Bizi Takip Edin

AVRUPA

İsveç Letonya’ya asker gönderecek

Yayınlanma

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson perşembe günü yaptığı açıklamada İsveç hükümetinin, ülkenin transatlantik ittifaka katkısının bir parçası olarak Letonya’daki NATO Çok Uluslu Gücüne küçük bir tabur göndereceğini duyurdu.

Kristersson’a göre İsveç yakında NATO ile ‘tam askeri entegrasyona’ ulaşacak ve ülkenin ittifaka katkısının bir parçası olarak en yeni üye, bir Stridsfordon 90 savaş aracı, bir Pansarterrängbil 360 arazi aracı ve bir Leopard tankıyla birlikte 2025 yılı başlarında Letonya’daki çok uluslu NATO gücüne yaklaşık 400-500 askerle katkıda bulunacak.

İsveç Başbakanı, “İsveç Silahlı Kuvvetleri şimdi İsveç’in katkısını hazırlamakla görevlendirilecek,” dedi.

Letonya’daki misyon, NATO’nun 2017 yılında üç Baltık ülkesi ve Polonya’da kurduğu İleri Kara Kuvvetlerinin (FLF) bir parçası. Fakat Ukrayna savaşının başlamasının ardından NATO Bulgaristan, Macaristan, Romanya ve Slovakya’da da bu tür kuvvetler kurmaya karar verdi.

Kristersson’a göre İsveç şu anda “sadece konuşlandırılabilecek askerlerden bahsediyor” fakat daha fazla deneyim gerektiği için tam eğitimli askerlerin de Letonya’ya gönderilip gönderilemeyeceği konusunda bilgi vermedi.

“Finlandiya, Norveç ve diğer ülkelerin bunu nasıl yaptığına yakından bakıyoruz. Fakat şu anda gündemimizde yok,” diyen Kristersson, yurtdışına asker göndererek İsveç’in güvenliğinin tehlikeye atılacağına inanmadığını da savundu.

NATO’nun savunmasının tam anlamıyla Letonya’da başladığını öne süren Kristersson, Letonya’da konuşlandırılacak İsveç askerlerinin daha da iyi eğitilmiş olarak geri döneceklerini sözlerine ekledi.

Tabur Kanada komutası altında olacak ve İsveç ordusu her altı ayda bir Riga’nın dışındaki Ādaži askeri üssünde Danimarka ordusu ile dönüşümlü olarak görev yapacak.

AVRUPA

AfD-Ulusal Birlik gerilimi büyüyor

Yayınlanma

Avrupa Parlamentosu’nda (AP) müttefik olan Almanya için Alternatif (AfD) ile Fransız Ulusal Birlik (RN) arasında bir süredir devam eden tartışma gerilime dönüşmüş durumda.

Geçen kasım ayında, AfD’li bazı siyasetçilerin, aralarında Alman vatandaşı olan göçmen kökenlerinin de bulunduğu göçmenlerin ‘tersine göçünün’ savunulduğu bir toplantıya katılmasına RN’den tepki gelmişti.

Daha sonra, Mozambik açıklarındaki Fransız ada toprağı Mayotte ile ilgili bir tartışma başladı. Tartışma, AfD’nin denizaşırı departmanının kontrolünü komşu Komorlar Birliği’ne devretmesini önermesi üzerine çıktı.

AfD, AB’nin Ukrayna’nın doğusundaki bölgelerde yapılan bağımsızlık referandumlarını tanımaktaki isteksizliğini, yerel halkın defalarca Fransa’nın bir parçası olarak kalma yönünde oy kullandığı ada ülkesindeki benzer plebisitleri kabul etmesiyle karşılaştırmak istediğini söylese de, RN bunu kabul etmedi.

O sırada Mayotte’yi ziyaret etmekte olan RN lideri Marine Le Pen AfD’ye tepki göstermişti. AfD’nin ‘Almanya’nın sorunlarıyla ilgilenmesinin daha iyi olacağını’ söyleyen Le Pen, müttefiklerine ‘jeopolitik konusunda birkaç ders’ vermeyi amaçladığını da sözlerine eklemişti.

