Bizi Takip Edin

AVRUPA

Hollanda’da altı ayın ardından hükümet kuruluyor

Yayınlanma

Hollanda’da Geert Wilders’in seçim zaferi kazanmasından altı ay sonra, partiler nihayet Çarşamba günü (15 Mayıs) bir koalisyon hükümeti üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıkladılar.

Başbakan olma hayalinden vazgeçmeyi kabul eden Wilders, “Müzakereciler arasında bir anlaşmaya vardık,” dedi.

Yeni NATO genel sekreteri olarak seçilmesine kesin gözüyle bakılan Mark Rutte’nin yerine kimin başbakan olacağı henüz netlik kazanmadı.

Wilders gazetecilere yaptığı açıklamada, “Başbakan konusundaki görüşmeler daha sonra yapılacak,” dedi.

Fakat başlıca aday, ilk görüşmelerin yürütülmesinde de kilit rol oynayan eski eğitim ve içişleri bakanı İşçi Partili Ronald Plasterk gibi görünüyor.

Çarşamba gününün ilerleyen saatlerinde dört partinin milletvekilleri, detayları hemen açıklanmayan anlaşmaya onay verdi.

Mart ayında dört parti, %50’si siyasetçilerden ve %50’si siyaset dışından gelen kişilerden oluşan kısmen teknokrat bir hükümet hedefleme konusunda anlaşmaya varmıştı.

Hollanda en son 1918 yılında böyle bir “uzmanlar” hükümetine sahip olmuştu ve 100 yıldan uzun bir süre sonra bunun nasıl işleyeceği belli değil.

Salı günü yapılan görüşmelerin ardından Wilders, sağcı partisi PVV’nin (Özgürlük Partisi) ilk kez bir Hollanda hükümetinde yer almasının “tarihi bir gün” olacağını söyledi.

Wilders perşembe günü erken saatlerde sosyal medyada “Hollanda’da güneşin yeniden parlayacağını” yazdı.

Koalisyonda PVV’nin yanı sıra eski Başbakan Mark Rutte’nin Özgürlük ve Demokrasi için Halk Partisi (VVD), Yeni Toplumsal Sözleşme (NSC) partisi ve Çiftçi-Yurttaş Hareketi (BBB) yer alıyor.

Şubat ayında, NSC başkanı Pieter Omtzigt, görünüşte kamu maliyesi konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle görüşmeleri aniden terk etmişti.

Omtzigt, hükümeti kurmanın neden yaklaşık altı ay sürdüğü sorulduğunda, “Bu biraz da bu hükümetin kurulma hikayesi. Her aşama düşündüğümüzden biraz daha uzun sürdü ama bu normal,” dedi.

Muhafazakâr-liberal VVD’nin lideri Dilan Yeşilgöz, sürecin neden bu kadar uzun sürdüğü sorulduğunda, sonuçta “bir sonraki hükümetin çerçevesini belirlediklerine” işaret etti.

Muhalefetteki Yeşiller-Sol ittifakının lideri Frans Timmermans ise, “Endişe verici bir gün. Artık Wilders liderliğinde radikal sağcı bir parti Hollanda’da iktidarın merkezinde yer alıyor,” dedi.

Hollanda standartlarına göre kısa sayılan 26 sayfalık koalisyon anlaşması, göçü engelleme ve çiftçiler arasında protestolara yol açan nitrojen emisyonlarını sınırlandırmaya yönelik tedbirleri geri alma planlarını ilan etti.

Metinde, “Aşırı yüksek sığınmacı ve göçmen akınını tersine çevirmek istiyoruz. Çiftçilerin, bahçıvanların ve balıkçıların yeniden bir geleceğe sahip olmalarını istiyoruz,” deniliyor.

AVRUPA

AB, Rusya’nın milyarlarca avroluk varlıklarına el koymayı yeniden gündeme getirdi

Yayınlanma

Avrupa Birliği, Ukrayna savaşı sebebiyle dondurulan milyarlarca avroluk Rus varlıklarının doğrudan el konulmasını yeniden tartışmaya başladı.

Politico’nun konuyla ilgili bilgi sahibi kaynaklara dayandırdığı haberine göre, Avrupa Birliği (AB) yetkilileri, Ukrayna’daki savaş nedeniyle uygulanan yaptırımların bir parçası olarak Rusya’nın dondurulan varlıklarına doğrudan el koymayı yeniden gündemine aldı.

Nisan ayında ABD, bloke edilen Merkez Bankası rezervlerine doğrudan el koyulmasına izin veren bir yasa çıkarmıştı.

