Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

The Economist: ABD’nin Ukrayna’ya yardımı, Rusya’nın avantajını dengelemeye yetmiyor

Yayınlanma

The Economist dergisi, ABD’nin yeni yardım paketinin Rusya’nın Ukrayna’daki çatışmalarda sahip olduğu avantajı dengelemeye yetmeyeceğini yazdı.

Dergide yer bulan makalede, “Yeni silah tedariki Rusya’nın ateş gücü avantajını tamamen ortadan kaldırmayacak. Rusya’nın büyük nüfusu ve petrol zenginliği de yeni askerler bulmasını kolaylaştırıyor. Bu nedenle, Ukrayna’nın taarruz harekatları gerçekleştiremeyerek dezavantajlı durumda kalması muhtemel,” ifadelerine yer verildi.

Buna ek olarak, Batı’dan gelecek yardım konusundaki belirsizliğin devam ettiğine dikkat çekilen makalede, “Amerika, kasım ayındaki başkanlık ve Kongre seçimlerinden sonra Ukrayna’ya karşı çok daha az dostça davranabilir,” denildi.

Dergi, ayrıca Rusya’nın Ukrayna semalarındaki üstünlüğünü sürdürdüğüne ve Ukrayna Silahlı Kuvvetlerinin hava savunma teçhizatı ve mühimmat eksikliğine işaret etti.

Bu durumun Ukrayna mevzilerini savunmayı kayda değer ölçüde zorlaştırdığına vurgu yapılan makalede, Donetsk’te Ukrayna kontrolündeki Çasov Yar Yar kasabasını savunan tugayın komutanı Albay Pavlo Fedosenko’nun görüşlerine yer verildi ve Fedosenko, Ukrayna kuvvetlerinin burayı ‘muhtemelen’ elinde tutamayacağını itiraf etti.

Dergi, Ukrayna tarafının ayrıca ele geçirilmesi Rusya açısından ‘en büyük psikolojik zafer’ olacak Harkov’a yönelik olası bir taarruzdan da endişe duyduğunu belirtti.

Moskova’nın başarılı bir yaz taarruzunun ‘NATO’daki ve ABD’deki karar alıcılar nezdinde Ukrayna’nın uzun vadede direnme kabiliyetine ilişkin şüpheleri pekiştireceğini’ ve Beyaz Saray’a dönmesi halinde Donald Trump ile ‘olumlu bir anlaşmaya varma’ artıracağını tahmin etti.

Ancak makaleye göre Ukrayna, yakın gelecekte önemli miktarda yeni silah alırsa, Rusya’nın taarruzunu durdurma şansına sahip olabilir.

2025 yılında Avrupa ve ABD’deki silah üretim hacminin Rusya’nınkine eşit olabileceği ve Ukrayna ordusunun da o zamana kadar Rusya ordusunun ilerleyişini durdurabilmesi halinde Ukrayna’ya avantaj sağlayabileceği öne sürülen makalede, “Fakat uzun vadede Ukrayna’nın yaşayacağı en büyük sıkıntı mühimmat değil, insan gücü olacak ve bu açığı kapatması çok zor olacaktır,” değerlendirmesi yapıldı.

Ayrıca Ukraynalı askerlerin eğitim seviyesinin yetersizliği de ciddi bir sorun olarak kalmaya devam edeceği ve eğitimlerinin cephenin önemli bölümleri boş bırakılmadan da zor olacağı ifade edilen makalede, Ukrayna ordusunun ciddi bir taarruz potansiyeline ancak 2026 ve 2027’ye kadar ulaşabileceği vurgulandı.

Makalede şu ifadelere yer verildi:

“Özel görüşmelerde bazı Batılı yetkililer, çıkmazın en iyi ihtimalle uzun bir süre daha devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda, Ukrayna açısından stratejik bir zafer ve Rusya için yenilgi anlamına gelen, çatışmanın cephe hatları boyunca dondurulmasını ve Ukrayna’nın bazı bölgelerinin AB’ye ve daha düşük ihtimalle NATO’ya dahil edilmesini içeren bir barış anlaşması olabileceğini söylüyor.

