Bizi Takip Edin

RUSYA

“Ukrayna’nın karşı saldırısı planlandığı gibi gitmiyor”

Yayınlanma

Amerikan Newsweek dergisi Ukrayna ordusunun NATO planlamasıyla uzun süre hazırlık yaptıktan sonra başlattığı karşı saldırının planlandığı gibi gitmediğini yazdı. The Ekonomist dergisine göre de sekizinci haftasına yaklaşan Ukrayna taarruzunda ilerleme; beklenenden yavaş ve zorlu geçiyor.

Haziran ayında BBC’ye verdiği mülakatta “Bazıları bunun bir Hollywood filmi olduğunu sanıyor ve hemen sonuç bekliyor. Ama öyle değil” demişti Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy.

Amerikan Newsweek dergisi taarruzu incelediği analizde geçtiğimiz yıl yapılan taarruzla rakamlar üzerinden bir kıyas yapılıyor. Ukrayna 6 Eylül ile 2 Ekim (2022) arasındaki taarruzunda 12 bin kilometre kareyi kurtardığını ileri sürmüştü. Yedinci haftası geride kalan 2023 taarruzunda ise sadece 207 kilometrekarelik bir ilerleme sağlandı.

Ukrayna ordusunun taarruz hazırlıkları kapsamında İngiliz Challenger 2 tankları, HIMARS çoklu roketatar sistemleri ve Amerikan Bradley zırhlıları Ukrayna ordusuna takviye edilmişti.

Taarruz NATO takvinmine göre belirlendi 

Newsweek analizindeki temel yargı ise Ukrayna’nın yaz taarruzunun Ukrayna ordusunun değil NATO’nun ajandasına göre şekillendiği yönünde. Ukrayna ordusuna danışmanlık yapan askeri analist Glen Grant, dergiye verdiği demeçte, “Ukrayna için işlerin istedikleri kadar sorunsuz gitmediğini söylemek yerinde olur” diyor.

Harvard Profesörü Graham Allison Washington Post’a yazdığı yazısında Kiev’in şu anki ilerleme hızıyla topraklarının tamamını kurtarması için 16 yıla ihtiyacı olduğunu belirtiyor.

Öte yandan geçtiğimiz yıl lojistik sıkıntısı çeken ve uzun ince bir hatta savaşan Rus ordusuna karşı başarı kazanmanın daha kolay olduğunu kabul eden Batılı uzmanlar bugün Moskova’nın çok daha hazırlıklı olduğunu ve iyi tahkim edilmiş derinlikli mevzilerde savaştığını söylüyor.

Ukrayna taarruzu deva ederken ortaya çıkan Wagner silahlı isyanının da cephede Rusya adına olumsuz bir durum yaratmadığını da ayrıca not etmek gerekiyor.

Newsweek’e konuşan uzmanlara göre Ukrayna ordusunun hava üstünlüğü olmaması en önemli eksiklik. Bununla birlikte saldırı planlarının NATO’nun ajandasına göre yapılması ve Kiev güçlerinin bu yönde zorlanması da beklentilerin gerçekleşmemesinde bir diğer kritik başlık.

Dergiye konuşan askeri analist Allan Orr, “Yaz taarruzunun zamanlaması Ukrayna göre değil NATO takviminin ihtiyacına göre belirlendi” diyor.

Görüşlerine yer verilen İtalya Bologna Üniversitesi’nden araştırma görevlisi olan Nicolò Fasola da “Ukraynalılar taarruzu akıllarında tek bir hedefe göre zamanladılar: NATO zirvesinde somut sonuçlar elde etmek için” dedi. İtalyan uzmana göre gelişmiş Batı silahları Ukrayna’ya verilmeli ancak bu silahlarla ilgili taktik eğitimlerin verilmesi için bile belirli bir zaman dilimi gerekiyor ve doktrin farklılıkları kısa sürede sonuç almayı zorlaştırıyor.

Vilnius’taki NATO zirvesine cephede büyük kazanımlarla gitmeyi hedefleyen bu stratejinin başarısızlığa uğradığı görülüyor.

