Bizi Takip Edin

AVRUPA

Ukrayna ordusunda dev yolsuzluk: Rusya ordusu neden bu kadar hızlı ilerliyor?

Yayınlanma

Ukrayinska Pravda gazetesi, Ukrayna’nın Harkov oblastındaki askeri ve sivil yetkililerin savunma tahkimatı inşa etme gerekçesiyle var olmayan inşaat malzemelerinin temini için hayali şirketlere milyonlarca dolar aktardığını ortaya çıkardı.

Rusya, geçtiğimiz cuma günü başlattığı taarruzun ardından Harkov’un kuzey kesiminde onlarca kasaba ve köyü ele geçirdi. Rusya Savunma Bakanlığı’na göre birlikler, hafta başında Bugrovatka köyünü ele geçirdi ve Veseloye, Volçansk ve kent merkezinden sadece 20 kilometre uzaklıkta olan Liptsi yakınlarında Ukrayna ordusuna ağır kayıplar verdiriyor.

Gazeteci Martina Boguslavets, gazetede kaleme aldığı makalede, Harkov’daki Konut ve Toplumsal Hizmetler Dairesi (ZhKG) ve Bölgesel Askeri İdare’ye (OVA) bu ilerleyişi durdurmak üzere tahkimat inşa etmeleri için 7 milyar grivna (176,5 milyon dolar) verildiğini bildirdi.

Söz konusu paranın büyük bir kısmının zimmete geçirildiği bilgisini veren Boguslavets, ZhKG ve OVA’nın odun tedariki için, sözleşmelerin açıklanmasının hemen ardından kurulan beş şirketle 270 milyon grivna (6,8 milyon dolar) değerinde sözleşme imzaladığını belirtti.

Boguslavets, herhangi bir ihale sürecinin gerçekleşmediğini ve bu şirketlerden en az ikisinin aynı kişiye ait olduğunu da sözlerine ekledi.

Gazeteci, “Üstelik bu şirketlerin sahipleri başarılı iş insanlarına da benzemiyor. Viski hırsızlığından aile içi şiddete kadar onlarca sabıkaları var; bazıları ebeveyn haklarından mahrum ve banka kredileri için icra takibi yaptırmışlar,” ifadelerini kullandı.

Bu işletme sahiplerini, küçük bir ücret karşılığında ya da haberleri olmadan şirketlerin başına getirilen ‘avatarlar’ olarak tanımlayan Boguslavets, örnek olarak şirketine 52 milyon grivna (1,3 milyon dolar) ödeme yapılan CEO’lardan birinin tarım işçisi olduğuna dikkat çekti.

Gazeteci, “Çıplak gözle bakarsanız, bir devlet yetkilisinin nasıl kimsenin gözünün yaşına bakmadan yeni şirketler kaydettiğini ve bu amaçla, koşullar nedeniyle bunun farkında olmayan insanları kullandığını görebilirsiniz. Ve bu birileri kan üzerinden para kazanmaya devam ediyor,” değerlendirmesini yaptı.

Diğer yandan Ukraynalı bir özel keşif biriminin komutanı Denis Yaroslavskiy, BBC’ye verdiği mülakatta savunma tahkimatlarındaki eksikliğin Rusya ordusunun Harkov’da neredeyse hiç direnişle karşılaşmadan ilerlemesine imkan sağladığını dile getirdi.

Yaroslavskiy, “İlk savunma hattı yoktu. Biz bunu gördük. Ruslar öylece içeri girdiler. Hiçbir mayınlı alan olmadan öylece girdiler. Bu başarısızlık değil, ya bir ihmal ya da yolsuzluk eylemiydi. Bu bir ihanetti,” diye ekledi.

Ukrayna, uzun zamandır yolsuzlukların ülkesi olarak anılsa da savaş zamanında suçların sayısı ve boyutunda artış görülüyor.

Bu hafta başında Polonya, Ukrayna Tarım Bakanı Nikolay Solskiy’in yaklaşık 7,4 milyon dolar değerindeki devlet arazisine yasa dışı yollardan el koymakla suçlanmasının ardından Kiev ile ticaret görüşmelerini feshetmişti.

