Bizi Takip Edin

AVRUPA

UK Defense Journal: NATO’nun keşif uçakları Ukrayna’ya istihbarat sağlıyor

Yayınlanma

NATO, Ukrayna semalarını izlemek üzere Havadan Uyarı ve Kontrol Sistemi (AWACS) uçaklarını Polonya üzerindeki hava sahasına konuşlandırdı.

UK Defence Journal portalına konuşan eski bir İngiliz Hava Kuvvetleri subayı, elde edilen verilerin ittifakın bölgedeki varlığını güçlendireceğini ve Rusya’nın faaliyetlerini takip etmeye olanak sağlayacağını belirtti.

NATO’nun bu bilgileri gayri resmi olarak Ukrayna ile paylaştığını kaydeden subay, “Resmi olarak toplanan tüm istihbarat sadece NATO ülkeleriyle paylaşılıyor, ancak herkes bu ülkelerden bazılarının Ukrayna ile hızlı bir şekilde bilgi paylaştığını ve yaklaşan saldırılara karşı koymalarını sağladığını biliyor. Batı istihbaratı, Ukrayna’ya biraz daha hızlı tepki verme olanağı sağlıyor,” dedi.

Öte yandan portal, NATO’nun AWACS uçaklarının Şubat 2022’den bu yana ittifakın doğu kanadı sınırları yakınındaki Rus savaş uçaklarını göetlemek üzere Doğu Avrupa ve Baltık Denizi bölgesi üzerinde düzenli devriyeler gerçekleştirdiğine işaret etti.

Geçen hafta Rusya Savunma Bakanlığı’nın Karadeniz suları üzerinde ABD’ye ait stratejik insansız hava araçlarının uçuş yoğunluğunun arttığını kaydetmiş, bu bağlamda ülkenin Savunma Bakanı Andrey Belousov’un Genelkurmay Başkanlığı’na operasyonel müdahale tedbirlerde için önerilerde bulunma talimatı verdiği bildirilmişti.

Politico: ABD Ukrayna’ya Rusya sınırları içindeki hedefleri vurma yetkisi verdi

AVRUPA

Meloni partisinin saflarında faşizme yer olmadığını söyledi

Yayınlanma

İtalya Başbakanı Giorgia Meloni 2 Temmuz Salı günü İtalya’nın Kardeşleri partisine, ülkenin faşist geçmişini “putlaştıran” herkesi saflarından çıkarması gerektiğini söyledi.

Meloni’nin çağrısı, geçtiğimiz hafta gizli bir medya soruşturması kapsamında partisinin gençlik kolları üyelerinin faşist selamlar verdiği ve “Sieg Heil” sloganları attığı bir videonun yayınlanmasının ardından geldi.

Parti liderlerine gönderdiği mektupta Meloni, eylemlerinin grubun itibarına zarar vermesinden dolayı “kızgın ve üzgün” olduğunu söyledi. Mektupta, “İtalya’nın Kardeşleri’nde ırkçılığa ya da antisemitizme yer olmadığı gibi, 20. yüzyılın totaliter rejimlerine nostalji duyanlara ya da aptalca folklorun herhangi bir tezahürüne de yer yoktur,” diye yazdı. 

Görevlerinin, “kapsamını anlamamış olanların onu mahvetmesine izin verilemeyecek kadar büyük” olduğunu savunan Meloni, son yıllarda “aşırı sağla” arasına mesafe koymaya çalışıyor ve partisinin “ana akım muhafazakâr” olduğunu söylüyor.

Geçtiğimiz hafta videoyu yayınlayan gazetenin “gizli yöntemlerini” kınayan Meloni, salı günü yaptığı açıklamada partisinin “şeffaf ve tutarlı” olması gerektiğini söyledi.

Meloni, “İtalya’nın Kardeşleri’nin özel davranışlarıyla uyuşmayan bir kamu imajı olabileceğine inanan herkes ne olduğumuzu anlamıyor ve bu nedenle aramızda hoş karşılanmıyor,” dedi.

Fanpage isimli yayın, İtalya’nın faşist lideri Benito Mussolini’ye atıfta bulunan “Duce” sloganı atan gençlik üyelerinin kliplerini yayınlamıştı. Ayrıca bir grup sohbetinde birinin, “Yahudiler bir ırktır ve onlardan nefret ediyorum,” dediği de görülüyordu.

