Bizi Takip Edin

Ortadoğu

Yolsuzluk davasının hâkimi, Netanyahu’ya söz vermedi

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, hakkında yolsuzluk suçlamasıyla açılan davada savunma yapmak üzere onuncu kez hâkim karşısına çıktı.

Yedioth Ahronoth gazetesinin haberinde, Netanyahu’nun, 10 Aralık 2024’ten bu yana yolsuzluk suçlamasıyla açılan dava kapsamında onuncu kez duruşmada hazır bulunduğu belirtildi. Duruşmada, hakimler ile Netanyahu’nun avukatları arasında hararetli tartışmalar yaşandı.

Davanın hakimleri, avukatların savunması sırasında söz almak isteyen Netanyahu’nun talebini, avukatlarla konuştukları gerekçesiyle reddetti ve yerine oturmasını istedi. İsrail Başbakanı, bu durum karşısında şaşkın olduğunu ifade etti.

Netanyahu’nun savunma yapmak için çok sayıda duruşmaya katılmaması nedeniyle dava süresinin uzadığını hatırlatan hakimler, başbakandan savunmasını kısa yapmasını istedi.

Duruşmaya “acil güvenlik istişaresi” sebebiyle ara verildi

İsrail Başbakanı Netanyahu, duruşmaya 2 kere ara verilmesi talebinde bulunmuştu.

Birinci arada Netanyahu, İsrail Savunma Bakanı Yisrael Katz ile görüştü.

Daha sonra devam eden duruşmada, İsrail Başbakanı’nın eline bir zarf tutuşturulmasının ardından Netanyahu, “Üzgünüm, gerçekten gitmem gerekiyor” diyerek ara talep etti.

İsrail ordusunun, Lübnan’ın Sayda kentinde üst düzey bir Hamas komutanına suikast düzenlediği haberlerinin duyulduğu sırada verilen 20 dakikalık arada, Başbakan Netanyahu’nun “acil güvenlik istişaresi” yaptığı bildirildi. İsrail basını, aranın bu saldırı sebebiyle istendiğini iddia etti.

Netanyahu, birçok duruşmaya katılmamıştı

Netanyahu’nun 10 Aralık 2024’te başlayan dava duruşmaları kapsamında haftada 3 kez savunma yapması planlanıyordu. Buna karşın Netanyahu, ameliyat olmasının yanı sıra işgal altındaki Suriye toprağı Hermon Dağı’na gitmesi, ABD gezisi gibi çeşitli gerekçelerle daha önceki birçok duruşmaya katılmamıştı.

Netanyahu’nun yolsuzluk davaları

İsrail Başsavcısı Avichai Mandelblit, 21 Kasım 2019’da Netanyahu hakkında üç ayrı yolsuzluk dosyasında, “rüşvet, emanete ihanet ve kişisel amaçlar için görevi kötüye kullanma” suçlamalarıyla dava açılmasını talep etmişti.

Görevdeyken yargılanan ilk İsrail Başbakanı olarak tarihe geçen Netanyahu’nun ilk duruşması 24 Mayıs 2020’de Kudüs Bölge Mahkemesinde görülmüştü.

Netanyahu, ifade vermek üzere ilk kez 10 Aralık 2024’te Tel Aviv Bölge Mahkemesinde hakim karşısına çıkmıştı.

Yolsuzluk soruşturması kapsamında, Shaul Elovitch’in sahibi olduğu “Bezeq” isimli telekomünikasyon şirketinin bünyesinde yer alan “Walla News” adlı internet sitesinde, Netanyahu ailesinin lehine haberler yapılması karşılığında şirkete 276 milyon dolar değerinde mali imtiyaz sağlamak suçlaması dikkati çekiyor.

Netanyahu’ya yöneltilen suçlamalar arasında İletişim Bakanlığı Genel Müdürü Avi Berger yerine seçim kampanyalarını da yürüten Shlomo Filber’i getirmek suretiyle Shaul Elovitch lehine hukuka aykırı olarak hükümet politikası yürütmek yer alıyor.