Askeri uzman Allan Orr’a göre NATO’nun çizdiği saldırı planı Rus ordusunun moral bozukluğu altında çökeceği varsayımına göre tertiplendi; “Ancak öyle olmadı. Ruslar Ukraynalıların aldığı eğitime kıyasla daha hızlı adapte oldular.”

Ukraynalı komutanlar kıyma makinesine gitmeyi reddediyor

The Economist dergisi de “Ukrayna taarruzu duruyor mu?” başlıklı analizinde cephedeki durumu inceledi. Dergiye göre sahada şartlar beklendiğinden zor ve işler Ukrayna’nın beklediği gibi gitmedi. Batılı silah ve teçhizatların da ciddi zaiyata uğradığı belirtiliyor.

Rusya’nın savunma hatlarını beklenenden daha güçlü oluşturduğunu tespit eden The Economist, Rus tarafının siperlerde çakılı vaziyette beklemek yerine Ukrayna ordusuna karşı hızlı karşı ataklarda bulunduğunu not ediyor.

Yakın zamanda cephe hatlarını ziyaret eden Rusya’nın silahlı kuvvetleri konusunda uzman Rob Lee de Rus ordusunun doktrinini yetkin bir şekilde uyguladığını dahası sahada bir takım yeniliklere de imza attığını söylüyor.

Cephedeki durumun Ukrayna’yı “yüksek tempolu saldırıdan daha sabırlı bir yaklaşıma” doğru zorladığı belirtilen The Economist analizinde “Ukrayna’nın genç komutanları, son 18 ayda birliklerinin talan edilmesini izledikten sonra, Rusya’nın Bakhmut’ta yaptığı gibi, yeni askere alınmış vatandaşlarını bir kıyma makinesine göndermeyi de reddediyor” ifadeleri yer alıyor.

Derginin analizi ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley’in bir hafta önce Kiev hücumunu değerlendirdiği uzun açıklamalarından bir cümleyle sona eriyor:

“Bu uzun olacak, zor olacak, kanlı olacak. Ve günün sonunda Ukraynalıların Ruslar karşısında nereye varacağını göreceğiz.”

RUSYA

Rusya’da ‘çocuksuz yaşam tarzını teşvik eden propagandaya’ yasak

Yayınlanma

Rusya, çocuksuz yaşam tarzını teşvik eden içeriklerin medyada yer almasını yasaklayan bir yasa çıkardı. Yasa, nüfus düşüşünü önlemeyi ve geleneksel aile değerlerini korumayı hedefliyor.

Rusya, ülkenin “felaket” boyutundaki demografik gerilemesine karşı tüm medyada çocuksuz yaşam tarzını teşvik eden içeriklere yasak getirdi. Söz konusu yasa, alt parlamento kanadı Duma’da kabul edildi.

Film, televizyon, reklam ve sosyal medyada doğum karşıtı mesajları içeren bu tür içeriklere yönelik yasak kapsamında, kuralları ihlal edenlere 420 bin rubleye kadar para cezası uygulanacak.

Devlet görevlileri ise ihlal durumunda bu cezanın iki katıyla karşılaşacak.

TASS ajansının aktardığına göre yasanın kabul edilmesinin ardından Duma Başkanı Vyaçeslav Volodin, “Yeni nesil Rusların geleneksel aile değerlerine odaklanarak büyümeleri için her türlü önlemi almak zorundayız,” açıklamasında bulundu.

Yasa ayrıca, transseksüel ideolojinin etkin olduğu ülkelerde yaşayan kişilerin, Rusya vatandaşı çocukları evlat edinmesini de kısıtlıyor.

Cinsiyet değişikliğinin yasal olduğu ülkelerde tıbbi müdahale veya resmî belgelerin değiştirilmesi yoluyla cinsiyetini değiştirmiş ebeveynler, artık Rusya vatandaşı çocukları evlat edinemeyecek.

Volodin, “Rus çocukların yurt dışına evlat verilmesi durumunda cinsiyet değişikliğine yönelik her türlü müdahaleyi engellemek büyük önem taşıyor,” ifadelerini kullandı.

Daha önce Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rusya’nın demografik sorunlarını hükümetin en üst düzeyinde ele alınması gereken “felaket” bir durum olarak nitelendirmişti.