Birkaç ay önce de Ukrayna güvenlik teşkilatı SBU, Ukraynalı yetkililerin ve özel müteahhitlerin yaklaşık 40 milyon doları çaldığı büyük bir zimmete para geçirme planını ortaya çıkardığını duyurmuştu.

AVRUPA

Almanya, silahlanmaya hazırlanırken bütçeyi kısacak

Yayınlanma

Almanya’nın bir sonraki muhtemel muhafazakar şansölyesi Friedrich Merz, Sosyal Demokratlar ile koalisyon görüşmeleri sırasında bütçe kesintilerinen tartışılması gerektiğini söyledi. Bu açıklama tarihi bir silahlanma ve altyapı harcama paketinin açıklanmasının ardından geldi.

CDU’lu Merz, bir sonraki Alman hükümetinin önerdiği 500 milyar avroluk borç destekli mali pakete rağmen maliyetleri düşürmek zorunda kalacağını söyledi.

Merz, Alman kamu yayın kuruluşu ARD’ye verdiği demeçte, “Federal düzeyde, eyalet düzeyinde ve yerel topluluklarda maliyetleri düşürmek zorunda kalacağız. Marjlar daha büyük hale gelmedi,” diye ekledi.

Dönüm noktası niteliğindeki mali paket, Almanya’nın borçlanmaya ilişkin anayasal borç freninin gevşetilmesini de içeriyor.

Harcama planı, geçen ay yapılan erken seçimin ardından CDU/CSU ile koalisyon hükümeti kurma görüşmelerini sürdüren Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından da destekleniyor.

Pakette savunma ve altyapı yatırımları yer alıyor. Paketin kabul edilmesi için Almanya’nın alt meclisi Bundestag ve üst meclisi Bundesrat’ta üçte iki çoğunluk gerekiyor. Paket halihazırda Federal Meclis Bütçe Komisyonunun onayını almış durumda.

Başlangıçta pakete karşı çıkan Yeşiller, iklim değişikliğiyle mücadeleye 100 milyar avro ayrılması nedeniyle paket lehinde oy kullanması bekleniyor. Merz, anayasa değişikliklerinin yeni Federal Meclis’in 25 Mart’ta göreve başlamasından önce kabul edilmesini umuyor.

Bazı Federal Meclis üyeleri, milyarlarca avroluk mali paketin salı günü yapılması planlanan oylamasını engellemek için Karlsruhe’deki Federal Anayasa Mahkemesine başvurmayı planlıyor.

Bağımsız üye Joana Cotar, Karlsruhe mahkemesinde ikinci kez dava açarak oylamanın ertelenmesini talep etti. Anayasa Mahkemesi davanın kabul edildiğini pazar günü teyit etti.

İş dünyası odaklı Hür Demokrat Parti’den (FDP) üç Federal Meclis üyesi de, paketin toplum üzerindeki etkilerini kamuoyu önünde tartışmak için yeterli zaman olmadığını savunarak mahkemeye acil bir başvuruda bulunacaklarını söyledi.

FDP’li finans uzmanı Florian Toncar’a göre, SPD ve Yeşiller’den oluşan mevcut Alman hükümeti paketle ilgili “çok basit ve temel sorulara” cevap veremedi.

Öte yandan Merz de, SPD ile koalisyon müzakerelerinin, çok ihtiyaç duyulan reformlar ve “federal bütçede olası tasarruflar” olarak tanımladığı konular hakkında “çok zor konuşmalar” içereceğini söyledi. Merz, tasarruf etmek zorunda kalacaklarını savundu.

Almanya’nın yeni koalisyonunun ne zaman kurulması gerektiğine de değinen Merz, bunu söylemek için henüz çok erken olduğunu söyledi ve “Tartışmanın sonuna gelmiş değiliz. Henüz [yeni hükümet için] bir tarih belirleme noktasına gelmedik,” dedi.

Merz, erken seçimden yaklaşık 50 gün sonra, nisan ortasındaki Paskalya öncesinde şansölye olmak istiyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’nın savunma harcamaları Avrupa’yı nasıl etkileyecek?

Yayınlanma

The Economist dergisinde yayımlanan makaleye göre, Almanya’nın savunma harcamalarındaki artış ve Avrupa’nın yaşlanan nüfusu, kıtanın ekonomik büyüme modelini değiştirecek. Almanya’nın bu yeni politikası, Avrupa’nın iç talebe daha fazla ağırlık vermesine ve dış dünyaya olan bağımlılığının azalmasına yol açabilir. Ancak, bu durum bazı ülkeler için sorunlar yaratabilir ve ihracatçıları zor durumda bırakabilir.