Rüşvet ve görevi kötüye kullanma kapsamında ele alınan dosyada ise Netanyahu’nun İsrailli Hollywood film yapımcısı Arnon Milchan ve Avustralyalı milyarder James Packer’dan hediye adı altında 283 bin dolar değerinde şampanya, puro, mücevher ve uçak bileti aldığı iddia ediliyor.

İddianamede hediyelerin Netanyahu’ya siyasi fayda temini karşılığında verildiği yönünde yeterli delil olduğu belirtiliyor.

Ayrıca, Yediot Ahronot gazetesinin sahibi Arnon Mozes ile Netanyahu’nun, gazetenin yayın politikasının Likud lideri lehine olması karşılığında rakip Israel Hayom gazetesinin rekabet gücünü azaltmaya yönelik yasal düzenlemelerin hükümet tarafından geçirilmesi konusunda anlaştığı iddia ediliyor.

Yargılama sonunda suçlu bulunması halinde 10 yıla varan hapis cezasına çarptırılması muhtemel olan Netanyahu, hakkındaki üç ayrı davadaki suçlamalar karşısında masumiyetinde ısrar ediyor ve iddiaları kabul etmiyor.

Ortadoğu

İran: Anlaşma olsa da olmasa da uranyum zenginleştirme sürecek

Yayınlanma

Tahran ile Washington arasında süren nükleer müzakerelerde tansiyon yeniden yükseldi. İran, uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin vazgeçilmez olduğunu ve bu konunun müzakereye açık olmadığını net şekilde ifade ederken, ABD tarafı ise bu faaliyetlerin tamamen durdurulmasını olmazsa olmaz bir şart olarak ortaya koyuyor.

İran Dışişleri Bakanı Abbas Irakçi, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı açıklamada, “İran’daki uranyum zenginleştirme çalışmaları, bir anlaşma olsun ya da olmasın devam edecektir” diyerek ülkesinin bu konuda geri adım atmayacağını vurguladı. Irakçi, ABD’nin nükleer müzakerelerde kamuoyuna farklı, müzakere masasında farklı mesajlar verdiğini belirterek, “ABD’li muhataplarımız kamuoyunu susturmak için her şeyi söylemekte özgür olabilirler, ancak bizim pozisyonumuz nettir” dedi.

“Müzakereler çıkmaza girer” uyarısı

İran Dışişleri Bakan Yarımcısı Mecid Taht Revançi  de İran yargısına bağlı yayın yapan Mizan Haber Ajansına yaptığı açıklamada ABD’nin, müzakerelerde ülkesinin uranyum zenginleştirme faaliyetlerinin durdurulması talebinde ısrarcı olması halinde sürecin çıkmaza gireceğini söyledi. “Amerikalıların tutumu İran’ın zenginleştirilmesinin sıfır olması ise müzakereler hiçbir yere varamaz” dedi.

Revançi, “Zenginleştirme konusundaki tutumumuz açık ve bu konuda hiçbir şekilde geri adım atmayacağız” ifadelerini kullandı.

Öte yandan yarı resmi İran İşçi Haber Ajansına (ILNA) açıklama yapan Revançi, İngiltere basınında yer verilen ve İran’ın 3 yıl süreyle uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durduracağına ilişkin iddiayı, “Böyle bir şey gündeme gelmedi” diyerek yalanladı.

İran: Yaptırımların kaldırılması halinde anlaşma imzalanabilir

İran ile ABD arasındaki nükleer müzakere süreci devam ediyor. Tahran, nükleer programını atom bombası üretmesine engel olacak şekilde kısıtlama karşılığında yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Daha önceki açıklamalarında Tahran’ın düşük düzeyde uranyum zenginleştirmesini kabul edeceklerini söyleyen ABD’li yetkililer son zamanlarda İran’ın her düzeyde uranyum zenginleştirme işlemini durdurmasını talep ettiklerini belirtiyor.

“Tetik mekanizmasının hukuki dayanağı yok”

İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Bekayi de, uranyum zenginleştirmenin İran’ın barışçıl nükleer programının ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. “Bu, basitçe askıya alabileceğimiz ya da durdurabileceğimiz bir süreç değil. Bu teknolojiye sahip olmak İran’ın yasal hakkıdır ve bundan vazgeçemeyiz” dedi.

