Bizi Takip Edin

Diplomasi

Trump, Azerbaycan’ın İsrail’e desteğini ‘takdir etti’

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e gönderdiği mektupta Nevruz’u kutladı. Trump, iki ülke arasındaki işbirliğine vurgu yaparak Azerbaycan’ın İsrail’e desteğini ve Ermenistan ile barış adımlarını takdir ettiğini belirtti.

ABD Başkanı Donald Trump, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’e bir mektup göndererek Nevruz bayramını kutladı ve iki ülke arasındaki işbirliğinin önemine dikkat çekti.

Trump, mektubunda Azerbaycan’ın İsrail’e verdiği destekten duyduğu memnuniyeti dile getirirken, Azerbaycan ve Ermenistan’ın bölgede barışı sağlama yönündeki adımlarını takdir etti.

Trump, Aliyev’e hitaben yazdığı mektupta, “Amerika Birleşik Devletleri adına, size ve tüm Azerbaycan halkına muhteşem bir Nevruz diliyorum. Bu, herkes için barış, refah ve yenilenme bayramıdır,” ifadelerini kullandı.

İki ülke arasındaki uzun süreli işbirliğine değinen Trump, gelecekte de büyük başarılara imza atabileceklerini belirtti.

Trump, “Ülkelerimiz uzun bir süredir birlikte çalışıyor ve önümüzdeki yıllarda başarabileceğimiz büyük işleri dört gözle bekliyorum,” dedi.

Azerbaycan’ın İsrail’e verdiği desteği takdir eden Trump, Azerbaycan ve Ermenistan’ın bölgede barışı tesis etme çabalarını da övdü. Trump, “Azerbaycan’ın ortağımız İsrail’e verdiği destek ve dostluğunu takdir ediyor, sizin ve Ermenistan’ın bölgeye barış getirme yönünde attığınız adımları alkışlıyorum,” değerlendirmesini yaptı.

Mektubunda, ABD’nin Azerbaycan’ın egemenliğine, bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne olan desteğini yineleyen Trump, “Ülkelerimiz başarıya doğru ilerlerken sizinle birlikte çalışmayı dört gözle bekliyorum. Amerika Birleşik Devletleri, Azerbaycan’ın egemenliğinin, bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün sarsılmaz bir destekçisi olmaya devam edecektir,” ifadelerini kullandı.

Diplomasi

Trump, İsrail-İran savaşında Putin’i arabulucu olarak önerdi

Yayınlanma

ABD Başkanı Donald Trump, ABC News‘e yaptığı açıklamada, İsrail ve İran arasındaki çatışmanın çözümü için Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in arabulucu olmasına “açık” olduğunu belirtti.

ABD Başkanı Donald Trump, ABC News‘e yaptığı açıklamada, İsrail ve İran arasında devam eden çatışmanın çözümünde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in olası arabuluculuğuna “açık” olduğunu söyledi.

Trump, “O (Putin) hazır. Bu konuda beni aradı. Uzun bir görüşme yaptık,” ifadelerini kullandı. Mevcut aşamada ABD’nin olaylara müdahil olmadığını belirten Trump, gerilimin daha da tırmanması halinde doğrudan müdahale ihtimalini dışlamadı.

Trump, kendi sosyal medya platformu Truth Social’da yaptığı paylaşımda ise İsrail ve İran’a barış anlaşması yapmaları çağrısında bulundu.

Daha önce Hindistan ve Pakistan’ı “kan dökmekten vazgeçirdiğini” iddia eden Trump, “İran ve İsrail bir anlaşma yapmalı ve yapacaklar, tıpkı Hindistan ve Pakistan’ı bir anlaşmaya zorladığım gibi,” diye yazdı. Trump, bu süreçte ABD ile ticareti kullanarak iki liderin masaya oturmasını sağladığını belirtti.