The Economist dergisinin 13 Mart tarihli analizine göre, Almanya’nın bütçe açığı vererek savunma harcamalarını artırma kararı, Avrupa için yeni bir büyüme modelinin başlangıcı olabilir.

Dergi, 5 Mart’ta Alman uzun vadeli tahvil faizlerinin yaklaşık 30 yılın en büyük günlük artışını göstererek 0,3 puan yükseldiğini ve avronun değer kazandığını belirtiyor.

Ayrıca dergi, Avrupa’nın GSYİH’sinin yaklaşık yüzde 3’üne denk gelen cari fazla açığının, özellikle Almanya ve İskandinav ülkeleri kaynaklı olduğunu vurguluyor.

Bu ülkelerin fazla vermesinin sadece ihracat başarılarından değil, aynı zamanda tasarruf ve yatırım düzeyleri arasındaki farktan kaynaklandığına dikkat çekiliyor.

The Economist, Avrupa’nın küresel şoklardan korunmak, ekonomisini daha çevreci hâle getirmek ve Rusya’ya karşı hızla silahlanmak istemesi nedeniyle, tasarruf ve yatırımın yeniden dengelenmesi gerekeceğini belirtiyor.

Savunma harcamaları ve yaşlanan nüfusun etkisi

Savunma uzmanlarına göre, Rusya’yı caydırmak için Avrupa’nın silahlı kuvvetlerine yılda GSYİH’sinin yüzde 3,5’i kadar harcama yapması gerekebilir.

Kiel Enstitüsü’nden Johannes Marzian ve Christoph Trebesch’in değerlendirmesine göre, askeri yığınakların neredeyse tamamı borç ve yüksek vergilerle finanse ediliyor.

Kuzey ve Orta Avrupa ülkelerindeki düşük borç yükü göz önüne alındığında, bu sefer bütçe açığı finansmanının tercih edilen seçenek olacağı neredeyse kesin.

Dergi, Avrupa’nın yaşlanan bir toplumdan yaşlı bir topluma dönüşmesinin de bu değişimi destekleyeceğini öngörüyor.

Yaşlanan toplumlar emeklilik için tasarruf yaparken, yaşlı toplumlar harcama yapmak için varlıklarını satıyor. Avrupa Birliği’nin ortanca yaşı 45 ve göçmenlere getirilen kısıtlamalar bu süreci hızlandıracak.

The Economist, Avrupa’da hane halkı tasarruf oranının yüzde 14 olduğunu, bu oranın daha da yaşlı olan Japonya’nın 1990’lardaki seviyesine benzediğini belirtiyor.

Fakat, Japonya’nın bu oranının 2015’e gelindiğinde sıfıra düştüğüne dikkat çekiliyor.

Avro krizinden bu yana iş yatırımlarının arttığına dikkat çeken The Economist, savunma ve havacılık şirketlerinin büyüyeceğini ve AB’nin 2050’ye kadar sera gazı emisyonunu sıfıra indirme hedefinin de ek harcamalara yol açacağını belirtiyor.

Bu hedefe ulaşmak için 2030’a kadar yılda 500 milyar avro ek yatırım yapılması gerekecek.

Riskler

The Economist, mali genişlemenin bazı büyük ülkelerdeki yüksek borç seviyeleri ve açıklarla sınırlı olacağını vurguluyor.

İtalya ve Fransa gibi ülkelerdeki bu durumun, Almanya’nın harcamalarının etkisini azaltabileceğine dikkat çekiliyor.

New York Üniversitesi’nden Thomas Cooley’nin tahminlerine göre, yaşlanma, 2030’ların sonuna kadar yıllık büyüme oranlarını Fransa’da yüzde 0,4, İtalya’da ise yüzde 1,1 azaltacak.

Almanya’nın harcamaları kısa vadede ülkenin GSYİH’sini artırsa da başka yerlerde sorunlara neden olabilir.

Dergi, para birliği içindeki en büyük üyenin büyük harcamalar yapması durumunda, enflasyonu önlemek için faiz oranlarının yükselmesi gerektiğini ifade ediyor.