İsrail’in, İran ile ABD arasındaki diplomatik süreci provoke etmeye yönelik eylemlerde bulunabileceğini belirten İranlı sözcü, “Bölgede çatışma bahanesi üretmek amacıyla İran’ı suçlayacak provokatif adımlar atılması ihtimal dışı değildir” uyarısında bulundu.

Bekayi ayrıca, 2015 yılında imzalanan ancak ABD’nin çekilmesiyle askıya alınan nükleer anlaşma kapsamındaki yaptırımların yeniden gündeme getirilmesini sağlayacak “tetik mekanizması”nın Avrupa ülkeleri tarafından devreye alınabileceği yönündeki iddialara da yanıt verdi. “Programımız tamamen barışçıl ve bu mekanizmanın hukuki dayanağı yok. Avrupa ülkelerinin bu konuda aklıselimle hareket edeceğini umuyoruz” dedi.

ABD: Uranyum zenginleştirme kırmızı çizgi 

Öte yandan, ABD cephesinden gelen açıklamalar İran’ın pozisyonuyla taban tabana zıt. ABD Başkanı Donald Trump’ın Özel Temsilcisi Steve Witkoff, ABC News’e verdiği röportajda, “Uranyum zenginleştirme, Trump yönetimi için çok net bir kırmızı çizgidir. Yüzde 1 oranında bile zenginleştirmeye izin veremeyiz. Çünkü bu, nükleer silahlanmanın kapısını aralar” ifadelerini kullandı.

“ABD, İran’a yazılı nükleer anlaşma teklifi sundu”

Witkoff, İran’la müzakerelere açık olduklarını ancak anlaşmanın, hiçbir düzeyde zenginleştirme içermemesi gerektiğini savundu. “Biz buraya bir bombanın gelmesine izin vermeyeceğiz” diyen Witkoff, İran’ın nükleer silah sahibi olmasının kesinlikle kabul edilemez olduğunu belirtti.

ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio da CBS News’e yaptığı açıklamada, “Eğer herhangi bir seviyede zenginleştirme yapabiliyorsanız, silah seviyesine çıkmanız an meselesidir. İran asla nükleer silaha sahip olmamalı” dedi. Rubio ayrıca, Başkan Trump’ın diplomatik çözümden yana olduğunu ve İran’ın da aynı yolu seçmesini umduklarını dile getirdi.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

Netanyahu: Gazze’nin tamamını işgal edeceğiz

Yayınlanma

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, dün akşam kabine toplantısında alınan Gazze’de “kıtlık yaşanmaması için temel miktarda gıda” geçişine izin verme kararının ardından Gazze’nin tamamını işgal edeceklerini açıkladı.

Sosyal medya hesabından bir video yayınlayan Netanyahu, Gazze’ye insani yardım girişini eleştiren bakanlara yanıt verdi ve yardım geçişine izin verme konusunda baskı gördüklerini itiraf etti. İlk kez Gazze’nin tamamını işgal edeceklerini belirten Netanyahu, “Gazze Şeridi’nin tamamını ele geçireceğiz. Yardım geçireceğiz, çünkü kırmızı çizgiye yaklaştık” dedi.

Gazze’de insani yardım girişinin engellenmesi kararıyla büyük bir felakete neden olduklarını itiraf eden Netanyahu, bu noktada hiçbir şekilde destek göremeyeceklerini vurgulayarak, “Açlıktan ölme durumuna gelmemeliyiz” ifadesini kullandı.

Yardımların Hamas’a ulaştığını ve bu sebeple yardım geçişini durdurduklarını savunan Netanyahu, ABD ile farklı bir mekanizmanın kurulmasına karar verdiklerini, buna göre oluşturulacak dağıtım noktalarında İsrail ordusunun yardımların güvenliğini ve ABD’li şirketlerin dağıtımı sağlayacağını kaydetti.

