Bizi Takip Edin

DİPLOMASİ

WSJ: Riyad, İsrail’le normalleşme için Abbas’ın desteğini almaya çalışıyor

Yayınlanma

Suudi yetkililerin İsrail’le normalleşmeye destek vermesi için Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ı ikna etmeye çalıştığı iddia edildi. İddiaya göre, normalleşmeye meşruiyet kazandıracak bu destek karşılığında Riyad, Filistin yönetimine mali desteği yeniden başlatacak. Haberde mali yardımın açıkça bu desteğe bağlanmadığı ancak Filistin’i ikna amacıyla gündeme getirdiği kaydedildi.

Wall Street Journal’da yer alan habere göre Riyad yönetimi, Filistin yönetimi başkanı Mahmud Abbas’ın Suudi-İsrail normalleşmesine açık desteği normalleşme anlaşmasına destek vermesi için görüşmeler yürütüyor. Riyad, bu desteğin olası İsrail-Suudi anlaşmasına meşruiyet kazandıracağını ve Filistinlilerin bağımsız devlet mücadelesini baltaladığına yönelik suçlamaları önleyeceğini düşünüyor.

Suudi Arabistan’ın bu talebinin Filistinli liderler arasında tartışma başlattığı belirtilen habere göre olası bir destek 2020’de İsrail’le diplomatik ilişkiler kurduklarında Körfez liderlerini kendilerini sırtlarından bıçaklamakla suçlayan yetkililer önemli bir değişim anlamına geliyor. Yetkililer, Filistin Yönetimi’nin çıkarları için önümüzdeki hafta Suudi Arabistan’a üst düzey bir heyet göndereceğini ve krallığın İsrail ile görüşmelerde bir Filistin devleti kurma umutlarını ilerletmek için neler yapabileceğini tartışacağını söyledi.

1948’den bu yana bağımsız devlet kurmak için mücadele eden Filistin’i destekleyen Suudi Arabistan Filistin Yönetimi’ne doğrudan destek de dahil Filistin davasına 5 milyar dolardan fazla para aktardı. Ancak Riyad, beceriksizlik ve yolsuzluk iddiaları nedeniyle 2016’da Filistin Yönetimi’ne yaptığı yardımı kesmeye başladı ve 2019’da yılda 174 milyon dolar olan yardım 2021’de sıfıra indi.

Haberde, “Şimdi, Suudi Arabistan’ın Filistinlilere yönelik yardımın yeniden başlaması, krallığın İsrail açılımına desteklerini güvence altına almada önemli bir rol oynayabilir” denildi.

WSJ, “Yetkililer, Suudi teklifinin Filistinlilerin Suudi-İsrail diplomatik anlaşmasına destek vermesine açıkça bağlı olmasa da teklifin Filistinlilere krallığın çabalarını desteklemeleri için daha fazla teşvik sağladığını söyledi” ifadelerini kullandı.

Gazetenin görüşmeler hakkında bilgi sahibi Suudiler ve Filistinlilere dayandırdığı habere göre Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, Nisan ayında Suudi Arabistan’da yapılan bir toplantıda Abbas’la finansman fikrini ilk kez gündeme getirdi ve yardımın yeniden başlamasını otoritenin militan grupları ve Batı Şeria’daki şiddeti bastırmasına bağladı.

Haberde özetle şunlar kaydedildi: “Militan gruplar bazı şehirlerde Filistin güvenlik güçlerinden daha etkin durumda. Yetkililer, Abbas’ın güvenliği kontrol altına alabilmesi halinde Veliaht Prensin, krallığın Filistin Yönetimi’ne yönelik finansmanını eninde sonunda yeniden başlatacağı ve Suudi Arabistan’ın İsrail ile bağımsız bir Filistin devleti kurma çabalarını baltalayacak herhangi bir anlaşmayı kabul etmeyeceği konusunda güvence verdiğini söyledi. Batı Şeria’daki şiddetin azaltılması, Suudi-İsrail normalleşmesinin daha geniş kapsamlı hedefine doğru atılmış önemli bir adım olacaktır. Filistin Yönetimi militan gruplarla başa çıkabilirse, İsrail’e tehdit oluşturmayacak bağımsız bir devleti yönetme kabiliyetini gösterecektir. Bu aynı zamanda İsrail güçlerinin Batı Şeria’da bölgede imajlarını zedeleyen ve Arap komşularıyla yeni ilişkiler kurmalarını engelleyen ölümcül askeri operasyonları azaltmalarına da olanak sağlayacaktır.”