Yüksek faiz oranları avroyu güçlendirecek ve ihracatı daha az rekabetçi hâle getirecek.

Bunun yanı sıra The Economist, Trump belirsizliğinin de şirketleri uzun vadeli yatırımlar konusunda tedirgin ettiğini vurguluyor.

Politikacıların yerel talebi artırarak Avrupa’yı ticaret savaşlarına karşı daha az savunmasız hâle getirmeyi umduğunu belirtiyor.

Bu süreci desteklemek için, sermaye piyasalarının birleştirilmesi gibi düzenlemelerin gevşetilmesi öneriliyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Saakaşvili’nin hapis cezası 12,5 yıla çıkarıldı

Yayınlanma

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi yasa dışı sınır geçişi suçundan 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı. Daha önceki mahkumiyetleri de göz önüne alındığında Saakaşvili’nin toplam hapis cezası 12,5 yıla çıktı ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor. Saakaşvili, 2021 yılında gizlice ülkesine dönmüş ve seçimler öncesinde siyasi kampanya başlatmaya çalışmıştı.

Tiflis Şehir Mahkemesi, eski Gürcistan Cumhurbaşkanı Mihail Saakaşvili’yi sınır ihlali suçundan (Cumhuriyet Ceza Kanunu’nun 344. Maddesi) 4,5 yıl hapis cezasına çarptırdı.

MTavari‘nin haberine göre, daha önceki mahkumiyetleri de hesaba katıldığında, politikacı toplamda 12,5 yıl hapis yatacak ve 2034 yılının nisan ayından önce serbest bırakılması beklenmiyor.

Saakaşvili, sekiz yıl aradan sonra 29 Eylül 2021’de gizlice ülkesine dönmüştü. Bunun için Ukrayna’nın Çernomorsk kentinden Gürcistan’ın Poti limanına giden Vilnius adlı feribotta süt ürünleri taşıyan bir TIR’ın içinde saklanmıştı.

Politikacı, 2 Ekim’deki seçimler öncesinde Gürcü Rüyası’na karşı siyasi bir kampanya başlatmaya ve destekçilerini mitinge çağırmaya çalışmıştı.

Fakat 1 Ekim’de daha önce açılan davalar nedeniyle tutuklandı. Şu anda hakkında beş dava bulunuyor ve dördünde hüküm verildi.

12 Mart’ta 57 yaşındaki Saakaşvili, bütçeden 9 milyon lari (3,2 milyon Amerikan doları) çalmakla suçlanarak dokuz yıl hapis cezası almıştı.

Politikacı, 2021’den beri iki ayrı davadan hüküm giymiş durumda: Milletvekili Valeriy Gelaşvili’nin dövülmesi (6 yıl) ve Gürcistan Birleşik Bankası çalışanı Sandro Girgvliani’nin öldürülmesinden hüküm giyen dört güvenlik görevlisinin affedilmesi (3 yıl).

2007’de Tiflis’te düzenlenen bir gösterinin zorla dağıtılması ve bağımsız medya kuruluşu Imedi‘nin ele geçirilmesiyle ilgili dava hâlen devam ediyor.

Ayrıca Gürcü Rüyası, parlamento içinde Birleşik Ulusal Hareketin iktidarda olduğu dönemde işlenen suçları araştırmak için bir komisyon kurdu.

Saakaşvili, 2004-2013 yılları arasında Gürcistan’ı yönetmişti. Daha sonra birkaç yıl Odessa oblastında vali olarak görev yaptı.

2015 yılında Ukrayna pasaportu aldığı için Gürcistan vatandaşlığından çıkarıldı.

Tutuklanmasının ardından Saakaşvili sekiz kez açlık grevi yaptı. Bu durumun ardından Gürcistan’daki Vivamed kliniğine kaldırıldı.

Eski cumhurbaşkanının avukatı, politikacının ağır metallerle zehirlendiğini iddia etmiş ve Almanya’daki Charité kliniğine nakledilmesini talep etmişti, fakat mahkeme bu talebi reddetti.

Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy, açlık grevleriyle bitkin düşen Saakaşvili’nin gerekli tedavi ve bakım için Kiev’e gönderilmesini talep etmişti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English