‘Sırbistan ve Kosova arasında savaşı durdurdum’

Önceki başkanlık döneminde “Sırbistan ve Kosova arasında savaşa dönüşebilecek bir çatışmayı durdurduğunu” ve Mısır ile Etiyopya arasındaki anlaşmazlıkların çözümüne yardımcı olduğunu hatırlatan Trump, şu ifadeleri kullandı:

“Aynı şekilde, yakında İsrail ve İran arasında da barışı sağlayacağız! Şu anda çok sayıda telefon görüşmesi ve toplantı yapılıyor. Çok şey yapıyorum ama bunun için asla takdir görmüyorum ve bu sorun değil.”

İran, İsrail ile çatışmayı durdurmanın şartlarını açıkladı

İsrail-İran geriliminde son durum

İsrail, 13 Haziran gecesi İran’a karşı askeri bir operasyon başlatmıştı. Tel Aviv yönetimi, saldırıların amacının Tahran’ın nükleer silah geliştirmesini engellemek olduğunu açıkladı.

İsrail ordusu, İran topraklarındaki nükleer altyapı da dahil olmak üzere stratejik hedeflere saldırarak çok sayıda üst düzey İranlı yetkili ve nükleer bilim insanını öldürdü.

Bu saldırıya karşılık olarak İran, İsrail topraklarına yüzlerce balistik füze fırlatarak geniş çaplı bir misilleme gerçekleştirdi. İsrailli yetkililerin verdiği bilgiye göre, saldırı sonucunda en az 13 sivil hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.

15 Haziran’da bir açıklama yapan İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, İsrail’i nükleer anlaşma müzakerelerini baltalamaya çalışmakla suçladı.

Washington’un saldırıya karışmadığı yönündeki güvencelerine rağmen Tahran’ın buna inanmadığını belirten Arakçi, “Amerika bu saldırıların suç ortağıdır ve sorumluluğunu kabul etmelidir,” dedi.

Arakçi, İran’ın nükleer silahların geliştirilmesini engelleyen bir anlaşmayı imzalamaya hazır olduğunu ancak barışçıl atom enerjisi geliştirme hakkından vazgeçmeyeceğini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Çinli akademisyen İsrail-İran savaşını Harici’ye değerlendirdi: İran, Çin için stratejik öneme sahip

Yayınlanma

Şanghay Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü Doç. Dr. Yang Chen, Pekin’in İsrail-İran savaşına dair tutumunu, Çin akademisinin bakışını ve gelişmelerin Çin’in Orta Doğu politikasına etkisini Harici’ye değerlendirdi.

İsrail’in saldırıları sonrası Pekin ilk tepki olarak, “ciddi endişelerini” dile getirdi ve tüm tarafları daha fazla tırmanmayı önlemeye çağırdı.

Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian, cuma günü yaptığı açıklamada, Çin’in İran’ın egemenliği, güvenliği ve toprak bütünlüğüne yönelik her türlü ihlale ve “gerginliği tırmandıran” eylemlere kararlılıkla karşı olduğunu söyledi.

Lin, “Bölgedeki ani gerginlik artışı kimseye fayda sağlamaz” dedi. “Çin, tüm tarafları, durumun daha da kötüleşmesini önlerken, bölgesel barış ve istikrarı teşvik edecek önlemler almaya çağırıyor” diye ekledi.

Sözcü, Çin’in krizi yatıştırmada “yapıcı bir rol” oynamaya hazır olduğunu da vurguladı.

Çin Dışişleri Bakanı Wang Yi de, İran Dışişleri Bakanı Abbas Erakçi ve İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar ile telefon görüşmeleri yaptı. İsrail’in ‌İran’a yönelik saldırılarını kınayan Wang Yi, uluslararası toplumun İran nükleer meselesinin siyasi yollardan çözülmesi için çaba gösterdiği bir dönemde, bu saldırının “kesinlikle kabul edilemez” olduğunu söyledi. “Sorunların çözümü için ‌diplomatik kanallara dönülmesi‌” çağrısı yaptı.