Haberin ikinci bölümünün yayınlanmasının ardından geçen hafta iki gençlik örgütü üyesi istifa etti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

CDU’dan Les Républicains’e “Le Pen” desteği

Yayınlanma

Alman Hıristiyan Demokratlarının (CDU) dış politika sözcüsü Jürgen Hardt Euractiv’e yaptığı açıklamada, CDU’nun, aynı AP grubunda yer aldıkları Fransız muhafazakâr partisi Les Républicains’in (LR), Fransız yasama seçimlerinin ikinci turunda Ulusal Birlik ile sol koalisyon Yeni Halk Cephesi’nin karşı karşıya gelmesi halinde cordon sanitaire (güvenlik kordonu) çağrısında bulunmama kararını anlayışla karşıladığını söyledi.

Hardt, “Les Républicains’in mevcut durumda ne Rassemblement National’i [Ulusal Birlik] ne de radikal solu destekleyemeyeceğini anlayabiliyorum, zira her iki kamp da devlet için bir tehdit oluşturuyor,” dedi.

Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un geçtiğimiz ay yapılan Avrupa seçimlerinde RN karşısında aldığı ağır yenilginin ardından yapılan erken genel seçimlerin pazar günkü ilk turunda muhafazakâr LR sadece %6,57 oy alabildi.

Bir zamanlar ülkenin en büyük sağ partisi olan LR, RN ile Macron’un Rönesans hareketi arasında kalarak yıllar içinde siyasi zemin kaybetti.

Cumhurbaşkanının Ulusal Meclisi feshedeceğini ve yeni seçimlere gidileceğini açıklamasından birkaç gün sonra, partinin lideri Eric Ciotti’nin diğer LR yetkililerine danışmadan RN ile bir seçim anlaşması yaptığını açıklamasıyla parti fiilen ikiye bölündü.

Bu durum CDU’nun müttefiklerinin, her ikisinin de üyesi olduğu “merkez sağ” Avrupa Halk Partisi’nden (EPP) ihraç edilebilecekleri uyarısında bulunmalarına yol açtı.

Pazar günü RN’nin ilk turda tarihi bir üstünlük sağlamasının ardından LR üyeleri ikinci tur için herhangi bir oylama talimatı vermeme konusunda da anlaştı.

RN adayının Yeni Halk Cephesi’nden başka bir adaya karşı yarışması durumunda muhafazakârlar “aşırı sağcı” adaya karşı oy verme çağrısı yapmayacaklar, yani cordon sanitaire artık bir parti politikası değil.

Hardt böyle bir stratejinin “anlaşılabilir” olduğunu söylerken, kararı seçmenlere bırakmak ile aşırı sağa açıkça oy verilmesi çağrısında bulunmak arasında ayrım yaptı.

Sözcü, “LR, RN’nin ikinci turda seçilmesi için çağrıda bulunsaydı, EPP’deki konumlarının ciddi bir şekilde sorgulanması gerekirdi,” dedi.

LR’nin önde gelen AP üyesi, aynı zamanda geçen hafta EPP grubunun başkan yardımcısı ve parti saymanı seçilen François-Xavier Bellamy, kampanyanın başlarında “aşırı sağı” hiçbir zaman açıkça desteklememiş olmasına rağmen “elbette RN’yi sola tercih edeceğini” söylemişti.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Orbán FT’ye yazdı: Avrupa’yı yeniden rekabetçi yapmak istiyoruz

Yayınlanma

Macaristan Başbakanı Viktor Orbán, ülkesinin Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi dönem başkanlığını üstlenmesinin ardından Financial Times (FT) için bir yazı kaleme aldı.

“İki dönem başkanlığımız arasında üstlendiğim başbakanlık görevim sırasında, Avrupa’nın rekabet gücünün erozyonuna tanıklık etmek için eşsiz bir bakış açısına sahip oldum,” diyen Macar lider, 1990’larda “Avrupa entegrasyonu”nun mimarlarından Alman lider Helmut Kohl’ün, Avrupa’nın siyasi hayatta kalmasının iktisadi rekabet gücünü korumasına bağlı olduğuna yönelik düşüncesini hatırlattı.

AB’nin rekabet gücünü kaybetmesinin son yıllarda giderek artan bir eğilim haline geldiğini savunan Orbán, bu düşüşü, Brüksel’in “dünya ekonomisinin gerçeklerine ters düşen yanlış yönlendirilmiş kararlarına” bağladı.

Brüksel’in, ilgili sanayilere yeterince danışmadan “kendi ideolojik hedeflerini” dayattığı yeşil dönüşümün bunun başlıca örneği olduğunu öne süren Macar lider, “Enerji fiyatlarının ABD’dekinden üç ila beş kat daha yüksek olması nedeniyle Avrupalı şirketler rekabet güçlerini kaybetmekte ve fonlarını inovasyon yerine elektrik faturalarına ayırmak zorunda kalmaktadır,” dedi.