Alman AfD ile Fransız Ulusal Birlik arasında yeni gerilim

Ulusal Birlik’te AfD’den kopuş tartışılıyor

Şimdi ise RN’nin üst düzey yöneticileri, ‘aşırıya kaçtıkları’ endişesiyle Alman müttefiklerini terk edip etmemeyi açıkça tartışıyor.

Fransız parlamentosundaki RN grubunun genel sekreteri Renaud Labaye, “Eğer onlar [AfD] çılgınca bir yöne gidiyorlarsa, o zaman ayrılmamız gerektiğini düşünenler arasındayım,” dedi.

AfD’nin Mayotte’ye ilişkin görüşü sorulduğunda RN’nin başkan yardımcısı Louis Aliot TF1 televizyonuna verdiği demeçte, “Son parlamentoda müttefiktiler. Bir sonraki parlamentoda [müttefik] olup olmayacaklarını göreceğiz,” ifadelerini kullandı.

AfD’nin AP seçimlerindeki liste başı adayı Maximilian Krah, Fransa’daki son cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Le Pen’in rakibi Éric Zemmour’u destekleyerek zaten şimşekleri üzerine çekmişti.

Krah, 2019’da ‘antisemitik fotoğraflar’ nedeniyle RN’den ihraç edilen bir Fransız çalışanı işe aldığında da RN’de tepkiyle karşılanmıştı.

Seçimler öncesinde Avrupa sağında AfD-Ulusal Birlik gerilimi

“Le Pen bir grup neo-Nazinin ayağına dolanmasını istemez”

RN ve AfD, AP’deki sağcı Kimlik ve Demokrasi (ID) grubuna mensup. Fakat bazı gözlemciler seçimden sonra bu durumun değişebileceğini düşünüyor.

Financial Times’a (FT) konuşan eski bir üst düzey AfD yetkilisi, “Marine [Le Pen] Fransa cumhurbaşkanı olmak istiyor ve 2027 için şansı oldukça yüksek. Neden bir grup Alman neo-Nazinin ayak bağı istesin ki?” diye sordu.

Labaye, Fransa’da partilerini ‘normalleştirmek’ ve ‘gereksiz provokasyonları durdurmak’ için çok çaba sarf ettiklerini, bu nedenle ‘tersine göç ‘ benzeri söylemlere iştirak eden müttefiklere sahip olmanın RN’nin çıkarına olmadığını savundu.

Avrupa sağı Floransa’da buluştu: Birlik sağlanamadı

Fidesz ve PiS ile işbirliği ihtimali

AP seçim kampanyasından sorumlu RN milletvekili Alexandre Loubet, “Avrupa Parlamentosu yeni dengeler görecek ve hiç kimse güç dinamiklerinin ve çoğunlukların neye benzeyeceğini tahmin edemez. Hiçbir şey göz ardı edilmiyor,” dedi.

Fakat pek çok kişi için bir kopuş artık kaçınılmaz. Örneğin bir AfD milletvekili, seçimden sonra AfD’ye ID’de yer olmayacağına ikna olduğunu kaydetti.

Le Pen ve RN’nin AfD yerine Macaristan’daki iktidar partisi Fidesz ve Polonya’daki ana muhalefet Hukuk ve Adalet (PiS) ile işbirliğine gidebileceği konuşuluyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Almanya’da CDU’nun kongresi başlıyor: ‘Post-Merkel’ döneminin programı ilan edilecek

Yayınlanma

Alman Hıristiyan Demokratları (CDU), eski Şansölye Angela Merkel sonrası dönemde yeni programının temelini atmak ve Avrupa seçim kampanyasını başlatmak üzere 6 Mayıs itibari ile üç günlük bir parti kongresi için bir araya gelecek.

Halihazırda anketlerde yaklaşık %30 ile birinci sırada görünen CDU ilk gün yeni liderini de seçecek ve muhtemelen parti başkanı Friedrich Merz’in konumunu sağlamlaştıracak.

Ertesi gün ise Hıristiyan Demokratlar yeni bir Grundsatzprogramm’ı, yani partinin temel politika ilkelerini özetleyen çekirdek programı kabul edecek. Bu, parti konferansına katılmasına yönelik daveti reddeden dönemin şansölyesi Merkel’in hâlâ CDU’nun başında olduğu 2007 yılına dayanıyor.