Şanghay Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Merkezi İcra Direktörü, Doç. Dr. Yang Chen, Pekin’in İsrail-İran savaşına dair tutumunu, Çin akademisinin bakışını ve gelişmelerin Çin’in Orta Doğu politikasına etkisini Harici’ye değerlendirdi.

‘Pekin yapıcı rol oynamaya istekli’

Çin Dışişleri Bakanlığı sözcüsü Lin Jian’ın açıklamalarını hatırlatan Yang Chen, Çin’in İsrail’in İran’a saldırısından derin endişe duyduğunu ve bu tür eylemlerin doğurabileceği ciddi sonuçlardan dolayı son derece kaygılı olduğunu belirtti. Çin’in, İran’ın egemenliğinin, güvenliğinin ve toprak bütünlüğünün ihlal edilmesine karşı olduğunu söyleyen Yang, ayrıca çatışmaların tırmanmasına ve gerilimin artmasına da karşı olduğunu ifade etti.

Çin’in, ilgili tüm tarafları, bölgesel barış ve istikrarı teşvik etmeye yönelik daha fazla çaba göstermeye ve gerilimi daha fazla artırmaktan kaçınmaya çağırdığını ve durumun hafifletilmesini teşvik etmek için yapıcı bir rol oynamaya istekli olduğunu kaydetti.

‘İran renkli devrim tehdidiyle karşı karşıya’

Çinli akademisyenlerin bakış açısından ise, Orta Doğu’daki temel çelişkinin artık Suudi Arabistan ile İran arasındaki önceki çatışmadan İsrail ile İran arasındaki çatışmaya kaydığını ifade etti.

Trump’ın göreve başlamasından sonra, İsrail ile İran’ın liderlik ettiği “direniş ekseni”ni arasındaki kuşatma ve karşı-kuşatma mücadelesinin tırmanmaya devam ettiğini belirten Yang, “İsrail karşıtı birlik cephesi ile İran karşıtı birlik cephesi arasındaki mücadele şiddetlenecek” değerlendirmesini yaptı.

İran’ın büyük bir “renkli devrim” tehdidiyle karşı karşıya olduğunu vurgulayan Yang Chen, “Bu saldırıda, İran’ın sertlik yanlıları hedef alınıp ortadan kaldırıldı ve bu durum İran’ın etkisine ağır bir darbe vurdu. Eğer İran, İsrail saldırısına karşı kararlı bir şekilde misilleme yapmazsa, gelecekte daha tehlikeli bir durumla karşı karşıya kalmasından ve bölgesel etkisinin ciddi şekilde zayıflamasından, hatta rejimin istikrarının bile tehlikeye girmesinden endişe edilmektedir” ifadelerini kullandı.

‘Çin İran’da istikrardan yana’

Çin’in Orta Doğu politikasının her zaman istikrar ve sürekliliğini koruduğunu ve dramatik değişikliklere rağmen temelden değişmeyeceğini söyleyen Yang, İran’ın Pekin için önemini ise şöyle anlattı: “İran, Çin için stratejik öneme sahip bir ülkedir. İran, Avrasya’nın merkezindedir, Kuşak ve Yol Girişimi’nin önemli bir merkezidir, Çin’in enerji kaynaklarının önemli bir kaynağıdır ve Orta Asya’daki istikrarın korunması ve Sincan’ın güvenliğinin sağlanması için önemli bir güvencedir”.

Bu sebeple Pekin’in, İran’ın istikrarlı kalmasını istediğini belirten Yang, “Çin, İran’ın ABD ve Batı tarafından baskı altına alınmasını istemez, ayrıca İran’ın ABD ve Batı’ya yönelmesini de istemez” değerlendirmesini yaptı.