Macaristan Başbakanı, Avrupa’nın özellikle elektrikli araç geliştirme ve üretimine vurgu yaparak, yeşil endüstride liderliği hedeflemesi gerektiğinin açık olduğunun altını çizdi. Fakat Orbán’a göre, “endüstriyel paydaşları engelleyen ve vatandaşlara yük getiren düzenlemelerin dayatılması artık sürdürülebilir değildir.”

Macar lider, çiftçiler için de üretim maliyetlerinin önemli ölçüde arttığına ve giderek daha karmaşık hale gelen yeşil yükümlülükleri yerine getirmek zorunda olduklarına işaret etti.

İşletmelerin de giderek ağırlaşan vergi yükleriyle karşı karşıya kaldığını savunan Macar lider, OECD’nin küresel asgari kurumlar vergisinin ocak ayında yürürlüğe girmesinin “feci bir başarısızlık” olduğunu, tüm AB üye ülkeleri de dahil olmak üzere yaklaşık 140 ülkenin bu anlaşmaya katılmış olmasına rağmen, ABD, Çin ve Hindistan gibi önemli rakiplerin henüz bu anlaşmayı kabul etmediğini vurguladı.

Orbán, “Avrupa çok daha az cazip bir yatırım yeri haline geldi, hatta Avrupalı şirketleri başka pazarlara taşınmayı düşünmeye sevk etti. Başlıca AB ülkelerindeki ekonomik büyüme bu yıl ancak %1’e ulaşırken, ABD’nin yaklaşık %3, Çin’in %5’e yakın ve Hindistan’ın neredeyse %7 oranında büyümesi bekleniyor. Zaman içinde daha da geride kalacağız,” diyerek “acil bir rota düzeltmesi” çağrısında bulundu.

Macaristan’daki kendi deneyimlerine göre, ekonomik başarının “rekabet ve iş dostu bir ortam” gerektirdiğini savunan Başbakan, hükümetinin yaptıklarını şöyle sıraladı: düz oranlı kişisel gelir vergisi; AB ülkeleri arasında en düşük kurumlar vergisi; ticaret ve yatırım ilişkilerini çeşitlendirerek Asya-Pasifik’teki ortaklar ile teknoloji ve inovasyon işbirliği. Orbán, bu sayede geçtiğimiz yıl Macaristan’a rekor düzeyde doğrudan yabancı yatırım girişi olduğunu yazdı.

Avrupalı mevkidaşlarını, sağlıklı rekabetin yanı sıra en iyi teknolojilerle işbirliğinin daha fazla büyümeye yol açacağına ikna etmeyi amaçladıklarını söyleyen Orbán, “Özellikle de başlıca sanayi paydaşlarıyla işbirliği içinde yeni bir yeşil sanayi stratejisi öneriyoruz,” dedi.

Avrupa ekonomisinin ana oyuncularının ticaret savaşı yoluyla rekabetten korunmak istemediklerini bildiklerini de söyleyen Macar lider, amaçlarının şirketlerin uygun fiyatlı, güvenli enerjiye erişimini ve asgari idari yüklerle rekabete girebilmelerini sağlayarak “iş dostu bir ortam” oluşturmak olduğuna işaret etti.

Orbán makalesini şöyle bitirdi:

“Açık bir ekonomi ve uluslararası işbirliğini teşvik ederken Avrupa’nın ekonomik genişlemesini yeniden başlatacak yeni bir rekabetçilik anlaşmasını müzakere etmeyi hedefliyoruz. Dış sınırların korunmasının önemini ve bu amaçla AB fonlarının gerekliliğini vurgulayarak, başlıca menşe ve transit ülkelerle yakın bir şekilde çalışarak yasadışı göçü engellemek istiyoruz. Ayrıca, bölgeler arasında daha fazla yakınlaşma sağlamak üzere uyum politikasının geleceğini şekillendirmeye çalışıyoruz. Son olarak, çiftçi odaklı bir AB tarım politikasının temellerini oluşturmayı hedefliyoruz.

Macaristan’ın rekabetçilik stratejisinin Alman-Fransız büyüme ve rekabetçilik gündeminden ilham aldığı bir sır değil. Dolayısıyla Berlin ve Paris’in Roma ile birlikte Macaristan dönem başkanlığının girişimlerini desteklemesi şaşırtıcı değildir. Rekabetçi bir Avrupa’nın tüm üye devletlerin çıkarlarına hizmet edeceğine inanıyoruz. Macaristan son derece aktif bir AB dönem başkanlığı için hazırlanıyor. İdeolojik anlaşmazlıkları bir kenara bırakıp Avrupa’nın motorunu çalıştırmanın zamanı geldi. Gelin Avrupa’yı yeniden rekabetçi hale getirelim.”

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English