Netanyahu, bu noktaları oluşturmak için çalıştıklarını, fakat kurulması zaman alacağı için en erken 24 Mayıs’a kadar eski yöntemle yardımların dağıtılacağını, İsrail ordusunun yardım dağıtımı yapılan noktalarda “kontrolü sağlayacağını” açıkladı.

İnsani yardım kararının nedeni belli oldu: Baskı

Gazze’ye insani yardım ulaştırılması konusunda uluslararası baskı gördüklerini belirten Netanyahu, şu ifadeleri kullandı:

“Kırmızı çizgiye, kontrolün kaybedilmesine yaklaşıyoruz ve o zaman her şey dağılacak. Dostlarımız, İsrail’in tutkulu destekçileri olan senatörler bana geldiler ve zafere ulaşmamız için her türlü yardımı sağlayacaklarını söylediler. ‘Silahlar, Hamas’ın ortadan kaldırılması için destek, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde koruma… Katlanamayacağımız tek bir şey var, kitlesel açlık görüntüleri. Sizi bu şekilde destekleyemeyiz.’ dediler.”

İsrail Başbakanlık ofisi sabah saatlerinde 2 Mart’tan bu yana engelledikleri Gazze’ye temel miktarda gıda geçişine izin verileceğini açıklamıştı. Açıklamada, “İsrail, Gazze Şeridi’nde bir kıtlık krizinin ortaya çıkmamasını sağlamak amacıyla halka temel miktarda gıda sağlayacaktır” denmişti.

Aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, yaptığı açıklamada kararı eleştirerek, “Esirlerimiz tünellerdeyken, Şerit’e giren her türlü insani yardım kesinlikle Hamas’ı besleyecek ve ona oksijen verecektir” iddiasında bulunmuş ve Netanyahu’yu hata yapmakla suçlamıştı.

Okumaya Devam Et

Ortadoğu

İsrail’den Gazze’ye insani yardım girişi adımı

Yayınlanma

İsrail, Mart ayında tamamen durdurduğu insani yardım girişi konusunda geri adım attı. Gazze’ye temel miktarda gıda geçişine izin verileceği açıklandı.

İsrail, 2 Mart’ta başlattığı abluka sonrası artan kıtlık riski ve uluslararası baskılar karşısında, Gazze’ye yönelik yardım engelleme politikasını kısmen esnetme kararı aldı.

İsrail Başbakanlık Ofisi’nden yapılan açıklamada, “İsrail, Gazze Şeridi’nde bir kıtlık krizinin ortaya çıkmamasını sağlamak amacıyla halka temel miktarda gıda sağlayacaktır” ifadesine yer verildi.

Kıtlık krizinin Hamas’a yarayacağı iddia edilen açıklamada, İsrail ordusunun yardımların dağıtımının kontrolünü yapacağı kaydedildi.

Reuters’ta yer alan habere göre, Birleşmiş Milletler İnsani Yardım Koordinatörü Sözcüsü Eri Kaneko, İsrail’in sınırlı yardım teslimatını yeniden başlatmak için BM ile temasa geçtiğini doğruladı. Kaneko, sahadaki koşullar dikkate alınarak lojistik ayrıntıların görüşüldüğünü belirtti.

İnsani yardım girişi uluslararası baskılar sonucu gündeme geldi

İsrail basını, güvenlik kabinesinin Gazze’de ateşkes ve esir takası anlaşması için Doha’da süren müzakereler ve bölgeye insani yardım girişini görüşmek üzere toplandığını kaydetti.

İsrail devlet televizyonu KAN’ın haberine göre, Gazze’ye insani yardım geçişinin derhal başlatılmasına ilişkin karar, ABD ve Avrupa ülkeleri başta olmak üzere İsrail’e uygulanan siyasi baskı nedeniyle alındı.

Kabine kararının oylama yapılmaksızın alındığı, daha önce böyle bir karar alınırsa hükümeti dağıtmakla tehdit eden aşırı sağcı bakanlar Itamar Ben-Gvir ve Bezalel Smotrich’in itirazlarının göz ardı edildiği ve kararın oylamaya açılması önerilerinin reddedildiği aktarıldı.