İran’ın iç ve dış meselelerde büyük zorluklarla karşı karşıya olduğuna da dikkat çeken Yang, bu zorlukları şöyle sıraladı:

  1. Ekonomik durgunluk

“İlk olarak, İran’da ekonomik gelişme durgundur. 2024 yılında İran’ın gayri safi yurtiçi hasılası 434,2 milyar dolardı (bu rakam Çin’in Şensi Eyaleti’nin ekonomik büyüklüğüne eşdeğerdir); bu rakam 2008’den 2017’ye kadar olan on yıllık dönemdeki seviyesine hâlâ ulaşmamış ve 2011’deki zirve değeri olan 625,4 milyar dolardan oldukça uzaktadır. Kişi başına düşen GSYİH yaklaşık 4500 dolardır (İsrail’in kişi başı GSYİH’sı olan 52.261 doların sadece 1/12’si kadardır); bu durum İran halkının memnuniyetsizliğine neden olmuştur. Ekonomik durgunluk, İran’ın “direniş ekseni”ne güçlü destek sağlamasını da engellemektedir.”

  1. Nükleer pazarlık

“İkinci olarak, İran’da siyasi değişimler yaşanmıştır ve ılımlı bir cumhurbaşkanı göreve gelmiştir. 30 Temmuz 2024’te İran’ın yeni cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan yemin ederek göreve başladı. Ilımlı bir cumhurbaşkanı olan Pezeşkiyan, 2024 Eylül ayında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na katılımı sırasında, ülkesinin uluslararası ilişkilerinde “yapıcı” bir sayfa açma umudunu dile getirdi ve İran’ın “nükleer programı konusunda Batı ile diyaloğa hazır olduğunu” vurguladı. Bu durum da İran’ın Batı ile müzakereye ve “İran nükleer anlaşması”nı yeniden müzakere etmeye niyetli olduğunu göstermektedir. Ancak “direniş ekseni”nin zayıflamasıyla birlikte İran’ın Batı’dan yaptırım muafiyeti elde etme konusundaki pazarlık gücü azalmıştır.”

  1. Ulusal güvenlik

“Üçüncü olarak, İran’daki iç güvenlik durumu endişe vericidir. Son yıllarda İsrail, İran’da art arda suikastlar düzenlemiştir; bu suikastlara İran’ın kıdemli nükleer fizikçisi Muhsin Fahrizade, İran Devrim Muhafızları lideri Kasım Süleymani ve İran Devrim Muhafızları İstihbarat Yetkilisi Muhammed Akiki dahildir. Mayıs 2024’te İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi bir uçak kazasında hayatını kaybetti. Temmuz 2024’te Hamas lideri İsmail Haniye, İran’ın başkenti Tahran’da suikasta uğradı ve daha sonra bu olaydan İsrail resmi olarak sorumlu olduğunu kabul etti. Bu durum, İsrail ve ABD istihbarat teşkilatlarının İran’ın ulusal güvenlik sistemine tamamen sızdığını ve İran’da diledikleri gibi hareket edebildiklerini, istedikleri kişilere suikast düzenleyebildiklerini göstermektedir. İran’ın ulusal güvenliği, kendi cumhurbaşkanının, üst düzey askeri komutanlarının, önemli bilim insanlarının, üst düzey istihbarat yetkililerinin ve yabancı misafirlerin hayatlarını koruyamamıştır.”

İran’ın şu anda büyük zorluklarla karşı karşıya olduğunu vurgulayan Yang Chen, ancak buna rağmen Tahran’ın ayakta kalabilmesi için “büyük güçlerden ve zorluklardan korkmayan” bir tutum sergilemesi gerektiğini belirtti.

Yang’a göre İran, bölgesel etkisini kanıtlayabilirse ve kararlı şekilde Amerikan ve İsrail karşıtı tutumunu gösterebilirse, daha fazla dış destek elde edebilir.

Okumaya Devam Et

Diplomasi

Eski CIA analisti Johnson: İsrail, ateşkes görüşmesini pusu kurmak için kullandı

Yayınlanma

Eski CIA yetkilisi Larry Johnson, ABD’nin İsrail’in İran’a yönelik saldırısından tamamen haberdar olduğunu ve bu konuda “hiçbir şey bilmiyorduk” şeklindeki açıklamaların “saçmalık” olduğunu belirtti. Johnson, İsrail’in ateşkes teklifi görüşmelerini üst düzey yetkililere pusu kurmak için kullandığını iddia ederek, ne İsrail’e ne de ABD’ye müzakerelerde güvenilemeyeceğini vurguladı.