“İsrail Başbakanı Bünyamin Netanyahu uzun zamandır Suudi Arabistan’ın Filistinlileri pek umursamadığını ve bağımsız bir Filistin devletinin gerçekçi beklentilerini ilerletecek herhangi bir şeyi kabul etmek zorunda kalmayacağını öne sürüyor. Suudi liderler Arap Barış Girişimi’nde yer alanlardan daha azını kabul etmeyeceklerini açıkça ifade ettiler. İsrail’le bunu sağlamayan bir anlaşma halinde Suudi Arabistan’ın, tıpkı Birleşik Arap Emirlikleri’nin 2020’de ilişkileri normalleştirirken yaptığı gibi, girişimin hedeflerini desteklemeye devam etmesi bekleniyor.”

DİPLOMASİ

Çin bankalarının Rusya’ya yönelik ödeme kontrolleri sertleşiyor

Yayınlanma

Çin bankaları, Rusya ile ticarette yeni kontroller uygulayarak Hindistan, BAE ve Hong Kong üzerinden yapılan ödemelerde ‘Rusya bağlantısı’ tespit etmeye odaklanıyor.

İzvestiya gazetesine konuşan iş dünyası temsilcileri, Çin bankalarının Hindistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Hong Kong’dan gelen ödemelerdeki “Rusya bağlantısını” tespit etmeye yönelik kontrolleri sıkılaştırdığını ifade etti.

Impaya Rus şirketinin ticari direktörü Aleksey Razumovskiy, ödeme işlemlerinin giderek zorlaştığını belirtti.

Razumovskiy’e göre, Çin bankaları artık nakliye belgelerini analiz ederek malların kimlere, nerelere ve hangi amaçla gönderildiğini detaylı bir şekilde inceliyor.

Daha önce Türkiye ve Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) ülkeleri üzerinden yapılan transferlerde uygulanan bu tür gelişmiş kontroller, artık diğer ülkelere de genişletilmiş durumda.

Opora Rusya’nın Çin Temsilcisi İlona Gorşeneva-Dolunts, Çin bankalarının, ödeme yapılan ülkeden gelen malların yine o ülkeye gönderilmesi şartını koştuğunu doğruladı.

Dış ticaret uzmanı ve Atvira Genel Müdürü Yekaterina Kiseviç de bu kontrollerin sıkılaştırılmasının amacının, Çin bankalarının ikincil yaptırımlara maruz kalmaktan kaçınması olduğunu dile getirdi.

First Group CEO’su Aleksey Poroşin, Çin bankalarının ödeme süreçlerini sıkılaştırmasının geçmişe dayandığını hatırlattı.

Poroşin, Donald Trump’ın başkanlığı döneminde başlatılan ticaret savaşı politikalarının hala etkili olduğunu ve Çin bankalarının yeni yaptırım riskleriyle karşılaşmamak için ihtiyatlı davrandığını belirtti. Ayrıca, mevcut durumun 2025 yılına kadar düzelmeyeceğini öngördü.

Alternatif ödeme yöntemleri var mı?

Poroşin’e göre, Çin’e ödeme göndermek için hâlâ bazı alternatifler mevcut. Bölgesel Rus bankalarından Çin bankalarına doğrudan transferler yapılabiliyor.

Bunun yanında, Malezya ve Endonezya üzerinden gerçekleştirilen ödemeler de seçenekler arasında yer alıyor.

Kiseviç, en güvenli ve hızlı yöntemin, Rus bankalarının Çin’deki şubeleri aracılığıyla doğrudan ödeme yapmak olduğunu ifade etti.

Ancak Kiseviç bunun için, Çin’deki karşı tarafların bu bankalarda hesap açması gerektiğini belirtti. Böyle bir durumda, ödemelerin genellikle 2 ila 3 gün içinde tedarikçilere ulaştığını ve bankanın transfer için yüzde 4 oranında sabit komisyon aldığını ekledi.

Çin bankalarının Rus şirketlerine yönelik bu tür sıkı kontroller uygulamaya başlaması, 2022’de Ukrayna’daki savaş nedeniyle devreye alınan yaptırımlarla alakalı.

2023’ün sonlarından itibaren, “dost ülkelerin” bankaları da ABD Başkanı Joe Biden’ın nedeniyle Rusya ile olan işbirliklerine yeni tedbirler getirdi.

Bu yıl ise, ABD’nin yaptırımları daha da genişletilerek, bankalar dahil olmak üzere tüm Rusya bağlantılı kuruluşları savunma sanayii kapsamında değerlendirilmeye başlandı.