Göçle mücadelede yeni aşama

CDU Genel Sekreteri Carsten Linnemann pazar günü Berlin’de düzenlediği basın toplantısında, “Almanya’daki CDU tarihinde bu [program değişikliği] dördüncü olacak. Tarihi ve önemli olacak,” dedi.

Linnemann’a göre yeni programla parti, Merkel’in daha ‘merkezci’ çizgisinden ayrılmayı ve geçmişte ‘hatalar yapıldığı’ için özellikle göç ve enerji politikası söz konusu olduğunda partinin muhafazakâr imajını güçlendirmeyi amaçlıyor.

Yeni programda ‘göç üzerindeki kontrolü yeniden ele almak istediğini’ söyleyen CDU’ya göre göç, ‘Almanya’nın entegrasyon kabiliyetini aşırı zorlamayacak ve aynı zamanda insani sorumluluğumuzu yerine getirecek’ bir düzeye indirilmeli.

‘İyi’ ve ‘kötü’ mülteciler arasındaki ayrım yapmaya devam eden Hıristiyan Demokratlar, ‘korunmaya muhtaç olanlar’ın dışındakilerin ‘AB’nin dış sınırlarından geri çevrilmesi’ gerektiğini savunuyor.

Bu nedenle CDU’nun ‘Avrupa iltica hukukunda köklü bir değişiklikten yana’ olduğu vurgulanıyor.

‘Büyük ve güvenli’ bir enerji arzı

Enerji söz konusu olduğunda, temel program sanayi için ‘daha büyük ve daha güvenli bir enerji arzı’ yaratmak istiyor.

Bir yandan enerji yoğun Alman sanayisinin yurtdışına taşınması korkusu, diğer yandan da yabancı yatırımcılar için bölgenin cazibesinin azalmasının etkileri hissediliyor.

Partideki pek çok kişi Merkel’in nükleerden çıkış sürecini hızlı bir şekilde uygulamasına hâlâ kızgın.

Merkel’in mirası tartışma yarattı

Fakat parti içinde bazı kesimler bu rota değişikliğinden memnun değil. Schleswig-Holstein’ın CDU’lu Şansölyesi Daniel Günther Funke Mediengruppe’ye verdiği demeçte, “Merkel döneminde CDU’ya oy veren pek çok kişiye şu anda ulaşamıyoruz,” dedi.

Günther’in açıklamaları, CDU/CSU’nun gençlik örgütü Junge Union’un federal başkanı Johannes Winkel tarafından derhal eleştirildi. Bild gazetesi tarafından alıntılanan bir mektupta Winkel, “Hayretler içindeyim ve sinirliyim. Çünkü şimdiye kadar sizin geriye dönük düşünen ve geçmişte yaşayan bir politikacı olduğunuzu fark etmemiştim. Elbette CDU Angela Merkel’e çok şey borçlu. Ama Angela Merkel de CDU’ya çok şey borçlu,” dedi.

CDU’lu siyasetçi ve eski şansölye adayı Armin Laschet de Süddeutsche Zeitung’a verdiği mülakatta partisi için ‘ileriye dönük’ bir rotayı savundu ve “Angela Merkel, Helmut Kohl ya da bir başkası üzerinden değil, uzun hükümet dönemlerimizin onurunu özgüvenle taşımalıyız. Seçim kampanyası sırasında seçmenler bize şunu soruyor: CDU bugün ne istiyor? Bayan Merkel’in görev süresi nasıl geçti diye değil,” dedi.

Eski şansölyeye karşı ihtiyatlı bir tutum

Öte yandan Merkel halk arasında ve partide hâlâ çok popüler, bu yüzden onun siyasi mirasına aşırı eleştirel bir yaklaşım parti liderliği için zor.

“Gelecekte de hatalar yapmaya devam edeceğiz,” diyen Linnemann, şimdi her şeyin Merkel’in üzerine yıkıldığı izlenimine karşı çıktı.

Linnemann, ‘kesinlikle tek bir kişiden kopmak istemediklerini’ söyledi. Ona göre temel program, daha ziyade önümüzdeki 10 ya da 15 yıl için ‘ülkeye cesaret ve iyimserlik verecek’ yollar göstermekle ilgili.

Temel programda ‘islam’ tartışması

Yeni temel program için iki yıldır parti içinde süren bir tartışma var ve üyelerden çok sayıda değişiklik önerisi geldi.