Eski CIA yetkilisi Larry Johnson, İsrail’in İran’a yönelik saldırısının ABD’nin tam bilgisi ve iştirakiyle gerçekleştirildiğini belirterek, Washington’un saldırıdan haberi olmadığı yönündeki iddiaları “saçmalık” olarak nitelendirdi. Johnson, İsrail’in büyük bir başarıya ulaştığına dair çıkan haberlerin de gerçeği yansıtmadığını ifade etti.

Schiller Enstitüsü tarafından düzenlenen “Nükleer Savaşa Giden Yolu Reddetmeliyiz” başlıklı çevrim içi panelde değerlendirmelerde bulunan Johnson, İran’ın hava savunma sistemlerinin başarısız olduğu ve İsrail’in büyük bir zafer kazandığı yönündeki haberlerin doğru olmadığını kaydetti.

Bu durumu, Ukrayna’nın Rusya’ya yönelik saldırılarında ilk başta büyük hasar verildiği yönünde çıkan ancak daha sonra hasarın sınırlı olduğunun anlaşıldığı olaylara benzeten Johnson, “Bu yüzden başlangıçta görünen kadar kötü değildi,” değerlendirmesinde bulundu.

‘Trump, İranlı yetkililerin ölümünü kutluyor’

Saldırının ABD’nin tam bilgisi ve katılımıyla yapıldığını vurgulayan Johnson, Donald Trump’ın New York Post‘a verdiği demeçlere dikkat çekti. Johnson, Trump’ın, “İsrail’in saldıracağını biliyordum. Her şeyi biliyordum,” dediğini aktardı. Johnson ayrıca Trump’ın, “Son zamanlarda muhatap olduğumuz İran hükümet yetkililerinin çoğu artık öldü,” diyerek bu durumu kutladığını belirtti.

Johnson, ABD’nin saldırıdan haberi olmadığı yönündeki açıklamaları eleştirerek, “Amerika şu an bu oyunu oynuyor: ‘Bu konuda hiçbir şey bilmiyorduk.’ Trump aynı şeyi Putin’e de yaptı. Bu saçmalık,” ifadelerini kullandı.

‘İsrail, ateşkes görüşmesini pusu için kullandı’

Johnson, İsrail’in güvenilmez bir aktör olduğunu ve müzakereleri kötüye kullandığını iddia ederek şok edici bir suçlamada bulundu. Johnson, “Hassan Nasrallah öldü. Diğer üst düzey Hizbullahçılarla bir ateşkes teklifini görüşmek üzere bir aradaydı. Ve bu ateşkes teklifini, onları pusuya düşürmek için kullandılar. Burada ortaya çıkan bir davranış kalıbı var. İsrail’e hiçbir tür müzakerede güvenilemez. Ayrıca, ABD’ye de,” dedi.

ABD, ‘herkesi her yerde vurabiliriz’ mesajı verdi’

Çatışmanın hâlen devam ettiğini, füzelerin uçuştuğunu ve en az 10 farklı şehir ile nükleer tesislerin hedef alındığını belirten Johnson, medyanın yer altındaki nükleer ve füze tesislerinden bahsetmediğini söyledi.

Johnson, bu saldırıyla ABD’nin dünyaya bir mesaj verdiğini ifade ederek, “Amerika şimdi başarılı bir ilke oluşturdu: ‘Herkesi, her yerde, sahip olduğumuz her şeyle vurabiliriz.’ Bu ilke ve mesaj gönderilmiştir,” diye konuştu. Johnson, sözlerini şöyle tamamladı:

“Özellikle Arap ve Müslüman dünyası bir araya gelip bununla yüzleşmez ve bir strateji çizmeye başlamazsa, bu durum devam edecektir.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English