Diğerleri ise Rusya’nın böyle bir anlaşmayı kabul etmesinden ya da takdir etmesinden ve Batılı ülkelerin Ukrayna’ya böyle bir barışı kabul etmesi için yeterli garantileri sağlamasından şüphe duyuyor. Rusya’yı zayıflatmanın er ya da geç Kremlin’i askerlerini geri çekmeye ve [Kiev ve müttefikleri için] daha elverişli bir anlaşmayı kabul etmeye zorlayacağı umuduyla Ukrayna’nın savaşmaya devam etmesini isteyenler de var.”

Polonya ve Litvanya, Ukrayna’nın savaş çağındaki erkekleri ülkelerine geri döndürmesine yardım edecek

DİPLOMASİ

Macron-Xi görüşmesinde ana gündem ticaret

Yayınlanma

Çin Devlet Başkanı Xi Jinping ve Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron pazartesi günü Paris’te ticari gerilimler ve Ukrayna’daki savaşla ilgili “samimi” görüşmelerde bulundular fakat nezaket ve saygı görüntüsünün altında önemli görüş ayrılıkları yatıyor.

Fransa ve AB açısından, Macron’un sözleriyle, Çin’in Rusya’ya “herhangi bir silah satmama” ve “çift kullanımlı ihracatı sıkı bir şekilde kontrol etme” taahhüdü en dikkat çekici kazanımlar.

Paris’te gerçekleştirilen bir günlük diplomatik görüşmelerin ardından basına açıklamalarda bulunan Fransa Cumhurbaşkanı, Çinli mevkidaşının AB yaptırımlarından kaçan şirketlerle ilgili bilgi paylaşımı konusunda “yakın” bir iletişim kanalını açık tutma isteğini memnuniyetle karşıladı.

Xi, Çin’e karşı ‘karalama kampanyası’ olduğunu savundu

Xi, basın toplantısında Ukrayna savaşını ‘körüklediklari’ iddiasını reddetti ve barışçıl bir çözüm bulunmasında sadece “olumlu bir rol” oynayan Çin’e yönelik bir “karalama” kampanyası başlatmak için çatışmayı kullanmaya çalışanları suçladı.

Xi, “Ukrayna krizinin suçu başkasına atmak, üçüncü bir ülkeyi karalamak ve yeni bir Soğuk Savaş başlatmak için kullanılmasına karşıyız,” dedi ve Rusya ile Ukrayna arasında “adil barış görüşmeleri” çağrısında bulundu.

Macron ayrıca her iki liderin de “uluslararası sınırların bütünlüğüne” saygı göstereceğini söyledi. Fransız liderin bu sözlerinin Tayvan konusunda Çin’e bir güvence olduğu da düşünülüyor.

Olimpiyatlar sırasında ateşkes çağrısı

Her iki lider de Fransa’daki Olimpiyat Oyunları sırasında dünya çapında bir ateşkes çağrısında bulunmayı taahhüt etti.

Xi bir günlük görüşme maratonunun ardından basına yaptığı açıklamada, “Dünya sakin olmaktan çok uzak ve Birleşmiş Milletler’in daimi bir üyesi olarak Çin, Olimpiyat Oyunları sırasında dünya çapında bir ateşkes çağrısında bulunuyor,” dedi.

Macron da Çinli mevkidaşına geçici bir ateşkes fikrini desteklediği için teşekkür etti ve “Görüşmelerimiz sırasında tüm taraflardan bir Olimpiyat ateşkesi talep etme arzunuzu gösterdiğiniz için size teşekkür ederim,” dedi.

Fransa Cumhurbaşkanı ayrıca Rusya ve Ukrayna arasında bir ateşkes sağlanması için çalışılabileceğinin de ipuçlarını verdi. Macron, “Belki de bu, uluslararası hukuka tam saygı çerçevesinde [çatışmaların] sürdürülebilir bir çözüme kavuşturulması için bir fırsat olabilir,” ifadelerini kullandı.

‘Adil rekabet’ vurgusu

Ekonomi cephesinde ise Emmanuel Macron, AB’nin “adil rekabet, yani karşılıklı, meşru kurallar” istediğini ifade etti.

Macron, tek pazar kurallarının “artan uluslararası gerilimler tarafından belirlenemeyeceğini” söyledi.