Rusya’nın doğum oranı şu anda yalnızca 1,49 düzeyinde ve bu oran, kadın başına 2,1 olması gereken nüfus yenileme seviyesinin oldukça altında. Birleşmiş Milletler (BM), önümüzdeki 50 yıl içinde nüfusun yüzde 17 oranında düşeceğini tahmin ediyor.

Rusya’da doğum oranı son 25 yılın en düşük seviyesine gerilemiş durumda.

BM’den Rusya’nın demografi sorununa dair karamsar tahmin

Okumaya Devam Et

RUSYA

Milyarderlerden Rusya Merkez Bankası’na ‘özel döviz kuru’ çağrısı

Yayınlanma

Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği, rubledeki dalgalanmaların ekonomik istikrarı tehdit ettiğini belirterek Merkez Bankası’ndan büyük şirketlere “özel döviz kurları” belirlemesini talep etti. Bu girişim, SSCB dönemindeki çoklu döviz kuru sistemine benzer bir uygulamayı yeniden gündeme taşıyor.

Rusya Sanayiciler ve Girişimciler Birliği (RSPP), dalgalı kur politikasının sona erdirilerek büyük dış ticaret şirketlerine özel döviz kurları sağlanması gerektiğini savundu.

Forbes listesinde yer alan milyarderlerin de yönetim kurulunda bulunduğu, ülkenin en büyük iş dünyası örgütü olan RSPP, bu öneriyi resmi olarak Merkez Bankası’na iletti.

RSPP’ye göre, Rus bankaları ve Moskova Borsası’na uygulanan yaptırımlar nedeniyle dalgalı kur politikası “geçerliliğini yitirdi” ve döviz kurlarındaki sert dalgalanmalar ekonomiyi zor duruma sokuyor: Savaşın ilk günlerinde dolar 120 rubleye kadar yükselirken, kısa süre sonra 50 rubleye geriledi, 2023 yazında tekrar 100 rubleye çıktı, ardından 85’e düştü ve şimdi yeniden 100 ruble sınırına yaklaşıyor.

Vedomosti gazetesinin aktardığına göre RSPP, bu ani değişimlerin rublenin “cazibesini azalttığını” belirterek, Merkez Bankası’nın “dış ticari faaliyet katılımcıları için döviz kuru hedeflemesi” gerektiğini ifade etti.

Merkez Bankası yaptırımlar nedeniyle dolar ve avro üzerinden işlem yapamıyor. Bu nedenle RSPP, döviz kurlarını düzenlemek için uluslararası döviz erişimi olan bankaların sürece dahil edilmesi gerektiğini kaydetti.

Bu adımın piyasadaki arz-talep dalgalanmalarını yumuşatacağı düşünülüyor.

Ekonomist Sergey Hestanov, gazeteye verdiği demeçte söz konusu uygulamanın Sovyetler Birliği’nde kullanılan bir yöntem olduğunu ve günümüzde İran gibi bazı ülkelerde örneklerinin bulunduğunu anımsattı.

Örneğin Venezuela’da devletle yakın ilişkileri olan şirketler, karaborsa fiyatının 5 ila 50 kat altında dolar temin edebiliyor.

Hestanov’a göre, “bu tür bir sistemde bazı şirketlerin daha avantajlı döviz kurlarına ayrıcalıklı erişimi” kaçınılmaz olarak iktisadi çelişkileri derinleştirebilir. Bu nedenle uzman, “kritik ithalatla ilgili acil sorunlar” olmadığı sürece RSPP’nin önerisinin başarı şansı görmediğini ifade etti.

BKS World of Investments baş ekonomisti İlya Fedorov ise, Merkez Bankası’nın döviz rezervleriyle ruble kurunu kontrol etme imkânının sınırlı olduğuna dikkat çekti.

Her ne kadar Merkez Bankası 631 milyar dolarlık altın ve döviz rezervine sahip olduğunu açıklasa da bu miktarın neredeyse yarısı -yaklaşık 300 milyar dolar- Batı ülkelerinde bloke edilmiş durumda.

Kalan rezervlerin üçte ikisi de (208 milyar dolar) likit olmayan altın olarak bulunuyor ve Merkez Bankası’nın Çin yuanı cinsinden elinde yalnızca 100 milyar dolar değerinde gerçek döviz rezervi mevcut.