Ancak AB, benzer bir yaklaşımı benimsemek yerine, Rusya’nın Avrupa menkul kıymetleri ve banka hesaplarında tuttuğu paralardan elde edilen karı kullanmayı tercih etti.

Politico’nun kaynaklarına göre, bu durum yakın zamanda değişebilir. Hem özel hem de kamuya ait milyarlarca avro değerindeki varlıkları elinde bulunduran Euroclear, Moskova’nın Batılı yatırımcıların Rusya’daki varlıklarına el koyması durumunda bu varlıkları doğrudan kullanma yetkisine sahip olabilir.

Euroclear aleyhine Rus mahkemelerinde açılan davalar da Batılı banka ve şirketlerin Rusya’da tuttukları varlıkları kaybetme ihtimalini gündeme taşıdı.

Kaynaklar, Euroclear’ın AB Komisyonu’na baskı yaptığını ve olası kayıpları karşılayacak bir çözüm için acil bir yasal düzenleme yapılması gerektiğini savunduğunu belirtiyor.

Gazeteye bilgi veren yetkililer ayrıca, olası bir politika değişikliğinin AB’nin Ukrayna’ya sağladığı 45 milyar avroluk krediyi dondurulan varlıklarının teminatı karşılığında “desteklemeye” olanak tanıyacağını vurguluyor.

Bu adımlar, Avrupa’nın Rusya’ya uyguladığı yaptırımların kapsamlı bir şekilde yeniden gözden geçirilmesi kapsamında tartışılıyor, fakat bu sürece Macaristan’dan gelen engellemeler de dikkat çekiyor.

Brüksel, savaşın ilk günlerinde Rusya Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası ve Varlık Fonu’na yaptırımlar uygulayarak yaklaşık 200 milyar avroluk varlığı dondurdu.

Ancak Rusya Merkez Bankası, bu varlıkları 18 Ekim itibarıyla 624,9 milyar dolar olarak duyurduğu altın ve döviz rezervlerinin bir parçası olarak göstermeye devam ediyor.

Yine de mevcut altın rezervlerinin gerçek büyüklüğünün bu açıklanan rakamın yaklaşık yarısı kadar olabileceği öne sürülüyor.

G7 ülkeleri, Merkez Bankası’nın yaklaşık 300 milyar dolarlık rezervini dondurmuş durumda.

Çin yuanı hariç, Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin tamamına yakını bloke edilmişken, Merkez Bankası’nın ekim başında 199,7 milyar dolar değerinde olduğu tahmin edilen 2 bin tondan fazla altın rezervine sahip olduğu belirtiliyor.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

BSW’de Thüringen krizi

Yayınlanma

Almanya’daki yeni sol parti Sahra Wagenknecht İttifakı’nda (BSW), yaklaşan koalisyon görüşmeleri öncesinde Thüringen eyalet örgütünün eylemlerine yönelik hoşnutsuzluk artıyor.

Thüringen BSW liderleri Katja Wolf ve Steffen Schütz’ün Erfurt’ta CDU ve SPD ile üzerinde anlaşmaya vardıkları “savaş, barış ve Ukrayna savaşına” ilişkin ifadeler eleştiriliyor.

BSW, Ukrayna savaşında daha fazla diplomasi lehine ve ABD’nin orta menzilli füzelerinin Almanya’ya yerleştirilmesine karşı bir taahhütte bulunulmasını istiyor. BSW’nin federal düzeydeki önde gelen siyasetçilerine göre Thüringen’de kabul edilen metinde bu hususlar yeterince açık değil.

BSW Eşbaşkanı Amira Mohamed Ali Spiegel dergisine verdiği demeçte, Thüringen’deki “istikşafi belgede” yer alan barış önsözünün koalisyon müzakerelerine başlamak için iyi bir temel oluşturmadığını söyledi.

Partinin Thüringen lideri Wolf geri adım atmadı

Federal partiden gelen uyarılar giderek daha yüksek sesle dile getiriliyorsa da Thüringen BSW lideri Katja Wolf bu durumdan rahatsız değil. Eyalet parti liderliği CDU ve SPD ile koalisyon görüşmelerine resmen başladı.

Wolf, partinin seçmenler tarafından kendisine verilen sorumluluğu ciddiye aldığını açıkladı ve “Bu karar, Thüringen’’de vatandaşların çıkarlarını ön planda tutan istikrarlı ve geleceğe dönük bir hükümet için önemli bir adımdır,” dedi.