Aynı günün erken saatlerinde, Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Xi ve Macron ile Paris’te yaptığı üçlü görüşmelerde, Avrupa’nın “gerekirse ticari savunma araçlarını tam olarak kullanmaya” hazır olduğunu söyleyerek gerilimi tırmandırma sinyali verdi.

Eylül ayında Avrupa Komisyonu ilk kez Çin’in elektrikli otomobillerine yönelik bir sübvansiyon karşıtı soruşturma başlatmıştı. Çin’in fotovoltaik endüstrisine yönelik ikinci bir soruşturma da yeni başlarken, ülkenin tıbbi cihaz tedarikine yönelik bir soruşturma da paralel bir Komisyon programı kapsamında başlatıldı.

Fransız konyak sektörü şimdilik yaptırımdan kurtuldu

Çin de misilleme olarak ocak ayında Fransız konyaklarına yönelik kendi soruşturmasını açmıştı. Macron’un basın toplantısında yaptığı açıklamalara göre Xi, Fransa’ya karşı yaptırım uygulamaya istekli değil.

Xi’nin ziyareti çerçevesinde düzenlenen 6. Fransız-Çin İş Konseyi kapsamında çeşitli ticari sözleşmeler de imzalandı. Lityum katot malzemeleri şirketi Xiamen Tungsten New Energy ile nükleer yakıtlar konusunda uzmanlaşmış Fransız şirketi Orano arasında bir ortaklık kuruldu.

Fransız-Çin iş zirvesinde konuşan Macron, elektrikli araçlar ve bataryalar da dahil olmak üzere Çin’in Fransa’daki yatırımlarını memnuniyetle karşılayacağını söyledi fakat bir kez daha karşılıklı ticarette denge ihtiyacını vurguladı.

Xi etkinlikte yaptığı konuşmada, “İlişkilerimiz her zaman Çin ve Batı ülkeleri arasındaki ilişkilerin ön saflarında yer almış, karşılıklı güçlenme ve ilerleme örneği teşkil etmiştir,” dedi.

‘İnsan hakları’ gündeme gelmedi

Elysee’nin birkaç gün önce konunun Pekin yetkilileriyle “sistematik olarak tartışıldığını” belirtmesine rağmen, Çin’deki ‘insan hakları’ durumundan hiç bahsedilmedi.

Pazartesi günü Fransız radyosuna konuşan Macron’un partisinin Avrupa Parlamentosu seçimlerindeki baş adayı Valérie Hayer, Çin’in Uygurlara karşı “soykırım” işlemekten “büyük olasılıkla” suçlu olduğunu ileri sürmüştü.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Scholz, dondurulan Rus varlıklarından elde edilen kârın Ukrayna’ya devrini destekledi

Yayınlanma

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Rusya’nın dondurulan varlıklarından elde edilen kârın yaklaşık yüzde 90’ının Ukrayna için silah alımına harcanması gerektiğini söyledi.

Scholz, Riga’da üç Baltık ülkesinin başbakanlarıyla yaptığı toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, Avrupa Birliği’nin (AB) Rus varlıklarının faiz ödemelerinin Ukrayna ordusuna yardım için kullanılmasına dönük önerisini desteklediğini belirtti.

Scholz, “Bu paranın sadece AB’de değil, tüm dünyada silah alımları için kullanılabileceği konusunda da mutabık kalmamız önemli,” ifadelerini kullandı.

Mart ayında AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Avrupa’da dondurulan Rus varlıklarından elde edilen gelirlerin yüzde 90’ının alınarak Ukrayna’ya silah yardımı yapan ve AB tarafından yönetilen bir fona aktarılmasını önermişti.

Batı’da dondurulan ve 190 milyar avro (204,67 milyar dolar) değerinde menkul kıymet ve nakit paraya eşdeğer olan tüm Rus varlıklarının yaklaşık yüzde 70’i, Belçika’daki merkezi menkul kıymet saklama kuruluşu Euroclear’da tutuluyor.

Bununla beraber Almanya ve Letonya, Litvanya ve Estonya’nın Avrupa’da silah üretiminin hızla artırılması çaba gösterdiğini kaydeden Scholz, mühimmat ve hava savunma sistemlerinin üretiminin halihazırda artırıldığını da sözlerine ekledi.

