’na disiplin cezası verilmesini emretti

Yayınlanma

Shlomi Binder

İsrail Savunma Bakanı Israel Katz, Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi’ye Trump’ın Gazze planın olumsuz sonuçları ile ilgili uyarıda bulunan Askeri İstihbarat Başkanı Shlomi Binder’in disipline sevk etmesi talimatını verdi.

Kanal 13’te yayımlanan habere göre, Trump’ın Gazze sakinlerini bölgeden çıkarmayı ve Gazze’yi yeniden inşa etmeyi öngören planına ilişkin değerlendirme toplantısında konuşan Binder, bu durumun Batı Şeria’da şiddet olaylarını tırmandırabileceği uyarısında bulundu. Haberde, Binder’in özellikle yaklaşan Ramazan ayına dikkat çektiği belirtildi.

Ancak aynı haberde, Binder’in Trump’ın planına doğrudan karşı çıkmadığı, yalnızca olası sonuçlara dair uyarılarda bulunduğu ifade edildi.

Savunma Bakanı Katz, “İsrail subaylarının, ABD Başkanı Trump’ın Gazze’ye ilişkin önemli planına ve siyasi otoritenin direktiflerine karşı bir açıklama yapması söz konusu olamaz” dedi. Katz, ayrıca orduya Gazze’den ayrılmak isteyen Filistinlilerin gönüllü çıkışını hızlandırmak için hazırlık yapma talimatı verdiğini belirterek, “Ordunun yapması gereken tam olarak budur ve bunu gerçekleştirecektir” ifadelerini kullandı.

Öte yandan, Katz’ın son haftalarda özellikle mart ayından itibaren geçerli olacak şekilde istifasını sunan Genelkurmay Başkanı Halevi ile sık sık fikir ayrılığı yaşadığı biliniyor.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English