Itamar Ben-Gvir, yaptığı açıklamada kararı eleştirerek, “Esirlerimiz tünellerdeyken, Şerit’e giren her türlü insani yardım kesinlikle Hamas’ı besleyecek ve ona oksijen verecektir” iddiasında bulundu, Netanyahu’yu hata yapmakla suçladı.

Öte yandan Walla internet sitesinin haberinde, yardımların 24 Mayıs’a kadar Birleşmiş Milletler ve uluslararası kuruluşlarla sağlanacağı, bu tarihten sonra İsrail’in öncülüğündeki yardım dağıtma planına geçileceği aktarıldı.

İsrail 2 Mart’tan bu yana Gazze’ye tıbbi malzeme, gıda ve yakıt girişini engelliyor. İsrail güvenlik kabinesi kısa süre önce yardım dağıtımını tamamen İsrail ordusunun kontrolüne alınmasını da içeren Gazze’de işgalin genişletilmesine ilişkin planı onaylamış ve bu kapsamda “Gideon’un Arabaları” isimli operasyonu başlatmıştı.

Saldırılar sürüyor, ölü sayısı artıyor

İsrail ordusu “Gideon’un Arabaları” operasyonu kapsamında son bir hafta içinde 670’ten fazla Hamas hedefini vurduğunu ve çok sayıda Hamas mensubunu etkisiz hale getirdiğini öne sürdü.

Gazze Sağlık Bakanlığı ise aynı süreçte en az 464 Filistinlinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Bakanlık Sözcüsü Halil ed-Dekran, “İsrail bombardımanıyla bazı aileler tamamen sivil kayıt sisteminden silindi” açıklamasında bulundu.

Gazze’de sağlık sistemi neredeyse tamamen çökmüş durumda. Yakıt sıkıntısı nedeniyle ambulansların yüzde 75’i hizmet veremiyor. Sadece 72 saat içinde tüm sağlık araçlarının durabileceği ifade ediliyor. Sağlık yetkilileri, ölü sayısının 53 bini aştığını, bunların çoğunun sivil olduğunu açıkladı.

İsrail’in gece düzenlediği hava saldırılarından biri, Han Yunus’ta yerinden edilmiş sivillerin yaşadığı çadır kampını hedef aldı. Saldırıda kadın ve çocukların da bulunduğu çok sayıda kişi yaşamını yitirdi, çadırlar alev aldı.

Gazze Sağlık Bakanlığı, kuzeyde kısmen faaliyet gösteren Endonezya Hastanesi’nin, İsrail ateşi nedeniyle tamamen hizmet dışı kaldığını duyurdu. İsrail ordusu, bu bölgede “terör altyapısına” yönelik operasyonların sürdüğünü belirtti.

Ayrıca Hamas liderlerinden Muhammed Sinvar’ın, geçen hafta bir hastanenin altındaki tünelde düzenlenen hava saldırısında öldürüldüğüne dair haberlere yönelik resmi bir doğrulama gelmedi.

Katar’daki görüşmelerden sonuç çıkmadı

Öte yandan İsrail’in bu kararı, Katar’da İsrail ile Hamas arasında yapılan ve herhangi bir ilerleme sağlanamayan dolaylı görüşmelerin ardından geldi. Başbakan Binyamin Netanyahu, müzakerelerde ateşkes, esir takası, Hamas militanlarının sürgüne gönderilmesi ve Gazze’nin silahsızlandırılması gibi başlıkların ele alındığını belirtmişti. Ancak Hamas, bu şartları daha önce reddetmişti.

Hamas yetkilileri, Reuters’a verdikleri demeçte, Katar’daki görüşmelerde İsrail’in yalnızca rehinelerin serbest bırakılmasını istediğini ancak savaşı sona erdirmeyi taahhüt etmediğini söyledi. Hamas ise elindeki tüm rehineleri, İsrail’in Gazze’den çekilmesi, ablukayı kaldırması ve Filistinli tutukluları serbest bırakması karşılığında bırakabileceğini belirtti.

İsrailli üst düzey bir yetkili, şu ana kadar müzakerelerde herhangi bir ilerleme sağlanamadığını ifade etti.

Okumaya Devam Et

Çok Okunanlar

English