Rusya Merkez Bankası, faiz oranını yüzde 21’e yükseltti

Okumaya Devam Et

RUSYA

Rus milyarderler Trump dönemine hazırlanıyor

Yayınlanma

Rus iş dünyasının önde gelen isimleri, hükümetin Rusya ekonomisi için öngördüğü iyimser büyüme tahminlerini gerçekçi bulmadıklarını ve Donald Trump’ın ABD Başkanı olarak Rusya’ya uygulanan yaptırımları kaldırmasını beklemediklerini öne sürdü.

Bloomberg, büyük ölçekli Rus şirketlerini yöneten milyarderler ve iş insanları ile yapılan görüşmeler sonucunda bu yönde bir habere yer verdi.

Hükümetin planına göre, Rusya ekonomisi bu yıl yüzde 3,9 oranında büyüyecek (2023’teki yüzde 3,6 büyüme sonrasında). Büyüme oranı 2025’te hafif bir düşüşle yüzde 2,5’e gerileyecek, ardından tekrar artacak: 2026’da yüzde 2,6, 2027’de yüzde 2,8, 2028-2030 yılları arasında ise yıllık ortalama yüzde 3 seviyesinde olacak.

Ancak Bloomberg‘in haberine göre, Rusya’nın en zengin sermayedarları bu büyüme rakamlarının ulaşılabilir olduğuna inanmıyor.

Milyarderler, ülke ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini ve Batılı şirketlerin ülkeden ayrılmasının özellikle makine ve teknoloji sektörlerinde üretim tabanını zayıflattığını düşünüyor.

İthal ikame süreçleri yavaş ilerlerken, yüz binlerce kişinin askere alınması iş gücü açığını artırarak durumu daha da kötüleştirdi.

Habere göre, Trump’ın 24 saat içinde bir “anlaşma” sözü vermesine rağmen milyarderlerin çoğu savaşın yakın zamanda sona ereceğinden şüpheli.

Ayrıca, Rusya’nın yaptırımların kalkacağına dair beklenti taşımadığı ve dünya çapında en fazla yaptırım uygulanan ülke olarak İran ve Kuzey Kore’yi geçtiği belirtildi.

Stockholm School of Economics uzmanları, kısa vadede Rusya ekonomisinin “mutlak bir çöküş” riski altında olmadığını, ancak “orta ve uzun vadede görünümün karamsar” olduğunu iddia etti.

Uluslararası Para Fonu ise önümüzdeki yılın başında Rusya’nın GSYİH büyüme oranının üç kat yavaşlayarak yüzde 1,3’e düşeceğini ve on yılın sonunda yıllık yüzde 1 seviyesine kadar gerileyeceğini öngörüyor.

Rusya Merkez Bankası’nın tahminlerine göre ise ekonomi 2025’te sadece yüzde 0,5 ila 1 oranında büyüme gösterecek ve özel tüketim ile yatırım artışı sıfırlanabilir.

Yaptırımlar nedeniyle petrol dışındaki diğer önemli kaynak bazlı sektörler zorlanmaya başladı. Gazprom çeyrek yüzyıldan bu yana ilk kez zarar ederken, kömür şirketleri ihracatta ciddi bir düşüş yaşadı.

İş dünyasının yeni karşılaştığı bir başka sorun ise Merkez Bankası’nın faiz oranlarını ekonominin 20 yıldan uzun süredir görmediği bir seviyeye çıkarması oldu.

Milyarderler Oleg Deripaska ve Aleksey Mordaşov, Merkez Bankası’nı bu konuda kamuya açık bir şekilde eleştirirken, diğer sermayedarlar Merkez Bankası Başkanı Elvira Nabiullina’nın, büyük savunma harcamaları karşısında enflasyonu dizginlemek için yeterli araçlara sahip olmadığını ifade etti.

Bloomberg’e konuşan milyarderlerden biri, hükümetin savaşı “özel bir askeri harekât” olarak değil, savaş olarak kabul etmesi durumunda, yüksek enflasyonu halka anlatmanın daha kolay olabileceğini savundu.

Rusya’nın neoliberal elitleri savaştan etkilendi mi?

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English