Önemli tartışma başlıklarından bir tanesi de, islamın Almanya’daki yeri üzerine.

Taslak programda ilk olarak, “Bizim değerlerimizi paylaşan Müslümanlar Almanya’ya aittir,” ifadesi yer alıyordu. Bu ifadeyi eleştirenler, bunun diğer nüfus gruplarını ‘ötekileştireceğini’ düşünüyordu.

Önerge komitesi yeni bir ifade buldu ve ilk cümleyi şöyle değiştirdi: “Müslümanlar Almanya’nın dini çeşitliliğinin ve toplumumuzun bir parçasıdır.”

Buna ek olarak, Almanya’nın ‘değerlerini’ paylaşmayan ve ‘liberal toplumu reddeden’ bir islamın ‘Almanya’ya ait olmadığı’ vurgulanıyor.

Fakat bu ifadenin de parti kongresinde tartışma konusu olması muhtemel.

“Özgür Avrupa’ya karşı savaş ilanı”

Kongrenin üçüncü günü yaklaşan Avrupa Parlamentosu (AP) seçimlerine ayrılacak.

AP’deki CDU/CSU Grubu Başkanı Daniel Caspary pazar günü yaptığı açıklamada, “Bugün aynı zamanda … Avrupa seçim kampanyamızın sıcak aşamasını başlatıyoruz,” dedi.

Parti Avrupa’nın rekabet gücünün artırılmasını savunurken, CDU’nun seçim kampanyasının ana konusunu güvenlik oluşturacak. Caspary’ye göre Avrupa, Ukrayna savaşına karşı ‘özgürlüğünü savunmak’ zorunda.

Caspary, “Putin’in saldırganlık savaşı aynı zamanda özgür Avrupa’ya karşı açık bir savaş ilanıdır. Yıllardır biz Avrupalılara karşı hibrit bir saldırı yürütüyor. Bu yüzden Ukrayna da özgürlüğümüz için savaşıyor,” dedi.

CDU ayrıca, Avrupa Komisyonu Başkanı ve CDU’nun liste başı adayı Ursula von der Leyen’in önerisini yineleyerek, bir ‘savunma birliği’ ve bir savunma komiseri aracılığıyla Avrupa’nın kapasitesini artırmayı planlıyor.

Caspary’ye göre bu AP seçimi bir ‘dönüm noktası’ olacak. CDU’lu siyasetçi, güçlü bir ‘Avrupa yanlısı’ uyanış istediklerini ve ‘dünya ile eşit şartlarda bir Avrupa’dan yana’ olduklarını söyledi.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

La Repubblica: NATO, Ukrayna’ya asker gönderme konusundaki ‘kırmızı çizgilerini’ belirledi

Yayınlanma

İtalyan La Repubblica gazetesi, NATO’nun gizli bir toplantıda Ukrayna’ya asker gönderme konusundaki ‘kırmızı çizgilerini’ belirlediğini yazdı.

Gazetenin kaynaklarına dayandırdığı haberine göre aşılması halinde çatışmaya doğrudan müdahale etmesine neden olabilecek ‘iki gizli kırmızı çizgi’ belirledi.

Gazeteye göre ilk ‘kırmızı çizgi’, Rusya’nın Ukrayna savunma hattını aşma tehdidi ve üçüncü bir ülkenin, yani Belarus’un çatışmaya dahil olmasıyla ilgili.

Haberde, Ukrayna ordusunun Belarus sınırını tam olarak kontrol edemediği ve bunun da Rusya ordusunun sınırı aşması için gerekli koşulları yarattığı belirtiliyor.

İkinci ‘kırmızı çizgi’ ise Rusya’nın Baltık Ülkeleri ve Polonya’ya yönelik olası bir provokasyonu ya da ‘Moldova’ya yönelik hedefli bir saldırı’.

Şubat ayında Genel Sekreter Jens Stoltenberg Ukrayna’ya NATO askerlerinin gönderilmesi ihtimalini dışlamıştı.

Amerikan Wall Street Journal (WSJ) gazetesi ise ittifakın Rusya’nın bir üye ülkeyi doğrudan işgal etmesini olası görmediğini belirtmişti.

Zelenskiy: İsrail’e yardım eden NATO müttefikleri Ukrayna’ya yardım etmek istemediler

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English