Partinin, “yapıcı ve çözüm odaklı müzakereleri dört gözle beklediği” vurgulanırken, ilerleme konusunda “sürekli güncellemeler” sağlanacağı belirtildi.

Brandenburg’da SPD ile yürütülen koalisyon müzakereleri sırasında BSW, ortak araştırma belgesine “orta menzilli ve hipersonik füzelerin Alman topraklarına yerleştirilmesi planına eleştirel yaklaşıldığı” ifadesini ekletmeyi başarmıştı.

Thüringen’de ise CDU ve SPD ile bu mümkün olmadı ve konuşlandırmaya yönelik ortak bir eleştiri yok.

Wagenknecht’e göre “bir hata oldu”

BSW kurucusu Sahra Wagenknecht ise müzakereler söz konusu olduğunda bir hatadan söz etti.

Wagenknecht, Thüringen’deki uzlaşmanın Brandenburg’da varılan anlaşmanın çok gerisinde kaldığını da sözlerine ekledi.

Avrupa Parlamentosu’nun (AP) BSW’li üyesi Fabio De Masi ise bunun bir siyasi güvenilirlik meselesi olduğunu söyledi ve Thüringen’de açık anlaşmalara uyulmadığını savundu.

Masi, “Katja Wolf’un durumun ciddiyetinin farkına varmasını umuyorum,” dedi ve BSW’nin “sadece Thüringen’de birkaç sosis kızartmak için değil” Almanya’daki siyasi güven krizini sona erdirmek için yola çıktığını hatırlattı.

Okumaya Devam Et

AVRUPA

Gürcistan Başbakanı, Cumhurbaşkanı Zurabişvili’yi seçim hilesi iddialarını kanıtlamaya çağırdı

Yayınlanma

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ve muhalefet liderlerini seçim hilesi iddialarını kanıtlamaya çağırdı. Savcılık, 26 Ekim seçimlerine dair hile iddiaları üzerine kapsamlı bir soruşturma başlattı.

Gürcistan Başbakanı Irakli Kobahidze, Cumhurbaşkanı Salome Zurabişvili ve muhalefet liderlerini, parlamento seçimlerinde hile yapıldığına dair iddialarını savcılığa kanıtlarıyla birlikte sunmaya çağırdı.

Kobahidze, aksi halde bu iddiaların gerçek dışı kabul edileceğini belirtti. Başbakan, basın mensuplarına yaptığı açıklamada “Eğer savcılığa ifade vermezlerse, bu seçimlere dair yalan beyanda bulundukları anlamına gelir,” ifadelerini kullandı.

Gürcistan Başsavcılığı, 30 Ekim’de Zurabişvili’yi, parlamento seçimlerine dair hile yapıldığı yönündeki açıklamaları nedeniyle ifade vermeye çağırdı.

Savcılık, Cumhurbaşkanının yanı sıra siyasi partiler ve gözlemci misyonların temsilcileri tarafından dile getirilen iddiaları inceleyeceğini belirtti. Savcılık ayrıca, olası seçim hileleri hakkında bilgi sahibi olabilecek şahısların sorgulanacağını duyurdu.

29 Ekim’de Gürcistan Merkez Seçim Komisyonu, Gürcistan Başsavcılığına başvurarak, Zurabishvili ve diğerlerinin seçim sonuçlarında tahrifat yapıldığı iddialarını soruşturmasını talep etti.

Komisyon, soruşturma sürecinde işbirliği yapmaya ve gerekli bilgileri sağlamaya hazır olduğunu açıkladı.

Gürcistan’da 26 Ekim tarihinde gerçekleştirilen parlamento seçimlerinde, yaklaşık 2 milyon seçmen oy kullandı.

Seçim sonuçlarına göre, Gürcü Rüyası partisi oyların yüzde 53,9’unu alarak seçimi kazandı ve 150 sandalyeden 89’unu elde etti.

Ancak Cumhurbaşkanı Zurabişvili, sonuçları tanımayarak vatandaşları 28 Ekim’de düzenlenen protesto mitingine katılmaya çağırdı.

Bununla beraber, Rusya’nın son parlamento seçimlerine müdahale ettiğine dair herhangi bir kanıt bulunmadığını belirtmekle birlikte, iktidar partisi ile Moskova arasındaki bağlantıları “açık” olarak nitelendirdi. Kremlin ise bu açıklamaları yalanladı.

Batı medyası, Gürcistan’daki seçimlere nasıl tepki verdi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English