Öte yandan Litvanya Başbakanı Ingrida Simonyte, Avrupa savunma sanayiinin finansman sorunları ve uzun vadeli üretim kapasitesi belirsizliği ile mücadele ettiğini, ancak Litvanya’da kurulması planlanan Rheinmetall fabrikası konusunda iyimser olduğunu vurguladı.

Almanya, dondurulan Rus varlıklarına el koymaya karşı

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

WSJ: ABD, İsrail’e 6 bin 500 JDAM satışını erteledi

Yayınlanma

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, Joe Biden yönetiminin, ikna edici bir plan olmadan Refah’ı işgal etmemesi için uyardığı İsrail’e, Gazze’de kullandığı belirtilen yaklaşık 6 bin 500 Müşterek Doğrudan Saldırı Mühimmatı (JDAM) satışını ertelediğini öne sürdü.

WSJ’nin konuyla ilgili bilgisi olan yetkililere dayandırdığı habere göre, Kongrenin ocaktan bu yana sevkiyata ilişkin bilgisi olmasına rağmen hükümet, güdümsüz bombaları güdümlü bombalara çeviren yaklaşık 6 bin 500 bin JDAM’ın İsrail’e satışını geciktirdi.

Biden yönetimi, yaklaşık 260 milyon dolar değerindeki JDAM satışıyla ilgili gelişmeleri takip etmediği için anlaşma duraksadı.

ABD’li yetkililer, hükümetin, marttan bu yana İsrail’e çeşitli mühimmatları içeren yaklaşık 1 milyar dolarlık başka anlaşmalar konusunda da Kongre sürecini ilerletmediğini belirtti.

İsmini vermek istemeyen, silah satış sürecine aşina bir Kongre yetkilisi, yaptığı açıklamada, “Bu alışılmadık bir durum, özellikle İsrail için, özellikle de savaş sırasında” ifadesini kullandı.

Dışişleri’nin Kongreyi bilgilendirmesi gerekiyor

Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, dün, başından itibaren İsrail’in Refah’a yönelik kara saldırısı düzenlemesini desteklemediklerini söylemesinin ardından, İsrail’e herhangi bir silah satışının askıya alınıp alınmadığı konusunda yorumda bulunmamıştı.

ABD’nin başka ülkelere silah satmayı planlaması durumunda, anlaşma belirli bir değerin üzerine çıktığında Dışişleri Bakanlığının Kongreyi bilgilendirmesi gerekiyor.

Bakanlık, genellikle bu potansiyel silah satışları öncesinde Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler ve Senato Dış İlişkiler komitelerine bilgi vermesinin ardından Kongreye resmi bildirim yapılıyor.

“Karar İsrail’in”

Öte yandan İsrail’in Refah’ı işgale başlamasıyla ilgili sorulan soru üzerine Beyaz Saray Ulusal Güvenlik İletişim Danışmanı John Kirby, ABD olarak başından itibaren İsrail’in Refah’a yönelik bir kara saldırısı düzenlemesini desteklemediklerini söyledi.

Kirby, İsrail’in Hamas’la bir ateşkese varılsa da varılmasa da Refah’a yönelik bir kara saldırısına hazırlandığı yönündeki haberlerin farkında olduklarını ancak İsrail ordusu adına konuşamayacağını ve bu kararın İsrail’e ait olduğunu söyledi.

Kirby, “Şu ana dek hep tutarlı olduğumuz ve Başkan’ın da bu sabah (İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu) ile görüşmesinde de aynı şekilde tutarlı olarak dile getirdiği gibi, biz Refah’ta kara saldırılarını desteklemiyoruz. Bu saldırılar oradaki sivillerin hayatını büyük riske atar” dedi.

Refah’a ilişkin endişelerini İsrail tarafına birçok kez açıkça dile getirdiklerini anlatan Kirby, 1,5 milyondan fazla Filistinli sivilin sığındığı bu bölgeye yönelik bir kara operasyonunun çok sayıda sivilin hayatını riske atacağını ve bunu görmek istemediklerini vurguladı.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English