Çin-Rusya ödemeler sorunu

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

Britanya Başbakanı Starmer yatırım çekmek için Körfez’i ziyaret edecek

Yayınlanma

Birleşik Krallık Başbakanı Keir Starmer’ın önümüzdeki ay Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne seyahat edeceği bilgisini veren bir kaynak çarşamba günü Reuters’a yaptığı açıklamada, Britanya’nın zengin Körfez ülkeleriyle bağlarını derinleştirmeye çalıştığını söyledi.

Starmer’ın BAE seyahat planları hakkında bilgi veren bir başka kaynak da BAE ziyaretini doğruladı.

Kaynak, Londra’nın BAE’nin enerji projeleri de dahil olmak üzere Körfez ülkelerinden yatırım çekmeyi umduğunu söyledi. Starmer’ın Gazze, İsrail ve Lübnan’daki çatışmalar da dahil olmak üzere bölgesel konuları da ele alması bekleniyor.

Gezi, İşçi Partisi’nin temmuz ayında iktidara gelmesinden bu yana Starmer’ın Körfez’e yaptığı ilk ziyaret olacak.

Starmer hükümeti, BAE ile önceki Muhafazakâr hükümet döneminde, kısmen bazı Muhafazakâr parlamenterlerin BAE bağlantılı Telegraph gazetesini satın alma teklifi gibi İngiltere’deki BAE yatırımlarına karşı çıkması nedeniyle gerilen ilişkileri onarmaya çalışıyor.

Starmer’ın ziyareti ilk olarak çarşamba günü Financial Times tarafından, planları hakkında bilgi sahibi olan kişilere dayandırılarak duyuruldu.

Gazete Suudi Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın önümüzdeki yıl Londra’yı ziyaret edebileceğini fakat seyahat planlarının henüz kesinleşmediğini belirtti.

Katar Emiri Şeyh Tamim bin Hamad Es-Sani 3-4 Aralık tarihleri arasında Britanya’yı ziyaret edecek ve Buckingham Sarayında Kral Charles ve Kraliçe Camilla tarafından ağırlanacak.

Birleşik Krallık’ın bakanları ayrıca Bahreyn, Kuveyt, Umman, Katar, Suudi Arabistan ve BAE’den oluşan Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ile serbest ticaret anlaşmasına yönelik müzakereleri ilerletmek amacıyla eylül ayında Körfez’i ziyaret etmişti.

Birleşik Krallık İş ve Ticaret Bakanlığı, KİK ile yapılacak bir serbest ticaret anlaşmasının Britanya ekonomisine uzun vadede 1,6 milyar pound (2,10 milyar dolar) katkı sağlayacağını tahmin ediyor.

Okumaya Devam Et

DİPLOMASİ

UCM’den Netanyahu’ya tutuklama emri

Yayınlanma

Uluslararası Ceza Mahkemesi, Gazze’de savaş suçu ı̇şledikleri gerekçesiyle İsrail Başbakanı Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.

İsrail ve ABD’nin yaptırım ve tehditlerine rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkardı.  Mahkeme, İsrail’in Filistinlilere karşı işlediği savaş suçları ve insanlığa karşı suçlarla ilgili ezici deliller doğrultusunda harekete geçerek bu kararı aldı. Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçların arasında açlığı silah olarak kullanmaktan suçlu bulunduklarını da belirtildi. Mahkeme bu suçlamaların, “makul temellere” dayandığını söyledi.

“İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı almaması UCM’nin sonunu getirebilir”

İsrail, mahkemenin kendisiyle ilgili soruşturmaları engellemek amacıyla istihbarat teşkikatı Mossad’ı gözetlemek, hacklemek, baskı yapmak, karalamak ve iddiaya göre üst düzey UCM personelini tehdit etmek için devreye sokmuştu. Uluslararası basına da yansıyan UCM yetkililerinin de bir kısmını kamuoyuna duyurduğu bu baskılar sonuç vermedi.

UCM, İsrail’in kararı ya da mahkemeyi tanımasının bir önemi olmadığını belirtti.

Mahkeme, bunun yanında Hamas lideri Muhammed Diab İbrahim Al-Masr için de bir tutuklama emri çıkardı.

İsrail, UCM savcısı Khan’ı da tehdit etmiş

Bu kararın İsrail’in Filistinlilere yönelik saldırılarını engellemesi veya ABD’nin bu saldırılara verdiği desteği azaltması beklenmiyor. Ancak karar sonrası Avrupa ülkelerinin İsrail’e verdikleri destek konusunda daha fazla iç bölünme yaşamaları muhtemel.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English